17 Ağustos 2013 Cumartesi

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 34

http://fizy.org/#s/16k09a keman ziyafeti var bu gece (:

... sınav kağıdını parçalarcasına çözmüş, 45 dakikada verip çıkmıştım. tuvalete gittim, yüzüme su çarptım, birazdan yaşayacağım ve sonunun uzaklaştırmaya kadar varabileceği deliliği düşündüm..tabi eğer fatih hıyarı gelmek gibi bir delikanlılık yapabilirse..

5 dakika sonra neco geldi hemen,

"kanka, hallederiz ya derdi neyse görücez bakalım hesabını" filan diye konuşuyor,

"yok abi siz, uzakta durun arkamı kollayın, ola ki bir götlük çıkarsa diye"

"ya ne olcak kanka işte 3-5 kişi köşeye çeker korkuturuz, şimdi teke tek filan kalırsanız kesin girişirsiniz, bizi kalabalık görürse tırsar, olaysız dağılırız istediğimizi alıp ;)"

"neco benim istediğimin olaysız dağılmak olduğunu ne biliyon? ben zaten girişmek istiyorum belki?"

"yok artık aga saçmalama, bir tane tüysüz için yarım dönemini mi yakıcan? sakinleş biraz ya..adam babanı mı vurdu bu ne sinir aq?"

"olm kızın yanında bana üst üste elli kere şov yaptı yavşak..zorla kışkırtı..yani ne gerek var demi bu hareketlere? sonra işte insanlar nasıl katil oluyor? ahh ah.."

"kanka..bak illa vurucam kırıcam diyorsan, elbet dışarda bir yerde de yakalar halledersin, okul içinde yapmamak lazım işte şu işi..değer mi yani? az bi normal düşün iki dakka..değer mi aq?"

neconun sözleri üzerine biraz sakinleşir gibi oldum..ama kararım değişmedi,

"neyse aga, biz bi gidelim de, siz de dediğim gibi uzakta bekleyin, artık gelir mii, gelirse ne olurrr orası allaha kalmış.."

"tamam madem..ama gözünü seveyim bak..hemen savaşa girme, adam belki de gelip özür diler..hemen celallenme okey?"

"bakıcaz artık.."
http://fizy.org/#s/12elxa

fakülte çıkışında tolga da geldi yanıma, herifin yanında 4 kişi daha var, kenarı çekip kulağına fısıldadım,

"oha olm bunlar ne lan..savaşa gitmiyoruz?"

"agaa, ne biliyim sen durumlar böyle böyle deyince.."

güldüm, "valla bokunu çıkarmışın olayın, sade sen gelsen yeterdi be olm..zaten size bile gerek kalmaz muhtemelen..ben öyle hani, ipi sağlam kazığa bağlayayım istedim olası bir götlüğe karşı.."

"neyse artık ya..bunlar da bizim sınıfın sapları işte görmüş oldun x)" deyip çocuklarla selamlaştırdı..adamları görüceksiniz yalnız, sanki böyle, topluca kalof a, kantır a gider gibi bir halleri var aq, benimde sinirlerim bozuk zaten, bir de gülesim geldi bunları böyle görünce..hey allahım (: heriflerin de hiç işi gücü yok aq..gidin yarınki sınavınıza filan çalışın demi?

bu arada tolganın da sınıfında küçük çaplı bir polat alemdar olduğunu öğrenmiş olduk x)

karışmış -ama hala öfkenin baskın olduğu- duygularla turuncu kantinin arkasındaki ağaçlığa doğru yürümeye başladım,

bizim çocuklar da sivil polis misali sağa sola konuşlandılar..

başladım beklemeye..

sınavın bitimine bile daha 5-10 dakika vardı..

en iyi ihtimalle 20 dakika filan diye beklerim diye düşündüm..tabi hıyar çoktan çıkıp kaçmadıysa..
http://fizy.org/#s/1u2kvd

bekliyorum...

üniversite hayatımın geleceğini belirleyebilme potansiyeli olan, ve sakin kafayla düşününce ne kadar büyük bir mallık, ergenlik yaptığımı anlayacağım karşılaşmayı bekliyorum...

geliceksin ulan buraya..

ya da o pozlara baştan hiç girmeyecektin..

geleceksin...

beni önce sinir edip, sonra da öylece siktir olup gidemezsin...

bekliyorum..

10 dk..o zaten bankoydu..

20..

yarım saat oldu aq...

elimle tolgaya doğru "gidin siz" gibisinden işaret yaptım, ama hıyarlar da öyle bir çöreklenmiş ki çimlere, hatta gayet keyif alıyor görünüyorlar, benim iş bahane olmuş gibi..o da bana eliyle hem "okey" hem de bazı durumlarda "ibnesin" anlamına gelen malum işareti yaptı..

bekliyorum...

neden gelmemiş olabilir?
acaba dediğim yeri mi anlamadı? diyeceğim de, yani o pek mümkün değil.."turuncu kantin arkası" denince bunu özellikle mühendislikte okuyan herkes bilir..zira aslında ideal bir sevişme mekanıdır çiftler için..

bu kez çok daha farklı bir duygusallığa tanık olacak..eğer partnerim teşrif ederse tabi..

40-45 dakika kadar bekledim hıyar gibi... bu, beni daha da çıldırtmaktan başka bir işe yaramadı..en sonunda çocuklar yanıma geldi,

neco,

"kanka..hadi artık gidelim bari..herif zaten tırsmış belli..bu olay burda biter bence..gel dedin, gelmedi işte.."

tolga,

"valla, şöyle helalinde 3-5 kişi gelselerdi de, önce onlar seni, sonra da biz onları siksek eğlenceli olurdu ama, necoya katılıyorum agacım..herif tırt çıktı..ondan cacık bile olmaz..kafana taktığına değmez..gidek en iyisi ;)"

eğer tek başıma olsaydım, orada en az yarım saat daha beklerdim, ama milleti de kendime bağladığım için bencillik etmek istemedim..

çaresiz,

ve olaysız dağılmak zorunda kaldım aq..

sinirim içimde kalmıştı..

ve onun yanlış kişilere çıkmasını önlemek için, sınav dönemi gitmeme kararı aldığım antrenmanlara gitmeyi düşündüm..sonra vazgeçtim..çünkü sinirimi geçirebileceğim, hatta beni eski, kadayıf, pamuk helvası halime çevirecek bir şeyler, kendiliğinden oluvermişti..
http://fizy.org/#s/1h4m1l

tahmin etmiş olmalısınız zaten..evet, çiğdem..

yurda gergin bir yay gibi döndüğüm ve aklımdan spor çantamı hazırlamayı geçirdiğim o akşam üstü, çiğdemden mesaj geldi,

sınav durumlarımı vs. soruyor, kendi sınavları yarın bitecekmiş, 2. haftayı erken kapatıyor anlayacağınız..benimse ta son koduğumun gününde bile sınav var..

neyse..
ilk anda, görmezlikten gelip cevap atmamayı düşündüm zira o sinirli halimle yanlış bir şeyler yazadabilirdim eğer mesajlaşma uzarsa..
ama yazdım..tıpkı tahmin ettiğim gibi mesajlaşma uzamasına rağmen, ben hiç ters şeyler yazmadım..ters ve yanlış şeyler yazmanın yakınından bile geçmedim..tam aksine, yazıştıkça daha da sakinleştim..

bütün o şirin mesajlaşmalar ve zemin hazırlamaların ardından nihayet kızın ağzındaki bakla çıktı, sınavların bittiği hafta sonu beni becerebildiği en üstü kapalı şekilde (çünkü iyi kızlar hep böyle yapmak zorundadır), yerel bir grubun konserine davet ediyor, tabi öncesinde kordonda gezme vb. filan da var, yani tüm günümüzü ve gecemizi bir arada geçirmek, bir şeyler paylaşmak, birbirimizi daha fazla tanımak ve birlikte bir etkinliğe katılmış bulunmak açısından, ustada planlanmış, eksiksiz bir paket..

düşünmeden kabul ettim*.. hem bu sürpriz gerginlik hem de sınavlar sonrası kafamı dağıtacak bir şeylere ihtiyacım olacağı belliydi, çiğdem ise bunu yapmanın en güzel yoluydu muhtemelen..
http://fizy.org/#s/102n7o

vizeleri bitirdik..öyle ya da böyle..bir şekilde istediğime yakın sonuçlar alırım diye düşünüyorum..

ve malum buluşmanın da günü geldi çattı, güzel bir nisan günü..hava ılık..gökyüzü parlak ve mavi..dost görünümlü seyrek beyaz bulutlar, günün yağmurdan uzak, kasvetsiz ve enerjik geçeceğini müjdeliyor gibi..

saat 3 gibi filan yurdun önünden alacağım onu ve sonra yurdun son giriş saatine, taa gece yarısına kadar birlikte olacağız..dolaşacağız, konuşacağız, içeceğiz, canlı müzik dinleyeceğiz..bilmiyorum daha fazlasını yapar mıyız? pek sanmam..benim zaten niyetim yok, kız da kaşar olmadığına göre, efendi efendi eğlenip döneceğiz işte..o kadar da yeter bana..fazlası zarar..

tüm buluşmalarımda olduğu gibi yine 5-10 dakika erken gittim..zaten ben saatimi de her zaman 5-10 dakika ileri ayarlarım, bu sayede hem diğer insanlardan bir kaç dakika önde oluyorum hem de beklenmedik aksiliklere karşı böyle bir bonus zamanım oluyor cebimde..bunun epey faydasını gördüm sosyal hayatımda olsun, iş hayatımda olsun..(en büyük faydası ise kuşkusuz bacak kaslarınızı kuvvetlendirmesi, zira beklemeye alışıyorsunuz :p)

sonra çiğdem geldi,
çok hoş olmuş bugün gene..kız etrafına tarif edilmesi zor bir pozitiflik ve enerji yayıyor, sanki yazın gelmesiyle açan hava gibi, o da açıyor ( o anlamda değil lan), etrafını aydınlatıyor..

gülümseyerek yanıma geldi, öpüştük,selamlaştık,

"hava harika" dedim, "çok güzel bir gün seçmişiz (:"

"ay evet (: nihayet kalın kabanları, paltoları atıyoruz artık..bir de yağmurlukları tabi (:"

güldüm, biraz yavşaklık edeyim dedim,

"aynen, mini etek sezonu filan yaklaşıyor :p"

gülmeye başladı, sonra da şakadan trip yaptı,

"(: hıı e gözleriniz bayram eder artık..bütün kış palto-kaban görmekten sıkıldınız tabi.."

":p, nereye gidelim istersin? bildiğin güzel yerler var mı? yoksa benimkileri mi görmek istersin ;) ?"

"fark etmez..aslında seninkileri görsek fena olmaz, kesin yazın bolca mini eteklinin bulunduğu yerlerdir eminim, ama şimdi ne durumdadır bilinmez :p"

"eaa (: şimdi de fena değildir canım :p... "

"iyi o zaman, gidip biraz çapkınlık yapalım senin mekanlarda :p"

gülüştük..hem kendisi, hem de mantalitesi pek bir tatlı efendim, böyle muniss..meaaşallahhh, inşaaallahh...

konuşa konuşa, ilk durağımız olan kafelerden birine gittik,
denizin dibinde masaları olan, daha önceleri pek kızlar gelmediğim hoş bir mekan,
burada bulunduğum anlardan birine siz de şahitsiniz hatta, ebruyu izlediğimde oturduğum kafenin ta kendisindeyiz beyler (:

yanlış anlamayın, buraya herhangi bir anıyı yaşatmaya ya da yok etmeye gelmedim..benim için, tıpkı diğer kafeler gibi, bir kafe işte..başka bir anlamı yok bana ifade ettiği..

oturduk, çaylar, nargile geldi..muhabbet başladı..

daha önce sadece msnden salak puntolar ile ve bir kerede okul yemekhanesinde konuşabilen bir çift olarak, konuşacak epey şey vardı..önceki konuların bazılarının üzerinden bu kez yüz yüze iken geçtik, söz konusu memleketimiz olduğunda biraz daha derine indik..şu hemşo olayı cidden çok iyi bir muhabbet konusu beyler..eğer dışardayken hemşeriniz olan bir kıza denk gelirseniz muhabbet konunuz en az 2-3 kat artıyor, bunu kullanın derim..tabi ki özellikle köyünüzün kızlarını arayın bulun demiyorum da, denk gelirse işte..sonuçta yeni tanışmakta olduğunuz bir insanla, başlangıçta ortaya çıkacak olan ortak noktalarınızın sayısı, sizin ilişkinizin gidişatında oldukça önemli yol oynayacaktır..
çiğdemle geçirdiğimiz günün devamını ve ayrıntılarını yarın anlatayım istiyorum, önümüzdeki geceyi buna ayıralım, yoksa araya sıkışıp piç olacak bazı şeyler..

yavaş yazıyorum biraz farkındayım, hele o toplu atmalardan sonra kaplumbağa gibi gelmiştir eminim, ama üzerimde hala mayhoşluk var, hasta halime verin ne diyim.. (:

gitmeden önce, sabahlayacak olanlar için ayık tutması babında şu güzel şarkıyı da paylaşayım bari, belki daha az küfür yerim o zaman, kulak çınlamasından uyuyamamaya başladım lan şunu yazmaya başladım başlayalı :p

http://fizy.org/#s/2r753s

yarın gece görüşmek üzere, hepinize sevgiler
iyi geceler panpalar,00.30 gibi gelip başlayacağım, çok fazla yazamayacağım bu gece ama bahsettiğimiz kısmı bitiririm diye düşünüyorum ;)
selamlar tekrar (:

geldim ve başlıyorum,
..bu şehri seviyorum..
kalabalık kordonu, sağlı sollu kafetaryalarla çevrili sokakları, arnavut kaldırımları, albatrosları..
denizinden esen hafif meltemi, akşamüstü ufkunda batan güneşinin kızıllığı.. palmiyeleri..yürüyüş yolları.. kızları..tabi..

çiğdemle, manzarası tüm bunlara nazır olan kafeye oturmuş, çayımızı yudumluyor, nargilemizi çekiyoruz.. hava ılık, güneş ısıtıyor ama yakmıyor, rüzgar esiyor ama üşütmüyor..

tek kelimeyle harika bir nisan öğlenden sonrasını yaşıyoruz.. nisanı oldum olası sevmişimdir zaten..ara sıra yağmur yapar, size yeşillenen otların ve canlılığına kavuşmaya başlayan toprağın kokusunu getirir..
o gün pek yağmur havası yoktu dediğim gibi, bulutlar dostane, gökyüzünün mavisi şahane..

"sen de elmalıya hastasın demek (:" dedim gülümseyerek, nargileyi kıza doğru uzattım,

derin bir nefes çekmeden önce o da gülümsedi, "aynen, bir de kapuçinolu var, o hoşuma gidiyor..ama her yerde olmuyor işte (:"

"bizim pirinç han da filan var değil mi? çeşitler geniştir orada da"

"evet olması lazım (: çok sık gider miydin?"

"yani, arkadaşlarla bir araya gelince illa han yaparız, tabi altıparmak ı şöyle bir alt üst ettikten sonra :p"

"geziciyim diyorsun yani :p kapalı çarşıyı da geziyor musunuz, gerçi erkeklerin pek ilgisini çekmez sanki (:"

"pff, sorma.. orayı yeterince gezdiğime eminim, annem sağolsun.. çocukluğu karşıdan gelen 2 tonluk teyzelerin eziciliğinden kaçmakla geçti, sayelerinde f1 pilotu refleksi kastım, bir sağ-bir sol-bir sağ- bir sol (:"

"hahaha, aynen çok kalabalık oluyor bazen, bir de tabi teyzeler ayrı olay x)"

"arap şükrü de takılıyoruz bazen, hatta ilk rakı masamızı orada kurmuştuk, ben, kaan, tahsin, erdal, cemre, mert, gülnur.. başka kim vardı.. eeıı..nurdan la elif de olabilir.. neyse işte..ilk rakı masam (: .."

"ne güzel ya, hala görüşüyor musunuz o tayfayla (: ?"

içimi bir burukluk kapladı..
liseden sonra pek çok eski arkadaşımla ne doğru dürüst bir araya gelebilmiş ne de haberleşebilmiştik,bir o tatil var işte geçen yaz yaptığımız.. facebook un gözünü seveyim şimdi.. kıymetini bilin amk teknolojinin..

"pek sayılmaz" dedim dudak büküp..
http://fizy.org/#s/3wkukm

"üniversiteye gelince, herkes birbirini unuttu demi? :/ ..ben de çok korkuyorum öyle olacak bizimkiler de diye.."

"insan doğası be çiğdemcim..gözden uzak olan gönülden de ırak oluyor işte..napıcan.."

tuhaf, duygusal bir sessizlik sardı ortamı..bir kez daha anlıyordum ki, nostalji vb. geyikler, kızları tava getirmekte her zaman en önemli silahlardan biriydi, ekşi vb. bilimum entel sitelerinde paso 90 lar, 80 ler geyiği dönmesi boşuna değil aq..adamlar hunter beyler x)

gerçi incide de dönüyor aynı geyikler ama biz burada %95 oranında sap olduğumuzdan ve yine %95 oranında da ibne olmadığımızdan * ötürü, buradaki nostalji geyiğini samimi buluyorum.

yoksa diğer her türlü mecrada yapılanı tamamen karı kaldırma amaçlıdır..adamın elinde ayfon, kulağında ayped..üzerinde armani, altında timberland, altında cooper, ee sonra, "yeeaa keşke seksenlerde yaşasaydımmm yeaaa seksenler çook güzelllmişşş,tam bana göreeğğğ" bilmem ne diye konuşuyor amın oğlu..

evet seksenler güzeldi..ama nedense tipine bakınca senden, sanki kelimenin sadece "seks" kısmı ilgileniyormuşsun gibi bir enerji alıyorum..akıllı ol, police marka gözlüğünü götüne sokturma bana..

neyse..

çiğdemle muhabbetimiz devam etti, kendisinden ve ne kadar da çılgın olduğundan bahsetti bana, yok efendim şöyle içmiş, böyle gezmiş, böyle eğlenmiş filan..

ben de hala ilgiyle dinlemeye çalışıyorum, ama alttan alta, uyarı sinyalleri gelmeye başladı bilinç altımdan..

zaten bu aralar hangi kızla tanışsam bana ne kadar da "çılgın" ve "eğlenceli" olduğundan bahsediyor aq... iyi, ne güzel öyleyseniz de..ne biliyim tipler hiç öyle göstermiyor onu napıcaz?

misal sen çiğdem,
anlattığının yarısı bile değilsin eminim..o zaman bu çaba niye?
karşındaki, yarı serseri yarı bohem görünen, ama aslında oldukça efendi bir adam olan (öyleyim tabi lan?) bu adamın gözüne girmek için filan mı?

öyle konuşunca beni daha mı etkilersin gibine geliyor?
öyle biri olunca, ya da öyle biriymiş gibi davranınca, benim daha mı çok hoşuma gidecek sanıyorsun?

bir anda kan beynime sıçradı, aklıma ceyda gelmişti..neredeyse masadan fırlayıp gidecektim... ama zor da olsa kendime hakim olmayı başardım,
bendeki bu ani zıplama anının yaşadığı o 1-2 saniyelik küçük zaman dilimini çiğdemin dikkatinden gizleyemedim,

"bir şey mi oldu?" diye sordu tatlı tatlı,

"ha..yoo..şey diycem aslında..kalkıp, dolansak? bu güzel havada niye sandalyeye mahkum olduk? (:"

"doğru diyorsun (: kordon turu yapalım ;)"

kalktık, hesap ödeyecekken klasik kız ısrarını yaptı, ben de klasik erkek tavrını elden bırakmadım,

neticede hesabı ödedim, ama bir sonraki mekanda sıranın kendisinde olduğunu söyleyip beni de bunu onaylamak zorunda bıraktı..iyi madem..1.5 porsiyon kebabı geçireyim de gör puhahaha... *

yürüyüş yolu yerine, denize daha yakın olan kıyı yolunu tercih ettik, saat 5 küsür olmuş durumda, güneş iyice alçalmış ama takdir edersiniz ki hala günlük güneşlik sayılır hava..
konuşa konuşa ve oldukça ağır adımlarla ilerlemeye başladık,
ben her iki cümlede bir espri yapma, o da yaptığım tüm esprileri kaçırmaksızın gülme ihtiyacı hissediyor..salağız biraz aynen..

biz böyle güle konuşa yürüyoruz, derken, zaten bir süredir fazlasıyla sürtünmekte olduğu koluma giriverdi çiğdem, bozuntuya vermedim..kolumda kızla gezmeye alışkındım evet gerçi, ama ilk günden ve henüz gayet "arkadaş" modunda olduğum bir kızın bunu yaptığına pek şahit olmamıştım..

belki de uzun süredir normal bir kız arkadaşla hiç dolaşmadığımdandır..belki onlar da böyle şeyler yapıyorlardır, şirinlik maksadıyla yani..

öyle ya, duygusal olarak bir şey düşünmediğim, sıradan kız arkadaşlarımla ne zaman çıkıp dolaşmıştım ki ben zaten? sürekli bir beklenti içinde olduğum ya da benden bir şeyler bekleyen kızlarla takılmaktan, diğerlerine ne sıra gelmişti, ne de zaten "diğerleri" diye adam akıllı bir küme oluşabilmişti..

şöyle bir bakıyorum da,
nilay, tuğçe ve sedadan başka normal kız arkadaş diyebileceğim kız yok lan etrafımda... diğer münasebetim olan kızların hepsiyle bir şekilde ayar olmuş durumdayız... misal şu en son merve olayı, sonra ayşegül..ceydanın arkadaşı meltem ve minenin arkadaşı elif i saymıyorum bile..
alperlerle barlarda takılırken tanıştıklarım desen..onlardan da anca ekmek arasına kaşar olur...

vay amk..
güya kızlarla arası iyi geçinen ben, aslında ne kadar da yalnızmışım o açıdan?..

kendi sınıfımın kızlarıyla, normal seviyede ilişkiler kurmalıydım..evet..bu tasarıyı aklımın bir tarafına not ettim, daha sonra uygulamaya geçirmek üzere...
şimdi diyeceksiniz ki,

" e tsigalko, bu tarz bir gruba niye ihtiyacın var?"

beyler.. beyler..

belki de en çok hata yaptığımız yer, bu yer..

elbette onlara ihtiyacımız var.. yani etrafımızdaki sıradan kızlara.. bizim bir şey beklemediğimiz, onların da bizden bir şeyler beklemeyecek kadar kafası yerinde, mantığı sağlam olan kızlara..

onlara ihtiyacımız var çünkü onlar, bizlerin kızları sadece "cinsel bir obje" olarak görmediğimizin kanıtı! kızlarla aşk meşk münasebetinden başka şeyler de paylaşılabileceğinin, kızla erkeğin arkadaş olabileceğinin, spriteden acımasız gerçeklerin aslında o kadar da gerçeği yansıtmadığının..

dahası, bizim insanlığımızın kanıtı ulan?!

aksi takdirde, yani karşı cins ile olan ilişkileriniz sadece aşk-seks ve gönül meseleleri mertebelerine sıkıştırıldığında, günden güne sapıklaşıyor, okul-iş ve sosyal yaşamda, size her gülümseyen, her tanıştığınız hatta her gördüğünüz kadınla ilgili fanteziler kurmaya başlıyorsunuz..

kadınları başka şekilde algılayamıyorsunuz..

aq, kendisine gülümseyip, firmasını tercih ettiği için teşekkür eden sales girl lerin kendisine yazdığını filan sanan arkadaşlarım oldu benim..

abicim.. kız işi gereği, mecburen gülümsüyor, sen oradan bir alıyorsun olayı, hooopp:

"konulu ferre"...

iki dakika insan ol amk..

ve evet, bu gruba ihtiyacımız var, çünkü asıl hedef kitle üzerine uygulayacağınız bazı taktikleri, yapacağınız esprileri ve bilimum sosyal tespitleri önce bunların üzerinde deneyip, alacağınız sonuca göre kullanıma sokabilirsiniz..

keza malum maksatlarla takıldığım kızlara açtığım konuları, yaptığım şakaları, uyguladığım stratejileri, farkında olmadan, önce nilayda filan uyguladığımı fark etmiştim..
kızda deniyordum, tutarsa, devam, tutmadı mı? o zaman onu kullanmıyoruz abicim..

özet olarak,
bize,
bizimle sadece arkadaş olabilmeyi beceren bir grup kız her zaman lazım..

..çiğdemle kol kola yürümeye devam ettik.. epey gittik, hatta yürüyüş yolunun sonuna geldik, geçtik..

"nereye götürüyorsun bakalım beni?" diye sordum şakayla,

"hiiç öyle yürüyorum ya, dönebiliriz istersen (: ?"

"fark etmez bana, yan yanayken nereye yürüdüğümüz önemli değil (:"

hay aq..yine istemeden fazla ileri vites oldu..

kız gülümsedi, ayarı aldı mı bilmiyorum, umarım yavşaklığıma vermiş ve fazla ciddiye almamıştır..

"otura da biliriz biraz burda?" dedi

"olur, var mı bildiğin yer?"

"şu bank gayet iyi görünüyor (:"

hım.. bank..banklar..hay allah ya... allah şu bankları, çiftler romantizm yapsın diye yaratmış abi.. vallahi diyorum bak..

"tamam (:" dedim sırıtıp, banka doğru kol kola ilerlerken, ortamın yumuşaklığını kırmak için,

"belli ki çiğdem hesaptan yırtmaya karar vermiiişş (:" deyip güldüm,

"yaaa olur mu öyle şeyy, daha konsere de gidicez ya?! (: çok kötüsün yaa valla öyle bir şey düşünmedimm.."

ehehe, biliyorum lan sululuk yapıyorum işte duygusal anlar yaşamayak diye bebe..

"bilemiyorum artık :p"

"üff.. çok kötüsün..(:..tamam gel hadi bildiğim bir kafe var, oraya götüreyim seni.. hıh.."

"eaa yok be ben şakasına söyledim, oturabiliriz burda da gayet (:" (blöf)

"yok yok..gel bir kahve falı baktıralım hem ;) , fala inanır mısın bu arada :p?"

"inanmam ama eğlencelidir ya.. (:"

"tarot filan da var orda, belki daha önce gitmişsindir zaten?"

"hımm.. öyle fallı kafe, hatırlamıyorum gittiği mi ama, değişiklik olur işte (:"
sahilden ayrılıp, iç tarafa doğru yürümeye başladık, oldukça kalabalık, her yanında pastahaneler, kafetaryaların bulunduğu 1-2 sokağı geçtik,

buraları pek bilmiyordum doğrusu.. benim alanımın dışında kalmıştı bu bölge, şimdi çiğdem sayesinde haritanın yeni kısımlarını explore ediyordum.

biraz daha yürüdükten sonra kafeye geldik.. bildiğim kafelerden, biraz daha bohem dekore edilmiş, hoş konseptli, iki katlı bir yer,
üst kata çıktık,

bildik cam-plastik ve ruhsuz masalar yerine, %80 ini örme hasırın oluşturduğu masalar ve sandalyeler-koltuklar yerine, sedir benzeri oturakların olduğu, duvarlarına çeşit çeşit el dokuması halıların ve manzara resimlerinin yerleştirildiği bu antik yer epey hoşuma gitmişti.. biraz anneannemin köy evini hatırlar gibi oldum.. aynı ahşap dekorasyon.. sedirler, el dokuması halılar..

keyifle sedire kuruldum, kız da yanıma geldi tünedi, kahvelerimizi söyledik,

"nasıl yer, hoşuna gitti mi? (:"

"evet.. gayet hoşmuş valla.. köyü hatırlatıyor, doğal bir havası var"

"hıhı, biraz gizemli bir havası da var ayrıca, bizim falcılar yan tarafta bak, ;)"

"hımm.. nasıl oluyor şimdi, kahveyi içip oraya mı gidicez biz?"

"aynen, fincanını alıp gidiyorsun (:"

"hee.. şey gibi bu ya, röntgen çektirip sonra doktora sonuç gösteriyorsun ya hani :p"

"hahaha (: güzel benzetme oldu, bunu tuttum ;p"

"eyw :p ... merak ediyorum bakalım, epeydir fal baktırmamıştım..ama az çok biliyorum ne söyleyeceğini, işte, orda bir yol var, senin için kabarmış falan filan x)"

"((: bu gidişle ben baktıramıycam yalnız, içemedim gülmekten x)..yalnız bir şey diyim mi, dediklerinin çıktığı da oluyor ha, geçen arkadaşla gelmiştik, kadın neler bildi ya."

"eyvah, cinci filan olmasın kız bunlar kalk gidelim en iyisi x)"

"x) tsigalko.. alemsin ya.."

":p"

"senin burcun neydi bu arada?"

"yengeç (:"

"oo, yengeç erkeği.. yükselenin?"

"valla ben yükselen, alçalan anlamam be çiğdem (:..bir burcumuzu biliyoruz işte, o da muhabbet açılırsa cahil kalmayalım diye :p"

"hıı.. peki burcunun özelliklerini, biliyor musun? (:"

"eee.. evet..kıskaçlarımız var..iki tane? x)"

"(: öf öf.. genzime kaçırmadan bitirebilsem şunu iyi.. bilmiyo musun cidden özelliklerini?"

iyice gırgıra vurdum,

"ya yengeç işte ya..suda yaşar x)"

"anlaşıldı..tam bir profsun bu konularda (:"

"tamam yea ezmene gerek yok, belli ki senin ilgi alanın, eh, benim de bilgili olduğum alanlar var elbet ;)..ee peki neymiş benim burcumun özellikleri, sen söyle?"

"hangi alanlarmış o bilgili oldukların, merak ettim :p"

"bir ara ben de muhabbeti bilerek oraya getirir ezerim seni, o ara görmüş olursun ;)"

"cık cık..:p..burcunun özelliklerini söyleyeyim?"

"he, aynen say bakalım, neymişiz öğrenelim?"

"şimdi, yengeç erkeği, bir kere çook duygusal olur."

"uuu.."

":p sonra, genelde aile babası olurlar, sadıktırlar, ayrıca fazla alıngandırlar.. baya tripçidirler bir de alınma ama, ana kuzusudur yengeç erkeği genelde :p"

aile babası?

sadık?

puhahaha..

lan gülmemek için zor tutuyorum kendimi, hani bir gülersem, camlar filan zangırdayacak, kıza ayıp olacak.. neyse..

"hımm, baya iyi bir insan evladıyız biz o zaman? tripleri saymazsak tabi? :p"

"tabi, aslında iyisiniz, zaten o başta söylediğim özelliklerden kazanıyorsunuz direkt ama, sizi de idare etmesi zor, alıngan ve dengesiz bir yapınız var, o yüzden bir yengeç erkeği ya çok mutlu eder, ya da kahreder karşısındakini (:"

"oo..abi sen baya baya okudun benim özellikleri.. valla herşeyim ortada şu an, beğendiysen al götür yani x), anında şifremiz çözüldü be x)"

"(: ahaha.. aslında olabilir ya, oğlak kadını olarak bu duruma sıcak bakmıyor değilim :p"

gülüştük karşılıklı.. gözler birbirini buldu.. zaten epey yakın oturuyoruz.. kahveleri tutan ellerimiz bile aynı hizada,

o sessiz anların uzaması, yeni kişiliğim için pek hayra alamet değil malum.. konuşmak zorunda hissettim kendimi,

"peki oğlak kadını nasıl oluyor?" diye sordum.
"hım..bak şimdi benden bahsedicek olunca tıkandım bir an (:"

"say say, demin beni deşifre ettin, şimdi sıra kendinde :p"

"peki bakalım..ee..oğlak kadını, genelde biraz özgür ruhlu, başına buyruktur.. yengeç erkeği gibi evcimen değil yani :p... sonra, iş yaşamında başarılı olmayı hedefler, sosyal hayatında da en iyisini ister, gözü yükseklerdedir (:"

"ooo.. başka?"

"ilişkilerine ve karşısındaki insana önem verir.. öyle yani..bir de şey var işte, genelde yapıcıyızdır.. kolay kolay kızmaz ve küsmeyiz ;)"

"iyimiş valla (:..alalım seni? :p"

"(: bana uyar"

"şey sorucam.. şimdi böyle 12 tane filan burç var.. sonra işte onun kadın-erkek versiyonları var..sen bunların hepsini biliyor musun özelliklerini?"

"hımm hayır.. neden öyle baktın :p"

"yok, hani biliyorsan, bence sen de hiç kasma, direkt okulu bırak burda başla çalışmaya dicektim :p"

"(: yook ya, öyle belli başlı bir kaç tanesini biliyorum işte.. burdakiler kadar destekli atamam x)"

"anladım.. yengeç belli başlı mı?"

"oo tabi, yengeç erkeği çok ünlüdür ;)"

"deme ya..vay arkadaş, neymişiz, haberimiz yok (:"

"yani :p , e gidince yurda okursun internetten artık (:"

"yeaa.. bakarım belki :p"

ah seni der gibi kafa salladı..

kahvelerimiz bitmişti, eleman gelip içeri geçebileceğimizi söyledi, ama kalabalıkmış şu an sadece bir kişilik yer varmış,

"eh, tamam tek tek gidelim o zaman?"

"olur ya..sen git önce madem?"

"fark etmez, sen de gidebilirsin istiyorsan (:"

"yok yok, sen ev sahibi sayılırsın, açılışı yap (:"

"peki o zaman (:"

çiğdemi yan tarafa yolladım..

sedirin üzerinde tek başıma kalmıştım.. etrafı incelemeye başladım, özellikle de biraz ilerimdeki sedirden kalkmak üzere olan gruptaki kot etekli kız gayet incelemeye değer duruyordu.. ince, gri çoraplı, düzgün, uzun bacaklarını beynime naklettim.. süpermişler cidden aq..onları böyle öpe öpe yuları doğru çıktığımı hayal ettim..diz kapağının arkasından ilerleyen dudaklarım, yavaşça dolgunlaşan kalçalara, oradan da biraz öne, çapraza, bacaklarının arasına doğru ilerliyor, dilim bacakların dolgun yan taraflarında geziniyor, dişlerim küçük ısırıklar alıy...

lan..

ne oluyor olm?..

silkindim... kendimi tokatladım.. şöyle bir..

vay aq..ya..tsigalko? azdın mı lan?..sapık?!..

kendime şaşırmış halde önüme, hasır masaya çevirdim kafamı..

hiç böyle bir şey olmamıştı lan daha önce.. tabi ki güzel hatunların güzel kısımlarına bakmak bir ata sporudur türk geleneklerinde, ama, az önce resmen zihinsel seks yapmıştım ayak üstü.. kız ve grubu toplanıp kafeden çıktılar..ben de dona kafa atmakta olan sikimi sakinleştirmeye çalıştım..

hey allahım ya..bir yaşıma daha girdim..

o neydi ki öyle..

sonra yaklaşık 1.5 aydır sevgilim olmadığını, onu da geçtim, herhangi bir kızla cinsel yakınlaşmanın da olmadığını farkettim..

bu muydu yani mesele?

az önceye kadar sevindiğim ve kendimi kızlardan sakınarak, devam ettirmeye çalıştığım "saplık" halinin, zamanla insanı dönüştürdüğü şey bu muydu?

ayak üstü gördüğü bacakları hayal gücüyle yalamaya iten dürtüler, daha da ileri gider miydi?

bir sonraki aşamada, bundan bir- iki ay sonrasında filan yani, kızı kucağa oturtup zıplayacak ya da masaya yatırıp misyoner mi yapacaktım zihnimde aq?..

ben bu düşüncelerle boğuşa durayım, çiğdem çıkageldi,

"sıra sizde efendim ;)"

"ne çabuk bitti?"

"çabuk mu?..nerden baksan 15 dakikadır ordayım, ben de sıkılmışsındır diye düşündüm (:"

"oo..o kadar oldu mu?..zaman su gibi geçiyor desene (:"

harbi, o kadar ne ara oldu lan..

gerçi, kendimle konuşurken ya da hesaplaşırken geçen zamanın hesabı yoktu doğrusu.. kaç geceyi sabah etmiştim göz açıp kapayıncaya kadar, böyle kendi kendime hesap sorduğum zamanlarda...

neyse.. demek ki sıkıcı biri değilim.. kendimden sıkılmadığıma ve kendimleyken zamanı böyle hızlı geçirebildiğime göre (:

"iyi ben geçeyim madem" dedim gülümseyerek,

"detayları duymak istiyorum sonra" dedi,

"aynen" dedim.."sen de anlatırsın ;)"

boncuktan perdeyi yarıp geçtim, en az kafenin alt katı kadar kalabalık ama yine aynı şekilde havadar görünen, fal bakanlar ile baktıranların karşılıklı oturduğu, küçük taburelerin ve alçak masaların oluşturduğu, yine kafenin diğer kısımlarıyla benzer, bohem dekore edilmiş fal odasına giriverdim elimde fincanla,

girer girmez, o an için boş olan 2-3 yerden, kabarık sarı saçlarının onu dev bir garfielde benzettiği, gözlüklü, güleç suratlı, orta yaşlı kadın dikkatimi çekti, ona baktığımı görünce, kırmıjı ojeli, uzun tırnaklarının önderliğindeki parmakları "gel" işareti yaptılar..

ben de, göz temasımı kurup, güdümlenmiş şekilde yanına yaklaştım, küçük tabureyi çektim, ve masasına invite oldum..

fincanımı masaya koydum.. ellerimi birbirine kenetledim... kadının gözlerinin içine bakıp gülümsedim..

kadın aynı sevecen tavrıyla, fincanı kendine doğru çekti, gözlerini yüzümden ayırmaksızın, gülümseyerek konuştu,

"hoş geldin tatlım.. gülay ablan ben.. adın, tam doğum tarihin, doğduğun yeri söyler misin?"

söylediklerimi önündeki eski not defterine not etti bir kurşun kalemle.. yeniden yüzüme baktı.. belli ki, önce bazı soruları daha cevaplamamı isteyecekti benden

bakalım tatlı cadı görünümlü falcımız geleceğime dair neler söyleyecekti.. muhtemelen duymak istediklerimi..

ama eğer onu istediğim şekilde yönlendirebilirsem..o zaman duymak istediklerimin tam tersini de söyletebilirdim.. böylesi daha gerçekçi mi olurdu dersiniz?

sonuçta hepsi atmasyondan ibaret değil miydi?..fal..pff..

yine de, o an, o masada, şöyle bir gerçek vardı ki,
insanların akıllarını manipüle ederek ve onlara, arzu ettikleri şeylerin gerçekleşeceğini telkin ederek geçimini sağlayan bu insanlar..

aslında benden farklı değildiler.. sadece, onlar maddi, ben ise manevi tatmin peşindeydim.. onlar, yalanlarını söyledikleri insanları bir daha muhtemelen görmezken, ben, gözümünü önünden ayırmamak durumunda idim..

aynı trickler..

aynı fakeler..

aynı teknikler..

sadece uygulama alanlarımız ve kazandığımız ganimet farklı..

ve şimdi, bu masada,

ilk kez, en az benim kadar zeki ve hilekar olduğunu hissettiğim birine karşı, zihinler arası bir köşe kapmaca oynama şerefine nail olabilecektim..

eğer kazanırsam, falcının falına bakmış olurdum,

kaybedersem, onun için sıradan bir müşteri olarak kalırdım..

hadi bakalım tsigalko.. yeteneklerinin, sadece saf kızları kandırmak için olmadığını göstermenin tam zamanı.. avla şu yaşlı kurtu..ona, kimin daha zeki ve kimin diğerini kontrol edebilecek kadar kuvvetli olduğunu göster.. ;)
wuh..

böyle uzun part yazmalayalı epey olmuştu (:

geceyi bitiririm diye düşünmüştüm, ama mümkün görünmüyor, artık yatmam lazım..

takip eden panpalara teşekkürler, yarın gece biraz daha erken vakitlerde gelmeyi planlıyorum, görüşmek üzere ;)
iyi akşamlar panpalar,

survivordan sonra gelip malum günü bitirmeye uğraşacağım (:
survivor iyidir yea, fazladan memenin zararı olmaz, almeda nın tombik bacaklarını yerim :}
10-15 dakikaya başlıyorum bu arada panpalar, yerlerinizi alın derim (:
tekrar selamlar, artık başlayalım.

bu gece kalabalığız gibi hissediyorum, gönül isterdi ki daha uzun yazabileyim, ama yarın mesai var.. sıkıntı var.. allahtan iyileştim sayılır..

panpalar size benden tavsiye, eğer ailenizin durumu kötü değilse uzatın şu amk okulunu 1 ya da 2 sene, hayata erken atılınca bir bok olduğu yok, tamam, kendi paramı kendim kazanıyorum aslanlar gibi, kimseye muhtaç değilim şükür, sevdiğim mesleği yapıyorum falan filan da..
zor be aq... öğrencilikten kralı yok.. kıymetini bilmiyoruz..

neyse..
http://fizy.org/#s/12er6n bunu bilen liseli değildir ehehe

..falcı teyze, eline aldığı fincanımı evirip çevirmeye başladı,

ben de acaba "şurda bir yol var" geyiği ne ara dönecek diye merakla bekliyorum. kimsenin işini yapmasına müdahale edeceğim filan yok ama, eğer beni klasik şeylerle avlayabileceğini düşünüyorsa, sarı cadı fena halde yanılacak ;)

"hım..kartal başı..derslerinde iyisin.." dedi aksine bir ihtimal olamazmış gibi olan ses tonuyla..

"eaaa pek sayılmaz aslında" deyip yalan söyledim.."alttan derslerim var..okulu zamanında bitirebilir miyim dersiniz?"

"kesinlikle" dedi gözlüklerinin üzerinden bakarak, "şu an için iyi olmadığını söylüyorsun ama kartal başı mutlak bir başarıyı simgeliyor... kafana koyduğun iş elinden pek kurtulamıyor"

gülüp, barney stinson un "eah please" hareketini yaptım (:

"kız arkadaşlarınla da uyumlusun" dedi..bi dakka..hangi kız arkadaşlar aq? yaşlı kahin baltayı taşa vurdu..

"öyle mi dersiniz?"

"öyle görünüyor, az önceki hanım mesela, flörtün değil mi?"

"ee..aslında hayır??"

"öyle mi??"

cadı epey şaşırmış görünüyordu,

"normal arkadaşım" diye devam ettim gülümseyerek, "onun falına da siz mi baktınız?"

"hayır, o yan masadaydı..ama beraber olduğunuzu, birlikte geldiğinizi biliyorum"

nerden biliyon amk?..gördüm de işte? "biliyorum"muş..

"kızlarla aran iyi görünüyor..biraz çapkınız değil mi?" deyip gülümsedi yine..

beyler bu işler böyle işte..ortada magic filan yok yani..siz o an farkında olmuyorsunuz, ama falınıza bakan kişi, siz farkında olmaksızın bazı ufak sorularla hakkınızda fikirler ediniyor ve onu, daha önce karşılaşıp tecrübe ettiği durumlara göre oluşturduğu kalıplardan birine yerleştirip, sizin genel profilinizi %70-80 oranında tahmin etme şansına sahip oluyor,

sonra siz de çıktığınızda "aaaağğ aynıı benii anlattııı" "aağğğ onu da billdiieeğğ" filan diyorsunuz,

halbuki siz farkında olmadan o bilgileri zaten ona veriyorsunuz..o da size sanki gökten inme bir vahiymişçesine yeniden pazarlıyor..

demek çapkınım..

hımm..evet..

ama eğer doğum tarihimi doğru söylemiş olsaydım, muhtemelen "duygusal" olmakla itham edilecektim..zira benim aslında nisan doğumlu olmadığımı, dolayısıyla da çapkın koç burcuyla bir alakam olmadığını bilemez..

ha, ben buna rağmen çapkın mıyım? evet..ama bu sikik durumun burç vb. safsatalarla bir alakası yok..kadının yaptığı şey bildiğin gazete falı..

"yoo" dedim masumca,

"aslında..pek fazla kız arkadaşım olmadı bu güne kadar..pek..nasıl diyim, beceremiyorum o tarz şeyleri"

kaşları yeniden inanamıyormuş gibi havaya kalktı,

"hımm..olabilir tabi..ama etrafında sana hayran pek çok kız..bu bariz belli, belki de senin biraz kafanı kaldırıp bakman gerekiyor olabilir"

oouu çok sert..*

teyzecim yine damardan girdin... hani azıcık gevşesem, götümü kaldıracaksın..hayranlık ha..vay bee ben neymişim arkadaş
http://fizy.org/#s/1ahs8q

"biraz öz güven sorunum var aslında" dedim..

"bu yaşlarda olabilir tabi, doğal bir durum..ama benim gördüğüm kadarıyla, sende, dediğine göre henüz değerlendirmediğin bir potansiyel var, şeytan tüyün var tsigalkocum ;)"

"hehe (: , şey peki..okul konusunda sorun çıkmaz diyorsunuz?"

"öyle görünüyor..okulun zamanında bitecek..bunda, gündelik ilişkilere pek heves etmiyor olmanın da etkisi var tabi..sen ciddi ilişkilerin peşindesin, birini bulamıyor gibi gözükmen bu yüzden olabilir"

hah şöyle..dön bakalım babadan..dön dön dön..90 derece..180 derece...

demin çapkın olan adam, şimdi garanti ilişkici, aile babası oldu..devam..

"ailem ve onların sağlığı hakkında bir şey görüyor musunuz?"

"tek çocuk değilsin..?"

"evet..bir kardeşim var"

"kız kardeş..?" (%50 şansın var zaten aq)

"evet..küçük bir kız kardeşim var..orta son sınıf"

"hımm..o da abisinin izinde..başarılı bir kız..ailende genel-büyük bir sağlık problemi gözükmüyor?"

"yeani..öyle sıkıntılı durumlar yok.." (bak az önce sorduğu sorunun cevabını bana kendisi verdirdi görüyor musun?)

"olur gibi gözükmüyor..mutlu, ilgili bir ailen var..senin naifliğinin ve başarının ardında da bunlar var yine"

"hıı"

"iş durumu olarak, seni ankara, izmir ya da bursada görüyorum... ancak istanbul gözükmüyor? istanbul istiyor musun sen?"

"yok aslında..öyle bir hevesim yok... büyük şehrin derdi de büyük olur..istanbul..fazla büyük"

"evet..zaten istanbul gözükmüyor dediğim gibi..memleketinden iş fırsatları doğabilir..sen mezun olmaya yakın, belli bir ilgi olacak..bu sırada tercih yapman gerekebilir.."

"neyle ne arasında?"

"yani, mesleki yaşantın ile özel yaşantın arasında..ikisinden birine göre yapacağın tercih, onun senin hayatının vazgeçilmesi olmasına neden olacak"

"yani, hayatımın kadını ve hayatımın işi? gibi mi?"

"aynen öyle..sen genelde mantığının sesini dinleyen bir çocuksun..ama yeri geldiğinde kalbini de dinlemeyi unutma..;)"

cık cık..

ulan nasıl ayar verdiysem artık..bir "senin annem bir melekti yavrum" demediği kaldı..

şimdi, bu falcı, gerçekten bir şeyleri görebiliyor olsa, benim blöfümü ve kendimi bilerek farklı tanıtmamı yer miydi dersiniz?

bence yememesi lazım..

"üç tane kart seç bakalım" dedi, tarot kartlarını uzatarak..

tarot..

çok günah filan diyolla ama benim oldum olası ilgim olmuştur tarota..

elimi yelpaze haline getirilmiş kartlara uzattım..üç tane seçtim..
yaptığım seçimler inanmayan birini (ben) bile dehşete düşürecek cinstendi..

sırasıyla azize, şeytan ve ölüm kartlarını çektim..

kadın benim bön bakışlarımı görünce gülümsedi, ben de güldüm sonra ve bu tuhaf durumu espri konusu yaptım,

"amma kart çektim ha (:"

"yok tatlım... öyle gözüktüğüne bakma, onlar o şekilde kötü bir anlam ifade etmezler.. sadece, biraz kafanın karışık olduğunu gösteriyorlar, isimleri seni korkutmasın"

"ne bileyim, öyle şeytandır, ölümdür filan ard arda gelince :p"

"(: burada tek başına anlam ifade eden tek kart azize kartı.. senin kahve falın ve karakterinle de birleştirince, senin kariyerindeki başarı yolunda sağlam adımlarla ve güvenle yürüyeceğini söyleyebilirim.. diğer iki kart ise, gördüğün anlamlarını ifade etmiyor elbette, sadece dönem dönem yalnızlığın getireceği kafa karışıklıkları yaşayabileceğini gösteriyor..ama sağlam bir duruşun var.. onların üstesinden gelebilecek terbiyede yetişmişsin"

"peki kafam karıştığında, yanlış seçimler yapsam ne olur? çok mu değişir her şey?"

"yoo, sonuçların değişmesi pek mümkün değil, sadece biraz ertelenmiş olur.. senin çizginde mutlak başarı ve refah görüyorum.. eğer biraz zayıf karakterli ya da çapkın ruhlu olsaydın, evet, seni oyalayabilir ve hedefine ulaşmanı erteletebilirdi ama şu durumda diğer iki kartın pek anlamı yok..;)"

fala inanmam..

ama tesadüflere inanırım..

azize-şeytan ve ölüm..

içimdeki melek-içimdeki şeytan ve kırık kalpler..

ve hakkımda neredeyse hiç bir şey bilmeyen, bildiklerinin de yarısını bilerek ters söylediğim, karşımda oturmuş beni çözdüğünü düşünen dev bir kedi *..

kadın düşünceli hallerimi görünce gülümsedi tekrar,

"peki.. peki, sana bir kart daha çektirelim bakalım hadi madem (:"

ne bu, zavallı kontenjanı filan mı? acıdın mı la bana yoksa, al hadi al deyip sadaka verir gibi kartları uzatıyorsun..he he heyy allahım ya..

salak lan bu insanlar..

elimi uzatıp bir kart daha çektim,

"büyücü"

cadının gözleri parıldadı..

"iştee... aslında tam senin durumuna uygun düşen bir kart yine.. fala inanmıyorum mu demiştin? (:"

"yani..pek fazla dikkate değer bulmam (:"

"hımm.. inanmaya başlasan fena olmaz, çünkü kartların seni sevdiğine dair bir öngörü oluştu içimde (:"

yeme beni aç karnına aq..

"öyle diyorsanız :p"

"(: evet..bu kart iyice netleştirdi ki, sonuç olarak iş yine senin karakter yapında bitiyor, yani o başarıya, hedeflerine ulaşmada göstereceğin azim, gayret ve kafa karışıklıklarına karşı göstereceğin direnç.. tamamen senin elinde.. geleceğini şekillendirecek olan sensin ve bunun için de gerekli tüm vasıflara sahipsin (:"

gülümsedim..

görünen o ki artık randevumuz sona ermişti..

ona, işini iyi yaptığını düşündürtecek şekilde mutlu görünmeye çalışarak boncuklu perdenin diğer tarafına geçtim.. oysa aklımdan geçen tek şey şuydu;

"fal mı? bullshit.."
http://fizy.org/#s/1ahopl

içeri ilerleyip, çiğdemin oturmakta olduğu sedirimize doğru yaklaştım, beni görünce kafasını telefonunun ekranından kaldırdı,

"kız kardeşim mesaj atmış da, ona bakıyordum (: ..ee nasıldı? (: çok merak ediyorum neler dediğini"

"aman, klasik safsatalar işte :p.."

"aa anlatmayacak mısın?"

"anlatırım canım..tabi seninkini dinledikten sonra ;)"

"olurr (: tamam ben anlatayım önce" dedi ve 10 dakika boyunca gözlerini irileştire irileştire, elleriyle heyecanlı jestlerini de katarak belli ki fazlaca ciddiye aldığı, az önce bir benzeri bana fısıldanmış olan safsataları anlattı..

beyler,

yemin ediyorum benim ilgimi çeken hiç bir şey..yani babam anlatsa dinlemezdim aq 10 dakka..

ama çiğdemi, dinlemekle de kalmayıp, gerekli yerlerde ünlemler bile koydum araya, kız tatlı beyler..kız tatlı..tatlı kızları dinlemezsek olmaz..

bu kuş gibi cıvıldaya cıvıldaya kendi fal hikayesini anlattıktan sonra, soran gözlerle bana bakmaya başladı,

"şey diyorum ya çiğdemcim..kalkalım mı? yürürken anlatırım ben de?"

"olurr..ben de onu diyecektim aslında, geç kalmayalım, program 21.30 da başlıyor, biz 21.00 gibi orada olsak iyi olur, güzel masa kaparız (:"

"öyle yapalım madem"

kalktık, kafedenin bohem atmosferinden çıkıp kendimizi, artık nispeten serinlemiş olan havaya, yıldızların göğü işgal etmiş bulunduğu berrak nisan gecesine attık..

"üşüdün mü?"

"yok ya..öyle biraz serin geldi sıcak yerden çıkınca (:"

"hırkamı vereyim?"

"yok ya valla (:"

"cidden? bak sonra hasta oldum, bana iyi bakamadın, nerden çağırdın? deme (:"

"der miyim hiç öyle ya..iyi ki çağırdın..fena mı oldu (:"

ortam biraz slowa bağlamıştı yine..

hırkamı çıkardım,
yok mok demesine rağmen sırtına örttüm, daha fazla itiraz etmedi, hafifçe düzeltim üzerine oturttu hırkayı, sonra bana döndü,

"çok saol..ama şimdi de sen üşüme :/"

"üşümem ben :p kahraman erkeğim şu anda :p"

güldü, yine çok fena kalakaldık beyler, göz göze..zaman iyice yavaşlamaya başlamıştı..
http://fizy.org/#s/1ajdwi

şu, konuşup gülüşüp, sonrasında fena halde sessiz kalmalar için bir şeyler bulmam lazım..yoksa bu anlardan biri yakacak beni..

çok güzel bakıyor..gülümsemek ister gibi, ama belli bir heyecan ve ciddiyet oturuyor yüzüne o anlarda..burun deliklerinin titreştiğini görebiliyorum..nefes alış verişini düzenlemeye çalışıyor..

ben de farklı değilim ya..kim bilir yüzüm ne halde..

adımlarımız iyice yavaşlamış durumda..

bir şeyler yapmam lazım..

kaçmam lazım o sahneden..

ama içimden gelmiyor..

anılar, duygular çarpışıyor zihnimin içinde..ne oluyor?..aşık filan olmuyorum ya?..yok canım..öyle bir yeteneğimin olmadığını öğrendim ben..acı vermekten başka bir marifet gelmez elimden..

koluma giriyor yeniden..yan yana yürüyoruz..vücudumuzun yan tarafları, ısınmaya çalışan yavru penguenler gibi, her santimi birbirine değecek, üzerindeki sıcaklığı, sevdiğiyle eşit pay edecek biçimde yakın..
bir an önüme dönüyorum..

derin bir nefes alıyorum..yeniden gülümsemeye çalışarak yan tarafıma bakıyorum..tatlı gözler..bal dudaklar..elma yanaklar karşımda..epey yakınlar bana..eğilip öpmek..uzanıp dokunmak..işten bile değil..

büyülü bir an..

bozulması gereken bir büyü..konuşmak ise elimdeki en etkili şey olsa gerek..konuşuyorum..

"çok huzurluyum şu an.. (:" diyorum salak bir gülümseyişle..

bir şey demeden gülümsemeyi sürdürüyor..çok güzel bakıyor be beyler..içim gidiyor resmen... ama yapamam... dokunamam..bir yangın çıkacaksa bile, onu ben başlatamam..
http://fizy.org/#s/1ajdwa

canlı müzik yapan bir yerin önünden geçiyoruz..

o ara şarkıya eşlik edermiş gibi mırıldanıyor biraz..

sonra ben de başlıyorum mırıldanmaya..hemen kulak kabartıyor bana..

onun dinlediğini farkedince, bu kez söylemeye başlıyorum..içimden gelerek söylemeyeli epey zaman olmuş..ağzımdan çıkan nağmeler benim de hoşuma gidiyor..insan, kendi şakıyan sesini özler mi?..ben özlemişim..mutlulukla ötmeyeli ne kadar oldu a bülbülüm?..1 yıl? 2?..

senden mutluluğunu çalanlar, şimdi çok uzaklarda yapılmış bir beste gibi..sen ise, onu ağzıma alırım diye, korkudan tüm şarkılara küsmüşsün..

küsme be bülbül..

bırak artık geçmişinin acılarını da..intikamlarını da..hırslarını da..sevmek, aşık olmak..kendini o sakin sulara bırakmak o kadar mı zor?..

kasma be bülbül..

"süper.." diyor çiğdem.. "e çok güzelmiş ya senin sesin (:?"

"hım..bilmem..saol (:"

"bahsetmedin ya hiç? (:"

"ee ne bileyim..kendimi övmeyi pek sevmem :p"

"şu banka oturalım mı? daha epey vaktimiz var?"

anlaşıldı, bugün banka oturtmadan bırakmayacak beni (: lan zaten duygusallığın dibine doğru düşüyoruz..zorla öpüştürecek misin kızım bizi?..

oturuyoruz bu kez..

arkamızdan canlı müziğin sesi hafifçe gelmeye devam ediyor..

önümüzde deniz ve koyu lacivert bir gök yüzü..

ben yeniden başlıyorum şarkıya eşlik etmeye..o beni dinliyor..

öyle geçiyor biraz zaman..hala kolumda olan kolu arada kasılıyor..parmaklarının hareketini hissediyorum..dirseğimden bileğime doğru iniyor..

ortada bir dana varsa şayet, işte onun kuyruğu, kolu, bacağı, neyi varsa kopmak üzere..

kopamaz...

bırak kopsun!

olmaz..unutmadın mı?

unut gitsin!

karar vermek için bir, bilemedin iki saniyem var beyler..ve bu hamle, tüm geleceğimi etkileyebilir..

bakalım falcı cadının dediği gibi dirayetli miyim?

yoksa haftalardır kendine bile rol yapan ve bu aşamada günden güne abazalaşan bir pezevenk miyim?
kararım, beynimin içinden şimşek gibi geçiyor.. öyle ki sanki istemsizce titriyorum.. ekran şöyle bir gidip geliyor.. aşırı voltaj dalgalanması..

kolumu kızın kolunda kurtarıyorum kibarca..ona dönüp gülümsüyorum.. yüzünde, az önceki zamansız geri çekilişimin yansıması olan hayal kırıklığını görüyorum, mili saniyeliğine de olsa.. sonra hemen o da gülümsüyor..

"kalkalım mı?..seni daha fazla üşütmeden bir an önce mekana gidelim ;)"

"yaa..sen de üşüdün.. deseydin ya demin? ne kadar düşüncesizim, seni oturttum burda :/"

"yok be canım (: ben senin için diyorum cidden.. benim üzerimdeki diğer şeyler de kalın, kendini suçlu hissetmene gerek yok..ama eğer geç kalır ve masa kapamazsak o zaman suçlu hissedebilirsin :p"

"(: tamam hemen gidelim"

yeniden yola koyulduk.. biraz hızlı adımlarla, merkeze ve dolayısıyla yurtlara oldukça ters bir tarafta kalan mekana doğru gitmeye başladık..

20 dakikalık bir yolculuktan sonra kapının önündeydik..

saat dokuza geliyor..

içeri girdik..

bar işte..

her zamanki loş ve gürültülü mekanlar..

tipim, anlattıklarım ve anlatacaklarım dolayısıyla, tam bir bar adamı olduğum kanısına varabilmeniz doğal, ama aslında çok da hevesli değilim beyler böyle yerlere, bilesiniz diye söylüyorum..ben, sakin masamdan, akan kalabalığı izleyebileceğim, daha az gürültülü daha çok sohbetli mekanları severim aslen..o nedenle asmalı mescit favori mekanlarımdandır... gerçi beyoğlu belediyesi sağolsun amına koydu ortalığın ama yine de istanbul dedin mi, asmalı da oturup iki lakırdı etmeden dönmem geriye..

neyse..

henüz yarı yarıya görünen mekanda, hoş bir masa kapma imkanımız oldu... dinleyeceğiz bakalım..

"ne çalıyorlar demiştin bunlar? rock tarzı heralde demi?"

"aynen (: çok hoş bir grup, ben daha önce 3-4 kere daha dinledim.. sahneleri filan çok hoştur (:"

biliyorum biliyorum..
klasik ucuz rock yapan bar grupları işte be çiğdem.. bana onları anlatma aq..geldik işte, senin hatrına dinliycez..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder