17 Ağustos 2013 Cumartesi

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 38

selamlar panpalar, yettim gari (:

2-3 dk içinde başlıyorum
http://fizy.org/#s/1ajek9

Pek yazamayacağımın belli olduğu bir döneme girdim panpalar..dediğim gibi, hayatım değişiyor, her anlamda..detayları hikayenin ya da 2. Sezonun (yani 2. Yılın aq..iyice diziye döndü (: ) sonunda paylaşacağım duruma göre..neyse..benim şimdiki hayatımdan değil, geçmişimden konuşmaya devam edelim biz,

Ama bu bölümde şöyle bir değişiklik yaparak, hikaye akışına ara vermek ve şu ana kadar sizlere tanıttığım karakterlerin etkinliklerine ilişkin bilgiler vermek istiyorum..neticede biz, kendi hikayemize kaptırmış gidiyoruz ama etrafta etkileşimde olduğum diğer insanlar da hala benim gözlemlerimden nasibimi almaktalar. Ayrıca sizin de içlerinde hikayenin şu anındaki durumlarını merak ettiğiniz
karakterler olduğunu biliyorum, gerek buradan gerekse özel mesajla yazıyorsunuz, o merakları da giderelim ;)

Tsigalko yu, geçirmekte olduğu eğlenceli gecenin içinde bırakıp, kameramızı “pro” dan “tele” ye geçirip sahanın bütününe bir bakalım,

Ebruyla başlamak istiyorum elbette..eminim ki olan bitenlerden ve son yüzleşmemizden sonra onun da neler yaptığını merak ediyorsunuzdur, zira pek bahsetmedim o günden sonra..
http://fizy.org/#s/1ajgdt

Ebru, yani anneme göre, müstakbel gelin adayı (öyle ya, neredeyse 1.5 senedir çıkıyoruz sözde), bu aralar gerek fiziksel gerek düşünsel değişimlere girmiş durumda..bunun sebebi ben miyim, benimle yaşadıkları mı? Bilemiyorum ama öyleyse eğer, kendimi mutlu hissetmem gerekir (ve onun da bana teşekkür etmesi) çünkü kızın bütün tarzı ve havası, olumlu yönde değişti..zaten güzel ve bakımlı olan ebru, son 2-3 aydır artık tamamı ile dikkat çekici bir kız haline geldi..bunu elbette orasını burasını açarak elde etmiyor,

Nasıl tanımlasam..kızın duruşu, yürüyüşü, giyim kuşamı..konuşması..konuşurken ki jestleri, bakışları..her şeyi değişti..olgunlaştı..asilleşti..

O çıtı pıtı, tiki takılmaya çalışan kız, bildiğin kadın oldu aq..hani yolda görsem “siz” diye hitap ederim..

Ayrıca sınıf içinde de aktif, öğrenci konseyine girmiş, orada çevre edinmiş, teknik geziler düzenliyor, seminerlere katılımcı listesi ayarlıyor,mayıs ayı için bir piknik planlaması yapmış, tüm sınıf gidicez filan..bunları yaparken ki duruşu da son derece asil..çünkü serhat ve piçleri gibi hava atmak ya da “orgazeyşın boy” olmak için değil, gerçekten kendisi ve sınıfı için bir şeyler yapmak adına yapıyor.

Sınıfta da, kız olsun erkek olsun etrafında epey dolanan olmaya başladı, bir zamanlar tek tanıyıp sevdiği ben olan kız, şimdi sınıfın 3 te 1 i ile yakın diyalog halinde..

Denilebilir ki, kendini aştı..ağırlıklarından kurtuldu ve hak ettiği gibi yükseldi..o ağırlıkların ise ben ve bana olan aşkı olduğunu bilmek ise içimde tuhaf bir burukluğa neden oluyor..kız lanetimden kurtuldu ve resmen açıldı..nefes aldı..

Yolu açık olsun..hayırlısı buymuş..ne denebilir ki? Bana ise, artık uzaktan (ve mümkün mertebe çaktırmadan) onu şefkatle izleyip içten içe burularak gelişimini takdir etmek kalıyor..ondan ayrılmamın sebebinin, onu zehrimden korumak için ve aslında değişik bir sevgi anlayışı olduğunu bilse belki de en azından benimle konuşmaya ya da selam vermeye devam edebilirdi..sanırım bu durum içimde hep anlamsız ve benzersiz bir pişmanlık olarak kalacak..
Serhat ve piçleri demiştim az önce, oradan devam edelim lafı gelmişken,

Tuvalette yediği uçan kroşeden sonra bir daha benimle göz göze bile gelemedi desem yeridir açıkçası. Gerçi ben her an bir yılanlık ve hıyanet bekliyordum ama her halde “bir dahakine kafamı filan yerinden koparır artık” diye düşündüyse ( :p ), buna da cesaret edememiştir.

önceden mecburen serhatların tayfasıyla takılan neco, artık severek ve isteyerek benim yanımda, öte yandan bu piç kurusunun da, dışarıdan sağlam gibi gözüken, ama aslında tamamen menfaat ve çıkar anlaşmasına dayanan 4 lü bir grubu var..eh işte, tek başına “adam” olamayanların dördü bir araya gelmiş.. gerçi onlar da hala “bir adam” edemiyor ama.. idare ediyorlar..

Ha derseniz ki, “lan amk tsigalkosu, sen adam mısın?”

Bilmem.. yaşadığım iç savaşlar ve her daim beynimde dolanıp duran yaradılışım ve yetiştirilişimin zıtlığına dair düşünceler beni adamın da ötesinde, “ihtiyar bir adam” bile yaptı diyebilirim.. bilmiyorum acaba bu yaşında bu derece kendi içinde gel gitler yaşayan ve mücadeleler veren insan var mıdır..

Kimi geçim derdiyle uğraşır.. kimi patronuyla, kimi işçisiyle, kimi ailesiyle.. kimi sağlık sorunlarıyla..

Ben de kendimle uğraşıyorum işte.. bence bu da “sağlık sorunları” kategorisine dahil edilebilir.. çünkü inanın, bugün, dönüp o zamanki hallerime, hareketlerime ve yaptıklarıma baktığımda, ciddi anlamda ruhsal buhranda bir post-ergen görüyorum sadece.. neyse, konu ben değildim bugün.. konumuza, yani diğer karakterlerimize dönelim ;)
Serhat ve piçlerinin sınıfı ele geçirme çabası elbette devam ediyor..ve aklı başında olan kimsenin de bu durumu siklediğini sanmıyorum.. aman, benden uzak olsunlar da..ne bok yerlerse yesinler.. isterlerse dünyanın tapusunu alsınlar, bana bir ev, bir bahçe bıraksınlar, gene umurumda olmaz..ben işime bakarım.. kendi işime..

Neco, sınıftaki kadim dostum.. yalnız bu aralar biraz sıkıntı.. sıkıntılı demeyelim de, biraz dolu görünüyor..şu, alperin ayarladığı eğlenceli gecemiz de relax olduğunu görmek beni de mutlu etti. Çünkü her ne kadar neco, bir tolga, bir Alper, hele hele bir okan olmasa da, yine de ortamda bulunması ve bulunduğu sırada havasında olması, ortamın kimyasına oldukça olumlu etkilerde bulunan bir çocuk. iyi çocuk yani.. böyle adamları her zaman bulamazsınız, adamın tribi yok, içten pazarlıklı değil, piçlik yapma arayışında değil, patavatsızlığı, hırdavatlığı yok.. hatta diyebilirim ki, bizim grubun en az “hıyar” olan adamı necodur.. geri kalan hepimizde hıyarlık var.. nurettin, yani namı diğer nuriş de dahil olmak üzere (:
Nuriş de aramızda en az hıyar olan 2. Eleman olmakla beraber, arada yaptığı umarsız espriler ve katkılarla da zaman zaman epey yarıyor bizi.. böyle tam bir katalizör eleman modunda, orda sakin sakin oturur, seni dinler, hiç ummadığın anda bir şey der, yerlere yatarsın aq..öyle de bir sevimli piç.. ayrıca yetenekli de,

Deli gibi klasik ve elektro gitar çalıyor, piyanodan da anlıyormuş.. parmaklar işlevli yani (:

Ben de bir ara piyano dersi almıştım..bir tek türk marşını ve “yılan hikayesi” dizisinin müziğini çalabiliyorum aq…gitarın “Akdeniz akşamları” neyse, bunlar da piyanonun, org un osudur..

Bu yeteneklerinin yanı sıra tuhaf bir mekanik zekası da var, elinden her türlü marangozluk geliyor siyah çerçeveli gözlüklerinin ardından etrafı süzüp çenesindeki kıvırcık sakalı sıvazlarken tam bir makine mühendisi edasında.. hatta biz arada takılıyoruz buna,

“olm sen tam itü makinelik adamsın lan, ne işin var bizim bölümde” diye.. adam scofield ya (:

Bir gün gitar getirdi okula, çalıp söyledik filan.. güzeldi..sesimi görücüye çıkarma fırsatım oldu.. epey övgü aldı.. gerçi ben salak salak sağda solda mırıldanırdım paso, hiç sus diyen de olmadı bu güne kadar ama böyle gitarlı mitarlı ortamda hiç söylememiştim..
http://fizy.org/#s/1ajexe

Nurişden bahsetmişken, onun üzerinden devam edip alperin eski sevgilisi ilayda ya geçeyim,

Ne alaka diyeceksiniz, ama, nuriş ile ilayda arasında, kızdan kaynaklı bir yakınlaşma oldu..artık bir amaçla mı (kıskandırma, intikam vb.) yoksa tamamen duygusal olarak mı bilmiyorum ama ilayda bizim sevimli piçe bariz asılmaya başlamıştı..

Elbette kendini düşürmekle kaldı..valla alperin eski kız arkadaşıymış bilmem neymiş demedik, aramızda epey bir taşağa sardık bu durumu, hatta Alper de epey katkı yaptı, “olm nuriş, bak ben denedim, iyi parçadır yani, sen de deneyebilirsin istersen, dargınlık kırgınlık olmaz :p”

Erkek muhabbetleri işte (:..

Ama buna mahal veren de yine kadınların kendisi..şahsen ben ilayda nın, dolgun göğüsleri ve kavisi keskin götüne güvenerek, alperden intikam almak adına, nurişi ayartma ve hatta grubun dengisini bozma amaçlı bir atraksiyonda olduğuna inanıyorum..ama bu işler sadece kıytırık gençlik dizilerinde olur..işte bu hatun da oradan öğrenmiş gelmiş, gerçek hayatta uygulamaya kalkıyor..mal..lan satar mıyız biz birbirimizi ha?! Amk kevaşesi!! Erkek adamın arkadaşlığı iki cilveye, bir gülüşe bitecekse zaten, ben o arkadaşlığın da ta amına koyayım, o erkeğin de adamlığına sokayım afedersin..

Neyse..nuriş hikayenin şu aşamasında dahi (olaylar 2 ay önce filan başladı) kıza “gösterim vermeme” modunda..bildiğin oynuyor, salak ilayda da nın da işine geliyor olabilir bu, salak bizimkinin ayarı aldığını sanıyor ama asıl ayarı alan kendisi, gidiyor çocuğun dizine filan yatıyor amk sırnaşığı, bizimki de dönüp bize sırıtıyor çaktırmadan, biz arkada el, kol, bacak, ne hareketler ama, kopuyoruz aq x)

Özet: kızlar, böyle toplara girerek kendinizi küçültmeyin..ha, ben illa ortalığı karıştıracağım diyorsanız da adamınızı iyi seçin, yavşaklık ve kaypaklık katsayısı yüksek olsun..bizim gibilerine denk gelirseniz sikiş muhabbetlerine taşak mezesi olursunuz..
http://fizy.org/#s/13lj9r

Gelelim tolga-nilay ikilisine..

Bu ikilinin, özellikle nilay kısmında ağır problemler var bir süredir..kızın ailevi durumları malum..çok acı gerçekten..ama bunun hıncını sevgilisinden ve yakın arkadaşlarından çıkarmaya çalışması da bir o kadar anlamsız..nilay gibi bir kızdan daha olgun davranışlar beklerdim..ama gerçi kızın kafasının bu aralar epey karışık olduğunu düşünüyorum..zira bizim tolga da az hıyar değildir..iyiliğine çok iyidir, ama bir de gamsızlığı tuttu mu, “ölüyorum lan” desen, “ya sikicem şimdi sırası mı?” der (:

Nilay, kendi sorunları ve tolganın hıyarlıklarının üzerine bir debenim tuğçe ve seda ikilisiyle olan yakınlaşma mı da kıskanıp, iyice dellenmesi sonucu, hem tolgayla hem benimle kavga etmiş ve, etrafının en kalabalık olması gereken bu zor zamanlarında yalnız kalmıştı..

Doğrusu ben uygun bir zamanda gidip özür dilemeyi düşünüyorum..hayatta yapmayacağım bir şey olsa da, şartlar normal şartlar değil, böyle bir zamanda nilaya sırtımı dönemem..ama şimdilik, kendi kötücül karakterimi beslemek adına, yakın olduğum bütün kız arkadaşlarımdan uzaklaşmam gerek..beni öyle, ellerim kanlı şekilde görsünler istemiyorum..ben tsigalkoyum..onlar için,sözde çapkın, eli işte gözü oynaşta taklidini sevimli bir biçimde yapan eğlenceli bir çocuğum..

Gerçekte ne olduğumu bilmelerine gerek yok..
Tolga ile bu aralar her zamankinden fazla ortak etkinlikte bulunuyoruz..şu, alperin ayarladığı geceye gelmemesi haricinde, hemen hemen her türlü aktiviteye beraber katıldık, konuşmak istediğini hissediyorum.. bana nilay konusunu açacak..ama bir türlü beceremiyor.. eğer nilayı tanımıyor olsaydım, dahası tanımayı geç, kankası modunda olmasaydım..o zaman eminim ki çok daha rahat paylaşabilirdi benimle bu konuları, yapmadığımız şey değildi özel hayatlarımızı paylaşmak..her şeyini biliriz birbirimizi..ama şu durumlar..tam bir çıkmaz aq..çiğdemin de dediği gibi, ilişki iyi giderken avantaj gibi görünen bu üçlü sevgi bağı, olayların negatifleşmeye başladığı şu sıralarda sıkıntılı hale gelmeye başladı..

çiğdemden devam edelim.. kızla bağlarımı koparmaya çalışıyorum.. çünkü kendisi her ne kadar bana ayak uydurmaya çalışıp rahat ve cool kız havaları yapsa da, benim skor yapabileceğim bir kız değil.. yani onu harcamamak için kendimden uzaklaştırmam gerekiyor.. fakat sorun şu ki, hem bağlar, ben farkında olmadan oldukça sıkı bağlanmış, hem de bu bağlar sadece ikimizi değil, bizi birbirimize uygun gören tuğçe ve sedayı da etkiliyor..

Neyse..ben bir şekilde çiğdemden kurtulacağım..her ne kadar artık davetlerini ve attığı mesajları silkememekten ötürü utanmaya başlasam da, yapılması gereken yapılmalı..bir kızı muhtemel ya da mevcut bir ilişki için mücadele ederken görmek gerçekten şaşırtıcı ve olağan üstü bir şey..her zaman olmaz..her kız yapmaz, yapamaz.. hele internet sosyalitesi ile yetişmiş yeni nesil barbi bebekler bu işlerden hiç anlamaz..
http://fizy.org/#s/1aiv70

Tuğçe- seda ikilisinin zaten sevgilileri var, tuğçe de henüz buldu..hayırlı olsun..arayan bulur..belasını da bulur, mevlasını da bulur..yine de ikisini de manitası uzakta olduğu için, okulda bana ihtiyaç duyuyor olmalılar..ama bu çiğdem olayındaki baltaca tutumumdan ötürü bana tavır alabilirler (ki ben de zaten bunu istiyorum)..sonra da unuturlar birlikte geçirdiğimiz zamanları..evet..unuturlar ve geçer gider..

Hani diyorlar ya, işte kadınlar affeder ama unutmaz, yok efendim kadınların duygusal hafızası daha kuvvetlidir falan filan..palavra..

Kadınlar işlerine gelmeyen şeyi, kağıt öğütücüsünün kağıtları öğüttüğü gibi öğütür ve anında çöpe atarlar..hatırladıkları şeyler ise, genelde işlerine giden, hoşlarına giden ve maddi ya da manevi getirisi olan şeyledir..

Bu yüzden ki özel günleri asla unutmazlar..çünkü hep bir beklentileri vardır..

Öte yandan, dediğim gibi, artık onlara fayda sağlamayacak kişileri ya da olayları anında harddiskten silerler..bundandır ki, sizin giden sevgilinin ardından peş peşe efkar sigarası yakıp, kulağınızın fonunda arabesk, gözünüzün önünde yaşlar, ağzınızda %45 lik alkolün ve anasonun verdiği uyuşturucu etki ile teselli bulmaya çalışırken, onların kendilerine öğle yemeği ısmarlayıp, yeni model kot eteklerden bir tane aldırabilecekleri yeni bir yakışıklı (?) aramaları…bana kadınları anlatmayın..peh..

Elbette aklı başında kesimi tenzih ediyorum…zira onlar da hemcinslerinin düştüğü menfaat çukurlarını, bizlerden dahi önce görebiliyorlardır zaten..
http://fizy.org/#s/1ai7bv benim şarkım lan bu..

Zerzevat fatih, onu dışarıya çağırdıktan 1 hafta sonra haber yollatmış bana..ben de “aha, gün bugün, çenesini kırıcam” diye kedime gaz verip bir de gittim ki, meğer çocuk özür dilemek için çağırmış..herhalde mine filan da o yönde baskı yaptı..neyse..özrünü silkemedim pek, raconu kestim ayrıldım..bu saatten sonra sorun olmaz herhalde..hadi gene iyisin gözüm, kurtardın çeneyi :p

Mine..gerçek bir peri kızı..benim zamanında kalbini hunharca kullanıp, masum duygularının üzerinden hoyratça geçmeme rağmen, yine de hayatına neşeyle ve üzerine koyarak devam ediyor..e ya ne yapacaktı? Yasa girip, karalar mı bağlayacaktı? Manastıra gidip rahibe mi olacaktı?..unuttu, gitti..bitti..kadınlar unutur..

Erkekler ise, geriye dönüp baktıklarında, o malum sofralar her kurulduğunda..vücudun alkol oranı biraz arttığında, kızına göre, kah ucuz bir sürtüğü hatırlar ve onun maneviyatını masanın orta yerine atarlar, kah saygı değer bir hanım efendi niyetine kadeh tokuşturup kendi çaplarında onurlandırırlar..

Ebru ve mine..sizler nerede ve ne zaman olursam olayım..hangi masada oturursam oturayım..ve kaç kadeh içersem içeyim, onurlandıracağım kadınlarsınız..elimden geldiğince..
bu gecelik benden bu kadar panpalar,
hafta sonu karakterlerin geri kalanlarından da bahsedip (ki aralarında özellikle bekledikleriniz olduğunu biliyorum) yeniden hikaye akışına döneriz,
kısmetse bu yılı 1-2 hafta içinde bitiricez zaten, bir şey kalmadı (:

takip edenlere teşekkürler, yorumlarınızı eksik etmeyin, öpüldünüz *
herkese selamlar panpalar,

pazartesi 22.30 a saatlerimizi ayarlayalım, epey yüklü gireceğim,

hafta sonu boş geçmedi anlayacağınız ;)

görüşmek üzere.

not: yoğun gül kokunuzu sikeyim *
vay amına koyim ya ortalık karışmış, beyler dün gece saat 9 dan 1 e kadar elektriksiz oturduk aq..
bu akşam acısını çıkarıcaz ama merak etmeyin, ben de sinir oldum ama ne yapayım. bir daha böyle saat, tarih filan vermeyeceğim, ne kadar cenabetlik varsa geldi başıma
selamlar panpalar, 5 dk ya başlıyorum, şükür kavuşturana (:
http://fizy.org/#s/1ajekg

Mesele, masada birilerini onurlandırmak olunca söz konusu sadece karşı cins olmuyor elbet,

O masaların şeref konuklarından biri de okan olmalıydı, eski dostum..kardeşim..malumunuz, bağlantıyı koparmadık hiçbir şekilde,hatta şu içinden geçtiğim zor ve karmaşık dönemlerde bile taa Amerikalardan adamı işin içine çekip tavsiyeler aldım, sanal da olsa sırtımı sıvazlattım..ah be kardeşim..ah be amına koduğumun..her şey o kadar farklı olurdu ki sen olsaydın, belki de çoktan adam etmiştin beni, şimdi yürekten sevdiğimiz, bizi gönülden seven sevgililerimiz kollarımızda, çift çift takılıyor, hayatın tadına, en az, benim her gün görüp de imrendiğim liselivari aşıklar gibi varıyor olurduk..

Harbiden lan bak aklıma geldi de, bu uzun süreli ilişkileri insanlar nasıl sürdürebiliyordu? Papaz her gün pilav yer miydi lan?..ozan denen yavşak göt veren bile yürütebiliyordu da ben nasıl bir türlü kendime bu konularda güvenemiyordum? Akıl alır gibi değil..
ah evet,

Ozan-ayşen ilişkisi hala gayet emin adımlarla sürmekte, gerçi son zamanlarda biraz hız kestiler, sanırım bunda aynı evde kalmalarının da etkisi var..önceden her arada, her öğle arasında kalorifer diplerinde, köşe masalarda, cam kenarlarında çekişirken görülebilen
ikili artık belli bir doyumu sağlamış olmalılar ki, en azından okulda kendilerini kontrol edebiliyorlar..

Size, onları öpüşürken ilk gördüğüm zaman yaşadığım duygu karmaşasını ve bunalımı anlatmıştım..bu görüşümün üzerine, belki en az 20 kere daha aynı, hatta daha ileri pozisyonlarda gördüm sevgi pıtırcıklarımızı..hem bu sefer, öyle beni fark edince ayrılmaya filan da tenezzül etmediler.. çoğu zaman ne benim ne de bir başkasının farkında bile olmadılar..

Tabi ben bunları yazmadım..yazamadım..ne yapayım beyler, onları göt göte gördüğüm her günün akşamında yastığıma kafamı gömüp ağlayamazdım ya? Ya da gelip burada mı ağlamalıydım? Hayır..hem kendimle, hem onların hayaletleriyle savaştım ve nihayetinde, bir şekilde kazandım..kazandım! kazandığımı biliyorum..hissediyorum..neysem oyum..kendimi buldum..
Ayşenle son göz göze gelişimizde, bana bakarken gözlerinden çıkan alevleri ve sebepsiz öfkesini görebiliyordum.. sanki götten kazık yiyen ben değil de o anasını satayım..ama bir gün elbet kızım..bir gün elbet.. maddi ya da manevi, hesabını soracağım senden çaldığın masumiyetimin..sen, Avusturya Macaristan tahtının veliahdını vuran suikastçı misali.. bir savaş başlattın.. senin ve benim dünyam arasında..ve ben, o malum bombayı da nereye atacağımı biliyorum.. sadece güç topluyorum ve zaman kolluyorum..

Laf ayşenlerden açılmışken..bu isimden nefret etme sebeplerimi pekiştiren bir diğer adaşını yani ayşen two yu da anmadan edemeyeceğim,

Kaltağı malum günden sonra 3-4 kere daha gördüm, hatta birini yazmıştım sanırım.. neyse, sonuç ne derseniz,

Amı götü dahil, vücudunda görmediğim yeri kalmayan, seviştiğimiz gece beni daha da hızlandırmak için ellerini belimden ayırmayan bu sözde pahalı görünümlü paçoz orospu (lan ne kin gütmüşüm ha, iyi ki bir sikemedik x) ), beni her gördüğünde ya kafasını yere eğdi, ya da gözlerini ufuk çizgisine çıkardı.. yani aklı sıra benden utandı.. hoşaf..fazla değil, bu şırfıntılıkla devam ederse 1-2 seneye kendini piç kurusunun birine deldirir, ondan sonra hepimiz rahat ederiz aq..gösteriş budalası kevaşe..

Bu karakterler haricinde, hikâyemizin ilerleyen bölümlerinde ortalığı karıştıracak olan ceren, elif, Ayşegül ve meltem var bir de tabi, aklınıza geleni tahmin ettim, hayır grup yapmayacağız beyler (:

Sadece bu kızlarla da işimin bitmediğini bilmenizi istiyorum (daha doğrusu onların benle işinin bitmediğini)..zaten her karşılaşmamızda, gözlerindeki bakışlardan, bir andan değişen tavırlarından da bunu anlamak mümkün, ama elbette ben o zaman için bu kadarını tahmin edecek durumda değilim..
http://fizy.org/#s/1ahe5v

Kısa kısa bahsedecek olursak,

Bir kere elif var, minenin sevgili dostu..bu aralar eskisi kadar samimi olmamalarına ve benle tanışıklığının da sadece mine den kaynaklı olmasına rağmen, şimdi allahı var, kız beni ne zaman görse selam veriyor..ama tuhaf bir ifadesi var hep, hani o, zamanında alışık olduğum, yırtıcı, tehlikeli kız değil de, temkinli hatta endişeli görünüyor diyebilirim bana karşı..

E tabi o da haklı şimdi, kanepede üst üste uyuduğumuz gece sikmedik ya, kötü olduk anasını satayım, sikeydim kıymetli olurdum..

Ceren var sonra, o da arada karanlık bakışlar fırlatmakla meşgul, hep yüzünde bir öfke, hep bir suçlama..lan ne var arkadaşım? Ne var?

Ne yaptık yani? Bir yılbaşı gecesi seviştik, sen de mutlu oldun, zevk aldın, ben de..yani alan razı veren razı iken, senin bu havan ve tribin kime?..

Ayşegül desen , hatundan biri kantinde biri koridorda olmak üzere iki kere bariz omuz yedim, hele koridordakinde az daha dengesiz dursam uçuracaktı sağ olsun, her ikisinde de defalarca özür dileyip, kısa bir muhabbet etme fırsatı buldu, ben de güler yüzle karşılık verdim tabi ne yapayım aq..alperlerin sınıfında (yani benim özellikle ilerleyen yıllarda bol bol alttan derslere girmek zorunda kalacağım sınıfta) olduğu için sık sık görüyorum..kimi zaman utangaç bir selam verip uzaklaşıyor, kimi zaman görmezden geliyor..o da ne yaptığını bilmiyor, ama bazı defterleri tam olarak kapatamamış olma ihtimali var..umarım ben yanılıyorumdur, ve bu his sadece götümün gereksiz kalkıklığının bana oynadığı bir ışık oyunu, halüsinasyon filandır..

Melteme gelirsek, kızı malum geceden sonra iki kere gördüm sadece, birini yazmıştım diye hatırlıyorum zaten..bir diğerinde de beni gördükten sonra kaçmakla yetindi..o, alelacele ortamdan uzaklaşırken, hem zavallılığına güldüm arkasından, hem de kendi zavallılığıma üzüldüm…her halde benim kaderim buydu..benimle bir şekilde tanışan, yakınlaşan, bir şekilde bir şeyler paylaşan bütün kadınlar, bir zamandan sonra koşarak uzaklaşıyorlardı benden..dostlarım..sevgililerim..fak badi kategorisinden olanlar..yangından kaçar gibi..batan gemiden kaçar gibi..kurt sürüsünden kaçar gibi..
Belki bir nedenle içimdeki kötüyle tanışma fırsatı bulduklarından, belki de sadece başlarına gelmesi muhtemel olan şeyleri hissettiklerinden..ya hani şimdi böyle konuşunca, millet tecavüz edip öldürdükten sonra gömüyorum filan sanacak insanları…yo..ben şiddet karşıtı bir insanım.. ayrıca bir karşı cinsime de gönlü razı olmadığını hissettiysem parmağımı bile değdirmem.. benim verdiğim zarar ruhlara ve kalplere genelde…insanların duygularına tecavüz ediyor.. umutlarını öldürüyor, hayallerini gömüyorum.. onlara, sadece bir süreliğine, kendilerinin dünyanın en şanslı kadınıymışlar gibi hissettirip, sonra da nedensizce çekip gidiyorum.. gidiyordum…

Neyse ki artık öyle şeyler olmayacak.. kimse kendini kıymetli filan hissetmeyecek, köyden şehre inme masum kezbanların kalbi kırılmayacak, ayrılmak istediğimde bana yaşlı gözlerle bakıp lanet okuyamayacaklar çünkü zaten hiç birleşmemiş olacağız.. artık mineler, ebrular ve diğer bilmem kimler üzülmeyecek (lan Türkselin kardelenler reklamı gibi oldu ama neyse, idare edin), artık ayçalar var.. güzel günler, geceler geçireceğimiz..ve uyandığımızda geleceği düşlemeyip, kapıdan çıkarken arkamıza bakmak zorunda kalmayacağımız ayçalar..

Nihayet, ait olduğum yerdeyim.. kendime layık, aşağılık mı aşağılık bir kategorideyim..
http://fizy.org/#s/3e3b28

Bar ortamlarından daha önce epey bahsettik..zaten temelde hepsi aynı, loş, gürültülü ve kaynaşık mekanlar..çoğunun duvarlarındaki miller –efes reklamları bile aynı..ses yalıtımları aynı gri süngerimsi malzemeden..sahneler aynı neon ışıklarla çevrili ve barmenlerinden en az biri küpeli..

O gece ki mekanın da, birkaç bölüme ayrılmış ve eğlencenin,ilerleyen saatle beraber kademeli olarak artıyor olmasından başka bir farkı yoktu..aynı ışıklar, aynı sesler, aynı danslar..yalnız bu sefer yanımdaki insan farklı, bu güne kadar takıldıklarımdan ayrı, bambaşka biri ..ayçayla el ele, bel bele dans ederken başka hiçbir detay düşünmek zorunda değilim..arada, birbirimizin kulağına eğilip bir şeyler fısıldıyor, o sırada bahaneyle, birbirimizin parfümünün kokusundan biraz daha içimize çekip, daha da sarhoş oluyoruz..

özet olarak, güzel geceydi..tahmin ettiğimden çok daha güzel…çünkü gece sonunda sözleştiğim kişi, “zorlama bar kızı beril” değil, ortamın gerçek müdavimlerinden ayça olmuştu..ne şans ama..ne tesadüf..sanki “universe” de ilk kez benden tarafta, “karma” benim arkamda, “şans” benimle beraber..

Bardan 3.30 gibi filan çıktık..son bir saatte ayçanın ağırlığının büyük bölümünü taşıdığım için ekstra yorulup uykum geldi diyebilirim, fazla içtiğine ve ayakta duramayacağına dair şaka yollu laf attığımda bana dediği “ee tsigalko bey, sana güvendik de içtik yani, ha yok bana güvenme diyorsan eyvallah, bir dahakine ona göre ayarlarız” diye sataştı..
çıkışta çorbacıya gittik, adam bizim gibi, en az yarısı zum olmuş genç tayfalara alışkın olmalıydı ki epey güler yüz ve samimiyet gösterdi.. zaten gecenin o saatinde gideceğiniz tüm çorbacılar samimi ve güler yüzlü olur.. öyle olmasa bile size öyle gelir aq..kalabalık masada, etraftaki diğer birkaç masadaki gececilerin de dikkatlerini çekip gülümsetecek şekilde eğlendik..ben berilin bakışlarındaki suçlayıcı ifadelerden kaçmaya çalıştım, ayça benim, diğer kızlardan biri de nurişin omzunda uyukladı.. piç Alper de baktım dilarayla muhabbeti epey ilerletmiş, ama çocuğun hakkını vermek lazım, gayet iyi tutuyor kendini, zaten kız da öyle yapışkan bir tip değil, senden benden havalı, yine de epey eğlenip gevşediği de bir gerçek, masaya ilk uğradığında bizleri büyüleyen ulaşılmaz havası geride kalmış, şimdi dudağından damlayan çorbayı silmekle meşgul (:

Sabaha karşı kızları evlerine bırakıp, bizler de yurtlarımıza dağıldık, beril ile diğer kız aynı evde kalıyormuş zaten, onları bıraktık hemen, bir tanesinin evi çok ters yerdeydi, 20 dk filan yürüdük aq.. ayça ile Dilara ise çorbacıdan çıktıktan sonra bizim

“bırakalım?” teklifimize karşın taksi tuttular, ben, “korkmayın ya, kahve filan içmeye çıkmayız :p” diye sataşıp yine seviyeyi bel altına indirdim.. huyum kurusun aq..ayçanın numarasını, kendisi henüz telefonunu çantadan bile çıkaramadığı için kendi ellerimle alıp yazdım,

“valla iyi güzel eğlendik, sözleştik de, sen yarın beni hatırlayacaksın demi? x)”

“aaa bilemiyorum (: belki saçlardan hatırlayabilirim :p” deyip ellerini dalgalarımın arasına daldırıp karıştırdı..bu beni küçümseyici ve çocuk gören tavrı, içimdeki canavarı daha da coşturuyordu…yarın gece görürüz, kim çocuk, kim masum.. ;)

Taksiye bindirirken elinden yakaladım tekrar,

“yarın, konuştuğumuz gibi?” dedim emin olmak için sorarcasına,

“tamam, hatırlarsam artık :p”

Elimdeki elini dudaklarıma götürdüm, küçük bir öpücük kondurup yeniden gözlerine baktım,

“hatırlarsın”

Yüzünde karmaşık bir gülümsemeyse taksinin içine atladı, giderken burnunu cama yaslayıp el kol salladı (:

Alperin o anki imalı gülüşünü yakaladıysam da, ancak tüm kızları başımızdan savıp, sabahın beşinde, yolda erkek erkeğe kalınca konuşma imkânı bulabildik,
önce ben ortaya konuştum,

“güzel geceydi be valla, ihtiyacımız varmış (:”

“aynen (:” dedi nuriş, necoyla ellerini birbirlerinin omzuna atmış, “önümüze geçene yüz tekme” modunda yürüyorlardı.. keyiflerine diyecek yok, kafalar zaten bir milyon..

Alper,

“bişey değil beyler :p” deyip pis pis sırıttı, zaten bizimde beklediğimiz buydu, bu sefer biz de “oo kardeşimmm, eyvallah, sayendeee” nidalarıyla sağa sola ittirip kaktırarak sevgi gösterisinde bulunduk.. alperin boş olan omzuna ben kolumu attım, öyle ikili ikili yürüyoruz Avrupalı gay çiftler gibi,

Bizimki bana özel konuştu bu sefer,

“eğlendin mi aga (: iyi gördüm seni”

“eyvallah koçum, senden iyi olmasın iyi eğlendim ;)”

“yok lan ben takıldım öyle sadece, aklım hilaldeydi (:”

“oooo adam vefalı ve sadık sevgili yhıaaa (:”

“öyle olm, seviyoruz yani ;)..sen beni taşlamayı bırak da, sen ne ayaksın abi onu söyle (:”

“ben?..ben de iyi ya..eğlendim kardeşimm, sayende :p”

Alper tip tip gülerek bir süre yandan yandan beni kestikten sonra,

“aşık filan olmadın demi kimseye (:” dedi?

“aşık mı? Kime la? (: sana olan aşkımı diyorsan o ayrı x)”

“eyvallah onu biliyorum zaten :p, ayçayla iyi kaynaştınız da, o bakımdan dedim”

“hee.. öyle ya, iyi kızmış..ben başta teyze zannetmiştim, büyük gösteriyordu , ya da başta bize öyle geldi, tarz, makyaj filan (:”

“hıı, e teyze olmadığını öğrenince?”

“e si, dans ettik işte x)..bir de şu fotoğrafçılık kursuna ben de mi yazılsam lan? Hepsi böyle mi hatunların x)”

“he he (: var tabi hoş kızlar, yalnız Dilara kurstan değildi, ben de yeni tanıştım bu gece, ayçanın arkadaşıymış”

“ya biliyom ben ayça için dedim zaten, siktir et dilarayı aq..”
http://fizy.org/#s/1aj64r

“ahaha, hoşlaşmışsın abi sen bizimkinden şaka maka? Bu arada amına koyim abi afedersin, öbür kızı göt gibi bıraktın bak, ayıp oldu baya, bir daha çay içmeye bile gelmez benle (:”

“hee..valla bak ona da öyle oldu demi..sorry be bro, senin tanıdık hatunlara da hep böyle oluyor istemeden… (Ceyda örneğinde olduğu gibi) ama elimde değildi ne yapiyim? (:”

“iyi işte bir daha benden pezoluk bekleme bundan sonra aq (:”

“aa ayıp ediyon ha Alper..olm ne var lan gene eğlendik, eğlendirdik lan? Ne kusur ettik? Beril de gelip takılsaydı, kendi durdu ayrı, onla da dans ederdik yani? Ben herkese yeterim la (:”

“x) abi az piç değilsin sen ha…sana bir şey diycem ama aramızda,bak söylediğimi söylersen harbi kırılırım?”

“ne lan? Yok be olm kime söylücem, aramızda tabi ;)”

“ayçayla ilgili?”

“hadi ya?..tamam, merak ettim lan, yoksa kız aslında travesti filan mı? Eğer öyleyse söyleme kendimi yurt penceresinden atıveririm x)”

“ahaha aq ya hayal gücüne sıçiyim öldürücen beni sen ya (:..şey dedi, nasıl biri tsigalko? Gibisinden..”

“? Hadi len puştavat, taşak geçiyo benle adama bak yeaa (:”

“(: yok abi valla diyorum bak..öyle sordu sadece yani..ben de kafa çocuktur filan dedim, ama biraz tehlikelidir, sikicidir filan diye de uyardım :p”

“olm harbi mi diyon yoksa makaraya mı sarıyon beni bak gece gece yola yatırır sikerim şeftalini (:”

“x) abi cidden sordu..niye şaşırdın ki aq bu kadar, bütün gece hatunu bir kucağına almadığın kaldı, seni sordu diye mi şaşırıyon?”

“yok lan şaşırmaktan değil de..tuhaf tabi sorması..ben de yarın akşam için bir yerlere gidelim demiştim de ona..”

“oha? Harbi mi?..abi cidden dışarı mı çağırdın hatunu? Olm sen üstadsın yaa yemin ederim eğilip paçalarına sakalımı sürücem şimdi x) x)..beyler duydunuz mu lan tsigalkoyu?”

“şişş sus la sus x)..çağırdım evet..inşallah kıza yamuk malumat vermemişsindir de arıza çıkmaz”

“gayet iyi malumat verdim de..yalnız hala şoktayım..beyler adam taş gibi hatunu götürüyor siz hala..hişş ibneler, size diyom lan ayrılın bi x)”

Birbirini taşıyan necoyla nuriş dönüp salak salak bakındılar,

“ohoo..bunlar uçuşlarda (:..valla abi iyi iş becermişsin be..yarın akşam mı?”

“evet..bu akşam yani, yarını mı kaldı olm artık sabah oldu lan (:..ee, ben de biraz ayçayı sorayım o zaman sana, nasıl kızdır ayça :p”

Yine imalı imalı bakıp sırıttı,

“iyi kızdır abi..rahat kızdır..anladın? ;)”
“anladım.. anladım (:..zaten ilk gördüğümde anlamıştım :p”

“cidden iyi iş becermişsin yalnız, böyle kızlar kolay gibi görünür ama kandıramazsın yani..sen aşık filan olma yeter ;)”

“hıı.. üzer mi diyorsun olursak? :p”

“siker abi…net siker..”

“iyi ya..bir geceliğine aşık olur sonra da unuturuz olmadı :p”

“ohaha..hay aq ya..abi bu arkasından konuştuğumuz da benim arkadaşım lan biliyorsun demi ? x)”

“valla aga diyorum ya, hep böyle oluyor senin kızlara ama kusura bakma ne diyim.. sikeyim senin de arkadaşlarını ama ha”

“zaten netice o oluyor yani x)”

“nerden buluyon böyle arkadaşlar amk, söyle kaynağını biz de bulak x)”

“yok abi sana kaynak maynak ,ırmak olsa kurutursun sen xp”

“amcık (:”

Odaya varır varmaz yatağın üzerine uçup o şekilde pantolon gömlek uyumuşum…akşama doğru uyandım,..ama heyecan var beyler.. baktım bir de ayçadan mesaj gelmiş,

“konuştuğumuz gibi dalgalı saçlı çocuk :p”

Elidor reklamlarında bir “dolgun saçlı kız” vardı zamanında, bu da onun gibi bir tanımlama, yani boktan, lakabım olsun istemem, o yüzden sinir olduğumu ayça öğrenmese iyi olur, yoksa bütün gece bunun üzerinden taşak yapar (:..hey allahım ya..millet kızlarla buluşmadan önce neler düşünür, nelere dikkat eder, biz de gelmiş “kız benle taşak geçmesin” diye kaygılanıyoruz aq düşün takıldığım tipleri.. x)

Heyecanımı geçirmek için gidip 2 posta asıldım, güzel, uzun bir duş aldım.. sonra da daha buluşma saatine saatler olduğunu görünce günlüğümü yazdım. O piti piti yaparak (küfürlü olan versiyonu) giyeceğim şeyleri seçtim.. tolga gün boyu odada gözükmedi, herhalde nilayla merkezdeler…bir mesaj atayım dedim, ama sonradan şimdi çocuğu uğraştırmayayım diye vazgeçtim..
http://fizy.org/#s/1os9oe

Giyindim, odadan çıktım, güzel akşamüstünün esintisini hissedip, gökyüzünün koyu lacivertini seyrederek kızı alacağım yere doğru ilerlemeye başladım..bir başka gece, bir başka kadın, bir başka buluşma daha..bu yolları daha önce kimler için yürümedim ki? Kimler için beklemedim parklarda, banklarda..kimleri karşılamadım, kimleri selamlamadım ki?..

Parka doğru yürürken, gözümün önünden film şeridi gibi aktı önceki yaşanmışlıklar, ta ki sokak lambasının altında tanıdık bir siluet görünceye kadar..ayçaya doğru yaklaştım, “aa erkencisin, bekletmedim ya? (:”

Sarıldım, yanaklarından öptüm, o da karşılık verdi, sanki kırk yıldır beni tanıyor gibiydi,

“yok şekerim tam lambanın altına geldim durdum, kafamı çevirdim, sen (:”

“hadi ya?” dedim üzülmüş gibi yaparak, “keşke bir 10-15 dk bekletseydim seni :p” diyerek sırıttım,

“giderdim ki valla” dedi ciddi taklidi yaparak,

Elimi omzuna attım, “gene gidiyorsun?”

“nasıl, nereye?”

“nereye istersen ;), ama yanında benle”

Gülüp kolumu hafifçe cimcirdi, “davet eden kişinin bir planı vardır elbet, ona uyarız ;)”

“aslında yok (: ben pek uzun vadeli düşünmeyi sevmem(yalancı pezevenk), anlık karar veririm genelde, senin gitmek istediğin bir yer yoksa mekânı da böyle seçicez anlaşılan ;)”

“bunu bildiğim iyi oldu bak ;)”

“daha bilmek isteyeceğin çok şey var emin ol”

“diyosun? (:..”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder