5 Ağustos 2014 Salı

Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 54

böyle başkası hakkında konuşur, yazarken her şey çok güzel de, konu bana gelince biraz zorlanıyorum. çünkü insan, kendini her zaman güzel, iyi, başarılı görür.. insanın kendinden bahsederken tarafsız kalması çok zordur.. eğer biraz becerebilirseniz zaten onun adı da "mütevazilik" olur..ama beceremezseniz, işte o durum için onlarrrca sıfat, tanım mevcut..

ben zaten daha başlıkta kendi kendime ayarı verdiğim için (sen bana pic demişsin?... hiç yakış... tıramadım) aslında rahat olmam gerekir, ama artistlik yapmayı pek beceremediğim için, en iyisi ben size kendimi olduğum gibi özetleyeyim işte..

nasılsa giriş paragrafını da yazdık (ki en zor kısımdır malum (: )..

sporcu bir kardeşiniz olduğumu biliyorsunuz, ortalama seviyede basketbol oynarım, çok kreatif, hızlı ya da güçlü olmamakla beraber, bileğim düzgündür, o yüzden ben de bana en uygun rol olan "şutör" lüğe alıştırdım kendimi çocukluğumdan bu yana. küçüklüğümde kalecilik de yaptım, o yüzden reflekslerim iyi, bunu bir kick taks disipliniyle birleştirince, becerebildiğim, hatta basketboldan daha iyi becerdiğim bir şey daha çıktı ortaya. keşke dan sınavına girene kadar dişimi sıkaydım, şimdi "kara kuşağım ben olooom" diye artis artis dolabilecektim..ama sağlık olsun, gönüllerin kara muratı.. aman, kara kuşağıyım diyelim..

sporun gerek fiziksel, gerekse zihinsel, gerekse ortam olarak epey faydasını gördüm. bir kere vücudunuz esnekleşiyor, hele düzenli spor yapıyorsanız, her hareketiniz daha akıcı, yolda yürürken bile böyle, yüzer gibi, bir farklı adımlıyorsunuz.. zihinsel olarak, stresini atabiliyor, eğleniyor, dahası, benim yaptığım gibi, sporu, hayatın dertlerinden bir kaçış olarak kullanabiliyorsunuz.. ortam olarak ise, sizin için kapalı kutu olan, herhangi birileriyle tanışmaktan daha iyi bir durumdasınız desem yalan olmaz.. neden? çünkü en azından 1 ortak noktanız var.. ikiniz de basketçisiniz, ne bileyim ikinizde tenisçisiniz, ikiniz de yüzücüsünüz vb..

böyle buralardan muhabbete başlayıp, insanlarla başka ortam noktalarınızı keşfediyor ve iyi arkadaşlar, iyi çevreler ediniyorsunuz zamanla..

fiziksel özelliklerimden ya da hikayedeki insanların fiziksel özelliklerinde fazla bahsetmedim, insanları öyle notebook modeli tanıtır gibi tanıtmayı sevmiyorum, adam gibtiği kızı tanıtıyor mesela:

"burcu, 1.70 boyunda, siyah düz saçları beline kadar yaklaşık yarım metre uzunluğunda, 60 kilo, vücut ölçüleri 89-63-90... "

bu ne amk? ölçtün mü mübarek..te allaım ya..

neyse, benim boyum 1.81 beyler.. ölçtüm.. kilom o zamanlar 75 civarı.. üniversiteye ilk başladığımda 65 kiloydum, mezuniyete 82 kilo geldim aq..evet, charmender dan charizard a bir gelişim söz konusu (:

hiç bir zaman gibs pek im ya da temel reis kasım olmadı, ama genel olarak vücudumu seviyorum, aynadan kendime bakmak hoşuma giderdi, özellikle omuzlarım, peder beyden genetik miras olarak genişçe olduğundan ve bunları antrenmanlar sayesinde daha da şişirdiğimden, çok hoşuma gittikleri yalan değil.. hele yazın yanınca çok güzel oluyorlar.. aynada bakıp, ovuşturup, salak salak güldüğüm çoktur yani.

gözlerim açık kahvedir.. saçlarım dalgalı, açık kahve, sakallarımsa daha da açık renk, zaten belli bir noktadan sonra direkt "viking mode on" olarak dolaşmaya başlamıştım.

yüzüm normal yüz işte lan, erkek yüzünü nasıl tanıtırsın ki? öyle belirgin, dikkat çekici bir şey yok olumlu ya da olumsuz.. zaten beni ben yapan, her zaman için mimiklerim ve tonlamam olmuştur, o neden aslında sıradan biriyim..eli yüzü normal, sakallı hali biraz sert mizaçlı, sakalsızken daha sempatik bir bin..

mental yapımı, iç dünyamı, zaten herkesten iyi biliyorsunuz artık, dış görünüşüm de bu şekilde, artık benim fifa 2012 efendim nba 2k12 de filan yapabilirsiniz ehehe, hepsini 99 yapın lan özelliklerimin, hişş..ona göre ;)
arkadaşlarımdan biraz bahsedecek olursak,

bizim grup genelde birbirine yakın bir boy ve kilo ortalamasına sahip, yani öyle uzun-kısa ya da zayıf-kilolu olarak sırıtan pek yok.. sanırım en kısamız neco, o da 1.75 filan vardır ama en az, alper en uzunumuz gibi, gerçi saçları beyblade deki japon binleri gibi jölelediği için de öyle görünüyor olabilir, adam anime karakteri aq (:

en kalıplımız tolga, adamın döşü de epey kıllı, maşallah aq, yolda görsem evli, iki çocuk babası sanarım :p biraz büyük gösteriyor evet, ama yakışıklı çocuktur, hatta aramızda eli yüzü en düzgün olan o olabilir, fakat onun da biraz mental sıkıntıları var, hikayede bahsedeceğim ilerleyen zamanlarda (muallak değil lan heyecan yapmayın)

en küçük gösterenimiz ve harbiden de aramızda yaşça en küçük olan nurettin.. nuriş yani.. hani, adamın öyle sevimli bir bin ki, nurettin diyemiyorsun..
tipe bak,
isme bak aq..
hani o sıfatta, berkcan, ne biliyim, arda, cenk filan gibi bir isim beklersin,

ama isim ne? "nurettin!"..yöh, ben senin haşmetine kurban olam..

beyler nurettin isimli varsa aranızda alınmasın lan, isim kötü demiyorum, sadece, bir entry-nick uyumsuzluğu benzeri durum var ortada..o tipe o isim uymamış yani.. bence.

kızlara gelirsek..

olm benim tanıdığım kızların hepsinin maşallahı var? e hani türk kızı kısaydı? ortalaması 1.65 filandı? ulan bütün uranyumla yetiştirilenler bana mı denk geldi anlamadım. bir de zaten genel olarak en az +5 topukla başlıyorlar hayata, o nedenle, bence türk kızlarının (en azından benim çevremdekilerin) hepsinin boyu gayet yeterli, zaten bir kaç santim daha fazla olsalar bizi geçecekler aq..

tanıdığım, daha doğrusu, bir şekilde münasebetimin olduğu kızlar arasında en kısası ceren, sadece o kaltak 1.65 in altındadır muhtemelen.. ayşen de öyle uzun değil o da tam sınırdadır..

arkaü yere yakından korkacaksın arkadaş.. boşuna dememişler..

nilay hem uzun boylu hem de yapılı bir kız, onun da spor geçmişi var biraz, biraz da genetik sanırım, ebru da uzun sayılır, 70 filan olabilir ama daha narin bir kız, bilekleri filan ince.
başka kim var.. mine, mine de uzundu bak epey.. hatta sanırım hikayede ayşen2 den sonra en uzun olan kız olabilir, ama ince uzun olduğu için öyle iri durmuyordu pek..

ayşen2 ya semer tak gez.. sadece o kadar diyorum.. kendimi gibesim geliyor o direkten döndüğüm gece aklıma gelince aaah ah..bir ata binemeden geçti ömür..

eliften daha yeni bahsettim zaten, bu kız yine nilay gibi, iri yapılı, dolgun bir kız... şimdi böyle deyince kilolu gibi algılanacak ama kiloları normal be beyler, iskelet sistemleri mi geniş, kemikleri mi iri bilemiyorum ama kilolu olmamalarına rağmen kalıplı duruyor kızlar, bir de malum yerler şey tabi..

sınıfımızın medar-ı iftiharı, prenses ceylin ise her yönden taş, öyle ayşen iki kadar at değil, ama mine gibi ince de değil, 10 numara hatun işte ne diyebilirim ki..her ne kadar beni hiç çekmemiş ve hakkında düşünecek ortam oluşturmamış olsa da (biraz da okanın durumdan dolayı sanırım, bir çeşit ahde vefa var yani) gerçekten kusursuz, güzel bir kız. hani, yanında dolaştırırken kasılırsın öyle diyeyim, ancak çok çok aşırı bir özgüvenin ve karizman olacak ki hatunun yanında sırıtma, yoksa ne yaparsak yapalım kıza en az bir gömlek küçük geliriz beyler,
yapacak bir şey yok, herkes yerini bilecek (:

hikayedeki kızların en kilolusu, balık etli çiğdemdir muhtemelen.. çok sevimli bir kızdı o da bak, tam tipik pufidik türk kızı işte..onu da taku takuna üzdük.. sağlık olsun..

ceyda.. ceyda..o da pek uzun değil..ama genelde yüksek topuklu giydiği için hep ortalama üzeri gezinirdi..en belirgin özelliği ise o kırmızı-kızıl saçları olsa gerek.. ateş parçası gibi kızdı..en sonunda hem kendini hem beni yaktı..

bunun salak arkadaşı meltem de balık etliydi biraz, arkaü yumuşacıktı bak şimdi yine aklıma geldi bir tuhaf oldum.. bildiğin sütlaç gibi arka.. tövbe tövbe..

kızlar genel olarak kumral, ayşen, siyah saç-beyaz ten ve bonus olarak yeşilimsi gözlere sahip, elif de de siyah-beyaz kombinasyonu var ama biraz daha net, özellikle saçları, tam bir kuzguni siyah.. boya mı? diye sordum, doğal rengi dedi..vay amk..

yeni tanıştığım kız, burçin, o da yine siyah-beyaz.. doğuştan beşiktaşlı (: onun da rengi fazla soluk, kansız olabilir..ya da vampir olabilir.. bilemiyorum..ama çok hoş kız gerçekten, ağız, burun biblo gibi..

ayçanın çılgın saçlarından zaten epey bahsettik.. normalde düz, ama kendisi cher gibi gezmeyi seviyordu..

biraz ırkçılık yapacak olursak, şu ana kadar hikayeye giren kızlar arasında hiç zenci olmadığını belirmek isterim (üzgünüm poor panpa)
en koyu tenli olan, zamanında hintlilere benzettiğim ceyda işte, geri kalanlar buğday tenli hep, akça pakça kızlar.. hele elifle burçin, bildiğin kosla oxi ekşınla yıkanmış gibi aq..pekmez yiyin kızım biraz.. domates filan yiyin ne bileyim..

ayçanın ten rengi çok güzeldi.. nilayınki de iyidir, ama ona alıcı gözle bakmıyorum tabi mümkün mertebe, yine de ister istemez yakın oluyorsun birbirine, bazı şeyler aklına yazılıyor..

bilmiyorum başka bahsetmediğimiz ne-kim kaldı..bak mesela, kokuları da güzeldi.. parfümleri, doğal halleri, huurlar ne sürüyorlar bilmiyorum ama o çiğdemi filan hele ısırasım gelmişti neredeyse o kadar şekerimsi bir hava düşünün. bu günlerde forumlarda, sözlüklerde, kezban mezban adı altında bu kızların kokusuna bile laf ediliyor, çok tuhafıma gidiyor lan?

yok işte şöyle kısa boylu, şöyle koca arkalü, şöyle tipsiz böyle pasaklı bilmem ne diye devamlı giydiriyorlar hatunlara..lan ben anlamadım yani, bugün hala, şöyle sokağa çıktığım zaman, hatta işe gidip gelirken bile her yerde gayet hoş, sülün gibi hatunlar görüyorum.. hatta bizim arkadaşlarla aramızda mottodur yani "ulan ne kadarrr çok güzel kız var be agaaa" der birimiz.."aynen.. çok..çok var be abii" diye tamamlar öbürü.. acaba biz paralel evrende filan mı yaşıyoruz anlamadım,

kendi memleketinin kızına bu kadar laf eden başka bir ülke daha var mıdır bilmiyorum..bu arkadaşların, ya çevreleri çok kötü, ya da tipleri bozuk... ne diyeyim yani? aha işte, gittik geçen, daha 2 ay filan oldu, macaristana, ondan önce ispanyaya gitmiştim yine şirketle bir de amerikaya okanın yanına gitmişliğim var (spoiler olmaz bu yalnız, okuldan sonra ;) )

ben hiç bir ekstra özellik göremedim? hatta bence fazlası yok, eksiği var gibi sanki yabancı kızların.. neyse, tribüne oynuyor gavat demesinler diye kesiyorum burada, ama diyeceğim o ki, etrafınızdaki kızların, memleketinizin kızlarının kıymetini bilin, zaten en nihayetinde yine onlardan biriyle evleneceksiniz, belki onlardan birine babalık edeceksiniz.. onlardan biri size analık etti.. bunları unutmayın, popüler kültürün gazına gelip loserlerin kervanına katılmayın.. evet, kalabalık görünüyorlar ve sesleri fazla çıkıyor, ama içi boş bir kalabalık onlar, siz hayatınızı yaşamaya bakın..

türk kızıymış..sie..biz kimle düşüp kalktık lan o zaman bunca senedir? kimle seviştik, kimle el ele tutuştuk, kimi öptük, kimleri sevdik, kimlerce sevildik? ecinni miydi onlar??
ee işte beyler, "tanım yap, betimleme yap ulan!" ulan dediniz, yaptım işte, gördüğünüz gibi biraz tatsız tuzsuz..en azından bana öyle geldi, diyorum ya, insanları öyle lcd tv tanıtır gibi tanıtmak pek bana göre değil, ben daha ziyade ekranda oynayan görüntüyle ilgileniyorum.. bence siz de öyle yapmalısınız.. mümkünse, insanları fiziksel görünüşlerine göre, değil, zihinsel olgunluklarına göre sınıflandırın..

çok daha faydanıza olacaktır.

bu arada, şarkı paylaşamıyorum bir kaç gecedir, çünkü amk repertuvarını bitirdik neredeyse, biraz da ilerleyen günlere kalsın, şarkılar yerlerine denk gelsin diye paylaşmadım. yabancı da paylaşmıyorum, çünkü bir ara takunu çıkarmışım hakikaten, yerli müzikten, türkçe müzikten, bizim müziğimizden devam ;)

ilerleyen zamanlarda, istek gelen karakter olursa, onu daha da ayrıntılı tanıtabilirim hatırladığım kadarıyla, çünkü bugün hala görüştüğüm ya da kısa zaman öncesine kadar görüşmekte olduğum pek çok isim var hikayede, sorun olmaz.. hatta daha önce söylemiştim, tolga dediğimiz adamın eviyle evim arasında yüz metre var yani (:

hikayeye dönecek olursak...

aslında dönmeyecektim, ama en azından bir giriş yapalım istedim, bir sonraki gece için temel olsun,

ben, genel olarak bizim hikayeye uygun olan ortam orada olduğu ve dönen dolapların da yine oradan ateşleniyor olmasından ötürü bir süredir sadece canlı müzik gecelerinden bahsediyorum.. evet bunun farkındayım, hatta bilinçli olarak böyle yapıyorum, çünkü bizim hikayemiz, rotasına hangi yol uygunsa oradan ilerlemek zorunda, yoksa buralara bir sürü sıkıcı şey dolar ve hikayenin bitmesi 5-10 yıl filan sürer, game of thronesin yazarı gibi olurum sonra valla (: bir panpamızın sanırım @cancavci idi, sorduğu sorunun da cevabı aslında burada gizli, kendisi, "bütün kızlar da sana mı hasta aq?" tarzından bir şey demişti ehehe,

elbette değil, henüz bir justin bieber olamadım maalesef, bütün kızlar bana hasta değil, ama burada bahsettiğim bütün kızlar, evet, aramda en kötü ihtimalle arkadaşlık oluşacak olan kızlar..e zaten diğerlerinden niye bahsedelim ki? değil mi? "sevgili günlük, bugün yan masadaki kıza asıldım, ama kendisi beni giblemedi." ya da "sevgili günlük, bu gün merdivenlerin önünde bir kızı yaklaşık 10 saniye kestim ama bana topu topu yarım saniyecik bakarak gözlerini başka tarafa çevirdi" gibi cümlelerle nereye varabiliriz bilemiyorum (:

o nedenle en iyisi bunlardan bahsetmemek... iyi günlerimiz var, daha da olacak.. kötü günlerimiz oldu, daha kötüleri de olacak.. hayat, bilhassa benim hayatım, hep iniş çıkışlarla dolu.. asansör takım bochum fc gibiyim..bir sezon uefaya gidiyorum, bir sezon küme düşüyorum..

şimdiyse şampiyonlar liginde gruptan çıkma mücadelesi veriyor gibi hissediyorum.. artık kupayı mı alırım, yoksa kupa mı beni alır göreceğiz (:

okula gelecek olursak, elbette okulda da gelişmeler oluyor.. zaten bu canlı müzik geceleri atraksiyonlarının tadını çıkarın derim, zira dünyada hiç bir şey sonsuza kadar sürecek değil..

o cuma elifin evinde anca öğlen uyanıp, okula gidemeyince, begümle konuşamadık, ama daha önceden planladığımız üzere, kendisini bu gece misafir etmem gerekiyor..

begümden bahsetmiştim, gerek fiziksel gerekse ruhsal olarak.

neyse, şimdi ben gidemeyince bunu arayayım dedim..eve de geldim ama pestik gibiyim, duş aldım bizimkilerle laflaştım filan derken hava karardı aq..

aradım begümü,

dedim, böyle böyle konuşmuştuk, geliyor musun?

biraz triple karışık "ee seni okulda göremeyip ses seda da çıkmayınca, iptal ettin diye düşündüm" diye cevap verdi.

"yok ya ne iptal etmesi, zaten bana gelmen için öyle planlar yapmamıza filan gerek yok yani :p" (herkese aynı numarayı çekiyorum, kendilerini özel hissediyorlar)

"geç oldu ama ya bilmiyorum bugün iptal mi etsek harbiden?"

"geç mi oldu? kızım tavuk musun sen (: hadi hadi, hazırlan, yarım saate duraktan alıcam seni ona göre (:"

"yaaa (: yarım saatte gelemem, evden çıkmam o kadar sürer zaten!"

"amaan be begüm, düğüne mi gidiyorsun sanki allah aşkına (: ..tamam hadi 45 dakika olsun, bekliyorum bak ona göre"

"tamam tamam tamamm.. artık olabildiğince hızlı şekilde geliyorum bekletirsem kusura bakma (:"

"hadi bakalım"

telefonu kapattım.. gidip mutfağı kontrol ettim, iyi, abur cubur mevcut, içecek var, hatta cin bile var, ama onu kim içicek be arkadaş bari tekila, votka filan alsaydınız..

şöyle evi, odaları filan genel olarak bir check ettim, ne de olursa olsun, sonuçta misafir ağırlayacağım, dikkat ederim böyle şeylere, aileden öyle gördük.. (gerçi onlar misafirlerini gibmezler).

tolganın yanına uğradım, adam klagib pozisyonda, yatakta uzanmış, laptop önünde,

"napıyon lan p0rnocu?"

"iyi bea..ne p0rnosu amk, projeyle uraşıyorum.."

"olm çok yoruyorlar lan seni, hişş bak bu hafta sonu bir şeyler yapalım, sınavlar da yaklaşıyor, sonra kımıldayamayız.. azıcık hava alırsın sende hem, okey?"

"tamam aga bakarız ya..gibicem bu sene şunlarla uğraşmaktan telef oldum anasını satayım..şu dönemi bir atlatsam.."

"yaparsın be kardeşim, sana güvenim tam :p"

"eyvallah gülüm"

"benim arkadaşım gelcek birazdan, odadayız, haberin olsun dedim, gelebilirsin sende ;)"

"gene kimi gibiyon lan, iyice keraneye çevirdin evi ha"

"ahaha, yok lan normal arkadaşım bu, hatta gel mutlaka mola filan verdiğin zaman, tanışırsınız, belki hoşuna gider :p"

"yea yürü git allahını seversen (: ..tamam, sen rahat takıl ben mesajı aldım ;)"

"lan.. gibtirme mesajını ya..olm gibiş olacağı zaman söylemiyor muyum, sana mı kibarlık yapıcam aq, gelirsin işte diyorsak gel"

"tamam hacı bakarız ya"

"bak aq bak (:"

odama geçtim, bütün durumlar stabil..en iyisi bu boş vaktimi, henüz anılarım tazeyken yazarak harcayayım dedim, günlüğümü çıkardım, yazmaktan gevrekleşen eski sayfaları bir tarafa attım, ve gördüğüm ilk boş yaprağa, elifle geçirdiğim harika geceyi, kendi üslubumla aktarmaya başladım..
.. telefon konuşmasından yaklaşık bir saat sonra begümü duraktan aldım, minibüsten indi sırıtarak, hemen sarıldık öpüştük, güya acele gelecekti, ama gene takıp takıştırmış, süsü püsü yerinde..ah bu kızlar yok mu..

"valla apar topar geldim ya, çok mu beklettim :/ ?"

"yarım saatten açtık, ama sen gene bir saati buldun be kuşum? yok fazla beklemedim"

"neyse ya, iyi bak o kadar acele ettirdiğine göre bir sürprizin filan vardır herhalde :p"

"sürpriz benim işte? daha ne bekliyorsun x)"

güle laflaşa eve geldik,

bu benim odayı görünce hemen,

"ay çok soğuuk?!"

diye koyverdi,

"nasıl soğuk yani?"

"olm bu ne lan, doktor muayenehanesi gibi? x)"

hep halı yüzünden aq..eh be anne, dedik sana o kadar, yok kir tutar, toz tutar dedin koydurtmadın.. alıcam lan bir tane merinos halı, ama kaç para kim bilir, arkae girer diye korkuyorum..

"ne var ya, ne güzel ev işte.. beğenemediniz mi begüm hanım? iç mimar kesildi başıma artis.."

"tamam len hemen atarlanma (: ..ama fazla sade yani, baksana halı bile yook (aq) x)..sonra, çok derli toplu be, ben rahat edemem bu kadar düzenli yerlerde, öğrenci evi dediğin biraz incin olur ne biliym (:"

"sen incinlık istiyorsan alt katta bizim çocukların salonuna inelim, kendini bile kaybedersin valla (:"

"hıı ne diyordunuz oraya, oyun odası mı :p"

"aynen, oyun salonu, hatırlıyorsun bakıyorum? (:"

"herılt yani, dinliyorum seni, sadece şarkı söylerken değil, konuşurken de dinleniyorsun kıymetini bil :p"

"eyvallah (: sen geç otur, ben bir şeyler hazırlıycam, takılırız"

"gerek yok ya, uraşma"

"cık, olur mu? geliyorum beş dakikaya ;) bilgisayarı açabilirsin bu arada sen de"

gittim abur cubur ayarladım mutfaktan, tolganın odasına da bir kafa uzattım dediklerimi hatırlaması açısından

neyse, oturduk hatunla, bir yandan internette takılıyoruz, ayıptır söylemesi, ekşi sözlüğe filan bakıyoruz aq ne yapalım.. gerçi o zamanlar böyle gibik ergen irileriyle dolu değildi, şimdi kreşe döndü amk yeri..

begümle de epey şey paylaşmışlığımız olduğu için (ki kısa zamanda nasıl öyle kaynaştık ben de anlamadım, ikimiz de birbirimize güvenmiş olmalıyız ki bu derece açıldık karşılıklı) benim samimi arkadaşlarımla aramda olan jargona ve geyiklere hakim, zaten o yönde bir potansiyeli de var, gerçekten eğlenceli, kafa bir kız, laf lafı açtı ziyadesiyle..

benim kıza karşı bir duygusal düşüncem olmadığı için gayet rahat hareket edebiliyorum, yavşaklığın bini bir para (: o da bana ayak uydurunca gayet eğlenceli bir ikili olduk, yeri geldiğinde ciddi de olabiliyoruz, zira ikimiz de geçmişimize dair bazı acıları birbirimizle paylaştık, o zamanlar da her iki tarafın da iyi birer dinleyici ve avutucu olduğunu söyleyebilirim.

beyler, her ne kadar, "ateşle barut yan yana durmaz", "kızla erkek dost olamaz" dense de, bence herkesin çevresine böyle insanlar da lazım, tamam erkek adam elbette karı kızı düşünecek, ama bütün kızlara da yazamayız değil mi? bazılarına, özellikle de kafa dengi ve halden anlayan karşı cinsler, karşı cinsle ilgili duygusal durumlarda oldukça yardımcı, faydalı olabilirler.

o yüzden diyeceğim o ki, erkekseniz muhakkak kız arkadaşlarınız, dostlarınız, kız sanız da mutlaka erkek kankalarınız olsun, hani ilerde olur da şeytan doldurur, aranızda bir şeyler oluşmaya başlarsa da bonus olur aq fena mı? elin yabancısı, hiç tanıyıp bilmediğiniz tiplerle maceraya gireceğinize en azından tanıyıp bildiğiniz adamlar olur hayatınızda.

böyle kanka olarak başlayıp sonrasında sevgili olan ve gayet de mutlu olan tanıdıklarım var, hatta geçen yaz bunlardan bir örneğin düğünündeydim. yani böyle ilişkilerden de korkmayın, fazla edebiyat, takıntı, kuruntu yapmayın, sonuçta her şey olacağına varıyor, siz hayat karşısında giberken de, gibilirken de zevk almaya bakın..
http://fizy.com/#s/3wl268

bir yandan yer içer, bir yandan da konuşup gülüşürken, laf dönüp dolaşıp malum durumlara geldi (malum durum deyince de aklıma hep adet dönemi gelmeye başladı bu orkid reklamları yüzünden, sikicem),

ben biraz damardan girdim, senin gibi bir kızın nasıl sevgilisi olmaz filan diye gazladım bunu, eeyy anasını, ulan bir dokun bin ah işite döndü olay, bu bir başladı saydırmaya, "işte erkekler şöyle, erkekler böyle" bir ara bölüp, benim de bir erkek olduğumu hatırlattım, hemen, "sen farklısın" diyerek kaçmaya çalıştı, "niye ben totoş muyum?" deyip kaçmasını engelledim, hem de gülüp gevşedi biraz,

"amma dolmuşsun be kızım (: tamam biliyorum kötü anıların var ama, herkesin düştüğü hataya düşüyorsun sende, yani, biri, ya da birileri kötü diye, bütüün bir insanlığı kötülemenin ne gereği var?"

"öyle ama..ya bir insanın karşısına hiç mi düzgün bir adam çıkmaz bunca senedir? nerde alayı kolpa, züppe, gereksiz tip var etrafımda..biraz iyisine denk gelince onla da arkadaş oluyoruz işte ne hikmetse" deyip sırıttı,

"hee, eh cinsime edilen onca hakaretten sonra "biraz iyi" olarak sınıflanmak bile bir başarıdır :p"

"üff..öyle iğrenç adamlar var ki, bilmiyorsun tsigalko, bizim bölümün ortamı çok daha farklı sizinkilerden, mühendisliktekilerin en büyük derdi, filanca profun dersinden nasıl geçicezken, bizdeki züppelerinki filancayı nasıl yatağa atarızdan ibaret.."

"niye be, bence gayet iyi çocuklar da var, basket takımında filan, mesela o ilk tanıştığımız gün, senin sınıf arkadaşın filan..gayet iyi adamlar yani, elleri yüzleri düzgün, muhabbetleri düzgün?"

"e ama işte adı üstünde, "arkadaş" abi..ne yapabilirim?"

"o zaman sen şu, kankalarının arasından bir tane seçicen begüm ne diyim x)"

"haha, ben seçsem ne olacak? onlar beni seçmemişler bir kere?"

"nasıl yani?"

"ya zaten bana karşı bir şeyler hissetseler arkadaşım olmazlardı ki? olsalar da kalamazlardı öyle, misal sen? yanlış mıyım?"

lan muhabbetin dolaştığı sınırlara bak, mayın tarlası aq..

"bilmiyorum..haklı olabilirsin..belki de şeydir, biz erkekler, arkadaşlığı iyi beceriyoruzdur ama iş sevgili olmaya gelince sıçıyor olabiliriz..bir de o yönden bak..belki de o "düzgün çocuk ama arkadaşım" dediğin adamlarla da sevgili olmaya kalksan yine hüsran yaşayacaksın..misal ben? ((: evet biliyorum böyle konuşurken her şey iyi güzel ama, emin ol sevgilim olmak istemezsin yani x)"

"(: evet, farklı açıdan bakınca, sen de haklı olabilirsin..belki şu anda arkadaşım olanlarla da duygusal mevzular olsaydı onları da aynı şekilde yaftalayacaktım..niye be, bence iyisin gayet..senin sevgili halin de bundan farklı değildir (nah değildir) ama asılmıyorum baştan söyliyim x)"

"eyvallah (: ..yeaa işte, begüm, karışık mevzular bunlar..en iyisi ne biliyor musun? bu iyi arkadaşların, birbirlerine kendi çevrelerinden birilerini yakıştırması, şahsen ben senle sırf bu yüzden arkadaş oldu yani, belki güzel arkadaşlarından bir iki tane ayarlarsın diye :p"

güldü..şakalaştık..

tuhaf olan ne biliyor musunuz? lan ben hakikaten de gerçek menfaatimi söylüyorum kıza, o ise bunu espri olarak algılayıp gülüyor..

tam tersi, saklamaya çalışsan, daha beter ortaya çıkar, trip yersin, belki arkadaşlığın biter, ben ise, ayan beyan ilan ediyorum, ama gır gır konusu gibi görünüyor bu..

işin püf noktası bu olsa gerek beyler..aslında aklınızdan geçenleri, sanki geyikmiş gibi söyleyip, onların yarattığı baskıdan kurtulmak ve karşı tarafı iyice rahatlatmak..çünkü o da o sırada zavallı iç dünyasında,

"gerçekten böyle düşünüyor olsa bu kadar rahat söyleyemez" şeklinde yorumlar yaparak sözlerinizi şaka olarak algılayacaktır..

ama gerçekten böyle düşünüyoruz be beyler..ve açık açık söylüyor, uyarıyoruz bir de..

şimdi, biz mi suçluyuz? yoksa onlar mı saf? kararı size kalmış..

o ara tolga kapıyı tıklattı, gel dedim,

geldi, naber maber gibisinden önce benle selamlaştı, hıyar, sanki eve yeni gelmiş havası yaratmaya çalışıyor ahaha kıyamam sana ben utangaç prens,

begümle tanıştırdım bunu, 5-10 dakika durdu, muhabbet ettik filan, ben devamlı pas atıyorum tolgaya, o da gayet konuştu yani, kendini iyi tanıttığına inanıyorum.. nihayetinde, begümle tanışmış oldular işte, bereket versin.

daha sonra tolga ödev mödev deyip odasına geçti,

biz gene begümle baş başa kalınca imalı bir bakış attım tepkisini ölçmek amaçlı, bu da 1-2 saniyelik şaşkınlıktan sonra, hemen kaşlarını kaldırıp,

"noldu be? (:" yaptı

"hiiç" deyip bilmiş bilmiş gülümsedim kendi kendime.."işte bu da benim ev arkadaşım, kankam, can yoldaşım tolga (:"

kaşlar gene havada konuştu,

"evet.. memnun oldum..(: ..dersleri ağır herhalde, ödev filan diyor"

"öyle ya, bölümü de kolay değil.. düşün o kadar derslerle uğraşıyor, arada bir de benim kahrımı çekiyor üstüne (:"

"evet..(:"

"evet ne? (:"

"iyi yani..ne..ne gülüyosun lan kendi kendine..x)"

"ya şey be..tam muhabbetin üstüne denk gelince.. komiğime gitti (:"

"ne muhabbeti? ha şeyyy" deyip bu kahkahayı patlattı.. epey güldük, bu biraz kızardı..

"aynen öyle oldu ben onu şeyedemedim (:"

"ee tabi çocuğu görünce aklın başından gitti de ondan işte x)"

bu önce tip tip güldü,

"bir şey demiyorum tsigalko.. senden korkulur (:"

"hah onu bileydin işte (:"

gece yine güzel devam etti, begümün ırzına bir hasar vermedim bazılarınızın beklentisinin aksine, dedik ya olm, her şeyin bir raconu, her kızın, her insanın da bir yeri var, piç olucaz dediysek, tecavüzcü coşkun olucaz demedik..
http://fizy.com/#s/3wl265

saat gece yarısına doğru begüm ben gideyim dedi, kal diye ısrar ettim ama "çok acele geldim ya, başka zaman" filan deyince çok üstüne gitmedim, şimdi bilemezsin yani, kızsal bir takım mevzular olabilir, fazla ısrar etmemek lazım.

gene durağa kadar götürüp son minibüslerden birine bindirdim, böylelikle bu geceyi de noktalamış oldum..

kızın yanında çaktırmamaya çalıştım ama yorgunluktan ölüyorum beyler, ara ara gözlerim kapandı aq..

gidince hemen devrilcem, yarın cumartesi..akşam program var ama, artık akşama kadar da yatarım her halde..

yatmadan önce tolgaya uğradım gene, naber maber ayağına ama o benim sırıtışımdan amacımı anladı, buna rağmen aşk-meşk konularında üzerine gidilen insanın bilip de bilmemezlikten gelme agresifliğiyle,

"ne gülüyon olm bıyık altından lan?" diye payladı (:

"yok bişey be hacı :p ... eeh işte o da benim arkadaşım begüm" deyip kafamı aşağı yukarı salladım, ahaha, lan çok kılım ha, hani, kendimin karşısında kendim olsam yine gıcık olurdum x)

"iyi aga..memnun oldum..ne diyim... gülüp durma amk sikicem ha?"

kıkırdamalarımı bastırarak sordum,

"ee kanka..nasıl kız sence?"

"ne nasıl kız?..iyii? niye?"

utanan insan cümleleri (:

"yani, ne düşünüyorsun, ilk izlenim olarak, hoş mu?"

bu bir hasbinallah hareketi çekti,

"ya kendine mi düşünüyorsun yoksa ne bok yemeye çalışıyorsun anlamadım?"

"tolga siktirme şimdi mazbatanı, kız hoş mu değil mi onu söyle sen?"

"tamam he tamam güzel..hadi siktir git gece gece hesap makinesini götüne sokmadan"

"vay amk, sen hala mı çalışıyon lan?..olm o sınavlar bir kötü gelsin ben senin götüne bizim viledanın sopasını sokucam bilesin..hadi iyi geceler zıbarıyom ben, kolay gele"

"sağolasın, iyi geceler"

"ha, tolga?"

"ne?"

"yarın gelsene lan kafeye? hem bir mola vermiş olursun olm, stres atarsın..tamam mı?"

"olabilir ya, hele bir yarın olsun da"

"ol sallama bak, gel işte, oradan da gider bir şeyler içeriz kafa dağıtırız, valla böyle görünce korkuyorum seni lan..tamam mı?"

"tamam hadi yarın konuşuruz siktir git artık lan x)"

"iyi hadi kaçtım çav"

"çav amk"

http://fizy.com/#s/3wl269

ertesi gün, tahmin ettiğim gibi büyük ölçüde yatakta geçti, ikindi vakti kalkıp yemek ısıttım, tolga ne kadar yoğun olursa olsun yemek işini boşlamıyor sağ olsun, seviyorum bu çocuğu, karı olsa kuma olarak alırdım o derece.

program gece on da, hem tolgaya, hem de aşağıdaki zibidilere gelin diye telkin ettim tekrar,nurişi de alıp evden çıktım.

yarım saat evvelden gittik, hem biraz bizden önceki elemanları dinledik hem de sohbet ediyoruz, bir eksiklik dikkati çekti..

burçin yok?

sahnedekiler programı bitirdi, biz ayarlamalara başladık, ortam gürültü, sigara dumanı, loş ışıklar, kalabalık..ama benim aklım başka yere takıldı kaldı.. ara ara devamlı bakınıyorum etrafa, acaba diyorum başka yere mi oturdu? ama yok..neyse belki program başlamaya yakın gelir dedim..

başladık, tolgalar geldi, hatta sonradan nilay da geldi yine tipsiz arkadaşlarıyla ve beni şaşırtarak bir arada oturdular nilaylar ve tolgalar... kızlar gitti yanlarına neticede, nilaya helal olsun, delikanlı kız diye boşuna demiyorum..

biz çalıyoruz söylüyoruz..ama tadım yok beyler..tadım acı..bizimkiler ben ard arda slowları isteyince bir ara müdahale etmek zorunda kaldılar,

"olm öldürcen mi milleti, osman aga çalıyoruz okey?"

lan benim kadınım gelmemiş, ne osmanından bahsediyonuz siz..sikicem osmanıda agayıda..onu söyleyecek keyif mi var bende?

neyse, dedim, "önce biraz daha düşük tempoyla girelim, onu üstüne çalarız" haluk levent girdik bir tane..

molada bizimkilerin masaya gittik nurişle, ömerin manita gelmiş, o oraya gitti, ilkayın da kız arkadaşları varmış, o da bizi bir selamlayıp onların yanına gitti..

neyse oturdum ben, ama kafam zonkluyor..nerde bu kız aq?..masada herkes konuşuyor, gülüşüyor..ben dalmışım, nilay dürtükleyip "heeyo uyan dostum geldiik" diye çığırınca kendime geldim, bütün masa bana gülüyor o ara..

tolga hemen lafı yapıştırdı,

"adam aşık ya olsun o kadar dalgınlık (:"

hemen ooo lar yükseldi, nilay,

"ne? benim niye haberim yok? gebertirim seni valla kim o kız?"

"ya tolga..si..şımarıyor işte bea ne aşkı.." deyip güldüm sıkıntıyla...

"var var sende bir şeyler ama, dalgınsın bu gece, ifadeni alayım bir ara ;)"

"cık..cidden yok bişey, siz geldiniz diye heyecan yaptım o yüzdendir" deyip güldüm,

masa yeniden karışınca ben de bu baskı anından sıyrılmış oldum...

ama ya içimdeki baskı ne olacak?..

on gece, on beş gece üst üste geliyor hanım efendi,her gece saatlerce göz göze oturuyoruz, ama sonra pat! birden bire sırf geçen geceki olay yüzünden kesiliyor gelişler..bu kadar kolay mı yani? hemen tripler..havalar... daha arada resmi bir şey yokken bile bu denli tripkar ve acımasız olabiliyorsa, bu burçinin sevgililiği nasıl olur allah bilir..

gerçi olayı derinlemesi değerlendirince sonradan, aslında kızın haklı olduğu bariz... düşünsenize, hem önce o kadar yakınlık gösterip, ilgisine karşılık verip, üstüne bir de söz verdim, hem de kızı saatlerce göt gibi tek başına oturttum orda, üstüne bir de gidip, teselli ediyorum ayağına kız siktim (ki neyseki bu kısmı asla bilemeyecek)..hani, az bile yapıyor..yüzsüz gibi bir de gelecek miydi yani?

ikimizi de cezalandırıyor işte..bana, "vazgeçilmez değilsin" mesajı verirken, kendi dayanıklılığını da sınamış oluyor..ulan o değil de, ben ki, daha iki çift laf ettiğim kızdan bile numarasını isteyebilecek bir yavşaklıktayken, nasıl olur da bu hatunun telefonunu almayı unuturum lan?..e tabi, her gece her gece alışınca, o geceler hiç bitmeyecek biz de liseli aşıklar gibi her gün aynı yerde, aynı saatte, aynı ağacın altında, aynı gölgenin dibinde buluşacağız sandım..

ama bir diğer açıdan da bakınca, şöyle bir durum ortaya çıkıyor..bu kız, eğer cidden bu kadar kızdıysa bana ve bu derece triplere getirdiyse olayı, benden cidden hoşlanıyor demektir..

benden cidden hoşlanıyorsa,

bu öyle yatağa atıp geçilecek bir kız değil demektir..

bu öyle yatağa atılıp geçilecek bir kız değilse, benim, bizim kriterlerimize uymuyor demektir..

e bizim kriterlerimize uymuyorsa, benim bu kızla ne işim var lan o zaman?

hani başka kalp kırmak yoktu?
http://fizy.com/#s/3wl26a

vizeler yaklaşıyor...

oradan oraya gezerken, şarkıydı türküydü, kızlardı, play station maçlarıydı derken,

sonunda göte girecek şemsiyenin ucu göründü..okul dönemi olarak 3 ün 1 inde olmamız da pek manidar, acaba sınav sonuçlarım hakkında bir spoiler mi bu? (:

sınavlara bir hafta kala, 2 haftalık sınav dönemiz boyunca olan canlı müzik şedülümüzü yeniden gözden geçirmemiz gerekecekti, ama ilkayların fakültede sınavların bizden bir hafta sonra başlaması bu düzenlemeyi 3 haftaya çıkarmaya mecbur kıldı bizi.

neyse, gitti murat abiyle görüştük, uzun uzadıya yazmak istemiyorum ama epey zor oldu yeni programı belirlemek, yani adamın bize bir zorluk çıkardığı yok ama sonuçta tek grup da biz değiliz ki? bizden başka 4 tane daha sahne var. düşünün işte beyler siz kafenin olayını, yaptığı ciroyu, adam 5 ayrı grup çıkarıyor, çarşamba hariçti sanırım, 6 gece canlı müzik var..onun götürünü hesaplayın, bir de getirisini hesaplayın..ne paralar dönüyor siz anlayın..ee, sik kadar bardaktaki çaya 1,5 lira verdiğini göz önüne alırsan adam oraya duman'ı bile getirir istese..

neyse,sınav döneminde yeni programımız, üç hafta boyunca, haftada tek gün, sadece cumaları,gece performansı. kıyak oldu cuma olması, çünkü hem hafta sonları bize kalacak çalışmamız için hem de sınav haftaları bitiminde, eğlenmiş, eğlendirmiş, stres atmış, stres attırmış olacağız, eyvallah.

sınavlardan önceki son perşembe var şimdi önümüzde,

ulan hiç de çalışmadım be arkadaş, hani önceki senelerde de öyle günü gününe asılan bir öğrenci değildim ama, yine arada bakıyordum..bu sefer, harbiden çok boşladım..tek güvencem, dersi, derste iyi dinlemem ve anlamam, bu sebepten, en azından şimdi koca slayları 2 gecede çalışırken sağdan soldan çağrışımlar olacak aklımda, belki biraz daha hızlı ve rahat ilerleyeceğim..yoksa elde avuçta bir şey yok, siki tuttuk ki ne tuttuk..
..okulda günler güzel geçiyor artık, bir zamanlar bırakın sohbet etmeyi, selam verecek adam dahi bulamadığım o bok yuvası, şimdilerde gözüme o kadar da kötü gözükmemeye başladı..ama işte, her şey kendini tanıtmakla ilgili be beyler,

ben sonradan kimle tanışıp muhabbete başladıysam sınıftan, hepsi bana "sen çok soğuk görünüyordun dışardan, hatta başlarda o takıldığın grup filan çok havalıydı" diyerek bir nevi bunca zamandır neden tanışıp konuşamadığımızın bahanesini sunuyorlar. lan amk, hadi ben soğuktum bilmem neydim, sen neydin sanki? amk özgüvensiz, büyük şehir görünce sapıtan kezbanlarından, barzo pokemonlarından başka bir şey değildiniz sizde..hem siz, benim neler yaşadığımı biliyor musunuz lan? he?

ilk bir, bir buçuk sene hakikaten çok kötüydü biliyorsunuz.. yani, tamam ben zaten sıkıntılıydım eyvallah ama, etrafta da cidden doğru düzgün adam yoktu.. şimdi mesela, sınıfın erkekleri filan da daha bir insan görünmeye başladı gözüme, bilemiyorum, ya ben alıştım onlara artık, ya da onlar geçen 2 küsür senenin ardından biraz alıştılar ortama.. hayır, böyle söyleyince "artis tsigalko" yaftasını yapıştırmayın, harbiden öyleydi beyler, eminim sizin de başınıza gelmiştir böyle durumlar, hiç bir alamayacağınız ve hiç bir şey veremeyeceğiniz, düşünce yapısı ve kültür seviyesi olarak sizden geride olduğuna inandığınız insanların arasına düştüğünüz olmuştur.. sizinkinin tek farkı, belki bir arkadaş ortamında, bu hırbolara bir kaç saat katlanmak iken, benim bunları yıllardır çekiyor (aslında çekmiyor, çünkü siklemiyor) olmamdır.

neyse, bu dallamalar bile adam oldu, ara ara konuşabiliyoruz en azından, üst üste üç pas yapmaya başladılar nihayet..

sınıfın kızları hakkında zaten epeyce yazdım, benim için iyi ve kötü anlamda özel olan bir kaç tanesini ve ağır derecede asosyal olan bir kaç hatalı üretimi çıkarırsanız, geriye kalan tayfa (ki nereden baksan 35-40 kız eder) tipik, bildiğimiz kızlar işte, sokakta kafede, otobüste, sahilde görebileceğiniz normal insanlar..ve evet, hepsi de normal insanlara yakışan bir şekilde iki yüzlü ve ortam düşkünü.. öyle tabi, normal bir insan olmanın gereği bu..artık günümüzde iyi niyetli ya da dürüst olursanız direkt enayi damgası yiyorsunuz, anormal olan siz oluyorsunuz..

normal bir insan olmak istiyorsanız, menfaatçi, biraz yalancı, bir miktar da şerefsiz olmanız şart, yoksa barınamazsınız.. barındırmıyorlar..

işte bu normal kızlar, yani zamanında "soğuktun bla bla bla" bahanesini dayayıp benim yüzüme bile bakmayan kızlar, şimdi artık etrafımda bir çeşit canlı kalka görevi görüyorlar.. sınıfın fan boy u olup çıktım amkların yüzünden..eh, kadınları sevdiğim için hoşuma gitmiyor da değil ama, bu durumla, yavşaklık arasında ince bir çizgi var, işte o çizgiyi zaman zaman fazla zorlamaktan dolayı memnuniyetsizim..

ne zaman ki basketti bilmem neydi, sosyal olduk, biraz kafamızı aşk-meşk-duygusallık işlerinden kaldırdık, hele bir de onun üzerine bu sene canlı müzik dalgasına başladık, ooh, değmeyin havamıza aq..lan ben o sikik halimle, ruh gibi dolaşırken bana "havalı" diye kaltaklar, o zaman ki yanıma yanaşamadınız (güya) şimdi nasıl yanaşabiliyorsunuz aq?

ben, beeeen, koskoca solist tsigalko ulan? he? çok havalıyım, çok arrizzim şimdi, asıl şimdi öyleyim? şan, şöhret, para, karizma bende? şimdi nasıl yaklaşabiliyorsunuz bana??

ironiyi bir tarafa bırakırsak, size "zamanında dışardan bakınca çok havalı, cool bilmen neydin, o yüzden yanaşamadım" diyen kızların kesinlikle yalan söylediğini bilin.. hatta ima ettikleri şeyin tam tersi bir durum olduğunu filan düşünün derim,
çünkü kızlar, iddia ettiklerinin aksine, böyle cool, havalı çocuklara yaklaşamamazlık etmezler, tam tersine "yapışırlar".

zira bu onların doğasında var..her zaman en karizmatik, en etkili, en gözde erkeğe yakın olabilmek, onunla en azından sohbet edebilmek..bu bile, diğer dişilere, bundan muaf dişilere hava atmak, caka satmak için yeterlidir.. hele bir de o çocuğun yakın arkadaşı, hele hele sevgilisi filan oldularsa var yaaa..off.. onlardan kraliçesi yok bu dünyada..siz, k"ız arkadaşım güzel lan, ne güzel kızı koluma taktım ehehe" diyerek hava attığınızı sanıyorsunuz ya, emin olun, onun sizinle, hemcinslerine attığı havanın on da birini bile atamıyorsunuz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder