14 Ağustos 2013 Çarşamba

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 11

maçtan çıktık, lay lay lay loy.. ölüyoruz ama.. birbirimizim kucaklarında gidiyoruz..

o ara rakip koç geldi.. bizim takımı tebrik ediyor.."çocuklar.. ders verdiniz, bizimkilere hafife almamak gerektiğini öğrettiniz" bilmem ne..siktir lan göt..

çatır çatır domalttık işte..16 sayı lan? boru mu amın oğlu?

son periyottaki oyunumdan sonra, nasıl boks maçlarında son raundlar akılda kalırsa, ben de öyle akılda kaldım, biz gülmekten ağzımı otoban olmuş şekilde soyunma odalarına doğru ileriyoruz, bir baktım bizim sınıftan kızlar, çığrışıp duruyorlar, yanlarından geçerken, daha hiç selam bile vermediğim tipler "helall ben tsigalkooo" "mrrsıççç mırrsıççç" diye cıbır cıbır ötüşüyolar... ünlü oldum aq * 

ben şaşkın ve aşmış derece mutlu bir modda, artık odaların kapısına iyice yaklaşmışken, tribün merdivenlerinde iki tane kızın el sallar gibi bir takım hareketlerini gördüm göz ucuyla, sonra bunlar iyice yaklaştılar, direkt üzerime geliyorlar lan? gülümseyip el ettiler gene, ben arkamı döndüm bakıyorum lan kime yapıyorlar, bana mı yapıyorlar? diye.

bana yapıyorlar lan? * 

kızlar iyice yaklaştı, kapının önünde karşılaştık ama.. beyler..kızlar.. kızlar da ne kız..ne kız.. amına röveşata çakayım, şu götümün piştiği koltuktan kalkamayayım ki..kadın değil, resmen hükümet ulan, bildiğin devlet.. hele bir tanesi, tanrıça..

epey heyecanlanmış bir vaziyette, tip tip baktım kızlara gülerek, kaşlarımı "ne ayak?" dercesine havaya diktim ki uzun boylu olan (benden uzun ibneler..1.80 var..) "merabaa" dedi, hafiften boyun kırarak, benim seviyeme eğilmeye çalışıyor * 

meraba? dedim yine gayet şaşkın... herhalde birini soracaklar..aq bu kızların benle ne işi olur? yolda görseler bir daha bakmazlar..

biraz daha tarif etmek istiyorum lan..

biri uzun, dediğim gibi, benden bir kaç santim uzun..ama botu var ayağında bilemiyorum..her türlü siker sonuçta.. kız, bildiğiniz tanker beyler... bildiğiniz tanker.. attan filan öte, bildiğin deve.. yüz, vücut.. muhteşem..normalde burada edebiyatın allahını parçalamam gerekiyor biliyorum ama inanın betimleyecek kelime bulamıyorum.. biraz da kafamın tam yerinde olmamasından mütevelli olabilir..

ama şunu net söyleyeyim, üniversite hayatım boyunca, bir şekilde kontakta bulunduğun en güzel hatun.. bakın bunu hala şu an söyleyebiliyorsam, varın artık siz hayal edin bu kumral güzeli..

altında kalınca siyah taytı (ki o zamanlar böyle ayağa düşmüş değil o moda.. daha doğrusu moda değil.. cesur işi.. epey cesur işi..) ayağında botlar, sırtında gri süveteri..lan kız.. bildiğin rüya gibi, serap gibi bir şey.. gerçek olamaz ... 

ben ona odanlanmaktan öbürüne pek konsantre olamadım ama o da mükemmel kızın, ortalama üzeri güzellikteki yancısı modunda, orta boylu, yine tiki giyimli, daha açık kumral.. güzel yüzlü bir hatun..

neyse..

ben hafiften heyecanlanmış şekilde, "eee?" gibisinde bir hareket yaptım gülerek, çok komik bir atmosfer oluştu... 

normalde böyle şeyleri yapmayacağını beklediğiniz tiki fıstıklar, muhteşem bir basket maçı sonrası, maçın adamı olan havalı (ya bıraakk) çocukla tanışmaya çalışıyor... biz genelde tam tersi durumlara alışık olduğumuz için, e haliyle durum komik geliyor... 

nihayet bu elini uzattı, "meraba tekrar" dedi gülerek.."ben ayşen... "

ayaklarımın altındaki salon dönmeye başlamıştı... 

kabus... bu..kesin kabus olmalı.. hapsolduğum... ve asla kurtulamayacağım, devamlı kendini tekrarlayan bir kabus...
iyi sabahlarr panpalar * 

söz verdiğimiz gibi, sabahı ettik gene başlık altında..

yarın gece görüşmek üzere, yorumlarını eksik etmeyin.. çok da küfür etmeyin.. yaşlı başlı adamım, dokunuyor lan *
@ montlasic,

oraya daha döneceğiz panpam, daha işimiz var, benim hayatımdaki hiç bir hikaye yarım kalmadı, kalmaz, minenin ki de kalmayacak
takip eden panpalar,iyi geceler , bu gece programım var o yüzden ancak sabaha karşı 3-4 civarı bir kaç part atabilirim eğer çok yorgun olmazsam.

görüşmek üzere *
selamlar panpalar..

eve yeni geldim, ulan yazan benim, ben de bağımlı olmuşum işe bak * 

15 dakikaya başlıyorum..bir kaç part atarız
tekrar iyi geceler arkadaşlar 

http://fizy.com/tr#s/16pyq4 

yazdığınız yorumları okudum, korktuğum başıma gelmeye başladı desem yeridir..ama dediğim gibi, ben daha bu hikayenin başlığında söylemem gerekeni söylemiştim,

bu bir peri masalı değil,

bir sevda masalı da değil..

bir aşk hikayesi hiç değil..

ha, hepsinden var mı? var..zaten sorun da o..hiç bir şeyin tam olmayışı..ve bunun ruh sağlımın üzerinde bıraktığı ağır etkiler, yarattığı değişimler. duygusal olmak zor iş vesselam..dünyanın en piç, en gaddar, en şerefsiz, en adi adamı olabilirsiniz..bunun için o şekilde doğmanız da gerekmez.

bitiş noktasına vardığınızda, mutlak kötülüğe ulaştığınızda,sizi, o şekilde doğanlardan ayıran tek özellik, tek farkınız, 
duygularınız olacaktır…

gün içinde her haltı yiyen, bin bir türlü bedduayı duyan ama umursamayan o demirden adam..gece olup yatağında kendisiyle baş başa kalınca, nasıl da eğilip büküldüğünü, kor gibi yandığını sadece kendisi bilecek, kendine ve kaderine lanet edecek, ama ne olursa olsun, yeni güne yeni hinliklerin peşinde, yeni hainliklerin izinde başlayacaktır.

o sebepten ki kendini affedemediği gibi, karşısındaki zaten hiç affetmez…

bir zaman olur ki, kendinizi silahsız sivilleri kurşuna dizen, mahkumlara tazyikli su sıkan, elektrik veren, üzerlerinde deney yapan 

savaş suçluları gibi hissedersiniz..

aşk suçluları da böyledir..

gönül suçluları da..

tek farkları ise, onlar bedene değil, ruha işkence ederler..

çok işkence gördüm beyler…

çok işkence ettim…

ve biz henüz,

daha eline neşterini dahi almamış aşk suçlularını izliyoruz bu hikayede..daha kan akacak..çok ama çok kan akacak..
http://fizy.com/tr#s/1d69k6 

mine,

tribünde yok demiştim..orada biraz karanlık noktalar kalmış, aydınlatayım..hem ilişkimizin o dönemleri hakkında da biraz baştan savma 
yazmışım, kanımdaki alkolün etkisiyle, sadece güzel şeyleri düşünmeye odaklanmış olmalıyım..

mine evet..benim güneşim..hayatım kararmak üzereyken onu aydınlatan güneş..ipten çoktan düşmüşken, beni yere çakılmaktan koruyan bir ağ…kendi rızam dışında atıldığım bir uçaktan şans eseri çaldığım bir paraşüt..

peki neden böyle oldu?

mine tribünde değildi beyler..zira artık bunlara önem vermediğimi biliyordu içten içe..duygusal dakikalar, cicişlikler, ince düşünceler..tsigalko bunları takmıyordu…tsigalko, sıkılmaya başlamıştı..tsigalkoyu elinden kaçırmamalıydı..
ve o cici kız, muhtemelen hayatının aşkı olarak gördüğü adam için, bildiği bütün doğruları unutmaya çalışmış, bütün yasaklarını çiğnemiş, bütün duvarlarını yıkmıştı..

ne için? neden?... benim yüzümden..

sanmıştı ki, “eğer ben dişiliğimi konuşturursam, bir şekilde bu adamı eskisi gibi kendime bağlarım…hoşuna gidecektir yaptıklarım”

oysa benim için pek az şey eskisi gibi olabilirdi artık..kağıt kesiğini bilir misiniz beyler? kağıt kesiği..

önce fark etmezsiniz bile..kağıt bu yahu? ama bir anca, sanki jilet yemiş gibi derinden, yoğun bir sızlama eşliğinde duyulur acısı..o parmağınızı artık kullanamaz hale gelirsiniz bir süreliğine..dersiniz ki, “bıçak yarası olsa bu kadar acıtmaz be..ne kağıtmış..”

ve işte benim de kağıt kesikleriyle dolu kalbim, artık kullanılamaz halde, kan kusuyordu etrafına…yara bantları işe yaramadı..dikişler tutmadı..ne yaptıysam olmadı..

peki tüm bunları yapan kişiye, o lanetli kadına karşı içimde bir sevgi kaldı mı?
kalmadı..

ama o gün bile..hatta..abartmak istemiyorum beyler ama şimdi bile, ayşen..”dön” dese…”tsigalko..yalnız seni istiyorum ben artık “ dese…

kolayca reddedebilir miyim?

bilmiyorum..

reddedebilir miyim?

bilmiyorum..

ya mine? o ince, kültürlü, cici kız mine..o düşünceli kız mine? o sevgi dolu, aşktan gözünü karartmış, kendi olmaktan çıkmış mine?... ona ne olacaktı beyler?bütün bunları haketmeyen, o masum papatyaya ne olacaktı? ne çıkacaktı çiçek falı?
http://fizy.com/tr#s/20js24 

ağır bir vicdan azabı içten içe beni kemirip duruyordu..dışardan kıpkırmızı, gayet leziz görünen bir elmaydım ben..ama eminim ki biraz midesi olan biri, daha aldığı ilk ısırıkta kusar kalırdı…kurtlanmış çekirdeğime kimse dayanamazdı... 

minenin, bunca sevgisi üzerine, bir de sırf benim için, beni yeniden kazanabilmek için yaptığı o fedakarlıklar, kendini aşan, ona ters davranışlar, umduğu gibi beni çekmek şöyle dursun, daha da itmişti..çünkü farkındaydım…biraz daha böyle gidersek, birimizden biri diğerini bir şekilde yatağa atacak ve o andan itibaren de artık tarifi mümkün olmayan, tamamen ağırlaştırılmış hasarlar meydana gelecekti ikimizdede..

ha, seks ayıp mı? değil aslında aq…tamamen doğal bir olgu aslında…ama, o öyle bir kız değil..ben öyle bir adam değilim…
seks yapan kız kötü kızdır demiyorum..yanlış olmasın..ama biz öyle insanlar değiliz be beyler..öyle yetişmemişiz…benim anneannem beni 15 yaşına kadar kuş gibi ağzıma besleyerek büyütmüş..anam babam ipekten iplik dokur gibi örmüş, dokumuş…onu da öyle şüphesiz…biz öyle insanlar değiliz..

belki de yanlış olan biziz..

ama ne olursa olsun, bu karanlık duygularında tesiriyle, olmadığımız birilerine dönüşmek üzereyiz…hele ben…

mine tribünde değil beyler..

mine tribünde değil..

çünkü artık o da biliyor böyle mutluluk oyunlarını tsigalkonun zerre sikinde ol(a)madığını..
aslında olsun ister tsigalko..neden olmasın ki..orada otursa..beni izlese..yanıma koşa koşa, tanımadığım iki kevaşe değil de o gelse…

öff..

çok karmaşık işler be aq..çok ağır hisler..duygularım bulamaç gibi..şimdi, nispeten sağlıklı kafayla düşünüyorum da, ulan harbiden ağır ruh hastasıymışım ben..vallahi bak..öyle böyle değil, bildiğin tımarhanelik..ve siz de yaklaşık 1400 sayfadır aslında kafayı yemiş bir adamın (ya da yavaş yavaş yemeye başlamış bir adamın diyelim) anılarını okuyorsunuz..

kurtulmamız lazım..ayağımıza bağlı tüm prangalardan..sırtımızdaki tüm ağırlıklardan..kurtulmamız lazım beyler..zinciri ellerimizle 

koparmamız lazım..

koparır mıyız dersiniz?
http://fizy.com/tr#s/1ua9yw 

…aynı lanetli isim…yine mi ulan…sayarak mı verdiler sizi bana? şaka mı bu? kameralar nerede ulan? bana fark ettirmeden sikilmişliğime kıs kıs gülenler nerde??

yorgunluk, aşırı duygular ve az önce yaşadığım şok üst üste gelince, düşecek gibi oldum..harbiden de salon ayaklarımın altında dönüyor resmen..körüklü otobüsün ortasındaki yuvarlağın üzerinde dengede durmaya çalışan yolcular gibiyim..

kız, eli havada bir şekilde bekliyor..bir kaç saniye ben öyle sipastik gibi kalınca, kaşlarını kaldırıp tedirgin bir havayla sordu,

“bir sorun mu var?”

evet var..tanışmak üzere olduğun adam, tanışmayı istediğin adam pek normal biri sayılmaz..sorun bu..

“yo..yok..” dedim..”ayşen…benim çok sevdiğim ve yakın zamanda kaybettiğim bir arkadaşımın adı..onu hatırladım..kusura bakma..”

az önce gerilen yüzü aniden yumuşadı tanrıçanın..mahzun bir ifadeyle gülümsemeye çalıştı..

“yaa..başın sağolsun..üzüldüm, şanssız bir tesadüf oldu desene..”

“sorun değil” dedim cool konuşmaya çalışarak..elimi ben uzattım bu sefer..”tsigalko”
yeniden ışıl ışıl gülümsemesini takınıp sıktı elimi..büyük elleri var..

o ara yanındaki kız, biraz da ortamı yumuşatmak istedi herhalde, bilerek patavatsızlık yaptı, hani sanki “hoop ben de varım burada yani” dercesine;

“ben de merve bu aradaaa” diye lafa daldı sırıtarak..ortam yeniden biraz kendini toparladı..o ara tuna yanımdan geçerken hafifçe omzuma vurup “kankaa hasta olucan bak ;)” diye ima yaptı, hani şu erkeklerin, kızla konuşan arkadaşlarına her zaman yaptığı türden ima-piçlik * 

gülerek önüme döndüm, kızlar da gülüyorlar tip tip yine..ortam iyice ısınmış..ben o ara 3-5 cümle daha ettik ama hatırlamıyorum..konuşma bir noktaya geldi, e artık benim de bir hamle yapmam gerekiyor,
şöyle ki, normal bir erkeğin, orada bütün salonun önünde ayağına kadar gelmiş hatunları artık bir şekilde davet mavet etmesi gerekiyor..

ama ben sevgilisi olan bir erkeğim?

ama erkeğim demi sonuçta? yani, çüküm var, genelde onun tarafından yönetiliyorum..ılık götlere karşı sempatim yok..evet..sanırım ben bir erkeğim..sevgilimin olması ise,
o kadar da önemli değil sanırım…..

ne diyordum..hah..konuşma tıkandı, kızlar, özellikle tanrıça, artık benden bir şeyler duymak ister gibi gözlerini kocaman açmış, yüzlerinde gülen bir ifade ile bekliyorlar..

“ee..çıkışta, işiniz yoksa bir şeyler içelim mi?” dedim utangaç-sıkkın bir hava katmaya çalışarak tavırlarıma,
dünden razılar,

“oluuuur” dediler yine kıkırdayarak..

olur..

soyunma odasına girdim..bizimkilerden bazıları tip tip bakıyorlar, olcay,

“dostum..iyisin?” dedi gülerek..

“iyiyiz ya” dedim anlamamazlıktan gelerek..”hepimiz harikaydık” 

başka bir şey konuşulmadı, odadan erken ayrılanlarla selamlaştık…

sonra ben de çıktım, bir tek serhat yavşağıyla selamlaşmadım..tamam az önce kucak kucağa olabilirdik ama o atmosfer ayrı..yoksa sivilde, benden özür dilemeden hayatta yüzüne bile bakmam..amın oğlu..sen benim kız arkadaşım hakkında nasıl öyle konuşursun laga lugalı..

yine sinirlenmiştim içten içte..ama hoşuma da gitti..mineyi savunuyor, düşünüyor olmak, ona değer verdiğimi gösterirdi..

beyler..ahh beyler…nasıl bir mücadeledeyim kendimle bilemezsiniz aq…insan ne yalanlar söylüyor…ne dolapları döndürüyor..ama bir kendini kandıramıyor işte…olmuyor…kendi kendini uyutamıyor…

nasıl bir mücadeledeyim…

bilemezsiniz…

odadan çıktım..beni bekleyen fıstıkların yanına gittim..oturup bir şeyler içicez işte..bunun nesi yanlış ki?..
http://fizy.com/tr#s/20rov6 

bunların oradaki bir kantine (kafemsi) gidiyoruz..yolda iyice tanıştık..bir anda samimi olduk ben, eller kollar durmuyor, paso omuzlarına, kollarına filan dokuyorum…ben dokunarak iletişim kurmayı zaten seven bir insanım beyler..ama yeni tanıştığım insanlara karşı o derece samimi olmam genelde..

yine de artık nasıl bir piskolojideysem o ara, dedim herhalde “olm ayağına geldiler lan, sikersin bile bunları oyyhşşş” gibi şeyler düşünüyor bile olabilirim….rüyaallarr..rüyaalarrr işte..

ayşen, besyo 3. sınıf öğrencisi..izmirli..tek çocuk…basketbolu çok seviyor, lisede oynamış hatta..boyunu da ona borçlu bile olabilirmiş..maddi durumunun iyi olduğunu düşünüyorum..öyle bir görüntüsü var.. merveyle beraber merkeze 20-25, okula 40 dakika kadar uzaktaki bir ilçede evde kalıyorlar..

merve, bu klasik tiki..kesinlikle zengin çünkü sağolsun babasının teknesinden filan bahsetti(yat demedim bilerek, fakir piçlerin kalbine inmesin), ayşenle orada tatil filan yapmışlar geçen yaz…baya iyi araları yani..çift yumurta ikizi varmış, erkek..öbür hatunun yanında, pek bir ekstrası olduğunu söyleyemem, zaten ben de pek ilgilenmedim onunla..

neyse biz böyle konuşa konuşa geldik kantine..ama bir yandan da mine aklımda..suçluluk var…vicdan azabı var…korku var…heyecan da var…var oğlu var..daha kızlarla yolda yürürken bile sikim kalkmış, eşofmanı zorluyor..hey allahım..

oturduk, kola aldık içiyoruz, bu ayşen kolunu masaya dayadı, öyle beni izliyor, ben devamlı konuşuyorum aq..ne geveze adamım..sonra bu konuştu..öbür kız arada konuları filan dallandırıyor sadece..tam yancı…yarım saat filan oldu..kolayı da içince, benim iyice çişim geldi, sik de kalkık..dedim “kızlar ben bi lavobo (kibar) yapayım”

gittim, işedim, bir an asılmayı düşündüm ama böyle umumi yerlerde asılırken şanssız tesadüflerle yakalanan insanlara dair şehir 
efsaneleri aklıma gelince vazgeçtim…gerek yok fazla maceraya…

masaya döndüm, bir baktım merve (yancı) gitmiş..

“ne oldu?”

“ya bir arkadaşıyla buluşucaktı o, söz vermiş, biz öyle takılınca unuttu” deyip güldü, ben de,yarı şaka

“ee adamın aklını başından alırım ben” deyip sırıttım..bu da devamlı gülüyor zaten,

“amına koyayım” desem gene güler..

velhasıl kelam..biz yeni ayşen le (ayşen two) masada baş başa kalmıştık beyler…
son partımız olsun

http://fizy.com/tr#s/1d7av2 

bir saat daha oturduk sanırım..kızla baya baya konuşuyoruz yani..benim de kendime güvenim gelmiş, bir de aldatma psikolojisi var, iyiden iyiye zıvanadan çıkmışım..yani kendimi tanımasam “kim lan bu amk artizi” diyecem..

ama o an içimden tek dediğim şey “ne diyorum lan ben salak salak” dan ibaret..

bir de kız harbiden çok güzelmiş be beyler..yolda yürürken, bir ara resmen kendimi ezik hissettim lan..hayır zaten eziğim de..bir farklı ezik hissettim…bir an kendimi “kıza bak, yanındaki hıyar bak” cümlesine konu olan o hıyarlar gibi hissettim..
hıyar olduğum doğruydu evet ama..farklı cins…

çıkışta birbirimizin telefon numaralarını aldık, birbirimizin kollarını tutarak arkadaş öpüşmesi yaptık..
kızı da bilmem ne binasının önüne kadar götürdüm bıraktım..neydi şimdi yalan söylemiyim..

nihayet yine kendi kendime kalabilmiştim…öteki ben, bu duruma çok sevindi, zira ağzıma sıçmak için hazır bekliyordu..
umursamamaya çalıştım..ama tanrıça yanımdan ayrılıp ben de gerçek dünyaya döndüğümde, artık düşünmem gereken bazı şeylerin olduğu apaçıktı..

kafamda filler sikişe dursun..ben bir minibüs yolculuğunun ardından yurduma varmıştım…
.
.

maçtan 2-3 gün sonra mineyle buluştuk..yurdun önünden almana gerek yok, çarşıda buluşalım demişti..
başka bir kafeye gittik o akşam..o götürdü bu sefer,

oturduk, karşılıklı? (tuhaf..)

önce normal konuşurken birden abuk subuk konulara gelmeye başladık..bunun gözleri farklı bakıyor..beyler..sanırım yolun sonuna geldim..

bu akşam..başından beri yaptığı farklı davranışlarının sebebi bu olsa gerek…ağzında bir bakla var…oldukça büyük bir bakla…bana kendimi berbat hissettiren bir bakla…

oysa ki, ayrılacak biri varsa, bu ben olurum diye düşüyordum…hah..göte bak..havanı siksinler…e tabi, ilişkinin kontrolü bizde ya güya..artisiz bide…havamız yerinde..al sana aq..göt gibi bıraksın seni de gör…
bu türlüsünü hiç düşünmemiştim beyler..doğruya doğru…”eğer ilk kurşun ondan gelirse ne bok yerim lan” diye hiç kendime sormamıştım..
sorsam bile bir cevabı olmazdı muhtemelen…

bir an sonra muhabbet iyice içinden çıkılmaz bir hal alınca ben patladım,
“mine, hayırdır ya, ne yapmaya çalışıyorsun? bir acayiplik var sende bu akşam ama hayrolsun!” deyip sikilme öncesi son tribi atmış oldum..bu, ilişkimizin son tribi olabilirdi..

biraz yüzüme baktı…sustu…suskun kadın; zor kadın, tehlikeli kadındı..
sonra beni çok şaşırtan, yine kafamdan aşağı kaynar sular boşaltan ve “yağmurdan kaçarken doluya tutulmak” deyimini adeta yaşatan bir şekilde,acıdan daha öte bir duyguyu yüzünde resmederek, dudaklarından şu kelimeleri döküverdi..

“ne zamandır birliktesiniz siz?”…
takip eden panpalarıma iyi geceler,
iyi geceler arkadaşlar, gecemiz başlasın *
http://fizy.com/tr#s/13s7g6 

gayet netti söyledikleri..ama ben,

"ne??" diye bir şaşkınlık ünlemi koymaktan kendimi alamadım..

ama yalan yok şaşırmıştım... tamam bir bokluk vardı evet ama, bu soruyu beklemiyordum, hatta en başta ne demek istediğini anlayamadım desem yeridir.."ne zamandır birliktesiniz?" ne lan?

gülüyordu..o sinirli, daha önce masayı başıma geçirmeden attığı gülüşlere benzer bir gülüş..ama bu akşam epey sakindi, eminim ki bu sahneyi zaten defalarca oynamış, söyleyeceklerini ezberlemişti..o açından, önemli olan, ezberini bozacak olan, benim söyleyeceklerimdi.

tekrarladı..

"ne zamandır birliktesiniz?"

ben şaşkın şaşkın bakınmaya devam ediyorum..hani demiştim ya, benim yüzüm içimdeki ayna gibi yansıtır diye..o an harbiden şaşkın olduğum için, yüzümde de sadece o ifade var..ne suçluluk ne de kaygı hissetmiyorum..

"mine, ne demek istedeğini valla anlayamadım..nasıl..kimle ne zamandır birlikteyim ben ya?"

biraz sinirlenir gibi oldu, pişkinlik yapıyorum sanmıştı..oysa ki o benden kızarıp bozarmamı, başımı önüme eğmemi bekliyordu..ve zaten eğer onun düşündüğü şey, başta benim de aklıma gelseydi kesinlikle öyle olurdu. çünkü içeriğini anlamış olacağım o ani soruya verecek bir cevabım olmayacaktı..şimdiyse..jetonum henüz paraşütüyle süzülmekteyken..tamamen şans eseri bir şekilde salağa yatabiliyordum..

eğer beni bir şey kurtaracaktıysa, bu kurtaracaktı beyler..

kendini topladı..bu kez küçük bir çocuğa, yanan sobaya yaklaşmamasını tembihlermiş gibi, tane tane konuştu,

"şu sporcu, deve endamlı, güzel yüzlü kızdan bahsediyorum tsigalkocum..(katil gülümsemesine devam)..ayşen miymiş onun da adı? hı?"

o ilk anki lag dan sonra, artık kafama kaynar sular boşalması için tam zamanıydı aq..

ama öyle olmadı, beyler..inanılmaz bir şekilde, kendimi suçlu hissetmiyordum..ben, kötü bir şey yapmamıştım ki? ve beni bir kez daha öyle masaya gömüp gitmesine de izin veremezdim..hayır..içten içe kendime iki tokat patlattım..kendimle münakaşa halinde geçen sessiz saniyeleri avantaja çevirmiş, beni söyleyecek yalan arıyor zannetmiş (ki evet nispeten öyleydi) ve bir kez daha saldırmıştı mine,

"ne zamandır..tsigalko.."

gözlerimi yüzüne diktim..meydan okurcasına..ve evet aslında pişkince..

"benim hayatımda bir tane güzel ve endamlı kız var.." dedim, "sporculuğunu bilemem de..adının mine olduğundan da eminim.."

aniden ağzını açtı..sonra bir şey demeden kapadı..bence orada sessiz bir "hassiktir lan amcık ağızlı" yedim ben..kesin yani.

yüzü ekşimeye başlamıştı..yine kontrolünü kaybedecekti..müdahele etmem lazımdı..kasılmaya başlayan ellerinden birini yakaladım,

"mine..bak, tamam..neden bahsettiğini daha anca anlıyorum ben..eğer geçen sefer ki gibi beni yıkıp geçeceksen, hiç ağzımı bile açmayayım..git..bir daha da asla göremeyelim birbirimizi..ama eğer dinleyeceksen..söylediklerimi duyabileceksen, emin ol ki mantıklı bir cevabım var.."

yavaş yavaş soğudu az önce hararetlenen vücudu..kelimeler ile bir şey demedi..yüzüme bakmayı sürdürdü..gözleriyle konuşuyor, "eh hadi o zaman kıvır bakalım" diyordu..

kıvıracaktım... sike sike hemde..kendime ihanet ettiğimi bile bile kıvıracaktım...
http://fizy.com/tr#s/2b7lea 

elim hala elinin üzerinde, gözlerimi gözlerine dikmiş bir şekilde konuşmaya başladım..bir an bile kaçırmayacaktım gözlerimi..bir an bile tereddüt etmeyecektim..daha önce üzerinde 1 salise bile düşünmediğim, tamamen doğaçlama olan oyunumu oynarken, bir an bile..duraksamayacaktım..

"maçı kazandık biliyorsun... sıradan bir zafer değildi sevgilim..orada olup görmeni isterdim..(karşı atak başlangıcı)..soyunma odalarına doğru giderken, tanımadığım iki kızın bana işaret ettiğini gördüm, yanlarına gittim..tanıştık.."

gerçekçiliğim onu hem sevindirmiş, hem de rahatsız etmişti..huzursuzca kıpırdandı..evet, "ne kızı? hangi kız? kim söyledi?" filan dememiştim..ama ya bu anlattıklarımın da sonunda hayırlı olmayan bir şeyler vardıysa?

"... çıkışta uygun olup olmadığımı sordular, neden dedim..kızların ikisinin de erkek arkadaşı var bu arada, onu da söyleyeyim.."

1 yalan..

"..neyse, bunlar beni çocuklarla tanıştırmak istediklerini söylediler, hayırolsun? diye sordum tekrar..ne alakaydı yani.."

2 yalan..

"bu ikisinin erkek arkadaşları, biliyorsun hepsi sporcu çocuklar zaten..sokak basketbolu turnuvası için bir kişiye daha ihtiyaçları olduğunu söylediler... bende o maç resmen coşup maçın adamı moduna girdiğim için, gözlerine kestirmişler işte..bir konuşayım istediler.."

3 yalan..

sözümü kesti.."onca basketçi, sporcu adam var o bölümde..sana mı kalmışlar?" deyip inanmaz bir şekilde gözlerini kırpıştırdı..

bu lafının üzerine ben iyice yüzümü asıp,

"o salondakilerin en iyisi bendim (siktir lan) bir tanem.." dedim.. "e tabi sen olmadığın için göremedin, böyle demen normal".. aynı yerden 2. saldırı..duvarlarında gediği açtığımı hissettim, zira normalde benim yüzümde olması gereken, rahatsızlık ve suçluluk duygusunu, şimdi onun yüzüne yapışmıştı..ağır şerefsizim değil mi?..çok ağır şerefsiz... 

devam ettim,

"bunların kantinine gittik..çocuklara da haber verdiler o ara, 5-10 dakikaya onlar da geldi..oturduk, konuştuk..ama anlaşamadık..çünkü takımda biz dışında 2 kişi daha var ve maçlar 3 e 3 oynanıyormuş..arada yedek kalabilirsin dediler..bir de onların idman temposuna uymamı istediler..nefret ederim biliyorsun..biliyor musun? (bir ima daha..)..bu mesele de bu şekilde kapandı..kızın adına gelince,adı ayşen evet..artık pek de umrumda olmayan, beni etkilemeyen bir tesadüf..ama sen bu olaydan, buralara nasıl geldin onu da sana sormak lazım..ne birliktesi mine?? ben sana bunu yapar mıyım? (!)"

soluk bile almadan, saniyeler içinde yazdığım senaryoyu oynamış, üzerimden ağır bir yükü atmıştım..itiraf etmek gerekiyordu ki, daha önce farkında olmadığım şekilde, profesyonel bir yalancıydım..ben??... ben yalancı ha?... azıcık götten element uydururken bile yüzü kızaran, yalanın y sinden bile nefret eden ben??... vay be..

istediğimi aldım sayılırdım... elini daha da sıktım... o ise son bir koz daha oynamaya karar vermiş gibiydi..

"iyi tamam ama..(bocalamıştı..çünkü bu geceyi böyle hayal etmemişti..kendini alacaklı sanarken, borçlu çıkmıştı..ben ise, adeta şeytana pabucunu ters giydirmiştim, kendimi de şaşırtan bir rahatlıkla hemde)..ama yine de bu o kızla kol kola olmanı açıklar mı?"

oha..oha be..bu kadar ayrıntıyı nerden biliyordu bu kız aq..iyi bari ne konuştuğumuzu duymamış..oha..

"ya mine..bak bana bir soru sordun..ben de sana bir cevap verdim..tamam mı? inanmak zorunda değilsin..ama inanırsan bizim için hayırlısını edersin..ben bir kez daha senin gidişini izlemek zorunda kalmak istemiyorum..anladın mı? el ele, kol kola filan..geç bunları..ben sana anlatacağımı anlattım mı? anlattım..beni bunun üzerinden değerlendir..ya da değerlendirme bile..ama yazık etme bize... duyuyor musun bebeğim?..mine??"

ağlamaya başlamıştı..aniden bastıran sağanak bir yağış gibi bastıran hıçkırıklarıyla sarsılırken, ben yanına geçip başını göğsüme aldım..

o, haksızca yaptığını düşündüğü suçlamalarının altında ezilir, sevdiği adamı neredeyse aptalca bir hata yüzünden kaybetmeye ne kadar yaklaşmış olduğunun farkındalığıyla kendini mahvederken,

ben, tamamen haksız olduğum bu yarı-aldatma meselesinden böyle kolayca yırttığım için seviniyor, bir yandan da içten içe yaptıklarım için kendimi çarmığa germek istiyordum... gerçek anlamda bölünmüş bir kişiliğin sahibi, iki raket arasında savrulan pin pot topu minvalinde bir insan müsvettesine dönüşmüş olmamdan iliklerime kadar utanıyordum beyler...
http://fizy.com/tr#s/1a4tnh 

nasıl başlayan, nasıl bitecek diye düşündüğüm gece, sarmaş dolaş ve onun gözyaşlarıyla ıslanmış şekilde sona eriyordu..

gece boyu, bu kez güzel şeylerden konuştu burnunu çeke çeke..ilk defa geleceğimizden filan bahsetti..iki dakikada hayaller kurdu kendi kendine..içine beni koydu..biz olduk.

artık tamamdı..güveniyordu bana..bunu da böyle atlatmıştım ya..gözünde bir gömlek daha yükselmiştim..

gece boyunca, kendi pişmanlığımın da verdiği huzursuzlukla, tıpkı katillerin olay yerine dönmesi gibi, ben de arada bir o konuya döndüm..çaktırmadan..hafif darbelerle, ördüğüm ve minenin gözüne sağlam ama benim gözüme hala yetersiz görünen duvara çimento vurmaya, tuğla koymaya devam ettim..attığım her mala darbesi, aslında kendime vurduğum bir bıçak darbesiydi de, bakmayın..umursamıyormuş gibi davranıyordum..

yurduna götürdüm..gene güzel ayrıldık..uzun süre sonra sevgiyle öpüşmüştük... ilk zamanki ekseninden kayıp bambaşka yörüngelere giren aşkımız, bu duygusal harple yeniden eski gediğine oturmuş gibiydi. sevgi, tekrar ve tekrar mutlak kazanan olmuş, menfaatleri, cinsel gereksinimleri, duygusuz davranışları yine ve yeniden mağlup etmişti.

biz kazanmıştık beyler..benim onca yan çizmelerime, kaytarmalarına rağmen..biz kazanmıştık işte..aşk kazanmıştı, aşkımız kazanmıştı..

yurda gittim..

gene yorgunluk var..ama bu defa sadece beyinsel..psikolojik bir harpten az önce çıkmışım ve kendime karşı olan cephelerimi daha kapatmamışım..

kalk tsigalko..sana uyumak yok... bu gece gene baş başayız..birileri yine hesap verecek... bir diğeri yine bağıra çağıra suçlayacak öbürünü... sıkıştıracak..üzerine gidecek..

bu gece sana uyku yok..

mineyle ne yapmış olursan ol,

senin asıl savaşın kendinle... kalk ve kendile yüzleş..ya tamamen ayrıl! ya da bütünleş!

tolgayla konuştuk biraz,

ufak ufak bahsettim bazı durumlardan ve içimde yaşadığım buhrandan..tabi çocuğa %20 sini bile anlatmıyorum, yoksa "deli lan bu alın bunu" deyip kaçar benden..bir daha da konuşmaz * 

kendince tavsiyeler verdi... felsefik laflar etti..ama onun söylediklerini ben unutmuştum be beyler zaten... kar fırtınasının ortasında, tamamen buz tutmuş kalbime, bir kibrit çakmaktan fazlası değildi onun yaptığı... bir okan değildi yani... 

zaten kimse bir okan değildi..

ben ne kadar kendimi telkin edersem edeyim, adam gittiğinde beri bildiğin eksik dolanıyordum..

hani böyle bir şey içiyorsunuzdur... bardağınız ağzına kadar doludur... içersiniz..içersiniz... gün boyu... gece boyu... o kadar dalar ve alışkanlık haline getirirsiniz ki yudumları, bir an gelip de biteceğini hiç düşünmezsiniz..

ve siz tam kurumuş bir boğazla, bir kez daha bardağınıza uzandığınızda, onu kafanıza dikmenize rağmen bir damla dahi gelmez ağzınıza..

o an bir sersemlersiniz..bir göt olursunuz hani... "anaa ne ara bitti lan buuu?" dersiniz..kös kös geri koyarsınız masaya..

işte benim mutluluklarım da,

dostluklarım da,

hep bu tam alışmışken göt olup kalma halinde bitmişti... 

tam ayşene alışmışken..

tam okana alışmışken... 

tam mineye alışmışken... 

mine... 

senin bardağının sonsuz ve sınırsız olmasını umuyorum sevgilim..inan bana, bütün bu deforme benliğime rağmen, yalnız seni, ve seninle mutlu olabilmeyi istiyorum..

lütfen..sadece bu seferlik...
http://fizy.com/tr#s/1aj64o 

ertesi gün okula gittim,

dün gece önce mine, sonra kendimle savaşmaktan yorulmuş beynim çakırkeyif alkolikler gibi, rahaaat..cool ve umursamaz takılıyordu... 

"mutluyum ben yeaaa... "

"şu an öyleyim yani.."

"sokmuşum ötesine... şu an mutlu muyum? mutluyum amına koyim... ee..o zaman?..allahtan belamı mı arıyorum?"

nilayla her zaman oturduğumuz sıra boştu..geçtim oraya oturdum bu sefer..çok geçmedi, bu geldi.

hiç selam sabah vermeksizin oturdu yanıma..baktım tipe, surat mahkeme duvarı gibi aq..hah..bir de senle uraşalım bakalım hadi..

"..sana da günaydın.."

başını çevirdi, tip tip bakmaya devam etti..atarlı..

"..tersten kalktın heral?" deyip tacizi sürdürdüm..

"konuşmuyorum ben senle.."(sinirli)

"git o zaman yanımdan?" (taşağa alıyor)

"giderim!" (köpürmüş)

"giiit" (daha da ağır taşağa alıyor)

kalkar gibi yaptı, hemen yapıştım koluna gülerek, geri oturttum..kafamı omzuna gömdüm..

"bırak bırak.." dedi..ama gitmeye niyeti yok beyler..kendi kendine "tutmayın lan beni" diyen adamlar gibi..

kafamı omzundan kaldırıp hala gülerek, sarhoş gibi, melül melül baktım yüzüne,

"nilay ne oluyor şekerim ya?" hala dalga modundayım..ama sorum cevabını istiyor tabi... 

"bilmem..sana sormak lazım..uzak denizlere açılmışsın gidiyorsun diyorlar??"

bir an için o hesap soran ifadesi, aklıma arkamdan yaptıklarını getirdi..ve mineye ispiyonu yapanın da o olabileceği ihtimali kafamın içinde bir ampül gibi yandı..bir anda ciddileşmiştim..ellerim hala üzerinde bir vaziyette sordum,

"mineye sen mi söyledin?"..

o hala şaka modundayım sanıyor olmalıydı ki savsakladı,

"sana ne be?"

sinir katsayım duoble yaparak,

"nilay! adam gibi konuş benimle, ya da defol nereye gitmek istiyorsan kaybol git.."

şoke olmuş bir halde, ağzı yarı açık, gözleri donmuş bir şekilde yüzüme bakmaya başladı..benden, hele ki az önceki halimi düşürseniz, kesinlikle beklenmeyecek bir hareket... etraftan bir kaç kişi dönüp baktı da hatta, "ne oluyor la bunlar" gibisinden..

ben o şaşkınlığından faydalanıp,biraz da ağzımdan kaçırarak (o sıralar söylemek istemiyordum çünkü, sonraya saklıyordum dediğim gibi)

"zaten bana vermen gereken bir hesap var..bir de sen tavırlara girme sanki haklıymışsın felan gibi.."

iyice ambale olmuştu..gözleri bulutlandı..miyavlayan bir sesle,

"ne hesabı ya?" dedi..

durmadım,

"ne boklar karıştırdığınızı biliyorum arkamdan..yazık bir de çocuğu da alet etmişsin..ayıp be.." dedim..kızgın ama düşük perdede bir ses..kendimi sınıfa rezil etmeye niyetim yoktu..

yutkundu..gözleri iyice büyüdü... ben sert sert bakmayı sürdürüyorum... 

"koridara çıkalım" dedi..

"hoca gelir şimdi..bırak ya.." dedim sallayarak..

koluma asıldı,

"olsun kızlar imza atıverirler bize..konuşucaz gel.."

iyi lan..konuşalım bakalım... bakalım şimdi sen ne kıvıracaksın... ama ne söylersen söyle, benim dün akşam ki performansımı yakalama şansın yok güzelim... sadece sende değil, tanıdığım hiç kimsede yok o potansiyel..tanıdığım ben de de yoktu... ama yeni ben de varmış..ben de yeni farkettim..
http://fizy.com/tr#s/16kdv6 

koridora çıktık..bu koluma yapışmış vaziyette..sıkıyor..canım yanıyor resmen aq. as.iz ler gibi yakalamış götürüyor..

geldik kalorifer peteğinin üzerindeki camın önüne..yaslandık.."ee.." dedim.."konuş.."

duyguları karışık bir vaziyette baktı yüzüme, biraz tereddüt etti..sonra başladı,

"ya, önce bir şey soracağım..kim o yeni kız? nerden çıkardın şimdi onu başımıza?"

bıkkın bir pff çektim... ulan nilay, sen değil bir daha bana kız, catherine zeta jones i ayarlasan senin aracılığınla çıkmam lan..* * *
iyi ki bir iş becerdin..resmen zabıtası oldun olayın..sıçayım ağzına..

"mine anlatmadı mı sana?" dedim..

"yoo en son hafta sonu konuştuk.."

"iyi yapmış anlatmamakla..senle bir şey paylaşılmaz.."

iyice morardı beyler..ağlamak üzere..

"e iyi tamam yani..ne oldu o..siz mineyle barıştınız mı?"

"barıştık.."

"yani aldatma filan yok?"

"saçmalama nilay ya allahını seversen.."

sonra bu salak salak gülmeye başladı aniden..hani "ağladı güldü şapkası düştü" derler ya..aynen öyle..sonra yarım sarıldı bana, başını omzuma dayadı..

"ohh... ben de rahatladım valla ya..senin öyle bir şey yapmayacağını biliyordum..ama ne bileyim işte..erkek milletisiniz sonuçta"

ben de hafiften gülerek ve ya sabır çekerek,

"hııı..o yüzden mi arkamdan tiyatro kurdunuz" diye roketi ateşledim..

bu yüzünü kaldırdı omzumdan..baktım göz yaşları süzülüyor..ama hala gülüyor..yani hem ağlıyor hem gülüyor, salağa dönmüş durumda..burun filan kıp kırmızı olmuş..bir an daha fazla üzerine gitmemeyi düşündüm... arkadaşımdı sonuçta beyler..en iyi kız arkadaşımdı yani... bilmiyorum o kadar da gaddar olmalı mıydım?..

bu elinin tersiyle yüzünü silip konuşmaya başladı,

"ya tsigalko... bak o konuda ben ne desem de inanmazsın ama..inan kötü bir niyetim yoktu yani... ben senin şu ayşen muhabbetini hiç bilmiyordum..farkında bile değildim..e senle de arkadaş olduk, onca şey konuşmamıza rağmen onu hiç anlatmadın..sonra ben bunu tesadüfen öğrenince, o aralar da da sizi mineyle baş-göz etmiş sayılırdım..işte..sonradan da onu duyunca, korktum biraz..yani hani bak ben ayarladım, sonra kötü bir şey olursa vebali filan olmasın gibisinden... e işte sen de bana kendin hiç bahsetmeyince, ayşeni de içten içe unutamadın filan sandım... yani... ya..öyle kendi çapımda... evet biraz tolgayı da karıştırmak zorunda kalarak... ya..çok özür dilerim..cidden... ben çok yanlış yorumlamışım... sen düzgün bir çocuksun tsigalko... özür dilerim..cidden... "

bu yazdığımın 5-6 katı konuşmuştur herhalde..ben böyle aklımda olanları boşalttım sadece... makineli tüfek gibi, ağlaya güle, hızlı hızlı nefes ala ala 3-5 dakika konuştu karşımda..

az önce içimden geçen acıma duygusu bir kez daha kabararak su yüzüne çıkmıştı..son bir kaç soru daha sorup sonrada "tamam sorun değil" diyerek kucaklamaya karar verdim..

"peki tamam nilaycım... ama bir şeyler daha sormak istiyorum, tamam mı?"

"hı hı.."

"bir, tolgayla aranız ne durumda, yani öyle sevgililik filan var mı?..iki, güzelim ayşenden bahsetmedin diyorsun,o yüzden unutamadın sandım diyorsun..asıl bahsetmiş olsam bu unutamadığım anlamına gelmez miydi yani.."

güldü yine ıslak ıslak.."ya cidden özür dilerim ben..diyorum ya..tamamen yanlış yorumlamışım... "

"tolga?"

"şey..o konu biraz karışık.. * "

"çocuğu kullanmadın inşallah?!"

"hayır hayır ya..ya..biz..biraz takılıyor gibiyiz onla da..bilmiyorum ki tsigalko... ben pek umutlanmak istemiyorum..bakar mı ki o bana?"

bir kahkaha koyuverdim... yere yuvarlanıcam nerdeyse..

"ya gülme..ben ciddiyim.."

"kızım ne bakması, bakmaması mı kalmış artık... çocuğu ele geçirmişsin resmen.."

"yok be..bildiğin gibi değil, resmen ayaklarına yatmadığım kaldı..kandırdım denmez ona, bas baya acındırdım kendimi de öyle ikna oldu.."

"hımm..valla bilmiyorum o kadarını da... bence olmaması gibi bir sebep yok... görünüş olarak ikiniz de hoş insanlarsınız... yakışırsınız yani de... işte karakter de önemli tabi" deyip pis pis sırıttım,

"yaaaa" deyip gene mızıldanmaya başladı..

"gel buraya gel.."

sarıldık... bir dostun bir diğerinin uzun bir yolculuktan dönüşünü karşılarmışçasına sarıldık... 

"sorun yok demi artık??"

"yok..yok..salak şey.. * "
@1478 amlıysan özelden ulaşabilirsin panpacım, artık değiştim, evimin kadınını arıyorum :p

arkadaşlar son bir part daha girelim, bu geceyi bitirelim. yarın iş var malum, okulu olanlar var.. gerçi yatan yatar aq, çok da sikinizde sanki ibneler *
http://fizy.com/tr#s/1dl9ps 

hayatım düzelir gibi olmuştu biraz..kalp hastasının kriz anı ritimleri gibi dengesiz olan yükseliş ve alçalışlarım, nihayetinde son mu bulacaktı?

ben de herkes kadar huzurlu bir hayatı hak etmiyordum aq?

neyim eksikti etrafımda gülüşüp duran, sağa sola koşuşan o sıradan insanlardan? ben neden sıradan olamıyordum? hep ezik, kadersiz, talihsiz mi olmak zorundaydım ulan?... yemin ediyorum ana-bacı meselesini çıkın, küçük emrahtan farkım yok... 

gerçi o herifin mesele de sırf ana-bacı meselesiydi galiba ama... neyse * 

mineyle bir akşam için program yaptık..önce, artık yavaş yavaş kendini toparlayan havaya binaen, biraz kordonda gezinicez, sonra da şu en son gittiğimiz onun keşfi kafeye gidicez..

ama bu sefer yine onun arkadaşlarıyla beraber..öff..yine tüm gece pıtırcık taklidi yapıcaz desenize... 

akşam buluştuk... ben gene bir dolu hıyar beklerken, sadece elif ve zerzevat fatih gelmişler..aslında gelebilecek en kötü kombinasyon, ama sürümden kazanıyorum işte, sayı az..buna da şükür..

kordonda takıldık, ben mineyle, fatih de elifle kol kola..ama onlar tamamen arkadaş tabi..en azından elif için öyle..çünkü o hıyarı götüne don diye bile giymez o kız bence, tamamen normal duygularla düşünüyor..

ama fatih hırbosunun "spriteden acı gerçekler" reklamındaki gibi bir modda olduğuna eminim * 

hava karardı..biraz da mehtap ve yakamozlar eşliğinde yürüdük..gecemiz gayet güzel gidiyor..

ardından kafeye geçtik..elif biraz cızırtı yaptı.."ya orda alkol yok sanırım" bilmem ne gibisinde... içme lan bir akşam da..ölür müsün? ben aylardır içmiyorum mine için... boyum mu eksildi? tabi zerzevat da sanki içmeyi biliyormuş gibi buna destek verdi..lan bu çocuğu da bir türlü sevemedim aq..aslında bir zararı yok yani bana..istese de olamaz hatta..malın teki... ama ne bileyim işte kıl oldum lan? sebepsiz... size oluyor mu öyle bilmiyorum ama, bazen bir adamı sırf "gözünün üstünde kaşı var" diye bile sevmeyebilirsiniz yani..her neyse amına koyim... 

sonuçta kafeye gittik beyler... benim sevgilim kafeye gitmek istiyorsa, kafeye gidilir..

biz daldan dala atlıyoruz, muhabbet umduğumdan güzel..biz mineyle cool çiftiz zaten..elif desen..anladınız siz..e fatih de mal olunca..oldukça eğlenceli bir masa oldu..ben bu hıyarın üzerinde 1-2 espri yapıp kızları güldürdüm **..hatta bu salağın kendisi bile güldü..tam şaban ya..

elifle epey konuşuyoruz..kızın o özelliğinden bahsetmiştim beyler..hani sizi öyle bir dinliyor ki, resmen özel hissettiriyor, o bakışları, mimikleri, tepkileri..tam bir aç örümcek..

artık ortam hepten samimileşince ben de biraz yüz bularak,bunu kışkırtmak adına sordum,

"ya elif onu bunu bırak da, senin aşk hayatın nasıl gidiyor onu söyle"

bu soru üzerine fatih malı hemen olaya efekt kattı "oooooooo ooooooo" bilmem ne şeklinde, mine gülüyor..bu da gülüyor, utanmış numarası yaptı,

"valla tsigalkocum, zor ya bu işler, ben bulamadım böyle gönlüme göre..valla sizi çok kıskanıyorum" deyip göz kırpıyor..mine buna 
tatlı tatlı laf atıyor, fatih ortalığı gaza veriyor... ben gülüyorum... içmeden, gene kafayı bulmayı başardık bir şekilde..saatte epey geç olmuş anasını satayım, yarıma yaklaşıyor..mine bu akşam elifte kalacakmış, yurda girme problemi yok..öbür hıyarın evi var..benim yurdum dingonun ahırı gibi zaten..saatle işimiz yok yani..

e tabi o kadar gülünce insanın çişi geliyor aq..gittim bir işedim..

döndüm masaya, benim telefon minenin elinde, baktım "ne iş?" gibisinden..

"hayatım mesaj geldi şimdi sana ama? ondan aldım"

"ha..tamam bak sen oku bana.." 

baktı bu telefona..biraz durgunlaştı..sonra bana döndü, sakin sakin, sordu,

"ebru kim canım?"

... ananı... 

yalnız minede bir bozukluk yok yani, kız hala gayet keyifli..zira son olanlardan sonra artık gözüyle görmedikçe inanmaz malum tarzda şeylere..

"bakayım, ne yazmış?" deyip telefonu elinden aldım..

evet mesaj ebrudan..muhabbet, klasik ve artık üstü çoktan tozlanmış olması gereken bir muhabbet..aynen şu yazıyor:

"uyudun mu?"... 

mine istediği kadar rahat görünmeye çalışadursun..benim surat gene maymunun götüne dönmüştü bile beyler...
takip eden panpalarıma ve panpişime * iyi geceler *
@1506-@1507

eyw beyler,

durumun ciddiyetinin farkındasınız değil mi aq..hala.. *
takip eden panpalara iyi akşamlar, kaldığımız yerden devam
http://fizy.com/tr#s/1agyqe 

..telefon elimde kalakalmıştım..ne alakaydı şimdi bu? neydi yani?..bir kamera şakası filan olmalıydı yine..ha?

kendimi son günlerde iyiden iyiye kurban gibi hissediyordum beyler..özellikle de kendimin karşısında.

cevaplamadan telefonu masaya bıraktım. bir şey yokmuş havası vermeye çalıştım kendime..e zaten bir şey de yoktu aslında ama, sinir olmuştum malum. uyudun mu ymuş..çattık ya..

mine sorar gözlerle bir daha bakınca geçiştirmeye çalıştım,

"bizim sınıftan bir arkadaş ya" deyip salla gibisinden bir el hareketi yaptım.

bu biraz durdu..sonra,

"hı..şu kumral kız mı o, ilk başlardaki kankan? * "

bir an da kan beynime sıçramıştı... az önceki huzursuzluk ve nedensiz suçluluk hissi yerini kızgınlığa bırakmıştı..dişlerimin arasından, ama hala gülümseyerek,

"sınıfımda olup da tanımadığın kız var mı canım?" dedim..oldukça ağır bir ima vardı bu lafımda hiç şüphesiz..ve bunu yüzüm gözüm de gerginliğiyle desteklemişti..

mine biraz afalladı öyle aniden hörsleyince,

"ya..ne var ki, muhabbeti geçiyor sizin sınıfın tabi..sonuçta epey kişi tanıyorum ordan da, bizim yurttalar filan.."

ben hala o "çaktırmadan saldırgan" tavrımla, "kesin nilaydan öğrenmişsindir canım..benimki de soru yani.." deyip iyice gerdim yüzümü.

masada o ana kadar kendi aralarında lak lak eden ve olaydan haberi yok gibi duran fathi ve elif de, havadaki negatifliği fark etmiş olmalı ki susup bize bakmaya başladılar.

mine yine bozuntuya vermeden (malum masada yalnız değiliz) ama savunma psikolojisiyle konuştu,
"ya ne alakası var nilayla?..tamam da, sen neden o kadar gerildin ki hayatım? bir şey demedim ki ben?"

tabi..tabi.."hani şu kumral kız, ilk kankan... " yani nasıl da sokuyor ayarı görüyorsunuz demi beyler?

o ara elif hemen bize doğru eğilip, "nooldu bee" diye fısıldayıp gülmeye çalışarak sordu, komiklik yaparak havayı açmaya çalışıyor..ama faydasız... benim şarteller atmış bir kere..

ulan nasıl bir oyunun içindeyim ben harbiden ya..? böyle odama filan da kamera kurdular mı acaba merak ediyorum? gerçi tolga vardı sahi, kameraya gerek yok * ..
her şeyim, herkesim kontrol ve denetim altında mı?..bu kadar mı güvenilmez, bu kadar mı yavşak bir adamım lan ben? iyi ki birinden posta yemişiz zamanında, lan sanki hainlik yapan biziz... göte getirilende ben, sonrasında güvenilmeyen de ben..bu ne yaman çelişki lan?

ayağa kalktım,
"mine iki dakika dışarda konuşabilir miyiz canım?" dedim aynı tavırlarla..ama hala o kadar da sevimsiz olmamaya çalışıyorum, hani şey gibi, misafirin yanında yaramazlık yaparsınız da, annesiz size gülerek size "güzel evladım yapma çocuğum, yapma yavrum" der ya böyle inceden inceden gözlerini oynatarak, bunu açılımı "misafirler gidince nasıl terliği kafana çakıyor gör eşşoğlu eşşek" dir.

aha aynen benim de tavır bu..dışarı bir çıkalım hele..

bu gak guk etti ama sonra kalktı daha fazla sesim yükselmesin diye..koluna girdim, çıktık mekanın dışına..
http://fizy.com/tr#s/1agyqc 

çıktık,diğer ikisini ardımızda şaşkın ve endişeli bir halde bırakıvermiştik.. biraz kapının kenarına doğru yürüdük, tam bu "ya ne ol.." gibi bir şeyler söyleyip mızıldıyacaktı ki çat diye daldım lafa,

"mine sen ne yapmaya çalışıyorsun allah aşkına?"

"ya tsi.."

"kızım biz senle daha önce bu mevzular yüzünden iki kere kavga etmedik mi? konuşmadık mı bunları?"

"yaa! bir şey yaptığım yok! (o da sinirlenmişti..) ne yapıyorum ya ne yaptım? ne dedim de böyle hemen savaş haline geçtin?"

"ben aptal değilim tamam mı? anlamadım mı sanıyorsun ne demeye çalıştığını? böyle imalar mimalar.."

"benim ima filan yaptığım yok, ama belli sen gocunmuşsun.."

"mine bak gene abuk subuk konuşmaya başladın..şu kıskaçlık meseleleri hakkında ne konuştuk biz?"

"ne kıskançlığı ya? tsigalko! senin kolana bir şey mı koydular ya? kafayı yedin galiba?"

biraz soluklandım..haklı olabilirdi..tamam, bir ima filan vardı elbette ama, bu kadar coşmam gerekmeyebilirdi..
konuyu değiştirmek en iyisiydi, altta kalmamak için başka bir cepheden saldırdım,

"nilay benim konuştuğum herkesi rapor mu ediyor sana?"

"öff..hala nilay diyorsun ya iyice sıyırdın ha..içeri girelim hadi..üşüdüm ben.."

sinirle, burnumdan soluyarak biraz daha durdum öyle... evet söyleyeceğim başka bir bok kalmamıştı. bir an kendimi, sanki sırf kavga edelim diye bahane üretmek için zorluyormuş gibi hissetmiştim... hani şöyle kavga edelim de, aramız soğusun filan..

bu bekleyişimi yanlış algıladı,

"bak, nilayla elbette konuşuyoruz..senin zaten en iyi arkadaşlarından biri, e benim de arkadaşım o? heralde bazı şeyleri anlatacak..ama bunları öyle, gel sana tsigalkonun sırlarını, raporunu vericem diye söyleyerek anlatmıyor..laf arasında geçiyor işte..kızı kötüleyip durma..o olmasa biz şimdi burada bile olmazdık."

nasıl yani?

"ne alaka? tamam başta biraz tanışırken yardım etmiş olabilir, ama?"

"bana senden çok bahsetti tsigalko... sence de biraz kolay tavlamadın mı beni?"

hımm..vay aq lan..belli ki nilay, bana yaptığı gibi mineyi de işlemişti beyler..doğru tahmin etmişim o zamanlarda da. ama açıkcası bu kadar etkisi olduğunu düşünmemiştim. ben de sanıyorum ki, kızı entelektüel, felsefik kişiliğim ve yakışıklılığımla tavladım..vay aq ki vay..

beyler zaten az çok bildiğim şeyi bir kez daha öğreniyordum, bilmeyen kalmasın... "kızlar, konuşur..sizi konuşur ve bu çok ama çok etkili olur ;)"

pek çok olası ilişkinin, sırf yakın kız arkadaşların onay vermemesinden ötürü olmadığı da olmuştur..ya da tam tersi, olması zor olanların olmasının mümkün hale gelmesi de... 

"doğru" dedim güldüm..

"yani o olmasa?" dedim.

"e bu kadar kolay olmazdı" deyip o da güldü muzur muzur..

göz göze geldik..bu böyle "ah seni ah" der gibi bakıyor..ben de daha fazla dayanamadım, gülümseyiverdim... kollarımın arasına alığ başını göğsüme dayadım, saçlarını öperken, "özür dilerim..ya artık o mevzuların iması, hatta imasını olduğunu sanmam bile beni çok kızdırıyor..üzgünüm."

başını kaldırmadan, "biliyorum..ben sana güveniyorum zaten artık..ve o soruda da kötü bir niyetim yok..belki seni birazcık kızdırmak istemiş olabilirim * tepkini ölçmek filan * "

eh işte beyler..o kadar da yanılmamışım demek ki * 

"seni senii" deyip sağa sola sallandım ona sarılı halde..

mutlu sahnemiz arkadan gelen "oo gençler, bizi istemiyorsanız gidelim vallaa" lafıyla bölündü, döndüm baktım fatih, kapının ordan kafayı uzatmış sırıta sırıta sesleniyor, "bizi masada bıraktınız, siz burda oooh.."

güldük..

çıktığımızdan çok farklı bir modla masaya döndük..

her şey düzelmiş gibiydi,

sadece ufak bir pürüz beni rahatsız etmeye devam ediyordu ama... bile bile yangın çıkaran kundakçılar gibi, bilerek kavga mı çıkarmaya çalışıyordum ben??

kendi kendimi, mineyi ve ilişkimizi sabote etmeye mi çalışıyordum?..kendimden utanmalıyım..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder