17 Ağustos 2013 Cumartesi

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 47

Ayça sakinleşmedi.. aslında sakinleşti de…ağlıyor devamlı..bir de bana küstü sanırım.. yanına yaklaşınca pençe atıyor..en sonunda da “siktir git” dedi..

Yatağa kıvrılmış çıplak haline bakınca, içimdeki, nereden filizlendiği belli olmayan tecavüzcü coşkun, “lan son bir defa bağırta bağırta geçir şuna” deyip nihahahaha diye gülse de, şeytan ve benim kel başına aynı anda indirdiğimiz sümsükle beraber bir daha geri gelmemek üzere imha edildi.. zira bu şerefsiz tsigalkodan her şey olabilir, katil bile olabilir ama tecavüzcü olmaz.. diyorum ya, ben kadınları seviyorum, hepsi birer çiçek ve hiç birini izinsiz koklamam, dalından koparmam..

Üstümü giyindim.. ayça yataktan ayrılmaksızın küfürler eşliğinde beni yolcu etti..

Apartmanın dışına çıktığımda ben de birkaç yüz kelime önce yazdığım gibi, kadere ve kendime saydıra saydıra ilerliyordum..bir yandan da halime gülüyorum..
http://fizy.com/#s/1jv7qw

“ulan tsigalko..yine boyalı duvara dayandın..yine kırık basamağa bastın..senin ben ta amına koyaydım da böyle olmayaydın” diye söyleniyorum..

“en azından ruhen sıkıntılı hissetmiyorsun?” diye bir ses geldi içerden,

“sus! Sus bak sikerim seni de ha..amk şeytanı..şeytan mısın, cin misin, ne boksun..senin bokuna oldu bunlar gene”

“tsigalko, seni saygı ve anlayış çerçevesine davet ediyorum hayatım (: ..şöyle bir soluklan bakalım..adımlarını yavaşlat..”

istemeden de olsa komutlarına uydu bedenim..resmen ele geçirilmiş durumdayım lan..egzorşist lazım beyler..

“şimdiii, hatırla bakalım..bir kadını bu şekilde en son terk edişinde nasıl hissetmiştin? Şimdi nasıl hissediyorsun?”

“heee..kıssadan hisse mi yaptık yani şimdi amk?!”

“aynen öyle ;)”

“ama o kadının sırf benim yüzümden okuldan ayrılmak zorunda kaldığını biliyorsun demi?”

“evet..peki şimdi de ayça şehirden ayrılsa, hatta ülkeyi terk etse? Umurunda olur mu?”

Hımm…aslında haklı lan..

“sanırım…olmaz?”

“(: aynen öyle..umrunda bile olmaz. Hatta bahse girerim ki, şimdiki kafan yapını korumak kaydıyla, zamanı geri sarsak ve ceydanın gidişini tekrar yaşasak, onu da ilk seferki kadar önemsemezsin?”

“bilemiyorum…o değil de, sen beni iyice duygusuz ve menfaatçi bir orospu çocuğuna çevirmeye başladın farkında mısın?”

Kahkaha atmaya başladı,

“eğer bazı şeyleri başarmak istiyorsan, sadece birilerini harcamak yetmez, kendinden de ödün vermelisin..özellikle de senin durumunda..bu epey bir fedakarlık gerektiriyor…senin yerine tercih ettiği sevgilisiyle mutlu mesut ilişkisi olan bir kızdan intikam almak istiyorsun? Yanılıyor muyum? Peki bu saf, toy kızları ya da bar müdavimi kaşarları kandırmaya benzer mi? hiç sanmıyorum…daha öğrenmen gereken çok şey var tsigalko..geliştirmen ve ortaya çıkarman gereken yetenekler..edinmen gereken tecrübeler..”
“evet evet.. anladım aq..daha yolumuz var.. biliyorum..”

“daha yolun başındasın (:”

“doğru..bu arada tarzındaki değişimi fark etmedim sanma, benim gibi konuşmaya başladın, yakında küfür etmeye de başlarsan şaşırmam”

“ee..ne demiştim? Sen bensin, ben de senim..”

“senin ben aq emi..”

“bu gidişle bir tek o kalacak zaten yapmadığın (:”

“bir daha bu kadar yakınlaşma istemiyorum ben”

“merak etme, bunu bilerek yaptık.. almamız gereken bir kıssadan hisse vardı ;)”

“ya şimdi ne olacak? One night stand mı takılacağız bundan sonra?”

“ne olacağını bilemeyiz..ama bir şeyler olduktan sonra onun ne olduğunu tasvir edebiliriz.. anlayacağın, yaşadıkça öğreneceğiz, vurduğumuz hedefi, atıştan önce değil, vurduktan sonra göreceğiz..”

“ya yanlış hedefi vurursak?”

“seni hiç hayal kırıklığına uğrattım mı?”

“ooohoo!”

“örnek ver?”

“….”

“ne oldu? Göt gibi kaldın?”

“tamam tamam.. laubali olmayalım lütfen”

“senin tarzına geçmem hoşuna gitti sanmıştım (:”

“taklitler aslını yaşatır ;)”

“hahaha.. çok ilginç bir çocuksun tsigalko.. fazlasıyla..seninle yol arkadaşlığı etmek gerçekten keyifli”

“öyledir.. yoksa sende mi aşık oldun bana, aman gözünü seveyim ağlayayım filan deme”

“hahaha..”

işte böylelikle ayçayla aramızdakiler de hemen hemen sona ermiş oldu, bense “fak badinin kısa süreni makbuldür” atasözünü yaşayarak öğrenmiş oldum.
http://fizy.com/#s/1d3n3o

Gecenin köründe eve gelince alt kata uğramak istemedim, uyudularsa uyandırmaya gerek yok, benim de hedefim zaten direkt gidip yatağıma gömülmek. Neyse, çıktım yukarı, içeri girdim bir bakarsın benim odadan ışık geliyor, meğer ibneler benim yokluğumdan istifade benim odamda toplanmışlar bu sefer,

Ben içeri girince biraz şaşırdılar,

“ooo nabıyonuz lan, ayininizi basarı böyle işte (:

“Ayin” dediğim de, okey çeviriyorlar, o yani (:

“hoş geldin aga, seni beklemiyorduk bu gece (:”

“arada böyle beklenmedik anlarda geldiğim oluyor x)”

“hohaha, bir doktora görün bence aga (:”

“siz görünün olm doktora, manyak herifler gecenin üçünde okey oynuyorlar ya (:”

“gel aga sende, okeye beşinci lazım, bu ibne bilmiyor oynamayı”

“bi duş alayım ben önce de..”

“aga rahatsız olcaksan gidebiliriz”

“yok lan takılın, en fazla taşaklarımı görürsünüz”

“heeaa iyi o zaman ya, demek ki bir şey göremicemize göre sorun yok x)”

“tolga iyi bilir benimkileri ona sor (:”

“vaay ibnelerrr, nabıyonuz lan üst katta..(:”

“her gece seks her gece pompa var olm, boşuna mı sizi aşağı attık x)”

“hohhaha”

“geliom ben bitirmeyin ha”

“tamam la sabaha kadar yolu var (:”
Okey oynarken benim eve gelmemle ilgili tekrar soru sorulunca(bunu da niye bu kadar sordular bilmiyorum, ibneler odanın içine sıçmayı filan planlıyordu da ben gelince içlerinde mi kaldı anlamadım (: ) konu açıldı, ben de anlattım mevzuyu, tolga da sağ olsun özet geçti en sonda,

“yani şimdi sen pompayı çok verdin diye karı seni evden mi attı?”

“öyle de yorumlanabilir tabi (:”

“vay aq…siksen yaranamazsın dedikleri bu olsa gerek”
Saldalyaden filan düştük gülerken.. neyse ki yerde nutella kavanozu yoktu..
Alper,

“aga yarın bir yerlere gidelim madem, nasılsa hafta sonu, efkar dağıtırsın sende?”

“ne efkarı amk..”

“e tamam o zaman kutlama yaparsın aq ne diyim (:”

“he öyle de (:”

“kanka şu anda düzenli cinsel hayatın son bulmuş durumda, bunun kutlamalık bir olay olduğundan emin misin?” diye yüklendi tolga,

“son bulmadı ya, yarı yarıya azaldı, sen varsın ya olm burda asfsaas”

“amk Bursalısı ya (:”

“tamam gidiyor muyuz yarın hep beraber?”

“gideriz kanka ayıpsın, da, ihaleyi bana yıkmaya çalıştın ama senin bir mevzu var galiba, pek heveslisin, ne iş ;)” deyip alpere sataştım,

“yok bea.. takılıyorum ben de işte, dışarı çıkmadık epeydir beraberce, ondan dedim yani ;)”

“haa öyleyse tamam.. şey sorucam, şimdi ben ayçayla ayrıldım ya, ayrılmışımdır yani herhalde, o yüzden şimdi Dilara da seni terk etmesin?”

Nuriş,

“aga o ne öyle ya, Almanya yenilince biz de yenik sayıldık gibi x)”

“olm şu tarihsel esprilerini sikerim ya, amk Turgut özakman’ı (:”

“hahaha..yok aga, sanmıyorum takılıyoruz biz, iyi gidiyor yani”

Tolga, “dikkat et aşık olmasın lan”

“hohahahaha”

“ibneler, iki dakikada taşağa aldınız ulan muhabbeti, kız hala ağlıyordur belki de x) “ diyerek iyice sulandırdı neco,

“göt bunlar ya, bir şey anlatılmaz”

“sanki senin de çok sikinde” diye bana da sataştı tolga,

“ya değil de..neticede bir şeyler yaşandı :p”

“yaşandı bitti, saygısızcaaa aldatmanınnn tadına varıncaaa” diye şarkıya başladı nuriş,

O ara ben okeye dönerken deminden beri taş gelmiyor diye ağlanan Alper kavatı bitti..
http://fizy.com/#s/2b6wko

Gece sabahı edip, ertesi gün de akşama kadar ayılamadık, ayıldığımızda alt katın salonunda toplanıp fakir bir kahvaltı ettik midemizi tutsun diye, artık kafede hamburger tabağı filan yaptırırız, doyarız bir şekilde..

Mekana vardık, bizim tanıdık eleman hemen laf attı, nerelerdesiniz gibisinden..eve çıktık diye anlattık, mekan pek kalabalık değil, bir yandan servislere bakıyor, bir yandan bizle laflaşıyor,

“biz de tadilata alıcaz birkaç günlüğüne mekanı” dedi,

“hayırdır, yeni dekorasyon filan mı?”

“aynen, bir de canlı müzik düşünüyoruz, ona sahne ayarlamaya çalışıcaz bakalım”

Vay vay, bu güzel bir haberdi gerçekten

“hadi ya”

“ooo”

“tamam baba burdan çıkmıcaz demek ki bundan sonra ;)”

“belli bir grupla anlaştınız mı yoksa farklı farklı mı getireceksiniz?” diye sordu Alper, böyle şeylere meraklıdır o malum,

“daha belli değil yerel gruplar var görüşüyoruz, murat abiye(mekan sahibi) bağlı artık maddi olarak, tarz olarak hangisi uygun olursa..”

“ya yerel gruba gerek yok, tsi söylesin işte” deyip göz kırptı tolga,

Bizimkilerde gaz verdiler “aynen lan” bilmem ne diye,

Eleman ciddiye aldı,

“söylüyor musun sen?” diye sordu,

“ha? yok abi öyle arkadaşlar arasında söylerim de sahne filan kasar x)”

“yok söylüyorsan olabilir yani?”

“olabilir derken?”
“ya birileri söyleyecek sonuçta burda, sen de olabilirsin o ;)”

“yürü be tsigalko! (:”

“gitarist de var hazırda (:” deyip nurişin sırtına vurdular,

“harbiden mi? hanginiz, kim çalıyor?”

“bu sakallı kardeşimiz ;)” diye nurişi gösterip (ki nurişin sakallar hala tüyümsü haldedir yani, öyle de ibne bu tolga var ya ahaha) sırıttı tolga,

Çocuk sandalye çekip oturdu yanımıza,

“beyler, ciddiyseniz olabilir yani, isterseniz murat abiyle konuştururum sizi..ama işte tek solist ve gitar olmaz herhalde, bateri materi, klavye için yer yapıcaklar.. yine de konuşabiliriz yani?”
Hoba..lan iş ciddiye binmeye başladı, bir deli taşak olsun diye kuyuya taş attı, şimdi olaya bak,

“bilmiyorum ki” dedim,

“nazlanma olm” diye gazlamaya devam etti tolga,

“aga tecrübemiz yok bir şey yok nasıl söylücem sahnede?”

Alper,

“aga ne alakası var, kaç tane bebe elde gitar, çalıyor söylüyor, onlar anasının karnında mı öğrendi?”

“aynen haa, sanki kordon kafedeki hıyar çok mu biliyor, bebe la o, bizden küçüktür o” diye lafa girdi tolga yeniden,

Nurişe baktım saf saf, o da gülüyor sadece, kafa salladı, “ne diyor bu amklar?” gibisinden..
“konuşun aga bence de bi” dedi neco,

“olm başka eleman yok ama grup filan diyorlar, biz iki kişiyiz zaten.. olmaz o iş daha baştan..”

“yok mu başka tanıdığınız, özellikle baterist bulursanız…”

“yok ya valla…tolga onu da sen çalaydın tamamdı işte x)”
Biraz sessizleşti ortam, bir an buruldum aq..bakmayın naz yapar gibi göründüm ama içim gitti valla…grup ha? sahne?..tıpkı lisedeki gibi..ya da üniversitede ders aralarında kendi kendine mırıldanmalarım.. nurişin gitarıyla eşlik ettiği ergen modlarımız…bir an yeniden olabilirmiş gibi gelince heyecanlanmadım desem yalan olmaz…

“nereye yok lan?..var ya olm?” dedi tolga birden,

“kim var?” diye sordu Alper..

“şu klarnetçi çocuk? Neydi adı, hani şeyden, sosyal projeden..?”

“ömer mi?” dedim,

“he he, ömer var ya lan işte?”
bizim elamana döndüm, “klarnet olur mu?” dedim saf saf, sanki her şeyi ayarlamışız da bir o kalmış, ama diyorum ya, çaktırmıyorum fakat felaket heyecanlandım..

“çok klas olur hem de” dedi çocuk gülerek,

“abi bizi dalgaya almıyon demi?” dedim ben de gülerek,

“yok kardeşim, ayıp ettin, tamam olmadı siz irtibata geçin, eğer aranızda toparlanabilirseniz gelin, ben yardımcı olurum size, murat abiye de söyleyeyim böyle böyle bizim tanıdık çocuklar var, kafenin ortamını filan da iyi biliyorlar diye.. zaten göz aşinalığı vardır size?”

“olabilir, o top sakallı abi demi, saçlar üç numara?”

“aynen, dazlak ;)..tamam? ben sana numaramı vereyim kardeşim, haberleşiriz?”

“alayım ama..abi biliyon biz öğrenciyiz yani, zaman uymaz filan..?”

“ya onları sonra konuşuruz, zaten tek grup çıkmayacak muhtemelen..her akşam olacağına göre, 3-4 ekiple çalışılabilir”

“hemen daha başlar başlamaz her akşam canlı müzik sıkıntı olmaz mı maddi açıdan?”

“tutar yaa, zaten belli bir müşterisi var buranın, bir de mekanın adı da önemli sonuçta, şimdi kaç senedir buradasınız sizde, hiçbir ters olay geldi mi kulağınıza? Ne o, şeyde filan adamı bıçaklamışlardı geçen sene, herifin gözüne sokuyormuş az daha”

“aynen”
http://fizy.com/#s/1ajfww

Neyse, öyle böyle derken elemandan numarasını aldım,

O gidince masa hemen kaynamaya başladı,

“obaa, olm hadi iyisin lan bak sana iş buldum x)” diye takıldı tolga,

“aga..zor o iş bea bakma konuştuk öyle ama..nerden de aklına geldi amk?”

“ne var olm gayet iyisiniz ikiniz? Nuriş zaten kral yani, adam eric clapton, jimi hendrix aq x)”

“eyvallah kardeşim :p”

“aynen hacı, çoğu yerde yine senin benim gibi adamlar elde gitar, tek başına söylüyor..” diye destekledi Alper,

“bakıcaz ya..şu ömeri de nerden bulucaz şimdi, akıl ettin sen onu ama? Bir de bul?” dedim tolgaya,

“numarası yok mu olm sende..bak bi, yoksa bende olması lazım vereyim?”

Telefonu çıkardım,adını yazınca çıkmadı, rehberde “sosyal ömer” yazıyormuş meğer,

“bu ne lan sosyal ömer, ben de seni asosyal tsigalko olarak kaydedeyim dur ahahaha” diye güldü tolga,

“lan salak, projedendi ya, ondan öyle kaydetmişim..bak, sosyal gizem, sosyal ayşe..”

“hee..iyi lan işte ararsın?”

“tamam ya, gece ararım eve dönünce..”

“ara şimdi işte amk?”

“uraşamam şimdi olm oturmaya geldik şuraya heyecan yaptırdınız bana, ter içinde kaldım sizin yüzünüzden (:”

Tamamen geyik amaçlı ortaya atılan bir laftan, yani tolganın bana takılmasından gelinen nokta ibret vericiydi,

Akşam ömeri aradım, başta hatırlamadı hıyar, sonra, “haa ha tamam abi ya, tolgalarla geliyordun sen demi?” deyip ayıksadı..

Böyle böyle diye durumu anlattım, dedim, “kesin bir şey yok zaten, sadece gider konuşuruz, saatler uyarsa, ücreti de hepten düşük yapmazlarsa amatörüz diye, olabilir, yanlış mıyım?”

Çocuk başta “barda çalmak bana biraz ters” dese de, ben mekanı anlatınca tamam en azından bir görelim dedi, önce biz bir araya geliriz, sonra da konuşmaya gideriz diye devam etti.

Adam bildiğin müzisyen olduğu için ona göre çevresi de var, tanıdığı adamlardan 5-6 tane grup çıkarmış dediğine göre (: bize sadece baterist lazım dedim, arasının en iyi olduğunu getirmeye çalışacağına dair söz verdi, ertesi gün için söz kestik, telefonu kapattığımda kalbimin gümbürdemekte olduğunu hissettim..işe bak sen ya..resmen çocuklar gibi şenim şu anda..ne karı, ne kız umrumda..müzik..grup…solist…ben?!

Salak salak sırıtmaya başladım odanın içinde,mutluyum yine kimine göre sebepsizce,

o gece heyecandan uyuyamadım..
bu gecelik benden bu kadar panpalar, keyifli ve doyurucu bir gece oldu diye düşünüyorum (: şahsen ben doydum x)

yazabildiğim ilk fırsatta yeniden şenlendireceğim buraları, iyi geceler, iyi sevişmeler ;)
sanmıyorum ya, ay sonları hakikaten yoğun oluyor, kafamı kaldıramadım anasını satayım, eve gider gitmez bayılıyordum (:
herkese selamlar, partları biriktiriyorum gene, yarın ya da bir sonraki akşama toptan gireceğim

yorumlarınızı esirgemeyin, görüşmek üzere ;)
herkese selamlar panpalar (:

yorumlarınızı okuyorum, mesajlarınızı da, hepinize teşekkürler ;)

gece partları attıktan sonra vaktim olursa hepsini cevaplayacağım, 12 den önce gelmeye çalışacağım, bu sefer beklediğim kadar çok yazamadım ama idare eder,
zaten yakında yine canlı yazış moduna geçmeyi düşünüyorum, vardiya değişimine az kaldı, geceler bize kalacak o zaman ;)

görüşmek üzere
selamlar dostlar 5-10 dakikaya başlıyorum,

önce şarkımız gelsin:

http://fizy.com/#s/1xljmq
Olaylar olaylar..

Hepsinin de bir başlangıcı, çıkış noktası var.. kimisi iyi kimisi kötü, bir dizi maceranın öncüsü, ve habercisi ise işte bu davet ve ani gelişen icabetler oldu.

Sözleştiğimiz gibi ömer ve baterist arkadaşıyla buluştuk, tıpkı ömerin tipi klarnetçiye benzemediği gibi, baterist arkadaşını da beklediğim gibi bulmadım, zira insan baterist filan deyince böyle uzun saçlı sakallı, iri yarı, sert görünüşlü, ağır metallica cı bir tip bekliyor,

Adamsa bildiğin iş adamı aq..nasıl efendi bir tip, nasıl efendiii, hem tip olarak hem de karakter olarak son derece iyi bir insan evladı, temiz yüzlü bir kardeşimiz.. mustafa ceceli gibi bir şey amk..bu tipten baterist mi olur? Dersin, ama olmuş işte gayet..

Neyse, dördümüz bir araya geldik, tanışmayanlar tanıştı, çaylar içildi, sohbet muhabbet, senin bölümün ne, senin memleket nere, bilmem ne derken asıl mevzuya geldik, öncesinde biraz güncel müzik konuşuldu tabi, meze olması açısından, hepimiz popçu çocuklarız elhamdülillah… güncel müziği, şarap kıvamındaki eski kumsal klasiklerini, ateş başı şarkılarını, günümüzün klasik olmaya aday kaliteli, dillere pelesenk parçalarını biliyoruz az çok.

klasik gitarın klarnetle olan uyumunu zaten hepimiz biliyoruz, zaten klarnet denen o dalganın uyum sağlayamayacağı bir enstrüman yoktur her halde..ne zaman o sesi duysam içime duygular dolmaya başlar.. neşesi, kederi, coşkusu, hüznü.. sanki hepsi tek bir tabakta toplanmış gibi, servis edilir ruhuma.. ruhum gıdasını alır..
bu ikiliye ek olarak, canlı müziğin önemli parçalarından olan bateri de epey renk katacak gibi duruyor, bizler bateristen bir dave lombardo performansı beklemiyoruz, amaç, ritim olsun, ses çeşitliliği olsun.. zaten genellikle soft takılacağımız için (slow demiyorum bak, soft diyorum) öyle bangır bangır, dangır dungur bir alt yapıya da ihtiyacımız yok.

Benim sesime gelince, biraz arabesk gırtlağım vardır, onu pop a entegre ettiğim zaman genelde başarılı yorumlar çıkıyor, insanların hoşuna gittiğini gözlemledim. Neticede, her ne kadar batılılaşma çabasında olsak da, özümüz gereği bir şark milleti olup, en cool geçinenimizden en rakçısına kadar hepimizin kanında bir arabesk-fantezi sempatisi vardır.

O nedenledir ki, şimdi o demet akalından, serdar ortaçtan şaşmayan polo gömlekli, kirli sakal, kısa saç takılan cool bradırlarımız ve tiki cadde kızlarımız Halil Sezai-emre aydın-model-gripin gibi arabesk esintilerin etkisiyle dalgalanıp durmaktadır.

Arabesk deyince insanların aklında hemen Cengiz kurtoğlu, müslüm (baba) gürses filan canlanıyor.. tamam onlar da arabesk, ama sadece ufak bir kolu, ya da kısmı olarak tarif edebiliriz onları. Arabesk dediğin, Osmanlı imparatorluğunun 3 kıtada olan toprakları misali, her türlü müzik türünde kolu, etkisi olan çok geniş bir yaşam tarzıdır, her müzik çeşidinde de bu akımın temsilcileri vardır ve en enteresan olanı da, bu müzik çeşitlerinin en çok tutulan şarkıcılarının-gruplarının arabesk esintisi taşıyanlar olmasıdır.

Gençler arasında en popüler olan rock-pop-rap müzik insanlarını şöyle bir düşününce ne demek istediğimi anlayacaksınız diye düşünüyorum.
Neyyyse.. daha bir bok yaptığımız da yok, niye bu kadar coştum bilmiyorum..ama müzik konuşmak hoşuma gitmiştir her zaman, kültürümün önemli bir parçası olduğuna inanırım, her insanın kültürünün önemli bir parçası olması gerektiğine inanırım müziğin…

ilk elektriğin olumlu olmasının ardından, bir grup olabilmek için gereken uyuma ve yeteneğe sahip olup olmadığımı anlamak için elbette beraber yapmamız gereken çalışmalar vardı.. sonra repertuar çıkarılmalı, şarkılara çalışılmalı, karşılıklı fikir alış verişleriyle bilenler, bilmeyenlere bildiği detayları anlatmalıydı.. aramızda canlı müzik tecrübesi olan ömer var, ilkay da (bateristimiz, güzel insan) birkaç kez lisede çalmış grubuyla ayrıca belli aralıklarla stüdyo kiralayıp çalışıyorlarmış arkadaşlarıyla, sürekli olmasa da arada bir özel istekle iş yapıyorlarmış (doğum günü vb.). Benim tecrübelerim ise birkaç lise performansı ve ders aralarında atılan feryatlardan ibaret.. nurettinin yazları hatırı sayılır bir kumsal geçmişi var (aaakdeeenizzz eaaakşammlarıııee)..

Bakalım bunları bir araya getirebilecek miyiz? Getirince nasıl bir şey çıkacak.. merak ediyorum.. heyecandan devamlı sırıtasım geliyor ama dudaklarımı ısırıp kendimi engelliyorum..
Tabi tüm bunlardan önce ise mekanla anlaşmamız lazım.. yoksa az önce yukarda saydıklarıma gerek kalmaz zaten.. vedalaşıp evlerimize dağılırız ve bir daha da kimse kimseyi aramaz..

Kafedeki çocuğu aradım, böyle böyle bir grubu topladık, gibisinden, “akşam gelirseniz murat abiyle oturur konuşursunuz, ben de destek çıkarım size ;)” dedi.

“Telefondan konuşurken göz kırpma efektini nasıl aldın amk?” Diye soracak olursanız…sormayın beyler.. valla sormayın, elim alışmış işte xd zaa..

Oturduğumuz yerden kalkıp biraz kordonda gezindikten sonra bizim kafeye gittik,

“erkencisiniz?” deyip güldü bizimki,

“hee, öyle takılalım dedik, bekleriz sorun değil, hem mekanı görmüş oluyor arkadaşlar” dedim,

Ömer, daha önce getirmiştim projedekilerle filan ama ilkay ilk defa görüyor, bizim eleman onlara da tadilat muhabbetini ve sahneyi kurmayı plandıkları yeri filan gösterdi, “en geç 1,5-2 hafta içinde performanslara başlanır, inşallah siz de o gruplardan biri olacaksınız ;)” dedi. (efekti aldım bu sefer evet).

Murat abi denilen dazlak abimiz bir süre sonra geldi, elemanla konuştular, adam şaşırıp güldü filan “hadi ya?” gibisinden, hoşuna gitti sanırım çocuğun düşüncesi. Sonra masaya geldi,
http://fizy.com/#s/3wkuvn

“merhabalar arkadaşlar” deyip yanımıza bir sandalye çekti, ben de o ara o sıfattan o sesin nasıl çıktığını anlamaya çalışıyorum..abimiz maşallah, eski nazi çetecileri gibi, ama konuşma şekli Tarkan gibi mübarek, yumuşak ve neşeli ses tonuyla gülerek bizleri selamladıktan sonra biz de aynı pozitiflikle selam verdik,

Biz kafenin eski müdavimlerine kısa bir yağ çekme seansının ardından diğer arkadaşlarımızı da muhabbetinin içine aldı, ilkay a şakadan sitem etti, “nasıl daha önce hiç gelmemiş olabilirsin?” gibisinden..adam konuştu..konuştu..anlattı da anlattı aq..biz de hipnotize olmuş gibi dinliyoruz..ses tonu da akıcı aq..geceyarısı radyocuları gibi..”soyunun” dese soyunucaz, “domalın” dese domalıcaz, öyle bir ikna edici, rahatlatıcı konuşması var…işi kapıcaz diye geldik, götü kaptırmasak bari..

En nihayetinde kritik konular üzerinde karşılıklı mutabakat sağlamak adına istişare etmeye başladık, adam, “klarnet olması çok hoş tabi, güzel, renkli bir grup olabilir sizden, ama önce dinlemem lazım bir performanslarınızı” dedi,

ilkay ın sürekli gittiği stüdyonun olduğunu söyledik, isterse orada dinleyebilirdi,

“o kadar profesyonel işlere gerek yok çocuklar (: biz sahneyi hazırladıktan sonra burada da dinleyebilirim çalışma saatlerinin dışında bir zaman” deyip bizi rahatlatmaya çalıştı,

“zaten genel olarak bu tarz öğrenci gruplarıyla ya da amatör arkadaşlarla çalışmayı düşünüyoruz, henüz yeni olduğumuz için hem maliyet açısından hem de kasıntı insanlarla uğraşmamak adına”

Hım..demek daha bizim gibi başka toylar da olacak..tabi önce biz olabilirsek..
“arkadaşlar, madem öyle diyorsunuz, ben sizi stüdyoda bir iki kere dinlerim, ondan sonra ücret-program filan konuşuruz, onlar kolay işler ;)”
“yalnız abi, şimdi malum biz öğrenciyiz, sınav zamanı olur ya da dersler olur, uymama durumu olabilir.. sonra, olur ki devam etmek istemeyiz mesela, (önce bir başla bakalım yea deyip gülüştüler)..ehehe, mesela diyorum canım zaten..o zaman sorun olur mu? nasıl yapıcaz?”

“arkadaşlar, zaten başka öğrenciler de olacaktır muhtemelen çalanlar arasında.. programınızı ayarlarız, sorun olmaz o konuda, ayrılmak istediğiniz zaman da, istediğiniz gibi çıkabilirsiniz, öyle bir, anlaşma, sözleşme filan yok yani pavyon muyuz biz (:?” diye cevap verdi murat abi, biz gene gülüyoruz filan..

iyi iyi.. aradaki elektrik, diyaloglar iyi.. eğer performansta da beklenmedik sorunlar çıkmazsa…şaka maka harbiden çalıp söylemeye başlayacağız 2 hafta içinde.. ohannes…rüya gibi.. yoksa rüya mı lan?..lan.. nuriş, cimdiklesene olm? Ömer, hacı “kick” le beni lan.. sıkıştım galiba rüyanın içinde… (:

Umut vadeden bu müzakerenin de ardından, murat abi , kafedeki dostumuz ve birbirimizle vedalaşıp evlerimize dağıldık,
http://fizy.com/#s/1ai0ga

O gece güzel giden görüşmenin ve işlerin esasında bu kadar kolay yürüyebiliyor olmasının (aslında kolay değil, eğer ben o çocuğu tanımamış olsaydım, aramız iyi olmasaydı, onun kafasında düzgün bir adam olmasaydım, o gün kafede bulunmasaydık, tolganın boşboğazlığı tutmasaydı, Alper ve neco gaz vermeseydi, sosyal projeye gelip ömerle tanışmasaydım, numarasını almasaydım, ömerin baterist arkadaşı olmasaydı…vb. vb. bir sürü faktörler daha) şerefine terasta bira-gitar eşliğinde küçük bir kutlama yaptık.

“en önden masamızı ayırırsınız artık, özel fanlarınız olarak geliyoruz olm” deyip güldü tolga,

“millette özel fan olarak karı kız gelir, siz de bu kıllılarla idare edeceeeniz artık” dedi neco

Vay amk..dur lan dur..hele bir çalmaya başlayalım da, isterse kaptan mağara adamı gelsin aq (:
Canlı müzik muhabbetinin heyecanı dolayısıyla adete diğer bütün etkinliklerim ve yaşantım donup kalmış gibiydi.. okul hayatım, aşk (!) hayatım, spor hayatım, 2-3 günlüğüne pauselenmişti adeta..ama onlara dönüp baktığımda, hiç de bıraktığım yerde olmadıklarını gördüm..

Basket hocası sıkıştırıyor.. turnuva var, hazırlık maçı yapcez, lisansınızı yenilicük, antrenmanlara başlücük diye…siktir lan orço..ilk beş başlatmıyorsun zaten kılım sana.. habire kendi adamlarını kayır.. besyo da besyo..ne oldu, nasıl koyduyduk size ama..amk.. adam yılların skoreri mrsiç’i kyle korver gibi görev adamına çevirdi aq..

Dersler de aldı yürüdü tabi, şaka maka okula başlayalı bir aydan fazla oldu, üçüncü yılım da evdi, gezmeydi, müzikti derken uçup gitmekte..

Beni toz pembe bulutların içinden çekip çıkararak gerçek hayata döndüren ise bir Çarşamba günü okuluma yapılan sürpriz ziyaret oldu..
Öğle arası olmuş, kantine inmeden önce nilaydan aldığım notları temize çekiyorum, bir yandan muhabbet ediyoruz filan,

“hiç çağırmıyorsun ya yeni evine beni?” dedi,

“kız daha geçen gün geldin ya ahaha”

“geçen gün dediğinin üzerinde kaç hafta geçti.. :/”

“tamam yavrum gel ya, yarın gel hatta, işin var mı?”

“hadi hadi, ben söyledikten sonra çağırsan ne olur :p”

“ya tamam bırak trip yapmayı,..hımm yoksa görmek istediğin biri mi var da ondan mı gelmek istiyorsun? :p”

ağzımdan çıkan cümlenin salaklığını çıktıktan 1 saniye sonra anladım..
nilayın bir anlığına yüzünde soğuk bir gülümseme belirdiyse de geçiştirmeyi başardı durumu..

“evet canım, sen varsın işte, seni görmeye geliyorum (:”

“ben de öyle tahmin etmiştim (:” deyip az önce devirdiğim çamı yolun ortasından kaldırmaya çalıştım..

“tamam o zaman yarın okul çıkışı gelirsin..hem, ayrıca bana gelmen için davet edilmeye ihtiyacın yok şekerim ;)”

“bunu bildiğim iyi oldu :p”
http://fizy.com/#s/1ah3rf

Notları geçirmeyi bitirdim, “sağ ol bitanem” deyip üzerine çullandım, şımardık biraz,

“kantine iniyorum ben, gelicen mi?”

“olur hadi gidelim ;)”

Bir şeyler alıp oturalı daha 2 dakika olmamıştı ki, telefonum çalmaya başladı..ekrana baktığım an “palm face “ yapacak duruma geldim..arayan; ayça..
Açtım..

“alo?” dedim sesimin mümkün olduğunca sert ve şaşkın çıkmasına çabalayarak..

“tsigalko?..ben sizin kampüsteyim, ama kayboldum sanırım (:”

“ne!!! Ne işin var bizim kampüste?” dedim..nilay o ara şaşkın bir bakış attı gülmek üzere gibi olan yüz ifadesiyle de destekleyerekten..

“konuşmamız lazım..gelip beni alır mısın şeyden?ee…atmlerin önünden?”

Ne diyeceğimi bilemedim..nilayın gözleri üzerimde..ayça desen, çoktan sınırdan içeri sızmış..

“ta..tamam..geliyorum 5 dakikaya” dedim kesik kesik..

Şok içinde telefonu kapattım..lan? deliye bak..ne işin var senin burda aq…git anamın evini filan da bas istersen..

“kim?” dedi nilay aynı muzip yüz ifadesiyle..

“bir arkadaş” dedim dalgın dalgın…
“heııı.. nasıl “”bir arkadaş””mış bu acaba?” dedi bu sefer gülerek..

“nilay..ya buraya gelmiş o..karşılamam gerek…olur mu?”

“ha? olur olur tabi canım (: git bakalım ““arkadaşın”” gelmiş o kadar :p”

“cidden kusura bakma ya..beklemiyordum”

“yok be ne olcak (: ..benle tanışmaya hazır değil henüz sanırım :p”

“yani.. boş ver zaten..” dedim, kaçar gibi kalktım masadan..

içimden söylene söylene atmlerin oraya yürüdüm..ne oldu amk? Sen de mi şehri terk etmeye karar verdin? Siktir git..

Neyse gittim, orda.. görünce sinirimin yarısı geçti..

Namussuz çok güzel be..

Gene düz bırakmış saçlarını, ince bir beyaz gömlek giymiş, altında kot şort, ayağında babetler.. biblo gibi dikiliyor birkaç metre önümde..

“ne işin var senin burda?” dedim yine sert görünmeye (ve gözlerimi bacaklarından ayırmaya) çalışarak..

Yeşil gözler güneşin altında ışıldadı,

“böyle mi karşılıyorsun artık?” dedi neşeli tutmaya çalıştığı ama sıkkın bir ses tonuyla..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder