17 Ağustos 2013 Cumartesi

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 26

takip eden panpalara iyi geceler, görüşmek üzere *
iyi geceler panpalar, bu gece yazamayacağım programımdan dolayı,
yarın gece ise daha erken gelip epey uzun kalmayı düşünüyorum, hazırlıklarınızı yapın :p

yeni üyelik alan panpalara hayırlı olsun diyorum, kamp ateşimizin etrafındaki muhabbet ve kalabalık artıyor.. daha uzun süre yanacak inşallah bu ateş, sizler paylaşacaksınız, ben paylaşacağım..her birimiz bir şeyler öğrenecek diğerinde, "aa vallahi ben de böyle olmuştum" diyecek, geçmişi aklına gelecek, ya da geleceği düşünecek..

büyük bir aksilik ya da sürpriz olmazsa yarın gece 23.00 gibi başlarız, yorumlarınız için teşekkürler, düşüncelerinizi eksik etmeyin, sizleri seviyorum ;)

başlık altında görüşmek üzere
iyi geceler panpalar işimi beklediğimden erken bitirdim, birazdan başlıyorum ;)
..geç kalmamız, az daha aniden bastıran yağmurun ortasında kalmamıza neden olacaktı ki kendimizi apartmanın girişine atabildik,

"oha ya, hiç bir şeyi yoktu havanın?" diye görüş belirtti ceyda,

"ee kızım artık kış geldi, bakma burası ılıman iklim ama yağmuru pis olur ;)" deyip tecrübeli insan havası attım.

sıradan görünümlü orta yaşlı olduğuna inandığım, dış cephesi yeniden boyanmaya ihtiyaç duyar gibi görünen bina bizi karşıladı. kilitli olmayan otomatik kapıyı ittirip içeri girdik, 2. kat diye hatırlıyorum.

kapı zilini çalınca önce otomatiğe bastı karşı taraf,

"burdayız canım" dedi ceydanın cıvıldayan sesi,

sonra kapı açıldı ve biz çatlak sevgilileri bu gece evinde misafir etme cesareti gösteren, "değişik" kız göründü,

sanki sürpriz yapmışız gibi bir heyecan ve sevinç gösteri eşliğinde iki kız birbirlerine sarıldılar, kokoş kokoş bir kaç sevgi sözcüğü ve havada uçuşan "bebişim" lerden sonra nihayet ben de selam verdim ve içeriye buyur edildik.

bu değişik kız meltemin ilk anda dikkatimi çeken özelliği epey cana yakın olması oldu zira tanışma anında hemen yanak yanağa gelmiştik, biraz çatlak bir kız olabilir evet, ama bu tip şeylere takan ya da tahrik olan bir adam değilim, yeni tanıştığınız bir kızla gündeki teyzeler modunda öpüşük selamlaşmanız sık karşılaşabileceğiniz bir şey olmasa da ben yadırgamadım açıkçası..

neyse girdik içeri, bu ikisi birbirlerini buldular ya, daha saniye bir cıvıl cıvıl ötüşmeye kıkırdamaya başladılar, onları öyle samimi ve mutlu görünce benim de hoşuma gitti tabi, tipik ciciş kız dostluğu işte..ne yapsınlar, onlar da allahın bir kulu (: (nası la bu gülüş iyi mi (: )

biraz meltemden bahsedeyim, kumral, beyaz tenli, her an çok şaşkınmış gibi bir yüz ifadesine sahip orta boylu, balık etli diyebileceğimiz, saftirik bir kızcağız. çok ekstra bir görünüşü yok.. demek ki "değişik" tanımının içeriği hal ve tavırlarında..

şimdi başta değişik kız deyince tabi, böyle gotik, emo, ya da ne bileyim değişik imajlı, marjinal görünüşlü bir şeyler bekliyorsunuz karışınızda. keza ceyda da marjinal sayılır, hal böyle olunca, ben de piercingli miercingli bir hatunla filan karşılaşırım diye düşündüm ama, bildiğin tipik ev kızı görünüşlü ve epeyce candan bir hatunla karşılaştım.. gerçi ceyda görünüşünde bir şey yok demişti ama ben onu fiziksel sağlık olarak yorumlamıştım.

nedense insanlardan "değişik" "farklı" diye bahsedilince, ilk önce "bir özrü var galiba" diye yorumluyorum..
geçtik salona oturduk, kız hemen bize terlikler filan getirdi, böyle bildiğin bayramda akraba ziyaretine filan gitmiş gibiyiz, içimden dedim "birazdan baklavalarla fındık fıstık da gelirse şaşırma". girişte de dikkatimi çektiği üzere, zaten ev de bir acayip.. nasıl diyim, fazla dolu.. öğrenci evi gibi değil, bildiğin aile evi gibi yani.. maşallah halılar malılar her taraf, biblolar, aynalar, şilteler, bir sürü koltuk, 52 ekran tv, duvar saati, sehpa takımı.. ooohooo her taraf eşya ve gayet de muntazam sayılır.

hani hırsız olup bu eve soyguna girsem, öğrenci evi demem. daha önce de başka evlere konuk olarak gittiğim için (genelde mutlu sonla biten konukluklar evet) kıyaslama yapma imkanım oldu epeyce.. kesinlikle bir öğrenci evinden fazlası var burada..

neyse, genel havadan (ki o sıralar fena yağıyor) sudan muhabbetin ardından tanışma faslına geçildi, malum insanlarla tanışırken anket doldurtur gibi, "adınız-yaşınız-doğum tarihiniz" filan diye sormazsınız, tanışma, geniş ölçekli bir sohbetin arasına sıkıştırılan sorular yardımıyla, yavaş yavaş ve dolaylı yoldan gerçekleşir, tabi bu dolaylı muhabbeti buraya yazmaya kalkarsam bütün gecemizi ona ayırmamız gerekebilir, özet geçmek gerekirse, meltem aslen muğlalı, ceyda ile lise zamanı dershaneden tanışıyor (bak bu dershane arkadaşlıkları kimyanız uyuşursa daha bir sağlam oluyor ha, demedi demeyin) 86 doğumlu (hatta benden ayca büyük), babasının restoranı var, annesi ev hanımı, anlattığına göre epey rahat yetişmiş ve kendi çapında görmüş geçirmiş biri. (o masum tiple hemde, deme yauw?)

ceyda ve bu iki ciciş olarak paso kıkırdaşıyorlar, arada sadece kendilerinin bildiği bazı espri ve anılara gülüyorlar filan, ben de o ara evi incelemeye devam ediyor, arada ayıp olmasın diye gülüyorum.. henüz sohbete ağırlığımı koymadım, bırakayım da cicişler hasret gidersinler..

bu tarz durumlarda, yani kız arkadaşınız, bir süredir görmediği bir yakın arkadaşıyla bir araya gelip kaynatmaya başladığında araya girmeye ya da dikkatlerini çekmeye çalışmayın zira çekemezsiniz.. bırakın o, ilk ingiliz takımlarının iç sahada ilk 15 dakika yaptığı baskıya benzeyen hasret gidermeleri gitsin, kaynattıklarının dumanı dağılsın, ondan sonra devreye siz girip gecenin yönetimini ele alın.. yani başlarda hemen dikkati ben çekmeliyim, yoksa yetersiz-ezik görünürüm diye korkmayın.

nihayet bizimkiler birbirine doyunca, baklava ve fındık fıstık olmasa da, kurabiye-kek tarzı ufak atıştırmalıklar geldi "ceydacığım geliyor diye hazırlık yaptım" diye cıvıldadı kız, bu mutfağa gittiği sıra benimki bana dönüp,

"nasıl kız? gibisinden gülümseyerek baktı"
ben de boyun kırıp, "iyi ya" gibisinden gülümsedim ve fısıltıyla ekledim, "biraz çatlak değil mi?".

ceyda da gülerek karşılık verdi, "öyledir ama çok tatlı ya, tombişim benim".

"kilolu sayılmaz?"

"değil tabi canım, ben öyle seviyorum (:"

"kızmıyor mu :p"

"ııı kızmaz o bana.. kızarsa ısırırım" deyip bir kıkırdama koyverdi,

bunlar ayıkken böyleyse sarhoşken ne hale gelirler düşünmek bile istemiyorum.. herhalde şimdiki esra-ceyda kardeşler gibi bir şey olurlar yan yana iken (:

melte mutfaktan dönüp bizi dip dipe, ceydayı da kıkır kıkır gülerken görünce,

"hiişşt gençlerr, napıyosunuz bakiym ;)" diye takıldı, "yanlış olmasın, aile var" diye gır gır yapmaya devam etti,

"hıı, hani, kimmiş o aile?" diyerek oyuna katıldım,

çatlak kız iyice işi tiyatroya vurdurarak, "aa tsigalko beyy, bakın işte, ceydaa ve ben? bir aileyiz" deyip sarıldığı ceydayı yanağında öptü, bizimki de bunun göğsüne yattı..bu sevgi gösteriler ve samimiyet gözlerimi yaşarttı aq (:

hazır aile filan demişken ben de deminden beri kendimi oyaladığım mevzuyu açmaya karar verdim,
"meltem bir şey sorcam sana ama, bu evde biraz fazla eşya yok mu sence?" deyip güldüm, sonra da yanlış anlaması için ekledim, "yani aile evi gibi yani, olumlu manada söylüyorum ;)"

kız gülüp, "maşallah baya dikkatlisin hee (:, zaten öyle ya, aile evi" deyip güldü, ceydaya tekrar sarılıp az önceki esprisinin devam filmini çekti,

evet meltem eyvallah, iyisin hoşsun da, ben bunu geyik olsun diye sormamıştım.. neyse, bana ne amk, siktir et.. diye düşünüp ben de gülmekle yetindim, sorumu geliştirmedim, sanırım o ara biraz hoşnutsuz bir yüz ifadesi de takınmış olmalıyım ki kız düzeltme yapar gibi ekledi,

"şey, ama sahiden aile evi, öyleydi daha doğrusu, biz eşyasıyla kiraladık.."öğrenciye eşyalı ev" şeklindeydi"

haa.. şimdi anlaşıldı durum..

"oo iyi bulmuşsunuz ya, böyle opsiyonlar da varmış demek, bilmiyordum"

"tabi canım, bi de biz ilk kiracılarıyız, epey şans oldu.. gerçi eşyalar kullanılmış sonuçta ama durumları gayet iyi gördüğün gibi, bizden önce başka öğrenciler olsa iyice boklarlardı (:"

"siz bokluyonuz yani?" dedim ciddi olma taklidi yaparak, bunlar koptular.. kulağımı çınlatan kahkahaların ardından meltem, ceydaya dönüp, "nerden buldun bunu ayol çok şeker" deyip bana muzip muzip baktı..

kız benle olmayan taşağıyla taşak mı geçiyor beyler?

ceyda, "bulduk işte birbirimizi, o da benim gibi, zaten görüyorsun" deyip ellerime uzandı, meltemin kucağından kalkıp bana yaslandı,

değişik kız meltemin değişiklikleri ortaya çıkmaya başlarken ben müstakbel kayınvalidesine düzgün gözükmeye çalışan damat adayı gibi stabil gülümsememi ve pozitifliğimi korudum.

"tsigalko da eve çıkmayı düşünüyor seneye" dedi ceyda ev konusu üzerinden devam ederek,

kız, "aaa, iyi yaparsınız ya, burda yurttaydınız demi? doğru söylemiştin.. bence de ev daha mantıklı, hele böyle eşyalı filan bulursanız sakın kaçırmayın" deyip yeniden normal moda döndü, diyecektim ki ekledi,

"ceyda ile çıkarsınız artık?"

doğrusu böyle bir konuyu konuşmamıştım benim kızla, biraz utanır gibi olduk,

"yani.. bakıcaz bakalım.." deyip geçiştirdim, meltem özel hayatımız üzerinde pike yapmaya başlamıştı, eğer sevimli ve cana yakın görünerek bir yandan da benim özelime çomak sokmaya çalışacaksa, o kadar da tatlı olmadığımı anlamasını sağlayacak bir iki ince ayar çekmem gerekebilirdi bu gece, malum üzerime yoktur bu konularda *

gece muhabbet farklı seyirlerde devam etti, neyse ki meltem beni herhangi bir alanda sınamaya kalkmadı, valla iyi kız miyi kız dinlemez, lafı gediğine tıkardım. keza bütün bu canlılığının ve pozitifliğinin yanında biraz da patavatsız olduğunu idrak etmeye başlamıştım.. idare etmesi zor bir tip, her an coşabilir, parlayabilir, olmadık yerlerde olmadık şeyler yapabilir.. deli yani.. (:

saat epey ilerledikten ve yağmur da hızını kesmeyip yanına gök gürültüsü ve şimşekleri ekledikten sonra meltem sordum,

"gençler, bu gece bendesiniz demi?..dışarsı fena yani.. kalıcaksın demi ceyda?"

zaten bizim de niyetimiz oydu açıkcası, hani yağmur yağmıyor olsa bile, şöyle boş sayılabilecek bir evde, ceyda ile başbaşa.. lise eteği filan.. oyhşş..(:

düşüncelerden sıyrıldığım sıra da ceyda cevap verdi,

"canım yağmur durur heralde ya..sana zahmet vermiyelim?" diye yarı ciddi sordu,

"a aa, saçmalama salak şey ne zahmeti.. ceydaa, bak erkeğin de koruyamaz seni elimde kalırsın ona göre" deyip şakadan kızma taklidi yaptı meltem,

gene bir yerlerden bana iş atan bu cümleye de gülümsemekle yetindim,
güldürdün piç ;)
http://fizy.com/#s/1ai0c0

gece uzun olacaktı belli ki..

ceyda ile yatakta geçireceğim dakikalar biraz azalabilir..şimdilik bu hayalimi geri plana atsam iyi olacak..

kızlar mutfağa gittiler tekrar,

bu kez de ikisi yalnız kalmıştı, konuşulanın ne olduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok..
gerinip oturduğum yere iyice gömüldüm..fena götürmüyordum..bir zamanlar, yeni insanlarla (bilhassa sevgililerimin arkadaşlarıyla) tanışmak konusunda nasıl da kastığımı ve zahmetli bir iş gibi gördüğümü hatırlayınca kendi kendime gülümsedim..amma takıyormuşum haa milleti..bu ne aq..rahat olacaksın işte bak..sen rahat, sevgilin rahat, arkadaşları rahat..hayat buu..

bizimkiler gülüşe gülüşe mutfaktan geldiler, ellerinde yine tepsiler var, demin burnuma gelen kahve kokusunun da kaynağı ortaya çıkmış oldu böylece, yine atıştırmalık bir şeyler ve neskafelerle gelmişlerdi,

film izlemeye niyetlenmiştik, bunlar da dakikalarımıza eşlik edeceklerdi anlaşılan..abur cubur için teşekkür ettikten sonra, kız tekrar salondan ayrıldı, odasına gidip laptobunu getirdi..

haa..bak işte..ihtiyacım olan bir şey daha(bir tanesi eve çıkmak)..laptop ulan..benim niye laptopum yok?..he?..hani ihtiyaç da duymamışım bu güne kadar, evde pc vardı, yurtta da var..ama eve filan çıkıcam diyorsam, taşınabilir bir bilgisayarım da olsa iyi olur..bunu peder beye söyleyeyim de halletsin bari aq..

kız sehpalardan birini çekip laptobu kurdu, tam üçlü koltuğun karşısına, biz de dizildik böyle, ev soğuk sayılmamasına rağmen (merkezi sistem olsa gerek) bir de battaniye getirdi..efenim biz de böyle ayaklarımızı topladık, yan yana dizildik, ortada ceyda, bir tarafında ben bir tarafında meltem, yanlara da yastıklar mastıklar, tam böyle yuva gibi yaptık amk..
kız sordu,

"ne tarz izleyelim?"

e tabi, nasıl ki bir kaç ergen erkek bir araya gelince ya uzun eşşek oynar ya da ferre izlerse,
bir kaç salak genç de böyle kızlı erkekli bir araya gelince, ne izler?

ne izler?

korku filmi izler tabi ki aq..

yani bu fikstir, sözsüz bir kural gibi..bu oyuna alet olan ya da başlatan taraf olmamak için son ana kadar sustuktan sonra iki ekürimin "korku izleyelim yeaa" demesinin ardından ancak ben de "iyi olur" diyebildim.
kızlara korku filmi izletip, korktukları anlarda fordlayan tiplerden olmak istemiyorum zira..

bir şekilde, saçma bahanelerle diğer türlerin elenip "korku" filminde karar kılınmasının ardından sıra pek fazla çeşit olmayan klasörden film seçmeye geldi,

"halka 2 var?" dedi meltem, "birinciyi izlediniz mi?"

ben izlememiştim, ceyda da izlememiş,

"hımm o zaman pek anlamlı olmaz ama?"

"sen izledin mi peki?" dedim.."biri ikiyi"

"izledim de, yine izlerim yani fark etmez.."

"aa senin de izlemediğin bir şey olması lazım ama, bizimle eşit düzeyde korkmalısın ;)" deyip sataştım, "öyle bizi korkutup kendin gülmek yok ;)"

meltem kara kara düşünmeye başladı,

"ama doğru sen hepsini izlemişsindir, senin bilgisayarın" dedim.

sonra bu, "öyle galiba..ama yook..yeni filmler atmıştı arkadaşım, bi dakka" deyip başka şeylere tıkladı, "inşallah korku filmi vardır.."

neyse, baktık klasörde 5-6 tane daha film var, biri blair cadısı, epey eski bir filmdir, bunu görünce ben işaret edip, "aa blair witch varmış, izledin mi bunu, eski film bu baya?" deyip sordum.

"yok" dedi, "bunu da sen izledin herhalde?"

"yoo ben de izlemedim" deyince güldüler, hani öyle bir söylemiştim ki, "bu da izlenmez mi aq?" der gibi..

"ceyda sen?"

"yok ya, zaten benim pek aram yoktur bu tarz şeylerle de..bakma işte heyecan olsun (:"

filmin üzerinde uzlaştıktan sonra açtık,
gecenin göründe, üzerimizde battaniye, dışarda yağmur, şimşekler, karanlık, büyük salonda blair cadısını izlemeye başladık..hay sikeyim o filmi akıl eden beynimi, işaret eden parmağımı..nerden seçtim aq..
ben genelde korku filmlerinden korkmam.. biraz klişe bir cümle ama, öyle yani harbiden de..ne o aq..ööö bööö, kolu koptu bacağı koptu, yok götüne şeytan kaçtı bilmem ne...

ama bu amk filmi sadece korku değil, psikolojik olarak da geren bir yapım olduğundan, sağolsun bizim de psikolojilerimizi sikti bıraktı..

film bitti bizim kafalarımız zonkluyor bildiğin, kızlar hiç öyle "aayy uyy" deyip çığlık atmadı, "ayy bakamiyciiim" deyip şirinliklere girmediler, zira film harbiden sikti yani.. öyle rol yapmaya takatleri kalmadı, ceydanın bazı yerlerde nefesini tuttuğunu, "oouff" dercesine içinin titrediğini filan hissettim.. gözleri irileşmiş halde şok modunda izleyip bitirdiler filmi..ben de epey etkilenip takdir ettim.. tuhaf filmdi vesselam..bir de ordakiler de üç kişi, biz de üç kişi filan..

neyse, biz epey dağılmış halde filmi bitirdik, herkes derin bir oh çekti, meltem,

"final.. manyaktı, şimdi gel de uyu bu gece" dedi yarı ciddi..tam o ara çakan şimşekle oda aydınlanınca bütün film çıt pıt oturan kızlar önce bir hayret-korku nidası koyverdi, sonra da gülmeye başladılar.. sinirleri bozuldu salakların ya (:

meltem hemen kalkıp ışığı yaktı..

biz silkinip toparlandık filan..

"içmeden uyunmaz bunun üzerine" dedim gırgırına..

meltem tip tip baktı,

"harbi ha..gençler..ne dersiniz?"

ceyda,

"aa ama deminden beri petibör yiyip çay may içiyoruz, bira filan gider mi artık bunun üzerine" dedi, "hem bak sonra sabaha kadar çişe kalkarız, daha beter, koridorda öcüler yer"

bunlar gene gülmeye başladılar manyak gibi..amk delileri, meltem,

"ne birası kızım... likör var.." dedikten sonra bana doğru bakıp destek aradı,

"harbi mi?" dedim..

"ee yaani, viskimiz de vardı ama bitirdik.. öyle bira mira, çocuk içkisi onlar" deyip şakadan caka sattı,

"vay be, ev değil gece kulübü maşallah, disko topunuz nerde?" dedim,

gene gülüşmeler..

"bunlar da eşyaların arasında mıydı, viski-mini bar filan?" diye devam ettim.

gülüşmeler.. gülüşmeler..

zaten kafaları tuhaf olan kızlar iyice zıvanadan çıktılar, meltem en son nefes nefese,

"içer.. miyiz..ayhh.. sinirlerim bozuldu yhaa ahahahaha..ha? ceyda? tsigalko, getireyim mi?"

ceydaya baktım, ne dersin gibisinden,

"iyi ya, kafamız rahat uyuruz ;p" dedi..

"senin korkmana gerek yok bitanem, ben yanındayım" dedim melteme gıcık bir bakış atarak, "bence sen iki misli içmelisin :p"

"hıı, pislikler..hem ceyda benle yatıcak demi bebişim?"

ceyda ile yine göz göze geldik, bu gülmeye başladı,

"bilemiyorum melteem.. satılabilirsin yani.."

"hiii.. çoook fenasınız siizz... "

"getircen mi nevaleyi?" diye konuyu değiştirdim

"tamam be, manyak" deyip sırıtarak odadan çıktı, ceyda ile baş başa kaldık gene, bana gülümseyen ama kararsız gözlerle bakmaya başladı,

"beraberiz demi?" dedim.

"beraberiz" deyip dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu..

o ara baktım meltem koridorun filan ışığını yakmış, herhalde içkiyi alacağı yere kadar yaka yaka gitti..vay amk korkak tavuğu yaa (: ceyda da farkedince koptu gene,

"kıızz.. korkak tavşan.. geliyim mi?"

cevap gelmedi, onun yerine ışıkları söndüre söndüre hızlı adımlarla meltemin kendisi geldi,

"tamam.. hadi içelim" dedi aceleyle..

"hani bardak?"

"aaayy unuttum.. neskafe bardaklarına koyalım, şimdi mutfağa gidemicem valla.." diye ekledi yarı gülen yarı kaygılı bir ifadeyle,
salak harbiden korkmuş lan.. tamam biz de korktuk ama, evin içinde yürüyemeyecek kadar değil..

getirdi şişeyi, mandalina likörü, bok gibi afedersin.. tamam bira hamallık, sarhoş etmiyor filan da, yani bu da içilmez be arkadaş..ben sevmedim.. az içtim zaten, çeyrek kupa filan anca.. zaten bu böyle su içer gibi de içilmez diye sanıyorum..biz bildiğin yatmadan önce ilaç yutan adamlar gibi şak diye içtik, hatta ben ayakta içtim bildiğin..

hiç bu kadar acele, ciddiyetsiz ve içmek olsun diye içtiğimi hatırlamıyorum..

ceyda da fazla beğenmedi, dibinde biraz bıraktı..ama maşallah meltem götürdü malı.. yarasın, ne diyim..
bir sıçıp geldim,
iki part daha atacağım panpalar,

bu arada kimler burda bu gece, bir ses verseler? sözleşmiştik, kaç kişiyiz merak ettim :p
http://fizy.com/#s/1ago1d

nihayet..nihayet aq..

etrafı biraz düzenledikten sonra önümüzde sarsak adımlarla yürüyen (kafa gitti) meltem bize oda gösterdi,

"siz benim odamda kalırsınız" deyip sarhoş sarhoş gülümsedi.."yaramazlık yapmayın.."

tabi hocam..

kızlar bir kere daha birbirlerine sarıldılar..ceyda ayakta anca duran arkadaşını odaya götürmek istedi, ben de kalacağımız odaya geçtim, ışığı yaktım..
o da ne? üç tane zenci, pusu kurmuş beni bekliyor!

dermişim (:

odada üç zenci yoktu belki ama, beni şaşırtacak epey şey vardı diyebilirim. bir kere oda çok geniş, sanırım evin anne-baba yatak odası burası. gardrop, şifonyer, ayna, makyaj masası, küçük tabureler, çalışma masası, ikili yatak, bir tane tekli koltuk..ayrıca odanın içindeki kişisel eşyalar da epey fazla, renkli ve yine muntazam..

böyle, nasıl diyeyim, klasik bir 90 lar başı evliliğinin mobilyaları, üzerine biraz daha milenyum tarzı mobilyalar ve eşyalar..baya değişik, kompoze bir yatak odası..epey hoş bana göre, meltem i kıskandım desem yalan olmaz..acaba ben eve çıkınca odam nasıl olacak..

odayı hayranlıkla inceleye inceleye yatağa ulaştım..kendimi üzerine bıraktım, epeydir böyle geniş yayılmamıştım..alıştık tekliye tabi..

yatağın üzerinde olduğum yerde kelebekleme yüzüş yaparken bir yandan da bu gece ceyda ile burada yapabileceklerimizi düşündüm..güreş müsabakası bile çevirebilirdik valla..saatlerce..
ben böyle hayaller kuradurayım, benim kız odadan içeri süzüldü,

"hemen kurulmuşuz yatağa? ;)..nasıl ama odası, çok hoş demi?"

"evet..bildiğin yatak odası..sen biliyor muydun?"

"e tabi canım geldim daha önce iki kere filan.."

"beraber mi yattınız :p"

yatağa doğru usul usul, kırıta kırıta süzülürken,

"eveet, ne var??" dedi asi asi..yavaşça yatağa tırmandı, dizlerinin üzerinde ilerledi..toplanıp iyice kısalan eteğini dizlerinden en az bir karış yukarısını daha gözlerimin önüne seriyordu..karşımda duran afet-i devrana baktım..puff..zaten güzel olması yetmezmiş gibi bir de zaafım olan,içimi gıcıklayan kıyafetler içerisinde..

üzerine doğru yaklaştı, tam çıkmadan eğilip dudaklarıma ulaştı..bir kaç saniyelik öpüşmenin ardından yanıma uzanıp başını omzuma yasladı..
ağırdan alması hoşuma gitmişti..zira ben de ağırdan almak, tadını çıkarmak istiyordum bu gecenin..aklıma, henüz birbirimizi tam olarak tanımadığımız ve benim yeterince sıcak olmadığım, buna rağmen mükemmele yakın geçen, eskişehirdeki ilk gecemiz geldi..kafamda onlarca soru işareti ile, rahatsız bir biçimde sevişmiştim onunla..yine de geçirdiğim en güzel geceydi..

o zaman bile öyleyse, bu geceyi hayal edemiyordum..yani, aslında ediyordum tabi de..ne düşünsem az geliyordu..her şey olabilirdi bu gece..her şey..ama ne olacağı o kadar da önemli değildi..mesele bir çomağı bir deliğe girip içini karıştırması değildi benim için..sikmek, sikişmek değil, sevişmek, aşk yapmak istiyordum ben..gerekirse sadece dokunur, öpüşürdüm..o bile yeterdi bana ceyda yanımdayken..zaten daha şimdiden ufaklık içerde headbang yapmaya başlamıştı bile..

beyler harbiden işin cinselliğinde değilim, bu zaman kadar öyle sanıyordum ama, bu kız..ben bu kızı severim abicim..okşarım..öperim..kırılmasın, incinmesin diye pamuk ipliği örer gibi örerim onu..nazik ve naif..

işte bu yüzden de, ağırdan almak istiyordum ben de..o benim için üzerine binilecek bir motor, sürülecek bir at değildi..yavaş yavaş, duygu katarak, hayvanlaşmadan, hem romantik hem de egzantrik şeyler yaşayacaktık bu gece..bazen sakin, bazen tutkulu..bazen düzensiz..bazen tempolu..
önümüzde saatler var..normal ortamda birbirine dokunamayan bölgelerimizin sabırlı bir biçimde hasret gidereceği saatler..

çimenlere yayılmış, yıldızları izler pozisyonda gibiydik..başlarımızı birbirimize döndürdük..biraz öpüştük... aynı anda hem tutkulu, hem de ürkek olmayı nasıl başarıyordu dudakları? sanki kaçarken beni yakalıyormuş gibiydiler, kovalayınca yakalanmıyor, kaçınca kurtulunmuyor..

daha bu küçük sevgi eylemi sırasında bile vücudum keyifle karıncalanmaya başlamıştı bile..
biraz sonra ayrıldık birbirimizden..

kalp atışlarımız nispeten düzene girene kadar el ele, sakin bir şekilde yattık..bu sükunet deminden beri kendini duvardan duvara vuran minik tsigalkoya da yarar sanmıştım ama kendisi bayrak direği gibi, eşofmanı göndere çekmiş, inatla dikiliyordu..ceyda farketti, kaş göz yapıp güldü,

"nee..ne var?" dedim pişkin olmaya çalışarak,

imalı imalı "maşallah.." deyip gülmeye başladı..beni kızdırmaya çalışıyordu..

"napiym kızım.." dedim mırıldar gibi..gene utandırmıştı beni amk..hani, kız o kadar rahat, o kadar içten ki, onun rahatlığından ben utanıyorum lan..yoksa bana kalsa sorun yok, yani, karşımdaki kız "aay bune, sapık mısın" dese ciddi ciddi, umursamam..ama böyle tam tersi olunca, ben kendimi karı gibi hissediyorum aq..

yan dönüp sarıldı, kulağıma cıvıldadı,

"yok bir şey yap demiyorum canım..senin elinde değil sonuçta, onun kendi aklı var ;)" deyip gene kıkırdadı..

nihayet deminden beri üzerime yüklemeye çalıştığı tatlı kızgınlığı yaşatmayı başarmıştı bana,

ben de yan döndüm, "gel kız buraya"

ayrılması suç gibi olan, birbirine özel dudaklar yine birleşti..bu kez bedenler de eşlik etti ona..ellerimiz birbirinin beline, sırtına dolanırken, o kadar da ağırdan alamayabileceğimizi düşündüm..dibini görmeden bırakılamayan şarap kadehleri gibiydik birbirimiz için..bırakamıyor, yavaşlatamıyor, önümüzü alamıyorduk..
üzerine biraz daha yüklendim..karşılık verdi..ön sevişme, münferit bir tartışmadan çıkıp, yerini mahalle kavgasına bırakmak üzereydi, birbirimize dolanmış ellerimiz sertleşti, okşamalar artık o kadar da kibar değildi..öpüşürken birbirinin peşinden koşturan dillere, arada çarpışan dişler de eşlik etmeye başlayınca,
bir kez daha yükselttim vitesi, tamamen üzerine çıkmak üzereydim ki bir an da beni, ne olduğunu anlamama fırsat vermeden, adeta tam gaz yapıp üzerine de nitro çakarak altına altı,
yatağa mıhladı..bütün gece, yürüdüğü zaman ki ahenkle sallanışını gözlerimin önünden çekemeğim kalçaları, kasıkları şimdi benimkilerin üzerindeydi..

minik tsigalko eğer ses çıkarabiliyor olsa, kesin feryat ederdi o anda..
üzerimde yavaş ama kararlı hamlelerle gidip gelen, yüzüme kapanmış dudakları ve etrafımı çevreleyen dalga dalga kızıllığının altında beni hapseden bu tanrıçanın kulu ve kurbanı olmaya hazır hissediyordum kendimi..beline dolandım..inip kalkan, kavisler çizen hatlarına hakim olmaya çalıştım..

biraz süre geçtikten sonra üzerimden doğruldu, nefes nefese kalan, pembeleşmiş yüzüyle karşılaştım, saçlarıyla harika bir uyum oluşturuyordu elma yanaklar..

"çorabımı..çorabımı çıkariyim, kaçmasın.." dedi zorlukla,
bu küçük kesintisi ateşkes gibi kullanıp ben de kazağımı ve atletimi çıkarıp bir kenara fırlattım..tıpkı filmlerdeki gibi..şu zaman kadar anca izleyebildiğim, ama şimdi kendim oynadığım bir film..
kız çorabını ince naylon çorabını çıkardı, yatağın kenarına bıraktı, yeniden üzerime doğru gelirken çıplak göğsümü farketti, duraksadı, sonra o da kendi üzerindekine asıldı, bir hamlede sıyırıp çıkardı..siyah sütyeni, kırmızı siyah eteğiyle üzerimde kalakaldı..

kalp atışlarımız eskişehir bandosu gibi atadursun, ben ellerimle sütyeninin arkasına uzandım, o da bana yaklaştı biraz daha..birazdan, daha önce, ilk gecemizde de görmeye vakıf olduğum biçimli göğüsleri yeniden karşımda olacaktı..ben kopçayla uğraşırken (amına koyim onun) saçları çıplak göğsüme düştü, gıdıkladı..kendime hakim olmakta, sakin kalmakta zorlanıyordum, kopçayı açtığım anda,

odanın kapısı da çat diye açılıverdi..
son bir part daha girelim, hepinize tekrar selamlar ;)
http://fizy.com/#s/1ajewq

..meltem, ışığı da hala açık olan odaya "ceyda şey dicem.." diyerek lambur lumbur dalmıştı ki, ceydayı üzerimde yarı çıplak görünce, "ayy! çok pardon" deyip ok gibi gerisin geri dışarı kaçtı..

bir an ceyda ile göz göze geldik..gözüne fener tutulmuş geyik gibi kalmıştık..şaşkınlıktan açık ağzına elini götürdü..bir eliyle, az önce refleks icabı kavradığı sütyeni bıraktı..arkasına uzanıp süveterini aldı, sırtına geçirdi, üzerimden kalkarken, "ben..ben bi bakıp geleyim.." dedi kız kesik kesik soluyarak..utandığını hissettim..eh, ne de olsa az önce sevişirken arkadaşına yakalanmıştı..ben ise, hayret..gayet rahattım..acaba şokta olduğum için mi?..

ulan bir bu kalmıştı başıma gelmeyen iyi mi..millet 31 çekerken anasına babasına yakalanır, biz de sevişirken elin kızına basıldık..
ceyda yataktan inip hızlı adımlarla dışarı çıkarken, çorapsız çıplak bacaklarının arkasından hüzünle bakakaldım..

zavallı tsigalko..zavallı küçük tsigalko..zavallı taşaklarım..ceyda 1-2 dakika içinde dönüp devam etmezse bu gece ağrıdan uyuyamam herhalde..

bir kaç dakika sonra döndü..

saçları hala karışık, bir eli alnında, utangaç ve şaşkın bir gülümsemeyle yaklaşıp kendini yatağa attı yeniden..
dönüp "ne oldu?" gibisinden baktım..

"öff.." dedi sıkkın biçimde gülümseyerek.."pis yakalandık ha.." diye fısıldadı.."sorun değil, diyor, hatta özür diliyor kız ama..tuhaf oldu be.." deyip sırıttı..

"yanii..evet.." diyebildim..

"ya herhangi biri olsa neyse de..arkadaşım olunca..bi de meltem olunca.."

gülmeye başladım..çatlak ya..asıl herhangi biri olsa daha fazla kaygılanman gerekir..bi dakka.."bi de meltem olunca" derken ne demek istemişti?

"nasıl yani..meltem olunca?" diye sordum..

epey kaygılı bir suratla yüzüme baktı..göz kaş oynatıp bir şeyler ifade etmeye çalıştı ama anlam veremedim..

"ya..meltem..şey biraz.."

"ney?..muhafazakar mı? öyle görünmüyor pek?"

derin bir nefes alıp zaman kazanmaya çalıştı..üzerine gittim,

"ceyda?..bilmem gerek, biliyorsun?"

nihayet, yüzü epey tuhaf şekillere girerek konuştu,

"tam..tam tersi diyelim.."

"neyin tam tersi?"

"muhafazakarın..ya..ama işte tsigalko..daha fazla sorma lütfen zaten yeterince utandım..üff.."

kafam karışmıştı..
ne demek lan muhafazakarın tam tersi? ateist mi?..ee, olsun, bize ne?..ama bunu demek istemiyordu ceyda..ha..haaa... anladım lan galiba..oha..

"azgın mı?" dedim saf saf

"tsigalkoo" dedi küçük bir çığlık eşliğinde.."tamam..konuşmayalım artık..ben konuştum onla..gitti yattı..zaten ruh gibiydi..kafası yerinde değil, belki sabaha hatırlamaz bile ne gördüğünü.."

"e niye gelmiş madem?" diye sordum..

"beraber..yatalım diyecekmiş.."korktum ama gerek yok ya" filan dedi sonrada.."

"deme ya..işe bak.." dedim hala şaşkın bir vaziyette..

"eşek kadar kız?"

"öyle..ama ne diyim..neyse, yatırdım demin, gelmez artık... konuyu kapayalım.."

"kapayalım?" dedim bozuk bozuk.."sen açtın canım zaten..ben bir şey demedim.."

"neyse ne ya.." deyip sıkıntıyla göğsüme gömüldü.."gidip ışığı da kapatayım..olur mu?"

"olur..nasıl istersen" dedim.

bir kaç dakika sonra, bu kez karalıkta, yine benzer bir pozisyonda, ama üzerimizdekiler biraz daha eksilmiş vaziyette tam gaz icraat halindeydik..
bir durum bir kalkmaktan dolayı ambale olan ufaklık nihayet daha fazla dayanamayıp ilk kurşunu attı *. "sarsılarak boşalmak" diye bir kalıptan o zaman haberdar olsaydım, kesinlikle böyle kodlardım bunu beynime..

durmadık tabi..arada bir kaç pozisyon geçişi oldu, bir ara iyice kendimizi kaptırdık, ceydanın kalan son iç çamaşırını da sıyırma aşamasına geldim, ellerimi yakaladı..doğru..bokunu çıkarmamak lazım..

kaldığımız yerden tam gaz devam ettik, kah o, kah ben, o tamamen soyma hareketini saymazsak, belirli sınırlar içerisinde ve duygularımıza ket vurmaksızın seviştik..az önce kendi adıma verdiğim "hayvanlaşmama" sözü, iki taraf adına da ihlal edilmişti..

2. dalganın geleceğini hissettiğim an, daha uygun bir pozisyon yaratmak üzere bu kez üzerine çıktım..bu 2. posta, bokseri büyük oranda kullanım dışı bırakan ve genelde boşalmalar arasında en zevkli olandır..sadece benim için mi böyle bilmiyorum ama genel olarak da böyle olsa gerek,
e ilkinden bir şey anlamıyorsun zaten..peter north filan değilse, maksimum 5 dakika içinde geliyorsun..
3. sü, 4. sü desen..dalga uyuşuyor..mermi azalıyor..hene hissiyat az..

o yüzden bence 2. posta, en muhterem postadır..bunu da elbette en muhterem pozisyon olan klasik misyoner de yapmak icap olunur..*

ceydanın üzerinde gazı köklerken, kız da artık iyice kendini kaybetmiş, sesli solumalarının yerini inlemeler almaya başlamıştı..çok çığırtkan bir kız değil(yani rol yapmayı sevmiyor) ama yarım saattir üzerinde harcadığım çaba karşısında da taş olsa çatlardı zaten aq..o kadar da olsun..

son düzlüğe girdiğimi hissedip iyice hızlandım, bin bir türlü ,garç gurç, curk, pat sesi arasında onlara eşlik eden karşılıklı inlemelerin de yardımıyla, finiş çizgisine doğru deparı basmış gidiyordum..bu güne kadar yaşadığım sevişmelerin en güzelinin, en görkemli finaline doğru..
misyoneri bozdum..kendimi kaybetmişim..bacaklarından tekini kaldırıp üzerine yaslandım..tam omuza alamadım ama öyle acayip garip bir durumdayım işte neyse..

nihayet dakikalarca sallanan şampanyanın patlatılması misali patlamış..üzerine gırtlağıma da hakim olamayarak bir rahatlama nidası koyvermiştim..ceyda da bu haykırışıma farklı ünlemlerle eşlik etti..ve ayrıca, ufak bir kapı sarsılması da..

kendimizi koyverdiğimiz, o zevkin arşının sırasında,sanki hayal gibi, ama aslında oldukça net bir şekilde, olmaması gereken bir sesin daha bize eşlik ettiğini ikimiz de fark etmiştik..bir an dona kaldık..

birbirimize baktık..sesin nerden geldiğinin farkındaydık..gözlerini ve yüzünü karanlıkta zorlukla seçtiğim ceydanın ne düşündüğünü anlayamadım..sonra kulağına eğildim,

"senin kız..bizi gözetliyor, çaktırma.."

"tamam" dedi fısıltıyla..

bozuntuya vermedik, ceyda tekrar üzerime çıktı..çarşafları üzerimize çektik..ben bilerek duyulabilecek bir sesle "daha yeni başlıyoruz deyip güldüm..o ara ceyda kazağını tekrar üzerine geçirmekle meşguldü..

hazır olunca, yorganı üzerimizden attık..bir-iki dakikalık sevişmenin daha ardından, tekrar fısıldadım, "hadi"

ok gibi üzerimden fırladı, bir atlayışta kapıya ve yanındaki ışığa ulaştı, ikisini de aynı anda açtığında, ben de yatağım da doğrulmuş, kim bilir kaç zamandır bizi gizlice gözetlemekte olan ve bu ani atakla şoke olan meltem i görüyordum..kısa gri geceliğinin altından, dolgun beyaz bacakları... o bacakların arasından yıldırım hızıyla çektiği ama gözümüzden kaçıramadığı eli..

wow..acayip bir tablo..sıradışı... neredeyse sürreal..acaba rüya mı görüyordum?..

ceyda bilmem kaç zamanlık ve "cicişim, tombişim" diye sevdiği arkadaşının karşısında öfkeyle dikiliyordu..

durumlar,

baya "değişik" bir hal almaya başlamıştı anlayacağınız..
takip eden panpalara iyi geceler, güzel geceydi, 4 saat yazmışım

başlık altında görüşmek üzere, yorumları ve bahisleri (: eksik etmeyin
iyi geceler panpalar, bir kaç günlüğüne şehir dışında olacağım için devam etmem zor görünüyor, fırsat bulursam girip bir kaç part atmaya çalışırım, o zamana kadar kendinize iyi bakın, görüşmek üzere ;)
iyi akşamlar panpalar, sıkı bir kaç günün ardından nihayet biraz rahatladım. ay sonları böyle oluyor sunumlar vb..

bu gece biraz dinlenip hafta sonu kaldığımız yerden yardırmayı düşünüyorum bir sıkıntı olmazsa, yorumlarınız için teşekkürler *
sazan avi. si, oranlamaları filan derken gene eğlenceli bir kaç gün geride kalmış, başlığın altı her daim renkli sayenizde.

yarın görüşmek üzere, herhangi bir saatte gelebilirim, sabah-öğlen-akşam, sürpriz olur ;)
iyi geceler panpalar 10-15 dakika içinde başlıyorum ;)
nerde kalmıştık?

hah, evet, şu, "kimin kimi bastığının belli olmadığı" sahne..

aslında buralara biraz felsefe yapmayı düşünüyordum ama zaten epeydir yazamadığım için gerildim, o yüzden hikayeye balıklama dalıp gidelim derim..

ceyda ile meltem karşı karşıya gelmişlerdi kapının önünde.. bense altımda yarı ıslak boxer * yatakta, şamdan dergisine poz veren ebru şallı gibi yanlamasına duruyorum, az önce, gözetleme davranışına ek olarak fark ettiğim detay (ki ceyda bunu gördü mü bilemiyorum) hala gözümün önünde,

lan kız resmen bizi izleyerek kendini parmaklıyormuş, ohannes.. yoksa bana mı öyle geldi..

ceydanın yataktan fırlayışı ve ilk "meltem!" deyişinin ardından, saç baş dalacak sanardınız, ama öyle olmadı, sanırım sadece kızların anlayabildiği bir dilde mırıldaştıktan sonra benim kız dönüp,

"canım biraz konuşucaz biz tamam mı?" dedi asabi bir şekilde,

iyi, der gibi kafa salladım, odanın kapısı üzerime kapandı, bunlar gittiler..

yatağa boylu boyunca uzanıp yorganı üzerime çektim,

ceydayı ilk defa böyle görüyordum..o rahat, gamsız kız resmen sinirlenebilmişti..e tabi, en yakın arkadaşlarınızdan birinin, siz sevgilinizle güreşirken röntgencilik yapması pek sakin karşılanabilecek bir durum değil..

tabi eğer erkek değilseniz..ve altınızdaki kız öylesine takıldığınız, orospu yerine koyduğunuz bir çakma prenses değilse..

harbi bak, ellerim ensemin arkasında, tavana bakarak * * biraz bu konuyu düşündüm..

ulan bilerek, isteyerek, kız arkadaşını düzüşünü, kankalarına izlettiren (kıza çaktırmadan tabi) herifler var, hatta onu da geçtim, bunu videoya filan çekenler bile var..o çektiklerini yayınlayanlar var.. çeşitli mecralarda..

nasıl bir kafa yapısı lan...

olduğum yerde yattı yuvarlandım..10 dakika oldu, 15 dakika oldu.. gelen giden yok..bir çıkıp bakayım dedim, ama onları hoş olmayan bir konuşmanın ortasında yakalayabilme ihtimalimin olduğu düşüncesi beni engelledi.. öyle ya, belki de şu sırada bir arkadaşlık bitiyor.. bilemezsin.

kalktım ışığı kapattım, yeniden yatağa girdim.. öyle beklerken, bir ara dalmışım..
ışık açılınca uyandım,
ne kadar zaman geçmiş bilmiyorum ama öyle yarım saat filan olmamıştır, en fazla bir 10-15 dakika daha işte.. ondan öncesini de düşünürsek, yarım saattir odada yalnızdım sanırım..

ceyda yatağa yaklaştı, ben biraz sersem haldeyim öyle dalıp hemen uyandığım için..lan şimdi düşünüyorum da, nasıl uyuyabilmişim aq o ahval ve şerait içindeyken, hayret..ya çok yorulmuşum * ya da harbi gamsız anıma denk gelmiş.. evde olay var, ben osura osura uyuyorum (:

"tsigalko?" dedi ceyda temkinli bir şekilde..

"hea..ne oldu canım.. konuştunuz mu?" deyip esnememe engel olmaya çalıştım bir yandan da..

ceyda biraz daha gerilerek,
"şey.. konuştuk..özür diledi.. şey için gelmiş aslında.. korkuyor ya bu..bana beraber yatamaz mıyız diye rica edecekmiş gene işte.. kafa da iyi.. daha demin yatırmıştım ama uyuyamamış.. neyse..o ara gıcırtıları filan duyunca.. (burda bir gülebildi) öyle, anlık şey etmiş..ya aşkım kusura bakma ya..seni de rezil etmiş gibi oldum..:/"

ceydanın kesik kesik, tedirgin şekilde anlattığı hikayeyi kafamda oturtmaya çalıştım..o ara ceydayı da özür dilenecek bir durum olmadığı konusunda rahatlattım,

"sorun değil canım, senin ne suçun var zaten?"

"ya ne bileyim.."

daha sonra meltemin hikayesine yöneldim tekrar.. demek anlık bir olaydı.. hımm..o zaman o elin orda ne işi vardı? he? bahse girerim ki en az 10 dakikadır oradaydı, biz orkazımm olurken o da bir an heyecan yapıp kapıyla akraba oldu herhalde..

ceydaya sormaya karar verdim,

"anlık mı ordaymış..e..o zaman..o şey neydi öyle..?"

"ne neydi?"

"görmedin mi sen?"

omuz silkti tatlı tatlı,

"bebeğim, anlamadım valla neden bahsettiğini, ne gördün ki sen?"

harbi ne gördüm lan ben.. acaba ışığın ya da bilinç altımın bir oyunu muydu o sahne?
öyle ya, meltem odaya ilk daldığın andan itibaren bir şekilde ister istemez tuhaf imgeler yerleşmişti beynimin karanlık köşelerine.. cidden o anı hayal etmiş olabilir miydim?

yok lan.. daha neler aq..resmen eli şeyindeydi işte.. ceyda görmemiş.. direkt yüz yüze olduğu için..ya da gördü ama görmezden geliyor ki arkadaşı (ve dolayısıyla kendisi) hakkında daha da fazla olumsuz hislere kapılmayayım..

ceydaya şöyle bir baktım..rol mü yapıyordu?..

pek sayılmaz.. harbiden tamamen saf ve neden bahsettiğimden haberi yok gibi bir hali vardı..

konunun üzerine gitmedim, konuyu değiştirdim,

"aman neyse ya..önemli bir şey değil..ben takmam zaten.. şeyi sorucam ama..siz epeydir yoktunuz, nerdeyse yarım saat filan oldu, demi?..ne konuştunuz o kadar?..benim yüzümden aranız bozulsun istemem"

beyler, buraya dikkatinizi çekerim ki, soruyu tamamen iyi niyetle sordum..
kızın gözleri irileşti, yüzü gerildi,

"ko..konuştuk işte ya..biraz tartışmış da olabiliriz ama.. sorun kalmadı.. senin açından da kalmadı demi tatlım?"

bitanem, hayatım, tatlım, aşkım..

bu kızın bana hitap şekillerini seviyorum,
klişenin babası olmuş bu banal sevgi sözcüklerini bile öyle bir tonlama ve zamanlamayla söylüyor ki, sanki dünyada ilk söyleyen o, ilk duyan da ben mişim gibi özel hissediyorum.. evet evet.. karı kılıklı herifin tekiyim tamam.. ccc romantiq serseri ccc (:

ben de sevecenlikle karşılık verdim,

"kalmadı tatlım.. böcük (:"

yanağından makas aldım..az önceki sorumun üzerine bu kadar gerilmesi beni şaşırtsa da sorgulamamaya karar verdim.. ceyda sorgulanmaz zira.. çünkü size yeterince güveniyor ve seviyorsa, buna gerek kalmadan duymak istediğiniz her şeyi, hatta fazlasını kendisi anlatır zaten..

rahatlatıcı öpücüklerimi emrine sunmak için boynuna dolanıp üzerime doğru çektim.. biraz kasıldı, öyle anlık direnmesi beni yeniden şaşırttı.. allah allah..ne oluyor lan?

soran gözlerle baktım,

kızın hala bir sıkıntısı var belli,

"ceydacım? beni beğenmiyor musun artık ;)"

sıkıntıyla gülümsedi..

"o mümkün değil de... benim sana bir şey söylemem lazım.. deminden beri, nasıl girsem bilemedim"

hah, işte bahsettiğim açık sözlü ceyda (:

"söyle bitanem?..benden çekinecek değilsin ya?"

"biraz çekiniyorum açıkçası bu konuda.."

"söyle söyle (:"

"ya..ben gecenin geri kalanını meltemle geçirsem? yatamıyor işte kız.. şimdi onu orda öyle bırakırsam.. arkadaşım sonuçta..her ne kadar bu geceden sonra bazı şeyler değişecek olsa da.."

şimdi anlaşıldı benimkinin derdi, beni yalnız bırakmak zorunda gibi, nasıl tepki vereceğimi bilemedi.. anlıyorum seni canım...

sıkıntılı yüzüne sevecen bir öpücük kondurdum,

"bu muydu bir saattir kıvrandığın şey? (:"

mahzun mahzun gülümsedi.."fırsatımız varken seninle olamamak.. bunu telafi edicez bir şekilde.. emin olabilirsin hayatım.."

"telafilik bir durum filan yok bebeğim.. demek ki bir sonraki görüşmemizde saniyelerimizin kıymetini daha iyi bileceğiz.. o kadar ;)"

kızı gevşeten ve sıkıntısını yok eden sihirli kelimelerin ödülünü uzun bir öpüşmeyle aldım..
sonra yataktan ayrıldı, kapıya doğru ilerledi, geriye doğru aktrisvari bir bakış atıp,

"iyi geceler hayatım" dedi..

ben de tam karşılık vermek için ağzımı açıyordum ki zamanın donduğunu hissettim..
beynimin bir yanından girip aniden en derinlerine saplanan ok gibi bir düşünce, ağzımdan çıkması gereken kelimelerin formasyonunu değiştirdi aniden..
birilerini, içerden, yakından, tanıdık ama pek sevilmeyen birilerinin kontrolü eline alması saniyenin on da biri kadar bile sürmemişti,

"ceyda" dedim..

"aslında meltem de burda bizle yatsa ya? yalnız kalmamış olur işte..sen de benden ayrılmak zorunda kalmazsın?"

ağzımdan çıkan kelimeler, ses tonum, bana bile yabancı geldi, acaba ceyda tanıyabilmiş miydi?
bir eli kapının kolunda, salak bir gülümsemeyle kalmıştı benimki,

sessiz geçen bir kaç saniyenin ardından,

"e..emin misin? bu söylediğinde?"

omuz silktim.."ne var.. olmaz mı?"

şaşkın gülümsemesi iyice büyüdü,

"ya sadece bir öneri canım.. tamam bir şey demedim" dedim kıvırmaya çalışarak..

"oohoh.. tsigalko..ciddisin, harbi harbi ciddisin (:"

öyle salak salak biraz daha bakıştık, sonra ben durumdan iyice rahatsız olup,

"tamam hadi git artık" dedim bozuk bozuk..

duymamış gibiydi sözlerimi.. ağzı açık, elleri birbirine kenetli bir kaç saniye daha kaldıktan sonra konuştu nihayet,

"ben.. söyleyeyim melteme.."

"nı..ne..dur.."

fırlayıp gitmişti bile..

hay aq sikeyim çenemi.. dilimi..

kız zaten arıza olduğumu biliyor.. şimdi iyiden iyiye sapık olucaz gözünde..
sıkıntıyla yatağa devrildim.. nerden geldim amk evine be..gerçi değerdi aslında ama..ah amına koyim ah..kendi evim olsa işte.. hiç böyle sorunlar olmaz..el sikiyle gerdeğe girersen bu kadar olur..o gece ev mevzusunu tamamen kafama koydum beyler.. yanlış anlamayın, sırf sikiş kakış için değil..ev iyidir yani.. üniversiteye gidip de evde kalmadan dönen insan, bence yarım öğrencilik yaşamış demektir..

ben kendime lanet ede dururken odanın kapısı bir kere daha açıldı, ceyda ve meltem girişte göründüler.. benimki hafiften dürterek meltemi odaya soktu.. yazık lan.. düşündüm de, kız kendi evinde mülteci gibi oldu aq bu gece.. kendi odasına utana sıkıla giriyor..

bir şeyler demek için ağzını açmıştı ki atladım,

"tamam sorun değil (:..cidden.. burası senin evin meltemcim..ve gayet konuk seversin (fazlasıyla) bir sorun-sıkıntı yok benim açımdan" deyip olabildiğince içten ve rahatlatıcı şekilde gülümsemeye çalıştım..

kız bunun üzerine diyeceklerini yutup gülümsemekle yetindi, yatağa doğru ilerleyip bir dizini attı, kısa geceliğinin sıyrıldığı yerlerde süt gibi, dolgunca bacaklar meydana çıktı..ou yes.. balık etli fantezisi.. bunu sevenler ağzının tadını biliyor.. ibneler sizi..

ceyda ışığı söndürdü, bir süreliğine yeniden karanlığa gömülmemizden faydalanarak "karanlık tsigalko" nun imalı esprilerinden birini yapmasına izin verdim, zira ışık açıkken yaptığım takdirde kızarma ihtimalim var,

"ee kızlar beni ortanıza alırsınız artık? he he"

samimiyetinden ve herhangi bir güldürücü etkisi olup olmadığından emin olamadığım sikko esprimi fake bir gülüşle de desteklemiştim.. şimdi iki kızdan biri bana "sen ne diyon amk?" dese, göt gibi kalırım yani.. diyecek lafım olmaz..

"aa ben yatıcam ortada..bir yanımda sevgilim bir yanımda arkadaşım ;)" diyerek şakayla karışık (olduğunu sandığım) önerimi baltaladı..
halbuki önerim şakayla karışık filan değil.. bunun gayet farkındayım.. benim niyetim başka..

sakın yanlış anlamayın... bu sefer de ceyda dan meltem e geçiş filan söz konusu değil.. tarzan mıyım ben aq..sarmaşıktan sarmaşığa atlayacağım..
ceyda ile olan ilişkimde en ufak bir problem ya da tereddüt yok..ama o süt mısırı bacaklar.. offfss... keşfedilmeye açık yeni bir vücut... dolgun kalçalar... acaba meltemi üzerimde zıplatıyor olsam, o kalçalar benim kasıklarıma her çarpışımda nasıl titreşir, nasıl yankılanırdı..

bu sapık düşünceler anaforunun içinde döner dururken, sağ omzumda ceydanın başını hissettim.. söylediği gibi, ortamıza o yatmıştı..

ve karanlıkta olduğumuza bir kere daha şükrettim.. acaba yüzüm ne hallere girmişti..
bir süre, kızların kıkırdaşması, benim bel altı imaları içeren esprilerim ve yatakta durmak bilmeyen bir kıpraşma eşliğinde geçti..

neden sonra meltem e,

"meltem, ya mahsuru yoksa banyonuzu kullanabilir miyim? çok az.." diye sordum,

normalde çok zorda kalmadıkça yapmayacağım bir davranıştır bu, hatta sorarken bile utanırım..ama bu gece öyle şeyler yaşandı ve bu üçlü artık öyle bir yüz göz oldu ki..harbi suratlarımız eşşek derisine döndü..ne utanma kaldı ne arlanma...

meltem,

"aa tabi, tabi, ne mahsuru aşk olsun" diye candan bir karşılık verdi..

eşofmanımı da alıp odadan ayrıldım, iki çatlağı yatakta yalnız bırakmıştım..

banyoyu niye kullanıyon, sıçıcan mı? diyeceksiniz.. hayır, bildiğiniz gibi huylu, pimpirikli sikiğin tekiyim, o yüzden kıçımdan şu harabe halindeki boxeri çıkarıp bir bel altı duş alıcam izninizle..

neyse buraları geçelim.. benim bu temizlik takıntım en umulmadık anlarda hem başıma dert olmuş hem de dertten kurtarmış bir huydur.. annemden miras..ne diyim.. duş alırken geldiğim bu düşünce beni bu abuk subuk zaman diliminde ailemi düşünmeye itti.. olaya bak, içerdeki bir odada, yarı çıplak iki kızla aynı yataktayım.. hiç bilmediğim bir evin, soğuk banyosunda taşaklarımı yıkıyorum.. aklıma ailem geliyor..her şeyim ayarsız abi..bir şeyim, iki şeyim değil ki..

şu sıralarda, benden yüzlerce kilometre uzakta mışıl mışıl uyuyan, sevgili, biricik oğulcuklarını da yurdunun sıcak yatağında, ilim irfan aşkıyla bir sonraki okul gününü bekler halde düşleyen ailem.. benden, sizin yetiştirdiğiniz bu bebeden böyle bir yaratık gelişeceğini bilemezdiniz elbet..ama hala sizlerin öğretilerine ve değerlerine uyuyorum.. elimden geldiğince.. anne, bak gayet hijyeniğim..

anneanne, kendimi üşütmüyorum.. kızlar sağolsun.. sıcak tutuyorlar..

babacım?..kimsenin namusuna ırzına zarar vermedim (henüz) merak etme.. kimsenin tamponuna çarpmadım.. biraz patinaj yapıp lastik yaktım sadece..

oğlunuzun keyfi yerinde.. beni düşünmeyin..

banyoyu bulduğum gibi bırakmaya özen göstererek çıktım, boxeri mutfaktan bulduğum bir migros poşedine tıktım.. sabah çöpe sallarım herhalde..
devrim yolunda bir şehit daha (:

altımda eşofmanla yeniden odaya doğru ilerlerken, kot pantolon giymediğim için kendime aferin çektim,
donsuz kot giymeyi deneyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız..o sikiniz varsa sikiniz, zımparalanmış keresteye döner yeminlen.. taşaklarınız rendelenir, salataya katmalık olur..

amk..

odaya girdiğimde ışığı yakmadım kızlar uyumuş olabilir diye, (düşünceli bir insanım gördüğünüz gibi)..
ama uyumamışlar, birbirlerine iyice sokulmuş vaziyette bir şeyler fısıldaşırlarken yakaladım.. yakaladım demeyelim de, gelmiş bulundum işte.. kimseden kaçtıkları yok yani..

ben gelince bir iki espri yaptılar üzerime, ben de üzerilerinden yuvarlanarak kendi tarafıma ulaştım..
sırtı bana dönük olan ceydaya sarılıp arkadan kucakladım, kalçasının kavisini kasıklarımda hissedince biraz daha yapıştım, güldü..

oh ulan.. böyle bir keyif yok.. zevk yok.. yastık gibi sarıldım kıza, yumuşacık, sıcacık yatıyorum..ama bir kere daha boşalmazsam iyi olur zira donu hallettik, eşofmanı da batırırsam walter white gibi dal taşak dolanırım ondan sonra..

uyumamak için neredeyse bile bile direnen yatak ahalisi sonunda biraz yorgun düşmüş olacak ki sesler kesildi.. ceyda meltem ve benim aramda pasta misali, ben ceydanın boynundayım, nabzının atışlarını, hatta damarlarından geçen kanın sıcaklığını bile hissedebiliyorum... harika bir kadınsın sen.. benim kadınım..

öte yandan meltemin sadece yarım metre kadar uzağımdaki yüzünü de belli belirsiz seçebiliyorum.. gözleri açık gibi görünüyor.. uyumaya niyeti yok.. karanlığa rağmen birbirimize baktığımızı hissediyoruz.. daha doğrusu onun bakışlarının beni delmeye çalıştığını ben fark ediyorum..ne yazık ki meltemin yüzünde ve bakışlarında, beni çekebilecek herhangi bir şey yok.. üzgünüm sütlaç..ama bir tur verirsen binerim tabi orası ayrı..

az daha zaman geçinde ceyda uyudu.. herhalde üzerinde oluşturduğumuz sıcaklığın filan da etkisiyle iyice mayışıp bayılıp gitti.. beni ise sanki gizli bir güç ayık tutmakta..lan daha demin dalıp gitmiştim ya hani? gene dalsam ya öyle.. uyusam..yarına uyansam..şu geceyi anlatsam artık.. hani, kötü bir gece olduğundan değil de..ne bileyim.. tamam..bitsin artık.. çünkü boka saracak daha fazla uzarsa biliyorum, zira meltemin göz akları dakikalardır karanlığın içinden bana doğru parlamakta.. bense, gözlerimi kapatıp yüzümü tamamen ceydanın ensesine gömmek varken, inadına, o parıltılara meydan okuyorum.. içimden,

"kaçırmıyorum lan gözlerimi, hadi bakalım.. bana baktığının da farkındayım.. evet sen de benim sana baktığımın farkında ol..okey!" diye geçirirken, çoktan uykuya dalıp giden ceydaya ait olması imkansız olan bir kaç parmak bacaklarımın üzerinde dolanıyor.. piyano çalıyorlar..

uzun gecenin, uzun senfonisinin giriş kısmının notaları bu işittikleriniz.. zira o parmaklar, daha sonra belime, göğüs kafesime ilerliyor, güya benim rahatsız olmasın diye biraz uzaklaştığım ceyda, daha da dar bir alanın içine sıkışıyor.. deminden beri üzerimde solo atan parmakları, eli, ceydanın belinden çektiğim elimle yakalıyor, sıkıyorum.. biraz sertçe olmalı ki sesli bir soluk duyuluyor..eli bırakmıyorum.. biraz gevşetiyorum sadece..o gevşekliğin arasında yine hareket ediyor parmaklar.. sanki bana bir şeyler söylemeye çalışıyorlar..

elim, ceydanın üzerinden uzanıp karşı kıyıya gidiyor, orada, sahilleri, kayalıkları yokluyor, dolaşıyor.. deminden beri zaptetmek için uğraşıp, nihayet rölantiye alabildiğin ufaklık, "mızrak çuvala sığmaz" misali yeniden şahlanıyor.. şahlanınca, önündeki kalçanın kavisine dayanıyor... daha da kendinden geçiyor.. tuhaf işler oluyor bu yatakta.. belden aşağım başka birinin kalçasına yaslanmış, ellerim ise bir başkasının belden yukarısıyla ilgileniyor.. tabi benimle de ilgilenen eller var..
bu kombinasyon ne kadar sürdü bilmiyorum, ama ufaklık bir noktadan sonra iyice uyuşunca artık bu duruma bir son vermem gerektiğini anladım, zira aksi takdirde eşormanın da amına koyacağım..

ellerimi meltemin göğüslerinden çektim,
sikimi, delmek üzere olduğu kalçadan ayırdım (ceydanın kalçası)

birbirine yapışmış gibi duran ikiliden ayrılıp yatağın bir ucuna gittim, süngülü piyade tüfeğine dönen dalgam yorgana sürtünce, acı-zevk arası saçma sapan bir his verdi.. elimi atıp yokladım, hal hatır sordum, ne dese beğenirsiniz?

"dönülmeeezzz akşamııınn uffkuuunndayımmm, vaaaakiiitt çoooook ggeeeğğğğççç"

yarak haklı beyler..

yarak haklı..

yataktan fırlayıp kalktım, doğruca banyoya..şu akşamın sabahını getirelim demi?

kapıyı açarken gayri ihtiyari dönüp yatağa doğru baktım, meltem hafif doğrulmuş beni izliyor..amk kaşarı.. dönüp odadan çıktım, artık tanıdık olan banyoya ulaşıp çavuşu tokatlamak vesilesi ile üzerimde biriken elektriği boşaltmaya nail oldum ~osmanlı pornosu mübarek ehehe~

filmlerdeki gibi, tek elimi fayansa dayadım, az önce yaptığım aksiyonu düşündüm.. gereksiz bir güç gösterisiydi aslında..lan salak.. zaten bulup bulabileceğin, senin dilinden en iyi anlayan kız arkadaş, elinin altında..ne diye elin orospusunun gazına geliyorsun da böyle salak salak atraksiyonlar gidiyorsun..az daha altını gene batıracaktın zaten..amk salağı seni...

düşüncelerden sıyrılıp işimi bitirdim, banyodan çıktım..

koridorda meltem ile karşılaştım..

"ne?!" dercesine kaş göz ettim, agresif görünmeye çalıştım,

üzerime geldi, sarıldı, dudaklarını, beceriksizce benimkilere bastırdı, bir bacağını belime atmaya çalıştı, ama esneklik katsayısı yetmedi, (ya da o götü kaldıramadı da diyebiliriz). ilk an da tepki veremesem de, sonra üzerimden ittim, odaya doğru ilerledim, evet, meltem, şu son hareketin ile orospuluğunu kesinlikle tescilledim diyebilirim..

arkadan sarılan eller beni bir kez daha frenledi, lan!

hışımla döndüm, ışımaya başlayan günün ilk ışıkları yüzüne vururken, meltem, salak yüzüne yabancı bir ifade ile bana bakmaya devam etti..

ne cesaret lan..vay amk kızına bak sen..ne cesaret..

dik dik bakmaya devam etti.. ağzının ortasına bir tane çakıp, sonra da kız arkadaşımın yanına dönebilir ve sıcak uykuma kaldığım yerden devam edebilirdim.. zira beni epey kızdırmıştı bu gereksiz cesareti..

ama cezalandırmak için her zaman daha iyi alternatifler mevcuttur..

meltemi kolundan yakaladım, duvara çarptım * * üzerine abandım, bu kez saldırı sırasın bendeydi,
az önceki salak girişimine binaen, nasıl öpüşmesi gerektiği konusunda hızlandırılmış bir kurs verdim oracıktan, az önce belime dolayamadığı bacağını, bu kez bir elimle destekleyerek ben sardım, yüklendim.. daha da sert, elleri sırtımın üzerinde çılgınlar gibi gidip gelmeye başladı, sesli soluk alışları koridorda yankılandı..

biraz geri çekildim, etrafı taradım,
sonra yeniden koluna yapışıp, diğer kızlardan birinin olduğunu tahmin ettiğim odaya doğru koşturdum, kapıyı açtım, içeriye daldık,
bir hamlede üzerine atılıp yatağa yıktım, bacaklarının arasına girdim, zaten kısa olan gri geceliği iyice sıyırıverdim..ve tekrar yüklendim..

sonunda..
süt mısırın tadına bakabilmiştim..

31 çekmeye başladığınızı hissediyorum..ama bu geceye dair, hatırlamak ve anlatmak istediklerimin detayı bunlarla sınırlı..o yüzden ellerinizi sikinizden çekin derim..

bu kadarla sınırlı çünkü, tahmin ettiğiniz üzere, bu pek de hoş bir anım değil ve bu duruma kesinlikle skor gözüyle bakmıyorum.. daha ziyade, "kırmızı kart" gösterdim diyelim..

çünkü her ne kadar tutkulu bir adam da olsam, seviştiği kızı neredeyse boğan, gözlerini yaşartan, yatağa çivileyen bir adam değilim ben..

belki, kimine göre biraz sert, ama nihayetinde aşk ile sevişirim..

o sabaha karşı ise, tek yaptığı iç güdülerini dinlemek olan, çiftleşme mevsimindeki bir yaban öküzünden farklı değildim..

.
.
eşofmanı son anda kurtarıp bacaklarına sağlı sollu boşaldığım ve odadan çıktığım sırada hala hıçkırmakta olan kıza, evden ayrılırken sanki hiç bir şey olmamış gibi gülümseyerek selam verdim,

ceyda da tombişini, biraz soğukça da olsa selamlayarak bizi bu gece misafir ettiği için teşekkür etti, sonra da eve bir daha gelmemek, sahibini de bir daha görmemek üzere siktir olup gittik..
bu gecelik bu kadar yetsin panpalar, spartacus gelmiş izleyeyim.

yarın gece görüşmek üzere,

kamp ateşinin etrafında yerini alan yeni yüzlere ve bazı sabahlarda benim yerime odun toplayacak kadar yüce gönüllü olan eskilere tekrar selamlar, iyi geceler ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder