http://fizy.com/#s/1lbom5 bu grubu seviyorum lan, her şarkısı dinlenilebilir tarzda,
filmi izledik..tehlikeli filmmiş, ama nilayla herhangi bir sevişmemiz olmadı, amk abazaları sizi..(:
bittikten sonra mayışmış ifadelerle birbirimize bir bakıp gülümsedik, gerindik toparlandık..
"eve attığın kızlara böyle şeyler izletiyorsun, sonra divanda anılar manılar.."
"(: len sana da bir şey söylemiyor haa, doladın diline"
"o sarışın kızla da anınız var mı orda? x)"
"nilayy! şimdi anımız olucak bak"
dediğimin neye tekabül ettiğini laf ağzımdan çıktıktan 1 saniye sonra anlamıştım ama çok geçti, kıza resmen dolaylı yoldan "sikerim" demiş oldum..tebrikler bana..
bu duyunca,
"ohohoh oha..evet gitme saatim gelmiş anlaşılan (: yoksa divan koleksiyonuna katılıcam gibi duruyor x))"
"öf..aman be..öyle demek istemedim..tamam hadi defol defol (:"
"ehehe, demek ki aklından geçiyormuş tsigalko bey, allah söyletti, gerçek yüzünü görüyoruz işte böyle böyle x)"
yılmış bir halde baktım yüzüne,
"beni utandırıp yanaklarımın kızarmasını sağlamaya çalışıyorsan, bu taktikle biraz uzun sürebilir, sen en iyisi tokatla ya da mıncıkla bence (: ayrıca düşünürsem de düşünürüm yani, sonuçta errrkeğiz yani, senin de maşallahın olduğunu göz önüne alırsak"
yüzünü komik şekillere soktu, "yook senle başa çıkamam ben ya tövbe (: ..neyse, erkeğim ben gideyim başıma bir şeyler gelmeden en iyisi x)"
"bence de, zaten belli bir saatten sonra dönüşüm geçiriyorum, görmek istemezsin x)"
"inanırım valla x)"
geçirdim bunu, giderken tolga ya da selam verdirttim(önce gümbürtüye getirmeye çalıştı, eee hani dost kalacaktınız?),
durağa kadar götürdüm, ordan şehir içi hattına binip yurduna gider artık,
bir kez daha sarıldık,
"güzel geceydi teşekkür ederim, davet ettiğinizz için" dedi son kelimeli imalı bir şekilde bastırarak,
"teşekkür ederim bence de, ayrıca bir kez daha tekrarlamak isterim ki, bana gelmeniz için davete gerek yok nilay hanımm" dedim ben de aynı şekilde imalı bir tonla,
gülüştük tekrar, gelen minibüse binip gitti sonra,
ben de odama döndüm..
evet, nilayın gelmesi, kafamın dağılması için iyi olmuş ve yarınki prova öncesi beni biraz olsun sakinleştirmişti,
ama getirisinden çok götürüsü olan bir olaydı bu, aklım dağılmıştı evet, ama bu sefer de fazla dağıldı aq..neco ve tolganın içinden neler geçirdiklerinde tut da, ebruyla olan geçmiş münasebetimize varıncaya kadar absürd yerlere saçılmıştı parçalar..
sonra tabi bir de nilayla olan dostluğumuzun geleceği var, bu şekilde devam edersek yani en azından ben kendimi frenleyemezsem, ya bir yerde kaza yapıcaz ya da iyice boku çıkacak muhabbetin, belden aşağı haricinde bir şey konuşamaz olacağız..
her iki durumda da yine giren bana giriyor..
aq ne zor şu kadın-erkek ilişkileri..gönül işleri..
sikicem ha..yani, bu insanlar var ya bu insanlar..bu insan kadar mal bir canlı daha olamaz aq..zorla, kendi kendine, kendi işini zorlaştırıyor, kendi kendine mesele çıkartıyor bu insanoğlu..
ulan, sikiş geç işte be..ne aşkı, sevgisi, hoşlantısı..sikiş geç... kedi köpek gibi takıl aq..bak sosyete dünyasına, onlar nispeten beceriyorlar bu işin, kimin eli kimin götünde belli değil, kimse de kasmıyor böyle aşk-sevgi, o ne düşünür bu ne der diye..ohh mis...
sikicem duygusallıklarınızı..triplerinizi..
gidip porn0 izleyeyim bari bir posta, umduğumdan fazla romantizm oldu bu gece nilayla..bu havayı dağıtmam lazım..stockings, blondes, milf..bekleyin geliyorum..
filmi izledik..tehlikeli filmmiş, ama nilayla herhangi bir sevişmemiz olmadı, amk abazaları sizi..(:
bittikten sonra mayışmış ifadelerle birbirimize bir bakıp gülümsedik, gerindik toparlandık..
"eve attığın kızlara böyle şeyler izletiyorsun, sonra divanda anılar manılar.."
"(: len sana da bir şey söylemiyor haa, doladın diline"
"o sarışın kızla da anınız var mı orda? x)"
"nilayy! şimdi anımız olucak bak"
dediğimin neye tekabül ettiğini laf ağzımdan çıktıktan 1 saniye sonra anlamıştım ama çok geçti, kıza resmen dolaylı yoldan "sikerim" demiş oldum..tebrikler bana..
bu duyunca,
"ohohoh oha..evet gitme saatim gelmiş anlaşılan (: yoksa divan koleksiyonuna katılıcam gibi duruyor x))"
"öf..aman be..öyle demek istemedim..tamam hadi defol defol (:"
"ehehe, demek ki aklından geçiyormuş tsigalko bey, allah söyletti, gerçek yüzünü görüyoruz işte böyle böyle x)"
yılmış bir halde baktım yüzüne,
"beni utandırıp yanaklarımın kızarmasını sağlamaya çalışıyorsan, bu taktikle biraz uzun sürebilir, sen en iyisi tokatla ya da mıncıkla bence (: ayrıca düşünürsem de düşünürüm yani, sonuçta errrkeğiz yani, senin de maşallahın olduğunu göz önüne alırsak"
yüzünü komik şekillere soktu, "yook senle başa çıkamam ben ya tövbe (: ..neyse, erkeğim ben gideyim başıma bir şeyler gelmeden en iyisi x)"
"bence de, zaten belli bir saatten sonra dönüşüm geçiriyorum, görmek istemezsin x)"
"inanırım valla x)"
geçirdim bunu, giderken tolga ya da selam verdirttim(önce gümbürtüye getirmeye çalıştı, eee hani dost kalacaktınız?),
durağa kadar götürdüm, ordan şehir içi hattına binip yurduna gider artık,
bir kez daha sarıldık,
"güzel geceydi teşekkür ederim, davet ettiğinizz için" dedi son kelimeli imalı bir şekilde bastırarak,
"teşekkür ederim bence de, ayrıca bir kez daha tekrarlamak isterim ki, bana gelmeniz için davete gerek yok nilay hanımm" dedim ben de aynı şekilde imalı bir tonla,
gülüştük tekrar, gelen minibüse binip gitti sonra,
ben de odama döndüm..
evet, nilayın gelmesi, kafamın dağılması için iyi olmuş ve yarınki prova öncesi beni biraz olsun sakinleştirmişti,
ama getirisinden çok götürüsü olan bir olaydı bu, aklım dağılmıştı evet, ama bu sefer de fazla dağıldı aq..neco ve tolganın içinden neler geçirdiklerinde tut da, ebruyla olan geçmiş münasebetimize varıncaya kadar absürd yerlere saçılmıştı parçalar..
sonra tabi bir de nilayla olan dostluğumuzun geleceği var, bu şekilde devam edersek yani en azından ben kendimi frenleyemezsem, ya bir yerde kaza yapıcaz ya da iyice boku çıkacak muhabbetin, belden aşağı haricinde bir şey konuşamaz olacağız..
her iki durumda da yine giren bana giriyor..
aq ne zor şu kadın-erkek ilişkileri..gönül işleri..
sikicem ha..yani, bu insanlar var ya bu insanlar..bu insan kadar mal bir canlı daha olamaz aq..zorla, kendi kendine, kendi işini zorlaştırıyor, kendi kendine mesele çıkartıyor bu insanoğlu..
ulan, sikiş geç işte be..ne aşkı, sevgisi, hoşlantısı..sikiş geç... kedi köpek gibi takıl aq..bak sosyete dünyasına, onlar nispeten beceriyorlar bu işin, kimin eli kimin götünde belli değil, kimse de kasmıyor böyle aşk-sevgi, o ne düşünür bu ne der diye..ohh mis...
sikicem duygusallıklarınızı..triplerinizi..
gidip porn0 izleyeyim bari bir posta, umduğumdan fazla romantizm oldu bu gece nilayla..bu havayı dağıtmam lazım..stockings, blondes, milf..bekleyin geliyorum..
bu gecelik benden bu kadar dostlar (:
takip edenlere teşekkürler, yorumlarınızı esirgemeyin, sizden reaksiyon gelince benim de yazma şevkim artıyor haliyle,
son bir şarkı daha vereyim, http://fizy.com/#s/1d4smt
hadiyin eyi geceler..
takip edenlere teşekkürler, yorumlarınızı esirgemeyin, sizden reaksiyon gelince benim de yazma şevkim artıyor haliyle,
son bir şarkı daha vereyim, http://fizy.com/#s/1d4smt
hadiyin eyi geceler..
herkese iyi geceler panpalar,
bu gece 01 e doğru gelmeye çalışacağım ama söz vermeyeyim sonra sakatlık çıkılıyor biliyorsunuz (:
bu gece 01 e doğru gelmeye çalışacağım ama söz vermeyeyim sonra sakatlık çıkılıyor biliyorsunuz (:
iyi geceler panpalar,
bu gece biraz geç gelebildim (ki genel özelliklerimden biridir ehehe)
5-10 dakikaya başlıyorum, bir kaç part atacağım
bu gece biraz geç gelebildim (ki genel özelliklerimden biridir ehehe)
5-10 dakikaya başlıyorum, bir kaç part atacağım
geldim, başlıyorum canlı canlı yazalım demi? (:
türkçe müzik istemiştiniz değil mi? hay hay ;)
http://fizy.com/#s/3xvlj8
... o gün okula da gittim, gitmedim değil..ama aklım, ruhum, kısacası kof bedenim hariç bütün duygum akşamüstü yapacağımız provada..
hayır, yani seyirci önüne çıkmıyorsun bir bok yok, çocuklar desen, tanıdığım adamlar zaten..ama yine de korkunç bir heyecan..felaket bir sabırsızlık..endişe..
allahım yardım et..yüzümü kara çıkarma..
ee öyle tenefüs arasında söylemeye benzemiyor demi tsigalko aga?... benzemez..
başta nilay ve alper olmak üzere epey gaz verdiler yine okulda, öğleden sonra ders bitince nuriş ile buluştuk, gitarı filan getirmiş yanında,
"iyi lan hadi havan oldu :p"
"yok be abi, hava için gitara ihtiyacım yok :p"
"ooo artize bak (: tıngırdattın mı bir şeyler?"
"öğle arası çaldım azıcık, enerjimi stüdyoya saklıyorum (:"
"iyi hadi bakalım..valla çok heyecanlıyım lan, kakam gelip duruyor, altıma sıçmam inşallah söylerken"
"hahaha abi benim de ayaklarıma filan üşüme geliyor böyle"
"ellerin de terliyor?"
"aynen aq, aga becerelim şu işi ya..adam izlemeye gelcek mi acaba?"
"sanmıyorum ya, ikinci provada gelir muhtemelen, şimdi biz bizeyiz"
ömerlerle söyledikleri yerde buluştuk, üç beş laflaştıktan sonra stüdyoya doğru yola çıktık. mekan belediyenin mekanı ama kiralıyor tabi, ayrıca kurslar filan da veriyorlarmış vesaire..
neyse girdik binaya, adamlar zaten müdavimlerden olan ilkay ve ömeri tanıyor, biz de tanıştık, hepsi genç bizim gibi, cana yakın çocuklar, bir tane kodaman bir abi var, biraz mininüs şöförlerine benziyor, meğer herif aranjör mü aranjöst mü bir bok varya, ondanmış, onla da tanıştık..aleyküm selam..
biraz da orada nefeslendikten sonra geçtik içeri, hayatımda ilk defa gördüğüm acayip teknolojik aletler var, bu kayıt kısmında devasa ekolayzırlar filan, oraları gördük, üstten yuvarlak mikrofon, normal mikrofon, bir de tuhaf uzun bir mikrofon var... hayatımda ilk defa gördüğüm enstrümanlar..ortalık acayip..iyi hadi, stüdyo tozu da yuttuk, şarkıcıyım desem karnım ağrımaz (:
http://fizy.com/#s/3xvlj8
... o gün okula da gittim, gitmedim değil..ama aklım, ruhum, kısacası kof bedenim hariç bütün duygum akşamüstü yapacağımız provada..
hayır, yani seyirci önüne çıkmıyorsun bir bok yok, çocuklar desen, tanıdığım adamlar zaten..ama yine de korkunç bir heyecan..felaket bir sabırsızlık..endişe..
allahım yardım et..yüzümü kara çıkarma..
ee öyle tenefüs arasında söylemeye benzemiyor demi tsigalko aga?... benzemez..
başta nilay ve alper olmak üzere epey gaz verdiler yine okulda, öğleden sonra ders bitince nuriş ile buluştuk, gitarı filan getirmiş yanında,
"iyi lan hadi havan oldu :p"
"yok be abi, hava için gitara ihtiyacım yok :p"
"ooo artize bak (: tıngırdattın mı bir şeyler?"
"öğle arası çaldım azıcık, enerjimi stüdyoya saklıyorum (:"
"iyi hadi bakalım..valla çok heyecanlıyım lan, kakam gelip duruyor, altıma sıçmam inşallah söylerken"
"hahaha abi benim de ayaklarıma filan üşüme geliyor böyle"
"ellerin de terliyor?"
"aynen aq, aga becerelim şu işi ya..adam izlemeye gelcek mi acaba?"
"sanmıyorum ya, ikinci provada gelir muhtemelen, şimdi biz bizeyiz"
ömerlerle söyledikleri yerde buluştuk, üç beş laflaştıktan sonra stüdyoya doğru yola çıktık. mekan belediyenin mekanı ama kiralıyor tabi, ayrıca kurslar filan da veriyorlarmış vesaire..
neyse girdik binaya, adamlar zaten müdavimlerden olan ilkay ve ömeri tanıyor, biz de tanıştık, hepsi genç bizim gibi, cana yakın çocuklar, bir tane kodaman bir abi var, biraz mininüs şöförlerine benziyor, meğer herif aranjör mü aranjöst mü bir bok varya, ondanmış, onla da tanıştık..aleyküm selam..
biraz da orada nefeslendikten sonra geçtik içeri, hayatımda ilk defa gördüğüm acayip teknolojik aletler var, bu kayıt kısmında devasa ekolayzırlar filan, oraları gördük, üstten yuvarlak mikrofon, normal mikrofon, bir de tuhaf uzun bir mikrofon var... hayatımda ilk defa gördüğüm enstrümanlar..ortalık acayip..iyi hadi, stüdyo tozu da yuttuk, şarkıcıyım desem karnım ağrımaz (:
şimdi tabi benim aklıma takıldı, böyle zart diye girip hemen başlayacak pozisyona gelince, meğer ilkay çoktan gidip randevusunu rezervasyonunu filan şeyetmiş..adam memurrr yaaa (: kardeşim benim (:
nuriş kendi gitarını aldı eline, ömer klarnetini, ilkay baterinin başına geçti..ben de salak salak bakınıyorum..ne yapıcam lan ben?
"abi mikrofonla mı yoksa çıplak mı şey edicez?"
güldü ibneler,
"geç abi mikrofona geç (:"
ne dalga geçiyonuz lan..sanki siz ananızın karnından hüsnü şenlendirici, lars ulrich filan olarak doğdunuz aq.. (:
"neyle başlayacağız? ne söyleyelim?"
nuriş ve ömer birer tane repertuvar kitapçığı getirmiş, hem sözler hem de notaları var şarkıların, ikisi de farklı farklı tabi..pratikte pek kullanmayacakmışız ama ilk aşamada, bilhassa benim şarkı sözleri ezberlerken epey işime yarayacak gibi..
baktık ettik hemen,
ben dedim,
"abi öyle iddialı bir şeyle başlamayalım bence, yavaş yavaş level arttırırız, güvenimiz yerine geldikçe coşarız"
"aynen kardeşim, slow bir şeylerle başlayalım, hem senin sesi yormaz hem de alışırız dediğin gibi"
ilkay sordu,
"solist bey, siz seçin, var mı gözünüze kestirdiğiniz (:"
bakındım biraz..sonra aklıma birden listede göremediğim ama sözlerini bildiğim..fazlasıyla iyi bildiğim bir şarkı geldi..
" http://fizy.com/#s/16mbys nasıl dedim?"
bizimkiler bana baktılar, ömer,
"abi şimdi o parça iddiasız mı sence?"
"bilmem, söyleyebilirim gibi geliyor..benim ses rengime oturuyor diye düşünüyorum ama?"
nuriş gülümsedi,
"aga sen bunu hakkıyla söylersen eğer inan bana her şarkıyı söylersin (:"
"hadi be? olm benim içimden geldi de teklif ettim yani, iddiasını filan bilmem..istemiyorsanız başka seçelim.."
"yok yok..tamam abi, başlayalım bi bakalım..olursa eğer, ne mutlu zaten ;)"
"nurettin, sen girişi biliyorsun zaten, gitarla girersin, ilkay ritim verecek, ben de yer yer girerim klarnetle..bakıcaz bakalım ;)"
3-2-1...
ve başladık..
söylemeye başladım..
bu şarkı aklıma geldi,
bu şarkıyı seçtim,
çünkü pek çok şarkının aksine, bu şarkıyı dudaklarımla değil, yüreğimle söylerdim..söyledim..yüreğimin, paslı, kanlı, kararmış, ama yine de atan yüreğimin gücü yettiğince söyledim..
ve birisine, birilerine gitti o nameler..çınladı kulakları..biliyorum... çünkü ben de onlarla aynı anda hissettim..
nuriş kendi gitarını aldı eline, ömer klarnetini, ilkay baterinin başına geçti..ben de salak salak bakınıyorum..ne yapıcam lan ben?
"abi mikrofonla mı yoksa çıplak mı şey edicez?"
güldü ibneler,
"geç abi mikrofona geç (:"
ne dalga geçiyonuz lan..sanki siz ananızın karnından hüsnü şenlendirici, lars ulrich filan olarak doğdunuz aq.. (:
"neyle başlayacağız? ne söyleyelim?"
nuriş ve ömer birer tane repertuvar kitapçığı getirmiş, hem sözler hem de notaları var şarkıların, ikisi de farklı farklı tabi..pratikte pek kullanmayacakmışız ama ilk aşamada, bilhassa benim şarkı sözleri ezberlerken epey işime yarayacak gibi..
baktık ettik hemen,
ben dedim,
"abi öyle iddialı bir şeyle başlamayalım bence, yavaş yavaş level arttırırız, güvenimiz yerine geldikçe coşarız"
"aynen kardeşim, slow bir şeylerle başlayalım, hem senin sesi yormaz hem de alışırız dediğin gibi"
ilkay sordu,
"solist bey, siz seçin, var mı gözünüze kestirdiğiniz (:"
bakındım biraz..sonra aklıma birden listede göremediğim ama sözlerini bildiğim..fazlasıyla iyi bildiğim bir şarkı geldi..
" http://fizy.com/#s/16mbys nasıl dedim?"
bizimkiler bana baktılar, ömer,
"abi şimdi o parça iddiasız mı sence?"
"bilmem, söyleyebilirim gibi geliyor..benim ses rengime oturuyor diye düşünüyorum ama?"
nuriş gülümsedi,
"aga sen bunu hakkıyla söylersen eğer inan bana her şarkıyı söylersin (:"
"hadi be? olm benim içimden geldi de teklif ettim yani, iddiasını filan bilmem..istemiyorsanız başka seçelim.."
"yok yok..tamam abi, başlayalım bi bakalım..olursa eğer, ne mutlu zaten ;)"
"nurettin, sen girişi biliyorsun zaten, gitarla girersin, ilkay ritim verecek, ben de yer yer girerim klarnetle..bakıcaz bakalım ;)"
3-2-1...
ve başladık..
söylemeye başladım..
bu şarkı aklıma geldi,
bu şarkıyı seçtim,
çünkü pek çok şarkının aksine, bu şarkıyı dudaklarımla değil, yüreğimle söylerdim..söyledim..yüreğimin, paslı, kanlı, kararmış, ama yine de atan yüreğimin gücü yettiğince söyledim..
ve birisine, birilerine gitti o nameler..çınladı kulakları..biliyorum... çünkü ben de onlarla aynı anda hissettim..
ilk şarkıyı neredeyse hatasız, sanki canlı çalıyormuşcasına icra edince, keyifler yerine geldi, eller tokuştu..sanki ilk provamız, ilk şarkımız, hatta ilk şarkımız değilmiş gibi, sanki günlerdir, haftalardır antrenmanlıymışız gibi bir performans gelince, bizim takımın arasında gizli bir bağ ve uyumun oluşacağını anlamıştım..
böyle şeyler insana malum oluyor doğrusu..zaten aradaki elektrik iyiydi, şimdi bir de uyum da olunca, tadına doyulmaz olacak gibi..
tebriklerin ardından bir kez daha aynı şarkıyı çaldık, sonra bir kez daha... artık neredeyse kusursuzlaştırmıştık..eğer canlı söylerken heyecan yapmazsak, vurucu şarkılarımızdan biri olabilirdi gerçekten..
ama yine de yolun henüz çoook çok başındaydık..canlı müzik grubu dediğin, en azından 70-80 parçalık bir repertuvara sahip olmalı..biz daha bismillah, 1. şarkı...
hemen arkasından http://fizy.com/#s/1ai53i ı çaldık,
sonrasında ise http://fizy.com/#s/1ai07y i,
sonra yeterince slow takıldığımıza karar verip biraz daha tempo yapmaya karar verdik, şarkı arıyoruz..
yalnız namussuzlar öyle bir çalıyor ki, hele o ömer, yani arada ben o kadar kendimi kaptırıyorum ki, solist gibi değil de, sanki gaza gelip de eşlik eden dinleyici gibi söylemeye başlıyorum..hakikaten öttürüyorlar aletleri, o kadar hoşuma gidiyor ki, her becerdiğimiz şarkının ardında ağzım sırıtmaktan yırtılacak gibi oluyor, kapatamıyorum lan resmen, istemsizce geriliyor yanaklarım, mütemadiyen gülümsüyorum...
http://fizy.com/#s/3pvnta u çalmayı denedik, fena olmadı, ama tarkan gibi söylemek pek mümkün değil, ben de biraz daha arabeske kaydırdım, fena olmadı, nakaratta nurettin vokal yapacak ki o çoğul sesi, gazı verebilelim..ne yalan söyleyeyim bunu çaldık, epey keyif de aldık ama benim pek içime sinmedi..neyse, bakıcaz,
http://fizy.com/#s/13m6wv yi çaldık, çok güzel oldu lan..zaten ebru gündeşi de, şarkılarını severim, hatta ses rengimiz de benzer, onun çok daha az eğitimli ve elbetteki daha etkisiz halinin erkek versiyonunu düşünün,
ebrudan daha parça alıcaz böyle, klarnet filan iyi iş yapıyor zira,
biraz tempo düşürüp http://fizy.com/#s/1kedb8 ı çaldık, bu da fena olmadı,
bundan sonra zaten o dönemki repertuvarımızda olan şarkıları paylaşacağım partlarda, hem türkçe müzik dinlemiş oluruz, hem de nostalji olur demi gençler?
arada güncel de kaynatacağım değişiklik olsun diye, ama sonra "la bu şarkı o zamanlar yoktu ki?" gibi yaftalarla gelmeyin lütfen ;)
böyle şeyler insana malum oluyor doğrusu..zaten aradaki elektrik iyiydi, şimdi bir de uyum da olunca, tadına doyulmaz olacak gibi..
tebriklerin ardından bir kez daha aynı şarkıyı çaldık, sonra bir kez daha... artık neredeyse kusursuzlaştırmıştık..eğer canlı söylerken heyecan yapmazsak, vurucu şarkılarımızdan biri olabilirdi gerçekten..
ama yine de yolun henüz çoook çok başındaydık..canlı müzik grubu dediğin, en azından 70-80 parçalık bir repertuvara sahip olmalı..biz daha bismillah, 1. şarkı...
hemen arkasından http://fizy.com/#s/1ai53i ı çaldık,
sonrasında ise http://fizy.com/#s/1ai07y i,
sonra yeterince slow takıldığımıza karar verip biraz daha tempo yapmaya karar verdik, şarkı arıyoruz..
yalnız namussuzlar öyle bir çalıyor ki, hele o ömer, yani arada ben o kadar kendimi kaptırıyorum ki, solist gibi değil de, sanki gaza gelip de eşlik eden dinleyici gibi söylemeye başlıyorum..hakikaten öttürüyorlar aletleri, o kadar hoşuma gidiyor ki, her becerdiğimiz şarkının ardında ağzım sırıtmaktan yırtılacak gibi oluyor, kapatamıyorum lan resmen, istemsizce geriliyor yanaklarım, mütemadiyen gülümsüyorum...
http://fizy.com/#s/3pvnta u çalmayı denedik, fena olmadı, ama tarkan gibi söylemek pek mümkün değil, ben de biraz daha arabeske kaydırdım, fena olmadı, nakaratta nurettin vokal yapacak ki o çoğul sesi, gazı verebilelim..ne yalan söyleyeyim bunu çaldık, epey keyif de aldık ama benim pek içime sinmedi..neyse, bakıcaz,
http://fizy.com/#s/13m6wv yi çaldık, çok güzel oldu lan..zaten ebru gündeşi de, şarkılarını severim, hatta ses rengimiz de benzer, onun çok daha az eğitimli ve elbetteki daha etkisiz halinin erkek versiyonunu düşünün,
ebrudan daha parça alıcaz böyle, klarnet filan iyi iş yapıyor zira,
biraz tempo düşürüp http://fizy.com/#s/1kedb8 ı çaldık, bu da fena olmadı,
bundan sonra zaten o dönemki repertuvarımızda olan şarkıları paylaşacağım partlarda, hem türkçe müzik dinlemiş oluruz, hem de nostalji olur demi gençler?
arada güncel de kaynatacağım değişiklik olsun diye, ama sonra "la bu şarkı o zamanlar yoktu ki?" gibi yaftalarla gelmeyin lütfen ;)
toplamda 10 kadar farklı şarkıyı çalmıştık ki mola verme ihtiyacı hissettik, iki saate yakın olmuş amk..zamanın nasıl geçtiğini anlamamışız,
bir on beş yirmi dakika soluklanıp, bir saat daha çalışırsak yeterli olur diye düşündük,
5 şarkıyı daha halledeceğiz en az temizinden, ilk günden 15 parça fena değil, hatta ne fena değili lan, bildiğin süper * böyle iki kere daha gelsek en az 40 tane şarkıyı hafızaya atarız, beyin bedava!
içerden çıktık kayıt bölmesine doğru, ben gene o tuhaf cihazların başına gittim, kokpit gibi lan içersi, çok hoşuma gitti valla, ha dersen ki "hayatında daha önce hiç kokpit gördün mü?" e onu da görmedim ama, benzetme yapıyorum olm işte, niye bozuyorsun ki beni aq.. :p
elemanlarla laflaşıyoruz o ara, ilkayla muhabbeti olan çocuk sordu, ne iş gibisinden, grup mu kurdunuz diye, anlattık böyle böyle, iyisiniz filan dedi, kolaylıklar ve şans diledi,
tekrar girdik içeri, çelikten çaldık, kenan doğulu çaldık, ilhan irem in meşhur http://fizy.com/#s/12qrn9 sınu çaldık, bunu da içten söylerim ha, böyle bazı şarkıları söylerken, kendiniz de keyif alırsınız ya, ağzınıza takılır, sanki sahi sahi tadı varmışcasına tatlı gelir..
bir ilhanı çaldık öbürünü pas geçmeyelim dedik, http://fizy.com/#s/1ai1ql yi çaldık ama bunun sözlerini tam bilmediğim için biraz sıkıntı oldu, üzerine biraz çalışırsak güzel olur, sesim uygun, çocuklar da gayet çalabiliyor..
nihayetinde çalışmayı bitirip dışarı çıktığımızda hava çoktan kararmış, ekim sonu, kasım başına özgü o nemli, serin, ama bir o kadar da naif sonbahar geceleri kendini hissettirmeye başlamıştı..
bir şeyler yiyelim mi diye düşündük ama çok yorulmuşuz aq..valla pertimiz çıkmış, benim ses çatallaşmış, nurişin parmaklar kıpkırmızı, ilkay ter içinde..
en iyisi evlerimize dağılmak deyip bu güzel akşam için birbirimize teşekkür ettik,
"olacak beyler, harikaydık, aynen böyle devam, olacak ;)"
bir on beş yirmi dakika soluklanıp, bir saat daha çalışırsak yeterli olur diye düşündük,
5 şarkıyı daha halledeceğiz en az temizinden, ilk günden 15 parça fena değil, hatta ne fena değili lan, bildiğin süper * böyle iki kere daha gelsek en az 40 tane şarkıyı hafızaya atarız, beyin bedava!
içerden çıktık kayıt bölmesine doğru, ben gene o tuhaf cihazların başına gittim, kokpit gibi lan içersi, çok hoşuma gitti valla, ha dersen ki "hayatında daha önce hiç kokpit gördün mü?" e onu da görmedim ama, benzetme yapıyorum olm işte, niye bozuyorsun ki beni aq.. :p
elemanlarla laflaşıyoruz o ara, ilkayla muhabbeti olan çocuk sordu, ne iş gibisinden, grup mu kurdunuz diye, anlattık böyle böyle, iyisiniz filan dedi, kolaylıklar ve şans diledi,
tekrar girdik içeri, çelikten çaldık, kenan doğulu çaldık, ilhan irem in meşhur http://fizy.com/#s/12qrn9 sınu çaldık, bunu da içten söylerim ha, böyle bazı şarkıları söylerken, kendiniz de keyif alırsınız ya, ağzınıza takılır, sanki sahi sahi tadı varmışcasına tatlı gelir..
bir ilhanı çaldık öbürünü pas geçmeyelim dedik, http://fizy.com/#s/1ai1ql yi çaldık ama bunun sözlerini tam bilmediğim için biraz sıkıntı oldu, üzerine biraz çalışırsak güzel olur, sesim uygun, çocuklar da gayet çalabiliyor..
nihayetinde çalışmayı bitirip dışarı çıktığımızda hava çoktan kararmış, ekim sonu, kasım başına özgü o nemli, serin, ama bir o kadar da naif sonbahar geceleri kendini hissettirmeye başlamıştı..
bir şeyler yiyelim mi diye düşündük ama çok yorulmuşuz aq..valla pertimiz çıkmış, benim ses çatallaşmış, nurişin parmaklar kıpkırmızı, ilkay ter içinde..
en iyisi evlerimize dağılmak deyip bu güzel akşam için birbirimize teşekkür ettik,
"olacak beyler, harikaydık, aynen böyle devam, olacak ;)"
son bir part daha yazayım bu gecelik bitirelim panpalar, yarın iş var :/
http://fizy.com/#s/13051q
nurettinle laflaşa laflaşa eve yürüdük, birbirimizi motive ettik, ama harbiden bence de iyiydik lan..yani öyle olmasaydık fark ederdim, fark ederdik, insanın önce kendi içine sinmesi lazım zaten..
alt kata çağırdı beni de zorla, girdim, tolga da ordaymış zaten,
"ooo çalgıcılar geldiniz mi len (:"
"lan insan izlemeye gelir ibneler"
"olm okul var lan, ben sizin gibi kıytırık miyendislikler okumuyorum, inşaat okuyorum amk :p"
"sie ordan.."
"bir dahaki provayı hafta sonu yapın gelelim abi harbiden"
"bırak yeaa, ben dedikten sonra gelsen ne olur, kendiniz akıl edeceğğdiniz.."
"aga biz bilerek gelmedik ya heyecan yapmayın diye, şimdi alışmışsınızdır, bir dahakine tribünlerde yerimizi alıcaz söz :p"
yemeği orda yedik, gittim yukarda bir duş aldım, günlüğümü yazdım hemen, sonra indim aşağıda ps attık, yorgun yakaladı tabi ibneler, fena koydular o gece, eyvallah...
gece yine zorlandım uyumakta, ama bu sefer, pek çok seferkinin aksine, endişe ya da stresten değil, mutluluktan..
galiba beceriyoruz lan..eğer bu iş olursa benim o kadar büyük bir meşgalem haline gelebilir ki, vallahi geri kalan bütün sorumluluklarımdan feragat edebilirim çünkü bakıldığı zaman bu canlı müzik olayı, hem maddi, hem manevi yönden tamamen kazanca odaklı, yani hem para kazanacağız, hem sevdiğimiz bir şeyi yaptığımız için mutlu olacağız..karı kız durumları ise bonus olur, vallahi bak onu eğer birinci planda tutuyorsam top olayım..ben tamamen ilk söylediğim manevi kazanca odaklıyım, "mutluluk", "becerebilme"... yoksa ben diğer türlü işimi her türlü işimi her şekilde görürüm aq, bu güne kadar canlı müzik mi vardı yeaanii? (havanı sikeyim) (:
begüm mesaj attı, provan nasıl gitti bilmem ne diye, dedim erkencisin?
gece 1 de yatıyorum diye tavuk olmakla suçlandım..ee kızım, az sabahlamadım ben de ilk iki sene, kah neşeden kah kederden, az görmedim sıçtım mavisini..şimdi artık doydum uykusuzluğa, sen de hevesini al, sonra 12 den önce bile yatağa girmezsen adımı değiştiririm..
biraz onunla konuştuk, iyi gitti deyince tebrik edip "daha fazla uykusuz kalma bari :p" diyerek kibarca konuşmayı sonlandırdı, düşünceli kız, kıyamam sana ben..
nilay dan bir mesaj veya arama gelmedi, gerçi okulda elli kere başarılar diledi, ama ben yine de sonrasında da bir hal hatır sorma beklerdim..bilmiyorum, fazla şey mi bekliyorum?..
bir nilayı, bir begümü ve sıkı kalçalı arkadaşlarını, bir müzik geleceğimi düşünerek ve sonunda düşünmekten yorgun düşerek uykuya daldım..tuhaf rüyalar gördüm o gece..ceydayı gördüm gene, el ele tutuşmuşuz, beni koşturuyor,bir yandan da gülerek söyleniyor "ya acele etsene? kaçıracaksın?" koşa koşa bizim kantine giriyoruz..
nurettinle laflaşa laflaşa eve yürüdük, birbirimizi motive ettik, ama harbiden bence de iyiydik lan..yani öyle olmasaydık fark ederdim, fark ederdik, insanın önce kendi içine sinmesi lazım zaten..
alt kata çağırdı beni de zorla, girdim, tolga da ordaymış zaten,
"ooo çalgıcılar geldiniz mi len (:"
"lan insan izlemeye gelir ibneler"
"olm okul var lan, ben sizin gibi kıytırık miyendislikler okumuyorum, inşaat okuyorum amk :p"
"sie ordan.."
"bir dahaki provayı hafta sonu yapın gelelim abi harbiden"
"bırak yeaa, ben dedikten sonra gelsen ne olur, kendiniz akıl edeceğğdiniz.."
"aga biz bilerek gelmedik ya heyecan yapmayın diye, şimdi alışmışsınızdır, bir dahakine tribünlerde yerimizi alıcaz söz :p"
yemeği orda yedik, gittim yukarda bir duş aldım, günlüğümü yazdım hemen, sonra indim aşağıda ps attık, yorgun yakaladı tabi ibneler, fena koydular o gece, eyvallah...
gece yine zorlandım uyumakta, ama bu sefer, pek çok seferkinin aksine, endişe ya da stresten değil, mutluluktan..
galiba beceriyoruz lan..eğer bu iş olursa benim o kadar büyük bir meşgalem haline gelebilir ki, vallahi geri kalan bütün sorumluluklarımdan feragat edebilirim çünkü bakıldığı zaman bu canlı müzik olayı, hem maddi, hem manevi yönden tamamen kazanca odaklı, yani hem para kazanacağız, hem sevdiğimiz bir şeyi yaptığımız için mutlu olacağız..karı kız durumları ise bonus olur, vallahi bak onu eğer birinci planda tutuyorsam top olayım..ben tamamen ilk söylediğim manevi kazanca odaklıyım, "mutluluk", "becerebilme"... yoksa ben diğer türlü işimi her türlü işimi her şekilde görürüm aq, bu güne kadar canlı müzik mi vardı yeaanii? (havanı sikeyim) (:
begüm mesaj attı, provan nasıl gitti bilmem ne diye, dedim erkencisin?
gece 1 de yatıyorum diye tavuk olmakla suçlandım..ee kızım, az sabahlamadım ben de ilk iki sene, kah neşeden kah kederden, az görmedim sıçtım mavisini..şimdi artık doydum uykusuzluğa, sen de hevesini al, sonra 12 den önce bile yatağa girmezsen adımı değiştiririm..
biraz onunla konuştuk, iyi gitti deyince tebrik edip "daha fazla uykusuz kalma bari :p" diyerek kibarca konuşmayı sonlandırdı, düşünceli kız, kıyamam sana ben..
nilay dan bir mesaj veya arama gelmedi, gerçi okulda elli kere başarılar diledi, ama ben yine de sonrasında da bir hal hatır sorma beklerdim..bilmiyorum, fazla şey mi bekliyorum?..
bir nilayı, bir begümü ve sıkı kalçalı arkadaşlarını, bir müzik geleceğimi düşünerek ve sonunda düşünmekten yorgun düşerek uykuya daldım..tuhaf rüyalar gördüm o gece..ceydayı gördüm gene, el ele tutuşmuşuz, beni koşturuyor,bir yandan da gülerek söyleniyor "ya acele etsene? kaçıracaksın?" koşa koşa bizim kantine giriyoruz..
bu gecelik benden bu kadar, takip eden panpalara iyi geceler, yorumlarınızı esirgemeyin, bir de çok küfretmeyin lan, kulak çınlamasından uyuyamıyorum ibneler :p
görüşmek üzere
görüşmek üzere
iyi geceler panpalar, yazayım mı bu gece karar veremedim, buralardaysanız atalım bir kaç part?
selamlar panpalar,
iki bölüm dizi izleyip geleceğim, 01.00 gibi başlarız canlı yayına ;)
iki bölüm dizi izleyip geleceğim, 01.00 gibi başlarız canlı yayına ;)
tekrar selamlar, dizileri bitirdim, bir şeyler atıştırıp 5-10 dakikaya başlayacağım, ilk part 20 dk içinde gelir :p
http://fizy.com/#s/1agv4y
..ne demiştim, bu yıl anlatacak çok şey var..ve edebiyata gerek yok..
fakat yine de benim hezeyanlarımı dinlemek zorunda kaldınız bir süre farkındayım, buna rağmen hızlı gittiğimi söyleyenler var..yoo dostum..hayır, daha başlamadım bile..
işte bu yüzden artık hikayenin gaz pedalına biraz yüklenip, bize lazım olan hıza gelme vaktidir panpalar... tali yolun sonuna geldik, otobana çıkıyoruz artık..
ikinci provamız 2 saat sürdü, ve mekan sahibi murat abi, dediğine göre ustaların başına sadece bir eleman bırakarak bile olsa gelmeyi başardı,
ve tabi dostlarımız da,
bizimkiler oradaydı, nilay, neco, alper ve tolga..ömer in kız arkadaşı gizem (gamze miydi lan yoksa) ilkayın iki arkadaşı, hepsi kah içerde kah bölmenin ardında, stüdyo çalışanlarının da geçirdiği en keyifli günlerden biri olsa gerek, çünkü gelenler boş gelmemişler, kuru pastalar, içecekler ve bolca muhabbet getirmişler..
çıkışta murat abi ile el sıkıştık, ertesi gün gidip parasal detayları ve programı konuşacağız, 4-5 gün içinde de kafemiz (evet, artık iyiden iyiye kafemiz oldu (:) yeni haliyle hizmete açılacak..
kendimi tesadüfen keşfedilen holywood yıldızları gibi hissediyorum... rüya gibi bir maceraya, ummadığım şekilde, ummadığım bir yola atılmış gidiyorum..
..ne demiştim, bu yıl anlatacak çok şey var..ve edebiyata gerek yok..
fakat yine de benim hezeyanlarımı dinlemek zorunda kaldınız bir süre farkındayım, buna rağmen hızlı gittiğimi söyleyenler var..yoo dostum..hayır, daha başlamadım bile..
işte bu yüzden artık hikayenin gaz pedalına biraz yüklenip, bize lazım olan hıza gelme vaktidir panpalar... tali yolun sonuna geldik, otobana çıkıyoruz artık..
ikinci provamız 2 saat sürdü, ve mekan sahibi murat abi, dediğine göre ustaların başına sadece bir eleman bırakarak bile olsa gelmeyi başardı,
ve tabi dostlarımız da,
bizimkiler oradaydı, nilay, neco, alper ve tolga..ömer in kız arkadaşı gizem (gamze miydi lan yoksa) ilkayın iki arkadaşı, hepsi kah içerde kah bölmenin ardında, stüdyo çalışanlarının da geçirdiği en keyifli günlerden biri olsa gerek, çünkü gelenler boş gelmemişler, kuru pastalar, içecekler ve bolca muhabbet getirmişler..
çıkışta murat abi ile el sıkıştık, ertesi gün gidip parasal detayları ve programı konuşacağız, 4-5 gün içinde de kafemiz (evet, artık iyiden iyiye kafemiz oldu (:) yeni haliyle hizmete açılacak..
kendimi tesadüfen keşfedilen holywood yıldızları gibi hissediyorum... rüya gibi bir maceraya, ummadığım şekilde, ummadığım bir yola atılmış gidiyorum..
@ uykuda devrilen kamyon,
panpam video kayıtlarımız bile var (: unutulur mu o günler?
panpam video kayıtlarımız bile var (: unutulur mu o günler?
http://fizy.com/#s/3woyik
karakter analizi yapacaktım aslında biraz, malum uzun zamandır sınıfın ve iyi-kötü olduğum insanların son dönemki maceralarından bahsetmedik, ama hikayeyi biraz ilerletmek istiyorum bu gece, o yüzden onu biraz erteleyelim..
ertesi gün murat abiyle program hakkımda konuştuk, ücretimiz çok sorun olmadı, lan zaten ben şahsen söyleyebilecek olmama bile bir lütuf olarak bakıyorum, ama çaktırmıyorum tabi, yoksa üste para vereyim söyleyeyim yani :p
haftada 2 gün çıkıyoruz, perşembe ve cumartesi, ikişer saat, program başına her birimiz 30 kağıt alacağız ki bu haftada 60, ayda 240 lira yapar, senenin de 2006 olduğunu var sayarsak gayet makul bence, emeğimizin karşılığı işte ;)
programı belirlemek ise, burada bir çırpıda yazdığımın aksine, pek kolay olmadı, malum hepimiz farklı bölümler okuyup farklı hayatlar yaşıyoruz, e sonra kafenin de bir şedülü var sonuçta, onlar da kendilerine göre ayarlamak zorundalar filan..neyse, en nihayetinde, her iki taraf da bazı ufak fedakarlıklar yapmak suretiyle bu programı belirledik.
perşembe 8-10, cumartesi 10-12 çıkıyoruz, cumartesi bizden önce başka bir grup var, onlar 8 de açıyorlar, biz finali yapıyoruz, perşembe tam tersi, biz başlıyoruz, bir tane gitarist kız-solist oğlan ikilisi bitiriyor.
kendi adıma programıma baktığımda ise, kesinlikle bireysel anlamda bir şeylerden vazgeçmem gerektiği apaçık, yoksa daha 2. haftada nalları diker, dili dışarı sarkıtırım,
aq, haftada 4 gün kick boks, 2 hatta bazen 3 gün basketbol antrenmanı, zaman zaman haftada 1 günümü sosyal sorumluluk projesine ayırmam gerekiyor (şu tolgaların bulaştırdığı şey işte (: ) e sonra bir de kendime ayırmam gereken vakitler var, gezicez tozucaz, o ara karı kız, ders mers, uyku, yemek, okul, ödev, proje derken, geberir giderim..
programı ayarladıktan sonra gece kara kara bunları düşündüm..ulan hangi birinden vazgeçicen? çoğu beni ben yapan şeyler, hayatımın bir parçası olmuşlar, en zor zamanlarımda kaçış nokta, keyfim yerindeyken de hobim olmuşlar..ne bok yiyecem ben? (sosyallikten ölüyoruz, aman aman sevsinler (: )
"başın belada gibi" deyip güldü birisi,
odada yalnız olduğumdan emin olduğum için, konuşanın kim olduğunu anlamakta zorlanmamıştım..
karakter analizi yapacaktım aslında biraz, malum uzun zamandır sınıfın ve iyi-kötü olduğum insanların son dönemki maceralarından bahsetmedik, ama hikayeyi biraz ilerletmek istiyorum bu gece, o yüzden onu biraz erteleyelim..
ertesi gün murat abiyle program hakkımda konuştuk, ücretimiz çok sorun olmadı, lan zaten ben şahsen söyleyebilecek olmama bile bir lütuf olarak bakıyorum, ama çaktırmıyorum tabi, yoksa üste para vereyim söyleyeyim yani :p
haftada 2 gün çıkıyoruz, perşembe ve cumartesi, ikişer saat, program başına her birimiz 30 kağıt alacağız ki bu haftada 60, ayda 240 lira yapar, senenin de 2006 olduğunu var sayarsak gayet makul bence, emeğimizin karşılığı işte ;)
programı belirlemek ise, burada bir çırpıda yazdığımın aksine, pek kolay olmadı, malum hepimiz farklı bölümler okuyup farklı hayatlar yaşıyoruz, e sonra kafenin de bir şedülü var sonuçta, onlar da kendilerine göre ayarlamak zorundalar filan..neyse, en nihayetinde, her iki taraf da bazı ufak fedakarlıklar yapmak suretiyle bu programı belirledik.
perşembe 8-10, cumartesi 10-12 çıkıyoruz, cumartesi bizden önce başka bir grup var, onlar 8 de açıyorlar, biz finali yapıyoruz, perşembe tam tersi, biz başlıyoruz, bir tane gitarist kız-solist oğlan ikilisi bitiriyor.
kendi adıma programıma baktığımda ise, kesinlikle bireysel anlamda bir şeylerden vazgeçmem gerektiği apaçık, yoksa daha 2. haftada nalları diker, dili dışarı sarkıtırım,
aq, haftada 4 gün kick boks, 2 hatta bazen 3 gün basketbol antrenmanı, zaman zaman haftada 1 günümü sosyal sorumluluk projesine ayırmam gerekiyor (şu tolgaların bulaştırdığı şey işte (: ) e sonra bir de kendime ayırmam gereken vakitler var, gezicez tozucaz, o ara karı kız, ders mers, uyku, yemek, okul, ödev, proje derken, geberir giderim..
programı ayarladıktan sonra gece kara kara bunları düşündüm..ulan hangi birinden vazgeçicen? çoğu beni ben yapan şeyler, hayatımın bir parçası olmuşlar, en zor zamanlarımda kaçış nokta, keyfim yerindeyken de hobim olmuşlar..ne bok yiyecem ben? (sosyallikten ölüyoruz, aman aman sevsinler (: )
"başın belada gibi" deyip güldü birisi,
odada yalnız olduğumdan emin olduğum için, konuşanın kim olduğunu anlamakta zorlanmamıştım..
http://fizy.com/#s/16lwh9
"yardım ister misin?" dedi tekrar gevrek bir sesle şeytan,
"gene beni gafil avladın..öyle zamanlarda geliyorsun ki reddedemiyorum bile"
"eeh, işim bu ;)"
"cidden, napıcam ben? sanki hiç birini bırakamam gibi geliyor..ama bırakmazsam da taşıyamayacağım kesin.."
"evet bütün aktivitelerini severek yaptığını biliyorum..zaten en çok şaşırdığım şeylerden biri de bu, hobilerine ve aktivitelerine bu denli sadık olan biri, konu insanlar olunca nasıl tam tersi, bu kadar sıkılgan olabiliyor, hayret (:"
"konuyu dağıtmayalım lütfen..yardım etmek istedin, buyur işte fırsat, ağzıma sıçman için bir başka yol daha"
":) iltifat ediyorsun tsigalko, ben her şeyi bizim için yapıyorum. peki, o halde şöyle düşünmeye başlayalım, öncelikle, sana maddi fayda verenler hangileri, bunu bir düşün?"
"parasal olarak mı? yani önceliğimiz bu mu amına koyim?"
"hayır, sadece eleklerden biri bu..söyle sen, hangileriymiş onlar?"
"yani..sadece müzik?..spor salonuna zaten ben para ödüyorum, bir yerlerde hatunlarla takılmaya kalksan, gene benden çıkıyor, diğerleri de ufak tefek masraflar içeriyor işte"
"iyi, o zaman müzik işini banko yapıyoruz, ki zaten bunu sen de istiyorsun..bunu takımın tottisi olarak kabul et, oyunu bunun üzerine kuracağız ;)"
"eheh..peki..kaç seçim hakkımız var peki?"
"bence 3 sorumluluğu rahat, 4 tanesini ise zorlanarak da olsa taşırsın gibi gözüküyor..pekala..elimizde basketbol, spor salonu, şu salak huzur evi ziyaretleri ve kızlar kaldı..ha tabi birde uyku-okul ikilisi var (:"
"uyku-okulu alıcaz mecbur..babam sikertir, onları sallayamayız.."
"hımm peki... sana en çok manevi tatmini sağlayan şey ne, ona odaklanalım şimdide..gidip morukların anılarını dinlemek mi? çemberden geçen bir üçlüğün filede çıkardığı ses mi? ya da kum torbasına vurduğun çıkan?... yoksa, güzel bir hatunun berbat esprilerine dahi attığı kahkahalar mı?"
cevaplaması en zor soru bu olmalıydı..
"yardım ister misin?" dedi tekrar gevrek bir sesle şeytan,
"gene beni gafil avladın..öyle zamanlarda geliyorsun ki reddedemiyorum bile"
"eeh, işim bu ;)"
"cidden, napıcam ben? sanki hiç birini bırakamam gibi geliyor..ama bırakmazsam da taşıyamayacağım kesin.."
"evet bütün aktivitelerini severek yaptığını biliyorum..zaten en çok şaşırdığım şeylerden biri de bu, hobilerine ve aktivitelerine bu denli sadık olan biri, konu insanlar olunca nasıl tam tersi, bu kadar sıkılgan olabiliyor, hayret (:"
"konuyu dağıtmayalım lütfen..yardım etmek istedin, buyur işte fırsat, ağzıma sıçman için bir başka yol daha"
":) iltifat ediyorsun tsigalko, ben her şeyi bizim için yapıyorum. peki, o halde şöyle düşünmeye başlayalım, öncelikle, sana maddi fayda verenler hangileri, bunu bir düşün?"
"parasal olarak mı? yani önceliğimiz bu mu amına koyim?"
"hayır, sadece eleklerden biri bu..söyle sen, hangileriymiş onlar?"
"yani..sadece müzik?..spor salonuna zaten ben para ödüyorum, bir yerlerde hatunlarla takılmaya kalksan, gene benden çıkıyor, diğerleri de ufak tefek masraflar içeriyor işte"
"iyi, o zaman müzik işini banko yapıyoruz, ki zaten bunu sen de istiyorsun..bunu takımın tottisi olarak kabul et, oyunu bunun üzerine kuracağız ;)"
"eheh..peki..kaç seçim hakkımız var peki?"
"bence 3 sorumluluğu rahat, 4 tanesini ise zorlanarak da olsa taşırsın gibi gözüküyor..pekala..elimizde basketbol, spor salonu, şu salak huzur evi ziyaretleri ve kızlar kaldı..ha tabi birde uyku-okul ikilisi var (:"
"uyku-okulu alıcaz mecbur..babam sikertir, onları sallayamayız.."
"hımm peki... sana en çok manevi tatmini sağlayan şey ne, ona odaklanalım şimdide..gidip morukların anılarını dinlemek mi? çemberden geçen bir üçlüğün filede çıkardığı ses mi? ya da kum torbasına vurduğun çıkan?... yoksa, güzel bir hatunun berbat esprilerine dahi attığı kahkahalar mı?"
cevaplaması en zor soru bu olmalıydı..
"bilemiyorum.. hepsi güzel.. yani.."
şeytanın ses tonu aksileşti,
"tsigalko... tsigalko... her şeyi ne için yapıyoruz biz?"
salağa yattım,
"ne içinmiş?"
"hufff... bazı hedeflerimiz vardı hani, bilmem hatırlıyor musun? yoksa bu çalgı çengi, olayları kafanı tamamen uçurdu mu?"
evet... kahretsin ki evet..
saplantı haline getirdiğim ve hala alınmayı bekleyen bir intikam var.. bunun içinse asla vazgeçemeyeceğim şeylerden biri şeytanın çizdiği rotada devamlı ilerlemek, ah evet.. elbette kızlardan bahsediyorum.. onlarsız yapamam.. hatta az önce kadroya dahil ettiğim seçimlerin tamamından daha önemli olan şey bu..olayın başladığı şey bu zaten? merkez bu?..olayların merkezi.. çıkış noktası..
"peki, kızlar..onları da alıyoruz..3 oldu.."
"bence yeterli, bunları ana hedefimiz için oldukça etkili bir şekilde kullanabiliriz.. insanlar, hiçte çalışkan bir tip gibi durmayan bu çocuğun, bunca sosyalliğe rağmen derslerinin iyi olmasını onun zekasına yorumlayacaklardır... "
"ya da hocalara sakso filan çektiğimi düşünürler ha? ne dersin?"
"hahaha, eğer amerikada filan yaşıyor olsaydın evet, o da gayet makul bir ihtimal olabilirdi (:"
"hah, tabi sen daha önce takıldığın için biliyorsun değil mi oraları? (:"
"çocuk... ben insanlığın var oluşundan bu yana, insanın ayak bastığı her yerde bulundum.. hatta basmadığı yerlerde bile! neyse.. konuyu dağıtmamamız gerektiğiniz söyleyen sendin.."
"peki bilen adam, ben diyorum ki, bence bir seçim daha yapabiliriz?"
"ve ben de diyorum ki, bu seni yorabilir, diğer hedeflerindeki performansını düşürebilir.. kızlarla konuşurken dili dolaşmak, şarkı söylerken detone olmak, derste uyumak istemezsin değil mi?"
"hadi ama, haftada 2 gün basketbol antrenmanının ne zararı olabilir ki? alt tarafı birer saat filan işte.."
"gidiş-geliş-duş-yorgunluk atma derken olur o 7-8 saat.."
"off.. yani diyorsun ki, müzik, dersler ve kızlar ha..bu mudur?"
"bence budur.. harika olacak.. insanlar hem aktivite yapıp hem de derslerde iyi olabildiğini görecekler.. hakkında güzel dedikodular yayılacak.. güzel reklam... inan bana yaptığın boktan sporlar ve o sikimsonik sorumluluk şeysinde gösterdiğin vicdani yanın kimsenin sikinde bile değil.."
"insanlar umursasın diye yapmadım ki onları, kendim için yaptım.."
"iyi işte, yine kendin için yapacaksın, ve bonus olarak, insanlar bunu umursayacak.. harika olacak tsigalko.. hatta bugün, kalan hayatının ilk günü bile olabilir... çok daha renkli ve eğlenceli bir hayatın.."
şeytanın ses tonu aksileşti,
"tsigalko... tsigalko... her şeyi ne için yapıyoruz biz?"
salağa yattım,
"ne içinmiş?"
"hufff... bazı hedeflerimiz vardı hani, bilmem hatırlıyor musun? yoksa bu çalgı çengi, olayları kafanı tamamen uçurdu mu?"
evet... kahretsin ki evet..
saplantı haline getirdiğim ve hala alınmayı bekleyen bir intikam var.. bunun içinse asla vazgeçemeyeceğim şeylerden biri şeytanın çizdiği rotada devamlı ilerlemek, ah evet.. elbette kızlardan bahsediyorum.. onlarsız yapamam.. hatta az önce kadroya dahil ettiğim seçimlerin tamamından daha önemli olan şey bu..olayın başladığı şey bu zaten? merkez bu?..olayların merkezi.. çıkış noktası..
"peki, kızlar..onları da alıyoruz..3 oldu.."
"bence yeterli, bunları ana hedefimiz için oldukça etkili bir şekilde kullanabiliriz.. insanlar, hiçte çalışkan bir tip gibi durmayan bu çocuğun, bunca sosyalliğe rağmen derslerinin iyi olmasını onun zekasına yorumlayacaklardır... "
"ya da hocalara sakso filan çektiğimi düşünürler ha? ne dersin?"
"hahaha, eğer amerikada filan yaşıyor olsaydın evet, o da gayet makul bir ihtimal olabilirdi (:"
"hah, tabi sen daha önce takıldığın için biliyorsun değil mi oraları? (:"
"çocuk... ben insanlığın var oluşundan bu yana, insanın ayak bastığı her yerde bulundum.. hatta basmadığı yerlerde bile! neyse.. konuyu dağıtmamamız gerektiğiniz söyleyen sendin.."
"peki bilen adam, ben diyorum ki, bence bir seçim daha yapabiliriz?"
"ve ben de diyorum ki, bu seni yorabilir, diğer hedeflerindeki performansını düşürebilir.. kızlarla konuşurken dili dolaşmak, şarkı söylerken detone olmak, derste uyumak istemezsin değil mi?"
"hadi ama, haftada 2 gün basketbol antrenmanının ne zararı olabilir ki? alt tarafı birer saat filan işte.."
"gidiş-geliş-duş-yorgunluk atma derken olur o 7-8 saat.."
"off.. yani diyorsun ki, müzik, dersler ve kızlar ha..bu mudur?"
"bence budur.. harika olacak.. insanlar hem aktivite yapıp hem de derslerde iyi olabildiğini görecekler.. hakkında güzel dedikodular yayılacak.. güzel reklam... inan bana yaptığın boktan sporlar ve o sikimsonik sorumluluk şeysinde gösterdiğin vicdani yanın kimsenin sikinde bile değil.."
"insanlar umursasın diye yapmadım ki onları, kendim için yaptım.."
"iyi işte, yine kendin için yapacaksın, ve bonus olarak, insanlar bunu umursayacak.. harika olacak tsigalko.. hatta bugün, kalan hayatının ilk günü bile olabilir... çok daha renkli ve eğlenceli bir hayatın.."
vay amk, ulan entry giremedim, bir kelime var, onu kabul etmiyor sözlük, boş entry çıkara çıkara bir hal oldum (:
sikildi bütün konsantrem ama olsun, iki part daha atacağım..
sikildi bütün konsantrem ama olsun, iki part daha atacağım..
http://fizy.com/#s/1agn5b
şeytan haklıydı..
her ne kadar, beni en zor zamanlarımda kurtardığına inandığım şeylere ihanet ediyor gibi görünsem de, seçtiğim yolda ilerlemem için bazı ağırlıklarımdan kurtulmak zorundaydım..
düşmekte olan bir uçaktaki ağırlıkların atılması gibi..
ya da yükselme olan bir balondakilerin...
umarım uçak değilimdir, çakılmam,
balon değilimdir, patlamam...
ertesi gün hemen hafta başı, spor salonu işini halletmeye karar verdim,
hocaya çaktırmadan muhabbeti açayım dedim ama adam kurt, anladı direkt,
"ayrılmayı düşünüyorsun galiba ha tsigalko? (:"
"hocam..valla nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum... anladınız sağ olun (:"
"ee iki seneye yakın oldu tsigalko, sende benim bir kardeşim, arkadaşım gibi oldun ;) peki iyi düşündün mü?"
"hocam..bırakmak istemiyorum aslında inanın, ama okul ağırlaştı bu sene, başka sorumluluklarım da oluştu (:"
hoca imalı imalı güldü, anlamış gözüktü,
"peki, peki.. (: ama ben yine de son bir kez düşün isterim, epey ilerlemişken yarıda kesmek..onca emeğin var"
"keşke hocam, olabilcek olsa zaten aklımdan bile geçirmem ayrılmayı"
"tamam o zaman, senin kararın tsigalkocum, yolun açık olsun demek düşer bana da ;)..bu ay ortasına hatta sonuna kadar gelebilirsin bu arada, sen 15 inden 15 ine veriyordun değil mi?"
"evet hocam ama ben mümkünse bugün son olsun diye düşünmüştüm"
"aa hadi ya..eh peki madem..ama tam verdin sen bu ay ücretini, hakkın boşa gidecek.."
"olsun hocam ya..ne yapalım sağlık olsun (:"
olmaz öyle şey deyip aylığın yarısını geri verdi, eh, ne diyeyim helal olsun, helali hoş olsun, neticede iki sene ter akıttık, muhabbetimiz oldu, bir şeyler paylaştık, vermeyen gene vermez, hele büyük şehirde, böyle büyük gym lerde, sikinde bile olmaz hocaların çoğu zaman..ama adam, harbi adam çıktı, ki zaten ben başından beridir iyi elektrik alıyordum, muhabbetimiz de iyiydi..eyvallah hocam..
böylelikle kick boks hayatıma açık kahverengi kuşakta son vermiş oldum, en azından şimdilik..
son antrenmanımı yaptım, son hazırlık müsabakalarımı, salondaki arkadaşlarımla ve hocamla vedalaştım, çantamı aldım..çıktım..
tatlı bir hüzün var tabi..bir yandan gülümsüyorum, çünkü güzel bir şey inşa etmişim, belki biraz yarım gibi ama olsun, yine de estetik duruyor karşıdan bakınca..
her hikayenin bir sonu var derler ya, eh, benim ernesto hoost luk hikayem de bu kadarmış işte (:
şeytan haklıydı..
her ne kadar, beni en zor zamanlarımda kurtardığına inandığım şeylere ihanet ediyor gibi görünsem de, seçtiğim yolda ilerlemem için bazı ağırlıklarımdan kurtulmak zorundaydım..
düşmekte olan bir uçaktaki ağırlıkların atılması gibi..
ya da yükselme olan bir balondakilerin...
umarım uçak değilimdir, çakılmam,
balon değilimdir, patlamam...
ertesi gün hemen hafta başı, spor salonu işini halletmeye karar verdim,
hocaya çaktırmadan muhabbeti açayım dedim ama adam kurt, anladı direkt,
"ayrılmayı düşünüyorsun galiba ha tsigalko? (:"
"hocam..valla nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum... anladınız sağ olun (:"
"ee iki seneye yakın oldu tsigalko, sende benim bir kardeşim, arkadaşım gibi oldun ;) peki iyi düşündün mü?"
"hocam..bırakmak istemiyorum aslında inanın, ama okul ağırlaştı bu sene, başka sorumluluklarım da oluştu (:"
hoca imalı imalı güldü, anlamış gözüktü,
"peki, peki.. (: ama ben yine de son bir kez düşün isterim, epey ilerlemişken yarıda kesmek..onca emeğin var"
"keşke hocam, olabilcek olsa zaten aklımdan bile geçirmem ayrılmayı"
"tamam o zaman, senin kararın tsigalkocum, yolun açık olsun demek düşer bana da ;)..bu ay ortasına hatta sonuna kadar gelebilirsin bu arada, sen 15 inden 15 ine veriyordun değil mi?"
"evet hocam ama ben mümkünse bugün son olsun diye düşünmüştüm"
"aa hadi ya..eh peki madem..ama tam verdin sen bu ay ücretini, hakkın boşa gidecek.."
"olsun hocam ya..ne yapalım sağlık olsun (:"
olmaz öyle şey deyip aylığın yarısını geri verdi, eh, ne diyeyim helal olsun, helali hoş olsun, neticede iki sene ter akıttık, muhabbetimiz oldu, bir şeyler paylaştık, vermeyen gene vermez, hele büyük şehirde, böyle büyük gym lerde, sikinde bile olmaz hocaların çoğu zaman..ama adam, harbi adam çıktı, ki zaten ben başından beridir iyi elektrik alıyordum, muhabbetimiz de iyiydi..eyvallah hocam..
böylelikle kick boks hayatıma açık kahverengi kuşakta son vermiş oldum, en azından şimdilik..
son antrenmanımı yaptım, son hazırlık müsabakalarımı, salondaki arkadaşlarımla ve hocamla vedalaştım, çantamı aldım..çıktım..
tatlı bir hüzün var tabi..bir yandan gülümsüyorum, çünkü güzel bir şey inşa etmişim, belki biraz yarım gibi ama olsun, yine de estetik duruyor karşıdan bakınca..
her hikayenin bir sonu var derler ya, eh, benim ernesto hoost luk hikayem de bu kadarmış işte (:
http://fizy.com/#s/1ahybj
aynı gün, ikinci ayrılık ağır gelir diye düşündüm,
ertesi güne bıraktım sosyal sorumluluk projesindeki takım liderimiz gökhan ı aramayı..
eve gidince diplomama baktım, kemerime ve kick boks kıyafetlerimi yatağımın üzerine serdim, sonra dayanamayıp giydim..gittim tolganın odasına, görünce şaşırdı, "ne bu la, kavgaya mı gidiyoz yakuza? (:" diye güldü, anlattım böyle böyle, hayırlısı olsun dedi, buna bir kaç hareket çektim odanın ortasında, "aferin çekirge" filan deyip alkış tuttu, kick bokscu selamı verip yeniden odama döndüm (:
ertesi gün, daha da zor oldu benim için, gökhanla sitem dolu bir konuşma yaptık, "kardeşim, daha çok güzel etkinliklerimiz vardı, konferanslar, piknikler... " kibarca savuşturdum son çabalarını, "mecburum" dedim, "üzgünüm" dedim... öyleydim hakikaten de..
o akşamüstü basketbol antrenmanına geç gittim bilerek, çakma ergin atamandan fırça yedim, böylece atar yapmak için fırsat doğdu bana da, valla bak, bilerek planladım yani, çünkü bu hoca "hocam ben ayrılmak zorundayım bıdı bıdı vık vık" dan anlamaz, zorla devam ettirir adamı, o yüzden kavga ederek ayrılmam lazım mutlak surette (:
güya bozulmuş bir genç adam olarak salondan sinirle çıktım kısa bir tartışmanın ardından, yani bir nevi istifamı asla kabul etmeyecek bir patronun, beni kendi eliyle kovmasını sağladım, çıktığımda ise gülüyordu..evet, okul takımında bir daha sikseler oynayamam belki, ama ben, bulduğum en ufak boşlukta, elimde basket topum, bizim evin biraz aşağısındaki belediye parkında yine üçlük sallıyor, turnike çeşitleri deniyor olacağım..
ve böylelikle, iki gün içinde, bana artık zahmet vereceğine inandırıldığım bütün sorumluluklarımdan feragat etmiş bulunuyordum..
iki sonra ilk canlı performansıma çıkacağım..okuma bayramında söylediğim haluk levent şarkısını ve lisede kurduğumuz sikimsonik ergen grubunu saymazsak, bu ilk adam gibi canlı performansım olacak..masaja filan ihtiyacım var beyler..gerginim lan..
çarşamba günü begüm geldi, dedi böyle böyle, takımdan ayrılmışsın üzüldüm filan..
lan amk sen ne ara duydun hemen? bu milletin de ağzı durmuyor ha, hemen yayın anasını satayım, hatta "hoca sikti tsigalkoyu, koydu postayı" diye anlatın..çok da sikilaçi..
dedim işte ben zaten ayrılmak istiyordum, bu aralar programım yoğun..
bu "ne bu kadar yoğunluk yaratan şey?" diye ısrar edince canlı müzik olayını anlatmak zorunda kaldım, aslında bizim çocuklar haricinde kimseye söylemek niyetinde değildim ilk seferim olduğu için, hani sıçarsak da, yabancıya karşı sıçmayalım..
lan bu demesin mi, "ayy süper ya, kızlarla kesin geliyoruz, yarın 8 de demi??" diye..yandık anasını satayım..ya rezil olacağız, ya ihya..
öyle böyle derken, perşembe günü geldi çattı,
öğleden sonra dersim bitti, okuldan çıktım, nilay bir şeyler ısmarlayayım sana dedi, iyi dedim, gittik pizza yedik, bu gene beni rahatlatmaya çalışıyor, provada süperdiniz, zaten hepinizin alt yapısı, tecrübesi var filan diyor..ne altyapısı var aq, ilk yağmurda sel basar o alt yapının üstündeki mahalleyi..dua edelim de hava açık olsun..
perşembe akşamı, saat 6 gibi günlüğümü yazmış, sonuna bol soru işaretli, kaygılı, bir o kadar da umut dolu cümleler bırakmış, kıyafetlerimi seçmiş, kendimi sakinleştirmek için call of duty oynamaya başlamıştım (harika bir yöntem değil mi?)..
eninde sonunda o neon ışıklı, loş sahneye çıkacak, kah hüzünlü şarkılarla yumuşatacak, kah gazı verip coşturacaktık... belki de kimse siklemeden muhabbetini yapardı kendi arasında? öyle daha iyi olur muydu sanki? ha?..yok lan..o zaman da güzel çalarsak boşa gider..
olsun..ne olursa olsun..dinlesinler bizi..dinleyecekler... dinleteceğiz abi kendimizi..
ı have a dream ulan..
kabusa dönüşmesin... lütfen..
aynı gün, ikinci ayrılık ağır gelir diye düşündüm,
ertesi güne bıraktım sosyal sorumluluk projesindeki takım liderimiz gökhan ı aramayı..
eve gidince diplomama baktım, kemerime ve kick boks kıyafetlerimi yatağımın üzerine serdim, sonra dayanamayıp giydim..gittim tolganın odasına, görünce şaşırdı, "ne bu la, kavgaya mı gidiyoz yakuza? (:" diye güldü, anlattım böyle böyle, hayırlısı olsun dedi, buna bir kaç hareket çektim odanın ortasında, "aferin çekirge" filan deyip alkış tuttu, kick bokscu selamı verip yeniden odama döndüm (:
ertesi gün, daha da zor oldu benim için, gökhanla sitem dolu bir konuşma yaptık, "kardeşim, daha çok güzel etkinliklerimiz vardı, konferanslar, piknikler... " kibarca savuşturdum son çabalarını, "mecburum" dedim, "üzgünüm" dedim... öyleydim hakikaten de..
o akşamüstü basketbol antrenmanına geç gittim bilerek, çakma ergin atamandan fırça yedim, böylece atar yapmak için fırsat doğdu bana da, valla bak, bilerek planladım yani, çünkü bu hoca "hocam ben ayrılmak zorundayım bıdı bıdı vık vık" dan anlamaz, zorla devam ettirir adamı, o yüzden kavga ederek ayrılmam lazım mutlak surette (:
güya bozulmuş bir genç adam olarak salondan sinirle çıktım kısa bir tartışmanın ardından, yani bir nevi istifamı asla kabul etmeyecek bir patronun, beni kendi eliyle kovmasını sağladım, çıktığımda ise gülüyordu..evet, okul takımında bir daha sikseler oynayamam belki, ama ben, bulduğum en ufak boşlukta, elimde basket topum, bizim evin biraz aşağısındaki belediye parkında yine üçlük sallıyor, turnike çeşitleri deniyor olacağım..
ve böylelikle, iki gün içinde, bana artık zahmet vereceğine inandırıldığım bütün sorumluluklarımdan feragat etmiş bulunuyordum..
iki sonra ilk canlı performansıma çıkacağım..okuma bayramında söylediğim haluk levent şarkısını ve lisede kurduğumuz sikimsonik ergen grubunu saymazsak, bu ilk adam gibi canlı performansım olacak..masaja filan ihtiyacım var beyler..gerginim lan..
çarşamba günü begüm geldi, dedi böyle böyle, takımdan ayrılmışsın üzüldüm filan..
lan amk sen ne ara duydun hemen? bu milletin de ağzı durmuyor ha, hemen yayın anasını satayım, hatta "hoca sikti tsigalkoyu, koydu postayı" diye anlatın..çok da sikilaçi..
dedim işte ben zaten ayrılmak istiyordum, bu aralar programım yoğun..
bu "ne bu kadar yoğunluk yaratan şey?" diye ısrar edince canlı müzik olayını anlatmak zorunda kaldım, aslında bizim çocuklar haricinde kimseye söylemek niyetinde değildim ilk seferim olduğu için, hani sıçarsak da, yabancıya karşı sıçmayalım..
lan bu demesin mi, "ayy süper ya, kızlarla kesin geliyoruz, yarın 8 de demi??" diye..yandık anasını satayım..ya rezil olacağız, ya ihya..
öyle böyle derken, perşembe günü geldi çattı,
öğleden sonra dersim bitti, okuldan çıktım, nilay bir şeyler ısmarlayayım sana dedi, iyi dedim, gittik pizza yedik, bu gene beni rahatlatmaya çalışıyor, provada süperdiniz, zaten hepinizin alt yapısı, tecrübesi var filan diyor..ne altyapısı var aq, ilk yağmurda sel basar o alt yapının üstündeki mahalleyi..dua edelim de hava açık olsun..
perşembe akşamı, saat 6 gibi günlüğümü yazmış, sonuna bol soru işaretli, kaygılı, bir o kadar da umut dolu cümleler bırakmış, kıyafetlerimi seçmiş, kendimi sakinleştirmek için call of duty oynamaya başlamıştım (harika bir yöntem değil mi?)..
eninde sonunda o neon ışıklı, loş sahneye çıkacak, kah hüzünlü şarkılarla yumuşatacak, kah gazı verip coşturacaktık... belki de kimse siklemeden muhabbetini yapardı kendi arasında? öyle daha iyi olur muydu sanki? ha?..yok lan..o zaman da güzel çalarsak boşa gider..
olsun..ne olursa olsun..dinlesinler bizi..dinleyecekler... dinleteceğiz abi kendimizi..
ı have a dream ulan..
kabusa dönüşmesin... lütfen..
bu gece de benden bu kadar dostlar, kısmetse yarın gece devam ;)
selamlar panpalar,
diziyi bitirdim sonunda amk, geliyorum bu gece ;)
diziyi bitirdim sonunda amk, geliyorum bu gece ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder