17 Ağustos 2013 Cumartesi

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 37

“abi tolgayla nilay nerdeler, bu aralar gelmiyorlar masaya pek?” dedi Alper,

Neco,

“ya biraz yalnız kalmaları lazım onların herhalde..” deyip somurttu..

Ben suçlu olanın sessizliğine yakışır şekilde yorum yapmaktan kaçındım.. alper,

“araları mı bozuk acaba?” diye sordu tekrar,

Yanıtlayan olmayınca soru havada kaldı..

Masada bir iki dakikalığına tuhaf bir sessizlik oldu.. normalde konuşup gülmekten çenesi ağrıyan tayfanın dört adamı, bu öğlen söyleyecek tek bir kelime bile bulamıyordu..bu sessizlik canımı sıktı..bu ortamı kaybedemezdim..bu çocuklar, elimde kalan ve ihtiyacım olan yegane şeydi..

Sessizliği bozdum,

“hayırlı olsun bu arada Alper bey ;)” diyerek alperin çiçeği burnunda ilişkisini tebrik ettim,

“ha..sağol aga ya (:”

“nerden bu kız? Sınıftan değil.. biraz anlatsana olm hiçbir şey paylaşmıyorsun bizle (:”

“aynen aga merak ettik valla ne iş (:” dedi neco, konunun değişmesi onun da hoşuna gitmişti,

Alper gevrek bir yüz ifadesiyle konuştu,

“ya..aga işte (: minibüste tanıştık kızla, yanına oturmuştum..o ara komik bir diyalog oldu muavinle bizim sınıftan çocuklar arasında, orda öyle bir sinerji oluştu, bir iki espri filan.. muhabbet açıldı.. tanıştık o şekilde.. sonra ben numarasını aldım, arada okulda görüşmeye başladık..bir kaç kere de dışarı çıktık.. şimdi de sevgiliyiz işte..(: klasik olaylar işte.. özel bir şey yok”

Güldük.. alper kaşla göz arasında, sessiz ve derinden giderek, sessiz ve derin bir hatun ayarlamayı başarmıştı (:

“kız çok iyi birine benziyor..sen nasıl kandırdın onu hayret” dedim yarı ciddi,

“niye abi, ben kötü müyüm aq (:”

“yok lan, kötülükten değil de, ne bileyim, senin gibi hovarda adam, böyle naif bir kızla filan.. kızı üzme sonradan? iyice düşündün mü? ;)”

Alper güldü,

“abi ne hovardalığımı gördün ya..bakma ortamlara girip çıkıyoruz, çevre filan var da, bir şey yaptığım yok be benim.. geldiğimden beri bir tek ilaydayla çıktım işte..bir iki de milli maç var bar müdavimleriyle (burada oooo lar yükseldi (: ) o kadar yani..:p”
Sonra durdu durdu, biz gülerken devam etti,

“sen beni kendinle karıştırma , alemin çapkını sensin ;)”

Diğer çocuklar bir ooo daha çekip gülmeye başladılar, neco,

“aynen aga, kız bırakmadın amk kampüsünde”..

Gülüşmeler…ama ben gülmüyordum..bu zaman kadar başımdan geçen ilişkiler, bu kez gözümün önünden geçti.. film şeridi gibi..ve bu filmin konusu, bana sadece kırdığım kalpleri hatırlatan dramadan başka bir şey değildi..

Bir kez daha ne mal olduğum yüzüme vurulmuştu.. şaka yollu da olsa..ama bu kez o kadar da rahatsız olmadım.. hatta hoşuma gider gibi oldu, ben de gülmeye başladım,

“ooh vurun aq (: ..adımız çıkmış dokuza.. alper, onu bunu bırak da, şu geçen basket maçından sonra bizim çocuklara tarif ettiğin mekana ne zaman gidiyoruz gene?”

“bilmem.. nasıl ama, manyaktır oranın ortamı (:”

“aynen, tadı damağımda kaldı, gene gidelim hep beraber ;)”

“abi öyle de, oraya hilali götüremem, gerçi artık kendim de gitmek istemiyorum da neyse (:”

“hadi len, bırak bu işleri.. gidelim işte kafa dağıtırız, senin tanıdık kızları da çağır, hilale söylemezsin bile zaten..hem ben de hovardalığımın hakkını vereyim, madem artık namımız yürüdü, kopsun gitsin aq (:”

“bakalım ya..hafta sonu olabilir, cumartesi iyi mi?”

“beyler? Ne diyorsunuz?” diye sordum diğer çocuklara,

“bana uyar abi,” deyip gözlüklerinin üzerinden göz kırptı nuriş,

“gideriz aga ya” dedi neco,

“tamam o zaman cumartesi olsun, ama hatun da getir bak ona göre (:”

“aga iyice pezevenk oldum sizin yüzünüzden heeaa (:”

“ne var lan, iki mesaj atcan çağırcan işte amk (: benim tanıdığım kız olsa ben de çağırırdım”

“aga sen tanıdıklarının hepsini elden geçirdiğin için tabi artık kalmadı stoklarda x)”

“lan susun sikerim haa amk.. asıl beni yaptınız pezevenk aq (:”

“ehehe.. tolgaya da söyleyek”

“tamam ona ben söylerim akşam yurtta”

Böylece sözleştik,

Gideceğimiz bar, daha önce maç çıkışı basketçi çocuklarla gidip kudurduğumuz, son derece kop kop bir mekan, arada dansöz şov filan yaptırıyorlar, canlı performansa iyi isimleri getirdikleri oluyor, Gökhan özen, tan duman filan gelmişti hep.. şehrin namlı mekanlarından biri yani, biraz daha kasarlarsa striptizci bile çıkarabilirler, var o potansiyel x)
Günler geçti, hafta sonuna geldik..bu süre zarfında çiğdemle iyiden iyiye arayı soğuttuğuma inanıyorum, son iki davetini sikko bahanelerle, sözde çok üzülerek ve güya kibarca geri çevirdim, ama alttan alta mesajı aldığına inanıyorum..

Tolga, tüm ısrarıma rağmen bara gelmeyeceğini söyledi, ilişkileri hassas bir dönemden geçiyormuş da, çok ilgili olmalıymış da bla bla bla.. neyse..sen de haklısın tabi.. hatta keşke ben de senin yerinde olabilsem aq..ne güzel bak, adamın düzenli, uzun soluklu bir ilişkisi var, o ilişkiyi korumak için çaba harcıyor filan.. böyle üzerine titriyor.. aklı başına da gelmiş, kızı kaybetmek istemiyor.. gözlerim yaşardı lan valla, pravoo (:

Malum cumartesi günü geldi çattı..bu günden biraz bahsetmek istiyorum size, çünkü hikayemizin akşını etkileyecek, önemli karakterle tanıştığım bir gün bugün.. sanki şeytan dürtmüş, içime doğmuş da ısrarla istemişim bu eğlenceyi..iyi ki istemişim.

Henüz akşam üstü sayılacak bir vakitte, ortam nispeten boş ve hareketsizken, girdik içeri.. daha mekan açılalı 1-2 saat anca olmuştur herhalde.. şimdilik sıradan pop müzikler eşliğinde kokteyllerini yudumlayıp, ön tarafta camekanlı yerden caddeyi ve insanları izleyen, günlük muhabbetlerini eden gösterişsiz tipler var.. asıl kop kop, gecenin bir vaktinden sonra arka taraftaki merdivenlerden indiğimiz alt tarafta başlayacak..o zaman kadar bizler de hem konuşup tanışacak, hem de enerji toplayacağız önde..

Alper puştavatı 3 kızla gelmiş, iyi iş valla, ben maksimum 2 tanesiyle dolaşabildim onlardan da biri kapalıydı (: (tuğçe ve sedadan bahsediyorum lan, taşağına yani x) )

Kızlarla tanıştık, filan, muhabbet dönüyor.. aslında hoş hatunlar, ama keşke gelmeden evvel boya küpüne düşmeselerdi.. bence daha iyi olabilirlerdi o zaman..bu buluşma için fazla kastıkları belli, zaten hepsi sap, sonra bizler de sapız (ben ekstra olarak sapığım bir de tabi), sonra bir de yakışıklı çocukları yani, nuriş, neco filan da sevimli adamlar, kız olsam verebilme ihtimalim var (: neyse.. alper de işini biliyor dediğim gibi, kendisinin sevgilisi olduğu için, adam resmen bize servis yapmış aq..alan razı veren razı zaten, kızlar da dünden razı..

Bu gece, işte önce kibar kibar tanışacağız, herkes, sözsüz bir kuralla belirlenmiş gibi, doğaçlama şekilde eşini seçecek sonra içip muhabbeti derinleştireceğiz, devamında müziğin eşlik edecek, müzik eşliğinde dans edecek, temas edeceğiz..

Sonra devamında ne olur bilemem artık..(: bekleyip görücez..

Fakat problem şu ki, “armut piş, ağzıma düş” şeklinde gelen bu kızların hiç biri beni enterese etmedi aq..tamam muhabbet filan güzel, plana da uyacağız ama..ne bileyim.. bunlarla olsa olsa one night stand olur yani..onu da yapacaklarını sanmıyorum.. kaşarlık ayrı, orospuluk ayrı.. neyse..takıl ya..sohbet et, iç, tekrar sohbet et, tekrar iç, dans et, iç.. yaklaş, sarıl, sohbet et..iç.. kulağına güzel şeyler fısılda.. daha yakın dans et..
Kendimi olayların akışına bırakmış olmanın ve düşünmemenin vermiş olduğu rahatlıkla, neredeyse ağzım kulaklarımda, tam havamda bir şekilde güne devam ediyorum..o ara benim partnerim de yavaş yavaş belli olmaya başladı,
Başından beri gözlerimin içine, sanki delip geçmek istermiş gibi kararlı, ama adeta gözlerinin için gülerek, yumuşak bir biçimde bakan, kumral, dalgalı saçları omuzlarında, beyaz tenli, arkadaşlarından nispeten daha hafif makyajlı ve yüzündeki orantı ve dağılımın hoşuma gittiği, bizim üniversiteden, kimya mühendisliği bölümü birinci sınıf öğrencisi, Zonguldaklı kızla, sanki kalabalıktan kopmuş maratoncular gibi biraz daha farklı bir boyutta sohbete başladık.. dedim benim memlekete yakın (babamın daha doğrusu), hemşeri sayılırız filan..
Adı beril..o kestane rengi dalgalı saçlar ise lanet olsun ki ebruyu hatırlatıyor bana.. keşke düz olsaydılar..ya da sarı..o zaman da mine mi gelirdi aklıma? Hayır.. sanmıyorum..mine.. ceyda..ve benzerleri…bu defterler kapandı..ama..ama bu kızda bir şey var.. ebruda..onun üzerine çizgiyi bir türlü çekemiyorum.. belki de zamanında bana olan sevgisine duyduğum saygıdan, belki de hikayemizin sonunu istediğim gibi yazamayışımdan..

Dalgın dalgın baktığımı görünce gülümsedi,

“hayırdır kimi düşünüyorsun :p”

Hayal dünyasından çıkıp masaya geri döndüm,

“ha..yok.. saçların güzelmiş (:”

Dalgaların bir kısmını eline alıp sanki ilk kez görüyormuş gibi bakarak güldü,

“teşekkür ederim (: ..birini mi hatırlattı yoksa :p”

Attın tuttu aferin, ama bunu bilmene gerek yok,

“yoo.. sadece güzel.. dalgalı saçı severim”

“anladım (: e seninkiler de böyle olur daha uzatınca, bu arada seninkiler de pek hoş x) ne zamandır uzatıyorsun”

“geçen sene bu zamanlardan beri filan..bir yıl olmak üzere” dedim tekrar dalgın şekilde.. aklım kayıp duruyor, kendimi pilates topu üzerinde dengede kalmaya çalışan şişko teyzeler gibi hissediyorum.. acaba kokteyl mi çarptı?..içinde nuri alço hapı filan mı vardı?..ahanda böbreklerimizi çalacaklar aq..(:

iki dirseğimi masaya dayayıp ellerimi çenemin altında birleştirdim, onun bana baktığı gibi, direkt ve kararlı şekilde gözlerine bakmaya başladım.. kendinden bahsetmesini sağladım.. arada heyecandan ufak ufak saçmaladığını hissettim ama hiç çaktırmadım.. gerekli noktalarda gerekli ünlemlerle hikayesine ortak oldum.. kendiminkinden bahsettim.. ailemden, hayat tarzımdan.. göz göze, ikimizde son derece inatçı bir şekilde, asla kaçırmadan, epeyce konuştuk,

Alper de , sanki masanın moderatörü gibi aq, arada bakıyorum tipe, gülesim geliyor.. böyle nasıl diyim, 3 kız 3 erkeği bir araya getirmiş, kendi de arada kaynıyor muhabbete filan.. aslında çok salak ve komik bir ortam ama, bakmayın, yanıyoruz hepimiz aq, yaz geliyor..bu eller, bir karşı cinsin elini tutmak ister, kollar, bellere dolanmak, dudaklar dudakları hissetmek, tenler, tenleri keşfetmek ister.. ayıp değil ya?

Doğamız gereği.. bunda utanılacak ya da tabulaştırılacak ne var? Zaten tabulaştıra tabulaştıra bu hale geldik aq..erkeklerin %99 u potansiyel sapık (%1 i gay), kızların %90 ı, eyvah bana gülümsedi, kesin sikmeye çalışacak modunda( %10 u motor)…(veriler devlet istatistik kurumundan alınmıştır)..(şaka lan amk)…

Zaman ilerledi, artık gecenin ilerleyen saatlerinde kol kola, olacağım kişinin beril olduğunu bilmek için kahin olmaya gerek yok.. çiftler birbirini seçince, yine ortak muhabbete dönüldü..her şey güzel.. hayat dediğin böyle olucak abicim.. şimdi ben, bu gece berille yapabildiğim kadar bir şeyler yapacağım, sonra yarın sabah uyandığımda bana “aşkuumm” “günaydın cınımmm” tarzı mesajlar atan kimse olmayacak aq..

Kimse beni konsere filan davet etmeyecek, benden davet beklemeyecek.. ilgi istemeyecek, sorumluluk yüklemeyecek..ohh.. hayat bu be..
Yarın bir başkası.. öbür gün bir başkası daha.. başka beriller.. selenler, selinler, Ayşeler, şahikalar, Nuriyeler, Hayriyeler, gülistanlar…
http://fizy.com/#s/16krlj gecenin şarkısı gelsin..

Yavaş yavaş mekan dolarken, biz de biraz daha iç tarafta bir masaya geçmeye karar verdik, çünkü gece canlı müzik olacak, sahne arkada, disko kısmı da aşağıda, oraya da arkadan iniliyor, hot spotlara yakın olmak lazım..

Tam ayaklanıyoruz, Alper şaşırmış gibi görünüp birine selam verdi, o tarafa bakınca iki tane hatunun içeri yeni girmekte olduğunu gördüm..yalnız, hatun dediysem, abartmıyorum yani..bildiğin hatun..maşallah..kız filan değil, gayet kadın modundalar, Alper bunları nerden tanıyor ki amk?

“ayça? Ne haber ya (:”

“iyidir bitanem, güzel tesadüf oldu (:”

Saçları kabarık, röfleli hatunla (evet hatun) öpüşüp sarıldılar,

“arkadaşlarla geldik” deyip Alper bizi gösterdi,

Topluca bir selamlaşma oldu, adının ayça olduğunu öğrendiğimiz hatunun esmer arkadaşı da selamlaşmaya katıldı, onu Alper de tanımıyormuş, ayça ikisini tanıştırdı, falan filan derken, baya half-life crossfire a döndü ortalık, o ordan bazuka atıyor, öbürü elektrik silahını almış, biri pencereden okla vuruyor (:

“arka tarafa mı geçiyordunuz siz de?” dedi ayça, gözleri üzerimdeydi..ben de memnuniyetle karşılık verdim yeşil gözlere..
http://fizy.com/#s/1aioh3

“aynen” dedi Alper, “birini beklemiyorsanız bize katılın?”

“yok öyle kız kıza eğlenecektik, rahatsız etmeyelim? (:” dedi tehlikeli bir gülümsemeyle..fakat gözleri hala bende..tamam itirazım yok ama, lan..yoksa fermuarım filan mı açık?..

Bizim kızlar filan (ki bu iki hatunun yanında, Dodge arazi aracının yanındaki fiat albea gibi kalmışlardı) “yok canım” filan dediler, biz de böylelikle, sürüye iki kişiyi daha dahil ederek arka masalara doğru ilerledik.

Yuvarlak yüksek masalara, ve hiç sevmediğim, rahatlıktan uzak yüksek oval sandalyelere yerleşmeye başladık, her masanın maksimum alabilitesi 3, bilemedin hadi 4 kişi, o yüzden 3 masayı yaklaştırdık birbirine, uçtakilerden birine oturdum, karşıma da beril gelecek diye beklerken, ayça karısı çat diye oturmasın mı?..gözleriyle beni tekrar selamladı, ben de gülümseyerek karşılık verdim..

Heyecanlanmaya başlamıştım lan..ama bu, daha öncekilere benzeyen saçma sapan, saf ve çocukça bir heyecan değildi..utandığım için de değildi..utancın zerresi yok üzerimde, aksine her geçen saniye, sanki hızlanan kalbim kan değil, öz güven pompalıyor..bu heyecanı nasıl tarif ederim bilmiyorum..ama bir şeye benzetmek gerekirse, birazdan gözüne kestirdiği ceylanın peşinden, saatte 100 km ye varan hızla koşturacak olan, yaydan çıkan ok gibi fırlamaya hazır bir leoparın heyecanı gibi desem doğru olabilir(dersen ki bu örnek nerden aklına geldi amk, buyur)..leopar desenli taytı giyen ayça olabilir..ama bu hikayedeki avcı benim..
http://fizy.com/#s/1agwms

Zavallı beril, bir yan masanın karşı, bana göre çapraz ucuna oturabildi..biraz bozulmuş olduğunu fark ettim, “bu karılar da nerden çıktı?” der gibiydi..

Harbiden, bu karılar nerden çıktı lan?..esmer kız (hatun-adı dilara) bildiğin manken gibi zaten,saçlar düzleştirilmiş,neredeyse bele kadar, makyajı sade, esmer teninine kontrast, açık tonlarda, üzerinde sarı tonların ağırlıkta olduğu dizlere kadar uzanan askılı bir gece elbisesi.. bizim çocukların filan dibi düştü..kızların, onca makyaja rağmen kendilerini ezik hissettiğini tahmin edebiliyorum..ee işte, default olarak güzel olmak böyle bir şey, öyle sonradan upgrade yapmakla bir yere kadar (:

ayça desen ekürisiyle alakası yok, seksenlerden fırlamış gibi, saçlar hafifçe kabarık, karışık ama kendi karmaşasında uyumlu, balyaj mı, röfle mi, bir bok var ya hani (demin röfle dediydim ama emin değilim) alacalı sarılı..o renk..yem yeşil gözleri, “acaba lens mi lan?” sorusuna yer bırakmayacak şekilde parıltılı..normalde buğday olduğunu tahmin ettiğim teni, hem makyajın tonlamasından, hem de artık nerede yandıysa, (solaryumda mı, yoksa gizli nisan güneşi mi bilemem) hafif bronz görünüyor..kot gömleği, ona uyumlu ince kahverengi ceketi, kahverengili, leopar desenli taytı ve püsküllü, kahverengi çizmeleri..tam bir western havası aq..bir kafasında kovboy şapkası eksik..

ben yeni misafirlerimizi çaktırmadan incelediğini sanarken, gözlerimi dilaradan ayçaya geçirdiğim sırada ayçanın yeşil ışıklarına yakalandım, “yakaladım!” dercesine gülümsedi..ben de ne yapayım, karşılık verdim..
o sırada masada ortak muhabbet dönüyor gene, telefonu tam çıkarmadan, çaktırmamaya çalışarak alpere mesaj attım (lan bu stili de seviyorum ha x) )

“olm kim lan bu teyzeler :p”

Alper mesajı alınca benle göz göze gelip güldü..o da çaktırmadan (yani öyle umuyoruz artık) cevapladı,

“ne teyzesi lan iki yaş var aranızdan (: , fotoğrafçılık kursundan tanıyorum ;) xxx üniversitesi son sınıf ikiside”

Mesajı okuduktan sonra içimdeki leoparın bütün kasları yeniden gerildi..saldırıya hazır ve nazır beklemeye başlıyordu..önce alpere baktım şaşkın şekilde, göz kırptı..sonra ayçaya döndüm..bir iki saniye sonra onun da gözleri yeniden beni buldu..

Bu gece..beyler..bir şeyler olacak..hayır, hissetmiyorum..ya da tahmin etmiyorum..bir şey olacak, çünkü bizzat ben yapacağım o şeyi..biliyorum..
bu gecelik de benden bu kadar panpalar,
takip edenlere teşekkür ederim, yorumlarınızı eksik etmeyin,

bir kaç gün görüşemeyebiliriz ama fırsat buldukça yazacağımı biliyorsunuz..ben yazmaktan üşenmem, üşensem bu kadar yazmazdım zaten ;)

hepinizden de tahmin ve düşüncelerinizi bekliyorum bu süre zarfında,başlıkta kaç kişiyiz bir görelim hele (:

gecenin kapanış şarkısı başlığın sabırlı takipçileri için gelsin ;)

http://fizy.com/#s/1ah3rf

tez zamanda görüşmek üzere
@cancavci,

bu mütevazi halim panpa üstüme gelme x)
iyi akşamlar panpalar,

kısa bir ayrılığın ardından yarın akşam müsait olacak gibiyim, akşam saatlerinde gelip partları atarım, yorumlarınız için teşekkürler, hepinize sevgiler ;)
selamlar panpalar geldim,

5-10 dk ya başlarız ;)
Girişken kadınları her zaman sevmiş ve takdir etmişimdir.. onlar toplumun, üzerlerinde kurduğu sosyo-psikolojik baskıları reddederler.. gerek iş, gerek aşk yaşantılarında özgürdürler, dolayısıyla kendileriyle çalışanı ve aşk yaşayanı da özgür kılarlar.

Yeterince zeki olmayan barzolar, özellikle aşk hayatında girişken olan kadınları “orospu” vb. gibi kelimelerle itham ederler elbet, ama oysa orospu dedikleri meslek grubu çalışanlarıyla birlikte geçirecekleri bir saat madden birkaç onluğa bakarken, onlar bu “sözde orospu” kadınlarla oturup bir dakika bile sohbet edebilecek manevi kalibre ve kapasiteye sahip değildirler.

Hemcinslerime biraz yüklendim farkındayım, ama aklı başında olan kardeşlerimi elbette tenzih ediyorum.. benim hedefim, her daim “uzanamadığı ciğere mundar diyen kedi” modunda olan sikilaçiler.

Ayçanın ne istediğini bilen bir kadın( kız..ya da hatun (: ) olduğunu daha tanışmamızın ilk dakikası dolmadan anlamıştım.. halleri, tavırlar ve bakışları, bende, sanki daha önce varlığı hakkında fikrimin olmadığı gizli bir yanımı uyandırmıştı. Size onu az çok tarif ettim, fiziksel olarak.. tarz olarak, biraz da kafa olarak tanıyın isterim.
mustafa cecelinin yeni şarkısı çok iyimiş lan bu arada.. paylaşayım dedim ama fizy e gelmemiş daha, burada gibi hayal edin x)

Gecenin ilerleyen saatlerinde canlı müzik grubu kalabalığı coşturmaya başlamış (vay amk ilk defa pop çalanına denk geldim, elektro gitar yok, başımıza taş yağacak x) ) böylece masada son 1-2 saattir stabil tutulmaya çalışılan muhabbet artık biraz daha bölünerek spesifikleşmişti.

öyle ya aq, şimdi herkes birbiriyle tanışıyor, herkes birbiriyle konuşmaya çalışıyor yani, hani, “onunla konuştu, bununla konuşmadı, buna az ilgi gösterdi, şuna kesin yazıyor” durumları olmasın diye, herkes kendini kasmak zorunda kaldı,

En basitinden ben, (evet ben masanın en basit adamıyım) bir yandan berille konuşmaya filan çalışıyorum, kız bozulmasın diye, bir yandan bize bu güzel ortamı sağlayan alperle diyalogdayım, sonra, kızları görünce diğer çocukları da unutmak olmaz tabi..ve tabi bir de ayça var, tam karşımda oturmuş her an yeni bir konuya zıplamaya hazır görünen..

Kızlarla aramda fazla yaş farkı olmadığını öğrenince rahatlamıştım, gerçi ben de olgun gösteriyordum yaşıma göre, saç-sakal filan ama, hatunlar en az 27-28 gibi duruyordu ilk görüşte.. sonradan konuştukça, ses tonları olsun,-yapamadıkları- esprileri olsun , haa dedim, bunlar da bebe ya (yani bizden (: )

Masadaki diğer kızlar da, başlarda ikisine karşı gayet kasıntı ve seviyeli bir tutum takınırken (zira erkeklerin ilgisi hemen bu ikisine kayınca biraz bozulmuşlardı) sonradan sonraya kaynaştılar.

Buradaki ana fikri aldınız diye düşünüyorum.. yani o, yüzünde bir ton makyaj, altında mini etek, topuklu ayakkabısıyla, kaldırımı titrete titrete yürüyen ve sanki asla ulaşamayacakmışsınız gibi görünen hatunlar da aslında bir insan evladı.. onları da götüren adamlar var yani, ulaşılabilir durumdalar, hatları kesik değil.. sonra onlar da her kadın (her insan) kadar salak, her insan gibi yiyor, içiyor, sıçıyor (ki bu kısma özellikle dikkat çekmek istiyorum x) )…yani kimsenin kimseye ulaşamaması gibi bir durum söz konusu değil,

Yolda görsem “ohaa amk yavruya bak” deyip bana yanımdakileri dürtükletecek kapasitede hatunla karşı karşıya oturmuş salak salak esprilerimize gülüyoruz yani.. teşekkürler Alper (:
Hazır mevzu yaştan baştan da açılmışken, daha önce bahsettiğim bir konuyu tekrar ısıtmak istiyorum hatırlatma babında, beyler, eğer kızı uzaklaştırmak ve kaçırmak istemiyorsanız yaş muhabbeti açmayın asla, çünkü es kaza sizden büyük çıkarlarsa sonuçlarının nasıl olduğunu biliyorsunuz, anlatmıştım (:

Bir de tabi yaş olgusu üzerine söylenmiş sözler var, işte efendim “akıl yaşta değil baştadır” “ağaç yaşken eğilir” filan gibi.. benimki atasözü kabul edilir mi bilmiyorum ama (:, bence de önemli olan biyolojik yaş değil, ruhumuzun ve gönlümüzün yaşıdır.. zeka yaşı zaten tamamen başka bir olay, ona girmeyelim şimdi..

Dediğim gibi, mesele gönül-ruh yaşınızdır, bu da neler görüp geçirdiğinizle, tecrübelerinizle, acılarınızla ve belki şaşıracaksınız ama mutluluklarınızla alakalıdır. Eğer yeterince aklı başında bir insansanız, yaşadığınız mutluluklar da sizi büyütecek, olgunlaştıracaktır, zira bu mutluluklar ve olumluluklardan her daim ders çıkaracak ve madalyonun öbür yüzünü de görebileceksinizdir.. kısacası, olgunlaşmak için ille de acılar çekmenize gerek yok.. akıllı adam, mutluluklarından, başarılarından da ders çıkarır, tecrübe kazanır..
Canlı ve güncel/nostalji dengesi iyi harmanlanmış olan müziğin tınıları yavaş yavaş topluluğu kendinden geçirirken, bizim masamızı da nihayet bölmeye başlamıştı.. daha sonraki saatler için dans ve yakın muhabbet partnerleri, sınırlarını iyice belirginleştirmeye başlamış, şampiyonlar ligi kuraları belli olmuştu..

Ben de bana, başta ayarlandığı üzere “beril fc” nin çıkmasını bekliyordum, Alper de ayça ve Dilara birer yanına alır takılırdı işte, zaten ayçayı tanıyormuş, öyle dost muhabbeti yaparlardı..

Dersem, çok olağan bir tablo çizmiş olurum değil mi? Ama hayatımın bitmek bilmeyen ve ivmesi gittikçe artan olağanüstülükleri böyle bir duruma elbette izin vermeyecekti..

Neco ve nuriş partnerleriyle masadan kalkmış, sahne önüne takılmaya gitmişlerdi, çocukları daha şimdiden kızlarla samimi ve temas halinde görmek beni de mutlu etti, aferin lan valla.. adamsınız (:

Masada kalan biz 5 kişi epey tuhaf bir seleksiyona maruz kalacaktık, bu belli olmuştu artık, aslında Alper, önceden tanıdığı ayça ve berili alıp masada dilarayla beni baş başa da bırakabilirdi, yani buna da itiraz etmem x)..sonra, başta dediğim gibi, Dilara ayça ikilisini alıp, beni ilk göz ağrım beril e de döndürebilirdi, ona da okey..

Ya da beril ve dilarayı alıp, ayçayla birebir kalmamızı sağlayabilirdi..

Valla beyler, şöyle bir baktım da, yani bize her yer Trabzon aq..kim kalsa eyvallah derim (: ..bu durumda benim daha fazla düşünmeme ve kasmama gerek yok yani.. çünkü Alper herhangi bir tanesiyle kalkma salaklığını yapmaz..ama..lan..ya üçünü birden alırsa? Hatta beni de alırsa? Vay amk.. alır mı alır, alışı kuvvetlidir alperin x)

Nihayet bizim oğlan, masanın moderatörü olarak duruma el attı, “geçelim mi biz de sahne önüne (:” dedi yanıtını bildiği bir teklifi sunmanın verdiği rahatlıkla..”ha? kanka? Kızlar? Kalkalım biz de ya?”

Kızlar olur molur dediler, ben,

“kardeşim ben enerjimi alt kata saklama taraftarıyım (: ..siz takılın, ben masaya bakayım, hem etrafı kesiyorum :p”

Gülüşmeler oldu, Alper,

“ooo.. yoksa erken bir sarhoşluk mu söz konusu abi bilelim :p..gel ya sen de (:”

“aynen ya bakma, çaktırmamaya çalışıyorum da, içmeden sarhoş oldum :p..kalayım ben cidden, takılın siz”

Bir iki ufak ısrarın ardından Alper kızlarla ayaklanmıştı ki ayça,

“ben de oturayım madem canım, tsigalko gibi enerjimi aşağıya saklıyorum ;)” dedi alpere..

Bizimki bir anlığına tuhaf bir bakış attıktan sonra ısrar etmeden, “iyi madem siz bilirsiniz, biz eğlenicez yalnız ona göre ;)” deyip ön tarafa doğru yol aldı, o ara beril in yüzünde hayal kırıklığı-kızgınlık arası bir ifade yakaladığıma yemin edebilirim, ama megalomanlıktan kaçınmak adına bunu yazmadım farz edin, sadece sesli düşündüm (:
http://fizy.com/#s/1ajdfd

Ve nihayetinde ayça ile masada baş başa kalmayı başarmıştık, iç sesim “çak bir beşlik (:” dedi keyifle, az sonra da ellerin çarpışmasına ait o şrak! Sesi kulaklarımda yankılandı..o ara bardağından ufak yudumlar alarak üstten üsten beni süzmekte olan ayça kendi kendime gülümsediğimi fark edince,

“ne o senin işi bozdum galiba ;)” diye sataştı,

“hangi işmiş o?” dedim konuşturmak için, neden bahsettiğini anlamıştım aslında.

“pek etrafı kesemezsin artık, kessen de fayda etmez, başını bağladım (:”

“heaa o mesele, yok canım..kız kardeşimle oturuyorum işte :p”

“haha, illa çapkınlık yapıcam diyorsun yani”

“huyum kurusun (:” deyip sahiden de etrafa bakmaya başladım, ama alayla olduğunu belli etmek için abarttım bilerek, gülmeye başladı,

“merak ediyorum ya” dedi, tehlikeli bakışlarını üzerime sabitleyerek,

“neyi?” dedim yine abartılı şekilde meraklanmış görünerek, soran gözlerimi çılgın gibi üzerine dikince yine güldü,

“her zaman böyle misin yoksa bu geceye özgü bir hal mi bu?”

“ea, evet, her zaman biraz deliyimdir..tabi bir de çapkın.. ;)”

“(: bana sanki oynuyormuşsun gibi geliyor da, bilemiyorum artık”. sözleri yarı ciddi, mimikleriyle de desteklediği üzere sataşma maksatlıydı. Her zaman ki gibi karşımda oynanan oyuna ortak oldum..ben kedim çok nadir oyun oynarım..ama oynayana ortak olmakta üzerime yoktur bildiğiniz üzere,

“o zaman kanıtlamama izin ver” dedim güya seksi şekilde bakarak, ama olay tamamen makara üzerine kurulmuştu…gır gır, şamata, ve yarı ciddiyet ile bir noktaya kadar oldukça sorunsuz ve hızlı şekilde gelebilirsiniz, ama nerede ciddi olacağınızı da bilmeniz lazım, tıpkı sizi gideceğiniz yere taşıyan otobüsün doğru durağında inmek gibi..yoksa gitmek istediğiniz yere değil, farklı yere ulaşırsınız..

Kızlarla tanışırken, konuşurken, komiklik-şakalar filan iyidir ama sizin onun üzerinde olan hedefinize göre bir noktada ciddi moda geçmeniz gerekecektir..zamanlarınızı iyi ayarlayın derim..
http://fizy.com/#s/1ahd7h

Masaya biraz eğildi, deminden beri birbirimizi yüzeysel olarak tanıyıp, güncel esprilere beraber gülmemizin ardından, baş başa kalmamız sonucu daha özel bir frekansına geçmeye başladığımız bu muhabbetin onu da sardığını anlamıştım,

“nasıl olacak o? Gidip birini dansa mı kaldıracaksın (: ?”

“hımm fena fikir değil aslında (:..ama ben yarın akşam tekrar buraya gelip “seninle”baş başa dans etmeyi yeğlerim”

Gırgır ile başlayan konuşmam, nispeten ciddi sona ermişti..bir iki saniye yüzüme tuhaf bir ifadeyle baktıktan sonra,

“bak, işte bu iyiydi..tam profesyonel işi değil ama biraz çalışırsan ilerde iyi bir çapkın olabilirsin ;)”

Gülmeye başladım..öyle göründüğü kadar kolay lokma elbette değil..ve benimle de uğraşmayı seviyor..o halde biraz o taraftan ilerleyelim,

“ilerde derken?” dedim yine güya düşünceli bir ifadeyle..abartılı mimiklerimi yerinde kullanmam sayesinde eğer karşımdaki insan gerizekalı değilse çok büyük ihtimalle istediğim ima ve anlamı ona aktarmayı başarıyordum, “büyümem mi lazım biraz daha ;)” diye ekleyip tam istediği tarzda bir pas attım, artık bu pasa olan yaklaşımına göre yavaş yavaş gerçek düşüncelerini ve benle alakalı amacını öğreneceğim.

Sözde küçümsermiş bir edayla baktı, vay anasını, o da bu jest mimik olayında fena sayılmazdı..oyuncu, sonunda karşısına bir başka oyuncu bulmayı başarmıştı..bütün gece böyle tiyatro yapabilirdik her halde,
“yani.. hani fiziksel olarak değil de, biraz kafa olarak büyüme filan :p”

“haa şu zeka yaşı olayı.. peki, hem çapkın hem de gerizekalı oldum o zaman, fena bir kombine sayılmaz.. rahatça salağa yatabilirim (:”

Gülmeye başladık,

Gözlerini asla kaçırmıyor, hiç üzerimden ayırmıyordu.. gülen yüzüne ve onlara eşlik eden gözlerine ben de aynı şekilde karşılık vermeye çalışıyordum..ama itiraf etmem gerekir ki bu kız (hatun) beni heyecanlandırmayı başarmıştı.. gerçi bunun onunla mı yoksa benim içimdeki avlanma güdüsüyle mi alakalı olduğunu tam anlayamamıştım ama olsun..ne fark eder.. dozunda bir heyecan her zaman iyidir.. nereden gelirse gelsin..

Tekrar konuştu,

“estağfurullah şekerim..ben tecrübe manasında söylemiştim onu aslında.. yoksa gayet zeki görünüyorsun :p” gene bir sataşma.. makara durumu.. kendimi bilmesem kız benle taşak geçiyor diye düşünüp ağlayacağım (:

şimdi biraz daha farklı bir karaktere bürünmenin zamanı gelmişti..
tecrübe…tecrübeler…eskiler.. geçmiş..anılar.. evet…buradan yapılacak sıkıştırmalara epey ekmek çıkardı.. eğer muhabbet istediğim gibi giderse, deminden beri gır gır yapan bu hatunu birkaç dakika içinde oldukça ciddi ve düşünceli bir moda sokabilirdim.. aslında bunu ben değil, “tecrübeler” , tecrübeleri yapacaktı..
http://fizy.com/#s/3wmbhj

Bu yolu bilerek mi açtı, yoksa farkında olmadan mı gedik verdi bilmiyorum..ya da benim her zamanki gibi gırgıra devam edeceğimi düşündüğü için fazla düşünmeden konuşmuş olabilir..bu da ufak bir tüyo olsun, eğer kızlarla konuşurken muhabbeti uygun dozda sulandırır ve kendilerini rahat hissetmelerini sağlarsanız, bazen düşünmeden ve ağızlarından çıkanı pek kulakları duymadan konuşabiliyorlar (ki yakın hemcinsleriyle yaptıkları muhabbetin %80 i bunlardan ibaret zaten) (bu veriyi de devlet istatistik kurumundan aldım, 2011 senesinin rakamları :p )..işte siz de bu anlarda uyanık olup, o, “aslında duymanızı” ya da “henüz duymanızı istemedikleri” şeyleri yakalayıp “henüz açmak istemedikleri” konuları onlara açtırabilir ve muhtemel ilişkinizde erken adımlar atabilir, prosesi hızlandırabilirsiniz..

Neyse..amk arada uyarın lan beni, böyle işin felsefesine girince kendi kendimi kuma gömüyormuş gibi hissediyorum..küfür müfür edin, fazla kasmayayım..

“tecrübe?” dedim ciddi bir soru ifadesiyle..sonra gözlerimi boşluğa daldırdım..sanki geçmiş, gözümün önünden film şeridi gibi geçiyormuş da, ben de onu izliyormuşum havası yarattım..(ne kadar yalancı ve düzenbaz bir yavşağım lan..ama komik bence (: )..”ne gibi tecrübeler mesela?” dedim yine gayet ciddi bir tonla ama tabi azarlamıyorum aq, ciddiyetle-azarlamayı karıştırmamak lazım..yüzüme imalı- acı bir gülüş ekledim..gözlerimi gözlerine sabitledim..

Ayça ilk defa karşılık vermekte bu kadar zorlanmış ve gecikmişti..evet..sanırım istediğim yola sokuyorum muhabbeti..gergin bir gülümsemeyle, gözlerim üzerinde beklemeye devam ettim, sonra,

“gönül işleri işte” dedi gülümsemeye çalışarak, ama o da deminki canlığını kaybetmiş, biraz gerilmişti..herhalde karşısındakinin bam teline filan bastığını düşünüyordu..ve bu adam birazdan ona, hayatını siken kadınlardan bir demet özet geçecek olmalıydı..sonra o da mahcup bir şekilde konuyu açtığı için üzgün olduğunu söyleyecekti..
Yok be beyler..bu yukarda söylediklerim ancak dizilerde filan olur.. hatta daha sonra mahcup kız, çocuğa bi acır, ardından aşık filan bile olur bak.. baya baya dizi senaryosu (:

Peki ben ne yaptım?..benim hayatımın senaryosu nasıl yazılmıştı?

“gönül işleri?” diye onun dediğini tekrarladım tekrar.. işte burası kritik..her klasik senaryodaki gibi kendimi acındıracak, geçmişimin yaralarını ona açacak ve bana şefkat duymasını filan mı bekleyecektim?..biz erkek milletinin %90 ının ortak hatası..:(bu yüzdeyi de şeyden aldım, şey işte.. biliyorsunuz artık x) )

““Kadınlara kendimizi acındırmaya çalışmamız..””

Emin olun bundan daha büyük bir yanlış daha olamaz..ya da olabilir aslında.. yaş muhabbeti de en az bunun kadar sakat.. neyse..

Beyler bu şekilde bir yere varamayız..en azından gerçek hayatta varamayız…karşımızdaki kadın, bizim için üzgün olduğunu söyler (yalandan tabi.. yoksa çok da sikinde aq)..bir iki teselli cümlesi kurar, teskin dokunuşu yapar.. eğer amacınız omzunuzun sıvazlanmasıysa, okey.. doğru hareket..ama eğer daha başka planlarınız varsa, bu yöne hiç sapmayın.. karşınızdaki kadın.. hadi kadını- erkeği geçtim, karşınızdaki “insan”, eğer sizin zayıf olduğunuzu hissederse, önce yalandan bir şefkat gösterir.. ardındansa işine gelmediği her anda sizi ezmeye ve sırrını bildiği gizli yaralarınızı deşmeye uğraşır.. ulan, sokaktaki köpekler bile korktuğunuzu anlayınca daha fazla havlıyor, kovalamaya başlıyor.. hele bir de insana bunu göstereceksiniz ha??

Aman diyim.. aman..
http://fizy.com/#s/1airnf

“yani, biraz kazık yemen, tecrübe kazanman gerek mi diyorsun?” diye devam ettim, ifademi bozmadan..
ilk kez gözlerini kaçırarak,

“öyle... tecrübe eşittir hayattan yediğin kazıkların toplamı değil mi zaten (:” deyip güldü, az önceki makara durumuna dönmeye çalışıyordu, ama izin vermedim,

“peki bu gönül işleri..tecrübeler..gönül işleri ile ilgili tecrübeler…sadece acı olaylardan ve yenilen, atılan kazıklardan mı ibaret yani?..hiç güzel tecrübelerimiz olamaz mı? Dönüp baktığımızda mutlu bir şekilde hatırladığımız gönül işleri?” deyip muhabbeti iyice derinleştirdim..artık farkında olmadan kazmama yardım ettiği kuyudan çıkması çok zordu…devam ettim, kritik darbeyi vurdum,

“olgunlaşmak için ille de acılar çekmemize gerek yok..akıllı insan, mutluluklarından, başarılarından da ders çıkarır, tecrübe kazanır” dedim..hani az önce size demiştim ya, “benimki de atasözü kategorisine girer mi?” diye, sanırım şimdi o espriyi daha iyi anlamışsınızdır :p o karambolde, müzikte, gürültüde o lafı nasıl sıçtım bilmiyorum ama, bence güzel denk gelmiş, bak hala kullanıyorum (:

Ve benim bu sorum, üzerine de soruya verdiğim kendimce cevabın ardından aramızdaki en büyük sessizlik oldu..(6-7 saniye filan)..nihayet ayçayı da tamamen ciddi moda geçirmeyi başarmıştım sanırım..ilk defa kelimelerini seçerek konuştuğunu fark ettim,
“haklısın aslında..keşke öyle olsa tecrübelerin hepsi..ama kolay değil..insan neler yaşıyor..”

“benimkilerin hepsi öyle” dedim içten bir şekilde gülümseyerek..”bundan sonrası için seninkilerin de öyle olmasında yardımcı olabilirim”

O da güldü..bir acayip baktı yüzüme..sanki beni tartıyor gibiydi..”bu çocuk aslında ne derece samimi?” diye mi soruyordu kendine, ya da“bunda özel bir şey var mı? Olabilir mi? Yoksa sadece varmış taklidi mi yapıyor?” mu diyordu?..

Gene sessizlik oldu..manalı gülümsemesine bakışları da eklendi..soran gözleri üzerimdeydi..sanki, “sözün bittiği yerdeyim ben..sen bir şey söyleyeceksen de şimdi tam zamanı” der gibiydi..
“yarın akşam” dedim.. “dokuzda xxx durağından alırım seni?”

Gülümsemesi büyüdü..nihayet artık tamamen şakayı, komikliği bırakmıştı..onun da heyecanlanmaya başladığını hissedebiliyordum..karşımda..bana akşamın başından beri ilk kez içten ve etkilenmiş şekilde gülümsüyor..iç sesim beni tekrar ve tekrar “çak” yapmaya davet ediyor..güzel bir kadını etkilemek..onu böyle gülümsetmek…doğrusu “çak” yapmaktan daha iyi bir kutlamayı hak ediyor..

“peki” dedi gülümseyerek, ama tonlaması “hadi bakalım, görücez ne numaran varsa” der gibiydi..”dokuzda, xxx de..ben ısmarlıyorum yalnız baştan anlaşalım (:”
“ben davet ettim, ben ısmarlarım” dedim sırıtarak, “sen edince de sen, ödeşmiş oluruz ;)”

Etrafımızda akan insanlar ve renkten renge koşan müzik sanki görünmez bir duvarın ardında, bizden apayrı kalıyor gibiydi..sanki sadece ikimiz vardık, iki sandalye, bir de masa vardı..yudumladığımız bardaklarımız vardı..birbirimize gülümseyerek bakarken, hangimizin aklından neyin geçtiğini anlamak neredeyse imkansızdı..dışarıdan bizi gören bir göz, birbirine sevgiyle bağlı, ilişki arifesinde ya da zaten içerisindeki muntazam bir çift görüyor olabilirdi…ama benim tek düşündüğüm şey, yarın beraber geçireceğimiz uzun gecenin finaliydi..

Ayçanın ne düşündüğünü ise ancak hakemin son 90 dakikayı başlatan düdüğünü duyduğumuzda öğrenebilecektim..ama içgüdülerim, bana bu işin peşini her halükarda kovalamam gerektiğini söylüyordu ve ben, ilk kez onlara kapılıp gitmeye bu kadar yatkındım…çünkü başka bir şey düşünmüyordum bile..şimdi eski ben olsam, ohooo..yok işte berile ayıp oldu, bilmem şuna şöyle oldu..şimdi şöyle dersem ne düşünürler, böyle desem ne olur..diye elli çeşit kuruntunun içinde kaybolur giderdim, ve şu sıralarda da berille dirsek teması şeklinde şarkılara ayakta eşlik ediyor olurdum..

Sonra da “bu kız iyi kız ya, ben buna da acı çektiremem” deyip kızı bir daha arayıp sormaz, buluşma tekliflerini reddeder, öyle hıyar gibi takılırdım işte..amk…

Derin bir nefes aldım..teklifimin kabul edilmesinin beni rahatlattığını bilerek fazlasıyla belli ettim..derin bir oh çeker gibiydim zira..kız gülünce,

“bazı konularda hala toyum haklısın” dedim..gülüştük..sonra ayaklandım, elimi uzattım,
“dans?”

Gülerek elimi yakaladı, ayağa kalktı,

Birkaç dakika sonra bizim çocukların yanında, kol kola hande yener şarkılarına eşlik ediyorduk..
@4964, panpam ben orda yeni tanışma durumunda olanlardan bahsettim, hedef organizmalardan yani x)

zaten tanıdığın ve güvendiğin biriyle niçin olmasın, misal benim örneğim nilay ;)
bu gecelik benden bu kadar panpalar,

takip edenlere teşekkürler, yorumlarınızı esirgemeyin, boşluk buldukça yazmaya çalışacağım ;)
herkese selamlar panpalar,

hikayeye bir süre ara vermek zorunda kaldım çünkü biraz da etrafımda olup bitenlerle ilgilenmem gereken bir aşamadayım,
hayatım değişiyor.

yine de bir kaç partlık yazı var elimde, onlara biraz daha ekleyip perşembe akşamı 21.00-22.00 civarı paylaşmayı düşünüyorum.

o zamana kadar sağlıcakla kalın (:

not: kulak çınlamaları yüzünden uyuyamıyorum piçler fazla sövmeyin ;p
selamlar panpalar,
bu gece 22.30 gibi girip partları atacağım kısmetse, görüşmek üzere (:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder