17 Ağustos 2013 Cumartesi

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 40

bu gecelik bu kadar olsun, pazara görüşmek inşallah maşallah ;)
iyi geceler panpalar, pazar günü maçı izledikten sonra evime dönmeyeceğim, plan yapmış arkadaşlar, zencili mencili takılıcaz, bu nedenle maç sonrası değil ama pazartesi günü aynı saatlerde geleceğim, görüşmek üzere (:
selamlar panpalar, daha yeni uyadndım valla amk (: zafer sarhoşu olmuşum..

bu gece evime dönünce yeni partları atıcam, saat vermiyorum ama geç vakit olabilir, görüşmek üzere
selamlar panpalar,

geldim ve 10 dk ya başlıyorum, kimler burda? online olanlar beğenip paylaşsın asfsdgfdsg x)
http://fizy.org/#s/1t2jqg

Kafamda, geleceğe dair stratejilerimi oluşturduktan sonra yurda doğru yeniden yol aldım, bizim elemanlardan birkaç tanesine dış kapıyı açmaları için mesaj attım, utku uyanıkmış, geldi kapıyı açtı,

“hayırdır aga erkencisin :p”

“öyle oldu be aga, geceler kısa geliyo biliyon mu (:”

“hehe”

“sen napıon yatmamışsın tahmin ettiğim gibi”

“batak atıyoz ya bizimkilerle, gel sende?”

“yok kardeşim sağol ben gidip devrileyim, yorgunum, kafa güzel..”

“iyi aga görüşürüz”

“görüşürüz, sağolasın kapıyı açtığın için”

“eyvallah ayıpsın ;)”

Odaya gittiğimde tuhaf bir sahnenin ortasına düşüverdim, tolga, gecenin bu vaktinde, açmış benim play stationu takılıyor..gözleri ekrana sabitlenmiş, elde kol, yatağa uzun oturuş yapmış bir vaziyette..hatta benim Manchester city nin kariyerine devam ediyor, roma ile Avrupa kupası maçında. Bu tolganın yapacağı bir iş değildir normalde,

şaşkın şaşkın dikildiğimi görünce, dönüp,

“ne haber aga, hoş geldin” dedi canlı tutmaya çalıştığı bir sesle..

Yok yok, bu kesinlikle tolga değil lan..herifi Ruslar denizaltıya bindirip uluslar arası sularda klonlamış,çoğaltmışlar her halde, bu kesin klon tolgalardan biri..

“iyi?” dedim şaşkınlığım devam ederek..

Ee işte..herkesin acıyla başa çıkma şekli farklı..kimi elde rakı şişesi, fonda arabesk ile efkar atar, kimi kuaförde saçının şeklini değiştirir, kimi gider kredi kartı limitini sikertecek seviyede alışveriş yapar, kimi de play station oynuyormuş işte, öğrenmiş olduk..
Yatağının dibine oturdum, odada, Japon spikerin “atamadı şnaydee, domaşkattahh” nidaları dışında bir sessizlik hakim..bir iki dakika öyle durdum.. devre arası oldu, tolga konuştu gene,

“ne yaptın aga.. gelmezsin sanıyordum bu gece?”

“gidiyim istemiyosan?” dedim sırıtarak..”geldik işte.. erken bitti gece..”

“hıı..iş bozuldu galiba?”

“maç ertelendi diyelim.. uygun olmayan hava şartları.. (:”

“iyi ya (: …sen icabına bakarsın her türlü”

“eyw…sen napıyon?”

“senin kariyer modu oynuyorum ama, kızmadın inşallah? Yenilmedim merak etme, vassel felaket çakıyor valla, bekler filan da manyakmış, at gibi konuşuyorlar”

“ya onu sormadım olm.. napıyon yani?..keyfin yerinde mi?”

Biraz duraksadı.. benim bir şey bilip bilmediğimi tartıyor olabilirdi..

“iyii..abi niye?”

“bir şey yok canım.. iyiyse iyidir de..sordum..”

Bir iki dakika daha öyle kaldık.. tolganın yardıma ihtiyacı olduğunu biliyorum.. keza kesinlikle kendinde değil şu an, öyle ki dakikalardır konuşmamıza rağmen daha bir kere küfür bile etmedi?! “Amına koyim” bile demedi lan düşünebiliyor musunuz?..ama üstüne yanlış taktikle gidersem de kesinlikle sonuç alamayacağımı biliyorum.. tolga iyi bir dinleyici, iyi bir dost olabilir.. benle de aslında pek çok şeyi daha ben sormadan paylaşır.. ancak bazı konularda, hele ki bir de uygun dille isteyemezseniz, kesinlikle kapalı bir kutu, adeta duvara dönüşür.. öyle de bir hıyar yani..
“kardeşim” dedim, sakince, “benle her şeyi konuşup paylaşabilirsin, biliyorsun demi?”

Gene duraksadı…oyunu durdu,

“biliyorum kanka sağolasın..”

“yani.. çünkü benim en zor zamanlarımda hep yanımdaydın, bazen resmen taşıdın beni.. maddi ya da manevi, her türlü sıkıntımda
güvenebileceğim 1-2 insandan birisin..o yüzden, aynı duyguların senin için de geçerli olduğunu bilmek isterim..her şeyi aga.. anladın mı? her konuda, elimden ne gelirse, yaparım, senin için yapamayacağım şey yok..”

Güldü, “eyvallah abi ya..aynen..her türlü kardeşimsin..”

Gene sessizlik oldu..ben yapabileceğimi yapmıştım..”olaydan haberim var” dersem olmazdı..hem nilaya hem tolgaya ayıp olurdu..o yüzden bundan sonra artık top ondaydı.. ayağa katlım, yavaş yavaş üstümü değiştiriyorum, yatağı filan ayarlıyorum.. hazırlandım..yatıcam..o sırada da tolga maçı bitirip kaydetmiş, ps yi kapattı, odadan çıktı..her halde işeyecek..

Uzandım yatağa.. çarşafı üzerime çektim.. gözlerimi tanıdık tavana diktim.. dışarıdan gelen sokak lambasının ışığının tülden geçen ve odanın zifiriliğini kıran ışığının da yardımıyla gözlerim iyice alıştı karanlığa.. uyuması zor gecelerden biri daha benim için..ve bu kez bu konuda yalnız da değilim.. acaba nilay hala ağlıyor mu? Yoksa beni dinleyip uyudu mu?.peki ya tolga? Şu anda tuvalette gözlerini ovuşturup sümkürmekle mi meşgul?...

Pff.. sikicem bu duygusal ve gamlı tarafımı.. anlaşılan o ki, piç olabilirim.. pezevenk olabilirim.. hatta kerhane müdürü bile olabilirim ama gamsız olamam.. içimdeki duygusal ve merhametli yan hep orada kalacak, kendimi kaybedip insanlıktan çıktığım anlarda bile bana insanlığımı hatırlatacak..
“benim için sorun değil” dedi şeytan..”biz işimizi yaptığımız sürece geri planda dönüp duranların bir zararı olmaz.. ille de kötülerin kötüsü olmak zorunda değilsin.. hatta biraz hisli olman iyi.. bunu da doğru kullanırsak bir silah haline getirebiliriz..”

“hı hı.. senin için konuşmak kolay tabi..”

“benim için mi?..seni beni mi kaldı amk?..sen bensin, ben de senim.. bunda anlaştık sanıyordum?”

“anlaştık anlaştık..bir de şu talih ile anlaşabilsek iyi olacak.. beni ele geçirdiğin gibi, onu da kontrol altına almaya yetecek bir gücün var mı?”

“onu denetlemek zorunda değiliz..biz ona göre şekil alır, her durumda yapılabilecek olanın en iyisini yine yapmayı beceririz..bu gece yapılması gereken, nilayı aramandı.. ayçayı ise kaçırdığını filan sanıyorsan yanılıyorsun.. aksine daha sıkı bağlandı sana..o son duvar hareketi muazzamdı, beni bile şaşırttın doğrusu, tebrikler ;)”

“”sıkı bağlanma”nın işimize gelmediğini sanıyordum ben?”

“eahh.. böyle kızların sıkı bağlanması, devamı olan bir fak badilikten ibaret olur zaten..ilk deneyiminden sonra, her zaman elinin altında olacak, yedeğinde duracak ve boşluk anlarını doldurabileceğin bir “dost” kazanmış olacaksın ;)”

“öyle diyorsan..”

“öyle öyle..sen bana güven..o işleri bana bırak.. şimdi anlayışlı dost moduna geçip, arkadaşlarında sana düşen rolü oynamalısın.. tolga birazdan kendiliğinden açılacak sana.. cümlelerini hazırlamaya başlasan iyi edersin ;)”

şeytan karanlığın arasında kaybolup beni tekrar odada yalnız bıraktı.. aslında artık ona alışmaya başladım gibi..en azından muhabbeti sarıyor, melek gibi, devamlı beni eğitmeye çalışan öğretmen bir anne modunda değil, daha ziyade, oğluna çapkınlık kursları veren zampara bir baba gibi…eğer kısa vadede koyduğumuz hedeflere ulaşabilirsek, birlikte epey eğleneceğiz gibi görünüyor..
Tolga odaya geldi.. yüzünü kapının arkasına asılı bornozunda kuruladı.. sonra gidip yatağına devrilirken,

“hadi iyi geceler aga”

“iyi geceler kardeşim”

……………………sessiz dakikalar…nefesimi tutmuş bekliyorum..ama fazla da dayanabileceğimi sanmıyorum.. tolga birkaç dakika içinde konuşmaya başlasa iyi olacak, şayet konuşacaksa tabi..

“aga bu ev işini ne yapıcaz?” dedi o sırada…ben de çarşaf adlından bir “ohh yeeaah” hareketi çektim.. tolga, tıpkı şeytanın fısıldadığı gibi, konuşacaktı, ev meselesi ise bir nevi altlık, çorbadan önce gelen peynir-zeytin-yeşillik-pide gibi bir şeydi.. açlığımızı geçiştirmesi babında.. beklerken oyalanalım diye.. karnı bunlarla doyurmamak da lazım tabi.. sonra ana yemeğe, tatlıya yer kalmaz maazallah..

“çocuklarla toplanalım, bir konuşalım bakalım ya. Gerçi beşimize yetecek ev bulmak da zor ama…o dubleksler için de 7-8 kişi olmak lazım.. bilmiyorum ya..4+1 bulamaz mıyız acaba? Kirası ne kadar olur ki onların?”

“700 den aşağı olmaz herhalde?”

Adam başı..140..e bunun elektriği suyu, ısınması.. aidatı..hay amk ya…şöyle kişi başı 80-90 filan bulsak, kral olur aslında ama..”

“okula yakınlığı da önemli..”

“aynen..abi onu yarın konuşalım bir araya gelip..”

“öyle yapalım..”

“çok güzel olcak lan.. düşünsene, beşimiz aynı evde.. gelenimiz gidenimiz de çok olur malum.. ortalık karnaval yerine döncek amk (:”

“valla inşallah ya..ben de istiyorum artık bir ev olsun..eş dost rahat rahat gelip gitsin..biz rahat takılalım..ev sonuçta ya..evimiz olacak abi? (:”

şimdi tam sırası diye düşündüm,

“aynen aynen..ben bol bol kız atıcam bir kere de x)..sevgilisi olan arkadaşlar da rahat ederler tabi, özel anlar filan.. demi len çakal.. onun için istiyorsun zaten sen (:”

Tolga tekledi..”yok…yok abi..ya..bir arada olucaz diye…”

“tamam kanka utanmana gerek yok olm.. bizim kızların hepsini çağırırız zaten.. nilay benim de arkadaşım zaten amk (:”

Son kozumu oynadıktan sonra heyecanla beklemeye başladım.. evet, artık mevzu açılacaksa, zaman bu zamandı.. hadi tolga, kütüklük etme de konuşalım aq..

“nilayın geleceğini sanmıyorum abi” dedi..

Yess…
“niye olm yemiycez.. yani ben yemiycem en azından ehehe x)” deyip piçliğe devam ettim..

Biraz sessizlik oldu..

“nilayla ayrıldık biz..” dedi en sonunda.. kısa ve net..vay canına.. nilay da bu şekilde, lap diye söyleyivermişti..

Ne kadar rahat çıkmıştı ağızlarından “ayrıldık” sözcüğü? Hele ki birde onca zaman takılmış olan bir çift için? Acaba bir tek ben miydim böyle, lafı evirip çeviren, sol eliyle son kulak memesini tersten tutup çeken?..bak, normal insanlar, ne güzel çatır çatır söyleyebiliyorlardı karşılarındakine hissettiklerini.. eminim ki birbirlerinin yüzüne karşı da böyle net ve sade oldular..ne güzel.. oysa ben?..hep bir ima..hep bir gizli anlamlar.. ironiler..edebiyat parçalamalar…ince laf mühendislikleri..hay sikeyim kendimi..

şaşırmış taklidi yapmalıydım,

“oo..hassiktir ordan be?”

“bildiğini biliyorum abi..”

“ha..hassiktir..o zaman..”

Güldü..”kesin aramıştır seni..ya da mesaj atmıştır ne bileyim..”

“biliyorsun ya işte?”

“çünkü nilayı tanıyorum.. seni de tanıyorum (: ..kardeşim benim ya..deminden beri kıvrandığını anlamadım mı sanıyorsun.. eyvallah..o da beni düşündüğünden biliyorum..”

Yatağımın içinde rahatsız bir şekilde debelenip yan döndüm..vay amk..biz cin geçiniyoruz da, alem cingöz olmuş haberimiz yok..
“neyse.. neyse ne de..neden abi?”

“olmuyordu ben abi.. zorlayıp birbirimize daha fazla zarar versek daha mı iyiydi?..şimdi en azından iyi ayrıldık..en azından birbirimizin ve ortak dostlarımızın yüzüne bakabiliriz hala.. zaten iyi de bir ilişkiydi yani.. üzmedik birbirimizi.. saygısızlık etmedik.. eğlendik…çok.. güldük..mutlu ettik.. mutlu olduk..”

Sonlara doğru,şu durumda bile rahat ve cool geçinmeye çalışan tolganın sesinin titrediğini hissettim.. için fena oldu amk.. öyle be abicim.. kolay mı.. bunca zaman.. bunca şey…hele o başlangıçta yaşadıkları liseli aşıklar modu..o heyecanları…gözlerinden fışkıran mutlulukları…ve, gözümde, etraftaki herkesin gözünde hep örnek, ideal bir çift olmaları..

“olm sizi deli sikmiş..” dedim ben de sesim sinirden dalgalanarak..”madem bu kadar iyisiniz, niye ayrılıyorsunuz aq? Meslek mi ki bu zirvede bırakıyorsunuz?..”

“tsigalko.. nasıl anlatayım ki sana.. anladık işte..bir noktada tıkandık.. tarif edilebilir bir durum değil..”

“doğru..ben daha oralara kadar gelemedim bile herhangi bir ilişkimde, haklısın..”

“öyle demek istemedim abi..”

“yok yok.. anladım ben seni.. sizi..rahat battı size işte canım.. olan o…millet fellik fellik başını dayayacak omuz, elini tutacak el ararken, siz elinizde olanları savuruyorsunuz…hadi onu da geçtim..bir kere zamanlaman sikik.. kızı en zor zamanında terk ediyorsun aq? Böyle mi sevdiniz birbirinizi?”

Aslında haddim olmayan konulardı, ama sinirlenmiştim, hatta konuşurken farkında olmadan yatakta doğrulmuşum bile.. şimdi, tolga bana “sanane amk” dese, haklı adam.. bana ne? Ama diyemez tabi.. daha doğrusu demez..

“terk filan etmedim ben kimseyi.. ortak karar.. ayrıca yalnız filan kalacağı yok..zor zamanı evet..ama sen varsın, sonra, bir arkadaş olarak ben yine varım.. başka arkadaşları da vardır..”

“sen öyle san aq..kız beni ağlaya ağlaya aradı, şimdi ne yapıcam, kimsem kalmadı diye..hem sen demişsin bitirelim diye.. sanki her zaman böyleydi nilay, bir idare edemediniz yani şu özel durumları…”
Tolga da yatağında dikilmişti, ses tonu, benimkinin aksine daha sakin ve alçaktı,

“ben dediysem..bir öneri olarak dedim.. kesin bitecek bu iş demedim hoş..o da kabul etti anında.. zaten söylememi bekliyormuş belli ki..ben de haa, o zaman sorun yok, anlaştık diye düşündüm.. nilayın özel durumlarını idare etmek problem değil de, nilayı idare etmek problem be abi..son 2-3 aydır ne çektiğimi ben biliyorum.. sürekli kapris, sürekli sorgulama.. evet böyle değildi, ama bir noktadan sonra aramızdaki ilişki ciddileşti, nilayın da huyları değişti.. demek ki onca zaman rol yapmış, ne zaman uzun vadeli düşünmeye başladık, gerçek huyları ortaya çıktı.. sonra bir de o anne babasının şeyi filan derken.. senle de arası soğukmuş sanırım.. hepsi üst üste geldi.. iyice dayanılmaz bir hal aldı..ben taşıyamam abi..bir yere kadar yani.. beni sen biliyorsun? Sorun çözücü, öyle süper kahraman bir adam değilim.. tamam sevdiklerim için her şeyi yaparım ama, önce bir ne yapacağımı bilebilmem lazım.. bilmeden ne yapayım?? Nilay istiyor ki, o yapacağım şeyi de ben bulayım.. bulamam abi ben…o kadar zeki değilim..o kadar ince düşünemem…”

“Duygusal boşalım” diye bir tabir varsa eğer, işte o buydu beyler.. tolga, bunca zamandır içinde ne vardıysa, bir dakika içerisinde, sesi çatallaşa düzele ifade etmiş, bir anda bütün zehrini akıtmıştı.. eminim ki çok rahattı şimdi.. içinde tuttuklarının yükünden nihayet kurtulmayı başarmıştı..

“yani..” dedim, “birbiriniz için uzun vadede uygun olmadığınızı anlayıp, karşılıklı bir anlaşma yapar gibi.. bıraktınız birbirinizi..”

“aynen öyle” dedi..ama artık ağlamak üzereydi.. aman tolga, bari sen yapma hacı.. seni de öyle görmek istemiyorum.. yeterince göz yaşı gördüm aq..çoğu da yok yere ve benim yüzümdendi zaten..
“gerçekten yeterince mücadele ettiğine inanıyor musun peki?”

“ettim..ne gerekiyorsa.. olmadı mı olmuyor.. hatta şimdi diyorum ki, keşke daha da önce söyleseymişim..bu kadar da yıpranmazdım o zaman.. baksana, dünden razıymış zaten..”

“cık.. oğlum sen ne bakıyorsun ya onun öyle dediğine.. hala öğrenemedin mi? kadının “hayır”ı belki, belkisi evet demek gibidir..sen ona ayrılalım dediğinde, o da sana “nolur beni bırakma tolga, sensiz ölürüm” mü diyecekti? Nilay bu karakterde bir kız mı sence? Sen öyle söyleyince, o da muhtemelen senin dünden razı olduğunu sanıp tamam demiştir…amına koyucam ya…sizin daha edecek sözünüz var hacı.. hiç hiç.. hiç boşuna itiraz etme…böyle bitmez ilişkiler…

“O öyle demişmiş de, bu böyle sanmışmışta..o aslında şunu demişmiştee..” böyle bitmez…bitemez..en azından benim iki arkadaşımın ki böyle bitmeyecek…bir araya getiricem sizi.. konuşacaksınız..”

Karanlığa rağmen tolganın ellerinin arasındaki kafasının sarsıldığını görür gibiydim…biraz sessizlik oldu yine.. burun çekişleri…ben de o ara yeniden yatağa bıraktım kendimi..

“konuşucaksınız abi” dedim tekrar..”ve ayrılacaksanız da, bağırıp çağırarak, küfürleşerek ayrılacaksınız.. anladın mı? çünkü sadece o zaman gerçekten bitmiş demektir…anlaşarak ayrılma mayrılma olmaz!!”

Tekrar burnunu çekip zor duyduğum bir fısıltıyla..”bilmiyorum..” dedi..”olmaz o iş artık”…
“tolga..en azından sen zorluk çıkarma ha? Biliyorum, hala seviyorsun..o da seni seviyor? Boku bokuna, bir yanlış anlaşılma ve tripleşme yüzünden bitiriyorsunuz aranızdakileri.. sözde bitiriyorsunuz yani.. güya…hiçbir şeyin bittiği yok.. emin ol nilay için de öyle.. telefonun karşısında nasıl hıçkırdığını ben duydum tamam mı?... bitmedi bu iş”

Bir şey demedi, elleri yüzünü ovuşturuyordu..

“tamam mı?” dedim ben..”senden yana bir zorluk yaşamak istemiyorum bak.. nilayı da zaten ikna ederim.. anlaştık mı?..son bir konuşma..ve birbirinize gerçek düşüncelerinizi söyleyeceksiniz…öyle demek istemiştim, böyle anlamak istemiştim filan yok.. neyse onu söyleceksiniz.. tamam mı heyooo?!”

“tamam amk..” dedi çatallı bir sesle..”tamam.. konuşuruz..”

Ya..ya işte…demek ayrıldınız ha? Demek anlaşarak ayrıldınız?... hasssiktir ordan.. bebeler sizi.. herkes yer, kendiniz dahil, herkes yer ama ben yemek sizin tripleriniz…ulan ben, zamanında sizin ilişkinizin yarısı kadar bir aşk için götümü verirdim be…şimdi siz? Siz?? Elinizde olan şeyi, elinizin tersiyle itiyorsunuz aq..ayıptır lan.. nimet bu…günahtır…

Sana da sorucam nilay…senin de ağzına bir sıçılası var hani…sana da sorucam…

Ben rolümü oynayacağım.. görevimi yapacağım…üzerime düşeni, üzerimden kaldıracağım, ve size fırlatacağım…tuttunuz tuttunuz.. yoksa altında kalan, yine siz olursunuz..
O an anlıyordum ki, çok sevdiğim..ama öyle böyle değil, gerçekten çok sevdiğim ve önemsediğim iki dostumun ortak geleceğini kurtarmak için hala yapabileceğim bir şeyler vardı.. onları hala birleştirebilirdim..ve düğümünü benim atacağım bu aşk, eski halinden bile daha sağlam olacaktı şimdi.. böylece, ben yeniden sadece ve sadece, kendi kopuk iplerime, kopuk ilişkilerime dönebilecektim.. onlarla kedi merdiveni yapabilecek, parmağıma dolayıp, kanın parmak ucumda toplanışını izleyebilecektim.. evet…bunu hak eden sadece benim.. benden başka hiçbirinizin, etrafımdaki hiç kimsenin mutsuz olmaya ve mutsuz etmeye yetkisi yok..o şeref sadece bana ait..
Sadece bana..
..
bu gecelik benden bu kadar panpalar, tekrar görüşene kadar, sağlıcakla kalın ;)
selamlar panpalar (:

yarın akşam için 8-10 part ayarlamaya çalışacağım yine, özel mesajların bazılarına şimdilik cevap yazamıyorum, yazamadıklarım gücenmesin, çünkü vakit yok, ben de cevaplarımı gümbürtüye getirmek istemediğim için uygun bir zaman bekliyorum sadece ;)

aslında hedefim bu pazartesi 2. yılı bitirmekti ama zaman bulamadım ne yapalım..2-3 tane daha önemli olay kaldı, onları da yeterli derinlikte inceledikten sonra bu yıla noktayı koyalım, bazı yerleri atlayacağım çünkü günlük sağolsun, fazla uzadı aq, neler var daha, gözümden yaş geldi gülmekten okudukça ama mümkün değil hepsini yazabilmem, en iyilerini seçip yazacağım ve bitireceğim.

bir bokluk çıkmadığı takdirde yarın gece yine beraberiz,

ha bir de mini bir anket yapmak istiyorum, ne de olsa sizde sosyal bir topluluk sayılırsınız x)

muz aromalı süt mü?

yoksa

çilek aromalı süt mü?

düzgün cevaplar vermeniz benim işimi kolaylaştıracaktır, oluşturun kamuoyunuzu, iktidar siz olun aq (:

görüşmek üzere
selamlar panpalar,
çok keyifliyim bu akşam lan, neyse..bir de yüklü giricem vazelinlerinizi hazırlayın (:

10 dk ya başlıyorum
http://fizy.org/#s/1ajdwa

Günler geçti..tolgayla nilayı buluşturma çalışmalarım kısa zamanda ve kolayca sonuç vermişti, tolgayı zaten o gece ikna etmiştim, sabahına da nilayla konuştum, şaşılacak şekilde o da fazla diretmedi..”tamam” dedi..”konuşuruz”…o da böyle çabuk ikna olunca, iki dostumun da kalbinden aslında yeniden birleşmenin geçtiğini düşünüp mutlu olmuştum..harbi diyorum..bu beni mutlu etti yani, yeni ben bile bu gibi bir şey karşısında kayıtsız kalamazdı..

ikili, tavsiyemin aksine, okulda buluştular, ağaçların arasına konuşlandırılmış çardaklara gittiler ve ancak ben sabah dersimi bitirip, öğle molasında da yemekhanede çocuklarla yemeğimi yedikten sonra geldiler..mühendislik kantininde tek başıma oturmuş elmalı sodamı yudumlarken önce tolga gözüktü kapıda, el salladım, gördü, geldi,

“ne haber kanka? Nasıldı? (:” dedim pozitif bir şekilde..iyi düşünmeye çalışıyordum ki iyi olsundu sonuç..

Tolga gülümsedi, “iyiydi kanka..bu sefer harbiden ayrıldık (:”

Karşımda durmuş gülümseyen haline baktım, oldukça rahat, hatta mutlu görünüyordu.. hehe..herhalde benimle kafa buluyor hırbo..

“hııı” dedim alaya alarak, “aferin aferin, nilay nerde?”

“geliyor şimdi, bir arkadaşını gördü kapı önünde..”

Bekledim, 1-2 dakika sonra nilay da gayet pozitif bir şekilde geldi, bir sandalye çekti, ama o sandalye tolganın yanına değil, karşısına çekilmişti..bu ikisi göz göze gelip ufak bir selamlaşma yaşadılar gene..bak bak bak..hareketlere bak..beni kekleyecekler akılları sıra hıyar bunlar yaa (: tamam len işte barıştırınız, uzatmayın amk?

“yeniden bir arada olduğunuzu görmek çok güzel lan” dedim yarı ciddi sabah haberleri spikerleri modunda, “çifte kumrular, ayrı durmayın öyle karşıma geçin bakayım, bir sarılın, yan yana bir göreyim sizi ;)”

Bu ikisi birbirine baktı, sonra nilay konuştu,

“tsigalkocum..aslında pek çift olduk diyemeyiz..”

Tolga,

“başta da dediğim gibi abi, bu sefer sevgililik ilişkimiz tamamen bitti”

şöyle tiplere bir baktım..haa lan tam da az önce ayrılmış bir çifte benziyorsunuz aq..
“pff..ya tamam tamam hadi güzel şaka aferin, yedim sayın (:” dedim şakadan bir asabiyetle..

“şaka yapmıyoruz abi?” dedi tolga nispeten ciddileşerek..ama hala oldukça pozitifti..

Nasıl şaka yapmıyonuz lan?..gözüne ışık fener tutulmuş kedi gibi kaldım masanın ortasında.. sonra bir nilaya, bir tolgaya baktım.. hallerinden memnun ve gayet emin bir yüz ifadesi..

“nasıl.. yani?” diyebildim..

Nilay konuştu,

“konuştuk, senin önerdiğin gibi, hakikatten de aceleyle olacak iş değilmiş.. demi?” dedi onay almak ister gibi tolgaya bakarak,

“konuşacak çok şey varmış, edilecek çok teşekkür..” deyip gülümsedi tekrar..

Sonra tolga aldı sözü,

“aynen, konuştuk.. anlaştık..ve kesinlikle anlaşarak ayrıldık, ama bu demek değil ki arkadaşlığımız bitecek, ortak arkadaşlıklarımız zarar görecek?”

Sinirlenmiştim.. sesimi düşük volümde tutmaya çabalayarak,

“ne diyorsunuz siz ya, anlaştık manlaştık? Anlaştıysanız, ayrı olmazsınız arkadaş?..bak son kez söylüyorum, şakaysa eğer bu, komikliğini yitirmeye başladı..”
http://fizy.org/#s/1ajdwi

Tolga,

“şaka değil onu net olarak söyleyeyim. Çok şey konuştuk, aslında düşünce tarzımız bile hala aynı, sadece geleceği düşününce, birbirimize zarar vermemek için böyle bir karar aldık, yani ikimiz de aynı anda istemişiz bunu aslında anlatabiliyor muyum? Bunu da birbirimize fark ettirince, kimse terk edilmek zorunda kalmadı..aynı anda..”

“hem bizim hala arkadaş olamamak için hiçbir sebebimiz yok?” dedi nilay sonra, tolga devam etti,

“yani? Demi? aynen..biz hiçbir zaman birbirimize saygımızı kaybetmedik, şu son..malum zamanları da saymazsan, tartışmadık bile..güzel zaman geçirdik, güldük, eğlendik..mutlu olduk, mutlu ettik..aldatmadık, ayıp etmedik (burada bana bir taş geldi gibi oldu mu ne aq (: ) işte bu yüzden birbirimizin ve arkadaşlarımızın yüzüne rahatça, çekinmeden bakabiliriz..biz ilişkimizin hiçbir aşamasında birbirimizi üzecek ve utandıracak bir davranış sergilemedik..şimdi neden zamanında bir ayrılıkla, tüm bu güzel anıları ve değerleri korumak varken, zorlama bir ilişkiyle devam ederek bunları yitirelim ki?”

Nilay güldü, “süpersin, her zamanki gibi ;)” deyip tekrar selamladı tolgayı, sonra bana döndü,

“bu yüzden birbirimize de teşekkür etmemiz gerekiyor tabi, biz de bunu kuru lafla değil, medeni insanlar gibi, normal bir biçimde görüşmeye ve konuşmaya devam ederek yapacağız..ha tolga ne kadar durur bu sözde bilemem, ama ben kendi adıma ona bunu borçlu olduğumu hissediyorum , sayesinde hayatımın en güzel aylarını, yılını yaşadım” dedi,
şakadan laf atışının reaksiyonunu almak için tekrar tolgaya baktı muzipçe, bizimki de sırıttı,

“estağfurullah..kimsenin bir borcu yok..bir arkadaş olarak her zaman yanındayım..söylememe gerek bile olduğunu sanmıyorum (:”

Az önce gözüne fener tutulan kedi (ben), şimdi de pin pon maçı izleyen kediye dönüşmüştü..bir tolgaya, bir nilaya bakarak, oynanan piyesin realitesini kavramaya çalışıyordum..inanılmaz şaşırmış haldeydim ve doğrusu karşılık olarak onları da şaşırtmak için ikisinin ağzının ortasına baam! Diye birere tane çakmayı, sonra da “bu kuvvetli sümsüğe rağmen arkadaş olabilirik demi len?” demeyi düşünmedim değil..
bu arada çilek vs. muz anketi devam ediyor cumaya kadar, panpalar sizin bu konudaki fikirlerinizi ciddiye alacağım, dediğim gibi, ne de olsa bir kamuoyu sayılırsınız, araştırma araştırmadır demi len? (:
Karşımda durmuş, mutlu görünmekte olan iki sevdiğim insana şöyle bir baktım tekrar..bir şeyler söylemem gerektiğini biliyordum..ama bu laf ebesi adamın bile kilitlendiği anlar olacaktı elbet hayatta..o da bunlardan biriydi işte,

“yani.. bitti?” diyebildim.. hayal kırıklığımı sesime yansımasına umursamadan..

Bizimkiler yine önce birbirlerine baktılar, sonra bana.. tolga,

“bir boyutta bitti.. şimdi başka bir boyutta devam edecek.. ayrıca, tsigalko, sana da teşekkür etmemiz lazım.. sayende harika bir insan tanıdım, onunla harika bir yıl geçirdim, beni büyüten, adam eden, sevgiyi tanımamı sağlayan bir yıl.. bizim için yaptığın fedakarlıkları biliyorum.. hala daha yapıyorsun.. seni de kırgın görmek istemiyorum, bir araya getirdiğin iki insan, hala bir arada, sadece artık şekli farklı..”

Nilay,

“evet, sana ve…eee.. ebru ya da teşekkür ediyoruz.. tolga dünyanın en düzgün adamlarından biri, onu tanıdığım için çok şanslıyım.. seni..sizi tanıdığım için.. sizler olmasaydınız üniversite boş boş gelip gittiğim, boş insanlarla, boş muhabbet ettiğim ve bir anca önce bitirmeye heves ettiğim bir yer olup çıkardı..ve senden tek ricam, bizim aramızdakileri kabullendiğimiz gibi, senin de kabullenmen, bize darılmaman, sen bizim için fazlasıyla yaptın her şeyi, zaten sonuç alamamış da değilsin yani (: ..”

çenemi ellerimin arasına almış, zaydek gibi dinliyordum ikisinide..bu..böyle bir şey yani.. gerçekten mümkün olabilir miydi?..anlaşarak ayrılmam bilmem ne?..mümkün müydü bu?

Sahiden de, ikisinin de ayrılmak istediği zaman aynı ana mı denk gelmişti?..bu nasıl bir rastlantıydı? Ne derecede bir olasılıktı?

Milyonda bir mi? on milyonda bir mi?... ne güzel bir ihtimaldi böyle yahu? Düşünsenize, böyle bir durumda, kimse terk edilmiş, yenişmiş olmuyordu? Sanki bir süredir savaşan iki ordunun kumandanlarının, birbirlerine “tamam lan sizin olan sizin kalsın” deyip, anlaşarak, savaş meydanında çekilmesi, şehirlerine dönmesi gibiydi? bu düşüncemi de dile getirince, tolga,

“herhalde hala birbirimizi sevip düşündüğümüz için kaderin bize bir kıyağı bu” dedi,
Peki ya savaş meydanında kalan ölüler ne olacaktı? Yakılıp yıkılmış ağaçlar, evler.. kana bulanmış çimenler?..

Sordum..onu da sordum, “peki hiç mi anılarınız gelmeyecek aklınıza? Birbiriniz gördüğünüzde hiç mi hüzünlenmeyeceksiniz? Aklınız hiç mi karışmayacak? Üzülmeyecek misiniz? ” dedim..

Nilay,

“benim aklıma sadece, büyük çoğunlukta olan güzel anılar gelecek, onlar da beni üzmez, aksine mutlu eder, tolgayı her gördüğümde, her konuştuğumda, tekrar ve tekrar ne kadar iyi bir arkadaşa sahip olduğumu hatırlarım, geçmişle ilgili minnet duygum daha da artar (:”

Tolga yine gözleriyle teşekkür etti nilaya, biraz mahcup olmuş göründü hatta,

“ben de üzülüp efkar bağlayacağımı düşünmüyorum.. aksine Allaha, böyle güzel insanların varlığını ve beni bulabileceklerini gösterdiği için şükrederim..”

Son kozumu oynamaya karar verdim, biraz belden aşağı bir vuruş olacaktı, farkındayım, ama bu kez, şayet rol yapıyorlarsa, kesinlikle açık verecekleri bir soru olacaktı sorduğum,

“ya birbirinizi başkalarıyla gördüğünüzde?”

Kısa ve net şekilde vurulmuş bir darbe, tam karın boşluğuna.. böğüre saplanmış bir hançer gibi..

Sorumun etkisinin sonuçlarını almak için ikisinin de yüzlerine baktım dikkatle.. inanılmaz bir biçimde, ifadelerinde hiçbir değişiklik olmadı, gülüşleri solmadı, gözleri sağa sola kaçmadı, mimikleri etraftan yardım aramadı..

“ne olacak ki?” dedi tolga, “nilayın mutluluğu, benim mutluluğumdur ve o en iyisini hak ediyor”

“Hassiktir ordan kavat” deyip bir tane çakaydım iyiydi demi?..neyse,

“aynı şekilde düşünüyorum ben de..yalnız lütfen sıradaki yengemiz benden çirkin olmasın, bakınca yanına yakıştığından emin olmam lazım (:”

“o zaman işim baya zor” dedi tolga..

Gülüştüler..
Ben de gülümsedim konuşmanın başından beri ilk kez.. yarı şefkat, yarı kızgınlık.. yarı acıma ile gülümsedim..hey allahım..şu iki saftiriğe bak yahu.. anlaşmışlarmış..en iyisi buymuşmuş…aah ah..göz göre göre, hala birbirlerini seviyor olmalarına rağmen bırakıyorlar birbirlerini..kim bilir, belki de benim gibi, benim ilişkilerim gibi olmaktan korkuyorlar? Gözyaşlarının sel gibi aktığı, lanetlerin havada uçuştuğu, geride acı ve efkardan başka bir şey bırakmayan tek taraflı ayrılıklardan korkuyorlar.. sevmekten korkuyorlar.. ortak bir gelecek hayalinden korkuyorlar..ilk kavgalarından bile ne kadar korktular Allah bilir…

Gördüğünüz üzere, aslında benden bir farkları yok, sadece doğru zamanlama ve nispeten daha acısız bir ayrılık..ama ben nilayın da, tolganın da anılarla yalnız kaldığı ilk an, burada oynadıkları neşeli halden eser kalmayacağını biliyorum.. kolay mı lan, kulağına

“seni seviyorum” lar fısıldayan, dudaklarıyla dudaklarını, konuşmadan anlayan, gözlerindeki dünyaya ütopyalar inşa edip masallardaki gibi “sonsuza kadar mutlu yaşadığın” insandan ayrılmak? Kolay mı, o ütopyaya ilerde bir başkasının sahip olacağını bilmek, sahip olduğunu görmek…

Zor..

“vay be..” dedim..”nasıl olabildiniz böyle? Yani böyle kalabildiniz? Kalabileceksiniz?”

“kalbimiz temiz be abi” dedi tolga gülümseyerek..

Evet.. kesinlikle..

işte şimdi bende eksik olan şeyi tek bir cümlede söylemiş ve her şeyi benim için özetlemişti…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder