17 Ağustos 2013 Cumartesi

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 31

http://fizy.org/#s/3edxk8

“hayatımdan defolup gitmeni istiyorum” dedi..

!!!111&%#+$

Nassıl?..konuştum,

“anlamadım?” dedim, mimiklerimle de bunu destekleyerek,

“anlamayacak bir şey yok..gayet net!” dedi, sesi sakin renkte ama yüksek tondaydı,

“Ceyda ile konuştuk..kız bana her şeyi anlattı” deyip gergin bir gülüş yerleştirdi yüzüne..”kıza neler yaptığını biliyorum..ben, benden ayrılırken bile , “demek ki bu sefer cidden aşık oldu” diye düşünüp sana kızmamıştım..kendimi öyle teselli etmiştim..ama sen var ya….neyse…sen bunu alışkanlık haline getirmişsin resmen..pislik herif..” dedi..iğrenen bir yüz ifadesiyle, düşüncesini interaktif olarak da destekledi..

Hımm..enteresan..ebru ve Ceyda mı dertleşmiş? Acaba bu konuşmayı kim istedi? Artı, bu konuşma ne ara oldu lan? Yoksa Ceyda hala şehirde mi?..

Bunu daha sonra düşünmeye karar vererek, arka raflara iteledim, şimdi ise, kızgın ve cool adamı oynamam gerekiyordu,
“ya, bi Dakka, bi Dakka…sana ne?? Ha? Ceyda ile benden sana ne? Bu bir, ikincisi, ben zaten senin hayatında değilim, hatta hatırlıyorsan kendi ellerimle çıkardım seni de “”kendi hayatımdan!”” “

Acımasız bir saldırıydı doğrusu, benim de sesim yükselmiş, ukalalaşmış, mimiklerim ve jestlerim de kürsüdeki konuşmacıya küfreden milletvekili gibi olmuştu aq..

Fakat umulmadık bir kontra bütün o agresif görüntümü sikip atarak beni aniden köpek eniğine çevirdi,

“hıı..o zaman beni 20 dakika boyunca da tesadüfen takip ettin demek ki? Sonra, tesadüfen aynı kafeye oturduk, sen benim arkadaşımı görünce tesadüfen kalkmaya karar verdin? Öyle mi?..hahaha.. hakikaten de hayatında değilmişim..ilahi..” gülüyordu bunları söylerken ama mutlu olunca atılan gülüşlerden oldukça farklıydı..daha ziyade, işkence yapan birinden duyabileceğiniz kahkahalar..

Ben , hani o her lafa bir cevabı, her konuya dair bir yorumu olan çok bilmiş ben, birkaç saniyeliğine, bildiğin kitlendim..”mavi ekran vermek” ne demekmiş o an anladım aq..kırmızı çarpı çıktı böyle gözlerimin önünde filan..”system error” yazdı..
O birkaç saniyelik göt oluşum, konuşma sırasını yeniden ebruya geçirdi,

“ne oldu tsigalko?... hedef tahtanda yeniden mi bir numarayım (: ?..gurur duydum..” pis pis gülümseyip iyice demoralize etti beni..

Valla beyler, kız haklı aq..hem zeki, hem haklı.. bildiğin anştayn.. kıvıramadım..ne diyeceğimi bilemiyordum..ve belki de ilk kez ebruya karşı endirekt olmayan bir davranışta bulundum, bu kez dolambaç, saklanbaç, ver-kaç yapmadım,

“haklısın ebru..her zaman haklıydın.. özür dilerim..şu..ee..takip meselesi için filan.. salaklığıma geldi..ve..ee..tamam.. göz göze bile gelmeyiz bir daha istemezsen..”

Birkaç saniye sessizlik oldu..

“çık hayatımdan.. sadece…ben yokmuşum gibi davran işte.. tamam mı? Yokum ben ya?..beni hiç tanımadın, hiç görmedin.. tamam?”

“tamam” dedi çaresizce omuz silkerek..

Alınmış hınçla kafa salladı.. sonra da topuklarını vura vura çıktı sınıftan.. bugün gene çok şıktı.. sanırım artık tarzı bu..kadınca.. kız çocuğu gibi değil..
acaba yanında gördüğüm erkek nesiydi?..ne diyorum lan ben..
düşünceler içersindeyken, yeniden topuk sesleri yaklaştı, ebru geri dönmüştü, belli ki söylemeyi unuttuğu bir şey vardı,

“haa bu arada, hedefsiz kalırsam diye düşünüyorsan, Ceyda sana meltem i öneriyor, zaten antrenmanlıymışsınız daha önceden..” yine aynı alaycı gülüşü yaptı, son kurşununu da sıkmış olmanın verdiği rahatlıkla yeniden takır tukur uzaklaştı..
Meltem he..

Demek ceydanın meltemle olan aksiyonumuzdan da haberi vardı..ne zamandır acaba?..

Hay aq yaaa! Bu ne lan?..herkes her şeyi biliyor amk yerinde..bir saf, salak benim.. nerden biliyorsunuz lan böyle her şeyi? Benim yediğim hiçbir bok neden gizli kalmıyor? Allah mısınız lan!

Soru işaretlerinden boğulmak üzereydim ki, dersin başlamak üzere olduğunu fark ettim, boş sınıftan fırlayıp sınıfıma ilerledim..

Bedenimi sınıfa götürebilmiş olsam da, aklım şu an tahmin edemeyeceğiniz bir yükseklikte salto, pike, dalış denemeleri yapmaktaydı.. dilerim kamikaze ye yeltenmez…

Ve ebru..bir zamanlar beni seven, bana tapan ebru.. kızı kendimden o denli nefret ettirmeyi başarmışım ki, ilk defa bel altı bile vurdu bana..şu meltem meselesini söyleyerek…ilk defa..ve sanırım son defa…

Zira, ebruyla olan hikayemiz, belki de artık bitmişti…bağıra bağıra, “hayatımdan çık” demişti.. ben de, “tamam” diyebilmiştim..

Ha, ben çıkmayacak olsam bile, o beni atmaya zaten kesin niyetliydi.. istemiyordu abi artık kız.. istemiyordu yani…istemeyen bir kadına neyi zorla yaptırabilirsiniz ki?..hiç bir şeyi.. istemeyen kadına istediğiniz hiçbir şeyi, en azından istediğiniz şekilde, yaptıramazsınız.. hani o yüzden diyorlar ya zaten..”kadın isterse”..diye.. kadın isterse…

Kadın isterse her şey olur…kadın severse, en imkansız aşklar bile gerçek olur…ama istemezse.. yapabileceğiniz hiçbir şey yok inanın bana..ve ufak bir tavsiye, etrafınızda, belki de gözünüzün göremediği, sizi seven, sizi isteyen onca insan, onca kadın varken,

Sizin olamayacak birine kapılmayın.. ömrünüzü harcarsınız..bir gülüş için yıllarınızı verirsiniz..bir dokunuş için ölür ölür dirilirsiniz…ve sakın.. sakın ola ki bunu da aşk sanmayın..

Zaten, aşk iki kişiliktir bence.. öbür türlüsü, “enayilik” olur sadece..
bu gecelik bu kadar yetsin panpalar, sizleri seviyorum,
görüşmek üzere (:
iyi geceler panpalar,

cumartesi gecesi fener maçından sonra gelicem kısmetse, yorumlarınız için teşekkürler, her okuduğumda krize giriyorum burda gülmekten (:

cumartesi 22.30 a ayarlayalım saatleri, eğer sözlük bozulması ya da benim ölmem gibi ekstra koşullar olmazsa gelicem inşallah ;)
selamlar panpalar,

5-10 dk ya başlıyorum ;) keyiften 6 köşe oldum fener sayesinde amk ehehe
http://fizy.org/#s/1vnf8e

Vay anasını sayın seyirciler..sakin bir hayat!..kız yok, entrika yok, ekşın yok, psikolojik gerilimler yok..dünya varmış aq..

Dersler ilgimi çekmeye başladı mesela, sonra, artık duymaya alıştığınız üzere, sporsal aktivitelerim var..

Geç de olsa üniversitenin basket takımındayım..yalnız dikkatli olmak lazım, bu basket ayağına çok karı kış üşüşüyor, kendimi savunmalıyım..yok olm bundan sonra kız mız yok..hani elizabethle bile dargınız o derece..bütün işim gücüm kop kop, takılmaca, tayfaya geziş, erkek muhabbeti (özlemişim amk), antrenmanlar..

Besyo da epey çevre yaptım sayılır, artık oralarda takılırken de epey selam verip alıyorum,

Sonra Alper in kendi yarattığı bazı ortamlar var, oralara dalıyoruz grupça, (Alper-naif insan tolga ve artı olarak 3 barzo..big three gibi düşünün, neco-nuriş ve ben..yeah…)

Bu şekilde geçen 1 ayın ardından, artık neredeyse okulun çeyreğini tanır hale gelmiş, bilmediğim birkaç bar ve kafe daha öğrenmiş, dahası, kimseden bir beklentim olmadığı için de oldukça rahat uyumuş, hesapsız hareket etmiş, fazla düşünmeye gerek duymadan konuşmuştum ..

Tabi bunca insanla tanışıyorsunuz, onca yere girip çıkıyorsunuz, illa ki karşı cinsle de kontağınız oluyor, bu durumda nasıl olacaktı da kendimi birilerine kapılmaktan, ya da birilerini bana kapılmaktan koruyacaktım?

Hım..aslında oldukça güzel bir tekniği var bu işin, argo da ”maymun iştahı” ya da “Abaza muhabbeti” şeklinde basitleştirilebilir, ama işin profesyonel detayları da mevcut (: ben bu tekniğe zihin bölme diyorum,

Uygulaması ise biraz pratik istemekle beraber pek de zor değil, zaten hammaddeniz elinize hazır geliyor (hammadde kız oluyor bu arada) , sizin yapmanız gereken, onları uygun biçimde değerlendirmek.

Nasıl mı?
Okulda bir hoş bir kızla tanışıyorum.. normal tsinin bunun üzerine gitmesi gerekir, onu etkilemeye, elde etmeye çalışması gerekir, ama yeni tsigalko, onun üzerine gitmek yerine, onu aklının bir kenarına yazıp, hemen etrafta kesişebileceği ikinci, üçüncü bir kız aramaya başlıyor,

Girdiği herhangi bir kafede de,

Takıldığı barda da,

Okulda da, sokakta da bunu yapıyor..

Bir nevi liste oluşturuyor aklında, memory cardı n slotlarına gol kaydeder gibi, kızları aklına kaydediyor, ee, artık öyle bir tanesine takılıp onunla akıl yormak, kafayı kırmak yok.. bırakayım aklımın içinde onlar birbirlerini yesinler, ben hiç karışmayacağım o mücadeleye..

Gün geliyor, 3-7-22 numaralı kızları görüyor,

Gün geliyor 6-11-40 numaralı kızları görüyorum..
15 numaralı olanla muhabbetim olduğu için konuşuyorum, o biraz güçleniyor zihnimde,

Sonra hemen ardından tesadüfen bahçede gördüğüm 1 numaralıyla kesişiyorum.. durum eşitleniyor..

Bir nevi, sikişsiz pezevenklik.. göz orospuluğu…aslında bildiğin Abazalık..

Hoşuma giden tüm kızlara bakıyorum..ne de olsa hiç kimseye bağlı değilim, hiç birine de bağlı olmayacağım, rahatım yani..bir çıkarım, bir beklentim yok..bu yüzden de hepsi benim sayılır (:

Masada otururken, kah, 2 masa ilerdeki hatunla göz göze geliyorum, kah bir bahaneyle arkama dönüp sol çaprazdaki esmer güzeline bir bakış atıyorum.. aklımı, kalbimi bölüyorum.. hiç bir kızın üzerinde fazla düşünmüyor, hiç birini kafaya takmıyor, detaylarına inmiyorum.. tanıdıklarımı daha fazla tanımaya çalışmıyor, tanımadıklarımla da tanışmıyorum..

şimdi böyle anlatınca, aklına recep ivedik gibi bir karakter gelmiş olabilir, ama tabi bu çakma çapkınlık turlarını, karşıdakini de pek fazla rahatsız etmeyecek şekilde, ayarında yapıyorum.. kızların bazılarına sempatik bile geliyor olabilir hatta..

Pardon.. olabiliri kaldıralım..onu direkt “sempatik geliyor” yapalım.

Ve anılarımdan birinin daha içine dalalım..
Turuncu kantinde Alper ve tolgayla oturmuş geyik yapıyoruz..ben tabi o ara gene sağa sola bakıyorum çaktırmadan ve abartmadan..bu işleri hayatınız merkezine koymak yanlış zaten, ağacın gövdesinde, çok daha hayati ve ailevi meseleler ve düşünceler olmalıdır, bu karı kız ve çapkınlık olayını ise kalınca bir dal olarak düşünebiliriz (ki zaman zaman götümüze girer)..eğer hayatınızın merkezini, ağacın gövdesini gönül işlerine adarsanız, inanın bana her defasında ya perişan olursunuz, ya da bir yerden sonra Abaza pezevengin teki..

Elinde son model telefonu, üzerinde polodan gömleği, gözünde ray-ban gözlüğü sözde cool ve ambalaj olarak kaliteli, dolu bir insan olarak görünen nice sikkonun, aslında tüm derdi karı kız olan modern Abazalardan fazlası olmadığını, gün gelecek siz de birkaç lafından ve hareketinden sonra anlayabileceksiniz..(belki de zaten anlıyorsunuz)..o adamlardan olmayın..o adamlarla da olmayın.. gözünüzü seveyim..

Neyse..

Biz öyle takıladuralım, kantine iki tane kız girdi, birini gözüm bir yerden ısırıyor ama önce aklıma gelmedi…sıradan bir kız aslında ama, şimdi benim aklıma farklı bir yerden takıldı ya..uzaklaştıramıyorum aq..nerden tanıyorum la ben bunu?..

Ben bunların masayı izlemeye başladım, başlarda bunlar yerleşmedir, yiyecek içecek almadır derken pek etrafı görmediler, ben de paso bakıyorum ki, kız bizden yana dönerse, göz göze gelelim, o anki reaksiyona göre bir şeyler uyanır belki aklımda.. cidden taktım aq..

Tolga o tarafa çok baktığımı görünce,
“noldu hacı gene güdümlü roketleri yolladın aq? Rahat dur iki Dakka (:”

Alper döndü arkaya doğru, “nereye bakıyon aga?”

“hişş.. durun lan..bir yere baktığım yok aq..kızı birine benzettim sadece... ”

“eski manitalardan olmasın kankaa, malum sayısı belli değil” deyip kahkahayı bastı tolga, Alperle çak yaptılar..

ibneler taşak geçince bir süreliğine gözlerimi ayırmak zorunda kaldım.. geyiğe devam ettik.. kısa süre sonra masaya neco da geldi, o ara ki dalgınlıktan faydalanıp yeniden karşı masayı süzmeye başladım.. sonra nihayet göz göze geldik,
http://fizy.org/#s/1ahft7

Kız direkt olarak ve gözüne fener tutulmuş tavşan gibi ona baktığıma mı güldü, yoksa selam maiyetinde mi anlamadım..

Lan içimde bir kıpırtı oldu aq..gülüşü güzelmiş..bir yerden hatırladığım bir gülüş..ama nerden??

ikinci kez göz göze geldiğimizde ben felçli halimden sıyrılıp gülümseyince, bu kez o fazla bakamadı ve gözlerini arkadaşına çevirdi yeniden..yalnız ayarı verdik birbirimize o kesin..ve evet, hatunla bir şekilde bir kontağımız olmuş bir yerden..

Bizimkilerin taşağa başlamasına fırsat vermeden masaya döndüm, neco havaların düzelmeye başlamasından gaz almış bir şekilde, piknik miknik bir şeyler sayıklıyor, ama daha belli olmaz mart ın sağı solu..şu bir haftayı da anlatalım da, ılık nisan yağmurları bizi bir kucaklasın..ondan sonra yapılır elbet organizasyonlar…geçen yıl o zamanlarda psikolojik harpte ve neredeyse tamamen yalnız olduğum
için güzelim baharın tadını çıkaramamıştım..bu seferse tam tersi, çılgın bir kalabalığın ortasındayım ve sürüyle beraber yapılabilen ne kadar etkinlik varsa yapmaya hazırım..

Paintball muhabbeti de döndü..ona da giderimiz var..daha şimdiden yaza dair bir araya gelme planları filan konuşuluyor..he he he..çok mu sevdiniz la siz birbirinizi? Yerim sizi amk (: ..ben demiştim, bu tayfadan iş çıkar diye, birkaç dakika sonra Nurettin, nam-ı diğer nuriş in de aramıza katılmasıyla voltran tamamlandı..ben de o ara tam zihnim rahatlamış ve boş vitesteyken, çakan bir şimşekle kendime geldim..

Hatırladım lan kızı nerden tanıdığımı! Ceyda ile kantinde tartıştığımız gün çayla kendimi sikertişime gülen hatundu bu..vay seni amk vaay (: ..

Acaba o da beni hatırlamış mıydı? Yoksa göz göze geldiği her erkeğe, her seferinde gülümsemek gibi alışkanlıkları mı vardı?

Ben düşüncelere ve karşı masaya dalmıştım ki, yeniden tolganın sesiyle ayıldım,
“ya cidden ne var orda amk acaba? Yarak mı var o kadar dikkatli bakıyor bu ibne?”

“he? Ha?”

“he değil efendim”

“zuhahaha huhahah pıhaha”

“kesin lan…”

Neco bana yanaşıp eğildi,

“hangisini kesiyon kanka, siktir et bu hıyarlara bakma sen ;)”

“yok be aga, öyle takılıyom sadece, her zamanki halim (:”

“hadi len ordan.. ibne çok baktı o tarafa, kesin soldaki pembe montlu olan, demi lan?”

Soldaki pembe montlu dediği kız, baktığım masanın bir masa yanındaki ve en az 120 kilo olan hatundu beyler.. önümdeki simit
kırıklarını tolganın üzerine üfleyerek intikam aldım…

“tamam lan tamam bakıyom..ne var aq..senin tuzun kuru tabi.. aile babası”

“zuhahaha puhahah” gene yarıldı masa, tolga “hadi ordan hadi” hareketi çekti..ben de masa arkadaşlarıma olan biteni tek cümleyle açıklamak fırsatı buldum,

“ya şu pembe kamyonetin yanındaki masada, atkısı boynunda olan hatuna bakıyorum olm..bir yerden tanıyorum sanırım…hişşş..lan öküz gibi aynı anda bakmayın aq rezil ediceksiniz..”

Alper yorum yaptı,

“hımm…öyle çok da güzel değil gibi ama sanki..ama tarzı var belli ;)”

Nuriş,

“önemli olan ruh güzelliği, kimin kabuğunun altındaki inci daha parlak bilemezsin”

“ooooooo

"Wohhhoooooooooo"

Nurettine bak beeeaaah, adam nazım hikmet çıktı lann, yürrrüüü beee”

Masa nurettinin yaptığı, beklenmedik ve gayet ciddi tonla dile getirilmiş bu yorumun ardından iyice dağılmıştı..amk ben de gülmeye başladım.. tolga filan anırıyor zaten, kantinden atıcaklar valla (: ..tam piç bunlar aq, eğer o gün de herkes havasındaysa, konuştuğumuzun iki katı gülüyoruz ve ağzınızdan çıkan her kelimeyle taşak geçilme ihtimaliniz var (adınız dahil) (: …
Bütün kantinin dikkatini çekecek derece çoştuğumuz o andan sonra bir 15 dakika daha filan oturduk grupça.. sonra dersi olanlar gittiler, neco ile ben kaldık masada.. kızlar karşıda hala masada, ben arada çok küçük aralıklarla bakabilmiştim korkudan aq (:

Nihayet şimdi yeniden süzebilirdim uzun uzun..

Fakat bu hayalim de kızların birkaç dakika sonra kalkmaya karar vermeleriyle son buldu..

Tüh aq…bakıcaktım ne güzel.. kendimi diyetteki etoburlar gibi hissediyorum aq..artık pirzola, rosto değil lifli püskevit yiyebiliyorum sadece..

Buradaki pirzolanın karşılığının sevgililer ve sevişmeler,

Lifli püskevitinse “kesişme” diye tabir edilen salaklık türü olduğunu hepiniz anladınız diye düşünüyorum :p

Yalnız tabi benimki gönüllü diyet yani.. bilerek, isteyerek yapıyorum..

Neyse..

Hatunlar çıktılar, giderlerken son bir bakış daha attım, izledim..ama kız çok yakınımızdan geçmek zorunda olduğu için bakamadı, utanmış olabilir..ya da daha fazla siklemek istememişte olabilir..

Bunlar gittikten 5 dakika sonra filan da biz kalktık, salak salak oturacağıma yurda gider takılırız napalım..

Kapıya yöneldik, tam çıktığım anda, merdivenlerde benim hatunla göz göze geldik..bir kaç adım attım o şekilde gayri ihtiyari, gözlerimi ayırmadım..o da ayırmadı.. aramızdaki mesafe 1 metreye yaklaşmıştı ki ağzımdaki bakla fırlayıverdi,
http://fizy.org/#s/1aic4n grup "seks"endört e devam edelim, ;)

“selam? :}”

Kız bir iki saniye düşündükten sonra joker hakkı kullanmamaya karar vermiş olmalı ki cevap verdi,

“selam? (:”

Sonra salak bir an oldu böyle, bir bakışma, gülümseme..kafaların hafifçe oynaması filan..ehehe..özlemişim lan böyle duyguları..neco da arkadan geliyor, çocuk şaşırmıştır muhtemelen..bu ne hız gibisinden..

Yalnız bir merdivenleri başında kaldık öyle aq..ikimizde gülümsüyor, çaresizce kafa-el-kol oynatıyoruz filan..hani birimizden birinin bir şey demesi lazım..çünkü durum çok salak, her an kahkahayı basabiliriz..

Konuşmaya karar verdim,

“eeaa..tsigalko ben..” deyip onun adını sormak istermiş gibi mimiklere girdim, kız daha fazla zorlamadı beni,

“Merve ben de (:, memnum oldum” deyip kafasını onay amaçlı oynattı kıyakçılar gibi..

Aq ne çok Merve var lan..

Bence dünyada en çok kullanılan iki isimden biri Michael, öbürü de Merve..kesin yani..

“bende” dedim..aynı şekilde oynattım kafamı..gele gülüşüyoruz..baktım neco da diğer tarafta merdivenin tırabzanlarına dayanmış izliyor..

bir de soru sorayım istedim,

“hangi bölüm? (:”

“kimya mühendisliği (:”

“hıı iyimiş” dedim gülümseyerek..şimdi de ondan bana sormasını bekliyorum..

Bekliyorum..

Bekl..

Nihayet sordu,
“ee sen peki?”

“ben?(şaban detected)..ben de xxx mühendisliği” (adult sektöründeyim evet :p)..

“hım.. güzelmiş (:” dedi..

Gene kaldık.. ayak üstü…yaşadığım en tuhaf ve salakça tanışma olabilir bu beyler..

Neyse bir 10 saniye filan daha durup salak salak gülümsedikten sonra ben artık gitmeye karar verdim, tam ağzımı açacaktım ki,

“kaçıncı sınıfsın?” dedi,

“iki..sen?” dedim heyecanla..amk niye heyecanlandım lan böyle.. paslanmışız beyler.. kız da yakında daha güzelmiş valla.. yani +1 puan koydu en az üzerine..7/10 diyebiliriz (türk standartları enstitüsüne göre :p)..hay Allah ya..olaylara bak…

“ilk senem benim” dedi şirin şirin gülerek..

Ben artık ne diyebilirim, muhabbeti nasıl sürdürebilirim, sürdürmeli miyim? Diye düşünüyorum.. necoya baktım bir kere daha, bana okey işareti yapıp, “ben gideyim, siz takılın” gibisinden fikir belirtti mimikleriyle..

Takılalım da..nasıl.. daha konuşamıyoruz.. sonra şey dedim ben,

“ben…acelen filan varsa… seni tutmuyorum demi?”

“yoo.. arkadaşımı sınıfa geçirdim.. öyle, gelip oturacaktım gene işte..(:”

oo..yoksa benim için mi geri dönüyordun :p

böyle demedim tabi aq..
ama aradığım pası almış, beklediğim ortaya yükselmiştim..

“hıı…e..oturalım mı?” dedim utangaç ve vakur erkek modunda…yalnız olay şu ki, rol yapmıyordum beyler.. cidden paslanmışım lan.. harbiden utanıyor gibiyim.. ensem filan sıcakladı böyle bi…bu iyi bir şey.. benim muhallebi çocuğu olma konusunda başarılı olduğumu, ilerlediğimi gösterir.. öyle ki eğer yeterince süre bekar kalabilir ve Abaza muhabbeti yapabilirsem, bir süre sonra birkaç lvl daha atlayıp, kızlarla konuşurken kekelemeye filan bile başlayabilirim! Yaşasın! (:

Kendi kendini kısırlaştıran adam detected aq..
Kız farklı gülümsedi, konuşmadan önce normalden daha derin bir nefes çektiğini hissettim, göz bebeklerinin titreştiğini gördüm..

“olur” deyip omuz silkti, sanki sıradan bir durummuşçasına ve bu tarz olaylarla her gün karşılaşıyormuşçasına.. rahat ve kontrollü görünmek istiyordu…yani aslında bizim bu tanışmamızda ve devamında hiçbir gariplik yokmuş gibi davranıyordu ki heyecanı ya da varsa eğer, başka duyguları anlaşılmasın..

önden buyurması için işaret ettim gülümseyerek,

Gidip bir masaya oturduk, bir şeyler içmesi için ısrar ettim ama kibarca reddetti, sonra konuştuk.. okulu nasıl bulduğunu sordum, memleketlerimizden konuştuk.. yalovalı çıktı…aklıma “kim sikler Yalova kaymakamını” vecizesi geldi, gülmemek için dudaklarımı yedim aq..bursaya pek çok kez gelmiş.. mekanlardır, ailelerdir, hocalardır, derken, kim bilir ne kadar oturduk orda..vay aq..okul kantininde böyle bir tanışma gerçekleştireceğim, sikseniz aklıma gelmez.. konuşmanın arasında kuru kuru gitmiyor deyip zorla çay ısmarladım (benim bütün soluk borumu yaktığım ve acısından zıpladığım günü yad edip güldürdüm), onun bile parasını vermeye çalışıyor filan böyle..ne kadar naifsin lan.. çok da tatlı, ,iyi bir kıza benziyor.. gerçi iyi kızlar genelde kesişerek tanıştıkları adamlarla böyle saatlerce konuşmazlar normalde (sanırım)..ama ne bileyim.. kız konuşmasına ve konuşmalarına bakıldığında gayet iyi bir aile eğitimi almış, iyi bir insan evladına benziyor..

Gerçi ben de öyle görünüyorum.. hatta görünmekle kalmayıp, iyi aile eğitimi açısından da şanslıyım..ama buna rağmen nasıl bir pezevenk olduğumu siz biliyorsunuz işte..
Diyeceğim o ki, bir insanı tanımak, en azından derinlemesine tanımak için, konuşması ve konuştuğu şeyler her zaman yeterli olmayabilir.. özellikle de benim gibi kompleks kişiler söz konusu olduğunda.. gerçi ben kendim gibi biriyle karşılaşsam anlıyorum genelde…yırtıcının, diğer yırtıcıyı tanıması ve hürmet etmesi gibi…

Yine de size tavsiyem, insanlar hakkında acil ve kesin yargılara varmaktan kaçınmanız.. özellikle de yetersiz verilerle, sadece bir sohbetinden ya da diksiyonundan, şivesinden net sonuca ulaşmayı beklemeyin..ha, elbette bu argümanların bile yeterli olabileceği basit tiplerle de sıkça karşılaşacaksınızdır, ama zaten onları mal olduğunu anlamak kolay, ben, daha zor tipler için konuşuyorum burada..

Bu zor tipleri ise, gözlemleyerek biraz daha çözebilirsiniz..ne bileyim, mesela oldukça soğukkanlı ve gizemli görünen sınıfın güzel sarışınını bir süre izleyin bakalım çaktırmadan.. belki de arada gizlice burnunu karıştırıp, çıkardığı sümüğü sıranın altına sürüyor olabilir?..bu durumda eminim ki hakkındaki tüm yargılarınız değişecektir :p

O gün merveyle tanışmamız sorunsuz ve aslında beklenmedik şekilde olumlu geçti. hatta belki de 1.5 senedir sınıfımda olan bazı tiplerden daha fazla tanıma imkanı buldum onu birkaç saat içinde.. mesele, neleri paylaşabildiğiniz, ortak zevkleriniz, ortak sevgileriniz, ortak nefretlerinizde bitiyor.. mesela ben yeni jenerasyon için şu facebooktaki ortak beğenileri gösteren dalgaları oldukça faydalı buluyorum, bir bir türlü muhabbet girişi-geliştirmesi yapılabilir onların üzerinden..lan benim zamanımda olacaktı ki böyle şeyler..aah.ah..
Minibüse de beraber bindik merveyle, yol boyunca, tıkanmaksızın devam etti konuşmamız.. zihin bölme taktiği sıkıntı yaşamaya başlamıştı artık.. bölünme gerçekleşemiyordu.. oysa ki sağıma oturan kumral hatun da oldukça güzel görünüyordu? Yeni bir slot için ideal insan?..ama bölemedim.. niye lan?..

Merkezde inip, ikimizde yurtlarına doğru ayrılırken, merveye bu kez elimi uzattım (bunu hak etmişti evet :p )

“memnun oldum çok..iyi ki o gün o çayla boğazımı yakmışım :p”

Güldü.. utandı..böyle yarı şakalı flashbackleri çok sık kullanırım ben, siz de ilgilendiğiniz kadınlarla aranızda geçen bu tarz olayları belleğinize saklayın, yeri geldiğinde kullanıp onları hem güldürün, hem de hafifçe utandırın…ve en önemlisi, onunla ilgili detayları hatırladığınız, unutmadığınızı da fark ettirin..

“ben de memnun oldum.. görüşürüz (:”

“görüşürüz!? ;)”

Dedim imalı ama abartıdan uzak bir ses rengiyle,

gene güldü.. çok tatlı.. başıyla selam verdi bir kez daha.. yurduna doğru yöneldi.. arkasından baktım biraz.. dönmedi arkasına..ama olsun.. buradan olumsuz bir anlam çıkacak değil..

gözden kaybolunca ben de döndüm kendi yoluma.. ellerim cebimde, yarı soğuk mart akşamında yurda doğru ilerlemeye başladım.. klasik yolumda.. direkleri, trafoları sayarak adeta..

sonra içimden gelen bir sesle irkildim..
“anlıyorum.. kibarca, “eğer emin değilsen bu kızı da harcama” demek istiyorsun bana..”

“aynen öyle zeki çocuk ;)”

“e o zaman ben ömrümün sonuna kadar elizabeth e talim edicem o zaman hacı?”

“o ne demek şimdi?”

“ya, sen bana diyorsun ki, sevdiğinde emin olmadığın hiç kimseyle ilişki yaşama..e o zaman ben doğru kişiyi nasıl bulacağım, bulduğumu nasıl anlayacağım?..belki öylesine başladığım bir ilişki, sonrasında gelişerek hayatımın aşkı olacak? Ne biliyorsun?”

“ben değil, sen biliyorsun tsigalko?”

“hani ben sendim?”

“ne demek istediğimi anladın.. çamura yatma..bak, eğer Merve ile olası bir ilişkiniz hakkında tereddütlerin olmasa zaten ben aklına hiç gelmezdim bile.. beni buraya getiren senin kaygıların ve vicdan azabın..”

Bir şey diyemedim.. düşünüyordum..melek haklı olabilir miydi? Yine farkında olmadan hak etmeyen birini mi yatırıyordum kurban sunağına?

“işte..ben de diyorum ki, onu denemeden bilemeyiz..”

“eh..sen bilirsin tsigalko..ama sonra işler çirkinleşip, merveyi de üzmek zorunda kalınca, onu üzmenin verdiği sıkıntıyla bana gelme..bu sefer omzumda ağmaya yer olmaz haberin olsun..”

“iyi ama..bu ilişkilerin doğasında var, başlar, biter, birileri üzülür…bu doğal bir akış, neden bunu anormalmiş gibi gösteriyorsun bana?”

“haha.. söylesene..son 1.5 senedir yaşadığın kaç tane normal ilişki var? Kız arkadaş olsun, erkek arkadaş olsun.. çoğunun sonu kötü bitti.. başlarda takıldığın adamı yumruklayacak seviyeye geldin..tam bana göre dediğin kadının hayatını mahvettin..ve hepsinde de , içindeki gizli tereddütleri görmezden geldin..bu kez “gör” istiyorum sadece…ve, elbet bir gün tereddüt duymadığın biriyle de karşılaşacaksındır mutlaka.. işte o zaman bu konuşmayı zaten hiç yapmıyor olacağız bile..”

Bir şey demedim..o da sustu..ama bu küçük uyarısıyla bile içime kurt düşürmeyi başarmıştı..ha aq melek gibi senin..ne kadar da vicdanlısın aq..tam bebesin…tam bebeyim…

Birkaç dakika öncesine göre en az iki kat daha az mutlu ve daha fazla soruya sahip bir şekilde yurda girdim..

Gene uykularım kaçacaktı anlaşılan..
yarın akşam gene gelicem inş. panpalar, bu gecelik bu kadar olsun ;)

takip eden ve yorumlayanlara teşekkürler, görüşmek üzere (:
iyi geceler panpalar,
beddualarınız tuttu sonunda amk..iki gündür geberiyorum ateşten, işe de gidemedim..

neyse, şaka bir yana, bu akşam epey yüklü giricem, yarım saat sonra filan başlarız, yerlerinizi alın ;)
Kendi hoşlandığım ve kapılır gibi olduğum kadınlardan zihin bölme yöntemiyle kurtuluyorum demiştim.. peki ya beni gözüne kestirenlere ne yapacaktım?

Aslına bakarsanız işin bu kısmı sayı olarak diğeri kadar olmasa da, zorluk olarak diğerinden daha ileride.. sizden hoşlanan normal bir kadını anlamak bir kere çok zordur (kaşar ve psikopatları tenzih ediyorum ki onlardan da epeyce vardı bu hikayede), hadi anladınız diyelim, ona gidip de “ehehe sen bana yazıyon demi la zaaa” diyemezsiniz..

Bunlar genelde ya uzun süreli arkadaşlıklar sonucu, hiç beklenmedik anlarda ayyuka çıkarak, sizden fi zamanından beridir hoşlandığını filan söyler ve sizi şaşkın-ambale bir durumda bırakırlar..ya da yeni girdiğiniz, yeni olduğunuz bir ortamda, aniden gelişir bu hoşlantı ve erkeğin klasik “güzel hatuna güdümlenme iç güdüsü “ ne benzer bir şekilde, hatunun, “güzel erkeğe..” yok lan böyle olmadı, hatunun, “hoş erkeğe güdümlenme iç güdüsü” adını alır.

Kısacası, buna “ani Abazalık” da diyebiliriz, genelde yeni tanıştığınız güzel insanlara karşı oluşan abartılı beğeni durumudur (ve bunda, kadın erkek fark etmeksizin, sizin de uzun süredir sap olmanız epey etki teşkil eder).

Uzun süreli arkadaşlıklar sonrasında gelen beklenmedik teklifler kısmına girmeyelim şimdilik.. çünkü öyle bir durum yok henüz,

Benim bu gün yazacağım anımın konusu, maruz kaldığımı düşündüğüm ani Abazalık üzerine, bilmem belki de salakça üzerime alınmışımdır..ben yazayım, siz yorumlayın işte ;)

Bu anı için mervenin biraz öncesine gitmemiz gerekiyor, 11 mart cumartesi gününe,
Tolganın davetiyle (zorlamasıyla) sosyal sorumluluk projesi gönüllülerinin toplantısına gidiyoruz..

Oysa ben bu günümü Manchester city kariyerime devam etmekle geçirmeyi düşünüyordum.. neyse..

şehrin merkezindeki, toplantı yerine 20 dakikalık bir yürüyüşün ardından ulaştık, daha önce görüp duymadığım, ama klası iyi gibi görünen bir otelin toplantı salonunda toplanacak olan yardım melekleri, geleceğe dair planlarını ve diğer bazı düşünceleri paylaşacaklar.. projenin başındaki kişilerden de katılım olacakmış, zaten üye olanlar, istekli 1-2 arkadaşlarını da getirebilecekmiş falan fıstık..

Ben pek istekli gelmedim ama..ne yapalım artık, istekli görünücez mecbur.. değişiklik olur işte..ps oynamaktan parmağım şişmiş aq..

Lobiye geçtik, küçük bir kalabalık koltuklara tünemiş beklemekte, tolga ve nilay çoğunu tanıyor oldukları insan kalabalığıyla selamlaştı, tanımadıklarıyla tanıştı.. benim de önceki ziyaretten göz aşinalığımın olduğu kişiler var, onlara selam verdim, beni yeniden tanıştırdılar filan.. neyse ben oturdum, yukarda hazırlık varmış, nilay ve tolga dahil 3-5 kişi daha gittiler yardımcı olmaya, slayt gösteri için perde, kuru pastalar, videolar ayarlanıyor, sandalyeler diziliyormuş..

Onlar gidince ben de hemen hemen hiç tanımadığım 10-12 kişilik bir topluluğun arasında kalıverdim..iyi.. böyle ortamlardan hiçbir zaman tırsmamışımdır.. hele hele herhangi bir beklentim yoksa..
insanlar küçük cümlelerle birbirini tanımaya çalışır, tanışanlar ise alçak tonda muhabbet eder, kah mekanla ilgili, kah projeyle alakalı yorumlar yaparken, hemen yan tarafımdaki tekli koltukta oturan çocuk benden girişken çıkıp bana selam verdi, tanıştık.. muhabbet ediyoruz ufak ufak.. fakat ben elemanın niyetini konuşmanın ortalarına doğru anladım,

Aslında benle tanışıyor ayağına, etrafa (etraftaki kızlara) kendini tanıtma peşinde..ses tonu-rengi ve yüksekliği, abartılı jestleri bunun göstergesi..ama tabi kızlarla direkt olarak muhabbete girecek öz güveni ya da girişkenliği yok olacak ki, beni arada köprü olarak kullanma niyetinde.. hani, o böyle konuşurken, bana kendini anlatırken, ola ki hatunun biri de laf atar, muhabbete katılır hesabında..

Kızlardan kurtuldum, ama şu özelliğimden bir türlü kurtulamadım anasını satayım..

Paranoyakmışım gibi görünüyor değil mi? Sanki kendim kuruyormuşum gibi..ben de başta öyle sanardım.. zira insanların zihnini okumak gibi bir özel yeteneğim de olmadığına göre?

Ama gelin görün ki, her defasında, karşımda konuşan, oturan, bakan, düşünen, kişilerle ilgili kendi içimde yaptığım yorumlar ve öngörüler doğru çıktıkça, hem kendimden korktum hem de artık kandırılması-kullanılması zor bir adam olduğumu anladığım için mutlu oldum..

Tabi karşımdaki kişi için de üzülüyordum.. eğer insanlar, onların birkaç cümlesinden karakterlerinin yüzeysel kısmını büyük ölçüde çözebildiğimi, hele hele birkaç saatlik bir sohbetten sonra, neredeyse onlar adına düşünebilir hala geldiğimi bilseler, bana tek kelime bile etmezlerdi her halde..

Defalarca izlediğiniz bir filmdeki repliği artistle birlikte söylemek gibiydi benim için bazı insan tipleriyle konuşmak.. zaten ezberimde olan şeyleri, sanki ilk kez duyuyormuşum gibi dinledim, Ogün denen elemandan.. tamam, kötü çocuk filan değildir belki ama, tamamen kendini pazarlama eğiliminde, bu toplantıya da ne için geldiği (dışarıdan katılma) az çok belli..

Aman canım, bana ne..herkesin hesabı kendine.. bana mı kaldı adamı karı kız arıyor diye eleştirmek?..
Ben de fazla takmadım zaten.. gülümsemeye devam ederek, gerekli noktalarda, uygun ünlemlerle ogün ü konuşmaya teşvik edip, uygun pasları da vererek, kendini lobideki insanlara tanıtmasını sağladım.. beni dışarıdan gören biri, o an ogünle konuşuyor olmaktan ötürü çok mutlu olduğumu, adeta gözlerimin içinin güldüğünü düşünebilir.. aslında haklı, kahkaha basmamak için zor tutuyorum kendimi amk…
ogünün hesapları tuttu nihayet.. konuşmaya 2-3 kişi daha dahil oldu..ben de çaktırmadan aradan çekilip, katalizörlük görevimi yapmış ve belki de bir hemcinsimin önünü açmış olmanın verdiği sahte keyifle yeniden koltuğuma gömüldüm,

çocuksa muhtemelen, beni ne kadar da iyi kullandığını, saftirik tsigalkonun farkında bile olmadan onun emellerine nasıl da mükemmel şekilde hizmet ettiğini düşünüyor ve üstün manipüle yeteneğiyle gurur duyuyor olmalıydı…bırakalım o öyle düşünmeye devam etsin (:

Yaslandığım koltuktan kafamı öylesine bir sola doğru çevirdiğimde yan yana oturmuş iki kızla göz göze geldim.. hemen insanlık gereği olarak gülümseyerek, selam verdim gözlerimle.. onlar da verdi (selam)..ben de yeniden gözlerimi yerdeki halıflekse kaydırıp desenini incelemeye başladım.. ezik taklidi yapmayı seviyorum.. beni güvende tutuyor.. utangaçça gözlerimi yeniden kaldırıp şöyle bir etrafa bakındım, gözlerim bir kez daha bizim iki kızın üstüne geldiğinde, yeniden onlarınkiyle karşılaştı…

..olabilir.. belli ki hemen yan tarafta dönen muhabbete ortak olmak için uzak kaldılar, canları da sıkıldı..ve oldukça iyi bir dinleyici/ara pasçı olduğunu fark ettikleri “ben” ile konuşmak, belki onlar da kendilerini anlatmak istiyorlar..iyi.. anlatın abi.. dinleriz ne var ;)

Birkaç saniye öyle göz göze kalınca karşılıklı gülümsedik..ben beklemekten sıkılmış mimiği yaptım, kendi yüz hareketleriyle onlar da iştirak ettiler duygularıma..ama gülümsemeye devam ettik tabi.. baktım konuşan yok, ben de gözlerimi geri çektim.. zorla değil amk.. allah allaah.. sanki bakan benim deminden beri..

Biraz gıcık olmadım değil..ama “herhangi bir beklentimin olmadığı” aklıma gelince sakinleşip içten içe gülümsemeye başladım..e yani aq..konuşmazlarsa konuşmazlar..ben zaten laf atmak istiyor değilim.. zira bir hesabım yok.. çok istiyorlarsa ogün onlara da laf atabilir.. beni araya koymasın ama bu sefer, bu kadar kıyak yeter..
bunu çok seviyorum; http://fizy.org/#s/3edxk8

üst kata çağırılmadan önce, gözlerim gayri ihtiyari, 2-3 kere daha solumdaki kızlara kaydı, hepsinde de yeşil kazaklı, yeşil gözlü sarışın kızın gözleriyle karşılaştı..

hımm..durum biraz garipleşiyor sanırım..neyse ki kolay kolay üzerine alınan adamlardan değilim..yoksa şimdiden kızın yatakta, siyah tangasıyla ve sütyensiz hayal etmeye başlamıştım..ne gülüyorsunuz lan, var böyle adamlar..tek bir bakışa, göz göze gelişe siki kalkan…yok mu?..bence iyi bakın etrafınıza..belki de aynaya..bilemiyorum..

yukarı çıktık, düzenlemeler hemen hemen bitmiş..bir 10 dakikalık daha filan iş var, sonra yerlerimize geçicez, toplantı başlayacak..kaç kişiyiz saymadım tabi ama herhalde göz kararı, bir 50-60 kişi varızdır..bir kaç tanesi adam-kadın, gerisi biz teenagerlerdan oluşan küçük bir kalabalık..

son son bir tuvalete gideyim dedim, beyler aynada kendime şöyle bir baktım..vay amk…kendimi beğendiğim ender anlardan biriydi..belki de otel tuvaletinin aynası kerametliydi..ama omuzlarıma doğru iyice yaklaşmış, dalgalı kahverengi saçlarımın simetrisi, (ki bende acayip bir simetri hastalığı vardır..her konuda ama..tabi saçlar söz konusu olunca bu durum daha da zor bir hal alıyor, topluluğa aykırı davranan tek bir tel bile istemiyorum ulan), kirli sakalımın yüzümde dağılışı,soğuğun pembeleştirdiği çıkık elmacık kemiklerim, hafif şehla bakan açık kahve gözlerim, omuzlarıma oturan siyah-gri gömleğim, onun içindeki beyaz t-şört..hepsi birbiriyle uyum içinde..valla ne yalan söyleyeyim, kendimi çok beğendim orda aq..aynanın karşısından ayrılmak istemedim..aynaya ,şöyle Kenan ışık vari

son bir bakış atıp ayrıldım tuvaletten,

yalnız, hem az önce aşağıda hatunla bakışınca, hem de kendimi aynada öyle görünce aldığım ara gazlarını öyle bir yemiş ki motorum, böyle yaylana yaylana gidiyorum aq, böyle bir yürüyüş olamaz..kendimi dışarıdan görsem “kim la bu artiz pezo” deyip kıl kaparım heralde :p

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder