17 Ağustos 2013 Cumartesi

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 50

http://fizy.com/#s/1lbom5 bu grubu seviyorum lan, her şarkısı dinlenilebilir tarzda,

filmi izledik..tehlikeli filmmiş, ama nilayla herhangi bir sevişmemiz olmadı, amk abazaları sizi..(:

bittikten sonra mayışmış ifadelerle birbirimize bir bakıp gülümsedik, gerindik toparlandık..

"eve attığın kızlara böyle şeyler izletiyorsun, sonra divanda anılar manılar.."

"(: len sana da bir şey söylemiyor haa, doladın diline"

"o sarışın kızla da anınız var mı orda? x)"

"nilayy! şimdi anımız olucak bak"

dediğimin neye tekabül ettiğini laf ağzımdan çıktıktan 1 saniye sonra anlamıştım ama çok geçti, kıza resmen dolaylı yoldan "sikerim" demiş oldum..tebrikler bana..

bu duyunca,

"ohohoh oha..evet gitme saatim gelmiş anlaşılan (: yoksa divan koleksiyonuna katılıcam gibi duruyor x))"

"öf..aman be..öyle demek istemedim..tamam hadi defol defol (:"

"ehehe, demek ki aklından geçiyormuş tsigalko bey, allah söyletti, gerçek yüzünü görüyoruz işte böyle böyle x)"

yılmış bir halde baktım yüzüne,

"beni utandırıp yanaklarımın kızarmasını sağlamaya çalışıyorsan, bu taktikle biraz uzun sürebilir, sen en iyisi tokatla ya da mıncıkla bence (: ayrıca düşünürsem de düşünürüm yani, sonuçta errrkeğiz yani, senin de maşallahın olduğunu göz önüne alırsak"

yüzünü komik şekillere soktu, "yook senle başa çıkamam ben ya tövbe (: ..neyse, erkeğim ben gideyim başıma bir şeyler gelmeden en iyisi x)"

"bence de, zaten belli bir saatten sonra dönüşüm geçiriyorum, görmek istemezsin x)"

"inanırım valla x)"

geçirdim bunu, giderken tolga ya da selam verdirttim(önce gümbürtüye getirmeye çalıştı, eee hani dost kalacaktınız?),
durağa kadar götürdüm, ordan şehir içi hattına binip yurduna gider artık,

bir kez daha sarıldık,

"güzel geceydi teşekkür ederim, davet ettiğinizz için" dedi son kelimeli imalı bir şekilde bastırarak,

"teşekkür ederim bence de, ayrıca bir kez daha tekrarlamak isterim ki, bana gelmeniz için davete gerek yok nilay hanımm" dedim ben de aynı şekilde imalı bir tonla,

gülüştük tekrar, gelen minibüse binip gitti sonra,

ben de odama döndüm..

evet, nilayın gelmesi, kafamın dağılması için iyi olmuş ve yarınki prova öncesi beni biraz olsun sakinleştirmişti,

ama getirisinden çok götürüsü olan bir olaydı bu, aklım dağılmıştı evet, ama bu sefer de fazla dağıldı aq..neco ve tolganın içinden neler geçirdiklerinde tut da, ebruyla olan geçmiş münasebetimize varıncaya kadar absürd yerlere saçılmıştı parçalar..

sonra tabi bir de nilayla olan dostluğumuzun geleceği var, bu şekilde devam edersek yani en azından ben kendimi frenleyemezsem, ya bir yerde kaza yapıcaz ya da iyice boku çıkacak muhabbetin, belden aşağı haricinde bir şey konuşamaz olacağız..

her iki durumda da yine giren bana giriyor..

aq ne zor şu kadın-erkek ilişkileri..gönül işleri..

sikicem ha..yani, bu insanlar var ya bu insanlar..bu insan kadar mal bir canlı daha olamaz aq..zorla, kendi kendine, kendi işini zorlaştırıyor, kendi kendine mesele çıkartıyor bu insanoğlu..
ulan, sikiş geç işte be..ne aşkı, sevgisi, hoşlantısı..sikiş geç... kedi köpek gibi takıl aq..bak sosyete dünyasına, onlar nispeten beceriyorlar bu işin, kimin eli kimin götünde belli değil, kimse de kasmıyor böyle aşk-sevgi, o ne düşünür bu ne der diye..ohh mis...

sikicem duygusallıklarınızı..triplerinizi..

gidip porn0 izleyeyim bari bir posta, umduğumdan fazla romantizm oldu bu gece nilayla..bu havayı dağıtmam lazım..stockings, blondes, milf..bekleyin geliyorum..
bu gecelik benden bu kadar dostlar (:

takip edenlere teşekkürler, yorumlarınızı esirgemeyin, sizden reaksiyon gelince benim de yazma şevkim artıyor haliyle,

son bir şarkı daha vereyim, http://fizy.com/#s/1d4smt

hadiyin eyi geceler..
herkese iyi geceler panpalar,

bu gece 01 e doğru gelmeye çalışacağım ama söz vermeyeyim sonra sakatlık çıkılıyor biliyorsunuz (:
iyi geceler panpalar,

bu gece biraz geç gelebildim (ki genel özelliklerimden biridir ehehe)

5-10 dakikaya başlıyorum, bir kaç part atacağım
geldim, başlıyorum canlı canlı yazalım demi? (:
türkçe müzik istemiştiniz değil mi? hay hay ;)

http://fizy.com/#s/3xvlj8

... o gün okula da gittim, gitmedim değil..ama aklım, ruhum, kısacası kof bedenim hariç bütün duygum akşamüstü yapacağımız provada..

hayır, yani seyirci önüne çıkmıyorsun bir bok yok, çocuklar desen, tanıdığım adamlar zaten..ama yine de korkunç bir heyecan..felaket bir sabırsızlık..endişe..

allahım yardım et..yüzümü kara çıkarma..

ee öyle tenefüs arasında söylemeye benzemiyor demi tsigalko aga?... benzemez..

başta nilay ve alper olmak üzere epey gaz verdiler yine okulda, öğleden sonra ders bitince nuriş ile buluştuk, gitarı filan getirmiş yanında,

"iyi lan hadi havan oldu :p"

"yok be abi, hava için gitara ihtiyacım yok :p"

"ooo artize bak (: tıngırdattın mı bir şeyler?"

"öğle arası çaldım azıcık, enerjimi stüdyoya saklıyorum (:"

"iyi hadi bakalım..valla çok heyecanlıyım lan, kakam gelip duruyor, altıma sıçmam inşallah söylerken"

"hahaha abi benim de ayaklarıma filan üşüme geliyor böyle"

"ellerin de terliyor?"

"aynen aq, aga becerelim şu işi ya..adam izlemeye gelcek mi acaba?"

"sanmıyorum ya, ikinci provada gelir muhtemelen, şimdi biz bizeyiz"

ömerlerle söyledikleri yerde buluştuk, üç beş laflaştıktan sonra stüdyoya doğru yola çıktık. mekan belediyenin mekanı ama kiralıyor tabi, ayrıca kurslar filan da veriyorlarmış vesaire..

neyse girdik binaya, adamlar zaten müdavimlerden olan ilkay ve ömeri tanıyor, biz de tanıştık, hepsi genç bizim gibi, cana yakın çocuklar, bir tane kodaman bir abi var, biraz mininüs şöförlerine benziyor, meğer herif aranjör mü aranjöst mü bir bok varya, ondanmış, onla da tanıştık..aleyküm selam..

biraz da orada nefeslendikten sonra geçtik içeri, hayatımda ilk defa gördüğüm acayip teknolojik aletler var, bu kayıt kısmında devasa ekolayzırlar filan, oraları gördük, üstten yuvarlak mikrofon, normal mikrofon, bir de tuhaf uzun bir mikrofon var... hayatımda ilk defa gördüğüm enstrümanlar..ortalık acayip..iyi hadi, stüdyo tozu da yuttuk, şarkıcıyım desem karnım ağrımaz (:
şimdi tabi benim aklıma takıldı, böyle zart diye girip hemen başlayacak pozisyona gelince, meğer ilkay çoktan gidip randevusunu rezervasyonunu filan şeyetmiş..adam memurrr yaaa (: kardeşim benim (:

nuriş kendi gitarını aldı eline, ömer klarnetini, ilkay baterinin başına geçti..ben de salak salak bakınıyorum..ne yapıcam lan ben?

"abi mikrofonla mı yoksa çıplak mı şey edicez?"

güldü ibneler,

"geç abi mikrofona geç (:"

ne dalga geçiyonuz lan..sanki siz ananızın karnından hüsnü şenlendirici, lars ulrich filan olarak doğdunuz aq.. (:

"neyle başlayacağız? ne söyleyelim?"

nuriş ve ömer birer tane repertuvar kitapçığı getirmiş, hem sözler hem de notaları var şarkıların, ikisi de farklı farklı tabi..pratikte pek kullanmayacakmışız ama ilk aşamada, bilhassa benim şarkı sözleri ezberlerken epey işime yarayacak gibi..

baktık ettik hemen,

ben dedim,

"abi öyle iddialı bir şeyle başlamayalım bence, yavaş yavaş level arttırırız, güvenimiz yerine geldikçe coşarız"

"aynen kardeşim, slow bir şeylerle başlayalım, hem senin sesi yormaz hem de alışırız dediğin gibi"

ilkay sordu,

"solist bey, siz seçin, var mı gözünüze kestirdiğiniz (:"

bakındım biraz..sonra aklıma birden listede göremediğim ama sözlerini bildiğim..fazlasıyla iyi bildiğim bir şarkı geldi..

http://fizy.com/#s/16mbys nasıl dedim?"

bizimkiler bana baktılar, ömer,

"abi şimdi o parça iddiasız mı sence?"

"bilmem, söyleyebilirim gibi geliyor..benim ses rengime oturuyor diye düşünüyorum ama?"

nuriş gülümsedi,

"aga sen bunu hakkıyla söylersen eğer inan bana her şarkıyı söylersin (:"

"hadi be? olm benim içimden geldi de teklif ettim yani, iddiasını filan bilmem..istemiyorsanız başka seçelim.."

"yok yok..tamam abi, başlayalım bi bakalım..olursa eğer, ne mutlu zaten ;)"

"nurettin, sen girişi biliyorsun zaten, gitarla girersin, ilkay ritim verecek, ben de yer yer girerim klarnetle..bakıcaz bakalım ;)"

3-2-1...

ve başladık..

söylemeye başladım..

bu şarkı aklıma geldi,

bu şarkıyı seçtim,

çünkü pek çok şarkının aksine, bu şarkıyı dudaklarımla değil, yüreğimle söylerdim..söyledim..yüreğimin, paslı, kanlı, kararmış, ama yine de atan yüreğimin gücü yettiğince söyledim..

ve birisine, birilerine gitti o nameler..çınladı kulakları..biliyorum... çünkü ben de onlarla aynı anda hissettim..
ilk şarkıyı neredeyse hatasız, sanki canlı çalıyormuşcasına icra edince, keyifler yerine geldi, eller tokuştu..sanki ilk provamız, ilk şarkımız, hatta ilk şarkımız değilmiş gibi, sanki günlerdir, haftalardır antrenmanlıymışız gibi bir performans gelince, bizim takımın arasında gizli bir bağ ve uyumun oluşacağını anlamıştım..

böyle şeyler insana malum oluyor doğrusu..zaten aradaki elektrik iyiydi, şimdi bir de uyum da olunca, tadına doyulmaz olacak gibi..

tebriklerin ardından bir kez daha aynı şarkıyı çaldık, sonra bir kez daha... artık neredeyse kusursuzlaştırmıştık..eğer canlı söylerken heyecan yapmazsak, vurucu şarkılarımızdan biri olabilirdi gerçekten..

ama yine de yolun henüz çoook çok başındaydık..canlı müzik grubu dediğin, en azından 70-80 parçalık bir repertuvara sahip olmalı..biz daha bismillah, 1. şarkı...

hemen arkasından http://fizy.com/#s/1ai53i ı çaldık,

sonrasında ise http://fizy.com/#s/1ai07y i,

sonra yeterince slow takıldığımıza karar verip biraz daha tempo yapmaya karar verdik, şarkı arıyoruz..

yalnız namussuzlar öyle bir çalıyor ki, hele o ömer, yani arada ben o kadar kendimi kaptırıyorum ki, solist gibi değil de, sanki gaza gelip de eşlik eden dinleyici gibi söylemeye başlıyorum..hakikaten öttürüyorlar aletleri, o kadar hoşuma gidiyor ki, her becerdiğimiz şarkının ardında ağzım sırıtmaktan yırtılacak gibi oluyor, kapatamıyorum lan resmen, istemsizce geriliyor yanaklarım, mütemadiyen gülümsüyorum...

http://fizy.com/#s/3pvnta u çalmayı denedik, fena olmadı, ama tarkan gibi söylemek pek mümkün değil, ben de biraz daha arabeske kaydırdım, fena olmadı, nakaratta nurettin vokal yapacak ki o çoğul sesi, gazı verebilelim..ne yalan söyleyeyim bunu çaldık, epey keyif de aldık ama benim pek içime sinmedi..neyse, bakıcaz,

http://fizy.com/#s/13m6wv yi çaldık, çok güzel oldu lan..zaten ebru gündeşi de, şarkılarını severim, hatta ses rengimiz de benzer, onun çok daha az eğitimli ve elbetteki daha etkisiz halinin erkek versiyonunu düşünün,

ebrudan daha parça alıcaz böyle, klarnet filan iyi iş yapıyor zira,

biraz tempo düşürüp http://fizy.com/#s/1kedb8 ı çaldık, bu da fena olmadı,

bundan sonra zaten o dönemki repertuvarımızda olan şarkıları paylaşacağım partlarda, hem türkçe müzik dinlemiş oluruz, hem de nostalji olur demi gençler?

arada güncel de kaynatacağım değişiklik olsun diye, ama sonra "la bu şarkı o zamanlar yoktu ki?" gibi yaftalarla gelmeyin lütfen ;)
toplamda 10 kadar farklı şarkıyı çalmıştık ki mola verme ihtiyacı hissettik, iki saate yakın olmuş amk..zamanın nasıl geçtiğini anlamamışız,

bir on beş yirmi dakika soluklanıp, bir saat daha çalışırsak yeterli olur diye düşündük,

5 şarkıyı daha halledeceğiz en az temizinden, ilk günden 15 parça fena değil, hatta ne fena değili lan, bildiğin süper * böyle iki kere daha gelsek en az 40 tane şarkıyı hafızaya atarız, beyin bedava!

içerden çıktık kayıt bölmesine doğru, ben gene o tuhaf cihazların başına gittim, kokpit gibi lan içersi, çok hoşuma gitti valla, ha dersen ki "hayatında daha önce hiç kokpit gördün mü?" e onu da görmedim ama, benzetme yapıyorum olm işte, niye bozuyorsun ki beni aq.. :p

elemanlarla laflaşıyoruz o ara, ilkayla muhabbeti olan çocuk sordu, ne iş gibisinden, grup mu kurdunuz diye, anlattık böyle böyle, iyisiniz filan dedi, kolaylıklar ve şans diledi,

tekrar girdik içeri, çelikten çaldık, kenan doğulu çaldık, ilhan irem in meşhur http://fizy.com/#s/12qrn9 sınu çaldık, bunu da içten söylerim ha, böyle bazı şarkıları söylerken, kendiniz de keyif alırsınız ya, ağzınıza takılır, sanki sahi sahi tadı varmışcasına tatlı gelir..

bir ilhanı çaldık öbürünü pas geçmeyelim dedik, http://fizy.com/#s/1ai1ql yi çaldık ama bunun sözlerini tam bilmediğim için biraz sıkıntı oldu, üzerine biraz çalışırsak güzel olur, sesim uygun, çocuklar da gayet çalabiliyor..

nihayetinde çalışmayı bitirip dışarı çıktığımızda hava çoktan kararmış, ekim sonu, kasım başına özgü o nemli, serin, ama bir o kadar da naif sonbahar geceleri kendini hissettirmeye başlamıştı..

bir şeyler yiyelim mi diye düşündük ama çok yorulmuşuz aq..valla pertimiz çıkmış, benim ses çatallaşmış, nurişin parmaklar kıpkırmızı, ilkay ter içinde..

en iyisi evlerimize dağılmak deyip bu güzel akşam için birbirimize teşekkür ettik,

"olacak beyler, harikaydık, aynen böyle devam, olacak ;)"
son bir part daha yazayım bu gecelik bitirelim panpalar, yarın iş var :/
http://fizy.com/#s/13051q

nurettinle laflaşa laflaşa eve yürüdük, birbirimizi motive ettik, ama harbiden bence de iyiydik lan..yani öyle olmasaydık fark ederdim, fark ederdik, insanın önce kendi içine sinmesi lazım zaten..

alt kata çağırdı beni de zorla, girdim, tolga da ordaymış zaten,

"ooo çalgıcılar geldiniz mi len (:"

"lan insan izlemeye gelir ibneler"

"olm okul var lan, ben sizin gibi kıytırık miyendislikler okumuyorum, inşaat okuyorum amk :p"

"sie ordan.."

"bir dahaki provayı hafta sonu yapın gelelim abi harbiden"

"bırak yeaa, ben dedikten sonra gelsen ne olur, kendiniz akıl edeceğğdiniz.."

"aga biz bilerek gelmedik ya heyecan yapmayın diye, şimdi alışmışsınızdır, bir dahakine tribünlerde yerimizi alıcaz söz :p"

yemeği orda yedik, gittim yukarda bir duş aldım, günlüğümü yazdım hemen, sonra indim aşağıda ps attık, yorgun yakaladı tabi ibneler, fena koydular o gece, eyvallah...

gece yine zorlandım uyumakta, ama bu sefer, pek çok seferkinin aksine, endişe ya da stresten değil, mutluluktan..

galiba beceriyoruz lan..eğer bu iş olursa benim o kadar büyük bir meşgalem haline gelebilir ki, vallahi geri kalan bütün sorumluluklarımdan feragat edebilirim çünkü bakıldığı zaman bu canlı müzik olayı, hem maddi, hem manevi yönden tamamen kazanca odaklı, yani hem para kazanacağız, hem sevdiğimiz bir şeyi yaptığımız için mutlu olacağız..karı kız durumları ise bonus olur, vallahi bak onu eğer birinci planda tutuyorsam top olayım..ben tamamen ilk söylediğim manevi kazanca odaklıyım, "mutluluk", "becerebilme"... yoksa ben diğer türlü işimi her türlü işimi her şekilde görürüm aq, bu güne kadar canlı müzik mi vardı yeaanii? (havanı sikeyim) (:

begüm mesaj attı, provan nasıl gitti bilmem ne diye, dedim erkencisin?

gece 1 de yatıyorum diye tavuk olmakla suçlandım..ee kızım, az sabahlamadım ben de ilk iki sene, kah neşeden kah kederden, az görmedim sıçtım mavisini..şimdi artık doydum uykusuzluğa, sen de hevesini al, sonra 12 den önce bile yatağa girmezsen adımı değiştiririm..

biraz onunla konuştuk, iyi gitti deyince tebrik edip "daha fazla uykusuz kalma bari :p" diyerek kibarca konuşmayı sonlandırdı, düşünceli kız, kıyamam sana ben..

nilay dan bir mesaj veya arama gelmedi, gerçi okulda elli kere başarılar diledi, ama ben yine de sonrasında da bir hal hatır sorma beklerdim..bilmiyorum, fazla şey mi bekliyorum?..

bir nilayı, bir begümü ve sıkı kalçalı arkadaşlarını, bir müzik geleceğimi düşünerek ve sonunda düşünmekten yorgun düşerek uykuya daldım..tuhaf rüyalar gördüm o gece..ceydayı gördüm gene, el ele tutuşmuşuz, beni koşturuyor,bir yandan da gülerek söyleniyor "ya acele etsene? kaçıracaksın?" koşa koşa bizim kantine giriyoruz..
bu gecelik benden bu kadar, takip eden panpalara iyi geceler, yorumlarınızı esirgemeyin, bir de çok küfretmeyin lan, kulak çınlamasından uyuyamıyorum ibneler :p

görüşmek üzere
iyi geceler panpalar, yazayım mı bu gece karar veremedim, buralardaysanız atalım bir kaç part?
selamlar panpalar,

iki bölüm dizi izleyip geleceğim, 01.00 gibi başlarız canlı yayına ;)
tekrar selamlar, dizileri bitirdim, bir şeyler atıştırıp 5-10 dakikaya başlayacağım, ilk part 20 dk içinde gelir :p
http://fizy.com/#s/1agv4y

..ne demiştim, bu yıl anlatacak çok şey var..ve edebiyata gerek yok..

fakat yine de benim hezeyanlarımı dinlemek zorunda kaldınız bir süre farkındayım, buna rağmen hızlı gittiğimi söyleyenler var..yoo dostum..hayır, daha başlamadım bile..

işte bu yüzden artık hikayenin gaz pedalına biraz yüklenip, bize lazım olan hıza gelme vaktidir panpalar... tali yolun sonuna geldik, otobana çıkıyoruz artık..

ikinci provamız 2 saat sürdü, ve mekan sahibi murat abi, dediğine göre ustaların başına sadece bir eleman bırakarak bile olsa gelmeyi başardı,
ve tabi dostlarımız da,

bizimkiler oradaydı, nilay, neco, alper ve tolga..ömer in kız arkadaşı gizem (gamze miydi lan yoksa) ilkayın iki arkadaşı, hepsi kah içerde kah bölmenin ardında, stüdyo çalışanlarının da geçirdiği en keyifli günlerden biri olsa gerek, çünkü gelenler boş gelmemişler, kuru pastalar, içecekler ve bolca muhabbet getirmişler..

çıkışta murat abi ile el sıkıştık, ertesi gün gidip parasal detayları ve programı konuşacağız, 4-5 gün içinde de kafemiz (evet, artık iyiden iyiye kafemiz oldu (:) yeni haliyle hizmete açılacak..

kendimi tesadüfen keşfedilen holywood yıldızları gibi hissediyorum... rüya gibi bir maceraya, ummadığım şekilde, ummadığım bir yola atılmış gidiyorum..
@ uykuda devrilen kamyon,

panpam video kayıtlarımız bile var (: unutulur mu o günler?
http://fizy.com/#s/3woyik

karakter analizi yapacaktım aslında biraz, malum uzun zamandır sınıfın ve iyi-kötü olduğum insanların son dönemki maceralarından bahsetmedik, ama hikayeyi biraz ilerletmek istiyorum bu gece, o yüzden onu biraz erteleyelim..

ertesi gün murat abiyle program hakkımda konuştuk, ücretimiz çok sorun olmadı, lan zaten ben şahsen söyleyebilecek olmama bile bir lütuf olarak bakıyorum, ama çaktırmıyorum tabi, yoksa üste para vereyim söyleyeyim yani :p

haftada 2 gün çıkıyoruz, perşembe ve cumartesi, ikişer saat, program başına her birimiz 30 kağıt alacağız ki bu haftada 60, ayda 240 lira yapar, senenin de 2006 olduğunu var sayarsak gayet makul bence, emeğimizin karşılığı işte ;)

programı belirlemek ise, burada bir çırpıda yazdığımın aksine, pek kolay olmadı, malum hepimiz farklı bölümler okuyup farklı hayatlar yaşıyoruz, e sonra kafenin de bir şedülü var sonuçta, onlar da kendilerine göre ayarlamak zorundalar filan..neyse, en nihayetinde, her iki taraf da bazı ufak fedakarlıklar yapmak suretiyle bu programı belirledik.

perşembe 8-10, cumartesi 10-12 çıkıyoruz, cumartesi bizden önce başka bir grup var, onlar 8 de açıyorlar, biz finali yapıyoruz, perşembe tam tersi, biz başlıyoruz, bir tane gitarist kız-solist oğlan ikilisi bitiriyor.

kendi adıma programıma baktığımda ise, kesinlikle bireysel anlamda bir şeylerden vazgeçmem gerektiği apaçık, yoksa daha 2. haftada nalları diker, dili dışarı sarkıtırım,

aq, haftada 4 gün kick boks, 2 hatta bazen 3 gün basketbol antrenmanı, zaman zaman haftada 1 günümü sosyal sorumluluk projesine ayırmam gerekiyor (şu tolgaların bulaştırdığı şey işte (: ) e sonra bir de kendime ayırmam gereken vakitler var, gezicez tozucaz, o ara karı kız, ders mers, uyku, yemek, okul, ödev, proje derken, geberir giderim..

programı ayarladıktan sonra gece kara kara bunları düşündüm..ulan hangi birinden vazgeçicen? çoğu beni ben yapan şeyler, hayatımın bir parçası olmuşlar, en zor zamanlarımda kaçış nokta, keyfim yerindeyken de hobim olmuşlar..ne bok yiyecem ben? (sosyallikten ölüyoruz, aman aman sevsinler (: )

"başın belada gibi" deyip güldü birisi,

odada yalnız olduğumdan emin olduğum için, konuşanın kim olduğunu anlamakta zorlanmamıştım..
http://fizy.com/#s/16lwh9

"yardım ister misin?" dedi tekrar gevrek bir sesle şeytan,

"gene beni gafil avladın..öyle zamanlarda geliyorsun ki reddedemiyorum bile"

"eeh, işim bu ;)"

"cidden, napıcam ben? sanki hiç birini bırakamam gibi geliyor..ama bırakmazsam da taşıyamayacağım kesin.."

"evet bütün aktivitelerini severek yaptığını biliyorum..zaten en çok şaşırdığım şeylerden biri de bu, hobilerine ve aktivitelerine bu denli sadık olan biri, konu insanlar olunca nasıl tam tersi, bu kadar sıkılgan olabiliyor, hayret (:"

"konuyu dağıtmayalım lütfen..yardım etmek istedin, buyur işte fırsat, ağzıma sıçman için bir başka yol daha"

":) iltifat ediyorsun tsigalko, ben her şeyi bizim için yapıyorum. peki, o halde şöyle düşünmeye başlayalım, öncelikle, sana maddi fayda verenler hangileri, bunu bir düşün?"

"parasal olarak mı? yani önceliğimiz bu mu amına koyim?"

"hayır, sadece eleklerden biri bu..söyle sen, hangileriymiş onlar?"

"yani..sadece müzik?..spor salonuna zaten ben para ödüyorum, bir yerlerde hatunlarla takılmaya kalksan, gene benden çıkıyor, diğerleri de ufak tefek masraflar içeriyor işte"

"iyi, o zaman müzik işini banko yapıyoruz, ki zaten bunu sen de istiyorsun..bunu takımın tottisi olarak kabul et, oyunu bunun üzerine kuracağız ;)"

"eheh..peki..kaç seçim hakkımız var peki?"

"bence 3 sorumluluğu rahat, 4 tanesini ise zorlanarak da olsa taşırsın gibi gözüküyor..pekala..elimizde basketbol, spor salonu, şu salak huzur evi ziyaretleri ve kızlar kaldı..ha tabi birde uyku-okul ikilisi var (:"

"uyku-okulu alıcaz mecbur..babam sikertir, onları sallayamayız.."

"hımm peki... sana en çok manevi tatmini sağlayan şey ne, ona odaklanalım şimdide..gidip morukların anılarını dinlemek mi? çemberden geçen bir üçlüğün filede çıkardığı ses mi? ya da kum torbasına vurduğun çıkan?... yoksa, güzel bir hatunun berbat esprilerine dahi attığı kahkahalar mı?"

cevaplaması en zor soru bu olmalıydı..
"bilemiyorum.. hepsi güzel.. yani.."

şeytanın ses tonu aksileşti,

"tsigalko... tsigalko... her şeyi ne için yapıyoruz biz?"

salağa yattım,

"ne içinmiş?"

"hufff... bazı hedeflerimiz vardı hani, bilmem hatırlıyor musun? yoksa bu çalgı çengi, olayları kafanı tamamen uçurdu mu?"

evet... kahretsin ki evet..

saplantı haline getirdiğim ve hala alınmayı bekleyen bir intikam var.. bunun içinse asla vazgeçemeyeceğim şeylerden biri şeytanın çizdiği rotada devamlı ilerlemek, ah evet.. elbette kızlardan bahsediyorum.. onlarsız yapamam.. hatta az önce kadroya dahil ettiğim seçimlerin tamamından daha önemli olan şey bu..olayın başladığı şey bu zaten? merkez bu?..olayların merkezi.. çıkış noktası..

"peki, kızlar..onları da alıyoruz..3 oldu.."
"bence yeterli, bunları ana hedefimiz için oldukça etkili bir şekilde kullanabiliriz.. insanlar, hiçte çalışkan bir tip gibi durmayan bu çocuğun, bunca sosyalliğe rağmen derslerinin iyi olmasını onun zekasına yorumlayacaklardır... "
"ya da hocalara sakso filan çektiğimi düşünürler ha? ne dersin?"
"hahaha, eğer amerikada filan yaşıyor olsaydın evet, o da gayet makul bir ihtimal olabilirdi (:"
"hah, tabi sen daha önce takıldığın için biliyorsun değil mi oraları? (:"
"çocuk... ben insanlığın var oluşundan bu yana, insanın ayak bastığı her yerde bulundum.. hatta basmadığı yerlerde bile! neyse.. konuyu dağıtmamamız gerektiğiniz söyleyen sendin.."

"peki bilen adam, ben diyorum ki, bence bir seçim daha yapabiliriz?"

"ve ben de diyorum ki, bu seni yorabilir, diğer hedeflerindeki performansını düşürebilir.. kızlarla konuşurken dili dolaşmak, şarkı söylerken detone olmak, derste uyumak istemezsin değil mi?"

"hadi ama, haftada 2 gün basketbol antrenmanının ne zararı olabilir ki? alt tarafı birer saat filan işte.."

"gidiş-geliş-duş-yorgunluk atma derken olur o 7-8 saat.."

"off.. yani diyorsun ki, müzik, dersler ve kızlar ha..bu mudur?"

"bence budur.. harika olacak.. insanlar hem aktivite yapıp hem de derslerde iyi olabildiğini görecekler.. hakkında güzel dedikodular yayılacak.. güzel reklam... inan bana yaptığın boktan sporlar ve o sikimsonik sorumluluk şeysinde gösterdiğin vicdani yanın kimsenin sikinde bile değil.."

"insanlar umursasın diye yapmadım ki onları, kendim için yaptım.."

"iyi işte, yine kendin için yapacaksın, ve bonus olarak, insanlar bunu umursayacak.. harika olacak tsigalko.. hatta bugün, kalan hayatının ilk günü bile olabilir... çok daha renkli ve eğlenceli bir hayatın.."
vay amk, ulan entry giremedim, bir kelime var, onu kabul etmiyor sözlük, boş entry çıkara çıkara bir hal oldum (:

sikildi bütün konsantrem ama olsun, iki part daha atacağım..
http://fizy.com/#s/1agn5b

şeytan haklıydı..

her ne kadar, beni en zor zamanlarımda kurtardığına inandığım şeylere ihanet ediyor gibi görünsem de, seçtiğim yolda ilerlemem için bazı ağırlıklarımdan kurtulmak zorundaydım..

düşmekte olan bir uçaktaki ağırlıkların atılması gibi..

ya da yükselme olan bir balondakilerin...

umarım uçak değilimdir, çakılmam,

balon değilimdir, patlamam...

ertesi gün hemen hafta başı, spor salonu işini halletmeye karar verdim,

hocaya çaktırmadan muhabbeti açayım dedim ama adam kurt, anladı direkt,

"ayrılmayı düşünüyorsun galiba ha tsigalko? (:"

"hocam..valla nasıl söyleyeceğimi bilemiyordum... anladınız sağ olun (:"

"ee iki seneye yakın oldu tsigalko, sende benim bir kardeşim, arkadaşım gibi oldun ;) peki iyi düşündün mü?"

"hocam..bırakmak istemiyorum aslında inanın, ama okul ağırlaştı bu sene, başka sorumluluklarım da oluştu (:"

hoca imalı imalı güldü, anlamış gözüktü,

"peki, peki.. (: ama ben yine de son bir kez düşün isterim, epey ilerlemişken yarıda kesmek..onca emeğin var"

"keşke hocam, olabilcek olsa zaten aklımdan bile geçirmem ayrılmayı"

"tamam o zaman, senin kararın tsigalkocum, yolun açık olsun demek düşer bana da ;)..bu ay ortasına hatta sonuna kadar gelebilirsin bu arada, sen 15 inden 15 ine veriyordun değil mi?"

"evet hocam ama ben mümkünse bugün son olsun diye düşünmüştüm"

"aa hadi ya..eh peki madem..ama tam verdin sen bu ay ücretini, hakkın boşa gidecek.."

"olsun hocam ya..ne yapalım sağlık olsun (:"

olmaz öyle şey deyip aylığın yarısını geri verdi, eh, ne diyeyim helal olsun, helali hoş olsun, neticede iki sene ter akıttık, muhabbetimiz oldu, bir şeyler paylaştık, vermeyen gene vermez, hele büyük şehirde, böyle büyük gym lerde, sikinde bile olmaz hocaların çoğu zaman..ama adam, harbi adam çıktı, ki zaten ben başından beridir iyi elektrik alıyordum, muhabbetimiz de iyiydi..eyvallah hocam..

böylelikle kick boks hayatıma açık kahverengi kuşakta son vermiş oldum, en azından şimdilik..

son antrenmanımı yaptım, son hazırlık müsabakalarımı, salondaki arkadaşlarımla ve hocamla vedalaştım, çantamı aldım..çıktım..

tatlı bir hüzün var tabi..bir yandan gülümsüyorum, çünkü güzel bir şey inşa etmişim, belki biraz yarım gibi ama olsun, yine de estetik duruyor karşıdan bakınca..

her hikayenin bir sonu var derler ya, eh, benim ernesto hoost luk hikayem de bu kadarmış işte (:
http://fizy.com/#s/1ahybj

aynı gün, ikinci ayrılık ağır gelir diye düşündüm,

ertesi güne bıraktım sosyal sorumluluk projesindeki takım liderimiz gökhan ı aramayı..

eve gidince diplomama baktım, kemerime ve kick boks kıyafetlerimi yatağımın üzerine serdim, sonra dayanamayıp giydim..gittim tolganın odasına, görünce şaşırdı, "ne bu la, kavgaya mı gidiyoz yakuza? (:" diye güldü, anlattım böyle böyle, hayırlısı olsun dedi, buna bir kaç hareket çektim odanın ortasında, "aferin çekirge" filan deyip alkış tuttu, kick bokscu selamı verip yeniden odama döndüm (:

ertesi gün, daha da zor oldu benim için, gökhanla sitem dolu bir konuşma yaptık, "kardeşim, daha çok güzel etkinliklerimiz vardı, konferanslar, piknikler... " kibarca savuşturdum son çabalarını, "mecburum" dedim, "üzgünüm" dedim... öyleydim hakikaten de..

o akşamüstü basketbol antrenmanına geç gittim bilerek, çakma ergin atamandan fırça yedim, böylece atar yapmak için fırsat doğdu bana da, valla bak, bilerek planladım yani, çünkü bu hoca "hocam ben ayrılmak zorundayım bıdı bıdı vık vık" dan anlamaz, zorla devam ettirir adamı, o yüzden kavga ederek ayrılmam lazım mutlak surette (:

güya bozulmuş bir genç adam olarak salondan sinirle çıktım kısa bir tartışmanın ardından, yani bir nevi istifamı asla kabul etmeyecek bir patronun, beni kendi eliyle kovmasını sağladım, çıktığımda ise gülüyordu..evet, okul takımında bir daha sikseler oynayamam belki, ama ben, bulduğum en ufak boşlukta, elimde basket topum, bizim evin biraz aşağısındaki belediye parkında yine üçlük sallıyor, turnike çeşitleri deniyor olacağım..

ve böylelikle, iki gün içinde, bana artık zahmet vereceğine inandırıldığım bütün sorumluluklarımdan feragat etmiş bulunuyordum..

iki sonra ilk canlı performansıma çıkacağım..okuma bayramında söylediğim haluk levent şarkısını ve lisede kurduğumuz sikimsonik ergen grubunu saymazsak, bu ilk adam gibi canlı performansım olacak..masaja filan ihtiyacım var beyler..gerginim lan..

çarşamba günü begüm geldi, dedi böyle böyle, takımdan ayrılmışsın üzüldüm filan..

lan amk sen ne ara duydun hemen? bu milletin de ağzı durmuyor ha, hemen yayın anasını satayım, hatta "hoca sikti tsigalkoyu, koydu postayı" diye anlatın..çok da sikilaçi..

dedim işte ben zaten ayrılmak istiyordum, bu aralar programım yoğun..

bu "ne bu kadar yoğunluk yaratan şey?" diye ısrar edince canlı müzik olayını anlatmak zorunda kaldım, aslında bizim çocuklar haricinde kimseye söylemek niyetinde değildim ilk seferim olduğu için, hani sıçarsak da, yabancıya karşı sıçmayalım..

lan bu demesin mi, "ayy süper ya, kızlarla kesin geliyoruz, yarın 8 de demi??" diye..yandık anasını satayım..ya rezil olacağız, ya ihya..

öyle böyle derken, perşembe günü geldi çattı,

öğleden sonra dersim bitti, okuldan çıktım, nilay bir şeyler ısmarlayayım sana dedi, iyi dedim, gittik pizza yedik, bu gene beni rahatlatmaya çalışıyor, provada süperdiniz, zaten hepinizin alt yapısı, tecrübesi var filan diyor..ne altyapısı var aq, ilk yağmurda sel basar o alt yapının üstündeki mahalleyi..dua edelim de hava açık olsun..

perşembe akşamı, saat 6 gibi günlüğümü yazmış, sonuna bol soru işaretli, kaygılı, bir o kadar da umut dolu cümleler bırakmış, kıyafetlerimi seçmiş, kendimi sakinleştirmek için call of duty oynamaya başlamıştım (harika bir yöntem değil mi?)..

eninde sonunda o neon ışıklı, loş sahneye çıkacak, kah hüzünlü şarkılarla yumuşatacak, kah gazı verip coşturacaktık... belki de kimse siklemeden muhabbetini yapardı kendi arasında? öyle daha iyi olur muydu sanki? ha?..yok lan..o zaman da güzel çalarsak boşa gider..

olsun..ne olursa olsun..dinlesinler bizi..dinleyecekler... dinleteceğiz abi kendimizi..

ı have a dream ulan..

kabusa dönüşmesin... lütfen..
bu gece de benden bu kadar dostlar, kısmetse yarın gece devam ;)
selamlar panpalar,

diziyi bitirdim sonunda amk, geliyorum bu gece ;)

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 49

http://fizy.com/#s/12t4a6

O da güldü…sonra,

“o zaman neden öyle seviştin benle?..niye prenses gibi muamele ettin, yüzümü, gözlerimi okşadın..öptün..işini bitirip geçmedin?..neden?..ben..yani…onlar, onların bir anlamı yok muydu?..sen her yattığına böyle mi davranırsın…tarzın bu mudur?..”

“sanırım (:”

“o zaman diğer kızlara da acıdım bak şimdi.. (: …eğer insanları bu durumlara düşürmekten canice bir keyif almıyorsan yapma bunu bir daha kimseye…öyle konuşma…öyle bakma…öyle gülümseme…öyle sevişme…anlıyor musun ne demek istediğimi?”

iç çektim…ne kadar da haklıydı…içimde biriken ve bir türlü hak eden kişiye veremediğim sevgileri, irili ufaklı parçalar halinde, sahip olmaması gereken insanlara dağıtıyordum…mineye, ceydaya, çiğdeme..hatta cerene, melteme, berile, ayşegüle, merveye….ebruyu ayrı tutuyorum tabi…ben, ona hiçbir şey vaat etmediğim halde geldi, beni, belasını buldu o…gerçekten bambaşkaydı..bambaşka bir duygu..

“anlıyorum…üzgünüm…tavsiyeni…dikkate alıcam (:” deyip gülümsedim çocukça…

“tekrar görüşeceğiz…beni hayatından yok etmeye çalışma..ben de seni rahatsız etmeyeceğim bir daha..ama bence yine bir araya geleceğiz..belki bir dakikalığına, belki bir geceliğine..ama kesinlikle daha işimiz bitmedi” deyip gülümsedi tatlı tatlı..

ayağa kalktı, yanıma geldi, eğildi, dudaklarını dudaklarıma bastırdı, küçük bir kıstırma hareketiyle noktalanana kadar birkaç saniye kaldık öyle..sonra ayrıldı, döndü arkasını, önüne düşen düz, sarılı-alacalı saçları arkasına attı tekrardan..kantin çıkışına yürüdü, çıkarken son kez dönüp, dona kalmış bir vaziyette bıraktığı bana baktı..girişe vuran güneşin altında ışıldayan gözlerini ve hafif bronz tenini, omuzlarını, bacaklarını son görüşüm oldu bu..

Tekrar görüşmeyeceğiz…biliyorum..
Az önceki öpüşün yarattığı sersemlikten kurtulduktan sonra, az önceki olaydan mütevelli olsa gerek, üzerimde hissettiğim gözlere aldırmadan ağır adımlarla çıktım kantinden…nasıl başlayıp, nasıl bittiğine, bana neler hissettirdiğine bir kez daha şaştığım bu görüşmenin ardından, artık derse girecek kafa da kalmamıştı bende..

“kimse sen değil” diye yankılandı yine bir ses.. umursamadım..zira farkındayım.. benim gibi ruh hastası milyonda bir bulunur..

Çardaklardan birine oturdum, o ara basketten tanıdığım 3-5 elemanla rast geldik.. konuştuk ettik…zaman geçti…
@6314, sanmıyorum panpa bu saatten sonra yarım bırakacağımı, anca 1-2 haftalık aralar veririm çok sıkışırsam, ama her türlü bitirmeyi düşünüyorum hikayeyi,

blog işine gelince, onu da düşündüm, hikayeyi bitirdikten sonra bir blog düşünüyorum aslında, orada daha güncel şeyler hakkında konuşabiliriz, dertlerinizi paylaşabilirsiniz, herkes yorumunu yapar, bir nevi beyin fırtınası,

zaten özel mesajlar sayesinde kendimi güzin abla gibi hissetmeye başladım x) , buna yönelik bir blog olabilir, ne derler hani, "hayata ve aşka dair ne varsa.." :p
@6317, ehehe, la daha ne kadar samimi olayım, sıçtığım dona kadar anlatıyorum işte ;)

başka yerlerde 1-2 yorum okudum, "sonradan götü kalktı" gibisinden, aslında böyle düşünülmesi iyi, çünkü okuyanlar benim başıma gelenleri henüz tam olarak bilmiyorlar,

3. yılım konusunda bu derece tedirgin ve iddialı olmamın sebebi budur, yani aslında buraya kadar 6 bin küsür entry okuyanlar, bahsettiğim konuların ve kendi çapımda verdiğim sosyal mesajların sadece eşiğinden geçtiler, geçtiniz.. daha holü dolaşacağız, merdivenler çıkacağız.. çatıya kadar yolumuz var.. sonra oradan da manzarayı mı izlerizz, yoksa kendimizi aşağı mı atarız bilemem (:

neyse, böyle beklenti yükseltmek hoşuma gitmiyor aq magazin programları gibi, gücü yeten, kondisyonu dayanan okusun görsün işte ;)
http://fizy.com/#s/1cj4e2

Ertesi sabah alperle fakülte binası girişindeki merdivenlerde dalgın dalgın geyik yapıp karı kıza puan verirken birden iki el omuzlarımdan kavrayıp biraz acıtana kadar sıktılar, döndüm baktım, kim?..nilay.

“günaydın beyefendi (: günaydın Alpercim ;)”

“günaydın nilay (:”

“günaydın gülüm, masaj mı yapıcan, yap ama acıtmadan”

“benim elim ağırdır, idare edicen mecbur (:”

Gülüştük,

“sen gelsene bakiym benle iki dakika?” dedi sonra bu,

Alperin yanından çekip merdivenlerin aşağısına sürükledi beni,

“seenn var yaaa az değilsin ha çakal” deyip 32 dişinin 48 ini gösterecek şekilde sırıttı,

“niye be ne oldu gene? (:”

Gözlerini iri iri açıp “bıraak ya, bana numara yapma, hemen söylüyorsun bakalım kim o sarışın çıtır x)”

Haydaa..nerden de gördün, duydun hemen anasını satayım..
http://fizy.com/#s/152gk6

“arkadaşım işte bee, kim olcak”

“arkadaşın? Ne seksi arkadaşların var senin öyle eheheh”

“olabilir, o da onun yaşam tarzı, bu arkadaş olamayacağımız anlamına gelmez” dedim gülerek,

“yani tabi canım, ama madem arkadaşların seni öyle öpüyor, ben de öperim bundan sonra okeyto?” deyip gülmeye başladı,

“ya,..ya,, bi Dakka, kızım nerdeydin sen? bizi mi izledin bütün öğlen!?” bu sefer kızmıştım ama..

“eevvet! Hem de ruhun bile duymadı, öyle bir dalmıştı ki, yuh lan, kızın içine düşecektin valla, cidden hoşlanmışsın sen bundan bu sefer bence..nasıl böyle kasılıyorsun filan, ay çok komikti lan uzaktan x) ..adı ne??”

“ya..ooof of..nilay öldürücem seni artık valla ya..”

“o son sahne bitirdi yalnız beni..amerikan tiğğnicırlar gibi, dudaktan öpücükle vedalaşmalar filan…ıyyy..valla canım çekti he :p”

“tamam sana ayarlayayım o zaman onu, lezboş lezboş takılırsınız?”

“yook ben senden istiyorum ama, arkadaşlara öylemiş ya hahaha”
Yalandan tokatladım yanaklarını..o sırada yanımızdan neconun geçmesi büyük talihsizlik oldu tabi, çocuk ikimize de gülümseyip günaydın dedi, ama aklında kim bilir neler geçti..”benim deli gibi hoşlandığım, ama sırf bir arkadaşımla çıktı diye aşkını içime gömdüğüm kızı adam arkadaş ayağına götürüyor” mu dediii, ne dedi..

“adı ne ya merak ettim cidden?”

“merak edilcek bir şey yok be kızım.. aramızda da bir şey yok.. benim..ee..eski icraatlarımdan biri.. epey önceden ama, sen bilmezsin.. öyle geldi, vedalaştık işte.. yurt dışına gidiyormuş, bir daha birbirimizi göremeyiz dünya gözüyle filan dedi..o öpücük de işte.. aynen senin dediğin gibi, özenti özenti hareketler..”

“hee..vay anasını ya..derin adamsın vesselam (: ..ama bana gayet hoşuna gitti gibi geldi yani o özenti hareket? Böyle bir gevşedin, eridin, bakakaldın arkasından yazık, son görüşünmüş meğer x))”

“ya evet, artık seninle idare edicem mecbur” deyip yüzüne yaklaştım, bu sefer bu iki elinin arasına alıp sıktı, tokatladı yanaklarımı..o sırada da tolganın geçmesi harika olurdu, yani tam benim cenabetliğime yakışan bir tesadüf olurdu doğrusu ama neyse ki çocuk bizim bölümde değil.. olsa, hiç şansım yok zaten, biz nilayla her gülüştüğümüzde kesin önümüze çıkıverirdi Allah tarafından..
http://fizy.com/#s/1dl8ol

Sınıfa çıkarken nilay sordu,

“liseden filan mıydı?”

Ben neden bahsettiğimizi unutmuştum bile,

“kim?”

“hey allahım..kız be..arkadaşın :p”

“çok ilgilendin bakıyorum da?”

“niye canım, güzel kızmış..hoşuma gitti o yüzden (:”

“e sana ayarlayayım diyorum işte lezboşcum? (:”

“ya oğlum, sana yakıştırdım yani..yok kalsın, hem yurt dışına filan gidiyormuş..öyle uzaktan uzağa olmaz ;)”

“hııı, sevdiğim dizimin dibinde olacak diyorsun? (:”

“aynen, mümkünse bir kol atımlık mesafede ;)”

Gülüşerek sınıfa girdik..durumu biraz olsun dengelemek için nilayın ısrarına rağmen neconun yanına oturdum, tabi nilayın benim nelerle uğraştığımın, ne hassas dengelerle cebelleştiğimden haberi yok..tabi, ona göre hava hoş, kız olan o..ortalığı karıştıran, (belki bir kısmını istemeden) ateşe veren de o..
http://fizy.com/#s/16jqp6

Necoda bir falso göremedim, çocuk kötüye yormamış belli ki bizim samimiyetimizi..yormasın zaten..kimse yormasın, yoramaz da..

O ders bir yandan kendime yeni hedefler belirlemeye ve bunları nereden temin edeceğime kafa yorarken (şu canlı müzik işi olursa ordan epey ekmek yerim sanki lan ehehe) bir yandan da, gülümseye gülümseye kaçamak bir şekilde mesajlaşmakla meşgul olan ebruyu kestim..kim gülümsetiyor acaba onu böyle..benim bir kez olsun beceremediğim kadar içten bir şekilde..

Yarın ilk stüdyo çalışmamız var..ömer, ilkay, Nurettin ve ben önce yine kafede toplanıyoruz, yarın kafenin de tadilat öncesi son günü..son son bir görelim bu halini, bakarsın çok değişir sonradan.

Şu müzik işi olsun diye dua ediyorum artık..çünkü hem fazlasıyla gaza geldik, artık moda girdik..hem de bu yeni aktivite benim için bir kaçış noktası daha olabilir..(şu muhtemel karı kız getirisinden bahsetmiyorum bile, görücez bakalım onuda..nasıl yürüyor işler)..okul takımını bırakacağım büyük ihtimalle..eğer zaman yetmez ve yorgunluklar artarsa kick-box a da ara verebilirim bir süre..bakıcaz bakalım..
gecenin son şarkısı ve partını da birazdan yazıp bu seferlik noktayı koyalım,

güzel oldu valla böyle, özlemişim (:
http://fizy.com/#s/1to5if

Bir sonraki rutin başa kakmasına maruz kalmamak adına bu gece için nilayı naçizane evimize davet ettim, hatta isterse kalabileceğini, ona göre eşya getirebileceğini söyledim, bayıldı bayıldı..sağa sola savuruyor beni..yazık lan aslında valla, bir açıdan bakınca, kızın da bizden başka samimi arkadaşı yok..sınıftaki diğer kızlarla yüzeysel ilişkiler içinde..”sahteler” diyor, “sarmıyorlar” diyor, “hala büyüyememişler” diyor…ee, işte öyle kimseyi beğenmeye beğenmeye de nihayetinde biz saplara kalıyor..biz saplardan birinin de ona yanık olduğunu ve bu nedenle kendini geri çekmeye çalıştığını göz önünde bulunduracak olursak, kızın tek yakın arkadaşı ben kalıyorum koca 70 kişilik sınıfta…

Ve bir ara benim de çevremi biraz genişletip farklı kişilerle takılmaya başladığımda, onu da sırf artık manitası var diye kendi haline bıraktığımda yaşadığı boşluğu anlayabiliyorum..ailevi problemlerini saymıyorum bile…harbiden bir ara her şey üst üste gelmiş kıza..arada dengesini yitirse de, yine iyi dayanmış bence..nitekim ben kendi hallerimi de biliyorum yani zamanında, hem öyle ailevi sorunlarım filan da yoktu yani… o yüzden nilaya hiçbir zaman kızmaya ya da yadırgamaya hakkım yok..hatta suç bende biraz da..

Bir daha seni o kadar yalnız bırakmayacağım..çünkü yalnızlığın acısını en iyi ben biliyorum..insan kendi içindeki labirentlerde kayboluyor, yakınında sandıklarına, elini uzatsa dokunabilecekmiş gibi duranlara bağırıyor da sesini duyuramıyor..
takip eden panpalara iyi geceler, tu bi kontünyud...
herkese iyi geceler panpalar,

bir kaç part atmaya çalışacağım becerebilirsem, gene yoğun bir hafta içi..
iyi geceler panpalar, biliyorum bu aralar boşladım, ben de bunaldım yazamadığım için valla,

neyse ki artık bir kaç gün rahatım, geceleri canlı yayın modunda takılırız ;)

bu gece de yazardım ama çok yorgunum, enerji depolayıp haftanın sikiciliğini üzerimden atınca,

yarın gece 00.00 gibi başlarız, sıcak sıcak yazar, yorumlarız ;)

iyi geceler, görüşmek üzere
iyi geceler panpalarım,

5-10 dakika içinde yazmaya başlayacağım,

canlı yazacağım için biraz uzun sürebilir ama alıştınız artık :p
sıçtım geldim, başlayabiliriz artık, hadi bismil..lan.. neyse allahı karıştırmayalım
aklınızdan geçenleri okuyabiliyorum panpalar..

tsigalko..ve onun tuhaf ilişkiler.. arkadaşlıkları..herkes mi bu çocuğun peşinde?

tuhaf olduğu konusunda haklısınız kesinlikle.. bana, daha yaşarken bile tuhaf olduğunu bile bile yaşadığım pek çok ilişki nasip oldu..hem arkadaşlık hem dostluk hem de sevgililik babında..

ama ikinci kısımda yanlışınız var.. zira herkesin peşimde olduğu, beni sevdiği filan yok.. hatta tam tersine, benden, her hangi bir sebeple nefret eden insan sayısı, hoşlaşanların en az iki mislidir diye düşünüyorum..

çünkü ben lanetliyim..

bulaşıcı bir hastalık gibiyim..

karanlık.. kötü..

ambalajı caf caflı, dandik bir çikolata gibiyim..

benimle konuşurken, gözlerinizin içine bakar, yüzünüze gülümser, size güven veririm.. beni seversiniz.. dinlediğimi, sizi anladığımı sanarsınız.. aradığınız dostu-arkadaşı-sevgiliyi bulduğunuza inanırsınız..

yanılıyorsunuz..

yüzümdeki gülümseme, düştüğünüz tuzağımın ustalığına olan bencil hayranlığımdır.. göz göze gelişlerimiz ölüm fermanınız..

neyse ki artık bu kötücül yaşam tarzımdan, sadece onu hak edenler nasibini alacaklar..

beni gerçekten istediğim seviyeye getirebilecek, yeterince karartabilecek hedefleri kurban seçiyorum.. bakın! ilk cinsel deneyimimi yaşadım bile, daha bu yola girer girmez hemde..

cici kızlarla vakit kaybetmek yok..

ya da ev kızlarının kalbini kırmak..

yoo dostum... maden bir masaya oturdun, oyunu kuralına göre oynayacaksın bundan sonra..

ha, gerçi yine bile bazı pürüzler çıkmıyor mu? çıkıyor tabi.. lanet kadınlar..ve onların lanet duygusallıkları..iki ilgi gösterip güzel söz söyleyince, en yollusu bile yumuşayıp işi ciddiye bindirmeye çalışıyor..

ne yapayım amk, orospu mu kiralayayım yani?..illa profesyonellerle mi çalışalım (:
http://fizy.com/#s/1d4sl5

siz, "artık tsigalko rahatladı, ipleri saldı, nasılsa hedefi belli, bundan sonra kasmaz, duygusallaşmaz, kendi içinde çelişkilere düşmez diyorsunuz ama, sorumlu bir insan olarak hala dikkat etmem gereken şeyler var..

bunlardan biri de hiç kuşkusuz, zehrimi arkadaşlarıma bulaştırmamak ve onlara karşı olabildiğince normal olmak..erkekler için tehlike yok zaten, ibne olduğumu sanmıyorum,

ama az sayıdaki yakın kız arkadaşım için oldukça dikkatli olmam gerek..onlara bir şekilde, farkında olmadan ayar vermek istemem..tamam samimiyiz, arkadaşız..ölümüne kankayız filan ama..aradaki bazı çizgileri de iyi çekmek lazım..şu an ihtiyacım olan en son şey aslında aşık bir yakın arkadaş..

normal ilişkiler kurabildiğim (boka sardırmadığım) az sayıda kız var zaten, bunlarında bir kısmını siz biliyorsunuz, işte tuğçe ve seda var..her ne kadar şu sıralar biraz mesafe olsa da aramızda, arkadaşım sayılırlar hala..nilay var, besyodan begüm var..ilerde bahsedeceğim kendisinde, sene başında başladı arkadaşlığımız ama kısa sürede iyi anlaştık..kendisi benim o bölgedeki kolum olabilir eğer aramı iyi tutabilirsem..yapışan gri eşofmanları ve askılı body leri içinde hoplayıp zıplayan jimnastikçi kızları kim sevmez ki?..

begüm sayesinde bunlardan bir grubunun arasına düşmek üzereyim..güzel planlarım var..

sonra sınıftan bir kaç kız daha var gene muhabbetimin iyi olduğu, şimdi adlarını karıştırmaya gerek yok, onlara bir şey olmaz diye düşünüyorum zaten :p
geleceğim, her zamanki gibi karman çorman bir halde..ama ilk kez, bu beni mutlu edecek bir türde karışıklık, işime gelen türde..

yakında canlı müziğe başlayacağız kısmetse.. orası, ve orada yaşanacaklar tam bir sürpriz.. belki de hiç bir sik yaşanmaz.. belli mi olur.. sonra şu besyo ayağı var... e tabi benim yapmam gereken bazı seçimler var.. çünkü artık her şeye yetişemeyebilirim,
hem spor, hem müzik, hem dersler, hem karı kız, hem arkadaşlar..

bunlardan bazılarına bir süreliğine ara vermem gerekebilir.. yapacağım seçimler ise geleceğimin şekillenmesinde önemli ölçüde rol oynayacak.. neyse, şu grup işi bir kesinleşsin de bakalım.. ondan sonra bakıcaz..

ilk çalışmamızdan önceki günü anlatıyordum en son değil mi?..nilayı gelecek.. bana biraz moral ve destek verir diye umuyorum.. korkuyorum lan.. heyecanlıyım valla beyler.. ciddi ciddi müzik grubu kuruyoruz.. çalıcaz, söyleyecez.. inşallah yarıda kalıp da hayallerimin içine sıçılmaz bu kadar gaza gelmişken..
ders bitti,

okuldan çıktık, ben-nilay-neco eve gidiyoruz.. evet evet.. hoş bir an değil tabi benim için gene.. umuyorum ki neco içten içe olumsuz düşünceler beslemiyordur bana.. çünkü olabilir yani.. hatta ben onun yerinde olsam kesin beslerdim... pezevengin tekiyim sonuçta..

neyse ki neco benden çok daha iyi bir çocuk.. nilayla aramızdakilerin iyi bir dostluk olduğuna inandığına inanmak istiyorum..

bizim kızın da hiç bir şeyden haberi yok tabi..yol boyunca komiklikler şakalar.. necoya ayrı bana ayrı.. çocuğa dokunuyor ediyor..ama tamamen saf niyetli tabi, ne bilsin amk adamın 2 senedir ondan hoşlandığını? ulan neco... için gidiyordur kız elini her omzuna attığında.. ciğerlerini kurtlar kemiriyordur.. eminim..zor kardeşim... valla zor bu işler be..aşk-sevgi filan... yalan bunlar.. boş ver sen.. siktir et..eğlenmene bakacaksın.. takılacaksın... sikip geçmek en büyük eğlence... öyle el ele tutuşmalar, göz göze bakışmalar filan boş işler.. üzüyor adamı bir yerden sonra.. sevmeyeceksin..aşık filan olmayacaksın.. götünde patlıyor sonra bak... bazen, daha itiraf dahi edemiyorsun işte..zor.. zararlı... salla gitsin böyle duyguları.. (bilir kişi konuştu amk)..

neyse geldik eve,

ben hemen

"aşağı geçelim?" dedim nilaya,

"niye, senin odan müsait değil mi yoksa?? kim var yatağında doğru söyle :p" dedi bu,

lan salak.. yapma şöyle dirty talkingler işte adam yanımızdayken demi?..

"yok lan ne müsait olmucam (: öyle beraber takılalım diye dedim yani"

"e neco sen de gel yukarı?" dedi nilay,

"ha, yok ya ben bi duş filan alıcam (asılcan mı lan ibne (: )..sonra da bulaşık yıkamam lazım, siz takılın, ben sonra bir ara uğrarım"
diye cevap verdi neco... yazık amk.. mahcup adam seni.. gelsene işte amk..

ısrar ettim bende..ama gelmedi.. cık cık... ne geçiriyorsun aklında bilmiyorum ki? ulan manita değiliz ki, "gitmeyeyim de rahat rahat sevişsinler" diye düşünesin..

neyse..

çıktık biz yukarı, tolga evde mi acaba..o da varsa şimdi bir de onunla gerilimli saniyeler...
sikecem ya..lan nilay ne masraflı kızsın lan.. valla çok zor seninle de takılmak artık ha..hayır, muhabbetin, dostluğun, iyi güzel cart curt ama.. olmuyor be abi.. kendimi meriç gibi hissediyorum aq..
ortada, seninle ilgili gönül meselesi olan iki tane adam var, ben, aklımdan zerre geçirmediğim halde 3. adam olarak en yakın safta yer alıyorum...
meriçlik ki ne meriçlik hemde..
vallahi utanıyorum aq..
"hımm, fena değil.. güya baskın yaptım ama incin sayılmazsın gördüğüm kadarıyla (:..sadece biraz.."

"kalabalık demi?"

"aynen, kalabalık (: ama düzenli"

"herkes aynısını diyor (:"

"haa.. gelenim gidenim çok diyorsun yani (:"

"ne sandın güzelim? her gece başkası, herr gece başkasıı (: kayıt defteri tutsam dolduydu şimdiye :p"

"eaahahah, aferin.. konuklarını nasıl ağırladığını sormayacağım.. o kadar özele girmeyelim :p"

"sormana gerek yok, zaten sen de aynı şekilde ağırlanacaksın birazdan x)"

gülmeye başladı,

"(: mümkünse her şey dahil olmasın, ben yarım pansiyoncuyum :p"

"yoook şekerim, bizde "ultra her şey dahil"den aşağı paket yok (:"

gene biraz güldü, yanaklar pembeleşti..ben de o ara kendime geldim..lan salak herif napıyon aq..tamam espritüel takılıyorsun da, bari en yakın arkadaşına kur yapma aq..biraz insan ol be..amma yavşak çıktın..

ama artık öyle bir yapışmış ki bu huy üzerime, kızlarla normal konuşamıyorum aq..illa hep bir ima, ayar, kur olacak..bir gün annem " tuzu uzatır mısın oğlum dediğinde"

"hımm, sadece tuzu mu? x) :p" filan diyeceğim diye korkuyorum...

bu ne yavşaklık arkadaş...

bunun, en azından tanıdık insanlara karşı bir önünün alınması lazım... şeytan.. sana diyorum... şu yavşama ayarlarına bir aile koruması, çocuk kilidi filan ekle.. böyle olmaz..
http://fizy.com/#s/1d4slv

"karnın aç mı?" dedim,

"yok ya öğlen yedik daha..yani ben yedim en azından x) sen o ara başka bir haltlar yiyordun tabi"

"(: ööf nilay, bak bu kızı ve konuyu konuşmayı yasaklıyorum şu andan itibaren"

"yasakları çiğnemek gibi bir özelliğim var biliyorsun? (:"

"bunu çiğnersen..ben de.."

"sen de beni mi çiğnersin ahahaha"

"kes kes (: ..bir şeyler hazırlayayım ben yine de.."

ufak tefek atıştırmalık bir şeyler ayarladım, yedik konuşa konuşa..yarın ki çalışmamızı ve heyecanımı anlattım..sağ olsun, tahmin ettiğim gibi yatıştırdı beni,

"eyvallah şekerim..bak böyle ciddi konuşabildiğin zaman daha çok seviyorum seni aslında (:" dedim,

"bir şey değil, ayıpsın ;) da, ben senin yüzünden böyle oldum yalnız onun da farkında mısın bilmem acaba?? (:"

"ne alaka benim yüzümden be?"

"tabi? hele geçen sene, malum zamanları saymazsak, paso gır gır şamataydın yani, iki dakika ciddi bir şey anlatamadım sana (:"

"hadi ya..pardon o zaman..arkadaşlığımız açısında sıkıntılı bir durum bu :/ :p"

"hahaha..ya sinir oluyorum arada tabi bu huyuna ama sıkıntı olmadı yani..sen de böyle bir insansın işte, böyle kabul etmek lazım (:"

"sağ ol be..la sanki garibeymişim gibi konuşuyon ha..böyle kabul etmek lazım filan..öz güvenim yerlerde şu an.. :/ * "

"hıı kesin öyledir (: ..ama cidden tsigalko..fazla alaycısın..hani, sadece etrafınla dalga geçsen, o zaman sevmezdim seni..itici olurdun..ama en çok da kendinle dalga geçiyorsun ya böyle..allahım ya, tipe bak (: (yüzümü mimiklere sokuyordum o ara)" yanaklarımı sıkıp tokatladı,

yuvarlandığım yerden doğrulunca, "hişş kızım bak el kol yapma, benim divanımdasın şu an, ona göre"

"ev sahibi tehdidi de geldi ohh.. (:"

"yani..fazla samimi olmayalım..sağım solum belli olmaz, bu divan başka şeyler çağrıştırıp duruyor zaten x)"

gözlerini patlatıp,
"nee... piss... " deyip yanımdan bir iki karış kaçtı..

"hah şöyle aferin, edebinle otur x)"

"yaa..ne kadar sapıksın... "

"bunu iltifat olarak alıyorum sağ ol şekerim (:"

sözde sinirli ama alttan alta gülerek tip tip baktı..ben de o ara bıyık altında gülüyorum devamlı..

"yesene kızım..ilaç atmadım korkma.."

"belli olmaz sana..sapık..zaten divan da çağrışımlar yapıyormuşmuş"

bu böyle deyince daha fazla dayanadım gülmeye başladım.. bu da numarayı bıraktı..gülüyoruz..

allahtan tolga yok evde... acaba alt kata gidiyor mu sesler..çünkü ciddi anlamda kahkaha krizine girdik..kendimize geldiğimizde ise o aradaki bir kaç karışlık mesafe fazlasıyla kapanmıştı..
başını omzuma yanlamasına dayayıp soluklanırken,

"alınmıyorsun demi böyle konuşunca (:" dedi,

"yok bea ne alıncam, nerde bende o yüz (:"

"manyak (: .."

"sen de alınmıyorsun inşallah?"

"üzerime mi?"

gene gülmeye başladık.. bana böyle zeki esprilerle gel işte..

"oof of (: ..nilay alemsin ya... iyi ki varsın.."

bir an sessizlik oldu..az önceki kahkahalar yerini gülümsemelere bırakmıştı,

"sen de iyi ki varsın... " deyip belime dolandı.. başlarımız birbirine yaslandı.. omuzlar, sırtlar sıvazlandı... sonra ayrıldık,

"çok değerli senin dostluğun benim için" dedi.."en kötü zamanlarımda herkes yokken sen vardı.. herkes kaçmışken, sen kaçmadın.. işte bu yüzden gerçekten bambaşkasın gözümde.."

"sağ ol, canım benim... aynısı senin için de geçerli... senin desteğin olmasaydı... " dedim..ve sonra duraksadım... nilayın ilk yılın sonunda serhat piçinin oyununa gelip beni tamamen yalnız bırakışı geldi aklıma birden..

hayır.. aslında, o en zor zamanımda yanımda olmamıştı... en zor zamanımda yanımda olan...

ebrudan başkası değildi..

ebru..

sadece ebru..
gene sessizlik oldu..

fakat bu seferki, benim geçmişe gidişim ve orada, artık üzeri kapanmış bazı yaralarımın nasıl oluştuğunu adeta replay den tekrar izleyişimin sessizliği olduğu için ağır, sıkıntılı bir sessizlikti..

yüz ifademin değişmesinden olsa gerek, düşüncelerimin de değiştiğini, nilay anladı.. yavaşça ayrıldı benden... dikleşti koltukta.. derin bir nefes aldı ve ben hala şimşek gibi beynimde patlayan düşüncelerin ışığının şiddetine gözlerimi alıştırmaya çalışırken, konuştu,

"ben... aynısını yapamadım ama" dedi.. gergin bir ses tonuyla...

cevap vermedim..

yapamadın evet..bir başkası yaptı ama.. beni ruhen ölü, bitmiş halimle sarmaladı.. yaralarımı sardı.. tuttu elimden, ayağa kaldırdı.. yürümeyi öğretti yeniden..ve ben, nankör ben... bencil ben... koşmaya başlar başlamaz da ilk önce ondan kaçtım, sanki düşmanımmış gibi..

"kendimi o kadar borçlu hissediyorum ki..ve o kadar pişmanım... tsigalko senin benim için yaptıklarının yarısını bile yapamadım ben sana karşı..sen benim hayatımdaki mutlulukların çoğunun sebebisin... kendi varlığın... sonra, beni tolgayla tanıştırman.. kötü günlerimde destek olman... bir de öyle gır gırcı, bencil gibi görünürsün ama.. aslında o kadar çok şey yapmışsın ki benim için... hani, kendiminkilerle kıyaslayınca.. utandım bir an.." deyip buruk buruk gülümsedi..

transdan çıkabilmiştim nihayet..

ben de gülümsedin... bu samimi itirafları hoşuma gitmişti... en azından hatasını biliyor.. kıymet biliyor...

ona da aynen böyle söyledim..

"en azından farkındasın" dedim, "benim için bu da yeterli (:" gülümsedim.. gittim ben sarıldım bu sefer..

"iyi ki varsın nilay.. sıçtım geçmişe... şu an... iyi ki varsın"

kaldık biraz öyle..

sonra gene ayrıldık.. baktım bu gülüyor ama bir yandan da gözlerini siliyor aceleyle..

"mız mız oldun iyice"

"sorma ya..(: ..dengemi bozdu yaşadıklarım..bu toparlamış halim işte biliyon.."

"aynen, farkındayım..ee sizinkiler naaptı?"

"bir aradalar gene işte... sanırım benim çok üzüldüğümü görünce.. geçici olarak... amaan.. nasıl olursa olsun.. sonuçta yine beraberler mi? önemli olan o.." dedi burnunu çekip buğulu gözlerle gülümseyerek..

"evet.. kesinlikle..sen işin neticesine bak... yaşadığın anın kıymetini bil..ne olursa olsun, senin için fedakarlık yapıyorlar diye düşün en kötü ihtimalle ki, bu bile güzel bir şey.."

"öyle ya tabi... çok önemli tsigalko ya..aile.. ailenin mutluluğu... insan darmadağın oluyor... canım onlar benim.. onları öyle kopuk görmeye dayanamıyordum... " dedikten sonra yeni bir gözyaşı dalgası geldi..ama koyvermedi kendini.. yine sildi gözlerini..

"bundan sonrasında da yine hep bir arada olacaksınız inşallah.. artık geçmişte olanları düşünme..bak, şu an mutlusun..ona odaklan.. ailen bir arada, arkadaşlarınla bir aradasın..bir kere ben varım yani :p o bile yeterli bir sebep x)"

gülüştük..

"öyle ya..iyi ki varsın sende... çok zor senin dostluğunu kazanmak da, korumakta... şanslıymışım (:"

"eyvallah... ama öyle zor filan değil bee (: ulaşılmaz değilim, gayet sıradan bir adamım hatta, gaz veriyorsun ha :p"

"yok cidden zor tsigalko.. zorsun... her anlamda zorsun... sana yakın olmak da zor, uzak olmak da zor.. boşuna tavlamıyorsun kızları :p..divan filan.. (:..cidden sende tuhaf bir şeyler var..bir şekilde bağlıyorsun insanı.."

"lanetliyim, farkındayım, sağ ol hatırlattığın için :p"

"lanet mi? lütuf bence (: sen kullanmayı bilmiyorsun sadece.. neyse..bir gün illa ki büyüyeceksin, şimdi devamlı yeni oyuncak isteyen çocuklar gibisin"

"hıı... bu övgü müydü, küfür mü ettin tam anlayamadım yalnız? :p"

"(: manyak ya.." enseme hafifçe vurup omzumdan kalktı, "film izleyelim mi? var mı güzel filmlerin?" deyip neşeyle gülümsedi..az önceki melankolik, romantik ortam dağılmıştı,

"olmaz mı? şunları götüreyim ben mutfağa, sonra yerimizi hazırlayıp film moduna geçelim ;)"

tabakları götürdükten sonra yatağa geçtik, sırtımızı duvara verip arkamıza yastıkları aldık, laptop ortada, ayakları uzattık, çarşafı çektik.. çerezde ayarladım, ışıklar söndü ve film başladı..

o ara tolga gelmiş, benim odaya bi daldı "nabıon la??" diyerekten, sonra bizi gördü, hemen kibarlaşıp "hoş geldin" dedi nilaya beyefendice bir ses tonuyla,

"iyidir aga, film izliyoz öyle" dedim sıkıntılı bir şekilde..al işte bir yanlış anlaşılma potansiyelli olay daha.. ölücem bir gün valla öldürecek bi stres beni..

neyse..iyi seyirler dileyip odasına çekildi bu,

biz de devam ettik..

amk o filmi de nerden açtıysam..tam konuya uygun, mesaj verir gibi... daha yaklaş diye bir film vardı, closer..onu izliyoruz... hey allahım ya..arı kovanına sokulan çomak gibiyim..hem şeklen, hem manen, hem de madden çok benziyoruz.. ikimiz de odunuz..
panpalar,

bir part daha yazayım yetsin bu gecelik ne dersiniz?

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 48

http://fizy.com/#s/1aje5u

“sen en son nasıl veda ettiğini unuttum sanırım?” dedim yine aynı tonda..

iç çekti..

“tam da onu konuşmamız lazım işte..” deyip gözlerini devirdi..omuzlarını düşürüp cevabımı beklemeye başladı..

“tamam konuşalım?”

“böyle ayakta mı konuşucaz?” dedi şaşkın görünerek

“aa, gel canım kordona çıkalım istersen? Banklara otururuz?!” dedim..farkında olmadan biraz bağırmış olabilirim..

iyice sıkkın göründü, karşımda küçülmeye başladığını hissedebiliyordu..

“kantinin birine oturalım..”

Oldu canım..hatta gel sınıfıma götüreyim istersen? Nilayla da tanışırsın hem?..amk..

“olmaz, ne söyleyeceksen söyleyip git” dedim çocukça bir triple..

“tsigalko..en azından son kez oturup düzgünce konuşabiliriz diye düşünüyorum..o kadarını hak ediyorumdur her halde? Güzel gecelerimiz için?” deyip pis pis güldü..

“bana bak, eğer rezillik çıkarmaya çalışırsan benden çok sen rezil olursun haberin olsun” dedim tehdit ederek..ama onun az önceki iması da beni korkutmuştu doğrusu…bu deli her şeyi yapabilirdi..kantinin ortasında “ben bu çocuktan hamileyiiiiimmm” diye bağırsa şaşırmazdım o akşamdan sonra…apartmanı inletmişti kaltak..

“öyle bir niyetim yok..zaten o gece de aklım yerinde değildi..izin verirsen anlatacağım işte..şurası ne? Kantin değil mi? gel hadi öyle geçelim..”

Gösterdiği yeri es geçerek besyocuların kantinine götürdüm bilerek, havamız olsun biraz..sonuçta hatun güzel..ince hesapların adamı tsigalko ehehe..
Geçtik içeri, oturdum ben masalardan birine hıyar gibi hemen..bu,

“ben bir şeyler alıcam, ister misin diye sordu” normalde benim soracağım bir sorudur bu bilirsiniz..

“Yok” gibisinden kaç göz yaptım..

Bu yine de birer tane sprite alıp geldi..

Karşılıklı oturmuştuk.. yüzüme bakıp gülümsemeye başladı..”bir daha böyle oturamayız diye düşünüyordum kiii.. aklıma okuluna gelmek geldi (:”

iyi bok yedin aferin..

“tamam başla” dedim..

“bak böyle yapınca cidden çocuk gibi oluyorsun işte..toy, bebe (:..utandın mı benden? Korktun mu yoksa :p”

“ayça!” dedim dişlerimin arasından.. yüzümle şu anda aynada karşı karşıya gelmek istemezdim..

Ama bu tip ifadelerin ve onları takınan adamların aşinası olması muhtemel ayça, pek etkilenmiş görünmüyordu..

“o akşam” dedi…”kafamın yerinde olduğundan pek emin değilim.. cidden, bildiğin uçmuştum (:”….

Gözlerimi kısıp neden bahsettiğini anlamaya çalıştım..

“bir şey içtiğimizi hatırlamıyorum?”

“sen, içmedin” dedi gülümseyerek…

Tuhaf bir muhabbetle karşı karşıya olduğum daha sorduğum ilk sorunun cevabından belli olmuştu…
bu gecelik de benden bu kadar panpalar, yeni bir günde, yeni, bir gecede sevişm.. eeöö görüşmek üzere :p
herkese selamlar panpalar,

fuar için yurt dışına çıkıyoruz hafta sonu, o nedenle 3 gün boyunca online dahi olmam çok zor,
2-3 hafta sonra yıllık izin kullanacağım bakalım, bir haftası tatilde geçse, kalan 1 haftanın geceleri dolu dolu bizim olur ;)

en kısa zamanda görüşmek dileğiyle, sevgiler, öptüm :*
herkese selamlar panpalar,

dün gece dönüş yaptık, hava değişimi çarptı, cumaya kadar izinliyim.

kendimi iyi hissettikçe yazacağım, hafta sonuna toplu part atmayı düşünüyorum yine 25-30 luk.

görüşmek üzere, gidip kusayım ben bi..
tekrar selamlar arkadaşlar,

hikayeye bir süreliğine ara veriyorum, ulan yaz yaz nereye kadar? devam edeceğim diye sözlüğü geri kalanını kaçırmaya başladım artık..

bir süre sağa sola atlayıp "anan zaa xd" "anan yanımda" "selam zamkiler xdsszz" tarzı entryler girmek istiyorum, amına koduğumun yerinde edebiyat yapmaktan anam ağladı valla, istanbul beyefendisi olup çıktım (:

daha önce söylemiştim sanırım, tekrar söyleyeyim, 2-3 hafta içinde yıllık izne çıkacağım, onun 1 haftası anamın evinde, 1 haftası çeşmede, 1 haftası da kendi evimde geçer, o evimdeki 1 haftada da zaten yaza yaza ortalığın amına koyarız afedersin..

ayrıca artık sıcağı sıcağına devam etmek istiyorum, öyle önce partları yaz, sonra at filan hoş olmuyor, o reaksiyonu alamıyorum, eminim ki size de yavan geliyordur o şekilde..

tüm bu nedenlerle, hikayemize kısa süreliğine ara veriyorum, vakit olsa yazmak sorun değil, yazmaya üşensem 50 sayfayı yazamazdım zaten malum, ama artık zaman çok sıkıştırmaya başladı, macaristandan döndük, 2 gündür, isal-kusma geberiyorum aq..işler bir yandan, bir yandan da özel hayatımda bazı gelişmeler var, söyleyip spoiler olsun istemiyordum ama bilin ulan.. durumlar bu sefer ciddi ;)

neyse,

başlık altında bu güne kadar oldukça kaliteli bir okuyucu kitlesi oluştu, hepinize teşekkür ediyorum o açıdan, ben kafama göre yazıp, kendi kendime takılırım diye düşünüyordum ama yalnız bırakmadınız, eşlik ettiniz, eskortluk ettiniz * , hatta öyle ki bir zamandan sonra yazdıklarım konusunda kendimi sorumlu hissetmeye başladım, genç arkadaşlar okuyor malum, psikolojilerini düşünmek lazım..

artık bir süre başka başlık altına sıçarken görebilirsiniz beni, ayrıca korku hikayelerini gerek okumaya gerekse gerekse yazmaya bayılırım, uzun yaz gecelerine güzel gidecek çocukluk anılarım var bu şekilde, onları, çok daha sade bir dille ve maksimum 1-2 gecelik hikayeler şeklinde paylaşacağım, hatta ilk gece pazar gecesi olabilir ;)

.
.
.
.

özet: papaz bile her gün aynı pilavı yemez ulan, başka şeyler okutacağım sizlere, başka şeyler paylaşacağım bir süre (: görüşmek üzere
o değilde, bi de geçen gün paylaştığım şarkıyı euro 2012 gol müziği yapmışlar, yeni fark ettim lan, adamlar anlıyor abi bu işlerden :p

http://fizy.com/#s/20jsq9

tekrardan iyi geceler cicişler
iyi geceler panpalar,

dayanamadım amına koyayım... bu gece canlı canlı yazacağım uzun bir aradan sonra, bunda erken iyileşip kafamı güzelce toplamamın da etkisi var,

birazdan başlıyorum, başlık altına gelenler selam vermeden geçerse pis darılırım ;)
en son ayçayla muhabbetin ortasında kalmıştık diye hatırlıyorum, oradan devam edelim
“..anlamadım?” dedim şaşkın bir halde..
Ben içmedim, dolayısıyla o da içmedi herhangi bir şey o gece, bundan eminim.. hadi diyelim evde gelmeden önce zıkkımlandı, e sahilde dolaşırken filan gayet kafası yerindeydi? Eve geri gelince de içmiş olamaz, direkt yatağa ışınlamıştık..
“..ben o gece farklı bir şey kullandım.. biraz cesaret vermesi..ya da ne bileyim, rahatlatması için diyelim.. gamsızlaştırması için..”
Şoke olmuş bir şekilde masaya eğildim.. kısık sesle,
“uyuşturucu kullandım deme bana sakın?!”
Yine aynı sıkıntılı bir şekilde gülümsedi,
“uyuşturucu denemez..hap işte canım.. sanki sen hiç atmadın?”
Oha oha.. neler diyor lan bu karı? Tabi ki kullanmadım? Tabi ki atmadım gerizekalı.. olaya bak ya..hapçı olduk şimdide..
“herhalde kullanmadım kızım aptal mısın sen?..içkiye sigaraya benzemez bu mal mısın sen?”
iyice sindi bu oturduğu yere,
“abartma.. abartma..eks sadece.. bağımlılık filan yapmaz.. sadece keyiflendiriyor biraz işte..”
“hııı.. evet baya baya keyifliydin gece doğru unutmuşum..” dedim gözlerimden ateşler çıkarak…ayça..bir bu eksikti güzelim.. zaten bitmiş olan kredini şu an da eksiye düşürmüş bulunmaktasın..en iyisi daha fazla batmadan “siktir git”, ben de bu muhabbet hiç geçmedi varsayayım..
“kısacası..o gece kendimde değildim.. demek istediğim bu tsigalko.. beni gaza getirsin diye buna başvurdum, sonucunu ise anca sabaha öğrenebilecektim.. hala yanımda yatıyor olsaydın.. bana evet demiş olurdun..ama uyanıp gittiğini görünce.. geride not filan da olmayınca…anladım ki evet, o gece bazı şeyler karışmış olabilir.. üzgünüm..”
Üzgünmüş..
“bu kadar mı?” dedim..
“evet.. yani kısacası, sen bana bir şeyler yüzünden kızmışsın..ama kızdığın kişi ben değildim inan bana..o gece her ne yaptıysam, ne dediysem, içinden sadece sana olan malum hislerim gerçek..”
iyi de zaten ben de ondan kaçıyorum ya?
“anlıyorum.. peki o zaman.. bundan sonra görüşmeyiz, sorun filan da olmaz aramızda.. tamam? benim gitmem lazım..”
Kalkmaya yeltenmiştim ki,
“tsigalko beni hafife alma” dedi sakin bir sesle..
her nedense bu cümle bir anda dizlerimi kilitledi.. yeniden yerime yayıldım, ayçanın gözlerine diktim gözlerimi, baskı kurmaya çalıştım.. beni tehdit mi ediyordu?..neyle?
“ne demek istiyorsun? “ dedim sakin kalmaya çalışarak..”nedir yani bu şimdi?”
Ne midir?..
Daha kız ağzını açmadan ne olduğunu anlamıştım.. işte o anda kafamdan aşağı kaynar sular döküldü beyler..
Gecenin bir yarısı, haplı bir kızla sevişiyorsunuz.. sonra kaçarcasına evden gidiyorsunuz yine gecenin köründe.. kız hiçbir şey hatırlamadığını iddia ediyor.. kanında uyuşturucu madde var, ayrıca cinsel ilişkiye girdiğine dair bulgular mevcut..
Kız.. hiç bir şey hatırlamıyor..
Soluğumun kesildiğini hissettim.. kolumdaki tüyler kabarbaya başlamıştı, sıcak havaya rağmen ani bir üşüme geldi, belimi, boynumu sardı, beni hareketsiz bıraktı..
Boku yemiştim beyler.. siki tutmak deyiminin sözlük anlamıydım artık ben..
Kız haplıyken (ne ara zıkkımlandı onu da bilmiyoruz ya)..evine gitmiş, 2 posta kaymış, çıkarken de apar topar , küfür kıyamet defolmuştum..
Hatun rahatlıkla tecavüze uğradığını iddia edebilirdi.. tabi eğer hemen o gecenin akabinde bir kan testi yaptırıp sonucu aldıysa…almış mıydı yoksa?..tsigalko jr. dan çıkarıp bir kenarıya fırlattığım dolu prezervatifi hatırladım..bir kez daha fenalıklar geldi.. elinde sperm örneğim de vardı.. yoksa çoktan bütün oyununu oynamış mıydı?
Buraya benimle konuşmaya gelmesi ise sadece işin eğlence kısmından mı ibaretti?..birazdan çıkarıp doktor raporlarını, bilmem nelerini çat diye masaya koysa ne diyebilirdim?..kim inanırdı sevgilisi olduğuma? Kanıt var mıydı? Sözleşme, imza, damga?..ama onun elinde vardı..ve netice kadın olan oydu.. istediği gibi iddia edebilirdi.. istediği gibi…

“farkında olmadan bana uyuşturucu verip zorla cinsel ilişkiye girdi.. kendisiyle henüz o gece tanışmıştık.. şikayetçiyim..”

Korkunç.. afet…felaket..
Kazanovalığım, hovardalığım.. maceracılığım…daha başlamadan biten acı bir hikaye oluverecekti…gazetelere çıkardım belki de..”tecavüzcü üniversiteli!” diye manşet atarlardı…ailem.. zavallı annem.. babam..anneannem.. kardeşim..

Beni okusun diye gönderdikleri bu yabancı şehirde, evlatlarının yaptığına bakın! O iyi yetiştirilmiş, kusursuz, terbiyeli, çalışkan, örnek çocuk tsigalko?!..ne derdi babam..ne hissederdi.. oğlu bir sapık.. tecavüzcü, yeni nesil nuri alço çıkmıştı?..kardeşim, abisinin böyle bir adam olduğu her gün kendisine alay konusu edile edile yaşayabilir miydi? Okulunu değiştirmek zorunda kalacaktı…ne okulu lan? şehri terk etmek zorunda kalırdı belki de ailem…halbuki eve de yeni taşınmıştık..

Allahım, boğuluyorum…bütün bunlar ya çoktan olmaya başlamıştı, ya da benim ayçayı kabul etmemem halinde olacaktı…
Her iki şekilde de ölmekten beter bir kaderdi bu..bitmiştim ben..her şey bitmişti.. intikam..rövanş.. hikaye..
Filmlerdeki gibi olmuyordu bu işler..ve filmlerdekinden bile daha isabetli şekilde beni buluyordu bütün deliler.. psikopatlar ve şerefsizler..

içimden bir kahkaha sesi yükseldi…şeytan…gülüyordu…katıla katıla..
müziksiz olmuyor demi lan..bence de,

http://fizy.com/#s/1h1cm9
“ne gülüyorsun orospu çocuğu?! Ne gülüyorsun?..hoşuna mı gitti başımıza gelenler, gelmek üzere olanlar? Hani sen bendin? Ben sendim?..işine mi geldi?”

şeytan cevap vermedi.. gülmeyi kestiyse de kıkırdamaya devam etti..

Daldığım kabus düşüncelerin arasından sıyrılmaya çalıştım.. boğulmak üzereyken gün ışığına doğru yüzmeye çalışıyor gibiydim…sobanın sıcağını, elini dokunduktan sonra anlayan çocuk gibi…anne, anneciğim diye ağlardım yapabiliyor olsam..

Yanıyordum.. boğuluyordum…
Saatler gibi…ne saati, günler gibi geçen saniyeler sonrasında yeniden ayçayla karşılıklı oturduğumuz masaya dönüş yaptı zihnim..

Sakin kalmalıyım..

Korktuğunu belli etme..

Gerildiğini de..

Sakin.. yapabilirsin tsigalko..
“evet?” dedim tekrar, sesimin titremesi güç bela bastırarak, “ne demek istiyorsun?”..bu kez çatallaşmasına engel olamamıştım..

Ayça gülümsedi bir kez daha…lanet olsun o gülümsemeye..bir yumrukta dudaklarını patlatasım, dişlerini dökesim, çenesini dağıtasım var.. ağzına sıçasım var..

“şu demek.. yani öyle kolayca çekip gidemezsin.. seni seven bir kadın var.. seni seviyorum? Anlamını biliyor musun bu kelimelerin? Bu duygunun gücünün farkında mısın?” sonra durdu durdu,

“hapsız da söyleyebiliyor muşum baksana (: ..gerek yokmuş aslında :p” deyip küçük bir kahkaha bastı..

Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu benimde.. karşımda, temel içgüdünün bacak bacak üstüne atan sharon Stone u gibiydi, bütün kontrolü yitirmeye başlamıştım..bol tişörtüm, bir anda kravatlı, yüksek yakalı kalın bir kışlık gömleğe dönüşmüştü sanki.. boğazımı, boynumu sıkıyor, göğsümü sıkıştırıyordu…
http://fizy.com/#s/16k09a

Sonra, ölüm öncesinde hastalara gelen son bir enerji gibi (can havli de derler buna), ani bir enerji ve isyan dalgası patladı içimde..ne olacaksa oldu du lan?! ne olacaksa olsun!... bir bok yedik..yutmasını bilelim..tükürmek yok…söyle ulan söyle..şikayet edeceğim seni de…hayatını karartacağım de…söyle kaltak..hadi..

“ya bunu yaparsam ne olur?” dedim…”vurur musun beni?”

Güldü gene..sonra acıyan bir ifade aldı yüzü…

“hep aynı çocuksu hallerin değil mi?... ” iç çekti..”tsigalko..benden yaşça ve yaşanmışlıkça küçüksün, bunu biliyoruz…belli tecrübelerin, anıların, yapmış etmişliklerin olabilir evet, ama benim yaşadıklarımı yaşamadın..”

ilgiyle dinlemeye devam ettim..o sırada ensemden kıçıma doğru süzülen ter damlaları birbiriyle yarış ediyordu resmen..

“ama bunlar benim için asla sorun olmadı..senle ilk tanıştığımız- daha doğrusu tanıştırıldığımız diyelim- günden beri hoşuma giden pek çok şeyin oldu..bu şeyler birleşince de, daha önce hissetmediğim..hissettiysem bile artık anımsayamadığım duygular oluşmaya başladı..aşk, olabilirdi bu..evet, seni seviyordum..senle gezmeyi, konuşmayı, sevişmeyi, bana yemek yapmanı, saçlarımı okşamanı, dizime omzuma yatmanı..”

Tatlı sözlerle önce yumuşatıyordu ki, kazık daha güzel girsin..bir nevi vazelinleme işlemi..
iyi geceler dostlar, hepinize tek tek selamlar ;)

bu gece epey buralardayım, başlığın altına gelen haber versin, kimler burada görelim..şu eski canlı yayın havasını yakalayamayalı epey oldu aq..
http://fizy.com/#s/3l6ikf

“..ve sonuç olarak bunu senle paylaşmayı düşündüm..ama senin karakterinin, daha doğrusu olmaya çalıştığın kişinin karakterinin, bu gibi aşk, meşk, evlilik, sevgililik gibi adı konmuş, ciddiyeti yüksek şeylerle işi olmazdı…aynı eski ben gibi..o nedenle başta korkacağını, hatta kızacağın, beni savurup atmaya çalışacağını biliyordum..bu nedenle, hissettiklerimi söylemek o kadar kolay olmayacaktı..eğer beklediğim, ama yine de benim için ani ve yabancı olacak tepkilerinle dağılmaktan korktum..sonrasını biliyorsun işte…aslında sonuç çok da farklı olmadı…hatta, daha da kötü oldu sanırım..seni fazlasıyla kızdırdım (:”

Bitmiş miydi konuşması?... korku yerini yavaş yavaş şaşkınlığa bırakmaya başladı…bu muydu yani?..hani tehditler?..hani komplo neredeydi?..

“güzel konuştun” dedim kısmen rahatlamanın verdiği yumuşak, huzurlu bir sesle…

“hala dalga geçiyor gibisin?” dedi, güldü, “ama en azından artık kızgın değilsin? Demi?”

Cevap vermeden gülümsemeye çalıştım..o da gülümsedi…ellerini uzatıp masanın üzerinden ellerime dokundu..refleks olarak geri kaçtı parmaklarım..”üff sende” dercesine güldü, kafasını salladı tekrar..

“bu kadar işte anlatacaklarım..bir kere, çok çok üzgünüm…aptalca bir plan yaptım..bom bok oldu ortalık..ikincisi, evet, sana karşı hislerim var ve kuvvetli hisler bunlar..ama bu kadar ciddiye almana, korkmana, kaçmana gerek yok?..hatta sana da tavsiye ediyorum ara sıra böyle hissetmeyi..bana karşı olması şart değil canım :p..ama sevmek, hoşlanmak..ayıp değil ki..ne oldu sana düşündüklerimi itiraf ettiysem? Kötü mü ettim yani? Ne var bunda bu kadar kaçacak, somurtacak?”
http://fizy.com/#s/1ajeon

Sandalyemde kaykıldım..neredeyse devrilecektim..ulan öyle bir huzur ve rahatlama çöktü ki üzerime..bu kız…ayça…tamam belki biraz kaltak olabilir evet..ama kesinlikle, kesinnnlikle kötü niyetli değil..ve sanırım benden gerçekten hoşlanmış…vay amına koyayım ya…lan benim aklımdan geçenlere bak, kızın söylediklerine bak…daha bir dakika önce, ölüm fermanımı kendi hayal gücümle imzalamış, duvara asmıştım..

işte o an ben bile kendimden korktum beyler…kötüyü, kötülüğü düşünme ve kurgulama gücümden, insanlara bu vizyonları, bu karakterleri yükleyebilişimden korktum…

“herkes sen mi tsigalko?” dedi gevrek bir ses…”herkes sen mi bunları düşünsün?... ” gülüyordu şeytan yine…

Cık cık cık…nasıl bir adamım ben yahu..nasıl bir insanım…iki dakikada dram/gerilim filmi senaryosu yazdım, oynadım…acaba ayçanın yerinde ben olsam, gerçekten de böyle mi yapardım?..yoksa daha önceden gördüğüm kötülükler yüzünden mi artık hep böyle her şeyin en kötüsünü, en sapıkçasını, en psikopatçasını, en iki yüzlü, en haysiyetten yoksun olanını düşünmeye programlanmıştım?..

Üzerine gittiğiniz sokak kedisinin her seferinde kaçması gibi…çünkü siz ona bir kap su götürüyor olsanız bile, hayvan sizden tekme bekliyor..kuyruğuna teneke bağlamanızı bekliyor…öyle görmüş, öyle yetişmiş ne yapsın?..iç güdü bu, o yüzden kaçıyor…
http://fizy.com/#s/1ai1af

Masaya eğildim yeniden..

“ayça…hissettiklerin..ya da hissettiğini sandıkların..güzel duygular gerçekten..onlara bir şey dediğim yok..senin adına sevindim hatta..ayrıca beni de iyi tanımışsın, güzel gözlemlemişsin yani…evet, ben korkuyorum, sevgili olmaktan..hatta sevmekten bile..çünkü zamanında canımı çok yaktılar…tahmin etmişsindir zaten..özrüne gelince..kabul ediyorum..benim için sorun yok bundan sonra..kabalığım için sen de benim kusuruma bakma..dostça ayrılalım en azından..”

“ayrılalım mı?” dedi sitemle..”yine de mi?”

“ayça..bu şekilde yürümez..mümkün değil biliyorsun…sen artık mezunsun..çalışıyorsun..ben daha okulun yarısındayım..artı, sana göre değilim belli..senin çevrenle benimki bir değil..tamam, diğer türlü takılırken iyiydi, biz bizeydik ama şimdi işlerin adı konuldukça bazı şeyler değişecek, karmaşıklaşacak..ben gelemem bunlara..uğraşamam..gücüm yok..ve yürümem gereken bir yol var önümde..işim var benim daha..fazla bile takılı kaldım sende..sanırım çok iyi olmandan kaynaklanıyor o da..cidden bak…iyisin…benden filan zaten çok daha iyisin de, normal insanlarla kıyaslayınca da öylesin…”
“yine eskisi gibi olalım o zaman?” dedi hemen..”tamam..bir şeylere isim vermesek de olur…kaldığımız yerden devam edelim?”

“ne zamana kadar? Ayça zaman geçiyor..en güzel zamanlarını benimle mi harcayacaksın?..bırak.. kaç, kurtar kendini.. arkana bile bakma…sen daha yolun başında sayılırsın, daha fazla saplanmadan kurtul, sana layık olan birini bul.. benim hayatımdaki diğerleri gibi olmanı istemiyorum..”

Gülmeye başladı..

“böyle konuşunca…bir tuhaf oldu ha, kaç kurtar kendini filan (: tehlikeli adamım ben :p mi diyorsun?... ”

“ayça ben ciddiyim ama” dedim, yine de gülümsemekten alamadım kendimi..

Bir süre sessizlik oldu aramızda…sadece bakıştık.. karşılıklı anlamlı gülümsemeler..git ayça…lütfen git…kendi rızanla…
“bir daha hiç görüşmeyecek miyiz?” dedi en sonunda.. gülümseyen dudaklarına inat, titreyen sesi, beni yeniden ağlama duvarı olabileceğim hususunda uyarır gibiydi..

“ikimizin de iyiliği için…ne kadar az görüşürsek o kadar iyi yani tabi…ama, düşman filan da değiliz canım..ben sadece…işte.. malum şeyleri unut istiyorum.. başka birine yönel.. daha uygun birine.. patronun oğluna filan işte :p... ”

“beni mi koruyorsun kendiden.. yoksa kendini benden mi kurtarmaya çalışıyorsun?” dedi bu kez..

“kesinlikle kendimi kurtarmaya çalışıyorum” deyip güldüm..
@6311 panpam inan hiç düşünmedim (: düşünen arkadaşlar bana ulaştılar, onların bir çalışması varmış bu konuda, ben de kendilerine izin verdim, zaten telif melif bir bok istemiyorum, sadece yazanın tsigalko okoronkwo olduğu bilinsin ve mümkün olduğunca geniş kitlere ulaşıp insanlara ibret versin istiyorum ;)

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 47

Ayça sakinleşmedi.. aslında sakinleşti de…ağlıyor devamlı..bir de bana küstü sanırım.. yanına yaklaşınca pençe atıyor..en sonunda da “siktir git” dedi..

Yatağa kıvrılmış çıplak haline bakınca, içimdeki, nereden filizlendiği belli olmayan tecavüzcü coşkun, “lan son bir defa bağırta bağırta geçir şuna” deyip nihahahaha diye gülse de, şeytan ve benim kel başına aynı anda indirdiğimiz sümsükle beraber bir daha geri gelmemek üzere imha edildi.. zira bu şerefsiz tsigalkodan her şey olabilir, katil bile olabilir ama tecavüzcü olmaz.. diyorum ya, ben kadınları seviyorum, hepsi birer çiçek ve hiç birini izinsiz koklamam, dalından koparmam..

Üstümü giyindim.. ayça yataktan ayrılmaksızın küfürler eşliğinde beni yolcu etti..

Apartmanın dışına çıktığımda ben de birkaç yüz kelime önce yazdığım gibi, kadere ve kendime saydıra saydıra ilerliyordum..bir yandan da halime gülüyorum..
http://fizy.com/#s/1jv7qw

“ulan tsigalko..yine boyalı duvara dayandın..yine kırık basamağa bastın..senin ben ta amına koyaydım da böyle olmayaydın” diye söyleniyorum..

“en azından ruhen sıkıntılı hissetmiyorsun?” diye bir ses geldi içerden,

“sus! Sus bak sikerim seni de ha..amk şeytanı..şeytan mısın, cin misin, ne boksun..senin bokuna oldu bunlar gene”

“tsigalko, seni saygı ve anlayış çerçevesine davet ediyorum hayatım (: ..şöyle bir soluklan bakalım..adımlarını yavaşlat..”

istemeden de olsa komutlarına uydu bedenim..resmen ele geçirilmiş durumdayım lan..egzorşist lazım beyler..

“şimdiii, hatırla bakalım..bir kadını bu şekilde en son terk edişinde nasıl hissetmiştin? Şimdi nasıl hissediyorsun?”

“heee..kıssadan hisse mi yaptık yani şimdi amk?!”

“aynen öyle ;)”

“ama o kadının sırf benim yüzümden okuldan ayrılmak zorunda kaldığını biliyorsun demi?”

“evet..peki şimdi de ayça şehirden ayrılsa, hatta ülkeyi terk etse? Umurunda olur mu?”

Hımm…aslında haklı lan..

“sanırım…olmaz?”

“(: aynen öyle..umrunda bile olmaz. Hatta bahse girerim ki, şimdiki kafan yapını korumak kaydıyla, zamanı geri sarsak ve ceydanın gidişini tekrar yaşasak, onu da ilk seferki kadar önemsemezsin?”

“bilemiyorum…o değil de, sen beni iyice duygusuz ve menfaatçi bir orospu çocuğuna çevirmeye başladın farkında mısın?”

Kahkaha atmaya başladı,

“eğer bazı şeyleri başarmak istiyorsan, sadece birilerini harcamak yetmez, kendinden de ödün vermelisin..özellikle de senin durumunda..bu epey bir fedakarlık gerektiriyor…senin yerine tercih ettiği sevgilisiyle mutlu mesut ilişkisi olan bir kızdan intikam almak istiyorsun? Yanılıyor muyum? Peki bu saf, toy kızları ya da bar müdavimi kaşarları kandırmaya benzer mi? hiç sanmıyorum…daha öğrenmen gereken çok şey var tsigalko..geliştirmen ve ortaya çıkarman gereken yetenekler..edinmen gereken tecrübeler..”
“evet evet.. anladım aq..daha yolumuz var.. biliyorum..”

“daha yolun başındasın (:”

“doğru..bu arada tarzındaki değişimi fark etmedim sanma, benim gibi konuşmaya başladın, yakında küfür etmeye de başlarsan şaşırmam”

“ee..ne demiştim? Sen bensin, ben de senim..”

“senin ben aq emi..”

“bu gidişle bir tek o kalacak zaten yapmadığın (:”

“bir daha bu kadar yakınlaşma istemiyorum ben”

“merak etme, bunu bilerek yaptık.. almamız gereken bir kıssadan hisse vardı ;)”

“ya şimdi ne olacak? One night stand mı takılacağız bundan sonra?”

“ne olacağını bilemeyiz..ama bir şeyler olduktan sonra onun ne olduğunu tasvir edebiliriz.. anlayacağın, yaşadıkça öğreneceğiz, vurduğumuz hedefi, atıştan önce değil, vurduktan sonra göreceğiz..”

“ya yanlış hedefi vurursak?”

“seni hiç hayal kırıklığına uğrattım mı?”

“ooohoo!”

“örnek ver?”

“….”

“ne oldu? Göt gibi kaldın?”

“tamam tamam.. laubali olmayalım lütfen”

“senin tarzına geçmem hoşuna gitti sanmıştım (:”

“taklitler aslını yaşatır ;)”

“hahaha.. çok ilginç bir çocuksun tsigalko.. fazlasıyla..seninle yol arkadaşlığı etmek gerçekten keyifli”

“öyledir.. yoksa sende mi aşık oldun bana, aman gözünü seveyim ağlayayım filan deme”

“hahaha..”

işte böylelikle ayçayla aramızdakiler de hemen hemen sona ermiş oldu, bense “fak badinin kısa süreni makbuldür” atasözünü yaşayarak öğrenmiş oldum.
http://fizy.com/#s/1d3n3o

Gecenin köründe eve gelince alt kata uğramak istemedim, uyudularsa uyandırmaya gerek yok, benim de hedefim zaten direkt gidip yatağıma gömülmek. Neyse, çıktım yukarı, içeri girdim bir bakarsın benim odadan ışık geliyor, meğer ibneler benim yokluğumdan istifade benim odamda toplanmışlar bu sefer,

Ben içeri girince biraz şaşırdılar,

“ooo nabıyonuz lan, ayininizi basarı böyle işte (:

“Ayin” dediğim de, okey çeviriyorlar, o yani (:

“hoş geldin aga, seni beklemiyorduk bu gece (:”

“arada böyle beklenmedik anlarda geldiğim oluyor x)”

“hohaha, bir doktora görün bence aga (:”

“siz görünün olm doktora, manyak herifler gecenin üçünde okey oynuyorlar ya (:”

“gel aga sende, okeye beşinci lazım, bu ibne bilmiyor oynamayı”

“bi duş alayım ben önce de..”

“aga rahatsız olcaksan gidebiliriz”

“yok lan takılın, en fazla taşaklarımı görürsünüz”

“heeaa iyi o zaman ya, demek ki bir şey göremicemize göre sorun yok x)”

“tolga iyi bilir benimkileri ona sor (:”

“vaay ibnelerrr, nabıyonuz lan üst katta..(:”

“her gece seks her gece pompa var olm, boşuna mı sizi aşağı attık x)”

“hohhaha”

“geliom ben bitirmeyin ha”

“tamam la sabaha kadar yolu var (:”
Okey oynarken benim eve gelmemle ilgili tekrar soru sorulunca(bunu da niye bu kadar sordular bilmiyorum, ibneler odanın içine sıçmayı filan planlıyordu da ben gelince içlerinde mi kaldı anlamadım (: ) konu açıldı, ben de anlattım mevzuyu, tolga da sağ olsun özet geçti en sonda,

“yani şimdi sen pompayı çok verdin diye karı seni evden mi attı?”

“öyle de yorumlanabilir tabi (:”

“vay aq…siksen yaranamazsın dedikleri bu olsa gerek”
Saldalyaden filan düştük gülerken.. neyse ki yerde nutella kavanozu yoktu..
Alper,

“aga yarın bir yerlere gidelim madem, nasılsa hafta sonu, efkar dağıtırsın sende?”

“ne efkarı amk..”

“e tamam o zaman kutlama yaparsın aq ne diyim (:”

“he öyle de (:”

“kanka şu anda düzenli cinsel hayatın son bulmuş durumda, bunun kutlamalık bir olay olduğundan emin misin?” diye yüklendi tolga,

“son bulmadı ya, yarı yarıya azaldı, sen varsın ya olm burda asfsaas”

“amk Bursalısı ya (:”

“tamam gidiyor muyuz yarın hep beraber?”

“gideriz kanka ayıpsın, da, ihaleyi bana yıkmaya çalıştın ama senin bir mevzu var galiba, pek heveslisin, ne iş ;)” deyip alpere sataştım,

“yok bea.. takılıyorum ben de işte, dışarı çıkmadık epeydir beraberce, ondan dedim yani ;)”

“haa öyleyse tamam.. şey sorucam, şimdi ben ayçayla ayrıldım ya, ayrılmışımdır yani herhalde, o yüzden şimdi Dilara da seni terk etmesin?”

Nuriş,

“aga o ne öyle ya, Almanya yenilince biz de yenik sayıldık gibi x)”

“olm şu tarihsel esprilerini sikerim ya, amk Turgut özakman’ı (:”

“hahaha..yok aga, sanmıyorum takılıyoruz biz, iyi gidiyor yani”

Tolga, “dikkat et aşık olmasın lan”

“hohahahaha”

“ibneler, iki dakikada taşağa aldınız ulan muhabbeti, kız hala ağlıyordur belki de x) “ diyerek iyice sulandırdı neco,

“göt bunlar ya, bir şey anlatılmaz”

“sanki senin de çok sikinde” diye bana da sataştı tolga,

“ya değil de..neticede bir şeyler yaşandı :p”

“yaşandı bitti, saygısızcaaa aldatmanınnn tadına varıncaaa” diye şarkıya başladı nuriş,

O ara ben okeye dönerken deminden beri taş gelmiyor diye ağlanan Alper kavatı bitti..
http://fizy.com/#s/2b6wko

Gece sabahı edip, ertesi gün de akşama kadar ayılamadık, ayıldığımızda alt katın salonunda toplanıp fakir bir kahvaltı ettik midemizi tutsun diye, artık kafede hamburger tabağı filan yaptırırız, doyarız bir şekilde..

Mekana vardık, bizim tanıdık eleman hemen laf attı, nerelerdesiniz gibisinden..eve çıktık diye anlattık, mekan pek kalabalık değil, bir yandan servislere bakıyor, bir yandan bizle laflaşıyor,

“biz de tadilata alıcaz birkaç günlüğüne mekanı” dedi,

“hayırdır, yeni dekorasyon filan mı?”

“aynen, bir de canlı müzik düşünüyoruz, ona sahne ayarlamaya çalışıcaz bakalım”

Vay vay, bu güzel bir haberdi gerçekten

“hadi ya”

“ooo”

“tamam baba burdan çıkmıcaz demek ki bundan sonra ;)”

“belli bir grupla anlaştınız mı yoksa farklı farklı mı getireceksiniz?” diye sordu Alper, böyle şeylere meraklıdır o malum,

“daha belli değil yerel gruplar var görüşüyoruz, murat abiye(mekan sahibi) bağlı artık maddi olarak, tarz olarak hangisi uygun olursa..”

“ya yerel gruba gerek yok, tsi söylesin işte” deyip göz kırptı tolga,

Bizimkilerde gaz verdiler “aynen lan” bilmem ne diye,

Eleman ciddiye aldı,

“söylüyor musun sen?” diye sordu,

“ha? yok abi öyle arkadaşlar arasında söylerim de sahne filan kasar x)”

“yok söylüyorsan olabilir yani?”

“olabilir derken?”
“ya birileri söyleyecek sonuçta burda, sen de olabilirsin o ;)”

“yürü be tsigalko! (:”

“gitarist de var hazırda (:” deyip nurişin sırtına vurdular,

“harbiden mi? hanginiz, kim çalıyor?”

“bu sakallı kardeşimiz ;)” diye nurişi gösterip (ki nurişin sakallar hala tüyümsü haldedir yani, öyle de ibne bu tolga var ya ahaha) sırıttı tolga,

Çocuk sandalye çekip oturdu yanımıza,

“beyler, ciddiyseniz olabilir yani, isterseniz murat abiyle konuştururum sizi..ama işte tek solist ve gitar olmaz herhalde, bateri materi, klavye için yer yapıcaklar.. yine de konuşabiliriz yani?”
Hoba..lan iş ciddiye binmeye başladı, bir deli taşak olsun diye kuyuya taş attı, şimdi olaya bak,

“bilmiyorum ki” dedim,

“nazlanma olm” diye gazlamaya devam etti tolga,

“aga tecrübemiz yok bir şey yok nasıl söylücem sahnede?”

Alper,

“aga ne alakası var, kaç tane bebe elde gitar, çalıyor söylüyor, onlar anasının karnında mı öğrendi?”

“aynen haa, sanki kordon kafedeki hıyar çok mu biliyor, bebe la o, bizden küçüktür o” diye lafa girdi tolga yeniden,

Nurişe baktım saf saf, o da gülüyor sadece, kafa salladı, “ne diyor bu amklar?” gibisinden..
“konuşun aga bence de bi” dedi neco,

“olm başka eleman yok ama grup filan diyorlar, biz iki kişiyiz zaten.. olmaz o iş daha baştan..”

“yok mu başka tanıdığınız, özellikle baterist bulursanız…”

“yok ya valla…tolga onu da sen çalaydın tamamdı işte x)”
Biraz sessizleşti ortam, bir an buruldum aq..bakmayın naz yapar gibi göründüm ama içim gitti valla…grup ha? sahne?..tıpkı lisedeki gibi..ya da üniversitede ders aralarında kendi kendine mırıldanmalarım.. nurişin gitarıyla eşlik ettiği ergen modlarımız…bir an yeniden olabilirmiş gibi gelince heyecanlanmadım desem yalan olmaz…

“nereye yok lan?..var ya olm?” dedi tolga birden,

“kim var?” diye sordu Alper..

“şu klarnetçi çocuk? Neydi adı, hani şeyden, sosyal projeden..?”

“ömer mi?” dedim,

“he he, ömer var ya lan işte?”
bizim elamana döndüm, “klarnet olur mu?” dedim saf saf, sanki her şeyi ayarlamışız da bir o kalmış, ama diyorum ya, çaktırmıyorum fakat felaket heyecanlandım..

“çok klas olur hem de” dedi çocuk gülerek,

“abi bizi dalgaya almıyon demi?” dedim ben de gülerek,

“yok kardeşim, ayıp ettin, tamam olmadı siz irtibata geçin, eğer aranızda toparlanabilirseniz gelin, ben yardımcı olurum size, murat abiye de söyleyeyim böyle böyle bizim tanıdık çocuklar var, kafenin ortamını filan da iyi biliyorlar diye.. zaten göz aşinalığı vardır size?”

“olabilir, o top sakallı abi demi, saçlar üç numara?”

“aynen, dazlak ;)..tamam? ben sana numaramı vereyim kardeşim, haberleşiriz?”

“alayım ama..abi biliyon biz öğrenciyiz yani, zaman uymaz filan..?”

“ya onları sonra konuşuruz, zaten tek grup çıkmayacak muhtemelen..her akşam olacağına göre, 3-4 ekiple çalışılabilir”

“hemen daha başlar başlamaz her akşam canlı müzik sıkıntı olmaz mı maddi açıdan?”

“tutar yaa, zaten belli bir müşterisi var buranın, bir de mekanın adı da önemli sonuçta, şimdi kaç senedir buradasınız sizde, hiçbir ters olay geldi mi kulağınıza? Ne o, şeyde filan adamı bıçaklamışlardı geçen sene, herifin gözüne sokuyormuş az daha”

“aynen”
http://fizy.com/#s/1ajfww

Neyse, öyle böyle derken elemandan numarasını aldım,

O gidince masa hemen kaynamaya başladı,

“obaa, olm hadi iyisin lan bak sana iş buldum x)” diye takıldı tolga,

“aga..zor o iş bea bakma konuştuk öyle ama..nerden de aklına geldi amk?”

“ne var olm gayet iyisiniz ikiniz? Nuriş zaten kral yani, adam eric clapton, jimi hendrix aq x)”

“eyvallah kardeşim :p”

“aynen hacı, çoğu yerde yine senin benim gibi adamlar elde gitar, tek başına söylüyor..” diye destekledi Alper,

“bakıcaz ya..şu ömeri de nerden bulucaz şimdi, akıl ettin sen onu ama? Bir de bul?” dedim tolgaya,

“numarası yok mu olm sende..bak bi, yoksa bende olması lazım vereyim?”

Telefonu çıkardım,adını yazınca çıkmadı, rehberde “sosyal ömer” yazıyormuş meğer,

“bu ne lan sosyal ömer, ben de seni asosyal tsigalko olarak kaydedeyim dur ahahaha” diye güldü tolga,

“lan salak, projedendi ya, ondan öyle kaydetmişim..bak, sosyal gizem, sosyal ayşe..”

“hee..iyi lan işte ararsın?”

“tamam ya, gece ararım eve dönünce..”

“ara şimdi işte amk?”

“uraşamam şimdi olm oturmaya geldik şuraya heyecan yaptırdınız bana, ter içinde kaldım sizin yüzünüzden (:”

Tamamen geyik amaçlı ortaya atılan bir laftan, yani tolganın bana takılmasından gelinen nokta ibret vericiydi,

Akşam ömeri aradım, başta hatırlamadı hıyar, sonra, “haa ha tamam abi ya, tolgalarla geliyordun sen demi?” deyip ayıksadı..

Böyle böyle diye durumu anlattım, dedim, “kesin bir şey yok zaten, sadece gider konuşuruz, saatler uyarsa, ücreti de hepten düşük yapmazlarsa amatörüz diye, olabilir, yanlış mıyım?”

Çocuk başta “barda çalmak bana biraz ters” dese de, ben mekanı anlatınca tamam en azından bir görelim dedi, önce biz bir araya geliriz, sonra da konuşmaya gideriz diye devam etti.

Adam bildiğin müzisyen olduğu için ona göre çevresi de var, tanıdığı adamlardan 5-6 tane grup çıkarmış dediğine göre (: bize sadece baterist lazım dedim, arasının en iyi olduğunu getirmeye çalışacağına dair söz verdi, ertesi gün için söz kestik, telefonu kapattığımda kalbimin gümbürdemekte olduğunu hissettim..işe bak sen ya..resmen çocuklar gibi şenim şu anda..ne karı, ne kız umrumda..müzik..grup…solist…ben?!

Salak salak sırıtmaya başladım odanın içinde,mutluyum yine kimine göre sebepsizce,

o gece heyecandan uyuyamadım..
bu gecelik benden bu kadar panpalar, keyifli ve doyurucu bir gece oldu diye düşünüyorum (: şahsen ben doydum x)

yazabildiğim ilk fırsatta yeniden şenlendireceğim buraları, iyi geceler, iyi sevişmeler ;)
sanmıyorum ya, ay sonları hakikaten yoğun oluyor, kafamı kaldıramadım anasını satayım, eve gider gitmez bayılıyordum (:
herkese selamlar, partları biriktiriyorum gene, yarın ya da bir sonraki akşama toptan gireceğim

yorumlarınızı esirgemeyin, görüşmek üzere ;)
herkese selamlar panpalar (:

yorumlarınızı okuyorum, mesajlarınızı da, hepinize teşekkürler ;)

gece partları attıktan sonra vaktim olursa hepsini cevaplayacağım, 12 den önce gelmeye çalışacağım, bu sefer beklediğim kadar çok yazamadım ama idare eder,
zaten yakında yine canlı yazış moduna geçmeyi düşünüyorum, vardiya değişimine az kaldı, geceler bize kalacak o zaman ;)

görüşmek üzere
selamlar dostlar 5-10 dakikaya başlıyorum,

önce şarkımız gelsin:

http://fizy.com/#s/1xljmq
Olaylar olaylar..

Hepsinin de bir başlangıcı, çıkış noktası var.. kimisi iyi kimisi kötü, bir dizi maceranın öncüsü, ve habercisi ise işte bu davet ve ani gelişen icabetler oldu.

Sözleştiğimiz gibi ömer ve baterist arkadaşıyla buluştuk, tıpkı ömerin tipi klarnetçiye benzemediği gibi, baterist arkadaşını da beklediğim gibi bulmadım, zira insan baterist filan deyince böyle uzun saçlı sakallı, iri yarı, sert görünüşlü, ağır metallica cı bir tip bekliyor,

Adamsa bildiğin iş adamı aq..nasıl efendi bir tip, nasıl efendiii, hem tip olarak hem de karakter olarak son derece iyi bir insan evladı, temiz yüzlü bir kardeşimiz.. mustafa ceceli gibi bir şey amk..bu tipten baterist mi olur? Dersin, ama olmuş işte gayet..

Neyse, dördümüz bir araya geldik, tanışmayanlar tanıştı, çaylar içildi, sohbet muhabbet, senin bölümün ne, senin memleket nere, bilmem ne derken asıl mevzuya geldik, öncesinde biraz güncel müzik konuşuldu tabi, meze olması açısından, hepimiz popçu çocuklarız elhamdülillah… güncel müziği, şarap kıvamındaki eski kumsal klasiklerini, ateş başı şarkılarını, günümüzün klasik olmaya aday kaliteli, dillere pelesenk parçalarını biliyoruz az çok.

klasik gitarın klarnetle olan uyumunu zaten hepimiz biliyoruz, zaten klarnet denen o dalganın uyum sağlayamayacağı bir enstrüman yoktur her halde..ne zaman o sesi duysam içime duygular dolmaya başlar.. neşesi, kederi, coşkusu, hüznü.. sanki hepsi tek bir tabakta toplanmış gibi, servis edilir ruhuma.. ruhum gıdasını alır..
bu ikiliye ek olarak, canlı müziğin önemli parçalarından olan bateri de epey renk katacak gibi duruyor, bizler bateristen bir dave lombardo performansı beklemiyoruz, amaç, ritim olsun, ses çeşitliliği olsun.. zaten genellikle soft takılacağımız için (slow demiyorum bak, soft diyorum) öyle bangır bangır, dangır dungur bir alt yapıya da ihtiyacımız yok.

Benim sesime gelince, biraz arabesk gırtlağım vardır, onu pop a entegre ettiğim zaman genelde başarılı yorumlar çıkıyor, insanların hoşuna gittiğini gözlemledim. Neticede, her ne kadar batılılaşma çabasında olsak da, özümüz gereği bir şark milleti olup, en cool geçinenimizden en rakçısına kadar hepimizin kanında bir arabesk-fantezi sempatisi vardır.

O nedenledir ki, şimdi o demet akalından, serdar ortaçtan şaşmayan polo gömlekli, kirli sakal, kısa saç takılan cool bradırlarımız ve tiki cadde kızlarımız Halil Sezai-emre aydın-model-gripin gibi arabesk esintilerin etkisiyle dalgalanıp durmaktadır.

Arabesk deyince insanların aklında hemen Cengiz kurtoğlu, müslüm (baba) gürses filan canlanıyor.. tamam onlar da arabesk, ama sadece ufak bir kolu, ya da kısmı olarak tarif edebiliriz onları. Arabesk dediğin, Osmanlı imparatorluğunun 3 kıtada olan toprakları misali, her türlü müzik türünde kolu, etkisi olan çok geniş bir yaşam tarzıdır, her müzik çeşidinde de bu akımın temsilcileri vardır ve en enteresan olanı da, bu müzik çeşitlerinin en çok tutulan şarkıcılarının-gruplarının arabesk esintisi taşıyanlar olmasıdır.

Gençler arasında en popüler olan rock-pop-rap müzik insanlarını şöyle bir düşününce ne demek istediğimi anlayacaksınız diye düşünüyorum.
Neyyyse.. daha bir bok yaptığımız da yok, niye bu kadar coştum bilmiyorum..ama müzik konuşmak hoşuma gitmiştir her zaman, kültürümün önemli bir parçası olduğuna inanırım, her insanın kültürünün önemli bir parçası olması gerektiğine inanırım müziğin…

ilk elektriğin olumlu olmasının ardından, bir grup olabilmek için gereken uyuma ve yeteneğe sahip olup olmadığımı anlamak için elbette beraber yapmamız gereken çalışmalar vardı.. sonra repertuar çıkarılmalı, şarkılara çalışılmalı, karşılıklı fikir alış verişleriyle bilenler, bilmeyenlere bildiği detayları anlatmalıydı.. aramızda canlı müzik tecrübesi olan ömer var, ilkay da (bateristimiz, güzel insan) birkaç kez lisede çalmış grubuyla ayrıca belli aralıklarla stüdyo kiralayıp çalışıyorlarmış arkadaşlarıyla, sürekli olmasa da arada bir özel istekle iş yapıyorlarmış (doğum günü vb.). Benim tecrübelerim ise birkaç lise performansı ve ders aralarında atılan feryatlardan ibaret.. nurettinin yazları hatırı sayılır bir kumsal geçmişi var (aaakdeeenizzz eaaakşammlarıııee)..

Bakalım bunları bir araya getirebilecek miyiz? Getirince nasıl bir şey çıkacak.. merak ediyorum.. heyecandan devamlı sırıtasım geliyor ama dudaklarımı ısırıp kendimi engelliyorum..
Tabi tüm bunlardan önce ise mekanla anlaşmamız lazım.. yoksa az önce yukarda saydıklarıma gerek kalmaz zaten.. vedalaşıp evlerimize dağılırız ve bir daha da kimse kimseyi aramaz..

Kafedeki çocuğu aradım, böyle böyle bir grubu topladık, gibisinden, “akşam gelirseniz murat abiyle oturur konuşursunuz, ben de destek çıkarım size ;)” dedi.

“Telefondan konuşurken göz kırpma efektini nasıl aldın amk?” Diye soracak olursanız…sormayın beyler.. valla sormayın, elim alışmış işte xd zaa..

Oturduğumuz yerden kalkıp biraz kordonda gezindikten sonra bizim kafeye gittik,

“erkencisiniz?” deyip güldü bizimki,

“hee, öyle takılalım dedik, bekleriz sorun değil, hem mekanı görmüş oluyor arkadaşlar” dedim,

Ömer, daha önce getirmiştim projedekilerle filan ama ilkay ilk defa görüyor, bizim eleman onlara da tadilat muhabbetini ve sahneyi kurmayı plandıkları yeri filan gösterdi, “en geç 1,5-2 hafta içinde performanslara başlanır, inşallah siz de o gruplardan biri olacaksınız ;)” dedi. (efekti aldım bu sefer evet).

Murat abi denilen dazlak abimiz bir süre sonra geldi, elemanla konuştular, adam şaşırıp güldü filan “hadi ya?” gibisinden, hoşuna gitti sanırım çocuğun düşüncesi. Sonra masaya geldi,
http://fizy.com/#s/3wkuvn

“merhabalar arkadaşlar” deyip yanımıza bir sandalye çekti, ben de o ara o sıfattan o sesin nasıl çıktığını anlamaya çalışıyorum..abimiz maşallah, eski nazi çetecileri gibi, ama konuşma şekli Tarkan gibi mübarek, yumuşak ve neşeli ses tonuyla gülerek bizleri selamladıktan sonra biz de aynı pozitiflikle selam verdik,

Biz kafenin eski müdavimlerine kısa bir yağ çekme seansının ardından diğer arkadaşlarımızı da muhabbetinin içine aldı, ilkay a şakadan sitem etti, “nasıl daha önce hiç gelmemiş olabilirsin?” gibisinden..adam konuştu..konuştu..anlattı da anlattı aq..biz de hipnotize olmuş gibi dinliyoruz..ses tonu da akıcı aq..geceyarısı radyocuları gibi..”soyunun” dese soyunucaz, “domalın” dese domalıcaz, öyle bir ikna edici, rahatlatıcı konuşması var…işi kapıcaz diye geldik, götü kaptırmasak bari..

En nihayetinde kritik konular üzerinde karşılıklı mutabakat sağlamak adına istişare etmeye başladık, adam, “klarnet olması çok hoş tabi, güzel, renkli bir grup olabilir sizden, ama önce dinlemem lazım bir performanslarınızı” dedi,

ilkay ın sürekli gittiği stüdyonun olduğunu söyledik, isterse orada dinleyebilirdi,

“o kadar profesyonel işlere gerek yok çocuklar (: biz sahneyi hazırladıktan sonra burada da dinleyebilirim çalışma saatlerinin dışında bir zaman” deyip bizi rahatlatmaya çalıştı,

“zaten genel olarak bu tarz öğrenci gruplarıyla ya da amatör arkadaşlarla çalışmayı düşünüyoruz, henüz yeni olduğumuz için hem maliyet açısından hem de kasıntı insanlarla uğraşmamak adına”

Hım..demek daha bizim gibi başka toylar da olacak..tabi önce biz olabilirsek..
“arkadaşlar, madem öyle diyorsunuz, ben sizi stüdyoda bir iki kere dinlerim, ondan sonra ücret-program filan konuşuruz, onlar kolay işler ;)”
“yalnız abi, şimdi malum biz öğrenciyiz, sınav zamanı olur ya da dersler olur, uymama durumu olabilir.. sonra, olur ki devam etmek istemeyiz mesela, (önce bir başla bakalım yea deyip gülüştüler)..ehehe, mesela diyorum canım zaten..o zaman sorun olur mu? nasıl yapıcaz?”

“arkadaşlar, zaten başka öğrenciler de olacaktır muhtemelen çalanlar arasında.. programınızı ayarlarız, sorun olmaz o konuda, ayrılmak istediğiniz zaman da, istediğiniz gibi çıkabilirsiniz, öyle bir, anlaşma, sözleşme filan yok yani pavyon muyuz biz (:?” diye cevap verdi murat abi, biz gene gülüyoruz filan..

iyi iyi.. aradaki elektrik, diyaloglar iyi.. eğer performansta da beklenmedik sorunlar çıkmazsa…şaka maka harbiden çalıp söylemeye başlayacağız 2 hafta içinde.. ohannes…rüya gibi.. yoksa rüya mı lan?..lan.. nuriş, cimdiklesene olm? Ömer, hacı “kick” le beni lan.. sıkıştım galiba rüyanın içinde… (:

Umut vadeden bu müzakerenin de ardından, murat abi , kafedeki dostumuz ve birbirimizle vedalaşıp evlerimize dağıldık,
http://fizy.com/#s/1ai0ga

O gece güzel giden görüşmenin ve işlerin esasında bu kadar kolay yürüyebiliyor olmasının (aslında kolay değil, eğer ben o çocuğu tanımamış olsaydım, aramız iyi olmasaydı, onun kafasında düzgün bir adam olmasaydım, o gün kafede bulunmasaydık, tolganın boşboğazlığı tutmasaydı, Alper ve neco gaz vermeseydi, sosyal projeye gelip ömerle tanışmasaydım, numarasını almasaydım, ömerin baterist arkadaşı olmasaydı…vb. vb. bir sürü faktörler daha) şerefine terasta bira-gitar eşliğinde küçük bir kutlama yaptık.

“en önden masamızı ayırırsınız artık, özel fanlarınız olarak geliyoruz olm” deyip güldü tolga,

“millette özel fan olarak karı kız gelir, siz de bu kıllılarla idare edeceeeniz artık” dedi neco

Vay amk..dur lan dur..hele bir çalmaya başlayalım da, isterse kaptan mağara adamı gelsin aq (:
Canlı müzik muhabbetinin heyecanı dolayısıyla adete diğer bütün etkinliklerim ve yaşantım donup kalmış gibiydi.. okul hayatım, aşk (!) hayatım, spor hayatım, 2-3 günlüğüne pauselenmişti adeta..ama onlara dönüp baktığımda, hiç de bıraktığım yerde olmadıklarını gördüm..

Basket hocası sıkıştırıyor.. turnuva var, hazırlık maçı yapcez, lisansınızı yenilicük, antrenmanlara başlücük diye…siktir lan orço..ilk beş başlatmıyorsun zaten kılım sana.. habire kendi adamlarını kayır.. besyo da besyo..ne oldu, nasıl koyduyduk size ama..amk.. adam yılların skoreri mrsiç’i kyle korver gibi görev adamına çevirdi aq..

Dersler de aldı yürüdü tabi, şaka maka okula başlayalı bir aydan fazla oldu, üçüncü yılım da evdi, gezmeydi, müzikti derken uçup gitmekte..

Beni toz pembe bulutların içinden çekip çıkararak gerçek hayata döndüren ise bir Çarşamba günü okuluma yapılan sürpriz ziyaret oldu..
Öğle arası olmuş, kantine inmeden önce nilaydan aldığım notları temize çekiyorum, bir yandan muhabbet ediyoruz filan,

“hiç çağırmıyorsun ya yeni evine beni?” dedi,

“kız daha geçen gün geldin ya ahaha”

“geçen gün dediğinin üzerinde kaç hafta geçti.. :/”

“tamam yavrum gel ya, yarın gel hatta, işin var mı?”

“hadi hadi, ben söyledikten sonra çağırsan ne olur :p”

“ya tamam bırak trip yapmayı,..hımm yoksa görmek istediğin biri mi var da ondan mı gelmek istiyorsun? :p”

ağzımdan çıkan cümlenin salaklığını çıktıktan 1 saniye sonra anladım..
nilayın bir anlığına yüzünde soğuk bir gülümseme belirdiyse de geçiştirmeyi başardı durumu..

“evet canım, sen varsın işte, seni görmeye geliyorum (:”

“ben de öyle tahmin etmiştim (:” deyip az önce devirdiğim çamı yolun ortasından kaldırmaya çalıştım..

“tamam o zaman yarın okul çıkışı gelirsin..hem, ayrıca bana gelmen için davet edilmeye ihtiyacın yok şekerim ;)”

“bunu bildiğim iyi oldu :p”
http://fizy.com/#s/1ah3rf

Notları geçirmeyi bitirdim, “sağ ol bitanem” deyip üzerine çullandım, şımardık biraz,

“kantine iniyorum ben, gelicen mi?”

“olur hadi gidelim ;)”

Bir şeyler alıp oturalı daha 2 dakika olmamıştı ki, telefonum çalmaya başladı..ekrana baktığım an “palm face “ yapacak duruma geldim..arayan; ayça..
Açtım..

“alo?” dedim sesimin mümkün olduğunca sert ve şaşkın çıkmasına çabalayarak..

“tsigalko?..ben sizin kampüsteyim, ama kayboldum sanırım (:”

“ne!!! Ne işin var bizim kampüste?” dedim..nilay o ara şaşkın bir bakış attı gülmek üzere gibi olan yüz ifadesiyle de destekleyerekten..

“konuşmamız lazım..gelip beni alır mısın şeyden?ee…atmlerin önünden?”

Ne diyeceğimi bilemedim..nilayın gözleri üzerimde..ayça desen, çoktan sınırdan içeri sızmış..

“ta..tamam..geliyorum 5 dakikaya” dedim kesik kesik..

Şok içinde telefonu kapattım..lan? deliye bak..ne işin var senin burda aq…git anamın evini filan da bas istersen..

“kim?” dedi nilay aynı muzip yüz ifadesiyle..

“bir arkadaş” dedim dalgın dalgın…
“heııı.. nasıl “”bir arkadaş””mış bu acaba?” dedi bu sefer gülerek..

“nilay..ya buraya gelmiş o..karşılamam gerek…olur mu?”

“ha? olur olur tabi canım (: git bakalım ““arkadaşın”” gelmiş o kadar :p”

“cidden kusura bakma ya..beklemiyordum”

“yok be ne olcak (: ..benle tanışmaya hazır değil henüz sanırım :p”

“yani.. boş ver zaten..” dedim, kaçar gibi kalktım masadan..

içimden söylene söylene atmlerin oraya yürüdüm..ne oldu amk? Sen de mi şehri terk etmeye karar verdin? Siktir git..

Neyse gittim, orda.. görünce sinirimin yarısı geçti..

Namussuz çok güzel be..

Gene düz bırakmış saçlarını, ince bir beyaz gömlek giymiş, altında kot şort, ayağında babetler.. biblo gibi dikiliyor birkaç metre önümde..

“ne işin var senin burda?” dedim yine sert görünmeye (ve gözlerimi bacaklarından ayırmaya) çalışarak..

Yeşil gözler güneşin altında ışıldadı,

“böyle mi karşılıyorsun artık?” dedi neşeli tutmaya çalıştığı ama sıkkın bir ses tonuyla..