BU SİTEYİ UNUTMUŞTUM GEÇEN GÜN DENK GELDİM.
SİZLER İÇİN İNDİRME DOSYASINI PAYLAŞIYORUM.
BUYRUN EFENDİM.
http://s2.dosya.tc/server3/olyq51/Nasil_pic_oldum_1.pdf.html
Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Tüm Partları
23 Kasım 2016 Çarşamba
5 Ağustos 2014 Salı
Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 55
..perşembe günleri...
istisnasız en nefret ettiğim gündür perşembe günleri.. kara perşembeler... hatırlarsınız.. bunun için gayet iyi nedenlerim var..
işte bir başka, keyifsiz, perşembe daha.. sınavlardan önceki son haftamız, akşam programındayız..
ne güzel, çalıyor, eğleniyorsun işte diyorsunuzdur..ama öyle değil.. çalıyor, söylüyor, eğlendiriyoruz ama..ben yine eğlenemiyorum..
burçin yine yok...
o gece artık iyice sinirlenmiştim içten içe.. gece kendimi muhasebeye çektim..
ne olur lan sana? dedim..ne bu haller..ne oldu? aşık mı oldun aq?..salağa bak.. gerizekalı..mal..
kendime, daha üç beş muhabbetlik kadar tanıdığım bir kızın beni bu kadar karıştırmasına izin verdiğim için kızdım.. burçine, bu gereksiz liseli tavırları için kızdım..ne oluyor yani gelmeyince anasını satayım? kimi cezalandırıyorsun?..
böyle cebelleşe durayım, şeytan yan taraftaki divanın üzerine tünemiş şekilde beni izliyordu..
gül gül aq..gül içinden diye düşündüm..
ama kızıl gözlerinin ciddiyetle parıldadığını görür gibiydim sanki.. konuşmasını bekledim..
"kendini fazla sıkıyorsun?" dedi..
"kafam bozuldu ya..hareketlere bak aq.."
"evet fena değil.. aslında kızı takdir etmedim desem yalan olur.. önce, sabırla bekledi ve resmen zorla senin, onun ayağına gitmeni sağladı.. sonra seni gevşetecek ve varsa bir defon, ortaya çıkaracak şekilde rahat bir muhabbetle tanışmayı başlattı.. neyse ki sen orada ne mal olduğunu belli etmedin, bu da seni takdir ettiğim kısım.."
"anlat anlat.. kendimi başkasının ağzından dinlemek hoşuma gidiyor.. sonra ne yaptım ben sayın çok bilmiş?"
"(: ..sonra muhabbeti biraz ciddileştirip seni gerçekten tanımak istedi.."
"hayır, işte burada yanılıyorsun.. muhabbeti ciddileştiren bendim.."
"sadece senin öyle sanmanı sağladı..bir masada muhabbetin konusunu erkek seçse de, havasını her zaman kadınlar belirler.. sıkıyorsa o havaya uyma..en küçük bir mimikten, bakıştan, atlanan ya da geçiştirilen bir gülümseme anında bile ayarı anında alır ve onun istediği gibi konuşmak zorunda kalırsın.."
"iyi..o zaman biz boşuna uğraşıyoruz? gibtirip gidelim? sen de gibtir git..ben de gidip ayçadan özür dileyeyim, en azından düzenli gibişiyorduk.. öyle devam ederiz o sıkılana kadar.. bırakalım yani.. madem elimizden bir şey gelmiyor bu "kadın" lara karşı, hiç zorlamaya gerek yok?"
"sakin ol tsigalko.. daha sakin..her şeyi bir anda elde edebileceğini sanıyorsun, fazla aceleci, fazla agresifsin.. oysa ben, benim çizdiğim zamanlamaya uyduğun takdirde, geç de olsa, güç olmadan istediğin şeye ulaşacağını garanti ediyorum sana.."
"peki.. peki..sen biliyorsun.. tamam..o zaman şimdi ne tak yiyeceğim? yiyeceğiz?"
"öncelikle aceleciliği bırakacaksın.. daha sakin.. sana işin en kolay kısmında başladığını ve basamakları çıkmanın gittikçe zorlaşacağını söylemiştim..her kadını ayça gibi kolayca eve, yatağa atabileceğini, ya da elif gibi piyangoların haftada iki kez düzenli şekilde vurmasını filan bekliyorsan, tavsiyem bu beklentinden vazgeçmen... binlerce, on binlerce, hatta milyonlarca farklı kadın tipi ve karakteri var.. beş parmağın beşi bile bir değilken.. kadınları nasıl olur da tek bir başlık altında toplayabiliriz?"
"hmm.. yani, bu burçin..zor kadın öyle mi? zorluk bu mu yani? bu saçma sapan hareketlerle mi zorluk derecesi yükseliyor?"
"hayır burçin sadece senden hoşlanmış ve seninle uzun vadede prim yapabileceğine inanan bir kız.. ipleri kendi eline almak istiyor..bu nedenle, senden gelecek her türlü aykırı harekete asla taviz vermeyip bu tarz yöntemlerle kendince mesajlar verecektir.."
kafam karışmıştı biraz..
"yani.. bana aşık olduğu için ya da benle ciddi düşündüğü için değil bu yaptıkları?"
"hahaha..bak.. tsigalko..özgüvenini zedelemek istemem ki bu bizim en büyük kozumuz, sana ilgi gösteren ve bunu yaparken ağırdan alan her kadının sana aşık olduğu gibi bir yanılgıya kapılmaman lazım.. hayır..aşk filan yok.. aşkı öyle kolayca bulamazsın zaten..ve henüz sen de hiç tanımadın aşkı.. karşındaki kadın, güzelliği sayesinde etrafında dönen onlarca adama sahip zaten, ama o, senin diğer tüm bu adamlardan daha gözde bir yerde olduğuna kendini inandırdığı için, seni istiyor.. tamamen arz-talep meselesi.."
"aşık olmadığım konusunda emin olma derim.. bilirsin.."
"kesinlikle eminim tsigalko.."
"ama.. ayş.."
"tamamen beklenen bir kıvılcım..bir saplantı ya da.."
"o zaman neden bu kadar yırtıyorum kendimi ondan intikam almak için?"
"çünkü bu senin karakterin (:"
"saplantılı ve piskopat olmak?"
"eh..fiziksel olarak zararsız, duygusal açıdan yıkıcı bir piskopat belki evet.."
"peki.. burçine dönelim.. plan nedir?"
"onun kurallarına göre oynamak..en azından öyle olduğunu sanmasını sağlamak.. aksi takdirde tsigalko, ava giderken avlanacaktın neredeyse... şimdilik yapabileceğin bir şey yok.. bekleyeceğiz..zamanı geldiğinde ise, ağzından çıkması gereken sözleri ben kulağına fısıldayacağım.. yapman gereken hareketleri ellerinden tutup ben yaptıracağım ;)"
"... iyi.. sabrediyoruz..fazla havaya girmiyoruz... ve sana güveniyorum?"
"aynen öyle (:"
"sonuncusunda biraz sıkıntılarım var ama neyse.."
"hep böyle esprili olman bir avantaj tabi (:.."
"heh.."
http://fizy.com/#s/1f9xta ahahaha
hafta sonu bizim tayfayla sınavlar öncesi son son bir oturalım diye bizim pub a gittik..epey de olmuş ha beraber gelmeyeli anasını satayım..tabi ana gündem maddesi sınavlar olunca bardaklara fazla abanıldı, bense farklı bir yol izleyip (tak yolu) beş dakika içinde üç shot yaptım..allah bereket versin..kayıkta gibiyim..ananı gibiyim, düşücem lan kayıktan... lan..
muhabbetin ilk bir saatlik bölümünü hatırlamıyorum ama yüzümde salak bir sırıtışla bizimkilerin geyiğini dinlemişimdir muhtemelen..
"vay be..iki aydan fazla oldu lan..hep beraberiz aq (: şu an dünya üzerinde olmak isteyeceğim daha iyi bir yer yok lan..iyi ki varsınız muallakler..hayatımın anlamısınız.." (bu sözler 4. biranın üstüne tolganın ağzından çıkıyor x) )
bardaklar tokuştu, hepimiz iyice gevrekleşmişiz..
sınavlar konuşuldu tabi, dedik ya günün ana gündem maddesi,
tolga bini bol bol taşak geçti benle, "arkaünden kan alacaklar aga" minvalinde..ama harbiden de öyle yani, dedim la neco,
"olm çalışalım yarin demi? ne zaman ilk sınav bizim?"
"ahaha..aga..başlıyoruz işte pazartesi ısı ile?"
"hadi ya..lan daha takvimden haberim yok..çalışırız ha?"
"çalışırız kanka da, öyle bir günlük çalışmayla olacak iş değil yani (:"
"yok yea..ben dinledim derste de biraz yea.."
tolga,
"olm ısı aktarımı işte lan, aktarcaklar sana zuhahah, gavur amı gibi yanıcan adgdsgfsdg"
"gibtir lan..inek oldu bu da başımıza haa"
alper,
"abi ben de yardım ederdim sana ama malum alt sınıfım yani, bilemiyorum şimdi müfredat nedir :p"
"gibtirin lan..acımayın lan bana..acıyan gözlerle bakmayın"
kahkahalar..(gülüşmeler :p)
yılbaşı konuşuldu sonra..eh ona da bir şey kalmadı, şimdiden içimiz içimize sığmıyor..lan ne güzel şeyler böyle yılbaşıdır bilmem nedir..böyle arkadaşların, sevgilin vb. varsa, bu tip sosyal günler senin için yılın en güzel geceleri olur..ve ben de inanıyorum ki benim için de bu geçerli..hiç kimsem olmasın, ailem ve aha işte bu yanımdaki dallamalar olsa yeter lan..bu adamlarla cehenneme bile gidilir, orada bile eğlenilir..
zaten böyle olmalı, böyle yaşanmalı gençlik dediğin be beyler..öyle bir kızın peşinde sürüklenilen seneler..ders başında geçirilen günler..evde, mal mal pc başında harcanan, öldürülen zamanlar..yazık lan bu saatlere, dakikalara? ulan bir daha mı geleceksiniz dünyaya? bir daha genç olabilecek misiniz? mümkün değil..o zaman, diyeceğim o ki, eğer imkanınız da varsa, yazık etmeyin şu ömrünüzün en güzel zamanlarına..eğlenin..gezin..çıkın dışarıya, takılın lan..fazla değil, bir tane kafa adam yeter..eh o kadarını da bulursunuz her halde..gidin, oturun bir kafede, ne bileyim, yürüyün sahilde, kordonda ya da gezmelik yerlerde..insan görün, insanlar sizi görsün..öldürmeyin yılları sanal ortamda, geçmesin saatleriniz telefon ekranlarının başında..yazıktır..
gezin..dolaşın... görün, gösterin kendinizi..hem göreceksiniz..hem de sizi görecekler..anlatabildim mi? insanlar, varlığınızdan haberdar olsun..tamam siz, kendi içinizde, en mükemmel, en anlayışlı, en kültürlü, en zengin, en gönlü zengin insan olabilirsiniz ama, bunu insanlar bilmedikten sonra bir kıymeti yok ki? şu bankta sevgilisiyle el ele tutuşmuş oturan eşek tıraşlı adamın ya da kolunda manitası ağzında sakızı, elinde luois vuitton dan çantasıyla sallana sallana dolanan kızın neyi fazla sizden? sizden daha mı akıllı? daha mı güzel, yakışıklı? daha mı iyi kalpli, anlayışlı?
hayır değil..ama belli ki sizden daha sosyal..
o yüzden bilhassa böyle günlerden kaçmayın, bunları sosyofobi haline getirmeyin..hayatım boyunca sadece 3 sevgililer gününde yalnız değildim..ama hepsinde de çıktım, gezdim, benim gibi sap arkadaşlarımla takıldım, hatta grupça muallak olduğumuza dair espriler döndürüp kendimizi dalgaya aldık, yeri geldi kızlı erkekli çıktıysak, bunun üzerinde yakıştırmalar yaptık birbirimize, bir günlüğüne sözde sevgili olduk, hayali anlaşmalar yaptık..her şekilde, her koşulda, toplumdan kendimizi soyutlamamayı bildik..
soyutlamayın lan kendinizi..gidin karışın... denizin dalgalarına bırakır gibi bırakın kendiniz..açık kollarınızı da..başınızı yatırın geri..
elbet bir karaya vuracak, demirleyeceksiniz bir limana..belki de, hayatınızın sonuna kadar sizinle olacak birileri karşılayacak sizi oralarda..
http://fizy.com/#s/2b4f8m
..kaloriferleri yaktık beyler..kış, "ben geldim lan artık ayıoğlu ayılar" dedi..biz de sike sike yaktık..
hem gürül gürül yanan kaloriferler hem de masa başında, teksirlere, föylere baka baka kendimi kasmaktan dolayı ısınan motorumun yaydığı sıcaklık derken, buram buram terliyorum anasını satayım..geceleri rüyalarımda formüller, tanımlar görüyorum..öyle bir yüklendim ki..hiç bir işimin insanca olmadığı gibi, ders çalışmam da öyle değil..12-14 saate varan sürelerde çalıştığım öyle ki, artık sınava yorgun, bitmiş şekilde girdiğim günler oldu..
ilk hafta itibariyle diyebilirim ki..evet, biraz sıkıntı var..özellikle ısı aktarımı kesinlikle götümde patladı..ondan eminim..temel işlemler de sıkıntılıydı ama diğer 4 sınavdan en azından baraj notunu alırım diye umuyorum..haftaya biraz daha rahatım, kaldı üç sınav..
öyle ya da böyle, cuma günü geldi..
beyler davulcu çıktı lan, ben masayı kurayım..gene gelip devam etmeye çalışacağım..gelemezsem de şimdiden vedamı edeyim, iyi sahurlar herkese ;)
http://fizy.com/#s/1ah56e
ne demiştik en son? evet cuma günü..
sert geçen ilk vize haftasının son günü..bu gece yine hem eğleneceğiz-stres atacağız, hem de eğlendireceğiz, bir de üstüne para veriyorlar bize lan ahaha (:
neyse,
her zamanki gibi yine daha kafeye girer girmez gözlerim burçin i aradı, kendi kendime yaptığım onca telkine rağmen kızı aklımdan atamıyorum..
akşam çalan grubun işi bitince, biz gece programı için sahneyi ayarlamaya başladık, bende yine dalgınlık var biraz ama artık o ilk seferler gibi moralim bozuk değil..ee, insan evladı işte, her şeye alışıyor..varlığa da alışıyor, yokluğa da alışıyor..tuhaf bir yapımız var vesselam..
işimizi neredeyse bitirdik sayılır, bir kaç dakika sonra çalmaya başlayacağız, benim sırtım dönük masalara, soketleri kontrol ediyorum, nuriş seslendi, "aga..aga, tsi.."
"he?"
"bi arkana bak çaktırmadan"
güya çaktırmadan dedi ama ben hıyar gibi döndüm hemen, önce ne olduğunu anlamadım,böyle bizimkilerden biri haince arkadan yaklaşmış şaka filan yapacak sanıyorum, tam yeniden nurişe dönüp bir şey yok diyecektim ki sol köşede, genelde oturduğu masalardan biraz daha yakında, burçin i gördüm..
bir kaç saniye geçmiş olmalı ben bakadururken..o da baktı sahneye doğru, beni öyle yarı domalmış, şamdan a poz veren mankenlerin kameraya fokuslanması gibi, kendisine odaklanmış halde gördü..bir iki saniye de o göz göze gelme anıyla geçmiş olmalı, sonra karşısındakine döndü tekrar gözleri..
karşısında ki? yabancı değil..sarışın nilay, her zamanki kankası yani..
onca zaman sonra geliyor..ve bu kez yalnız değil..
mesajlarr..mesajlar..ince mesajlar..en sevmediğim haller ve hareketler..valla başka hatun olsa, çoktan sikimden sallayıp atmıştım kenara ama, niyeyse bu mal ve tribal hareketlerine rağmen, burçin e karşı aynı acımasızlıkta olamıyorum..
"nuriş, aga işimiz bitti sayılır, bir kaç dakikaya başlıyoruz, ben şu hatunun yanına bir uğriyim ha?"
"tamam aga, sen gelince başlarız, fazla takılma ;)"
annesinden cips parası kopartmış çocuklar gibi neşeyle, hızlı adımlarla kızın masasına doğru meyletmiştim ki kulağımda bir ses fısıldadı yeniden,
"acele etme..salak.."
tamam lan..ne baarıyosun..
tamam..ağır adımlarla..cool olucaz..okey..
masaya yaklaştım, ben yaklaştıkça, tıpkı masalarına ilk gelişimde olduğu gibi, burçin, gözlerini irileştire irileştire izledi beni..ama bu sefer, o zamanki pozitif aurası var..
tribe hazır olun..hem de çifte tribe!
"selamlar" dedim playboy gevrekliğinde bir ses tonuyla (ya da ben öyle sanıyorum)..nilaya odaklandım hemen, onun üzerinden giricem, kız zaten başından beri bana karşı çok sıcak sağ olsun, yine öyle oldu, o da hemen gülümsedi, selam melam, "gel öpeyim" dedim öptüm,
olumsuz bir durum yok gibi takılıyorum ki zaten yok yani bence.. neyse sonra burçine döndüm,
"hoş geldiniz hanımefendi?" deyip elimden geldiğince imalı gülümsedim..
"hoş bulduk" dedi bıyık altından soğuk bir gülümsemeyle,
sonradan düşündüm de, aslında nilayla gelmesi benim avantajı olmuş.. şimdi tek olsaydı, bir sürü surat.. ağır ithamlar, veya siklemezlik yaşanabilirdi..ama şu an, en kötü ihtimalle, nilayla iki laf çevirir, iyi eğlenceler diler ve giderim..
"ne zamandır yoktunuz hayırdır?" dedim yine yavşak yavşak sırıtarak, diyorum ya, bana göre her şey süt liman.. burçin ise o gece saatlerce masada tek başına oturtuluşunun acısını çıkarmanın peşinde..
nilay konuştu,
"oldu öyle işte (: yoğunduk, sınavlar filan :p"
"hadi ya, sizin sınav döneminiz, geçen haftalarda mıydı? her fakültenin farklı sanırım?"
"yok aslında bu haftaydı sadece, ama öncesinde çalışıyorsun biraz tabi, kampa aldık kendimizi" deyip "demi kız" dercesine burçin e baktı onaylaması için..
ama burçin biraz daha farklı bir gezegende o an..masadaki çakmakla oynuyor, diğer elinde yine sigara..bok iç aq..
"özlettiniz kendinizi ama ya, bir daha böyle olmasın, önce alıştırdınız (: siz olmadan söyleyemiyorum yaw"
hahaha ha..ha..ne komik esprilerrr, latifelerr... amk.. bazen cidden çok banalleşiyorum..ama kızların da hoşuna gidiyor ne hikmetse..hem böyle mal adamları pohpohluyorlar sonra da, "adam gibi adam olmalı, beni tışıyıbilmiliii" filan diyorlar hayallerindeki erkek için..
de get..
basbayağı şaklaban arıyorsunuz işte siz.. paso geyik yapsın.. devamlı imalı konuşsun..hep oyunbaz olsun.. belden aşağı muhabbet etsin.. güldürsün..gezdirsin..ah gidi ah..
benim o salakça esprili cümlelerimden sonra ikisi de güldüler.. burçin de güldü..bu iyi.. kaleyi verdik ama veziri aldık sanırım..
"aslında bu son gelişimiz olabilir" dedi hemen ardından burçin..
şaka mıydı bu?
yoksa gerçek mi?
anlayamadım mimiklerden..ama beni buz kestirmeye yetti.
"neden?" dedim, sözünü yarı yarıya ciddiye almış bir şekilde, "yoksa daha iyi müzik yapan bir yer mi keşfettiniz?"
"öyle de denebilir aslında.. buraya gelmek için pek bir nedenimiz kalmadı" dedi sallana sallana,
"hıı.. daha önceki nedenleriniz neydi ki? :p" deyip güldüm, nilaya bakıp destek almaya çalıştım.. işi gırgıra döndürmeye çalışıyorum.. şaka olmalı bu zaten.. öyle değilse bile, bir şakaya dönüşmeli..
"vardı işte.. kendimizde nedenlerimiz" deyip kısa bir gülüşme yaşadılar..
yok be abi.. ciddi değil.. basbayağı blöf yapıyor yüzümün halini görmek için..ben de malzemeyi verdim vericem hani..
fazla gırgıra almış gibi davranırsam, bu sefer işi inada bindirip, "bizi ciddiye almıyor bu, almasını sağlayalım" ayağına bir kaç hafta daha gözükmeyebilirler..
ne yapsam lan acaba.. bana, gelende benim oynamaya alışkın olduğum "bilinmeyen-tutarsız" rolünü oynuyor hatun... ne bu? yeni bir strateji filan mı? düşmanı kendi silahıyla vurmak?... düşman mıyız ki?..
velhasıl kelam dostlar..
ben, o "bana hasta" "bana aşık" ve "bana dünden razı" kızların arasından çıkıp, birden bire böyle farklı ve en az benim kadar duyarsız hatunların arasına düşünce, birden bire avrupa da hezimet yaşayan türk takımlarına dönüşmeye namzet olmuştum..
farklı bir deniz.. farklı balıklar.. daha inatçılar.. olta kıran cinsten..
şimdi şeytanın demek istediklerini daha iyi anlıyorum.. elbette..farklı kulvarlar var..ne kızlar var ulan..ne ortamlar var.. öyle sınıfındaki, bölümündeki, kantinindeki hatunları kesmeye, kaldırmaya benzemiyor bu işler..
daha denizler var.. okyanuslar var..
bense yıllardır bir limana demir atıp kalmışım oysa ki..kendimi de barbaros hayrettin sanıyorum..
eyvallah şeytan.. mephisto..her ne boksan... eyvallah... rüyadan uyandırdın beni... denizlere attın..dev dalgaların karşısına çıkardın..iyi de ettik.. eyvallah..bata çıka yüzmeyi öğreneceğiz.. belki biraz su yutarız.. kusarız... susarız ama.. alışır bünyemiz? demi lan?..
kendimi apaçi gibi hissetim şu cümlelerden sonra..bir atara atar gidere gider, alayına isyan demediğim kaldı x)
dönelim o ana şimdi..
evet..ne demeliyim, nasıl hareket etmeliyim ki, hem kızı kaçırmayayım hem de karizmadan ödün vermeyeyim..
beynimde yüzlerce kelime anafor olmuş dönüyordu..
en sonunda çıkardım baklayı..
"peki öyle olsun... ama bu gece herhalde bana son bir şans vermeye geldiniz? ;) hı?"
güldüler gene, burçinin delici bakışları üzerimde sabitlenmişti..ne anlatmaya çalıştıklarını anlayamadım.. çok karmaşık... her zaman insanların aklını okuyan o çok bilmiş tecrübelerim..bu sefer işe yaramıyor..bu kızda yaramıyor işte..
"o zaman, size fikrinizi değiştirmeniz için elimden gelenin en iyisini göstermenin vaktidir (:" dedim, tekrar selamladım ikisini, üç beş şakalaşma daha..ve iyi eğlenceler deyip sahneye gittim..
bu gece coşmam lazım aga.. fena halde dolmuşum.. boşaltmam lazım..
nasıl ki burçinsiz ilk gecede slow komasına soktuysam kendim dahil herkesi..bu sefer de yordum diye düşünüyorum..
genelde canlı müzik kafeler iki türdür, birinci türde, grup, solist, çalar söyler..insanlar da öyle onu fon müziği yapıp kendi halinde takılmaya devam eder,
bu kafeler genelde daha elit klasman (gibi) ve daha yüksek yaş grubuna (orta yaş-emekli civarı) hitap ediyorlar
ikinci türde ise, o anın asıl olayı, yani gecenin ana teması canlı müziktir..yani, onu dinlemek, ona eşlik etmek için özel olarak gelinir..
neyse ki biz ikinci türe dahiliz de, öyle dinleyiciyle (müşteri işte lan) bütünleşmede sıkıntı olmuyor..zaten artık alışmışız, gelen tiplerin de yarısı bize özel geliyor, baya baya özel seyircimiz oluştu, allah razı olsun..
bu sayede çalıyoruz, söylüyoruz..eşlik ediyorlar, el çırpıyoruz, mini halaylar çekiyoruz oturduğumuz yerden..valla diyorum ya, ben dinleyenden daha çok zevk alıyorum söylerken, bir de para veriyorlar bunun için bana..ulan ben vereyim be üste para (:
molaya yakın http://fizy.com/#s/126s8y ı çaldık, şarkının genelini burçini keserek icra ettim, bir anlamda ona ithaf ettim..keyfi yerine geldi iyice..iyi be..ısıttık galiba yeniden arayı ha..şimdi molada da yanlarına gider üç beş geyik daha yaparım bu gelip gelmeme olayıyla ilgili, iyi iyi..olucak..
verdik molayı bir 12-13 şarkı sonra..
ben gene bizimkileri ekip (grup arkadaşlarımı yani) kızların yanına gittim..
tıpkı tahmin ettiğim gibi, bu konunun geyiği döndü, bunlar "hala kararsısız" filan diyerek hala gıcıklık verme peşindeler, ama çok da sevimliler, kızamıyorsun..
bir kaç dakikalık daha sohbetin ardından tekrar izin istedim..kalkmadan önce, nerden aklıma geldiyse, şeytan dürttü her halde, birden,
"kızlar, eğer buradaki eğlence kesmezse gece bir yerlere gidebiliriz? uyar mı size?" diye yumurtlayıverdim...
bunlar önce şaşkınlık belirtisi gösterdiler, birbirlerine baktılar..çaktırmamaya çalışıyorlar ama ben anladım..çünkü bütün duyu organlarım, reseptörlerim, ebemin amı filan, kitlenmiş durumda bu ana..ben de şaşkınım zaten öyle çat diye, daha iki üç masa muhabbetinden başka bir iletişimimin olmadığı kızları öyle aniden dışarıya davet edince..daha önce benzer bir haltı ayşen2 ye karşı yemiştim ve hatırlarsınız ki pek iyi sonuçlanmamıştı o olaylar serisi..
bunlar telepati yoluyla yaptıkları müzakereyi bitirmiş olmalılar ki, yine nilay konuştu..kız resmen ikisinin sözcüsü gibi oldu bu gece, zira burçin hanım kendini o kadar ağırdan satıyor ki aq..
"olabilirr..ama nereye gidicez?"
"ya..bu saatten sonra barlar açık olur..ama tabi bar ortamını sevmiyorsanız da bir şey diyemem.."
ezdim ;)
nilay hemen telaşla,
"yoo canım niye sevmeyelim de.."
"var bildiğim güzel yerler..ee nasıl diyim, nispeten daha insan gibi eğlenip muhabbet edebileceğimiz, pek fazla sevişme dönmeyen yerler"
ben böyle direkt olarak akıllarının altındaki şeyi dile getirince bunlar koptular..evet sikicem, gazozunuza ilaç atıcam diye korkuyorsunuz ama, korkmayın yani..bunu demeye getirdim kibarca..
"tamam.. o zaman..sizin şey bitince tekrar bir konuşuruz.."
"tamam, konuşalım bizim şeyy bitince :}"
"öff anla işte be (:"
"anladım anladım (:"
geldiğim gibi, aynı gazla sahneye döndüm..
gece sonunda, seks sonrası gibi tatlı bir yorgunluk ama aynı zamanda harika bir keyif duygusu hakimdi hepimizde (bak yazar burada, ben seks yaptım oradan biliyorum demeye getiriyor, yeme bu egoist tavırları ey okur! ;) )
çalanından söyleyenine, dinleyeninden eşlik edenine..
ya da bana öyle geliyor olabilir..ama sonuçta işi yapan biz olduğumuz için ve bizim çok hoşumuza gittiğinden dolayı, sanki herkes öyle hissetmiş gibi hissediyoruz.. belki de milletin sikinde değildir yani.. herkesin yaşam felsefesi farklı sonuçta..
"nuriş..aga?"
"tamam aga gene satıyorsun beni onu biliyorum, başka bir şey var mı? :p"
"hahaha lan ne adamsın.. öyle olucak valla gene ama..e sen de gel diyecem, beril filan diyorsun..gel lan işte amk, nolcak sanki grup sekse mi gidiyorum sanki, az içer, takılırız, insan tanımış olursun sende x)"
"hehe.. bilmiyorum ya..gelsem mi acaba.. senin işi şey etmiyim? gerçi o da arkadaşıyla gelmiş.."
"gel gel işte be amk.. beni iki tane vahşi kaplanın arasında yalnız mı bırakacaksın nurişim? yer olum bunlar beni, gel savun kankanı bak, kaçtır kaytarıyorsun zaten ;) sen de arkadaşıyla laflarsın işte.. kafa kız o da..bir şey olmaz korkma (:"
"iyi la..tamam geliyorum..amk beril duyarsa ağzıma sıçar ama, aramızda kesinlikle?"
"herhalde lan..ama sen de bu kadar kılıbık olma be hacı, alt tarafı iki muhabbet.. sanki keraneye götürüyorum ha."
"aga bi saatten sonra farkı kalmıyor ama oralardan x)"
"yok lan.. şeye gideriz o alperin götürdüğü mekan vardı ya geçen sene.. bizim berillerle filan tanıştığımız işte bee.. güzel değil miydi orası? aile yeri? :p"
"hahaha hee aile yeri (: ..iyi ya fena değildi orası.."
"tabi olm.. öyle ilk günden kızları zenci klibi gibi ortamlara sokup korkutmayalım.. gerçi ben de pek gelemiyorum ya öyle yerlere, ne öküz adamlar var..git evinde ye ne bok yiyorsan aq.."
"haha, tsigalko, sen bu gece tam havandasın yalnız, ruh gibiydin son bir kaç programdır, hacı galiba cidden hoşlaştın bu kızdan sen ha?"
sessiz gülümsemekle yetindim..
olm nuriş.. cevabından benim de emin olmadığım soruları sorma bana.. hıyar..
sahneyi ayarladıktan sonra kızların masasına gittik,
kafe daha 1 saat filan daha açık, o ara da da bunlar nurişi tanırlar, biz de arayı ısıtırız.. güzel güzel.. hadi bakalım, next levele geçiyoruz bu gece.. step 2..
geçtik bunların masaya.. kafe hala kalabalık sayılır.. insanlar az önce ortalığı birbirine katan grubun iki üyesinin aynı masaya atmayı başaranlar kim diye düşünmüş olsa gerek, bir kaç kafa döndü o ara bizlere doğru.. selamlaşmalar, gülümseşmeler.. sağ olun efenim.. çok tşk..
bir de zamanında bahsettiğim, hatta biri bizim ömere musallat olan fan girl tayfası filan var, neyse ki ben pek uğraşmak zorunda kalmadım onlarla, tipimi sevmemiş olabilirler, sakallar bazen işe yarıyor doğrusu.. hatta ilerde böyle kaçmak, kurtulmak istediğim hatunlar olursa (e malum, artık her çiçekten bal alan, kendi çapında piç olan bir adamız ya o yüzden) 1 aylık sakallarımı yanaklarına sürtmem yeter diye düşünüyorum hehe..
işte bu zaman zaman prim yapabilmek adına tehlikeli derecede özgüven gösterisinde bulunabilen fan girl tayfasının mini bir gazabına o gece uğradık efendim..
daha önce tanışmadığım ama 1-2 tanesinin yüzünü hatırladığım 4 kız bizim masanın önüne gelip dikildiklerin, henüz muhabbetin ilk dakikalarındaydık.. işte ben nurişi tanıştırıyorum, övüyorum filan hafiften geyik yaparak (: çok pis adam överim bu arada onu da belirteyim, bakın "överim" diyorum, başında "d" yok yani :p
geldi bunlar, önce bir şaşırdım, lan kim bunlar acaba tanıyor muyum? diye, ilk akşam ki mervenin olayına dönsün istemedim.. sonra arkamdan sövüyorlar..
ama tanımıyorduk.. tanıştık anasını satayım..el uzatmalar, tokalaşmalar, böyle con con konuşan ağzı sakızlı, bonus saçlı bir hatun vardı, bildiğin fok balığı amını yidiğimin..
hava dışarda 15 derece, altında mini şort var kekonun.. tanıştık..bunlar hala ayakta ama, alacaklı gibi dikiliyorlar masanın başında, hani, çıkıyorlarmış da, öyle bir uğrayıp, bizi hem tebrik etmek, hem de tanışmak istemişler..
hımm
ve ben de bunu yedim..
şu dişiler arasındaki savaşlar.. bitmedi arkadaş.. bitmez..siz, iki dişi, hem de bu çocukların has tayfasında olmayan iki dişi (has tayfamızı artık herkes biliyordur herhalde, tolgalar, nilaylar, dilaralar, beriller vb. onlar varken gelemezler, çünkü biz öyle iki muhabbetlik değil, yılların arkadaşı olduğumuz için, bizim kızlar bunları taşak geçerek öldürür orada) ne cüretle gecenin bu iki gözde insanını masanıza tek başınıza almak gibi bir gaflete ve bencilliğe düşersiniz?
işte biz de böyle gelir, sizin masanızda, adamlarla çatır çatır, sizi siklemeden tanışır, konuşur, yavşar ve gideriz! hahay, biz sizden daha güçlü, daha etkiliyiz!
... kafa yapınızı sikeyim..
yaşar iyidir piçler.. http://fizy.com/#s/1hxoh5
bir kaç dakika süren kuşatmanın ardından nihayet istediklerini almış olmalılar ki, son bir kez iyi geceler dileyip gitti con conlar..
masadaki kızlara tek bir laf etmediler..hatta, yok saydılar resmen..bizim burçin ve nilay da karşılarında 2 si tam yağlı olmak üzere 4 tane devasa kaşar peynirini görünce diyecek bir şey bulamadılar..ama belli ki dolmuşlar..kızlar gider gitmez ilk olarak nilay başladı,
"hıh..neydi bu şimdi yani?.." deyip gözlerini devirdi..
burçin yine fondan konuştu alçak sesle ağır ağır.."kaşar arar mısın işte.."
"kızlar tanışmak istemiş canım :p" dedim hemen yavşakça, "alıştık artık böyle şeylere x) star olmak da zor zanaat :p" güldüm..bunlar da güler diye bekledim ama beklediğim desibelde olmadı...
vay amk, ne var lan bunu bu kadar ciddiye alacak..koydu resmen kızlara..madem o kadar koydu, o zaman kızlar buradayken bir şey deseydiniz? şimdi misal, tam tersi bir durum olacak, benim masamdaki hatunlara böyle 4 tane barzo gelip, hiç beni siklemeden hatunlarla dakikalarca muhabbet ve yavşaklık edecekler..ben de öyle hıyar gibi izleyeceğim ha onları?..hiç acımam, lafımı sokarım..ha, laf yetmedi mi? eh, hiç tarzım olmamasına rağmen bu sefer kafayı sokarım..valla belli de olmaz bana..karadenizli adamım.. sikiveririm..
tamam sakinim (:
kızlar da bir süre bunun muhabbetini yaptıktan ve biz de mecburen "evet, tabi, haklısınız, kaşarlar, cık cık" tarzı gelişine vuruşlarla onaylama görevimizi yerine getirdikten sonra nihayet yeniden tanışma-muhabbet faslına dönebildik..
ne diyim, aslında iyi oldu, isabet oldu hatunların gelmesi..bunca zamandır kendini ağırdan satan ve aklınca devamlı bana cezalar kesen burçin hanıma da bir nevi göz dağı olmuştur..sana mı kaldık kızım? he? sana mı kaldık?...
ama sana kalsam iyi olur be..süper olur hatta... sana kalayım..sana kalayım be burçin..o kırmızı dudakları öpmeden mermer yanakları okşamadan, ipek saçları koklamadan bana huzur yok..sana kalayım..
gecenin son partı olsun, sahur is coming..
kafe kapanmaya yakın, biz de artık kalkmaya hazırlanırken teklifimi yineledim,
"kızlar, devam ediyor muyuz? şu, gecenin başında bahsettiğim eğlence konseptine dahil bakın bu program da :p öyle başka kafelerde, başka solistlerde bulamazsınız ;)"
garibim nuriş, olayı bilmediği için saf saf baktı.. içinden "acaba beni gene neye alet etti lan ben farkında olmadan" diye geçirmiş bile olabilir, ehehe
"bilmiyorum ki ya..epey de oldu aslında saat..(1 e geliyor amk tavuğu..)..sen ne diyorsun burçin?"
ağır abla, bir yandan çantasını toparlarken bir yandan da bize bakmaksızın cevap verdi,
"bence de geç oldu ya..başka bir akşam, biraz daha erken buluşup, belki.."
puff.. cümleye bakın beyler.. cümleye..içinde ne paradokslar, ne çağrışımlar, ne imalar barındırıyor.. geç oldu deyip, bizi reddediyor, arkadaşına arka çıkıyor güya (ki nilay aslında çoktan hazır, burçinin tek lafına bakar) ..başka bir akşam.. diyor..daha erken diyor, ""buluşup"" diyor! (benim de bir çikulatam olsa, benim de bir püskevitim olsa diyorrr!!!)..
yani, açık kapı bırakıyor.. umut veriyor.. buluşalım istiyor..
ama o sonundaki "belki"... hani virgülden sonra gelen... o "belki" nedir be gülüm.. allah için, nedir o belkinin işi orada.. amacı nedir..
geç oldu.. buluşuruz, belki...
ne oldu yani böyle deyince.. kolay kadın olmamış mı oldun?..beni peşinden koşturmuş mu olacaksın?..ipleri eline mi almış olacaksın.. bana, değersiz olduğumu mu hissettireceksin..naz..naz.. istemem yan cebime koy modları..
ulan nerden denk geldik o gece elife be..tamam, siktik soktuk, iyiydi, güzeldi ama..aga bu nedir yani..ben bu hatundan 20 dakikada yediğim kadar tafrayı 20 senede yemedim aq..
burçin...
beni şu an duymuyorsun ama sana ufak bir tüyo..
böyle hareketler, beni sana yaklaştırmaz.. uzaklaştırır..
beni sana bağlamaz, var olan bağları da koparır..
gözümdeki değerini arttırmaz, olan değerini kaybettirir..
hırçın bir dalgasın anladım..zor kadınsın onu da anladık.. ağır ablasın, eyvallah..
ama ben de çocuk değilim ki? beni "çocuk" sanan en son kişinin başına gelenleri benden dinlemek ister misin?..sahi, pek konuşmadık özel hayatlarımızdan..o kadar da deşmedik geçmişlerimizi..ben, seni korkutmayayım, iyi kızsın, demiştim ama, belli ki hata etmişim.. asıl korkutmam gereken senmişsin..
"iyi o zaman" dedim teslim olur gibi ellerimi kaldırıp,
"teklif var, ısrar yok.. sizleri sıkmak istemem (:"
bu kadar kolay pes etmemin şaşkınlığını yarım saniyeliğine de olsa okudum burçinin yüzünde.. hım... bu at koşmuyor.. koşması gerekti ama.. kovalaması gerekti? ısrar etmesi? yalvarması?..
"tamamdır" deyip gülümsedi nilay,
"başka akşam ;)" dedim tekrar..
nuriş dahil herkes, gecenin sonunun böyle olmasına şaşırmıştı.. hepsinin de şaşırmak için farklı sebepleri var tabi..
ilk defa, içinde burçin in olduğu bir mevzuda kendimi olayın tek hakimi gibi hissettim.. evet... bunca zaman seninkini oynadık, bundan sonra benim oyunum oynanacak.. işine gelirse..
kızları evlerine kadar götürdük.. zaten pek uzak değil, biliyorsunuz..
nurişe, taksiye binek mi dedim, farketmez aga yürüye de biliriz dedi..
yürüdük biz de..
bu bir süre sonra, sormak istediği soruyu tam manasıyla olamasa da sordu,
"aga, biraz.. acayiplik mi oldu ne? (:"
"öyle oldu be aga.. kızlar işte.. biliyorsun..bir saniyeleri, diğer saniyelerini tutmuyor.."
"kesin o masaya gelen hatunlar yüzünden.. trip yaptılar demi?"
"bilemiyorum.. herhangi bir şeye trip yapmış olabilirler, ama sonuç olarak trip yaptılar evet (:"
"iyi yeaa siktir et zaten.. benim de içim rahat değildi, hayırlısı oldu :p..gerçi sana biraz ayıp ediyorum böyle diyerek ama?"
"yok bea.. valla bilmiyorum aga.. tanıyorsun beni.. böyle hareketleri çekemiyorum... artistlikten değil ama, cidden çekemiyorum yani, beni hasta ediyor, rahatsız ediyor.. olumsuz etkiliyor.."
"doğrudur.."
"işte.. bilmiyorum..soğuyadabilirim bir anda.. bakma öyle beklediğime, gelince sevindiğime filan.. onlar dengesiz, ben onlardan dengesiz..o yüzden hiç belli olmaz.. bakarsın bir anda silerim (demet akalına selam olsun).."
konuşa konuşa eve vardık..
gece yattığımda kızgınlık ve rahatlık bir aradaydı kafamın içinde.. rahatlamıştım, çünkü burçinin bana vurmaya çalıştığı zincirleri kesinlikle reddetmeyi başarmıştım.. kusura bakma, tripkolik bir kezbanın oyuncağı olacak değilim..ne kadar güzel olursa olsun.. direnebilirim..
ve benim küçük şeytanım... ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anladım... kahretsin ki haklı.. allah belasını versin ki haklı... hep haklıydı..
uykuya daldım..
http://fizy.com/#s/1ajgea yürrü bee (:
şu uyku denen meretin bir sürü bölümleri, kategorileri filan var..yok alt uyku, yok üst uyku, rem uykusu bilmem ne..bu astral dream vb. uğraşan panpalar bilir, neyse..
ben, biraz da uykunun hafif olan bölgesinde olmamdan olsa gerek, telefonun zangırdamasıyla uyandım..
1 yeni mesaj..allah allah..bu saatte? (iki küsür)
açtım, "sen daha uyumamışsındır? (: "
mesaj kimden olsa beğenirsiniz? elif..
daha tam dalmadığımdan olsa gerek, zihnim çabuk toparlandı..hemen bir cevap uyduruverdim, "iyi bildin (: hayırdır?"
biraz sonra tekrar mesaj ışığım yanıp söndü,
"müsait misin? arayabilir miyim?"
lan..senin kibarlığını yerim ben be (:
"müsaitim canım tabi, dakikan filan var mı? yoksa ben de arayabilirim?" diye cevapladım..
ama bir yandan da baya meraklandım anasını satayım..gecenin bu vakti, arayayım filan diyor..rüyanda mı gördün güzelim?
cevap yerine arama gelince, açtım telefonu,
"alo? nabr?" dedim hemen,
"iyidr, uyandırmadım demi?" diye miyavladı telefonun öbür ucundan..şu telefondan gelen kız sesine hastayım zaten, hani, karşında fiziksel olarak yetersiz (çirkinin edebi versiyonu, direkt çirkin demiyoruz, ayıptır) bir hatunun olduğunu da bilsen, o bıcırdamalar sayesinde sanki penelope cruzla konuşuyormuş gibi hissedersin (penelope ile de hiç konuşmadım gerçi telden ama neyse)..e bir de bu kızın güzel olduğunu düşün..
ah ah..phone sex bundan tutuyor demek ki..boşuna demiyorlar, "arayın sıcak sohbet,sıcak dakikalar yaşayalım" diye..valla yaşanır aga..
"yok be, daha yeni uzanmıştım (:"
"hadi ya..uyandırdım o zaman.."
"eüüff elif, bırak kibarlığı (: ..ee, anlat bakalım rüyanda mı gördün beni? :p"
"öyle de denebilir..sınavlardan kafamı anca kaldırabildim internette takılıyordum..sonra sen aklıma geldin, bi ariyim dedim (:"
"hıı iyi etmişsin (: .."
"aslında senden beklerdim bir hal hatır sormanı ama..vefasızlığını sınav haftası oluşuna veriyorum.."
deme yaw..benden mi beklerdin? haa..doğru, biz sevişmiş idik..ve bir erkek olarak, sevişme sonrası ilk 24 saat, ilk 72 saat ve ilk 1 hafta sonunda en az birer kere arayıp kontrol etmek ve gizliden gizliye tekrarını istemekle yükümlüyüm demi..unutmuşum sorry..
gülmeye çalışıp zaman kazandım biraz..ne diyim ki ben bu kıza şimdi?
"öyle oldu ya..sıkıştık sınavlar filan malum (:"
"iyi işte bu seferlik görmezlikten geliyorum hadi :p..ee ne yaptın? nasıl geçti sınavların?"
"fena sayılmaz ya..şu ısı biraz kastı işte..ona bol bol pratik yapmak lazım... soru çözcen.. yoksa zor.. senin nasıldı?"
"idare eder benim de..bu hafta çaldınız mı? yoksa ara mı verdiniz sınavlardan dolayı?"
"bu gece..ee dün gece..ama işte, az önce geride bıraktığımız gece çıktık (:"
"(: (: anladım.. cuma çalıyorsunuz yani..ben kaçırdım desene (:"
kaçırdın? gelecek miydin lan kaçırmasan?
"öyle olmuş biraz (: şimdi gene iki hafta yine sadece cumaları çalıcaz, 10-12 arası"
"iyi yapmışsınız, sınav haftası iki gün zor olurdu..bi de gelenler az olur zaten, herkes kendi derdine düşüyor"
"evet.."
"... "
"... "
"haftaya gelirim artık bende? (:"
"gel? hatta.. kesin gel.."
"haha gelirim ya (: ..şey.. zaten bence biraz konuşmamız lazım gibi"
"konuşuruz.. şimdi de konuşabiliriz?"
"yok.. yüz yüze olsa daha iyi olur.. korkma aşkımı itiraf filan etmiycem ha x)"
"(: (: tamam canım bir şey demedim"
"ama yine de bazı şeyler var.. hani..o gün biraz heyecandan tam şeyedemedik.. şimdi sakin kafayla bir şey etsek..iyi olur diye, düşümdüm (:"
"tamam tamam, şey ederiz x)..ne zaman istersen gel..ne zaman istersen konuşuruz.."
"teşekkür ederim.. böyle düşüneceğini tahmin etmiştim, bu yüzden seviyorum zaten seni (:"
"hee.. eyvallah..(:..ben de senin.. böyle düşünmene sevindim.. sonuçta insanlar konuşa konuşa anlaşır.."
"he he kesinlikle..(:"
gene bir sessizlik..
"iyi madem.. cuma görüşürüz? uyandırdıysam tekrar kusura bakma (:"
"yok önemli değil bee.. görüşürüz..iyi geceler.. (:"
"iyi geceler (:"
telefonu komidinin üzerine bırakıp yeniden yatağa yığıldım.. biraz tuhaf bir konuşma olduğunu itiraf etmem gerek.. saat, kişi ve konu itibariyle.. oldukça enteresan..
biliyorsunuz, böyle, arkadaş ayağı takılan kız-erkek ikilileri, genelde, boş bulunma anına denk gelen bir sevişme sonrası, bırakın konuşmayı, göz göze bile gelemezler diye anlatılır..
gerçi biz elifle, önceden de öyle samimi arkadaş filan değildik, hatta "tanıdık" kategorisinden olduğumuz bile söylenebilir..ama onun handikapı da, benim bir zamanlar en yakın arkadaşlarından biriyle çıkmış olmamdı..
yine de gayet rahat gördüm kendisini..hem sevişme sırasında..hem sonrasında..hem de az önceki konuşma esnasında..
valla aferin.. rahat kız.. mantıklı kız.. böyle olacaksın abi zaten..ne o öyle tripler, oyunlar, entrikalar.. amına koduklarım..
neyse bakalım, cuma gelsin de konuşalım, ne konuşucaz bilmiyorum gerçi, ama elife güveniyorum ben, öyle salak argümanlarla gelmez karşıma..ya "aramızda oldu bitti bir şeyler, ama çocukça hareketlere girip kasmaya gerek yok" diyerek ikimizi rahatlatır..ya da..
ya da..valla diğer ihtimali düşünüyorum da..yani elifle olası bir fak badi durumunu... her halde bundan iyisi, şam da kayısı olur..
ve tabi birde, burçin durumu var.. işte bunların kafede birbirleriyle çakışma ihtimalleri var, ki ihtimal değil, kesin çakışacaklar ikisi de aynı zamanlarda gelecekleri için, eğer bir iki hafta önceki kafada olsaydım, şimdi içimden "ahh eyvah, şimdi burçin ne der, yine kalkıp giderse? ne yapıcam ben?" gibi salakça düşünceler içinde olurdum..
şimdiyse, iyi ki geliyor diyorum.. gelsin abi..ve mümkünse, yine burçin yan masalardan biriyle sarışın kankasıyla kös kös otururken biz şöyle 1-2 saat güle konuşa eğlenelim.. sonra da burçinin masasına bir uğrarım işte.. ayıp olmasın..ama benim de ona muhtaç olmadığımı görsün..
derler ki,
"bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğiniz an, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz"
bence herkes vazgeçilmez olmadığını hissetmeli, sizce de öyle değil mi? ;)
hafta sonu, kalan üç sınavıma kendimi konsantre etmekle geçti.. fazla zor değiller..en azından baraj notunu alırım yani.. üstesinden geleceğimi telkin ederek ve elbette çalışarak kendimi hazırlıyorum kalan son çarpışmalarıma..
vizeler önemlidir beyler.. öğrencilerin genelinde bir "final" düşkünlüğü vardır ki sanırım adının daha karizmatik olmasından kaynaklanıyor (final!..the final!..the finals!! the end begins!!)..ama bana göre vizeler, gizli kahramanlarıdır bu öğrencilik hikayelerinin.. vizelerimi her zaman sıkı tutmuşumdur..siz de öyle yapın.. ordan bir kere geçer not alırsanız, finalde de yine sadece işinizi yapmanız yeter.. yoksa öbür türlü, sanki barajı vb. aşmak yeterince zor değilmiş gibi, bir de ortalamayı yakalamakla uğraşırsınız..
annemler aradı yine.. nerdeyse 3 aydır gitmiyorum tabi, bu sebeptendir ki annem özellikle son 1-2 haftadır aramalarını sıklaştırarak günde iki rekata çıkardı resmen..
"anne sınavlarım var!"
"yavrum biliyorum da, keşke sınavlardan önce bir gelseydin?"
"zaman olmadı be anne, dersler filan, yoğunuz bu yıl epey (yalancıyı sikmiyorlar ya)"
"o zaman sınavların bitince gel hemen tamam mı? çamaşırların filan hep birikmiştir ah oğlum nasıl idare ediyorsun kaç ay oldu?"
"idare ediyoruz bir şekilde ya, çamaşır makinemiz var?"
"ne? ay siz bilemezzzsinizz onu kullanmayı, nasıl yıkadınız, kaç derecede attın renklilerini ah ah..tsigalko eh be tsigalko.."
"yeaah anne (: sakin ol öğrendik çalıştırıyoruz gayet, alla allaa yaptın bizi kıro ha (: iki kere çamaşır attım ben koca seleyle, gayet yıkadık, kurudu, giydim (:"
"aferin aferin.. öyle ütüsüz?..hangi deterjanı alıyorsunuz.. makinenizin markası ne, abuk subuk şeyler almamışsınızdır inşallah :/"
ve böyle devam ediyor işte.. anneler..ah bu anneler yok mu (:
yoğun baskıların ardından sınavlardan sonra gitmeyi kabul ettim.. gerçi ben de özledim yani, canım gitmek istiyor, ama ne biliyim, şu dönemi komple atlatıp öyle gitmek istedim, 3 hafta, kesintisiz..
artık haftaya gidicez mecbur, sonra da yılbaşı geliyor zaten.. pazar günü.. öncesinde cuma biz çalıcaz.. belki yılbaşında da çalarız, belli olmaz.. bakalım o iş ne olacak..
işte ben artık hafta içi dersi mersi asıp 3-5 günlüğüne kaçıcam..
ona da öyle söz kestik..
habire söz veriyoruz bakalım.. nerede patlıycaz..
istisnasız en nefret ettiğim gündür perşembe günleri.. kara perşembeler... hatırlarsınız.. bunun için gayet iyi nedenlerim var..
işte bir başka, keyifsiz, perşembe daha.. sınavlardan önceki son haftamız, akşam programındayız..
ne güzel, çalıyor, eğleniyorsun işte diyorsunuzdur..ama öyle değil.. çalıyor, söylüyor, eğlendiriyoruz ama..ben yine eğlenemiyorum..
burçin yine yok...
o gece artık iyice sinirlenmiştim içten içe.. gece kendimi muhasebeye çektim..
ne olur lan sana? dedim..ne bu haller..ne oldu? aşık mı oldun aq?..salağa bak.. gerizekalı..mal..
kendime, daha üç beş muhabbetlik kadar tanıdığım bir kızın beni bu kadar karıştırmasına izin verdiğim için kızdım.. burçine, bu gereksiz liseli tavırları için kızdım..ne oluyor yani gelmeyince anasını satayım? kimi cezalandırıyorsun?..
böyle cebelleşe durayım, şeytan yan taraftaki divanın üzerine tünemiş şekilde beni izliyordu..
gül gül aq..gül içinden diye düşündüm..
ama kızıl gözlerinin ciddiyetle parıldadığını görür gibiydim sanki.. konuşmasını bekledim..
"kendini fazla sıkıyorsun?" dedi..
"kafam bozuldu ya..hareketlere bak aq.."
"evet fena değil.. aslında kızı takdir etmedim desem yalan olur.. önce, sabırla bekledi ve resmen zorla senin, onun ayağına gitmeni sağladı.. sonra seni gevşetecek ve varsa bir defon, ortaya çıkaracak şekilde rahat bir muhabbetle tanışmayı başlattı.. neyse ki sen orada ne mal olduğunu belli etmedin, bu da seni takdir ettiğim kısım.."
"anlat anlat.. kendimi başkasının ağzından dinlemek hoşuma gidiyor.. sonra ne yaptım ben sayın çok bilmiş?"
"(: ..sonra muhabbeti biraz ciddileştirip seni gerçekten tanımak istedi.."
"hayır, işte burada yanılıyorsun.. muhabbeti ciddileştiren bendim.."
"sadece senin öyle sanmanı sağladı..bir masada muhabbetin konusunu erkek seçse de, havasını her zaman kadınlar belirler.. sıkıyorsa o havaya uyma..en küçük bir mimikten, bakıştan, atlanan ya da geçiştirilen bir gülümseme anında bile ayarı anında alır ve onun istediği gibi konuşmak zorunda kalırsın.."
"iyi..o zaman biz boşuna uğraşıyoruz? gibtirip gidelim? sen de gibtir git..ben de gidip ayçadan özür dileyeyim, en azından düzenli gibişiyorduk.. öyle devam ederiz o sıkılana kadar.. bırakalım yani.. madem elimizden bir şey gelmiyor bu "kadın" lara karşı, hiç zorlamaya gerek yok?"
"sakin ol tsigalko.. daha sakin..her şeyi bir anda elde edebileceğini sanıyorsun, fazla aceleci, fazla agresifsin.. oysa ben, benim çizdiğim zamanlamaya uyduğun takdirde, geç de olsa, güç olmadan istediğin şeye ulaşacağını garanti ediyorum sana.."
"peki.. peki..sen biliyorsun.. tamam..o zaman şimdi ne tak yiyeceğim? yiyeceğiz?"
"öncelikle aceleciliği bırakacaksın.. daha sakin.. sana işin en kolay kısmında başladığını ve basamakları çıkmanın gittikçe zorlaşacağını söylemiştim..her kadını ayça gibi kolayca eve, yatağa atabileceğini, ya da elif gibi piyangoların haftada iki kez düzenli şekilde vurmasını filan bekliyorsan, tavsiyem bu beklentinden vazgeçmen... binlerce, on binlerce, hatta milyonlarca farklı kadın tipi ve karakteri var.. beş parmağın beşi bile bir değilken.. kadınları nasıl olur da tek bir başlık altında toplayabiliriz?"
"hmm.. yani, bu burçin..zor kadın öyle mi? zorluk bu mu yani? bu saçma sapan hareketlerle mi zorluk derecesi yükseliyor?"
"hayır burçin sadece senden hoşlanmış ve seninle uzun vadede prim yapabileceğine inanan bir kız.. ipleri kendi eline almak istiyor..bu nedenle, senden gelecek her türlü aykırı harekete asla taviz vermeyip bu tarz yöntemlerle kendince mesajlar verecektir.."
kafam karışmıştı biraz..
"yani.. bana aşık olduğu için ya da benle ciddi düşündüğü için değil bu yaptıkları?"
"hahaha..bak.. tsigalko..özgüvenini zedelemek istemem ki bu bizim en büyük kozumuz, sana ilgi gösteren ve bunu yaparken ağırdan alan her kadının sana aşık olduğu gibi bir yanılgıya kapılmaman lazım.. hayır..aşk filan yok.. aşkı öyle kolayca bulamazsın zaten..ve henüz sen de hiç tanımadın aşkı.. karşındaki kadın, güzelliği sayesinde etrafında dönen onlarca adama sahip zaten, ama o, senin diğer tüm bu adamlardan daha gözde bir yerde olduğuna kendini inandırdığı için, seni istiyor.. tamamen arz-talep meselesi.."
"aşık olmadığım konusunda emin olma derim.. bilirsin.."
"kesinlikle eminim tsigalko.."
"ama.. ayş.."
"tamamen beklenen bir kıvılcım..bir saplantı ya da.."
"o zaman neden bu kadar yırtıyorum kendimi ondan intikam almak için?"
"çünkü bu senin karakterin (:"
"saplantılı ve piskopat olmak?"
"eh..fiziksel olarak zararsız, duygusal açıdan yıkıcı bir piskopat belki evet.."
"peki.. burçine dönelim.. plan nedir?"
"onun kurallarına göre oynamak..en azından öyle olduğunu sanmasını sağlamak.. aksi takdirde tsigalko, ava giderken avlanacaktın neredeyse... şimdilik yapabileceğin bir şey yok.. bekleyeceğiz..zamanı geldiğinde ise, ağzından çıkması gereken sözleri ben kulağına fısıldayacağım.. yapman gereken hareketleri ellerinden tutup ben yaptıracağım ;)"
"... iyi.. sabrediyoruz..fazla havaya girmiyoruz... ve sana güveniyorum?"
"aynen öyle (:"
"sonuncusunda biraz sıkıntılarım var ama neyse.."
"hep böyle esprili olman bir avantaj tabi (:.."
"heh.."
http://fizy.com/#s/1f9xta ahahaha
hafta sonu bizim tayfayla sınavlar öncesi son son bir oturalım diye bizim pub a gittik..epey de olmuş ha beraber gelmeyeli anasını satayım..tabi ana gündem maddesi sınavlar olunca bardaklara fazla abanıldı, bense farklı bir yol izleyip (tak yolu) beş dakika içinde üç shot yaptım..allah bereket versin..kayıkta gibiyim..ananı gibiyim, düşücem lan kayıktan... lan..
muhabbetin ilk bir saatlik bölümünü hatırlamıyorum ama yüzümde salak bir sırıtışla bizimkilerin geyiğini dinlemişimdir muhtemelen..
"vay be..iki aydan fazla oldu lan..hep beraberiz aq (: şu an dünya üzerinde olmak isteyeceğim daha iyi bir yer yok lan..iyi ki varsınız muallakler..hayatımın anlamısınız.." (bu sözler 4. biranın üstüne tolganın ağzından çıkıyor x) )
bardaklar tokuştu, hepimiz iyice gevrekleşmişiz..
sınavlar konuşuldu tabi, dedik ya günün ana gündem maddesi,
tolga bini bol bol taşak geçti benle, "arkaünden kan alacaklar aga" minvalinde..ama harbiden de öyle yani, dedim la neco,
"olm çalışalım yarin demi? ne zaman ilk sınav bizim?"
"ahaha..aga..başlıyoruz işte pazartesi ısı ile?"
"hadi ya..lan daha takvimden haberim yok..çalışırız ha?"
"çalışırız kanka da, öyle bir günlük çalışmayla olacak iş değil yani (:"
"yok yea..ben dinledim derste de biraz yea.."
tolga,
"olm ısı aktarımı işte lan, aktarcaklar sana zuhahah, gavur amı gibi yanıcan adgdsgfsdg"
"gibtir lan..inek oldu bu da başımıza haa"
alper,
"abi ben de yardım ederdim sana ama malum alt sınıfım yani, bilemiyorum şimdi müfredat nedir :p"
"gibtirin lan..acımayın lan bana..acıyan gözlerle bakmayın"
kahkahalar..(gülüşmeler :p)
yılbaşı konuşuldu sonra..eh ona da bir şey kalmadı, şimdiden içimiz içimize sığmıyor..lan ne güzel şeyler böyle yılbaşıdır bilmem nedir..böyle arkadaşların, sevgilin vb. varsa, bu tip sosyal günler senin için yılın en güzel geceleri olur..ve ben de inanıyorum ki benim için de bu geçerli..hiç kimsem olmasın, ailem ve aha işte bu yanımdaki dallamalar olsa yeter lan..bu adamlarla cehenneme bile gidilir, orada bile eğlenilir..
zaten böyle olmalı, böyle yaşanmalı gençlik dediğin be beyler..öyle bir kızın peşinde sürüklenilen seneler..ders başında geçirilen günler..evde, mal mal pc başında harcanan, öldürülen zamanlar..yazık lan bu saatlere, dakikalara? ulan bir daha mı geleceksiniz dünyaya? bir daha genç olabilecek misiniz? mümkün değil..o zaman, diyeceğim o ki, eğer imkanınız da varsa, yazık etmeyin şu ömrünüzün en güzel zamanlarına..eğlenin..gezin..çıkın dışarıya, takılın lan..fazla değil, bir tane kafa adam yeter..eh o kadarını da bulursunuz her halde..gidin, oturun bir kafede, ne bileyim, yürüyün sahilde, kordonda ya da gezmelik yerlerde..insan görün, insanlar sizi görsün..öldürmeyin yılları sanal ortamda, geçmesin saatleriniz telefon ekranlarının başında..yazıktır..
gezin..dolaşın... görün, gösterin kendinizi..hem göreceksiniz..hem de sizi görecekler..anlatabildim mi? insanlar, varlığınızdan haberdar olsun..tamam siz, kendi içinizde, en mükemmel, en anlayışlı, en kültürlü, en zengin, en gönlü zengin insan olabilirsiniz ama, bunu insanlar bilmedikten sonra bir kıymeti yok ki? şu bankta sevgilisiyle el ele tutuşmuş oturan eşek tıraşlı adamın ya da kolunda manitası ağzında sakızı, elinde luois vuitton dan çantasıyla sallana sallana dolanan kızın neyi fazla sizden? sizden daha mı akıllı? daha mı güzel, yakışıklı? daha mı iyi kalpli, anlayışlı?
hayır değil..ama belli ki sizden daha sosyal..
o yüzden bilhassa böyle günlerden kaçmayın, bunları sosyofobi haline getirmeyin..hayatım boyunca sadece 3 sevgililer gününde yalnız değildim..ama hepsinde de çıktım, gezdim, benim gibi sap arkadaşlarımla takıldım, hatta grupça muallak olduğumuza dair espriler döndürüp kendimizi dalgaya aldık, yeri geldi kızlı erkekli çıktıysak, bunun üzerinde yakıştırmalar yaptık birbirimize, bir günlüğüne sözde sevgili olduk, hayali anlaşmalar yaptık..her şekilde, her koşulda, toplumdan kendimizi soyutlamamayı bildik..
soyutlamayın lan kendinizi..gidin karışın... denizin dalgalarına bırakır gibi bırakın kendiniz..açık kollarınızı da..başınızı yatırın geri..
elbet bir karaya vuracak, demirleyeceksiniz bir limana..belki de, hayatınızın sonuna kadar sizinle olacak birileri karşılayacak sizi oralarda..
http://fizy.com/#s/2b4f8m
..kaloriferleri yaktık beyler..kış, "ben geldim lan artık ayıoğlu ayılar" dedi..biz de sike sike yaktık..
hem gürül gürül yanan kaloriferler hem de masa başında, teksirlere, föylere baka baka kendimi kasmaktan dolayı ısınan motorumun yaydığı sıcaklık derken, buram buram terliyorum anasını satayım..geceleri rüyalarımda formüller, tanımlar görüyorum..öyle bir yüklendim ki..hiç bir işimin insanca olmadığı gibi, ders çalışmam da öyle değil..12-14 saate varan sürelerde çalıştığım öyle ki, artık sınava yorgun, bitmiş şekilde girdiğim günler oldu..
ilk hafta itibariyle diyebilirim ki..evet, biraz sıkıntı var..özellikle ısı aktarımı kesinlikle götümde patladı..ondan eminim..temel işlemler de sıkıntılıydı ama diğer 4 sınavdan en azından baraj notunu alırım diye umuyorum..haftaya biraz daha rahatım, kaldı üç sınav..
öyle ya da böyle, cuma günü geldi..
beyler davulcu çıktı lan, ben masayı kurayım..gene gelip devam etmeye çalışacağım..gelemezsem de şimdiden vedamı edeyim, iyi sahurlar herkese ;)
http://fizy.com/#s/1ah56e
ne demiştik en son? evet cuma günü..
sert geçen ilk vize haftasının son günü..bu gece yine hem eğleneceğiz-stres atacağız, hem de eğlendireceğiz, bir de üstüne para veriyorlar bize lan ahaha (:
neyse,
her zamanki gibi yine daha kafeye girer girmez gözlerim burçin i aradı, kendi kendime yaptığım onca telkine rağmen kızı aklımdan atamıyorum..
akşam çalan grubun işi bitince, biz gece programı için sahneyi ayarlamaya başladık, bende yine dalgınlık var biraz ama artık o ilk seferler gibi moralim bozuk değil..ee, insan evladı işte, her şeye alışıyor..varlığa da alışıyor, yokluğa da alışıyor..tuhaf bir yapımız var vesselam..
işimizi neredeyse bitirdik sayılır, bir kaç dakika sonra çalmaya başlayacağız, benim sırtım dönük masalara, soketleri kontrol ediyorum, nuriş seslendi, "aga..aga, tsi.."
"he?"
"bi arkana bak çaktırmadan"
güya çaktırmadan dedi ama ben hıyar gibi döndüm hemen, önce ne olduğunu anlamadım,böyle bizimkilerden biri haince arkadan yaklaşmış şaka filan yapacak sanıyorum, tam yeniden nurişe dönüp bir şey yok diyecektim ki sol köşede, genelde oturduğu masalardan biraz daha yakında, burçin i gördüm..
bir kaç saniye geçmiş olmalı ben bakadururken..o da baktı sahneye doğru, beni öyle yarı domalmış, şamdan a poz veren mankenlerin kameraya fokuslanması gibi, kendisine odaklanmış halde gördü..bir iki saniye de o göz göze gelme anıyla geçmiş olmalı, sonra karşısındakine döndü tekrar gözleri..
karşısında ki? yabancı değil..sarışın nilay, her zamanki kankası yani..
onca zaman sonra geliyor..ve bu kez yalnız değil..
mesajlarr..mesajlar..ince mesajlar..en sevmediğim haller ve hareketler..valla başka hatun olsa, çoktan sikimden sallayıp atmıştım kenara ama, niyeyse bu mal ve tribal hareketlerine rağmen, burçin e karşı aynı acımasızlıkta olamıyorum..
"nuriş, aga işimiz bitti sayılır, bir kaç dakikaya başlıyoruz, ben şu hatunun yanına bir uğriyim ha?"
"tamam aga, sen gelince başlarız, fazla takılma ;)"
annesinden cips parası kopartmış çocuklar gibi neşeyle, hızlı adımlarla kızın masasına doğru meyletmiştim ki kulağımda bir ses fısıldadı yeniden,
"acele etme..salak.."
tamam lan..ne baarıyosun..
tamam..ağır adımlarla..cool olucaz..okey..
masaya yaklaştım, ben yaklaştıkça, tıpkı masalarına ilk gelişimde olduğu gibi, burçin, gözlerini irileştire irileştire izledi beni..ama bu sefer, o zamanki pozitif aurası var..
tribe hazır olun..hem de çifte tribe!
"selamlar" dedim playboy gevrekliğinde bir ses tonuyla (ya da ben öyle sanıyorum)..nilaya odaklandım hemen, onun üzerinden giricem, kız zaten başından beri bana karşı çok sıcak sağ olsun, yine öyle oldu, o da hemen gülümsedi, selam melam, "gel öpeyim" dedim öptüm,
olumsuz bir durum yok gibi takılıyorum ki zaten yok yani bence.. neyse sonra burçine döndüm,
"hoş geldiniz hanımefendi?" deyip elimden geldiğince imalı gülümsedim..
"hoş bulduk" dedi bıyık altından soğuk bir gülümsemeyle,
sonradan düşündüm de, aslında nilayla gelmesi benim avantajı olmuş.. şimdi tek olsaydı, bir sürü surat.. ağır ithamlar, veya siklemezlik yaşanabilirdi..ama şu an, en kötü ihtimalle, nilayla iki laf çevirir, iyi eğlenceler diler ve giderim..
"ne zamandır yoktunuz hayırdır?" dedim yine yavşak yavşak sırıtarak, diyorum ya, bana göre her şey süt liman.. burçin ise o gece saatlerce masada tek başına oturtuluşunun acısını çıkarmanın peşinde..
nilay konuştu,
"oldu öyle işte (: yoğunduk, sınavlar filan :p"
"hadi ya, sizin sınav döneminiz, geçen haftalarda mıydı? her fakültenin farklı sanırım?"
"yok aslında bu haftaydı sadece, ama öncesinde çalışıyorsun biraz tabi, kampa aldık kendimizi" deyip "demi kız" dercesine burçin e baktı onaylaması için..
ama burçin biraz daha farklı bir gezegende o an..masadaki çakmakla oynuyor, diğer elinde yine sigara..bok iç aq..
"özlettiniz kendinizi ama ya, bir daha böyle olmasın, önce alıştırdınız (: siz olmadan söyleyemiyorum yaw"
hahaha ha..ha..ne komik esprilerrr, latifelerr... amk.. bazen cidden çok banalleşiyorum..ama kızların da hoşuna gidiyor ne hikmetse..hem böyle mal adamları pohpohluyorlar sonra da, "adam gibi adam olmalı, beni tışıyıbilmiliii" filan diyorlar hayallerindeki erkek için..
de get..
basbayağı şaklaban arıyorsunuz işte siz.. paso geyik yapsın.. devamlı imalı konuşsun..hep oyunbaz olsun.. belden aşağı muhabbet etsin.. güldürsün..gezdirsin..ah gidi ah..
benim o salakça esprili cümlelerimden sonra ikisi de güldüler.. burçin de güldü..bu iyi.. kaleyi verdik ama veziri aldık sanırım..
"aslında bu son gelişimiz olabilir" dedi hemen ardından burçin..
şaka mıydı bu?
yoksa gerçek mi?
anlayamadım mimiklerden..ama beni buz kestirmeye yetti.
"neden?" dedim, sözünü yarı yarıya ciddiye almış bir şekilde, "yoksa daha iyi müzik yapan bir yer mi keşfettiniz?"
"öyle de denebilir aslında.. buraya gelmek için pek bir nedenimiz kalmadı" dedi sallana sallana,
"hıı.. daha önceki nedenleriniz neydi ki? :p" deyip güldüm, nilaya bakıp destek almaya çalıştım.. işi gırgıra döndürmeye çalışıyorum.. şaka olmalı bu zaten.. öyle değilse bile, bir şakaya dönüşmeli..
"vardı işte.. kendimizde nedenlerimiz" deyip kısa bir gülüşme yaşadılar..
yok be abi.. ciddi değil.. basbayağı blöf yapıyor yüzümün halini görmek için..ben de malzemeyi verdim vericem hani..
fazla gırgıra almış gibi davranırsam, bu sefer işi inada bindirip, "bizi ciddiye almıyor bu, almasını sağlayalım" ayağına bir kaç hafta daha gözükmeyebilirler..
ne yapsam lan acaba.. bana, gelende benim oynamaya alışkın olduğum "bilinmeyen-tutarsız" rolünü oynuyor hatun... ne bu? yeni bir strateji filan mı? düşmanı kendi silahıyla vurmak?... düşman mıyız ki?..
velhasıl kelam dostlar..
ben, o "bana hasta" "bana aşık" ve "bana dünden razı" kızların arasından çıkıp, birden bire böyle farklı ve en az benim kadar duyarsız hatunların arasına düşünce, birden bire avrupa da hezimet yaşayan türk takımlarına dönüşmeye namzet olmuştum..
farklı bir deniz.. farklı balıklar.. daha inatçılar.. olta kıran cinsten..
şimdi şeytanın demek istediklerini daha iyi anlıyorum.. elbette..farklı kulvarlar var..ne kızlar var ulan..ne ortamlar var.. öyle sınıfındaki, bölümündeki, kantinindeki hatunları kesmeye, kaldırmaya benzemiyor bu işler..
daha denizler var.. okyanuslar var..
bense yıllardır bir limana demir atıp kalmışım oysa ki..kendimi de barbaros hayrettin sanıyorum..
eyvallah şeytan.. mephisto..her ne boksan... eyvallah... rüyadan uyandırdın beni... denizlere attın..dev dalgaların karşısına çıkardın..iyi de ettik.. eyvallah..bata çıka yüzmeyi öğreneceğiz.. belki biraz su yutarız.. kusarız... susarız ama.. alışır bünyemiz? demi lan?..
kendimi apaçi gibi hissetim şu cümlelerden sonra..bir atara atar gidere gider, alayına isyan demediğim kaldı x)
dönelim o ana şimdi..
evet..ne demeliyim, nasıl hareket etmeliyim ki, hem kızı kaçırmayayım hem de karizmadan ödün vermeyeyim..
beynimde yüzlerce kelime anafor olmuş dönüyordu..
en sonunda çıkardım baklayı..
"peki öyle olsun... ama bu gece herhalde bana son bir şans vermeye geldiniz? ;) hı?"
güldüler gene, burçinin delici bakışları üzerimde sabitlenmişti..ne anlatmaya çalıştıklarını anlayamadım.. çok karmaşık... her zaman insanların aklını okuyan o çok bilmiş tecrübelerim..bu sefer işe yaramıyor..bu kızda yaramıyor işte..
"o zaman, size fikrinizi değiştirmeniz için elimden gelenin en iyisini göstermenin vaktidir (:" dedim, tekrar selamladım ikisini, üç beş şakalaşma daha..ve iyi eğlenceler deyip sahneye gittim..
bu gece coşmam lazım aga.. fena halde dolmuşum.. boşaltmam lazım..
nasıl ki burçinsiz ilk gecede slow komasına soktuysam kendim dahil herkesi..bu sefer de yordum diye düşünüyorum..
genelde canlı müzik kafeler iki türdür, birinci türde, grup, solist, çalar söyler..insanlar da öyle onu fon müziği yapıp kendi halinde takılmaya devam eder,
bu kafeler genelde daha elit klasman (gibi) ve daha yüksek yaş grubuna (orta yaş-emekli civarı) hitap ediyorlar
ikinci türde ise, o anın asıl olayı, yani gecenin ana teması canlı müziktir..yani, onu dinlemek, ona eşlik etmek için özel olarak gelinir..
neyse ki biz ikinci türe dahiliz de, öyle dinleyiciyle (müşteri işte lan) bütünleşmede sıkıntı olmuyor..zaten artık alışmışız, gelen tiplerin de yarısı bize özel geliyor, baya baya özel seyircimiz oluştu, allah razı olsun..
bu sayede çalıyoruz, söylüyoruz..eşlik ediyorlar, el çırpıyoruz, mini halaylar çekiyoruz oturduğumuz yerden..valla diyorum ya, ben dinleyenden daha çok zevk alıyorum söylerken, bir de para veriyorlar bunun için bana..ulan ben vereyim be üste para (:
molaya yakın http://fizy.com/#s/126s8y ı çaldık, şarkının genelini burçini keserek icra ettim, bir anlamda ona ithaf ettim..keyfi yerine geldi iyice..iyi be..ısıttık galiba yeniden arayı ha..şimdi molada da yanlarına gider üç beş geyik daha yaparım bu gelip gelmeme olayıyla ilgili, iyi iyi..olucak..
verdik molayı bir 12-13 şarkı sonra..
ben gene bizimkileri ekip (grup arkadaşlarımı yani) kızların yanına gittim..
tıpkı tahmin ettiğim gibi, bu konunun geyiği döndü, bunlar "hala kararsısız" filan diyerek hala gıcıklık verme peşindeler, ama çok da sevimliler, kızamıyorsun..
bir kaç dakikalık daha sohbetin ardından tekrar izin istedim..kalkmadan önce, nerden aklıma geldiyse, şeytan dürttü her halde, birden,
"kızlar, eğer buradaki eğlence kesmezse gece bir yerlere gidebiliriz? uyar mı size?" diye yumurtlayıverdim...
bunlar önce şaşkınlık belirtisi gösterdiler, birbirlerine baktılar..çaktırmamaya çalışıyorlar ama ben anladım..çünkü bütün duyu organlarım, reseptörlerim, ebemin amı filan, kitlenmiş durumda bu ana..ben de şaşkınım zaten öyle çat diye, daha iki üç masa muhabbetinden başka bir iletişimimin olmadığı kızları öyle aniden dışarıya davet edince..daha önce benzer bir haltı ayşen2 ye karşı yemiştim ve hatırlarsınız ki pek iyi sonuçlanmamıştı o olaylar serisi..
bunlar telepati yoluyla yaptıkları müzakereyi bitirmiş olmalılar ki, yine nilay konuştu..kız resmen ikisinin sözcüsü gibi oldu bu gece, zira burçin hanım kendini o kadar ağırdan satıyor ki aq..
"olabilirr..ama nereye gidicez?"
"ya..bu saatten sonra barlar açık olur..ama tabi bar ortamını sevmiyorsanız da bir şey diyemem.."
ezdim ;)
nilay hemen telaşla,
"yoo canım niye sevmeyelim de.."
"var bildiğim güzel yerler..ee nasıl diyim, nispeten daha insan gibi eğlenip muhabbet edebileceğimiz, pek fazla sevişme dönmeyen yerler"
ben böyle direkt olarak akıllarının altındaki şeyi dile getirince bunlar koptular..evet sikicem, gazozunuza ilaç atıcam diye korkuyorsunuz ama, korkmayın yani..bunu demeye getirdim kibarca..
"tamam.. o zaman..sizin şey bitince tekrar bir konuşuruz.."
"tamam, konuşalım bizim şeyy bitince :}"
"öff anla işte be (:"
"anladım anladım (:"
geldiğim gibi, aynı gazla sahneye döndüm..
gece sonunda, seks sonrası gibi tatlı bir yorgunluk ama aynı zamanda harika bir keyif duygusu hakimdi hepimizde (bak yazar burada, ben seks yaptım oradan biliyorum demeye getiriyor, yeme bu egoist tavırları ey okur! ;) )
çalanından söyleyenine, dinleyeninden eşlik edenine..
ya da bana öyle geliyor olabilir..ama sonuçta işi yapan biz olduğumuz için ve bizim çok hoşumuza gittiğinden dolayı, sanki herkes öyle hissetmiş gibi hissediyoruz.. belki de milletin sikinde değildir yani.. herkesin yaşam felsefesi farklı sonuçta..
"nuriş..aga?"
"tamam aga gene satıyorsun beni onu biliyorum, başka bir şey var mı? :p"
"hahaha lan ne adamsın.. öyle olucak valla gene ama..e sen de gel diyecem, beril filan diyorsun..gel lan işte amk, nolcak sanki grup sekse mi gidiyorum sanki, az içer, takılırız, insan tanımış olursun sende x)"
"hehe.. bilmiyorum ya..gelsem mi acaba.. senin işi şey etmiyim? gerçi o da arkadaşıyla gelmiş.."
"gel gel işte be amk.. beni iki tane vahşi kaplanın arasında yalnız mı bırakacaksın nurişim? yer olum bunlar beni, gel savun kankanı bak, kaçtır kaytarıyorsun zaten ;) sen de arkadaşıyla laflarsın işte.. kafa kız o da..bir şey olmaz korkma (:"
"iyi la..tamam geliyorum..amk beril duyarsa ağzıma sıçar ama, aramızda kesinlikle?"
"herhalde lan..ama sen de bu kadar kılıbık olma be hacı, alt tarafı iki muhabbet.. sanki keraneye götürüyorum ha."
"aga bi saatten sonra farkı kalmıyor ama oralardan x)"
"yok lan.. şeye gideriz o alperin götürdüğü mekan vardı ya geçen sene.. bizim berillerle filan tanıştığımız işte bee.. güzel değil miydi orası? aile yeri? :p"
"hahaha hee aile yeri (: ..iyi ya fena değildi orası.."
"tabi olm.. öyle ilk günden kızları zenci klibi gibi ortamlara sokup korkutmayalım.. gerçi ben de pek gelemiyorum ya öyle yerlere, ne öküz adamlar var..git evinde ye ne bok yiyorsan aq.."
"haha, tsigalko, sen bu gece tam havandasın yalnız, ruh gibiydin son bir kaç programdır, hacı galiba cidden hoşlaştın bu kızdan sen ha?"
sessiz gülümsemekle yetindim..
olm nuriş.. cevabından benim de emin olmadığım soruları sorma bana.. hıyar..
sahneyi ayarladıktan sonra kızların masasına gittik,
kafe daha 1 saat filan daha açık, o ara da da bunlar nurişi tanırlar, biz de arayı ısıtırız.. güzel güzel.. hadi bakalım, next levele geçiyoruz bu gece.. step 2..
geçtik bunların masaya.. kafe hala kalabalık sayılır.. insanlar az önce ortalığı birbirine katan grubun iki üyesinin aynı masaya atmayı başaranlar kim diye düşünmüş olsa gerek, bir kaç kafa döndü o ara bizlere doğru.. selamlaşmalar, gülümseşmeler.. sağ olun efenim.. çok tşk..
bir de zamanında bahsettiğim, hatta biri bizim ömere musallat olan fan girl tayfası filan var, neyse ki ben pek uğraşmak zorunda kalmadım onlarla, tipimi sevmemiş olabilirler, sakallar bazen işe yarıyor doğrusu.. hatta ilerde böyle kaçmak, kurtulmak istediğim hatunlar olursa (e malum, artık her çiçekten bal alan, kendi çapında piç olan bir adamız ya o yüzden) 1 aylık sakallarımı yanaklarına sürtmem yeter diye düşünüyorum hehe..
işte bu zaman zaman prim yapabilmek adına tehlikeli derecede özgüven gösterisinde bulunabilen fan girl tayfasının mini bir gazabına o gece uğradık efendim..
daha önce tanışmadığım ama 1-2 tanesinin yüzünü hatırladığım 4 kız bizim masanın önüne gelip dikildiklerin, henüz muhabbetin ilk dakikalarındaydık.. işte ben nurişi tanıştırıyorum, övüyorum filan hafiften geyik yaparak (: çok pis adam överim bu arada onu da belirteyim, bakın "överim" diyorum, başında "d" yok yani :p
geldi bunlar, önce bir şaşırdım, lan kim bunlar acaba tanıyor muyum? diye, ilk akşam ki mervenin olayına dönsün istemedim.. sonra arkamdan sövüyorlar..
ama tanımıyorduk.. tanıştık anasını satayım..el uzatmalar, tokalaşmalar, böyle con con konuşan ağzı sakızlı, bonus saçlı bir hatun vardı, bildiğin fok balığı amını yidiğimin..
hava dışarda 15 derece, altında mini şort var kekonun.. tanıştık..bunlar hala ayakta ama, alacaklı gibi dikiliyorlar masanın başında, hani, çıkıyorlarmış da, öyle bir uğrayıp, bizi hem tebrik etmek, hem de tanışmak istemişler..
hımm
ve ben de bunu yedim..
şu dişiler arasındaki savaşlar.. bitmedi arkadaş.. bitmez..siz, iki dişi, hem de bu çocukların has tayfasında olmayan iki dişi (has tayfamızı artık herkes biliyordur herhalde, tolgalar, nilaylar, dilaralar, beriller vb. onlar varken gelemezler, çünkü biz öyle iki muhabbetlik değil, yılların arkadaşı olduğumuz için, bizim kızlar bunları taşak geçerek öldürür orada) ne cüretle gecenin bu iki gözde insanını masanıza tek başınıza almak gibi bir gaflete ve bencilliğe düşersiniz?
işte biz de böyle gelir, sizin masanızda, adamlarla çatır çatır, sizi siklemeden tanışır, konuşur, yavşar ve gideriz! hahay, biz sizden daha güçlü, daha etkiliyiz!
... kafa yapınızı sikeyim..
yaşar iyidir piçler.. http://fizy.com/#s/1hxoh5
bir kaç dakika süren kuşatmanın ardından nihayet istediklerini almış olmalılar ki, son bir kez iyi geceler dileyip gitti con conlar..
masadaki kızlara tek bir laf etmediler..hatta, yok saydılar resmen..bizim burçin ve nilay da karşılarında 2 si tam yağlı olmak üzere 4 tane devasa kaşar peynirini görünce diyecek bir şey bulamadılar..ama belli ki dolmuşlar..kızlar gider gitmez ilk olarak nilay başladı,
"hıh..neydi bu şimdi yani?.." deyip gözlerini devirdi..
burçin yine fondan konuştu alçak sesle ağır ağır.."kaşar arar mısın işte.."
"kızlar tanışmak istemiş canım :p" dedim hemen yavşakça, "alıştık artık böyle şeylere x) star olmak da zor zanaat :p" güldüm..bunlar da güler diye bekledim ama beklediğim desibelde olmadı...
vay amk, ne var lan bunu bu kadar ciddiye alacak..koydu resmen kızlara..madem o kadar koydu, o zaman kızlar buradayken bir şey deseydiniz? şimdi misal, tam tersi bir durum olacak, benim masamdaki hatunlara böyle 4 tane barzo gelip, hiç beni siklemeden hatunlarla dakikalarca muhabbet ve yavşaklık edecekler..ben de öyle hıyar gibi izleyeceğim ha onları?..hiç acımam, lafımı sokarım..ha, laf yetmedi mi? eh, hiç tarzım olmamasına rağmen bu sefer kafayı sokarım..valla belli de olmaz bana..karadenizli adamım.. sikiveririm..
tamam sakinim (:
kızlar da bir süre bunun muhabbetini yaptıktan ve biz de mecburen "evet, tabi, haklısınız, kaşarlar, cık cık" tarzı gelişine vuruşlarla onaylama görevimizi yerine getirdikten sonra nihayet yeniden tanışma-muhabbet faslına dönebildik..
ne diyim, aslında iyi oldu, isabet oldu hatunların gelmesi..bunca zamandır kendini ağırdan satan ve aklınca devamlı bana cezalar kesen burçin hanıma da bir nevi göz dağı olmuştur..sana mı kaldık kızım? he? sana mı kaldık?...
ama sana kalsam iyi olur be..süper olur hatta... sana kalayım..sana kalayım be burçin..o kırmızı dudakları öpmeden mermer yanakları okşamadan, ipek saçları koklamadan bana huzur yok..sana kalayım..
gecenin son partı olsun, sahur is coming..
kafe kapanmaya yakın, biz de artık kalkmaya hazırlanırken teklifimi yineledim,
"kızlar, devam ediyor muyuz? şu, gecenin başında bahsettiğim eğlence konseptine dahil bakın bu program da :p öyle başka kafelerde, başka solistlerde bulamazsınız ;)"
garibim nuriş, olayı bilmediği için saf saf baktı.. içinden "acaba beni gene neye alet etti lan ben farkında olmadan" diye geçirmiş bile olabilir, ehehe
"bilmiyorum ki ya..epey de oldu aslında saat..(1 e geliyor amk tavuğu..)..sen ne diyorsun burçin?"
ağır abla, bir yandan çantasını toparlarken bir yandan da bize bakmaksızın cevap verdi,
"bence de geç oldu ya..başka bir akşam, biraz daha erken buluşup, belki.."
puff.. cümleye bakın beyler.. cümleye..içinde ne paradokslar, ne çağrışımlar, ne imalar barındırıyor.. geç oldu deyip, bizi reddediyor, arkadaşına arka çıkıyor güya (ki nilay aslında çoktan hazır, burçinin tek lafına bakar) ..başka bir akşam.. diyor..daha erken diyor, ""buluşup"" diyor! (benim de bir çikulatam olsa, benim de bir püskevitim olsa diyorrr!!!)..
yani, açık kapı bırakıyor.. umut veriyor.. buluşalım istiyor..
ama o sonundaki "belki"... hani virgülden sonra gelen... o "belki" nedir be gülüm.. allah için, nedir o belkinin işi orada.. amacı nedir..
geç oldu.. buluşuruz, belki...
ne oldu yani böyle deyince.. kolay kadın olmamış mı oldun?..beni peşinden koşturmuş mu olacaksın?..ipleri eline mi almış olacaksın.. bana, değersiz olduğumu mu hissettireceksin..naz..naz.. istemem yan cebime koy modları..
ulan nerden denk geldik o gece elife be..tamam, siktik soktuk, iyiydi, güzeldi ama..aga bu nedir yani..ben bu hatundan 20 dakikada yediğim kadar tafrayı 20 senede yemedim aq..
burçin...
beni şu an duymuyorsun ama sana ufak bir tüyo..
böyle hareketler, beni sana yaklaştırmaz.. uzaklaştırır..
beni sana bağlamaz, var olan bağları da koparır..
gözümdeki değerini arttırmaz, olan değerini kaybettirir..
hırçın bir dalgasın anladım..zor kadınsın onu da anladık.. ağır ablasın, eyvallah..
ama ben de çocuk değilim ki? beni "çocuk" sanan en son kişinin başına gelenleri benden dinlemek ister misin?..sahi, pek konuşmadık özel hayatlarımızdan..o kadar da deşmedik geçmişlerimizi..ben, seni korkutmayayım, iyi kızsın, demiştim ama, belli ki hata etmişim.. asıl korkutmam gereken senmişsin..
"iyi o zaman" dedim teslim olur gibi ellerimi kaldırıp,
"teklif var, ısrar yok.. sizleri sıkmak istemem (:"
bu kadar kolay pes etmemin şaşkınlığını yarım saniyeliğine de olsa okudum burçinin yüzünde.. hım... bu at koşmuyor.. koşması gerekti ama.. kovalaması gerekti? ısrar etmesi? yalvarması?..
"tamamdır" deyip gülümsedi nilay,
"başka akşam ;)" dedim tekrar..
nuriş dahil herkes, gecenin sonunun böyle olmasına şaşırmıştı.. hepsinin de şaşırmak için farklı sebepleri var tabi..
ilk defa, içinde burçin in olduğu bir mevzuda kendimi olayın tek hakimi gibi hissettim.. evet... bunca zaman seninkini oynadık, bundan sonra benim oyunum oynanacak.. işine gelirse..
kızları evlerine kadar götürdük.. zaten pek uzak değil, biliyorsunuz..
nurişe, taksiye binek mi dedim, farketmez aga yürüye de biliriz dedi..
yürüdük biz de..
bu bir süre sonra, sormak istediği soruyu tam manasıyla olamasa da sordu,
"aga, biraz.. acayiplik mi oldu ne? (:"
"öyle oldu be aga.. kızlar işte.. biliyorsun..bir saniyeleri, diğer saniyelerini tutmuyor.."
"kesin o masaya gelen hatunlar yüzünden.. trip yaptılar demi?"
"bilemiyorum.. herhangi bir şeye trip yapmış olabilirler, ama sonuç olarak trip yaptılar evet (:"
"iyi yeaa siktir et zaten.. benim de içim rahat değildi, hayırlısı oldu :p..gerçi sana biraz ayıp ediyorum böyle diyerek ama?"
"yok bea.. valla bilmiyorum aga.. tanıyorsun beni.. böyle hareketleri çekemiyorum... artistlikten değil ama, cidden çekemiyorum yani, beni hasta ediyor, rahatsız ediyor.. olumsuz etkiliyor.."
"doğrudur.."
"işte.. bilmiyorum..soğuyadabilirim bir anda.. bakma öyle beklediğime, gelince sevindiğime filan.. onlar dengesiz, ben onlardan dengesiz..o yüzden hiç belli olmaz.. bakarsın bir anda silerim (demet akalına selam olsun).."
konuşa konuşa eve vardık..
gece yattığımda kızgınlık ve rahatlık bir aradaydı kafamın içinde.. rahatlamıştım, çünkü burçinin bana vurmaya çalıştığı zincirleri kesinlikle reddetmeyi başarmıştım.. kusura bakma, tripkolik bir kezbanın oyuncağı olacak değilim..ne kadar güzel olursa olsun.. direnebilirim..
ve benim küçük şeytanım... ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anladım... kahretsin ki haklı.. allah belasını versin ki haklı... hep haklıydı..
uykuya daldım..
http://fizy.com/#s/1ajgea yürrü bee (:
şu uyku denen meretin bir sürü bölümleri, kategorileri filan var..yok alt uyku, yok üst uyku, rem uykusu bilmem ne..bu astral dream vb. uğraşan panpalar bilir, neyse..
ben, biraz da uykunun hafif olan bölgesinde olmamdan olsa gerek, telefonun zangırdamasıyla uyandım..
1 yeni mesaj..allah allah..bu saatte? (iki küsür)
açtım, "sen daha uyumamışsındır? (: "
mesaj kimden olsa beğenirsiniz? elif..
daha tam dalmadığımdan olsa gerek, zihnim çabuk toparlandı..hemen bir cevap uyduruverdim, "iyi bildin (: hayırdır?"
biraz sonra tekrar mesaj ışığım yanıp söndü,
"müsait misin? arayabilir miyim?"
lan..senin kibarlığını yerim ben be (:
"müsaitim canım tabi, dakikan filan var mı? yoksa ben de arayabilirim?" diye cevapladım..
ama bir yandan da baya meraklandım anasını satayım..gecenin bu vakti, arayayım filan diyor..rüyanda mı gördün güzelim?
cevap yerine arama gelince, açtım telefonu,
"alo? nabr?" dedim hemen,
"iyidr, uyandırmadım demi?" diye miyavladı telefonun öbür ucundan..şu telefondan gelen kız sesine hastayım zaten, hani, karşında fiziksel olarak yetersiz (çirkinin edebi versiyonu, direkt çirkin demiyoruz, ayıptır) bir hatunun olduğunu da bilsen, o bıcırdamalar sayesinde sanki penelope cruzla konuşuyormuş gibi hissedersin (penelope ile de hiç konuşmadım gerçi telden ama neyse)..e bir de bu kızın güzel olduğunu düşün..
ah ah..phone sex bundan tutuyor demek ki..boşuna demiyorlar, "arayın sıcak sohbet,sıcak dakikalar yaşayalım" diye..valla yaşanır aga..
"yok be, daha yeni uzanmıştım (:"
"hadi ya..uyandırdım o zaman.."
"eüüff elif, bırak kibarlığı (: ..ee, anlat bakalım rüyanda mı gördün beni? :p"
"öyle de denebilir..sınavlardan kafamı anca kaldırabildim internette takılıyordum..sonra sen aklıma geldin, bi ariyim dedim (:"
"hıı iyi etmişsin (: .."
"aslında senden beklerdim bir hal hatır sormanı ama..vefasızlığını sınav haftası oluşuna veriyorum.."
deme yaw..benden mi beklerdin? haa..doğru, biz sevişmiş idik..ve bir erkek olarak, sevişme sonrası ilk 24 saat, ilk 72 saat ve ilk 1 hafta sonunda en az birer kere arayıp kontrol etmek ve gizliden gizliye tekrarını istemekle yükümlüyüm demi..unutmuşum sorry..
gülmeye çalışıp zaman kazandım biraz..ne diyim ki ben bu kıza şimdi?
"öyle oldu ya..sıkıştık sınavlar filan malum (:"
"iyi işte bu seferlik görmezlikten geliyorum hadi :p..ee ne yaptın? nasıl geçti sınavların?"
"fena sayılmaz ya..şu ısı biraz kastı işte..ona bol bol pratik yapmak lazım... soru çözcen.. yoksa zor.. senin nasıldı?"
"idare eder benim de..bu hafta çaldınız mı? yoksa ara mı verdiniz sınavlardan dolayı?"
"bu gece..ee dün gece..ama işte, az önce geride bıraktığımız gece çıktık (:"
"(: (: anladım.. cuma çalıyorsunuz yani..ben kaçırdım desene (:"
kaçırdın? gelecek miydin lan kaçırmasan?
"öyle olmuş biraz (: şimdi gene iki hafta yine sadece cumaları çalıcaz, 10-12 arası"
"iyi yapmışsınız, sınav haftası iki gün zor olurdu..bi de gelenler az olur zaten, herkes kendi derdine düşüyor"
"evet.."
"... "
"... "
"haftaya gelirim artık bende? (:"
"gel? hatta.. kesin gel.."
"haha gelirim ya (: ..şey.. zaten bence biraz konuşmamız lazım gibi"
"konuşuruz.. şimdi de konuşabiliriz?"
"yok.. yüz yüze olsa daha iyi olur.. korkma aşkımı itiraf filan etmiycem ha x)"
"(: (: tamam canım bir şey demedim"
"ama yine de bazı şeyler var.. hani..o gün biraz heyecandan tam şeyedemedik.. şimdi sakin kafayla bir şey etsek..iyi olur diye, düşümdüm (:"
"tamam tamam, şey ederiz x)..ne zaman istersen gel..ne zaman istersen konuşuruz.."
"teşekkür ederim.. böyle düşüneceğini tahmin etmiştim, bu yüzden seviyorum zaten seni (:"
"hee.. eyvallah..(:..ben de senin.. böyle düşünmene sevindim.. sonuçta insanlar konuşa konuşa anlaşır.."
"he he kesinlikle..(:"
gene bir sessizlik..
"iyi madem.. cuma görüşürüz? uyandırdıysam tekrar kusura bakma (:"
"yok önemli değil bee.. görüşürüz..iyi geceler.. (:"
"iyi geceler (:"
telefonu komidinin üzerine bırakıp yeniden yatağa yığıldım.. biraz tuhaf bir konuşma olduğunu itiraf etmem gerek.. saat, kişi ve konu itibariyle.. oldukça enteresan..
biliyorsunuz, böyle, arkadaş ayağı takılan kız-erkek ikilileri, genelde, boş bulunma anına denk gelen bir sevişme sonrası, bırakın konuşmayı, göz göze bile gelemezler diye anlatılır..
gerçi biz elifle, önceden de öyle samimi arkadaş filan değildik, hatta "tanıdık" kategorisinden olduğumuz bile söylenebilir..ama onun handikapı da, benim bir zamanlar en yakın arkadaşlarından biriyle çıkmış olmamdı..
yine de gayet rahat gördüm kendisini..hem sevişme sırasında..hem sonrasında..hem de az önceki konuşma esnasında..
valla aferin.. rahat kız.. mantıklı kız.. böyle olacaksın abi zaten..ne o öyle tripler, oyunlar, entrikalar.. amına koduklarım..
neyse bakalım, cuma gelsin de konuşalım, ne konuşucaz bilmiyorum gerçi, ama elife güveniyorum ben, öyle salak argümanlarla gelmez karşıma..ya "aramızda oldu bitti bir şeyler, ama çocukça hareketlere girip kasmaya gerek yok" diyerek ikimizi rahatlatır..ya da..
ya da..valla diğer ihtimali düşünüyorum da..yani elifle olası bir fak badi durumunu... her halde bundan iyisi, şam da kayısı olur..
ve tabi birde, burçin durumu var.. işte bunların kafede birbirleriyle çakışma ihtimalleri var, ki ihtimal değil, kesin çakışacaklar ikisi de aynı zamanlarda gelecekleri için, eğer bir iki hafta önceki kafada olsaydım, şimdi içimden "ahh eyvah, şimdi burçin ne der, yine kalkıp giderse? ne yapıcam ben?" gibi salakça düşünceler içinde olurdum..
şimdiyse, iyi ki geliyor diyorum.. gelsin abi..ve mümkünse, yine burçin yan masalardan biriyle sarışın kankasıyla kös kös otururken biz şöyle 1-2 saat güle konuşa eğlenelim.. sonra da burçinin masasına bir uğrarım işte.. ayıp olmasın..ama benim de ona muhtaç olmadığımı görsün..
derler ki,
"bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğiniz an, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz"
bence herkes vazgeçilmez olmadığını hissetmeli, sizce de öyle değil mi? ;)
hafta sonu, kalan üç sınavıma kendimi konsantre etmekle geçti.. fazla zor değiller..en azından baraj notunu alırım yani.. üstesinden geleceğimi telkin ederek ve elbette çalışarak kendimi hazırlıyorum kalan son çarpışmalarıma..
vizeler önemlidir beyler.. öğrencilerin genelinde bir "final" düşkünlüğü vardır ki sanırım adının daha karizmatik olmasından kaynaklanıyor (final!..the final!..the finals!! the end begins!!)..ama bana göre vizeler, gizli kahramanlarıdır bu öğrencilik hikayelerinin.. vizelerimi her zaman sıkı tutmuşumdur..siz de öyle yapın.. ordan bir kere geçer not alırsanız, finalde de yine sadece işinizi yapmanız yeter.. yoksa öbür türlü, sanki barajı vb. aşmak yeterince zor değilmiş gibi, bir de ortalamayı yakalamakla uğraşırsınız..
annemler aradı yine.. nerdeyse 3 aydır gitmiyorum tabi, bu sebeptendir ki annem özellikle son 1-2 haftadır aramalarını sıklaştırarak günde iki rekata çıkardı resmen..
"anne sınavlarım var!"
"yavrum biliyorum da, keşke sınavlardan önce bir gelseydin?"
"zaman olmadı be anne, dersler filan, yoğunuz bu yıl epey (yalancıyı sikmiyorlar ya)"
"o zaman sınavların bitince gel hemen tamam mı? çamaşırların filan hep birikmiştir ah oğlum nasıl idare ediyorsun kaç ay oldu?"
"idare ediyoruz bir şekilde ya, çamaşır makinemiz var?"
"ne? ay siz bilemezzzsinizz onu kullanmayı, nasıl yıkadınız, kaç derecede attın renklilerini ah ah..tsigalko eh be tsigalko.."
"yeaah anne (: sakin ol öğrendik çalıştırıyoruz gayet, alla allaa yaptın bizi kıro ha (: iki kere çamaşır attım ben koca seleyle, gayet yıkadık, kurudu, giydim (:"
"aferin aferin.. öyle ütüsüz?..hangi deterjanı alıyorsunuz.. makinenizin markası ne, abuk subuk şeyler almamışsınızdır inşallah :/"
ve böyle devam ediyor işte.. anneler..ah bu anneler yok mu (:
yoğun baskıların ardından sınavlardan sonra gitmeyi kabul ettim.. gerçi ben de özledim yani, canım gitmek istiyor, ama ne biliyim, şu dönemi komple atlatıp öyle gitmek istedim, 3 hafta, kesintisiz..
artık haftaya gidicez mecbur, sonra da yılbaşı geliyor zaten.. pazar günü.. öncesinde cuma biz çalıcaz.. belki yılbaşında da çalarız, belli olmaz.. bakalım o iş ne olacak..
işte ben artık hafta içi dersi mersi asıp 3-5 günlüğüne kaçıcam..
ona da öyle söz kestik..
habire söz veriyoruz bakalım.. nerede patlıycaz..
Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 54
böyle başkası hakkında konuşur, yazarken her şey çok güzel de, konu bana gelince biraz zorlanıyorum. çünkü insan, kendini her zaman güzel, iyi, başarılı görür.. insanın kendinden bahsederken tarafsız kalması çok zordur.. eğer biraz becerebilirseniz zaten onun adı da "mütevazilik" olur..ama beceremezseniz, işte o durum için onlarrrca sıfat, tanım mevcut..
ben zaten daha başlıkta kendi kendime ayarı verdiğim için (sen bana pic demişsin?... hiç yakış... tıramadım) aslında rahat olmam gerekir, ama artistlik yapmayı pek beceremediğim için, en iyisi ben size kendimi olduğum gibi özetleyeyim işte..
nasılsa giriş paragrafını da yazdık (ki en zor kısımdır malum (: )..
sporcu bir kardeşiniz olduğumu biliyorsunuz, ortalama seviyede basketbol oynarım, çok kreatif, hızlı ya da güçlü olmamakla beraber, bileğim düzgündür, o yüzden ben de bana en uygun rol olan "şutör" lüğe alıştırdım kendimi çocukluğumdan bu yana. küçüklüğümde kalecilik de yaptım, o yüzden reflekslerim iyi, bunu bir kick taks disipliniyle birleştirince, becerebildiğim, hatta basketboldan daha iyi becerdiğim bir şey daha çıktı ortaya. keşke dan sınavına girene kadar dişimi sıkaydım, şimdi "kara kuşağım ben olooom" diye artis artis dolabilecektim..ama sağlık olsun, gönüllerin kara muratı.. aman, kara kuşağıyım diyelim..
sporun gerek fiziksel, gerekse zihinsel, gerekse ortam olarak epey faydasını gördüm. bir kere vücudunuz esnekleşiyor, hele düzenli spor yapıyorsanız, her hareketiniz daha akıcı, yolda yürürken bile böyle, yüzer gibi, bir farklı adımlıyorsunuz.. zihinsel olarak, stresini atabiliyor, eğleniyor, dahası, benim yaptığım gibi, sporu, hayatın dertlerinden bir kaçış olarak kullanabiliyorsunuz.. ortam olarak ise, sizin için kapalı kutu olan, herhangi birileriyle tanışmaktan daha iyi bir durumdasınız desem yalan olmaz.. neden? çünkü en azından 1 ortak noktanız var.. ikiniz de basketçisiniz, ne bileyim ikinizde tenisçisiniz, ikiniz de yüzücüsünüz vb..
böyle buralardan muhabbete başlayıp, insanlarla başka ortam noktalarınızı keşfediyor ve iyi arkadaşlar, iyi çevreler ediniyorsunuz zamanla..
fiziksel özelliklerimden ya da hikayedeki insanların fiziksel özelliklerinde fazla bahsetmedim, insanları öyle notebook modeli tanıtır gibi tanıtmayı sevmiyorum, adam gibtiği kızı tanıtıyor mesela:
"burcu, 1.70 boyunda, siyah düz saçları beline kadar yaklaşık yarım metre uzunluğunda, 60 kilo, vücut ölçüleri 89-63-90... "
bu ne amk? ölçtün mü mübarek..te allaım ya..
neyse, benim boyum 1.81 beyler.. ölçtüm.. kilom o zamanlar 75 civarı.. üniversiteye ilk başladığımda 65 kiloydum, mezuniyete 82 kilo geldim aq..evet, charmender dan charizard a bir gelişim söz konusu (:
hiç bir zaman gibs pek im ya da temel reis kasım olmadı, ama genel olarak vücudumu seviyorum, aynadan kendime bakmak hoşuma giderdi, özellikle omuzlarım, peder beyden genetik miras olarak genişçe olduğundan ve bunları antrenmanlar sayesinde daha da şişirdiğimden, çok hoşuma gittikleri yalan değil.. hele yazın yanınca çok güzel oluyorlar.. aynada bakıp, ovuşturup, salak salak güldüğüm çoktur yani.
gözlerim açık kahvedir.. saçlarım dalgalı, açık kahve, sakallarımsa daha da açık renk, zaten belli bir noktadan sonra direkt "viking mode on" olarak dolaşmaya başlamıştım.
yüzüm normal yüz işte lan, erkek yüzünü nasıl tanıtırsın ki? öyle belirgin, dikkat çekici bir şey yok olumlu ya da olumsuz.. zaten beni ben yapan, her zaman için mimiklerim ve tonlamam olmuştur, o neden aslında sıradan biriyim..eli yüzü normal, sakallı hali biraz sert mizaçlı, sakalsızken daha sempatik bir bin..
mental yapımı, iç dünyamı, zaten herkesten iyi biliyorsunuz artık, dış görünüşüm de bu şekilde, artık benim fifa 2012 efendim nba 2k12 de filan yapabilirsiniz ehehe, hepsini 99 yapın lan özelliklerimin, hişş..ona göre ;)
arkadaşlarımdan biraz bahsedecek olursak,
bizim grup genelde birbirine yakın bir boy ve kilo ortalamasına sahip, yani öyle uzun-kısa ya da zayıf-kilolu olarak sırıtan pek yok.. sanırım en kısamız neco, o da 1.75 filan vardır ama en az, alper en uzunumuz gibi, gerçi saçları beyblade deki japon binleri gibi jölelediği için de öyle görünüyor olabilir, adam anime karakteri aq (:
en kalıplımız tolga, adamın döşü de epey kıllı, maşallah aq, yolda görsem evli, iki çocuk babası sanarım :p biraz büyük gösteriyor evet, ama yakışıklı çocuktur, hatta aramızda eli yüzü en düzgün olan o olabilir, fakat onun da biraz mental sıkıntıları var, hikayede bahsedeceğim ilerleyen zamanlarda (muallak değil lan heyecan yapmayın)
en küçük gösterenimiz ve harbiden de aramızda yaşça en küçük olan nurettin.. nuriş yani.. hani, adamın öyle sevimli bir bin ki, nurettin diyemiyorsun..
tipe bak,
isme bak aq..
hani o sıfatta, berkcan, ne biliyim, arda, cenk filan gibi bir isim beklersin,
ama isim ne? "nurettin!"..yöh, ben senin haşmetine kurban olam..
beyler nurettin isimli varsa aranızda alınmasın lan, isim kötü demiyorum, sadece, bir entry-nick uyumsuzluğu benzeri durum var ortada..o tipe o isim uymamış yani.. bence.
kızlara gelirsek..
olm benim tanıdığım kızların hepsinin maşallahı var? e hani türk kızı kısaydı? ortalaması 1.65 filandı? ulan bütün uranyumla yetiştirilenler bana mı denk geldi anlamadım. bir de zaten genel olarak en az +5 topukla başlıyorlar hayata, o nedenle, bence türk kızlarının (en azından benim çevremdekilerin) hepsinin boyu gayet yeterli, zaten bir kaç santim daha fazla olsalar bizi geçecekler aq..
tanıdığım, daha doğrusu, bir şekilde münasebetimin olduğu kızlar arasında en kısası ceren, sadece o kaltak 1.65 in altındadır muhtemelen.. ayşen de öyle uzun değil o da tam sınırdadır..
arkaü yere yakından korkacaksın arkadaş.. boşuna dememişler..
nilay hem uzun boylu hem de yapılı bir kız, onun da spor geçmişi var biraz, biraz da genetik sanırım, ebru da uzun sayılır, 70 filan olabilir ama daha narin bir kız, bilekleri filan ince.
başka kim var.. mine, mine de uzundu bak epey.. hatta sanırım hikayede ayşen2 den sonra en uzun olan kız olabilir, ama ince uzun olduğu için öyle iri durmuyordu pek..
ayşen2 ya semer tak gez.. sadece o kadar diyorum.. kendimi gibesim geliyor o direkten döndüğüm gece aklıma gelince aaah ah..bir ata binemeden geçti ömür..
eliften daha yeni bahsettim zaten, bu kız yine nilay gibi, iri yapılı, dolgun bir kız... şimdi böyle deyince kilolu gibi algılanacak ama kiloları normal be beyler, iskelet sistemleri mi geniş, kemikleri mi iri bilemiyorum ama kilolu olmamalarına rağmen kalıplı duruyor kızlar, bir de malum yerler şey tabi..
sınıfımızın medar-ı iftiharı, prenses ceylin ise her yönden taş, öyle ayşen iki kadar at değil, ama mine gibi ince de değil, 10 numara hatun işte ne diyebilirim ki..her ne kadar beni hiç çekmemiş ve hakkında düşünecek ortam oluşturmamış olsa da (biraz da okanın durumdan dolayı sanırım, bir çeşit ahde vefa var yani) gerçekten kusursuz, güzel bir kız. hani, yanında dolaştırırken kasılırsın öyle diyeyim, ancak çok çok aşırı bir özgüvenin ve karizman olacak ki hatunun yanında sırıtma, yoksa ne yaparsak yapalım kıza en az bir gömlek küçük geliriz beyler,
yapacak bir şey yok, herkes yerini bilecek (:
hikayedeki kızların en kilolusu, balık etli çiğdemdir muhtemelen.. çok sevimli bir kızdı o da bak, tam tipik pufidik türk kızı işte..onu da taku takuna üzdük.. sağlık olsun..
ceyda.. ceyda..o da pek uzun değil..ama genelde yüksek topuklu giydiği için hep ortalama üzeri gezinirdi..en belirgin özelliği ise o kırmızı-kızıl saçları olsa gerek.. ateş parçası gibi kızdı..en sonunda hem kendini hem beni yaktı..
bunun salak arkadaşı meltem de balık etliydi biraz, arkaü yumuşacıktı bak şimdi yine aklıma geldi bir tuhaf oldum.. bildiğin sütlaç gibi arka.. tövbe tövbe..
kızlar genel olarak kumral, ayşen, siyah saç-beyaz ten ve bonus olarak yeşilimsi gözlere sahip, elif de de siyah-beyaz kombinasyonu var ama biraz daha net, özellikle saçları, tam bir kuzguni siyah.. boya mı? diye sordum, doğal rengi dedi..vay amk..
yeni tanıştığım kız, burçin, o da yine siyah-beyaz.. doğuştan beşiktaşlı (: onun da rengi fazla soluk, kansız olabilir..ya da vampir olabilir.. bilemiyorum..ama çok hoş kız gerçekten, ağız, burun biblo gibi..
ayçanın çılgın saçlarından zaten epey bahsettik.. normalde düz, ama kendisi cher gibi gezmeyi seviyordu..
biraz ırkçılık yapacak olursak, şu ana kadar hikayeye giren kızlar arasında hiç zenci olmadığını belirmek isterim (üzgünüm poor panpa)
en koyu tenli olan, zamanında hintlilere benzettiğim ceyda işte, geri kalanlar buğday tenli hep, akça pakça kızlar.. hele elifle burçin, bildiğin kosla oxi ekşınla yıkanmış gibi aq..pekmez yiyin kızım biraz.. domates filan yiyin ne bileyim..
ayçanın ten rengi çok güzeldi.. nilayınki de iyidir, ama ona alıcı gözle bakmıyorum tabi mümkün mertebe, yine de ister istemez yakın oluyorsun birbirine, bazı şeyler aklına yazılıyor..
bilmiyorum başka bahsetmediğimiz ne-kim kaldı..bak mesela, kokuları da güzeldi.. parfümleri, doğal halleri, huurlar ne sürüyorlar bilmiyorum ama o çiğdemi filan hele ısırasım gelmişti neredeyse o kadar şekerimsi bir hava düşünün. bu günlerde forumlarda, sözlüklerde, kezban mezban adı altında bu kızların kokusuna bile laf ediliyor, çok tuhafıma gidiyor lan?
yok işte şöyle kısa boylu, şöyle koca arkalü, şöyle tipsiz böyle pasaklı bilmem ne diye devamlı giydiriyorlar hatunlara..lan ben anlamadım yani, bugün hala, şöyle sokağa çıktığım zaman, hatta işe gidip gelirken bile her yerde gayet hoş, sülün gibi hatunlar görüyorum.. hatta bizim arkadaşlarla aramızda mottodur yani "ulan ne kadarrr çok güzel kız var be agaaa" der birimiz.."aynen.. çok..çok var be abii" diye tamamlar öbürü.. acaba biz paralel evrende filan mı yaşıyoruz anlamadım,
kendi memleketinin kızına bu kadar laf eden başka bir ülke daha var mıdır bilmiyorum..bu arkadaşların, ya çevreleri çok kötü, ya da tipleri bozuk... ne diyeyim yani? aha işte, gittik geçen, daha 2 ay filan oldu, macaristana, ondan önce ispanyaya gitmiştim yine şirketle bir de amerikaya okanın yanına gitmişliğim var (spoiler olmaz bu yalnız, okuldan sonra ;) )
ben hiç bir ekstra özellik göremedim? hatta bence fazlası yok, eksiği var gibi sanki yabancı kızların.. neyse, tribüne oynuyor gavat demesinler diye kesiyorum burada, ama diyeceğim o ki, etrafınızdaki kızların, memleketinizin kızlarının kıymetini bilin, zaten en nihayetinde yine onlardan biriyle evleneceksiniz, belki onlardan birine babalık edeceksiniz.. onlardan biri size analık etti.. bunları unutmayın, popüler kültürün gazına gelip loserlerin kervanına katılmayın.. evet, kalabalık görünüyorlar ve sesleri fazla çıkıyor, ama içi boş bir kalabalık onlar, siz hayatınızı yaşamaya bakın..
türk kızıymış..sie..biz kimle düşüp kalktık lan o zaman bunca senedir? kimle seviştik, kimle el ele tutuştuk, kimi öptük, kimleri sevdik, kimlerce sevildik? ecinni miydi onlar??
ee işte beyler, "tanım yap, betimleme yap ulan!" ulan dediniz, yaptım işte, gördüğünüz gibi biraz tatsız tuzsuz..en azından bana öyle geldi, diyorum ya, insanları öyle lcd tv tanıtır gibi tanıtmak pek bana göre değil, ben daha ziyade ekranda oynayan görüntüyle ilgileniyorum.. bence siz de öyle yapmalısınız.. mümkünse, insanları fiziksel görünüşlerine göre, değil, zihinsel olgunluklarına göre sınıflandırın..
çok daha faydanıza olacaktır.
bu arada, şarkı paylaşamıyorum bir kaç gecedir, çünkü amk repertuvarını bitirdik neredeyse, biraz da ilerleyen günlere kalsın, şarkılar yerlerine denk gelsin diye paylaşmadım. yabancı da paylaşmıyorum, çünkü bir ara takunu çıkarmışım hakikaten, yerli müzikten, türkçe müzikten, bizim müziğimizden devam ;)
ilerleyen zamanlarda, istek gelen karakter olursa, onu daha da ayrıntılı tanıtabilirim hatırladığım kadarıyla, çünkü bugün hala görüştüğüm ya da kısa zaman öncesine kadar görüşmekte olduğum pek çok isim var hikayede, sorun olmaz.. hatta daha önce söylemiştim, tolga dediğimiz adamın eviyle evim arasında yüz metre var yani (:
hikayeye dönecek olursak...
aslında dönmeyecektim, ama en azından bir giriş yapalım istedim, bir sonraki gece için temel olsun,
ben, genel olarak bizim hikayeye uygun olan ortam orada olduğu ve dönen dolapların da yine oradan ateşleniyor olmasından ötürü bir süredir sadece canlı müzik gecelerinden bahsediyorum.. evet bunun farkındayım, hatta bilinçli olarak böyle yapıyorum, çünkü bizim hikayemiz, rotasına hangi yol uygunsa oradan ilerlemek zorunda, yoksa buralara bir sürü sıkıcı şey dolar ve hikayenin bitmesi 5-10 yıl filan sürer, game of thronesin yazarı gibi olurum sonra valla (: bir panpamızın sanırım @cancavci idi, sorduğu sorunun da cevabı aslında burada gizli, kendisi, "bütün kızlar da sana mı hasta aq?" tarzından bir şey demişti ehehe,
elbette değil, henüz bir justin bieber olamadım maalesef, bütün kızlar bana hasta değil, ama burada bahsettiğim bütün kızlar, evet, aramda en kötü ihtimalle arkadaşlık oluşacak olan kızlar..e zaten diğerlerinden niye bahsedelim ki? değil mi? "sevgili günlük, bugün yan masadaki kıza asıldım, ama kendisi beni giblemedi." ya da "sevgili günlük, bu gün merdivenlerin önünde bir kızı yaklaşık 10 saniye kestim ama bana topu topu yarım saniyecik bakarak gözlerini başka tarafa çevirdi" gibi cümlelerle nereye varabiliriz bilemiyorum (:
o nedenle en iyisi bunlardan bahsetmemek... iyi günlerimiz var, daha da olacak.. kötü günlerimiz oldu, daha kötüleri de olacak.. hayat, bilhassa benim hayatım, hep iniş çıkışlarla dolu.. asansör takım bochum fc gibiyim..bir sezon uefaya gidiyorum, bir sezon küme düşüyorum..
şimdiyse şampiyonlar liginde gruptan çıkma mücadelesi veriyor gibi hissediyorum.. artık kupayı mı alırım, yoksa kupa mı beni alır göreceğiz (:
okula gelecek olursak, elbette okulda da gelişmeler oluyor.. zaten bu canlı müzik geceleri atraksiyonlarının tadını çıkarın derim, zira dünyada hiç bir şey sonsuza kadar sürecek değil..
o cuma elifin evinde anca öğlen uyanıp, okula gidemeyince, begümle konuşamadık, ama daha önceden planladığımız üzere, kendisini bu gece misafir etmem gerekiyor..
begümden bahsetmiştim, gerek fiziksel gerekse ruhsal olarak.
neyse, şimdi ben gidemeyince bunu arayayım dedim..eve de geldim ama pestik gibiyim, duş aldım bizimkilerle laflaştım filan derken hava karardı aq..
aradım begümü,
dedim, böyle böyle konuşmuştuk, geliyor musun?
biraz triple karışık "ee seni okulda göremeyip ses seda da çıkmayınca, iptal ettin diye düşündüm" diye cevap verdi.
"yok ya ne iptal etmesi, zaten bana gelmen için öyle planlar yapmamıza filan gerek yok yani :p" (herkese aynı numarayı çekiyorum, kendilerini özel hissediyorlar)
"geç oldu ama ya bilmiyorum bugün iptal mi etsek harbiden?"
"geç mi oldu? kızım tavuk musun sen (: hadi hadi, hazırlan, yarım saate duraktan alıcam seni ona göre (:"
"yaaa (: yarım saatte gelemem, evden çıkmam o kadar sürer zaten!"
"amaan be begüm, düğüne mi gidiyorsun sanki allah aşkına (: ..tamam hadi 45 dakika olsun, bekliyorum bak ona göre"
"tamam tamam tamamm.. artık olabildiğince hızlı şekilde geliyorum bekletirsem kusura bakma (:"
"hadi bakalım"
telefonu kapattım.. gidip mutfağı kontrol ettim, iyi, abur cubur mevcut, içecek var, hatta cin bile var, ama onu kim içicek be arkadaş bari tekila, votka filan alsaydınız..
şöyle evi, odaları filan genel olarak bir check ettim, ne de olursa olsun, sonuçta misafir ağırlayacağım, dikkat ederim böyle şeylere, aileden öyle gördük.. (gerçi onlar misafirlerini gibmezler).
tolganın yanına uğradım, adam klagib pozisyonda, yatakta uzanmış, laptop önünde,
"napıyon lan p0rnocu?"
"iyi bea..ne p0rnosu amk, projeyle uraşıyorum.."
"olm çok yoruyorlar lan seni, hişş bak bu hafta sonu bir şeyler yapalım, sınavlar da yaklaşıyor, sonra kımıldayamayız.. azıcık hava alırsın sende hem, okey?"
"tamam aga bakarız ya..gibicem bu sene şunlarla uğraşmaktan telef oldum anasını satayım..şu dönemi bir atlatsam.."
"yaparsın be kardeşim, sana güvenim tam :p"
"eyvallah gülüm"
"benim arkadaşım gelcek birazdan, odadayız, haberin olsun dedim, gelebilirsin sende ;)"
"gene kimi gibiyon lan, iyice keraneye çevirdin evi ha"
"ahaha, yok lan normal arkadaşım bu, hatta gel mutlaka mola filan verdiğin zaman, tanışırsınız, belki hoşuna gider :p"
"yea yürü git allahını seversen (: ..tamam, sen rahat takıl ben mesajı aldım ;)"
"lan.. gibtirme mesajını ya..olm gibiş olacağı zaman söylemiyor muyum, sana mı kibarlık yapıcam aq, gelirsin işte diyorsak gel"
"tamam hacı bakarız ya"
"bak aq bak (:"
odama geçtim, bütün durumlar stabil..en iyisi bu boş vaktimi, henüz anılarım tazeyken yazarak harcayayım dedim, günlüğümü çıkardım, yazmaktan gevrekleşen eski sayfaları bir tarafa attım, ve gördüğüm ilk boş yaprağa, elifle geçirdiğim harika geceyi, kendi üslubumla aktarmaya başladım..
.. telefon konuşmasından yaklaşık bir saat sonra begümü duraktan aldım, minibüsten indi sırıtarak, hemen sarıldık öpüştük, güya acele gelecekti, ama gene takıp takıştırmış, süsü püsü yerinde..ah bu kızlar yok mu..
"valla apar topar geldim ya, çok mu beklettim :/ ?"
"yarım saatten açtık, ama sen gene bir saati buldun be kuşum? yok fazla beklemedim"
"neyse ya, iyi bak o kadar acele ettirdiğine göre bir sürprizin filan vardır herhalde :p"
"sürpriz benim işte? daha ne bekliyorsun x)"
güle laflaşa eve geldik,
bu benim odayı görünce hemen,
"ay çok soğuuk?!"
diye koyverdi,
"nasıl soğuk yani?"
"olm bu ne lan, doktor muayenehanesi gibi? x)"
hep halı yüzünden aq..eh be anne, dedik sana o kadar, yok kir tutar, toz tutar dedin koydurtmadın.. alıcam lan bir tane merinos halı, ama kaç para kim bilir, arkae girer diye korkuyorum..
"ne var ya, ne güzel ev işte.. beğenemediniz mi begüm hanım? iç mimar kesildi başıma artis.."
"tamam len hemen atarlanma (: ..ama fazla sade yani, baksana halı bile yook (aq) x)..sonra, çok derli toplu be, ben rahat edemem bu kadar düzenli yerlerde, öğrenci evi dediğin biraz incin olur ne biliym (:"
"sen incinlık istiyorsan alt katta bizim çocukların salonuna inelim, kendini bile kaybedersin valla (:"
"hıı ne diyordunuz oraya, oyun odası mı :p"
"aynen, oyun salonu, hatırlıyorsun bakıyorum? (:"
"herılt yani, dinliyorum seni, sadece şarkı söylerken değil, konuşurken de dinleniyorsun kıymetini bil :p"
"eyvallah (: sen geç otur, ben bir şeyler hazırlıycam, takılırız"
"gerek yok ya, uraşma"
"cık, olur mu? geliyorum beş dakikaya ;) bilgisayarı açabilirsin bu arada sen de"
gittim abur cubur ayarladım mutfaktan, tolganın odasına da bir kafa uzattım dediklerimi hatırlaması açısından
neyse, oturduk hatunla, bir yandan internette takılıyoruz, ayıptır söylemesi, ekşi sözlüğe filan bakıyoruz aq ne yapalım.. gerçi o zamanlar böyle gibik ergen irileriyle dolu değildi, şimdi kreşe döndü amk yeri..
begümle de epey şey paylaşmışlığımız olduğu için (ki kısa zamanda nasıl öyle kaynaştık ben de anlamadım, ikimiz de birbirimize güvenmiş olmalıyız ki bu derece açıldık karşılıklı) benim samimi arkadaşlarımla aramda olan jargona ve geyiklere hakim, zaten o yönde bir potansiyeli de var, gerçekten eğlenceli, kafa bir kız, laf lafı açtı ziyadesiyle..
benim kıza karşı bir duygusal düşüncem olmadığı için gayet rahat hareket edebiliyorum, yavşaklığın bini bir para (: o da bana ayak uydurunca gayet eğlenceli bir ikili olduk, yeri geldiğinde ciddi de olabiliyoruz, zira ikimiz de geçmişimize dair bazı acıları birbirimizle paylaştık, o zamanlar da her iki tarafın da iyi birer dinleyici ve avutucu olduğunu söyleyebilirim.
beyler, her ne kadar, "ateşle barut yan yana durmaz", "kızla erkek dost olamaz" dense de, bence herkesin çevresine böyle insanlar da lazım, tamam erkek adam elbette karı kızı düşünecek, ama bütün kızlara da yazamayız değil mi? bazılarına, özellikle de kafa dengi ve halden anlayan karşı cinsler, karşı cinsle ilgili duygusal durumlarda oldukça yardımcı, faydalı olabilirler.
o yüzden diyeceğim o ki, erkekseniz muhakkak kız arkadaşlarınız, dostlarınız, kız sanız da mutlaka erkek kankalarınız olsun, hani ilerde olur da şeytan doldurur, aranızda bir şeyler oluşmaya başlarsa da bonus olur aq fena mı? elin yabancısı, hiç tanıyıp bilmediğiniz tiplerle maceraya gireceğinize en azından tanıyıp bildiğiniz adamlar olur hayatınızda.
böyle kanka olarak başlayıp sonrasında sevgili olan ve gayet de mutlu olan tanıdıklarım var, hatta geçen yaz bunlardan bir örneğin düğünündeydim. yani böyle ilişkilerden de korkmayın, fazla edebiyat, takıntı, kuruntu yapmayın, sonuçta her şey olacağına varıyor, siz hayat karşısında giberken de, gibilirken de zevk almaya bakın..
http://fizy.com/#s/3wl268
bir yandan yer içer, bir yandan da konuşup gülüşürken, laf dönüp dolaşıp malum durumlara geldi (malum durum deyince de aklıma hep adet dönemi gelmeye başladı bu orkid reklamları yüzünden, sikicem),
ben biraz damardan girdim, senin gibi bir kızın nasıl sevgilisi olmaz filan diye gazladım bunu, eeyy anasını, ulan bir dokun bin ah işite döndü olay, bu bir başladı saydırmaya, "işte erkekler şöyle, erkekler böyle" bir ara bölüp, benim de bir erkek olduğumu hatırlattım, hemen, "sen farklısın" diyerek kaçmaya çalıştı, "niye ben totoş muyum?" deyip kaçmasını engelledim, hem de gülüp gevşedi biraz,
"amma dolmuşsun be kızım (: tamam biliyorum kötü anıların var ama, herkesin düştüğü hataya düşüyorsun sende, yani, biri, ya da birileri kötü diye, bütüün bir insanlığı kötülemenin ne gereği var?"
"öyle ama..ya bir insanın karşısına hiç mi düzgün bir adam çıkmaz bunca senedir? nerde alayı kolpa, züppe, gereksiz tip var etrafımda..biraz iyisine denk gelince onla da arkadaş oluyoruz işte ne hikmetse" deyip sırıttı,
"hee, eh cinsime edilen onca hakaretten sonra "biraz iyi" olarak sınıflanmak bile bir başarıdır :p"
"üff..öyle iğrenç adamlar var ki, bilmiyorsun tsigalko, bizim bölümün ortamı çok daha farklı sizinkilerden, mühendisliktekilerin en büyük derdi, filanca profun dersinden nasıl geçicezken, bizdeki züppelerinki filancayı nasıl yatağa atarızdan ibaret.."
"niye be, bence gayet iyi çocuklar da var, basket takımında filan, mesela o ilk tanıştığımız gün, senin sınıf arkadaşın filan..gayet iyi adamlar yani, elleri yüzleri düzgün, muhabbetleri düzgün?"
"e ama işte adı üstünde, "arkadaş" abi..ne yapabilirim?"
"o zaman sen şu, kankalarının arasından bir tane seçicen begüm ne diyim x)"
"haha, ben seçsem ne olacak? onlar beni seçmemişler bir kere?"
"nasıl yani?"
"ya zaten bana karşı bir şeyler hissetseler arkadaşım olmazlardı ki? olsalar da kalamazlardı öyle, misal sen? yanlış mıyım?"
lan muhabbetin dolaştığı sınırlara bak, mayın tarlası aq..
"bilmiyorum..haklı olabilirsin..belki de şeydir, biz erkekler, arkadaşlığı iyi beceriyoruzdur ama iş sevgili olmaya gelince sıçıyor olabiliriz..bir de o yönden bak..belki de o "düzgün çocuk ama arkadaşım" dediğin adamlarla da sevgili olmaya kalksan yine hüsran yaşayacaksın..misal ben? ((: evet biliyorum böyle konuşurken her şey iyi güzel ama, emin ol sevgilim olmak istemezsin yani x)"
"(: evet, farklı açıdan bakınca, sen de haklı olabilirsin..belki şu anda arkadaşım olanlarla da duygusal mevzular olsaydı onları da aynı şekilde yaftalayacaktım..niye be, bence iyisin gayet..senin sevgili halin de bundan farklı değildir (nah değildir) ama asılmıyorum baştan söyliyim x)"
"eyvallah (: ..yeaa işte, begüm, karışık mevzular bunlar..en iyisi ne biliyor musun? bu iyi arkadaşların, birbirlerine kendi çevrelerinden birilerini yakıştırması, şahsen ben senle sırf bu yüzden arkadaş oldu yani, belki güzel arkadaşlarından bir iki tane ayarlarsın diye :p"
güldü..şakalaştık..
tuhaf olan ne biliyor musunuz? lan ben hakikaten de gerçek menfaatimi söylüyorum kıza, o ise bunu espri olarak algılayıp gülüyor..
tam tersi, saklamaya çalışsan, daha beter ortaya çıkar, trip yersin, belki arkadaşlığın biter, ben ise, ayan beyan ilan ediyorum, ama gır gır konusu gibi görünüyor bu..
işin püf noktası bu olsa gerek beyler..aslında aklınızdan geçenleri, sanki geyikmiş gibi söyleyip, onların yarattığı baskıdan kurtulmak ve karşı tarafı iyice rahatlatmak..çünkü o da o sırada zavallı iç dünyasında,
"gerçekten böyle düşünüyor olsa bu kadar rahat söyleyemez" şeklinde yorumlar yaparak sözlerinizi şaka olarak algılayacaktır..
ama gerçekten böyle düşünüyoruz be beyler..ve açık açık söylüyor, uyarıyoruz bir de..
şimdi, biz mi suçluyuz? yoksa onlar mı saf? kararı size kalmış..
o ara tolga kapıyı tıklattı, gel dedim,
geldi, naber maber gibisinden önce benle selamlaştı, hıyar, sanki eve yeni gelmiş havası yaratmaya çalışıyor ahaha kıyamam sana ben utangaç prens,
begümle tanıştırdım bunu, 5-10 dakika durdu, muhabbet ettik filan, ben devamlı pas atıyorum tolgaya, o da gayet konuştu yani, kendini iyi tanıttığına inanıyorum.. nihayetinde, begümle tanışmış oldular işte, bereket versin.
daha sonra tolga ödev mödev deyip odasına geçti,
biz gene begümle baş başa kalınca imalı bir bakış attım tepkisini ölçmek amaçlı, bu da 1-2 saniyelik şaşkınlıktan sonra, hemen kaşlarını kaldırıp,
"noldu be? (:" yaptı
"hiiç" deyip bilmiş bilmiş gülümsedim kendi kendime.."işte bu da benim ev arkadaşım, kankam, can yoldaşım tolga (:"
kaşlar gene havada konuştu,
"evet.. memnun oldum..(: ..dersleri ağır herhalde, ödev filan diyor"
"öyle ya, bölümü de kolay değil.. düşün o kadar derslerle uğraşıyor, arada bir de benim kahrımı çekiyor üstüne (:"
"evet..(:"
"evet ne? (:"
"iyi yani..ne..ne gülüyosun lan kendi kendine..x)"
"ya şey be..tam muhabbetin üstüne denk gelince.. komiğime gitti (:"
"ne muhabbeti? ha şeyyy" deyip bu kahkahayı patlattı.. epey güldük, bu biraz kızardı..
"aynen öyle oldu ben onu şeyedemedim (:"
"ee tabi çocuğu görünce aklın başından gitti de ondan işte x)"
bu önce tip tip güldü,
"bir şey demiyorum tsigalko.. senden korkulur (:"
"hah onu bileydin işte (:"
gece yine güzel devam etti, begümün ırzına bir hasar vermedim bazılarınızın beklentisinin aksine, dedik ya olm, her şeyin bir raconu, her kızın, her insanın da bir yeri var, piç olucaz dediysek, tecavüzcü coşkun olucaz demedik..
http://fizy.com/#s/3wl265
saat gece yarısına doğru begüm ben gideyim dedi, kal diye ısrar ettim ama "çok acele geldim ya, başka zaman" filan deyince çok üstüne gitmedim, şimdi bilemezsin yani, kızsal bir takım mevzular olabilir, fazla ısrar etmemek lazım.
gene durağa kadar götürüp son minibüslerden birine bindirdim, böylelikle bu geceyi de noktalamış oldum..
kızın yanında çaktırmamaya çalıştım ama yorgunluktan ölüyorum beyler, ara ara gözlerim kapandı aq..
gidince hemen devrilcem, yarın cumartesi..akşam program var ama, artık akşama kadar da yatarım her halde..
yatmadan önce tolgaya uğradım gene, naber maber ayağına ama o benim sırıtışımdan amacımı anladı, buna rağmen aşk-meşk konularında üzerine gidilen insanın bilip de bilmemezlikten gelme agresifliğiyle,
"ne gülüyon olm bıyık altından lan?" diye payladı (:
"yok bişey be hacı :p ... eeh işte o da benim arkadaşım begüm" deyip kafamı aşağı yukarı salladım, ahaha, lan çok kılım ha, hani, kendimin karşısında kendim olsam yine gıcık olurdum x)
"iyi aga..memnun oldum..ne diyim... gülüp durma amk sikicem ha?"
kıkırdamalarımı bastırarak sordum,
"ee kanka..nasıl kız sence?"
"ne nasıl kız?..iyii? niye?"
utanan insan cümleleri (:
"yani, ne düşünüyorsun, ilk izlenim olarak, hoş mu?"
bu bir hasbinallah hareketi çekti,
"ya kendine mi düşünüyorsun yoksa ne bok yemeye çalışıyorsun anlamadım?"
"tolga siktirme şimdi mazbatanı, kız hoş mu değil mi onu söyle sen?"
"tamam he tamam güzel..hadi siktir git gece gece hesap makinesini götüne sokmadan"
"vay amk, sen hala mı çalışıyon lan?..olm o sınavlar bir kötü gelsin ben senin götüne bizim viledanın sopasını sokucam bilesin..hadi iyi geceler zıbarıyom ben, kolay gele"
"sağolasın, iyi geceler"
"ha, tolga?"
"ne?"
"yarın gelsene lan kafeye? hem bir mola vermiş olursun olm, stres atarsın..tamam mı?"
"olabilir ya, hele bir yarın olsun da"
"ol sallama bak, gel işte, oradan da gider bir şeyler içeriz kafa dağıtırız, valla böyle görünce korkuyorum seni lan..tamam mı?"
"tamam hadi yarın konuşuruz siktir git artık lan x)"
"iyi hadi kaçtım çav"
"çav amk"
http://fizy.com/#s/3wl269
ertesi gün, tahmin ettiğim gibi büyük ölçüde yatakta geçti, ikindi vakti kalkıp yemek ısıttım, tolga ne kadar yoğun olursa olsun yemek işini boşlamıyor sağ olsun, seviyorum bu çocuğu, karı olsa kuma olarak alırdım o derece.
program gece on da, hem tolgaya, hem de aşağıdaki zibidilere gelin diye telkin ettim tekrar,nurişi de alıp evden çıktım.
yarım saat evvelden gittik, hem biraz bizden önceki elemanları dinledik hem de sohbet ediyoruz, bir eksiklik dikkati çekti..
burçin yok?
sahnedekiler programı bitirdi, biz ayarlamalara başladık, ortam gürültü, sigara dumanı, loş ışıklar, kalabalık..ama benim aklım başka yere takıldı kaldı.. ara ara devamlı bakınıyorum etrafa, acaba diyorum başka yere mi oturdu? ama yok..neyse belki program başlamaya yakın gelir dedim..
başladık, tolgalar geldi, hatta sonradan nilay da geldi yine tipsiz arkadaşlarıyla ve beni şaşırtarak bir arada oturdular nilaylar ve tolgalar... kızlar gitti yanlarına neticede, nilaya helal olsun, delikanlı kız diye boşuna demiyorum..
biz çalıyoruz söylüyoruz..ama tadım yok beyler..tadım acı..bizimkiler ben ard arda slowları isteyince bir ara müdahale etmek zorunda kaldılar,
"olm öldürcen mi milleti, osman aga çalıyoruz okey?"
lan benim kadınım gelmemiş, ne osmanından bahsediyonuz siz..sikicem osmanıda agayıda..onu söyleyecek keyif mi var bende?
neyse, dedim, "önce biraz daha düşük tempoyla girelim, onu üstüne çalarız" haluk levent girdik bir tane..
molada bizimkilerin masaya gittik nurişle, ömerin manita gelmiş, o oraya gitti, ilkayın da kız arkadaşları varmış, o da bizi bir selamlayıp onların yanına gitti..
neyse oturdum ben, ama kafam zonkluyor..nerde bu kız aq?..masada herkes konuşuyor, gülüşüyor..ben dalmışım, nilay dürtükleyip "heeyo uyan dostum geldiik" diye çığırınca kendime geldim, bütün masa bana gülüyor o ara..
tolga hemen lafı yapıştırdı,
"adam aşık ya olsun o kadar dalgınlık (:"
hemen ooo lar yükseldi, nilay,
"ne? benim niye haberim yok? gebertirim seni valla kim o kız?"
"ya tolga..si..şımarıyor işte bea ne aşkı.." deyip güldüm sıkıntıyla...
"var var sende bir şeyler ama, dalgınsın bu gece, ifadeni alayım bir ara ;)"
"cık..cidden yok bişey, siz geldiniz diye heyecan yaptım o yüzdendir" deyip güldüm,
masa yeniden karışınca ben de bu baskı anından sıyrılmış oldum...
ama ya içimdeki baskı ne olacak?..
on gece, on beş gece üst üste geliyor hanım efendi,her gece saatlerce göz göze oturuyoruz, ama sonra pat! birden bire sırf geçen geceki olay yüzünden kesiliyor gelişler..bu kadar kolay mı yani? hemen tripler..havalar... daha arada resmi bir şey yokken bile bu denli tripkar ve acımasız olabiliyorsa, bu burçinin sevgililiği nasıl olur allah bilir..
gerçi olayı derinlemesi değerlendirince sonradan, aslında kızın haklı olduğu bariz... düşünsenize, hem önce o kadar yakınlık gösterip, ilgisine karşılık verip, üstüne bir de söz verdim, hem de kızı saatlerce göt gibi tek başına oturttum orda, üstüne bir de gidip, teselli ediyorum ayağına kız siktim (ki neyseki bu kısmı asla bilemeyecek)..hani, az bile yapıyor..yüzsüz gibi bir de gelecek miydi yani?
ikimizi de cezalandırıyor işte..bana, "vazgeçilmez değilsin" mesajı verirken, kendi dayanıklılığını da sınamış oluyor..ulan o değil de, ben ki, daha iki çift laf ettiğim kızdan bile numarasını isteyebilecek bir yavşaklıktayken, nasıl olur da bu hatunun telefonunu almayı unuturum lan?..e tabi, her gece her gece alışınca, o geceler hiç bitmeyecek biz de liseli aşıklar gibi her gün aynı yerde, aynı saatte, aynı ağacın altında, aynı gölgenin dibinde buluşacağız sandım..
ama bir diğer açıdan da bakınca, şöyle bir durum ortaya çıkıyor..bu kız, eğer cidden bu kadar kızdıysa bana ve bu derece triplere getirdiyse olayı, benden cidden hoşlanıyor demektir..
benden cidden hoşlanıyorsa,
bu öyle yatağa atıp geçilecek bir kız değil demektir..
bu öyle yatağa atılıp geçilecek bir kız değilse, benim, bizim kriterlerimize uymuyor demektir..
e bizim kriterlerimize uymuyorsa, benim bu kızla ne işim var lan o zaman?
hani başka kalp kırmak yoktu?
http://fizy.com/#s/3wl26a
vizeler yaklaşıyor...
oradan oraya gezerken, şarkıydı türküydü, kızlardı, play station maçlarıydı derken,
sonunda göte girecek şemsiyenin ucu göründü..okul dönemi olarak 3 ün 1 inde olmamız da pek manidar, acaba sınav sonuçlarım hakkında bir spoiler mi bu? (:
sınavlara bir hafta kala, 2 haftalık sınav dönemiz boyunca olan canlı müzik şedülümüzü yeniden gözden geçirmemiz gerekecekti, ama ilkayların fakültede sınavların bizden bir hafta sonra başlaması bu düzenlemeyi 3 haftaya çıkarmaya mecbur kıldı bizi.
neyse, gitti murat abiyle görüştük, uzun uzadıya yazmak istemiyorum ama epey zor oldu yeni programı belirlemek, yani adamın bize bir zorluk çıkardığı yok ama sonuçta tek grup da biz değiliz ki? bizden başka 4 tane daha sahne var. düşünün işte beyler siz kafenin olayını, yaptığı ciroyu, adam 5 ayrı grup çıkarıyor, çarşamba hariçti sanırım, 6 gece canlı müzik var..onun götürünü hesaplayın, bir de getirisini hesaplayın..ne paralar dönüyor siz anlayın..ee, sik kadar bardaktaki çaya 1,5 lira verdiğini göz önüne alırsan adam oraya duman'ı bile getirir istese..
neyse,sınav döneminde yeni programımız, üç hafta boyunca, haftada tek gün, sadece cumaları,gece performansı. kıyak oldu cuma olması, çünkü hem hafta sonları bize kalacak çalışmamız için hem de sınav haftaları bitiminde, eğlenmiş, eğlendirmiş, stres atmış, stres attırmış olacağız, eyvallah.
sınavlardan önceki son perşembe var şimdi önümüzde,
ulan hiç de çalışmadım be arkadaş, hani önceki senelerde de öyle günü gününe asılan bir öğrenci değildim ama, yine arada bakıyordum..bu sefer, harbiden çok boşladım..tek güvencem, dersi, derste iyi dinlemem ve anlamam, bu sebepten, en azından şimdi koca slayları 2 gecede çalışırken sağdan soldan çağrışımlar olacak aklımda, belki biraz daha hızlı ve rahat ilerleyeceğim..yoksa elde avuçta bir şey yok, siki tuttuk ki ne tuttuk..
..okulda günler güzel geçiyor artık, bir zamanlar bırakın sohbet etmeyi, selam verecek adam dahi bulamadığım o bok yuvası, şimdilerde gözüme o kadar da kötü gözükmemeye başladı..ama işte, her şey kendini tanıtmakla ilgili be beyler,
ben sonradan kimle tanışıp muhabbete başladıysam sınıftan, hepsi bana "sen çok soğuk görünüyordun dışardan, hatta başlarda o takıldığın grup filan çok havalıydı" diyerek bir nevi bunca zamandır neden tanışıp konuşamadığımızın bahanesini sunuyorlar. lan amk, hadi ben soğuktum bilmem neydim, sen neydin sanki? amk özgüvensiz, büyük şehir görünce sapıtan kezbanlarından, barzo pokemonlarından başka bir şey değildiniz sizde..hem siz, benim neler yaşadığımı biliyor musunuz lan? he?
ilk bir, bir buçuk sene hakikaten çok kötüydü biliyorsunuz.. yani, tamam ben zaten sıkıntılıydım eyvallah ama, etrafta da cidden doğru düzgün adam yoktu.. şimdi mesela, sınıfın erkekleri filan da daha bir insan görünmeye başladı gözüme, bilemiyorum, ya ben alıştım onlara artık, ya da onlar geçen 2 küsür senenin ardından biraz alıştılar ortama.. hayır, böyle söyleyince "artis tsigalko" yaftasını yapıştırmayın, harbiden öyleydi beyler, eminim sizin de başınıza gelmiştir böyle durumlar, hiç bir alamayacağınız ve hiç bir şey veremeyeceğiniz, düşünce yapısı ve kültür seviyesi olarak sizden geride olduğuna inandığınız insanların arasına düştüğünüz olmuştur.. sizinkinin tek farkı, belki bir arkadaş ortamında, bu hırbolara bir kaç saat katlanmak iken, benim bunları yıllardır çekiyor (aslında çekmiyor, çünkü siklemiyor) olmamdır.
neyse, bu dallamalar bile adam oldu, ara ara konuşabiliyoruz en azından, üst üste üç pas yapmaya başladılar nihayet..
sınıfın kızları hakkında zaten epeyce yazdım, benim için iyi ve kötü anlamda özel olan bir kaç tanesini ve ağır derecede asosyal olan bir kaç hatalı üretimi çıkarırsanız, geriye kalan tayfa (ki nereden baksan 35-40 kız eder) tipik, bildiğimiz kızlar işte, sokakta kafede, otobüste, sahilde görebileceğiniz normal insanlar..ve evet, hepsi de normal insanlara yakışan bir şekilde iki yüzlü ve ortam düşkünü.. öyle tabi, normal bir insan olmanın gereği bu..artık günümüzde iyi niyetli ya da dürüst olursanız direkt enayi damgası yiyorsunuz, anormal olan siz oluyorsunuz..
normal bir insan olmak istiyorsanız, menfaatçi, biraz yalancı, bir miktar da şerefsiz olmanız şart, yoksa barınamazsınız.. barındırmıyorlar..
işte bu normal kızlar, yani zamanında "soğuktun bla bla bla" bahanesini dayayıp benim yüzüme bile bakmayan kızlar, şimdi artık etrafımda bir çeşit canlı kalka görevi görüyorlar.. sınıfın fan boy u olup çıktım amkların yüzünden..eh, kadınları sevdiğim için hoşuma gitmiyor da değil ama, bu durumla, yavşaklık arasında ince bir çizgi var, işte o çizgiyi zaman zaman fazla zorlamaktan dolayı memnuniyetsizim..
ne zaman ki basketti bilmem neydi, sosyal olduk, biraz kafamızı aşk-meşk-duygusallık işlerinden kaldırdık, hele bir de onun üzerine bu sene canlı müzik dalgasına başladık, ooh, değmeyin havamıza aq..lan ben o sikik halimle, ruh gibi dolaşırken bana "havalı" diye kaltaklar, o zaman ki yanıma yanaşamadınız (güya) şimdi nasıl yanaşabiliyorsunuz aq?
ben, beeeen, koskoca solist tsigalko ulan? he? çok havalıyım, çok arrizzim şimdi, asıl şimdi öyleyim? şan, şöhret, para, karizma bende? şimdi nasıl yaklaşabiliyorsunuz bana??
ironiyi bir tarafa bırakırsak, size "zamanında dışardan bakınca çok havalı, cool bilmen neydin, o yüzden yanaşamadım" diyen kızların kesinlikle yalan söylediğini bilin.. hatta ima ettikleri şeyin tam tersi bir durum olduğunu filan düşünün derim,
çünkü kızlar, iddia ettiklerinin aksine, böyle cool, havalı çocuklara yaklaşamamazlık etmezler, tam tersine "yapışırlar".
zira bu onların doğasında var..her zaman en karizmatik, en etkili, en gözde erkeğe yakın olabilmek, onunla en azından sohbet edebilmek..bu bile, diğer dişilere, bundan muaf dişilere hava atmak, caka satmak için yeterlidir.. hele bir de o çocuğun yakın arkadaşı, hele hele sevgilisi filan oldularsa var yaaa..off.. onlardan kraliçesi yok bu dünyada..siz, k"ız arkadaşım güzel lan, ne güzel kızı koluma taktım ehehe" diyerek hava attığınızı sanıyorsunuz ya, emin olun, onun sizinle, hemcinslerine attığı havanın on da birini bile atamıyorsunuz..
ben zaten daha başlıkta kendi kendime ayarı verdiğim için (sen bana pic demişsin?... hiç yakış... tıramadım) aslında rahat olmam gerekir, ama artistlik yapmayı pek beceremediğim için, en iyisi ben size kendimi olduğum gibi özetleyeyim işte..
nasılsa giriş paragrafını da yazdık (ki en zor kısımdır malum (: )..
sporcu bir kardeşiniz olduğumu biliyorsunuz, ortalama seviyede basketbol oynarım, çok kreatif, hızlı ya da güçlü olmamakla beraber, bileğim düzgündür, o yüzden ben de bana en uygun rol olan "şutör" lüğe alıştırdım kendimi çocukluğumdan bu yana. küçüklüğümde kalecilik de yaptım, o yüzden reflekslerim iyi, bunu bir kick taks disipliniyle birleştirince, becerebildiğim, hatta basketboldan daha iyi becerdiğim bir şey daha çıktı ortaya. keşke dan sınavına girene kadar dişimi sıkaydım, şimdi "kara kuşağım ben olooom" diye artis artis dolabilecektim..ama sağlık olsun, gönüllerin kara muratı.. aman, kara kuşağıyım diyelim..
sporun gerek fiziksel, gerekse zihinsel, gerekse ortam olarak epey faydasını gördüm. bir kere vücudunuz esnekleşiyor, hele düzenli spor yapıyorsanız, her hareketiniz daha akıcı, yolda yürürken bile böyle, yüzer gibi, bir farklı adımlıyorsunuz.. zihinsel olarak, stresini atabiliyor, eğleniyor, dahası, benim yaptığım gibi, sporu, hayatın dertlerinden bir kaçış olarak kullanabiliyorsunuz.. ortam olarak ise, sizin için kapalı kutu olan, herhangi birileriyle tanışmaktan daha iyi bir durumdasınız desem yalan olmaz.. neden? çünkü en azından 1 ortak noktanız var.. ikiniz de basketçisiniz, ne bileyim ikinizde tenisçisiniz, ikiniz de yüzücüsünüz vb..
böyle buralardan muhabbete başlayıp, insanlarla başka ortam noktalarınızı keşfediyor ve iyi arkadaşlar, iyi çevreler ediniyorsunuz zamanla..
fiziksel özelliklerimden ya da hikayedeki insanların fiziksel özelliklerinde fazla bahsetmedim, insanları öyle notebook modeli tanıtır gibi tanıtmayı sevmiyorum, adam gibtiği kızı tanıtıyor mesela:
"burcu, 1.70 boyunda, siyah düz saçları beline kadar yaklaşık yarım metre uzunluğunda, 60 kilo, vücut ölçüleri 89-63-90... "
bu ne amk? ölçtün mü mübarek..te allaım ya..
neyse, benim boyum 1.81 beyler.. ölçtüm.. kilom o zamanlar 75 civarı.. üniversiteye ilk başladığımda 65 kiloydum, mezuniyete 82 kilo geldim aq..evet, charmender dan charizard a bir gelişim söz konusu (:
hiç bir zaman gibs pek im ya da temel reis kasım olmadı, ama genel olarak vücudumu seviyorum, aynadan kendime bakmak hoşuma giderdi, özellikle omuzlarım, peder beyden genetik miras olarak genişçe olduğundan ve bunları antrenmanlar sayesinde daha da şişirdiğimden, çok hoşuma gittikleri yalan değil.. hele yazın yanınca çok güzel oluyorlar.. aynada bakıp, ovuşturup, salak salak güldüğüm çoktur yani.
gözlerim açık kahvedir.. saçlarım dalgalı, açık kahve, sakallarımsa daha da açık renk, zaten belli bir noktadan sonra direkt "viking mode on" olarak dolaşmaya başlamıştım.
yüzüm normal yüz işte lan, erkek yüzünü nasıl tanıtırsın ki? öyle belirgin, dikkat çekici bir şey yok olumlu ya da olumsuz.. zaten beni ben yapan, her zaman için mimiklerim ve tonlamam olmuştur, o neden aslında sıradan biriyim..eli yüzü normal, sakallı hali biraz sert mizaçlı, sakalsızken daha sempatik bir bin..
mental yapımı, iç dünyamı, zaten herkesten iyi biliyorsunuz artık, dış görünüşüm de bu şekilde, artık benim fifa 2012 efendim nba 2k12 de filan yapabilirsiniz ehehe, hepsini 99 yapın lan özelliklerimin, hişş..ona göre ;)
arkadaşlarımdan biraz bahsedecek olursak,
bizim grup genelde birbirine yakın bir boy ve kilo ortalamasına sahip, yani öyle uzun-kısa ya da zayıf-kilolu olarak sırıtan pek yok.. sanırım en kısamız neco, o da 1.75 filan vardır ama en az, alper en uzunumuz gibi, gerçi saçları beyblade deki japon binleri gibi jölelediği için de öyle görünüyor olabilir, adam anime karakteri aq (:
en kalıplımız tolga, adamın döşü de epey kıllı, maşallah aq, yolda görsem evli, iki çocuk babası sanarım :p biraz büyük gösteriyor evet, ama yakışıklı çocuktur, hatta aramızda eli yüzü en düzgün olan o olabilir, fakat onun da biraz mental sıkıntıları var, hikayede bahsedeceğim ilerleyen zamanlarda (muallak değil lan heyecan yapmayın)
en küçük gösterenimiz ve harbiden de aramızda yaşça en küçük olan nurettin.. nuriş yani.. hani, adamın öyle sevimli bir bin ki, nurettin diyemiyorsun..
tipe bak,
isme bak aq..
hani o sıfatta, berkcan, ne biliyim, arda, cenk filan gibi bir isim beklersin,
ama isim ne? "nurettin!"..yöh, ben senin haşmetine kurban olam..
beyler nurettin isimli varsa aranızda alınmasın lan, isim kötü demiyorum, sadece, bir entry-nick uyumsuzluğu benzeri durum var ortada..o tipe o isim uymamış yani.. bence.
kızlara gelirsek..
olm benim tanıdığım kızların hepsinin maşallahı var? e hani türk kızı kısaydı? ortalaması 1.65 filandı? ulan bütün uranyumla yetiştirilenler bana mı denk geldi anlamadım. bir de zaten genel olarak en az +5 topukla başlıyorlar hayata, o nedenle, bence türk kızlarının (en azından benim çevremdekilerin) hepsinin boyu gayet yeterli, zaten bir kaç santim daha fazla olsalar bizi geçecekler aq..
tanıdığım, daha doğrusu, bir şekilde münasebetimin olduğu kızlar arasında en kısası ceren, sadece o kaltak 1.65 in altındadır muhtemelen.. ayşen de öyle uzun değil o da tam sınırdadır..
arkaü yere yakından korkacaksın arkadaş.. boşuna dememişler..
nilay hem uzun boylu hem de yapılı bir kız, onun da spor geçmişi var biraz, biraz da genetik sanırım, ebru da uzun sayılır, 70 filan olabilir ama daha narin bir kız, bilekleri filan ince.
başka kim var.. mine, mine de uzundu bak epey.. hatta sanırım hikayede ayşen2 den sonra en uzun olan kız olabilir, ama ince uzun olduğu için öyle iri durmuyordu pek..
ayşen2 ya semer tak gez.. sadece o kadar diyorum.. kendimi gibesim geliyor o direkten döndüğüm gece aklıma gelince aaah ah..bir ata binemeden geçti ömür..
eliften daha yeni bahsettim zaten, bu kız yine nilay gibi, iri yapılı, dolgun bir kız... şimdi böyle deyince kilolu gibi algılanacak ama kiloları normal be beyler, iskelet sistemleri mi geniş, kemikleri mi iri bilemiyorum ama kilolu olmamalarına rağmen kalıplı duruyor kızlar, bir de malum yerler şey tabi..
sınıfımızın medar-ı iftiharı, prenses ceylin ise her yönden taş, öyle ayşen iki kadar at değil, ama mine gibi ince de değil, 10 numara hatun işte ne diyebilirim ki..her ne kadar beni hiç çekmemiş ve hakkında düşünecek ortam oluşturmamış olsa da (biraz da okanın durumdan dolayı sanırım, bir çeşit ahde vefa var yani) gerçekten kusursuz, güzel bir kız. hani, yanında dolaştırırken kasılırsın öyle diyeyim, ancak çok çok aşırı bir özgüvenin ve karizman olacak ki hatunun yanında sırıtma, yoksa ne yaparsak yapalım kıza en az bir gömlek küçük geliriz beyler,
yapacak bir şey yok, herkes yerini bilecek (:
hikayedeki kızların en kilolusu, balık etli çiğdemdir muhtemelen.. çok sevimli bir kızdı o da bak, tam tipik pufidik türk kızı işte..onu da taku takuna üzdük.. sağlık olsun..
ceyda.. ceyda..o da pek uzun değil..ama genelde yüksek topuklu giydiği için hep ortalama üzeri gezinirdi..en belirgin özelliği ise o kırmızı-kızıl saçları olsa gerek.. ateş parçası gibi kızdı..en sonunda hem kendini hem beni yaktı..
bunun salak arkadaşı meltem de balık etliydi biraz, arkaü yumuşacıktı bak şimdi yine aklıma geldi bir tuhaf oldum.. bildiğin sütlaç gibi arka.. tövbe tövbe..
kızlar genel olarak kumral, ayşen, siyah saç-beyaz ten ve bonus olarak yeşilimsi gözlere sahip, elif de de siyah-beyaz kombinasyonu var ama biraz daha net, özellikle saçları, tam bir kuzguni siyah.. boya mı? diye sordum, doğal rengi dedi..vay amk..
yeni tanıştığım kız, burçin, o da yine siyah-beyaz.. doğuştan beşiktaşlı (: onun da rengi fazla soluk, kansız olabilir..ya da vampir olabilir.. bilemiyorum..ama çok hoş kız gerçekten, ağız, burun biblo gibi..
ayçanın çılgın saçlarından zaten epey bahsettik.. normalde düz, ama kendisi cher gibi gezmeyi seviyordu..
biraz ırkçılık yapacak olursak, şu ana kadar hikayeye giren kızlar arasında hiç zenci olmadığını belirmek isterim (üzgünüm poor panpa)
en koyu tenli olan, zamanında hintlilere benzettiğim ceyda işte, geri kalanlar buğday tenli hep, akça pakça kızlar.. hele elifle burçin, bildiğin kosla oxi ekşınla yıkanmış gibi aq..pekmez yiyin kızım biraz.. domates filan yiyin ne bileyim..
ayçanın ten rengi çok güzeldi.. nilayınki de iyidir, ama ona alıcı gözle bakmıyorum tabi mümkün mertebe, yine de ister istemez yakın oluyorsun birbirine, bazı şeyler aklına yazılıyor..
bilmiyorum başka bahsetmediğimiz ne-kim kaldı..bak mesela, kokuları da güzeldi.. parfümleri, doğal halleri, huurlar ne sürüyorlar bilmiyorum ama o çiğdemi filan hele ısırasım gelmişti neredeyse o kadar şekerimsi bir hava düşünün. bu günlerde forumlarda, sözlüklerde, kezban mezban adı altında bu kızların kokusuna bile laf ediliyor, çok tuhafıma gidiyor lan?
yok işte şöyle kısa boylu, şöyle koca arkalü, şöyle tipsiz böyle pasaklı bilmem ne diye devamlı giydiriyorlar hatunlara..lan ben anlamadım yani, bugün hala, şöyle sokağa çıktığım zaman, hatta işe gidip gelirken bile her yerde gayet hoş, sülün gibi hatunlar görüyorum.. hatta bizim arkadaşlarla aramızda mottodur yani "ulan ne kadarrr çok güzel kız var be agaaa" der birimiz.."aynen.. çok..çok var be abii" diye tamamlar öbürü.. acaba biz paralel evrende filan mı yaşıyoruz anlamadım,
kendi memleketinin kızına bu kadar laf eden başka bir ülke daha var mıdır bilmiyorum..bu arkadaşların, ya çevreleri çok kötü, ya da tipleri bozuk... ne diyeyim yani? aha işte, gittik geçen, daha 2 ay filan oldu, macaristana, ondan önce ispanyaya gitmiştim yine şirketle bir de amerikaya okanın yanına gitmişliğim var (spoiler olmaz bu yalnız, okuldan sonra ;) )
ben hiç bir ekstra özellik göremedim? hatta bence fazlası yok, eksiği var gibi sanki yabancı kızların.. neyse, tribüne oynuyor gavat demesinler diye kesiyorum burada, ama diyeceğim o ki, etrafınızdaki kızların, memleketinizin kızlarının kıymetini bilin, zaten en nihayetinde yine onlardan biriyle evleneceksiniz, belki onlardan birine babalık edeceksiniz.. onlardan biri size analık etti.. bunları unutmayın, popüler kültürün gazına gelip loserlerin kervanına katılmayın.. evet, kalabalık görünüyorlar ve sesleri fazla çıkıyor, ama içi boş bir kalabalık onlar, siz hayatınızı yaşamaya bakın..
türk kızıymış..sie..biz kimle düşüp kalktık lan o zaman bunca senedir? kimle seviştik, kimle el ele tutuştuk, kimi öptük, kimleri sevdik, kimlerce sevildik? ecinni miydi onlar??
ee işte beyler, "tanım yap, betimleme yap ulan!" ulan dediniz, yaptım işte, gördüğünüz gibi biraz tatsız tuzsuz..en azından bana öyle geldi, diyorum ya, insanları öyle lcd tv tanıtır gibi tanıtmak pek bana göre değil, ben daha ziyade ekranda oynayan görüntüyle ilgileniyorum.. bence siz de öyle yapmalısınız.. mümkünse, insanları fiziksel görünüşlerine göre, değil, zihinsel olgunluklarına göre sınıflandırın..
çok daha faydanıza olacaktır.
bu arada, şarkı paylaşamıyorum bir kaç gecedir, çünkü amk repertuvarını bitirdik neredeyse, biraz da ilerleyen günlere kalsın, şarkılar yerlerine denk gelsin diye paylaşmadım. yabancı da paylaşmıyorum, çünkü bir ara takunu çıkarmışım hakikaten, yerli müzikten, türkçe müzikten, bizim müziğimizden devam ;)
ilerleyen zamanlarda, istek gelen karakter olursa, onu daha da ayrıntılı tanıtabilirim hatırladığım kadarıyla, çünkü bugün hala görüştüğüm ya da kısa zaman öncesine kadar görüşmekte olduğum pek çok isim var hikayede, sorun olmaz.. hatta daha önce söylemiştim, tolga dediğimiz adamın eviyle evim arasında yüz metre var yani (:
hikayeye dönecek olursak...
aslında dönmeyecektim, ama en azından bir giriş yapalım istedim, bir sonraki gece için temel olsun,
ben, genel olarak bizim hikayeye uygun olan ortam orada olduğu ve dönen dolapların da yine oradan ateşleniyor olmasından ötürü bir süredir sadece canlı müzik gecelerinden bahsediyorum.. evet bunun farkındayım, hatta bilinçli olarak böyle yapıyorum, çünkü bizim hikayemiz, rotasına hangi yol uygunsa oradan ilerlemek zorunda, yoksa buralara bir sürü sıkıcı şey dolar ve hikayenin bitmesi 5-10 yıl filan sürer, game of thronesin yazarı gibi olurum sonra valla (: bir panpamızın sanırım @cancavci idi, sorduğu sorunun da cevabı aslında burada gizli, kendisi, "bütün kızlar da sana mı hasta aq?" tarzından bir şey demişti ehehe,
elbette değil, henüz bir justin bieber olamadım maalesef, bütün kızlar bana hasta değil, ama burada bahsettiğim bütün kızlar, evet, aramda en kötü ihtimalle arkadaşlık oluşacak olan kızlar..e zaten diğerlerinden niye bahsedelim ki? değil mi? "sevgili günlük, bugün yan masadaki kıza asıldım, ama kendisi beni giblemedi." ya da "sevgili günlük, bu gün merdivenlerin önünde bir kızı yaklaşık 10 saniye kestim ama bana topu topu yarım saniyecik bakarak gözlerini başka tarafa çevirdi" gibi cümlelerle nereye varabiliriz bilemiyorum (:
o nedenle en iyisi bunlardan bahsetmemek... iyi günlerimiz var, daha da olacak.. kötü günlerimiz oldu, daha kötüleri de olacak.. hayat, bilhassa benim hayatım, hep iniş çıkışlarla dolu.. asansör takım bochum fc gibiyim..bir sezon uefaya gidiyorum, bir sezon küme düşüyorum..
şimdiyse şampiyonlar liginde gruptan çıkma mücadelesi veriyor gibi hissediyorum.. artık kupayı mı alırım, yoksa kupa mı beni alır göreceğiz (:
okula gelecek olursak, elbette okulda da gelişmeler oluyor.. zaten bu canlı müzik geceleri atraksiyonlarının tadını çıkarın derim, zira dünyada hiç bir şey sonsuza kadar sürecek değil..
o cuma elifin evinde anca öğlen uyanıp, okula gidemeyince, begümle konuşamadık, ama daha önceden planladığımız üzere, kendisini bu gece misafir etmem gerekiyor..
begümden bahsetmiştim, gerek fiziksel gerekse ruhsal olarak.
neyse, şimdi ben gidemeyince bunu arayayım dedim..eve de geldim ama pestik gibiyim, duş aldım bizimkilerle laflaştım filan derken hava karardı aq..
aradım begümü,
dedim, böyle böyle konuşmuştuk, geliyor musun?
biraz triple karışık "ee seni okulda göremeyip ses seda da çıkmayınca, iptal ettin diye düşündüm" diye cevap verdi.
"yok ya ne iptal etmesi, zaten bana gelmen için öyle planlar yapmamıza filan gerek yok yani :p" (herkese aynı numarayı çekiyorum, kendilerini özel hissediyorlar)
"geç oldu ama ya bilmiyorum bugün iptal mi etsek harbiden?"
"geç mi oldu? kızım tavuk musun sen (: hadi hadi, hazırlan, yarım saate duraktan alıcam seni ona göre (:"
"yaaa (: yarım saatte gelemem, evden çıkmam o kadar sürer zaten!"
"amaan be begüm, düğüne mi gidiyorsun sanki allah aşkına (: ..tamam hadi 45 dakika olsun, bekliyorum bak ona göre"
"tamam tamam tamamm.. artık olabildiğince hızlı şekilde geliyorum bekletirsem kusura bakma (:"
"hadi bakalım"
telefonu kapattım.. gidip mutfağı kontrol ettim, iyi, abur cubur mevcut, içecek var, hatta cin bile var, ama onu kim içicek be arkadaş bari tekila, votka filan alsaydınız..
şöyle evi, odaları filan genel olarak bir check ettim, ne de olursa olsun, sonuçta misafir ağırlayacağım, dikkat ederim böyle şeylere, aileden öyle gördük.. (gerçi onlar misafirlerini gibmezler).
tolganın yanına uğradım, adam klagib pozisyonda, yatakta uzanmış, laptop önünde,
"napıyon lan p0rnocu?"
"iyi bea..ne p0rnosu amk, projeyle uraşıyorum.."
"olm çok yoruyorlar lan seni, hişş bak bu hafta sonu bir şeyler yapalım, sınavlar da yaklaşıyor, sonra kımıldayamayız.. azıcık hava alırsın sende hem, okey?"
"tamam aga bakarız ya..gibicem bu sene şunlarla uğraşmaktan telef oldum anasını satayım..şu dönemi bir atlatsam.."
"yaparsın be kardeşim, sana güvenim tam :p"
"eyvallah gülüm"
"benim arkadaşım gelcek birazdan, odadayız, haberin olsun dedim, gelebilirsin sende ;)"
"gene kimi gibiyon lan, iyice keraneye çevirdin evi ha"
"ahaha, yok lan normal arkadaşım bu, hatta gel mutlaka mola filan verdiğin zaman, tanışırsınız, belki hoşuna gider :p"
"yea yürü git allahını seversen (: ..tamam, sen rahat takıl ben mesajı aldım ;)"
"lan.. gibtirme mesajını ya..olm gibiş olacağı zaman söylemiyor muyum, sana mı kibarlık yapıcam aq, gelirsin işte diyorsak gel"
"tamam hacı bakarız ya"
"bak aq bak (:"
odama geçtim, bütün durumlar stabil..en iyisi bu boş vaktimi, henüz anılarım tazeyken yazarak harcayayım dedim, günlüğümü çıkardım, yazmaktan gevrekleşen eski sayfaları bir tarafa attım, ve gördüğüm ilk boş yaprağa, elifle geçirdiğim harika geceyi, kendi üslubumla aktarmaya başladım..
.. telefon konuşmasından yaklaşık bir saat sonra begümü duraktan aldım, minibüsten indi sırıtarak, hemen sarıldık öpüştük, güya acele gelecekti, ama gene takıp takıştırmış, süsü püsü yerinde..ah bu kızlar yok mu..
"valla apar topar geldim ya, çok mu beklettim :/ ?"
"yarım saatten açtık, ama sen gene bir saati buldun be kuşum? yok fazla beklemedim"
"neyse ya, iyi bak o kadar acele ettirdiğine göre bir sürprizin filan vardır herhalde :p"
"sürpriz benim işte? daha ne bekliyorsun x)"
güle laflaşa eve geldik,
bu benim odayı görünce hemen,
"ay çok soğuuk?!"
diye koyverdi,
"nasıl soğuk yani?"
"olm bu ne lan, doktor muayenehanesi gibi? x)"
hep halı yüzünden aq..eh be anne, dedik sana o kadar, yok kir tutar, toz tutar dedin koydurtmadın.. alıcam lan bir tane merinos halı, ama kaç para kim bilir, arkae girer diye korkuyorum..
"ne var ya, ne güzel ev işte.. beğenemediniz mi begüm hanım? iç mimar kesildi başıma artis.."
"tamam len hemen atarlanma (: ..ama fazla sade yani, baksana halı bile yook (aq) x)..sonra, çok derli toplu be, ben rahat edemem bu kadar düzenli yerlerde, öğrenci evi dediğin biraz incin olur ne biliym (:"
"sen incinlık istiyorsan alt katta bizim çocukların salonuna inelim, kendini bile kaybedersin valla (:"
"hıı ne diyordunuz oraya, oyun odası mı :p"
"aynen, oyun salonu, hatırlıyorsun bakıyorum? (:"
"herılt yani, dinliyorum seni, sadece şarkı söylerken değil, konuşurken de dinleniyorsun kıymetini bil :p"
"eyvallah (: sen geç otur, ben bir şeyler hazırlıycam, takılırız"
"gerek yok ya, uraşma"
"cık, olur mu? geliyorum beş dakikaya ;) bilgisayarı açabilirsin bu arada sen de"
gittim abur cubur ayarladım mutfaktan, tolganın odasına da bir kafa uzattım dediklerimi hatırlaması açısından
neyse, oturduk hatunla, bir yandan internette takılıyoruz, ayıptır söylemesi, ekşi sözlüğe filan bakıyoruz aq ne yapalım.. gerçi o zamanlar böyle gibik ergen irileriyle dolu değildi, şimdi kreşe döndü amk yeri..
begümle de epey şey paylaşmışlığımız olduğu için (ki kısa zamanda nasıl öyle kaynaştık ben de anlamadım, ikimiz de birbirimize güvenmiş olmalıyız ki bu derece açıldık karşılıklı) benim samimi arkadaşlarımla aramda olan jargona ve geyiklere hakim, zaten o yönde bir potansiyeli de var, gerçekten eğlenceli, kafa bir kız, laf lafı açtı ziyadesiyle..
benim kıza karşı bir duygusal düşüncem olmadığı için gayet rahat hareket edebiliyorum, yavşaklığın bini bir para (: o da bana ayak uydurunca gayet eğlenceli bir ikili olduk, yeri geldiğinde ciddi de olabiliyoruz, zira ikimiz de geçmişimize dair bazı acıları birbirimizle paylaştık, o zamanlar da her iki tarafın da iyi birer dinleyici ve avutucu olduğunu söyleyebilirim.
beyler, her ne kadar, "ateşle barut yan yana durmaz", "kızla erkek dost olamaz" dense de, bence herkesin çevresine böyle insanlar da lazım, tamam erkek adam elbette karı kızı düşünecek, ama bütün kızlara da yazamayız değil mi? bazılarına, özellikle de kafa dengi ve halden anlayan karşı cinsler, karşı cinsle ilgili duygusal durumlarda oldukça yardımcı, faydalı olabilirler.
o yüzden diyeceğim o ki, erkekseniz muhakkak kız arkadaşlarınız, dostlarınız, kız sanız da mutlaka erkek kankalarınız olsun, hani ilerde olur da şeytan doldurur, aranızda bir şeyler oluşmaya başlarsa da bonus olur aq fena mı? elin yabancısı, hiç tanıyıp bilmediğiniz tiplerle maceraya gireceğinize en azından tanıyıp bildiğiniz adamlar olur hayatınızda.
böyle kanka olarak başlayıp sonrasında sevgili olan ve gayet de mutlu olan tanıdıklarım var, hatta geçen yaz bunlardan bir örneğin düğünündeydim. yani böyle ilişkilerden de korkmayın, fazla edebiyat, takıntı, kuruntu yapmayın, sonuçta her şey olacağına varıyor, siz hayat karşısında giberken de, gibilirken de zevk almaya bakın..
http://fizy.com/#s/3wl268
bir yandan yer içer, bir yandan da konuşup gülüşürken, laf dönüp dolaşıp malum durumlara geldi (malum durum deyince de aklıma hep adet dönemi gelmeye başladı bu orkid reklamları yüzünden, sikicem),
ben biraz damardan girdim, senin gibi bir kızın nasıl sevgilisi olmaz filan diye gazladım bunu, eeyy anasını, ulan bir dokun bin ah işite döndü olay, bu bir başladı saydırmaya, "işte erkekler şöyle, erkekler böyle" bir ara bölüp, benim de bir erkek olduğumu hatırlattım, hemen, "sen farklısın" diyerek kaçmaya çalıştı, "niye ben totoş muyum?" deyip kaçmasını engelledim, hem de gülüp gevşedi biraz,
"amma dolmuşsun be kızım (: tamam biliyorum kötü anıların var ama, herkesin düştüğü hataya düşüyorsun sende, yani, biri, ya da birileri kötü diye, bütüün bir insanlığı kötülemenin ne gereği var?"
"öyle ama..ya bir insanın karşısına hiç mi düzgün bir adam çıkmaz bunca senedir? nerde alayı kolpa, züppe, gereksiz tip var etrafımda..biraz iyisine denk gelince onla da arkadaş oluyoruz işte ne hikmetse" deyip sırıttı,
"hee, eh cinsime edilen onca hakaretten sonra "biraz iyi" olarak sınıflanmak bile bir başarıdır :p"
"üff..öyle iğrenç adamlar var ki, bilmiyorsun tsigalko, bizim bölümün ortamı çok daha farklı sizinkilerden, mühendisliktekilerin en büyük derdi, filanca profun dersinden nasıl geçicezken, bizdeki züppelerinki filancayı nasıl yatağa atarızdan ibaret.."
"niye be, bence gayet iyi çocuklar da var, basket takımında filan, mesela o ilk tanıştığımız gün, senin sınıf arkadaşın filan..gayet iyi adamlar yani, elleri yüzleri düzgün, muhabbetleri düzgün?"
"e ama işte adı üstünde, "arkadaş" abi..ne yapabilirim?"
"o zaman sen şu, kankalarının arasından bir tane seçicen begüm ne diyim x)"
"haha, ben seçsem ne olacak? onlar beni seçmemişler bir kere?"
"nasıl yani?"
"ya zaten bana karşı bir şeyler hissetseler arkadaşım olmazlardı ki? olsalar da kalamazlardı öyle, misal sen? yanlış mıyım?"
lan muhabbetin dolaştığı sınırlara bak, mayın tarlası aq..
"bilmiyorum..haklı olabilirsin..belki de şeydir, biz erkekler, arkadaşlığı iyi beceriyoruzdur ama iş sevgili olmaya gelince sıçıyor olabiliriz..bir de o yönden bak..belki de o "düzgün çocuk ama arkadaşım" dediğin adamlarla da sevgili olmaya kalksan yine hüsran yaşayacaksın..misal ben? ((: evet biliyorum böyle konuşurken her şey iyi güzel ama, emin ol sevgilim olmak istemezsin yani x)"
"(: evet, farklı açıdan bakınca, sen de haklı olabilirsin..belki şu anda arkadaşım olanlarla da duygusal mevzular olsaydı onları da aynı şekilde yaftalayacaktım..niye be, bence iyisin gayet..senin sevgili halin de bundan farklı değildir (nah değildir) ama asılmıyorum baştan söyliyim x)"
"eyvallah (: ..yeaa işte, begüm, karışık mevzular bunlar..en iyisi ne biliyor musun? bu iyi arkadaşların, birbirlerine kendi çevrelerinden birilerini yakıştırması, şahsen ben senle sırf bu yüzden arkadaş oldu yani, belki güzel arkadaşlarından bir iki tane ayarlarsın diye :p"
güldü..şakalaştık..
tuhaf olan ne biliyor musunuz? lan ben hakikaten de gerçek menfaatimi söylüyorum kıza, o ise bunu espri olarak algılayıp gülüyor..
tam tersi, saklamaya çalışsan, daha beter ortaya çıkar, trip yersin, belki arkadaşlığın biter, ben ise, ayan beyan ilan ediyorum, ama gır gır konusu gibi görünüyor bu..
işin püf noktası bu olsa gerek beyler..aslında aklınızdan geçenleri, sanki geyikmiş gibi söyleyip, onların yarattığı baskıdan kurtulmak ve karşı tarafı iyice rahatlatmak..çünkü o da o sırada zavallı iç dünyasında,
"gerçekten böyle düşünüyor olsa bu kadar rahat söyleyemez" şeklinde yorumlar yaparak sözlerinizi şaka olarak algılayacaktır..
ama gerçekten böyle düşünüyoruz be beyler..ve açık açık söylüyor, uyarıyoruz bir de..
şimdi, biz mi suçluyuz? yoksa onlar mı saf? kararı size kalmış..
o ara tolga kapıyı tıklattı, gel dedim,
geldi, naber maber gibisinden önce benle selamlaştı, hıyar, sanki eve yeni gelmiş havası yaratmaya çalışıyor ahaha kıyamam sana ben utangaç prens,
begümle tanıştırdım bunu, 5-10 dakika durdu, muhabbet ettik filan, ben devamlı pas atıyorum tolgaya, o da gayet konuştu yani, kendini iyi tanıttığına inanıyorum.. nihayetinde, begümle tanışmış oldular işte, bereket versin.
daha sonra tolga ödev mödev deyip odasına geçti,
biz gene begümle baş başa kalınca imalı bir bakış attım tepkisini ölçmek amaçlı, bu da 1-2 saniyelik şaşkınlıktan sonra, hemen kaşlarını kaldırıp,
"noldu be? (:" yaptı
"hiiç" deyip bilmiş bilmiş gülümsedim kendi kendime.."işte bu da benim ev arkadaşım, kankam, can yoldaşım tolga (:"
kaşlar gene havada konuştu,
"evet.. memnun oldum..(: ..dersleri ağır herhalde, ödev filan diyor"
"öyle ya, bölümü de kolay değil.. düşün o kadar derslerle uğraşıyor, arada bir de benim kahrımı çekiyor üstüne (:"
"evet..(:"
"evet ne? (:"
"iyi yani..ne..ne gülüyosun lan kendi kendine..x)"
"ya şey be..tam muhabbetin üstüne denk gelince.. komiğime gitti (:"
"ne muhabbeti? ha şeyyy" deyip bu kahkahayı patlattı.. epey güldük, bu biraz kızardı..
"aynen öyle oldu ben onu şeyedemedim (:"
"ee tabi çocuğu görünce aklın başından gitti de ondan işte x)"
bu önce tip tip güldü,
"bir şey demiyorum tsigalko.. senden korkulur (:"
"hah onu bileydin işte (:"
gece yine güzel devam etti, begümün ırzına bir hasar vermedim bazılarınızın beklentisinin aksine, dedik ya olm, her şeyin bir raconu, her kızın, her insanın da bir yeri var, piç olucaz dediysek, tecavüzcü coşkun olucaz demedik..
http://fizy.com/#s/3wl265
saat gece yarısına doğru begüm ben gideyim dedi, kal diye ısrar ettim ama "çok acele geldim ya, başka zaman" filan deyince çok üstüne gitmedim, şimdi bilemezsin yani, kızsal bir takım mevzular olabilir, fazla ısrar etmemek lazım.
gene durağa kadar götürüp son minibüslerden birine bindirdim, böylelikle bu geceyi de noktalamış oldum..
kızın yanında çaktırmamaya çalıştım ama yorgunluktan ölüyorum beyler, ara ara gözlerim kapandı aq..
gidince hemen devrilcem, yarın cumartesi..akşam program var ama, artık akşama kadar da yatarım her halde..
yatmadan önce tolgaya uğradım gene, naber maber ayağına ama o benim sırıtışımdan amacımı anladı, buna rağmen aşk-meşk konularında üzerine gidilen insanın bilip de bilmemezlikten gelme agresifliğiyle,
"ne gülüyon olm bıyık altından lan?" diye payladı (:
"yok bişey be hacı :p ... eeh işte o da benim arkadaşım begüm" deyip kafamı aşağı yukarı salladım, ahaha, lan çok kılım ha, hani, kendimin karşısında kendim olsam yine gıcık olurdum x)
"iyi aga..memnun oldum..ne diyim... gülüp durma amk sikicem ha?"
kıkırdamalarımı bastırarak sordum,
"ee kanka..nasıl kız sence?"
"ne nasıl kız?..iyii? niye?"
utanan insan cümleleri (:
"yani, ne düşünüyorsun, ilk izlenim olarak, hoş mu?"
bu bir hasbinallah hareketi çekti,
"ya kendine mi düşünüyorsun yoksa ne bok yemeye çalışıyorsun anlamadım?"
"tolga siktirme şimdi mazbatanı, kız hoş mu değil mi onu söyle sen?"
"tamam he tamam güzel..hadi siktir git gece gece hesap makinesini götüne sokmadan"
"vay amk, sen hala mı çalışıyon lan?..olm o sınavlar bir kötü gelsin ben senin götüne bizim viledanın sopasını sokucam bilesin..hadi iyi geceler zıbarıyom ben, kolay gele"
"sağolasın, iyi geceler"
"ha, tolga?"
"ne?"
"yarın gelsene lan kafeye? hem bir mola vermiş olursun olm, stres atarsın..tamam mı?"
"olabilir ya, hele bir yarın olsun da"
"ol sallama bak, gel işte, oradan da gider bir şeyler içeriz kafa dağıtırız, valla böyle görünce korkuyorum seni lan..tamam mı?"
"tamam hadi yarın konuşuruz siktir git artık lan x)"
"iyi hadi kaçtım çav"
"çav amk"
http://fizy.com/#s/3wl269
ertesi gün, tahmin ettiğim gibi büyük ölçüde yatakta geçti, ikindi vakti kalkıp yemek ısıttım, tolga ne kadar yoğun olursa olsun yemek işini boşlamıyor sağ olsun, seviyorum bu çocuğu, karı olsa kuma olarak alırdım o derece.
program gece on da, hem tolgaya, hem de aşağıdaki zibidilere gelin diye telkin ettim tekrar,nurişi de alıp evden çıktım.
yarım saat evvelden gittik, hem biraz bizden önceki elemanları dinledik hem de sohbet ediyoruz, bir eksiklik dikkati çekti..
burçin yok?
sahnedekiler programı bitirdi, biz ayarlamalara başladık, ortam gürültü, sigara dumanı, loş ışıklar, kalabalık..ama benim aklım başka yere takıldı kaldı.. ara ara devamlı bakınıyorum etrafa, acaba diyorum başka yere mi oturdu? ama yok..neyse belki program başlamaya yakın gelir dedim..
başladık, tolgalar geldi, hatta sonradan nilay da geldi yine tipsiz arkadaşlarıyla ve beni şaşırtarak bir arada oturdular nilaylar ve tolgalar... kızlar gitti yanlarına neticede, nilaya helal olsun, delikanlı kız diye boşuna demiyorum..
biz çalıyoruz söylüyoruz..ama tadım yok beyler..tadım acı..bizimkiler ben ard arda slowları isteyince bir ara müdahale etmek zorunda kaldılar,
"olm öldürcen mi milleti, osman aga çalıyoruz okey?"
lan benim kadınım gelmemiş, ne osmanından bahsediyonuz siz..sikicem osmanıda agayıda..onu söyleyecek keyif mi var bende?
neyse, dedim, "önce biraz daha düşük tempoyla girelim, onu üstüne çalarız" haluk levent girdik bir tane..
molada bizimkilerin masaya gittik nurişle, ömerin manita gelmiş, o oraya gitti, ilkayın da kız arkadaşları varmış, o da bizi bir selamlayıp onların yanına gitti..
neyse oturdum ben, ama kafam zonkluyor..nerde bu kız aq?..masada herkes konuşuyor, gülüşüyor..ben dalmışım, nilay dürtükleyip "heeyo uyan dostum geldiik" diye çığırınca kendime geldim, bütün masa bana gülüyor o ara..
tolga hemen lafı yapıştırdı,
"adam aşık ya olsun o kadar dalgınlık (:"
hemen ooo lar yükseldi, nilay,
"ne? benim niye haberim yok? gebertirim seni valla kim o kız?"
"ya tolga..si..şımarıyor işte bea ne aşkı.." deyip güldüm sıkıntıyla...
"var var sende bir şeyler ama, dalgınsın bu gece, ifadeni alayım bir ara ;)"
"cık..cidden yok bişey, siz geldiniz diye heyecan yaptım o yüzdendir" deyip güldüm,
masa yeniden karışınca ben de bu baskı anından sıyrılmış oldum...
ama ya içimdeki baskı ne olacak?..
on gece, on beş gece üst üste geliyor hanım efendi,her gece saatlerce göz göze oturuyoruz, ama sonra pat! birden bire sırf geçen geceki olay yüzünden kesiliyor gelişler..bu kadar kolay mı yani? hemen tripler..havalar... daha arada resmi bir şey yokken bile bu denli tripkar ve acımasız olabiliyorsa, bu burçinin sevgililiği nasıl olur allah bilir..
gerçi olayı derinlemesi değerlendirince sonradan, aslında kızın haklı olduğu bariz... düşünsenize, hem önce o kadar yakınlık gösterip, ilgisine karşılık verip, üstüne bir de söz verdim, hem de kızı saatlerce göt gibi tek başına oturttum orda, üstüne bir de gidip, teselli ediyorum ayağına kız siktim (ki neyseki bu kısmı asla bilemeyecek)..hani, az bile yapıyor..yüzsüz gibi bir de gelecek miydi yani?
ikimizi de cezalandırıyor işte..bana, "vazgeçilmez değilsin" mesajı verirken, kendi dayanıklılığını da sınamış oluyor..ulan o değil de, ben ki, daha iki çift laf ettiğim kızdan bile numarasını isteyebilecek bir yavşaklıktayken, nasıl olur da bu hatunun telefonunu almayı unuturum lan?..e tabi, her gece her gece alışınca, o geceler hiç bitmeyecek biz de liseli aşıklar gibi her gün aynı yerde, aynı saatte, aynı ağacın altında, aynı gölgenin dibinde buluşacağız sandım..
ama bir diğer açıdan da bakınca, şöyle bir durum ortaya çıkıyor..bu kız, eğer cidden bu kadar kızdıysa bana ve bu derece triplere getirdiyse olayı, benden cidden hoşlanıyor demektir..
benden cidden hoşlanıyorsa,
bu öyle yatağa atıp geçilecek bir kız değil demektir..
bu öyle yatağa atılıp geçilecek bir kız değilse, benim, bizim kriterlerimize uymuyor demektir..
e bizim kriterlerimize uymuyorsa, benim bu kızla ne işim var lan o zaman?
hani başka kalp kırmak yoktu?
http://fizy.com/#s/3wl26a
vizeler yaklaşıyor...
oradan oraya gezerken, şarkıydı türküydü, kızlardı, play station maçlarıydı derken,
sonunda göte girecek şemsiyenin ucu göründü..okul dönemi olarak 3 ün 1 inde olmamız da pek manidar, acaba sınav sonuçlarım hakkında bir spoiler mi bu? (:
sınavlara bir hafta kala, 2 haftalık sınav dönemiz boyunca olan canlı müzik şedülümüzü yeniden gözden geçirmemiz gerekecekti, ama ilkayların fakültede sınavların bizden bir hafta sonra başlaması bu düzenlemeyi 3 haftaya çıkarmaya mecbur kıldı bizi.
neyse, gitti murat abiyle görüştük, uzun uzadıya yazmak istemiyorum ama epey zor oldu yeni programı belirlemek, yani adamın bize bir zorluk çıkardığı yok ama sonuçta tek grup da biz değiliz ki? bizden başka 4 tane daha sahne var. düşünün işte beyler siz kafenin olayını, yaptığı ciroyu, adam 5 ayrı grup çıkarıyor, çarşamba hariçti sanırım, 6 gece canlı müzik var..onun götürünü hesaplayın, bir de getirisini hesaplayın..ne paralar dönüyor siz anlayın..ee, sik kadar bardaktaki çaya 1,5 lira verdiğini göz önüne alırsan adam oraya duman'ı bile getirir istese..
neyse,sınav döneminde yeni programımız, üç hafta boyunca, haftada tek gün, sadece cumaları,gece performansı. kıyak oldu cuma olması, çünkü hem hafta sonları bize kalacak çalışmamız için hem de sınav haftaları bitiminde, eğlenmiş, eğlendirmiş, stres atmış, stres attırmış olacağız, eyvallah.
sınavlardan önceki son perşembe var şimdi önümüzde,
ulan hiç de çalışmadım be arkadaş, hani önceki senelerde de öyle günü gününe asılan bir öğrenci değildim ama, yine arada bakıyordum..bu sefer, harbiden çok boşladım..tek güvencem, dersi, derste iyi dinlemem ve anlamam, bu sebepten, en azından şimdi koca slayları 2 gecede çalışırken sağdan soldan çağrışımlar olacak aklımda, belki biraz daha hızlı ve rahat ilerleyeceğim..yoksa elde avuçta bir şey yok, siki tuttuk ki ne tuttuk..
..okulda günler güzel geçiyor artık, bir zamanlar bırakın sohbet etmeyi, selam verecek adam dahi bulamadığım o bok yuvası, şimdilerde gözüme o kadar da kötü gözükmemeye başladı..ama işte, her şey kendini tanıtmakla ilgili be beyler,
ben sonradan kimle tanışıp muhabbete başladıysam sınıftan, hepsi bana "sen çok soğuk görünüyordun dışardan, hatta başlarda o takıldığın grup filan çok havalıydı" diyerek bir nevi bunca zamandır neden tanışıp konuşamadığımızın bahanesini sunuyorlar. lan amk, hadi ben soğuktum bilmem neydim, sen neydin sanki? amk özgüvensiz, büyük şehir görünce sapıtan kezbanlarından, barzo pokemonlarından başka bir şey değildiniz sizde..hem siz, benim neler yaşadığımı biliyor musunuz lan? he?
ilk bir, bir buçuk sene hakikaten çok kötüydü biliyorsunuz.. yani, tamam ben zaten sıkıntılıydım eyvallah ama, etrafta da cidden doğru düzgün adam yoktu.. şimdi mesela, sınıfın erkekleri filan da daha bir insan görünmeye başladı gözüme, bilemiyorum, ya ben alıştım onlara artık, ya da onlar geçen 2 küsür senenin ardından biraz alıştılar ortama.. hayır, böyle söyleyince "artis tsigalko" yaftasını yapıştırmayın, harbiden öyleydi beyler, eminim sizin de başınıza gelmiştir böyle durumlar, hiç bir alamayacağınız ve hiç bir şey veremeyeceğiniz, düşünce yapısı ve kültür seviyesi olarak sizden geride olduğuna inandığınız insanların arasına düştüğünüz olmuştur.. sizinkinin tek farkı, belki bir arkadaş ortamında, bu hırbolara bir kaç saat katlanmak iken, benim bunları yıllardır çekiyor (aslında çekmiyor, çünkü siklemiyor) olmamdır.
neyse, bu dallamalar bile adam oldu, ara ara konuşabiliyoruz en azından, üst üste üç pas yapmaya başladılar nihayet..
sınıfın kızları hakkında zaten epeyce yazdım, benim için iyi ve kötü anlamda özel olan bir kaç tanesini ve ağır derecede asosyal olan bir kaç hatalı üretimi çıkarırsanız, geriye kalan tayfa (ki nereden baksan 35-40 kız eder) tipik, bildiğimiz kızlar işte, sokakta kafede, otobüste, sahilde görebileceğiniz normal insanlar..ve evet, hepsi de normal insanlara yakışan bir şekilde iki yüzlü ve ortam düşkünü.. öyle tabi, normal bir insan olmanın gereği bu..artık günümüzde iyi niyetli ya da dürüst olursanız direkt enayi damgası yiyorsunuz, anormal olan siz oluyorsunuz..
normal bir insan olmak istiyorsanız, menfaatçi, biraz yalancı, bir miktar da şerefsiz olmanız şart, yoksa barınamazsınız.. barındırmıyorlar..
işte bu normal kızlar, yani zamanında "soğuktun bla bla bla" bahanesini dayayıp benim yüzüme bile bakmayan kızlar, şimdi artık etrafımda bir çeşit canlı kalka görevi görüyorlar.. sınıfın fan boy u olup çıktım amkların yüzünden..eh, kadınları sevdiğim için hoşuma gitmiyor da değil ama, bu durumla, yavşaklık arasında ince bir çizgi var, işte o çizgiyi zaman zaman fazla zorlamaktan dolayı memnuniyetsizim..
ne zaman ki basketti bilmem neydi, sosyal olduk, biraz kafamızı aşk-meşk-duygusallık işlerinden kaldırdık, hele bir de onun üzerine bu sene canlı müzik dalgasına başladık, ooh, değmeyin havamıza aq..lan ben o sikik halimle, ruh gibi dolaşırken bana "havalı" diye kaltaklar, o zaman ki yanıma yanaşamadınız (güya) şimdi nasıl yanaşabiliyorsunuz aq?
ben, beeeen, koskoca solist tsigalko ulan? he? çok havalıyım, çok arrizzim şimdi, asıl şimdi öyleyim? şan, şöhret, para, karizma bende? şimdi nasıl yaklaşabiliyorsunuz bana??
ironiyi bir tarafa bırakırsak, size "zamanında dışardan bakınca çok havalı, cool bilmen neydin, o yüzden yanaşamadım" diyen kızların kesinlikle yalan söylediğini bilin.. hatta ima ettikleri şeyin tam tersi bir durum olduğunu filan düşünün derim,
çünkü kızlar, iddia ettiklerinin aksine, böyle cool, havalı çocuklara yaklaşamamazlık etmezler, tam tersine "yapışırlar".
zira bu onların doğasında var..her zaman en karizmatik, en etkili, en gözde erkeğe yakın olabilmek, onunla en azından sohbet edebilmek..bu bile, diğer dişilere, bundan muaf dişilere hava atmak, caka satmak için yeterlidir.. hele bir de o çocuğun yakın arkadaşı, hele hele sevgilisi filan oldularsa var yaaa..off.. onlardan kraliçesi yok bu dünyada..siz, k"ız arkadaşım güzel lan, ne güzel kızı koluma taktım ehehe" diyerek hava attığınızı sanıyorsunuz ya, emin olun, onun sizinle, hemcinslerine attığı havanın on da birini bile atamıyorsunuz..
Nasıl Piç Oldum Anlatıyorum Part 53
okul kısmını kısaca toparlayacak olursak,
dikkat etmem gereken pek çok hassas denge var
bir zamanlar, bir şekilde münasebetimin bulunduğu hatunları söylemiyorum bile (ebru,mine,çiğdem vb.),
sonra sınıfımın genel ortamın, o ortamın içindeki neco-nilay-ben üçgeni, nilay ve necoyla birebir durumum,
sınıfta bir zamanlar çok yakın olduğum ama şimdilerde biraz mesafe koyduğum tuğçe filan..
begüm ile olan ikili ilişklerim ve onun seksi arkadaşları (eşofman fetişi olacağım bunların yüzünde, o dolunay gibi yusyuvarlak arkaleri, izi belli yarım tangalarınızı yerim ulan!!11bir)..o akşam gelenlerden iki tanesi fena değildi..onları gene getirse keşke..
bu arada begümü evime davet ettim, bir ara onu da ağırlayacağız bakalım, ama mümkün mertebe insan gibi..öyle divan mivan işlerine girmeden..
tabi bir de alt sınıf var, ulan onları da alttan bir iki tane dersim sayesinde tanıdım, ama resmen hayatımın baş aktörü oldu bazıları, misal alper, en kral, adamın hası panpalardan, nuriş, kemik gözlüğüne kurban olduğum kıvırcık..ceyda..biliyorsunuz..ayşegül, ilayda..ve diğerleri..
düşünüyorum da, eğer o derslerden ilk sene ayşen, yalnızlık vb. takuna kalmasaydım, belki de şu an çok daha farklı yerde, çok daha farklı bir hayatı yaşıyor olacaktım..o dersler sayesinde alper ve nurettin gibi iki kral adam tanıdım, ki şu an da ev arkadaşım sayılırlar..ceyda gibi bir ruh hastasında hayatımın dersini aldım..
her işte bir hayır be beyler..ben baya kaderci bir adamımdır zaten, hamdolsun, bu yaşadıklarımdan sonra iyice inşallaha, maşallaha başladım yani (:
..
ve işte, tsigalkonun hayatı, çevresi ve denklemleri genel olarak böyle..eh, 7000 bine yakın entry olmuş, buna kıyasla, pek de karışık sayılmaz ha? öyle mi dersiniz (:
kaderimin yazgısı da öyle düşünmüş olmalı ki, pek de karışık olmayan(?) işleri daha da karıştırmak adına, kepçesinin hızını iki misli arttırıverdi bir anda..ne olduğunu, neler olduğunu şaşırdım, ama ona da alıştım sonra..
perşembe gecesi gene sahneyi ayarlamak ve şöyle bir mekana ısınmak için yarım saat erken geldim,sonra diğer çocuklarla beraber yavaş yavaş yerimizi hazırlamaya, kontrollere başladık..işte o ara gözüm, sahneye yakın masalardan birinde, ve bu kez "tek başına" oturan burçin e takıldı..işte o an yine göğüs kafesimin içindeki kuşlar çırpınmaya başladılar heyecanla..artık nasıl gülümsediyse kıza, o da sırıttı karşıdan..
yanına gittim hemen,
naber, iyidir..
ben bir şey demeden (ki demeyecektim zaten) , "bu gece yalnız kaldım :/" yaptı yalandan üzülmüş bir ses tonuyla sonra ekledi, "neyse artık sen gelirsin belki sahnen bitince :p"
"gelirim (:" dedim "hay hay" çeken bir ses tonuyla, "yalnız kalmadın, baş başa kaldık diyelim (:" diye devam ettim sonra..
gülümseyerek baktık birbirimize..bir..iki..üç..beş saniye..sessizliği o bozdu,
"neyse..sen şey yap..hadi, arkadaşlarınla" gibisinden kegib kegib, anlamsız cümleler kurdu durumdan kaçabilmek için, ben bu başarısız denemesinin farkında olduğumu fazla belli edince de beyaz yanakların pembeleşmesi fazla sürmedi,
"e peki madem, gideyim ben :}" dedim imalı şekilde,
"git bakalım (:" dedi bilmiş bilmiş..
her zamanki standart base heyecana (ne kadar alışırsan alış geçmeyen heyecan katsayısı) ek bonus olarak, bu gece başka bir heyecan duyma sebebim daha vardı..
bu gece, ilk kez şarkılarımı birisinin gözlerine bakarak, konsantrem bozulur mu diye düşünmeden söyleyecek, söyleyebilecektim..
http://fizy.com/#s/1252qe ile girdik...nerede kalmıştık..
görünürde tüm kafeye, ama aslında sadece burçin e şarkı söylediğim o gecede evet hatırladım..
her şarkının başlangıcı onun gözlerine bakarak açıyor, sonunu onun gözlerine bakarak kapıyorum..o da sigarasını tüttürüyor, gözlerini bir saniye olsun ayırmadan, tıpkı bunda önceki on küsür gecede olduğu gibi.
molada bizim çocukları (müzisyen arkadaşlarımı yani), tanıdıkları filan pas geçip direkt yanına gidiyorum..
"..çok slow takıldın bu akşam hayırdır?" deyip sanki nedenini bilmezmiş gibi gülümsüyor..
"öyle oldu biraz, romantik bir gece olsun diye düşündük"
"istek parça filan alıyor musunuz ;)"
"neyi istediğine bağlı, repertuvarımızda varsa neden olmasın? peçeteye yaz yolla :p"
" http://fizy.com/#s/1aiom3 diyerek direkt söylesem (:"
"hımm..bilmem ki valla sözlerini biliyorum ama, hiç çalışmadık bu güne kadar, belki sadece gitar ritmiyle söyleyebilirim gece sonunda ne dersin?"
"fark etmez canım..öyle istedim sadece :}"
yerim senin isteğini ben..yerim..
dur bakalım ayarlıcaz bişeyler..
gittim bi işedim hemen, artık sahneye dönmemiz lazım, 7-8 tane daha (ve tabi burçinnin isteğini de) çalarak bitireceğiz, çocuklarla konuştum, hemen taşaklarını geçmekle beraber (ooo adam özel istek almalara da başlamış bak hele bak x) ) nurişle ikimiz halledebiliriz diye düşünüyorum..o da öyle gecenin sonuna bir şekil olur işte bea..
tam yerime geçerken, tanıdık bir sima daha gördüm, baktım elif var, yine en ön saflardan birinde, ama biraz tuhaf bir hali var, sanki bedenen burada ama ruhen değil gibi, sigarasını resmen sömürerek içiyor, gözleri kısık.. uçmuş yani biraz biraz.. benim onu görüp görmediğimi anladı mı, anlamadı mı bilemediğim için ona da bir selam atayım dedim hemen ayak üstü, ayıp olur..
"elif naber?"
"iyi değil ya.." deyip tip tip gülümsedi, güya bir keder efekti- ambiansı verdi o ara..
"hayırdır?"
sigarasını yüzüme püfleyip (aq senin) "uzun hikaye.. konuşuruz inince" dedi yine aynı yarı kederli yarı boş vermiş gülümsemesiyle..
iyi konuşalım konuşalım da..ben burçinle takılıcaktım abi bu gece?
hay sikicem bee nerden gidip selam verdim ki sanki bende.. neyse..neyse sakin... işine odaklan.. bunları düşünme şimdi.. önce bir çık şarkılarını söyle..
kafam biraz bulanmış şekilde yeniden geçtim yerime, "keeşşkee oyunlarrr oynamasaaaak" ı da akustik şekilde icra ettikten sonra sahnemizi bitirdik.
"nuriş, napıcan abi sen?"
"bilmem bi işim yok..eve de gidebilirim? noldu ki?"
"ya olm ben bu akşam kıza söz verdim ama.. ayıp olur mu sana?"
"ha, yok bee yok aga ne sorun olcak la (:"
"iyi aga eyvallah, içim rahat etmez valla bak yoksa"
"yok kardeşim takıl sen, kim bu, hani o akşam masalarına gitmiştin?"
"aynen aynen (: olm sen de gelcektin işte, arkadaşını da sana ayarlamıştık şimdi ne güzel"
"agaa.. oyar beni beril aman diyim (:"
"haa doğru lan.. senin de olayı unuttum ben..:p nasıl durum, artık iyice ciddi mi?"
"öyle ya, hani, kimse kimseye teklif etmedi de, anlaştık sözsüz şekilde, sözlere gerek kalmadı (:"
"biz sustuk gözlerimiz konuştu diyorsun ha (: adam amerikan ya, öyle "senden hoşlanıyorumlar filan yok, direkt olaya geçiyor :p"
"yok la bişeye geçmedik daha x) ama oldu o iş yani, neyse aga, konuşuruz daha benim mevzuları da, sen kızı bekletme ;)"
"eyvallah aga, kibarca siktir git diyorsun thenkss x)"
"ehehe, hadi görüşürüz gece..ya da görüşmeyiz, bilemicem artık x)"
"sie (:"
diğer arkadaşlarla da vedalaştıktan sonra burçinin masasına gittim, ama baktım elif de gözleriyle takipte, gözler de iyice şişmiş, durumu ilk geldiğinden bile kötü, yoksa içtiği sigara değil mi amk? tövbe estağfurullah lan... aq ona da kuyruğu kaptırdık bir kere.. neyse..derdi neymiş, dinler geliriz gene ya nolcak..
burçine hemen durumu izah ettim, işte böyle böyle, benim eski arkadaşım, biraz morali bozuk, onun derdi neymiş bir dinleyip dönücem sana ;)
kız tabi ki itiraz etmedi, ne diyebilir ki zaten, yine de hafif ayarlı bir şekilde, "iyi bakalım, git teselli et, iyi arkadaş ;)" diyerekten laf sokar gibi de oldu..
napim lan.. napayım?..tam dedik ne güzel baş başa bir gece geçiricez, önce kafede, sonra belki barda, evde devam edecek bir gece... şansımı sikeyim, amk faydasızının birine taktım kendimi zorla..
http://fizy.com/#s/3dpiqj
geçtim elifin karşısına oturdum..bu gözlerini ovuşturuyor..kızarmış gözleri..saçı başı incin..yüzünde özensiz bir makyaj..bildiğin dağılmış durumda kız..sanki duvara toslamış kedi gibi..ama kedi yani..hala o vahşiliği üzerinde..hala güzel..ne de olsa siyah saç, beyaz ten..
"anlat bakalım elif hanım..nedir seni böyle dağıtan?"
"dağılmış görünüyorum değil mi? sağ ol, en azından açık sözlüsün..er zamanki gibi..o yüzden belki de senle konuşmak en iyisi olacak benim için.."
"merak ettim valla elif..cidden..ailevi bir durum filan mı var?" dedim kaygıyla..kaygım sahiciydi, çünkü eğer ailevi bir durumsa gerçekten üzülürüm..zira burada da defalarca hem kendi ailemi ne kadar çok sevdiğimden hem de ailenin öneminden bahsettim..aile önemlidir beyler..canımızın yarısıdır onlar..onlar içinse, biz canlarının tamamıyız neredeyse..ailenizin kıymetini bilin..sımsıkı sarılın onlara..çünkü bu dünyada sizi karşılıksız sevebilecek tek varlık onlar..gerisi el oğlu..el kızı..ağlarsa analarımız ağlar..gerisi yalan..
"yok ailevi değil" dedi..elini sigara paketine attı, tam bir tane çıkarırken engelledim kolundan tutup..
"daha fazla içme elif, lütfen..salma kendini, anlat, dinleyeyim.."
çekti elini paketten..
güldü gene, ağlamak üzere olan birininki gibi hafif yanık, isli bir gülüş..
"klasik hikaye ya aslında.." deyip boyun büktü.."belki gülersin bile bana, bu muydu yani dersin.."
hay amk..söyle işte neyse, güler miyim ağlar mıyım orasına ben bakarım artık..
soran gözlerle bekledim..
"sevgilimden ayrıldım" dedi..parmağını masaya tıklattı.."bir senelik ilişki on dakikada bitti..hem de telefondan, öyle yüz yüze de değil haa... " yeniden tıklattı parmağını masaya..sonra elini yumruk yaptı...
"üzüldüm.." dedim, "bunda gülünecek bir şey yok ki elif... yok mu hiç..kurtarma şansınız?"
bu kez yumruğunu tıklattı hafifçe.."yok..adam beni resmen fırlattı gitti.." deyip gülümsedi..yine aynı gülümseme..amına koyayım birazdan gene göz yaşları sel olacak, silmesi bana düşecek..yani şu omzuma elime düşen göz yaşı miktarı, rizeye düşen yıllık yağış miktarıyla aynı aq..
"ne zaman oldu son konuşmanız?" dedim..sanki ne faydası olacaksa bu bilginin..maksat laf olsun işte..teselli ediyoruz ya..
"dün sabah dedi" burnunu çekip..
"peki sebep ne yani..birden bire..bunca zamanın emeği..sevgisi..neden?"
yine gülümsedi ama bu sonuncusu oldu..sonra yüzü buruştu aniden..göz yaşlarının göz pınarlarına hücumunu işledim..kırmızı gözler bu cam gibi parıldadı..kafasını sağa sola çevirdi..yukarı çevirdi hafifçe..derin nefes aldı... ne kadar zor karşınızda bir insanın bu amansız duyguya karşı direnişini izlemek..bir bilseniz..kimisi bundan sadistçe bir zevk alır..bile bile ağlatır kadınları..bense, tam tersine, nefret ederim insanların karşımda ağlamasından, duygusuz olduğumdan değil..aksine, fazla duygulu olduğumdan sanırım..beni de etkiler o düşen damlalar..benim gözlerimden de öyle düşmek isterler..imrendirirler..özendirirler gözlerimi.."karşındakine katıl sen de" derler..
http://fizy.com/#s/1aj87a
"bir nedeni olmasına gerek var mı ki?" dedi çatlak bir sesle.."insan sevmedikten sonra..sevemedikten sonra..bahane çok tsigalko..sen de bilirsin.."
yine lafı yedik..lan kendi terkedişlerimden yediğim ayarlar yetmiyor gibi, şimdi bir de başka hemcinslerimin de suçlarına kalkan yapılıyorum..iyice şamar oğlanı olduk..
"kavga filan etmişmiydiniz yani daha önce..o açıdan sordum..birden bire mi oldu..beklemiyor muydun.."
"biraz limoniydi son zamanlarda aramız ama..beklemiyordum tabi ki..ne olursa olsun, ben bile gitsem, o peşimden gelir bırakmaz diyordum..tam tersine..o gitti..resmen..yok yürütemiyoruz..zarar vermeye başladık birbirimize..bu kadar basit mi? cidden bu kadar mı değersiz? savaşmaya değmez mi?..ne olursa olsun..insan neleri aşıyor ki... bizim ki öyle çok da büyük bir şey değildi..aşılmaz değildi.."
bir şey demedim..bıraktım içini boşaltsın..zaten artık konuşmaya başladıktan sonra daha benim diyeceklerimi de duymaz olacak biliyorum...
bu anlattı..anlattı... eski anılarını, neler yaptıklarını..ne kadar sevdiğini..onun ne kadar sevdiğini sandığını..her cümlesinin sonu, "hak etmedim bunu" oldu, "değer miydi?" oldu, "bu kadar kolay yani onun için" oldu...
sitemler..sitemler..öfke... ağlayışlar..durgunlaşmalar..coşmalar..
anlattı..
on..on beş..yirmi beş... kırk beş dakika..
arada elime koluma sarıldı..arada o anki moda öyle kaptırdı ki kendini, hıncını sıka sıka kangren etmeye namzet bıraktığı kolumdan çıkardı..
ben hep olumlu şeyler söylemeye, onun söylediği sitemlere hak vermeye çalışarak geçirdim zamanı..sanki o hep servis atıyor, ben de karşılıyorum gibi..
arada bir burçine bakıyorum..bir kere sigarasının dumanının arasında bana öyle bir bakışını gördüm ki, "aha" dedim, "tamam..sıçtık..bu kız bir daha yüzüme bile bakmaz.."
ulan kalkıp da gidemiyorum..kız karşımda perişan..ben anlattıkça açılır dedim ama, tersine, anlattıkça çöktü..zaten baştan savma sürülmüş bütün rimeller filan ne varsa aktı..sanki dövülüp sokağa atılmış pavyon karısı gibi..ben arada gözlerini siliyorum, teskin etmeye çalışıyorum ama nafile..bir de bir şey değil, benim üstüme kalacak aq..millet bu hale ben soktum sanacak..
iyiden iyiye sıkıntı bastı bana artık..kalkıp gitmeyi düşünüyorum bir yandan... bir yandan da acıma duygusu var..sonra utanıyorum bir de tabi..orada ağlayan kızı bırak, git yan tarafta başka masada, başka hatunla gülüş... olur mu? olmaz..
bizden sonra çıkan grup da indi..bu demek oluyordu ki, iki saat civarı kızın masasındayım... ve burçin..hala bekliyor masada..tek başına..o da sigara üzerine sigara yakıyor..bok için aq be..ama artık ne bana, ne de benden tarafa bakmıyor... hatta resmen kitlenmiş gibi, kafasını sahneye dönük, ben profilden görüyorum..gözünü bile kırpmıyor neredeyse..
iki ucu boklu değneğe denk geldim..ve ben..salak ben..yine yanlış ucu seçtim..lan, bari boka bulanacaksın, bir amaç uğruna bulan..pişman olma en azından..
diyorum ya..artık burçinle aramızda bir şeyler olabilme ihtimali hayal her halde..tabi ben gene özürümü filan dileyeceğim de..hikaye yani..hala beklemesine gelirsek..o da sırf inat uğruna bence..ya da ayarı verebilmek, son son lafı koyabilmek, hıncını çıkarabilmek için...
nihayetinde elifin pili biter gibi oldu..masaya kapandı bir ara..ben dürttüm, iyi misin bilmem ne diye, yüzünü yıkayalım bir istersen gel? filan dedim..
kaldırdı bu kafasını,
"beni eve götürür müsün tsigalko?" dedi miyavlar gibi..
deminden beri kasmaktan çatlama noktasına gelen bedenimi bırakıverdim sandalyeye.. neredeyse ben de yığılacaktım masaya... o derece sıkıntı yapmışım düşün... göz göze göre kızı kaybediyorum her saniye.. hatta çoktan kaybettim bence de, işte.. işkence bitmedi.. ulan öldüm, ölümü sikiyorlar daha..
ayağa kalktım.."götüreyim elif" dedim sitemli bir ses tonuyla.. götüreyim aq..gerçi o, o haldeyken sitem, ima filan anlamaz da işte..
"geliyorum şimdi" dedim, masadan ayrıldım, burçinin heykel gibi oturduğu masaya gittim..
benden tarafa dönmediği için önüne dikildim, yüzümde pişmanlık ve özür dileyen, "benim elimde değil" diyen bir ifadeyle ellerimi dayadım masaya, eğildim..
öylece baktım bir kaç saniye..o da baktı cam gibi gözlerle..
"kusura bakma burçin.. çok ayıp oldu sana bu gece" dedim mümkün olduğunca acılı bir ses tonuyla..
o meşhur, "siktir et" dercesine kafa sallamasını yaptı..o ara eli de oynuyor tabi.. savruluyor sigarasının dumanları..
biraz daha eğildim masaya..
"evine bırakmam lazım.. kendi..gidecek durumda değil.." dedim acıma ve mecburiyet yüklü bir şekilde..
daha yarısında olan sigarasını söndürdü..eli çantasına gitti.. kalkıp gidecek.. hemen elini yakaladım.. iyice yaklaşıp,
"bunu telafi edicez bir akşam, söz?" dedim gülümsemeye çalışarak.. sanki çocuk eğlendiriyorum aq..yer mi?..
"sorun değil" dedi, "arkadaşın sonuçta.. görevin" dedi, soğuk bir gülümsemeyi de nokta niyetine kullanıp sıyrıldı yanımdan, kasaya gitti, hesabını ödedi.. sonra da tekrar yanımdan geçip gitti ufak bir göz selamı vererek..
evet.. sıçtık..kesinlikle sıçtık ve sıvadık..
ya ben..bir şey demiyorum neyse..
elifin yanına gittim tekrar, fişini aldım, hesabını ödemeye çalıştım almadı çocuklar, zaten bir çay bir meyve suyu içmiş..
masasına gittim tekrar koluna girip kaldırayım dedim ama kendi kalktı, sonra da yine aynı acılı gülümseme ve bu kez ek olarak parlayan gözlerle, "daha ölmedim" dedi.. elini belime attı, destek oldum biraz, çıktık kafeden...,
http://fizy.com/#s/3xvl9n
yüz metre filan yürüdük-yürümedik, taksi çevirdim bir tane..sayemde zengin oldu amklar zaten iki senedir..
geçtik arkaya, elif adresi verdi sonra da omzuma yıkıldı..ben de piş pişliyorum usulca..
daha önce bir gecemi (ki o da yine oldukça tuhaf bir geceydi..bu amk elifinin normal işi yok zaten..ayaklı dinamit..) geçirdiğim tanıdık apartmanın önüne geldik..
ben yardım ettim inmesine, tamam, evine getirdik demi sonuçta? eh ben de gecenin körü ta burdan benimkine yürümeyeyim yani, saçlar filan da uzun, sikerler maazallah..taksiyle dönücem..
bu bir duraksadı, ben arabadan tam çıkmayınca, sonra,
"gelsene sen de yukarı?" dedi şaşkın şaşkın..
geliyim mi?..ni..niye..neden?..
"sence gerizekalı?" dedi kulağımın içinden gevrek bir ses..
"sus şimdi sırası değil.."
"onca şey görüp geçirdikten sonra hala bu kadar kalın kafalı nasıl olabiliyorsun hayret! hayret..hamuru tuzsuz..in şu arabadan..kız seni yukarıya çağırıyor..gecen, tahmin edebileceğinden bile daha iyi bir yere doğru gidiyor..sakın bunu berbat edeyim deme!"
beynimde şimşek çakmıştı adeta..kısa tereddütümün ardından "e geleyim?" deyip indim taksiden..
"kızlar uyumuş olabilir" dedi, anahtarla açtı dış kapıyı..
konuşmadan katlarına çıktık..
evinin kapısına geldik..çık çıkmıyor ikimizden de..valla ne yalan söyleyeyim, ben biraz heyecanlandım beyler, tsigalko jr. hareketlenir gibi oldu yalan yok..e o gecenin karanlığında, ananız bacınız olmadıkça, hangi kızla sessiz sessiz bir eve girseniz olur böyle şeyler..doğal..diye düşünüyorum (umuyorum) (hayır sapık değilim ben!).
içeri geçtik, bu koridorun ışığını yakmadı, dışardan gelen ışıklar var, sokak lambası vb..zifiri değil içersi, ama siluet görüyoruz yani..
içimden bir "sonumuz hayrolsun" çekerek koridorda peşine takıldım..
bu gitti kapılardan birini açtı..ben evde kaldım ama, içersini bilmiyorum yani, salonla mutfağı biliyorum bir, zaten karanlık aq bilsen de bilemezsin..
neyse o arkadaşının odasıymış, ışık kapalı ama kız yatakta telefonla mesajlaşıyormuş sanırım.. bunlar bir fısıldaştılar,
öbürü ne o kız hırsız gibi geliyon diye espri yaptı.. bunlar üç kız kalıyordu sanırım.. biri merve, ben de tanıyorum, minenin arkadaşı işte.. diğerini hiç görmedim bu o olabilir..
neyse beni koridorda hıyar gibi bırakıp içeri girdi bu, kapıyı kapadı..bir dakika sonra geri çıktı..
"merve yokmuş..bu damla.. diğer kız işte.. neyse uyuyan eden yok, ışık açabiliriz" dedi, gitti koridoru yaktı,
ben hala şaşkınım.. yani, ne yapıcam ki ben burda şimdi? hani öyle sevişerek filan da girmedik ki içeri? o zaman ne yapacağın belli oluyor yani..ya da, bu öyle sıradan bir ev gezmesi de değil.. gecenin köründe beni eve getirdin, ama kendinin de kafa bir milyon... bu kafayla sen bana nasıl ağırlayacaksın? bir şeyler yiyip içicez desek, hazırlamaya halin yok, e zaten benim de canım istemiyor.. film milm izleyelim desen.. kafan götürmez..ilk on dakikasında uyursun..
gene kanepede uyuyakalmak için mi getirdin beni aq..
yoo..yo..
bu sefer öyle iyimserlik, poliyannacılık, saf çocuğu oynamak yok..
ben biliyorum bu gece ne olacağını..her şey bahane, her şey teferruat.. zaten olmayacaksa bile ben olduracağım.. geçen sefer yırttığınla kalmalıydın elif.. ikinci de affetmem..ben affetsem, sen affetmezsin zaten..
bu tuvalete girdi, elini yüzünü yıkamış, biraz daha iyi gördüm, ama hala perişan yani.. yazık aq aslında bir yandan da..analar babalar çocuğunu, kızını okusun diye yolluyorlar, onları şu geldikleri, kendilerini getirdikleri hale bak..pff..lan.. siktirme şimdi yufka yürekliliğini.. bırak vicdan muhasebesini..
ben de bir elimi yüzümü yıkadım.. sonra bunun odasına geçtik..
laf olsun diye konuştum,
"senin odanı görmemiştim geçen sefer (: güzelmiş"
"teşekkür ederim (: ..ee..ne yapalım.. uykun var mı? film izleyebiliriz beraber daha saat iki filan?"
"yoo benim uykum yok.. fark etmez de, senin, uykun yok mu? biraz yorgun görünüyorsun malum"
"yok ya..ben ayıldım şimdi yüzüme filan su çarptım..sen geç otur.. yatağa oturcan mecbur evet (: ben geliyorum bir şeyler ayarlıyim mutfaktan"
geçtim yatağa yanlamasına oturdum.. sırtımı duvara verdim, nilayla closer i izlediğimiz pozisyonun aynısı..bu gitti, iki üç dakika sonra geldi mutfaktan tepsiyle..
"onlar ne kız?"
"mezelerr.. portakal suyuu ve, yarım 50 lik votka (: içer misin? ben içicem.."
"oo..bilsem ben seni eve değil bara götürürdüm ya (:"
"boş ver.. böyle daha iyi.. gürültüsüz..sakin.. ikimiz.." dedi, yanıma oturdu, tepsiyi, ayarladık..
"daha önce hiç votka-film yapmamıştım yalnız, enteresan olacak" deyip sırıttım.. biraz gevşemiştim niyeyse.. elif de kafedekinden daha enerjik ve pozitif görünüyordu..
"ya aslında.. filmi boş versek? içelim.. konuşalım... "
arkamıza yastık dayadık, tek yastık olduğu için mecbur göt göte sıkıştık,
"daha derdimi anlatmayı bitirmedim diyorsun yani? (:"
"yoo.. illa ondan konuşacak değiliz.. sıktım mı seni?"
(iç ses: "amıma bile koydun amıma")
"yok canım, ben severim dinlemeyi biliyorsun ;)"
"aa dur ya..ben sana rahat bir şeyler vereyim? cık cık..en başta akıl etmem gereken şeyi... kusuruma bakma
"ha? yok ya gerek yok..iyi böyle..hem bana olacak nen var bilemiyorum.. şalvar filan varsa belki şansımız olabilir (:"
"dur dur" dedi.. portatif dolabını açtı, biraz karıştırdıktan sonra pijama-eşofman benzeri bir şeyler çıkardı,
"korayın bunlar.. yeni yıkamıştım.. sana da olur muhtemelen.."
dedi yarı buruk şekilde..
koray ın kim olduğunu açıklamama gerek yok sanırım..
aslında pek niyetim yoktu ama kot da sıkıyor be arkadaş cidden.. biraz nazlanarak da olsa kabul ettim teklifini,
"ben.. çıkayım sen şey yap.."
bir şey demedim..bu çıkmaya yelten.. sonra,
"ya da arkamı döneyim ya?" dedi gülümsemesini bastırıp..
"fark etmez ya nolcak" dedim ben de hıyar hıyar.. neyse çıkardım kotla gömleği, hani bol filan değil, en azından normal olmasını umarak giydim eşofmanları.. fena olmadı, çok az sıkıyor.. kottan iyidir..
döndü, "bakayım?..oldu ya? demi?"
"oldu oldu.. sağ ol (:"
yeniden yatağa geçtik.. film izlemeyeceğimize göre o sabit pozisyonda göt göte oturmamıza gerek yoktu, ben yatağın ayak ucuna doğru kaydım, yan döndüm tekrar, bu gene duvara sırtı verik şekilde..
"ee içiyor muyuz?" deyip gülümsedi.. yüzünde gölgeler... gözleri anlaşılmaz biçimde bir parlayıp bir sönüyor.. zaten elif, bu güne kadar tanıyıp da aklının içindekileri tam olarak okuyamadığım az sayıda insandan biri benim için.. belki de biraz benim gibi olduğu için.. benim gibi dengesiz.. duyguları aşırı uçlarda.. karşı cinsi için stabil olmayan, duygusal bağlamda tehlike yaratabilen..
"içeyim bari..ama pek çıkmaz ordan, en fazla üç bardak.."
"ne çıkarsa artık (: hızlı içelim de çarpsın (:"
"zorla kendime eziyet edeceğim diyorsun yani bu gece?"
"niye?"
"öyle değil mi elif? şu an..benim tanıdığım, bildiğim eliften farklısın.. kendini bu kadar dağıtma.. kendi kendine acı çektirince düzeliyor mu bir şeyler.. kimden intikam alabilirsin ki bu şekilde?"
hem alttan alta mevzuyu kapayalım deyip, hem de lafı oraya getirecek kadar yavşağım... aslında, yavşak olan ben değilim.. çünkü şu an direksiyon tamamen benim küçük şeytanımda..ben sadece muavin koltuğundan izlemekle yetiniyorum.. umarım kaza yapmaz hızlı gideceğim diye..
"tipim kaymış değil mi? kısaca bunu demek istiyorsun ama doğru..son iki gündür aynaya bile bakmadım desem yeridir... "
"hayır öyle demiyorum..bir kere, hala güzelsin (: hatta kafedeyken bile..o halde dahi farklı bir havan vardı.. ikincisi, benim için senin görünüşün değil, düşüncelerin, duyguların önemli.. onların olumsuz olup seni daha fazla yıpratmasını istemiyorum"
bir kaç saniye sessizlik oldu..
sonra ani kesik bir gülüş koyverdi bu.."sağ ol ya (:" deyip bardakları doldurmaya başladı.. ardından kadeh kaldırmaya davet ettim bardağımı ona doğru uzatarak,
"kimsenin seni üzmesine izin verme.. belki de senin için daha hayırlısı olacak olan yeni hayatının şerefine?"
kafasını sallayıp eyvallah çekti.. bardaklar tokuştu..biz iki gerizekalı bir bardak votka-portakalı fondip yaptık..
http://fizy.com/#s/1agwcj
ağzım yüzüm yanıyor aq..
derin bir nefes verip kendimi yanlamasına duvara yasladım..elif tamamını dikemedi, dibinde biraz kalmış..bu da yandı, elleriyle kendini yelleyip komiklik yapıyor, gözlerini irileştirdi..
"of bu çok..fenaydı be"
yaslandığım yerden fazla kıpırdamadan "dur sen bekle bir kaç dakika sonra asıl olay..tekilanın uzun metrajlısı bu (:"
yanlamasına gelip kucağıma uzandı..
"başım döndü valla"
"amacına ulaştın o zaman, gene kendine zarar vermeyi başardın"
"ama sen de içtin?"
"e işte zararı bölüşelim diye, belki sarhoşluğumuzda indirip yaparlar :p"
kesik kesik güldü, "iğrençti bu (:"
"evet ben de ağzımdan çıktıktan sonra fark ettim :}"
gene gülüştük..sonra bir sessizlik..yattığı yerden (dizim) dik dik bakmaya başladı bana..ben de gözlerimin dalmaya bıraktım..saniyeler geçti..beş... altı..sekiz..on..
derler ki, "bir insan, diğerine, 1-2 saniyeliğine bakıyorsa, bu sıradan, hemen her nesneye ya ya da canlıya atılabilecek türden özelliksiz bir bakıştır..eğer 3 saniyeden fazla bakıyorsa..bu, "senin farkındayım, benim için farklısın" bakışıdır... eğer sekiz saniyeden fazla bir bakışma söz konusuysa..işte o zaman o işin sonu ya savaşmaya ya da sevişmeye gider.."
ben, kronometre tutmadım beyler..ki zaten, hem ortamın koşulları hem de kanıma balıklama dalış yapmış olan votkanın etkisinden mütevelli, zaman kavramım kaybolmuştu..ta ki bir el enseme dolanıp beni aşağı çekene kadar..
elif, önce bir elini, sonra diğerini boynuma sarmış, biraz beni aşağı çekerek, biraz da kendisini yükselterek aniden birleştirivermişti dudaklarımızı..
sorgulamadım..
düşünmedim bile..
harika öpüşüyor..
kaydım olduğum yerde biraz daha, o da üzerime doğru yükseldi, bir eli boynumdan yağıma indi..benim ellerim onun belinde..
pişmanlık duymadım..
kaçmaya çalışmadım..
yatakta yanlamasına dönüp yatakla paralel hale geldi, kendimi güç bela baş ucuna doğru ilerlettim, bacaklarından birini sağıma atıp tamamen üzerime yerleşirken saçlarımız karıştı..ellerimden biri yukarıya, narin boynuna, diğer, aşağıya, düzgün bacaklarına doğru hareket etti..soluğum kesilirken,
inat etmedim..
zorlamadım...
bir an için burçinin, minenin, ebrunun hayalleri geldiyse de gözlerimin önüne,
umursamadım..
diyorum ya,
ben bu gece muavin koltuğundayım..
vay be..
"kime niyet, kime kısmet" dedikleri bu olsa gerek..
o gece oraya, hangi hayallerle, kimi düşünerek gidiyorum, şimdi, şu anda, nerede, kiminle ne yapıyorum..
ama artık alıştım hayatımdaki böyle tuhaflıklara, neyim normaldi ki zaten.. neyi normal yaşamıştım?
elifle geçirdiğimiz geceyi, bu kez biraz daha özet halinde paylaşacağım sizlerle, diğerlerine nazaran. çünkü uzun tuttuğum yazılar genelde benim belli bir kategoriye ait ilklerimi anlatıyorlardı (ilk öpüşmem, ilk sevişmem, ilk sikişmem), artık aynı özeni beklemeyin derim,
aslında ondan da ziyade, biraz toplumsal sorumluluk kaygısı oluştu üzerimde, burada biz bize takılmadığımızı öğrendiğimden beridir biraz daha soft yazmaya çalışıyorum her anlamda, çünkü çoluk çocuk da okuyor, onların zihinlerini bulandırmak istemem, adım p0rnocu tsigalkoya çıkacak aq..
neyse.. gelelim o geceye..
dedim ya, düşünmeyi, karşı koymayı filan bıraktım, aklımdan en ufak bir yabancı düşünce geçirmiyorum, tek amacım yaşadığım saniyelerden zevk almak..
pozisyon da müsait olunca, müthiş bir güçle üzerime abandı, ingiliz takımlarının kendi evindeki maçlarda rakibine ilk 15-20 dakika nefes aldırmayan presine benzer bir abluka altındayım..bir süre öpüştük, elif bu güne kadar ayşen2 den sonra münasebette bulunduğum kızlardan en irisi diyebilirim, endam yerinde maşallah ama tabi bunun dezavantajı üzerimdeki ağırlığının nefesimi kesmeye başlaması oldu.. düşünün üzerimde 65-70 kilo var, bir yandan da ağzımı kapatıyorlar, devamlı bir presleme, ileri geri sürünceme hali..
biraz sonra dudaklarımdan boynuma indi, ben de devamlı bunun yüzünü, sırtını okşuyor, omuzlarını sıvazlıyorum..en sonunda tutup yan çevirdim yoksa kaburgalarım kırılacak..
o ara biraz sakinleşti bu, hah şöyle be..bir yere kaçtığımız yok, aceleye ne gerek var? belki de yorulmuştur bilemiyorum.. ardından kontrolü ben ele alacaktım ki bu dikildi yatakta..
aha dedim, bitti galiba.. şimdi, "özür dilerim tsigalko, aniden, istemeden oldu, yanlış yaptık bla bla bla" diyecek ve ben de yeni bir taşak ağrısı sendromuna kurban gideceğim..
ama öyle demedi.. beni yeniden düz durmaya zorladı.. göz göze geldik, konuşmuyoruz, gözleri alev saçıyor, burnundan soluyor kız resmen,
"ışığı söndürsem olur mu?"
dedi nefes nefese,
"olur?" dedim..
uzandı hemen oda lambasını kapattı..
karanlıkta baş başa kaldık..
yeniden yanıma sokuldu..az önceki aceleciliği yok bu sefer.. sakin sakin öpüşmeye başladık..tek tek öpücükler, çarpışıyor birbiriyle, dudak, yanak, çene, neresi denk gelirse.. böyle vur kaç yapa yapa yeniden devrildik yatağa..
ışıklar da sönünce, duyma duyuları iyice keskinleşti.. aldığı her soluğu, kalbinin gümbürtüsünü, kıpraşmamızın yatağın çarşafında ve üzerimizdeki kıyafetlerde çıkardığı hışırtıları, hepsini beynimin içinde duyuyorum resmen..
tam iyice alev almış neredeyse birbirimize kaynamışken, bu yeniden biraz çekildi üzerimden..az önce elleriyle verdiği ve ben giyerken güya arkasını dönüp bakmadığı pijamanın üstünü alttan yakalayıp sıyırmaya başladı, hemen yardımcı oldum, giyeli yarım saat bile olmayan, korayın pijama üstünü çıkarıp fırlatttık..o uçuşu benim atlet izledi,
elleri, yüzü, nefesi çıplak kalan göğsüme deyince bir tuhaf oldum, zaten muhalif tavırlarda olan tsigalko jr., iyice anarşist bir hale bürünüp "hacı, sıkıyorum bak! sıkarım haa!" diye tehdit etmeye başladı beni alttan alttan..
elleri göğsümde, omuzlarımda, sırtımda dolaştıkça ürperiyorum.. ensem yanıyor resmen.. dudakları oraya da ulaştı..
yanlış-yasak bir ilişkinin verdiği gerilim ve adrenalinden olsa gerek, sanki daha bir hoşuma gidiyor elifle olan münasebetimiz.. aşırı heyecanlıyım mesela.. neredeyse kalbim fırlayacak göğsümün içinde, pazularım zangırdıyor, eklem yerlerim uyuşuyor.. oyşş ulan çok fena oldum haa x)
neyse.. neyse sakin..
bir süre daha böyle kör dövüşü şeklinde devam ettik, sonra benim aklıma şartları eşitlemek geldi, bunun pijama üstünü yakaladım alttan, yukarı doğru çekiştirdim biraz.. sağ olsun o da bunu bekliyormuş zaten, benim elimi atmamla çıkarmamız 2-3 saniye sürdü, o ara saçı başı hep ağzıma girdi, gülebildim, o da kesik bir gülüşle karşılık verdi, yine gömüldük birbirimize..
bu sefer sütyenle filan uğraşmayacağıma sevindim elim atletinin üzerinden göğüslerinin yumuşaklığını hissedince..o atlet de biraz sonra çıkp gitti zaten..biz de öyle güreşçiler gibi belden yukarımız çıplak, güreşiyoruz..ama tabi bizim klasman ve stil biraz farklı.. anlarsınız ya (:
bundan sonrası biraz sansürlü..
bir kadının belden yukarısını çıplak bıraktıktan sonra ne yapılması gerekiyorsa, neresine dokunulması, neresinin öpülmesi gerekiyorsa onu yaptım..
ben sevişmeyi severim biliyorsunuz.. kızlar da sever..o yüzden benim bu acele etmeyen tavrım hoşuna gitmiş olmalıydı ki soyunma aşamalarında ilk adımları hep o attı.. nihayetinde ben çırılçıplak o da sadece donuyla kalınca, aşağıya eğildi, tsigalko jr. ı daha önce tanışmadığı, yabancı bir ortamla tanıştırdı ("ağzına aldı" nın kibarcası la işte..) o bir kaç saniyelik hissiyat çılgınlar gibi hoşuma gitse de, hemen yanaklarından yakalayıp ayırdım yüzünü, hayır.. hayır..sakso filan istemiyorum lan..
"gel" diye fısıldadım, yeniden yukarı çektim yavaşça, sonra yan çevirdim ve nihayet tamamen sırt üstü pozisyona getirip sonunda üste çıkmayı başardım.. yöh arkadaş.. resmen taktik-strateji kastım ha..nerede o çıtı pıtı hatunlar, atıp atıp tuttuğun, havada çevirdiğin, duvardan duvara vurduğun..
yine devam ediyoruz okşama ve öpücük bombardımanına.. vücudunda dudaklarımın değmediği yer kalmadı her halde..o kadar tatlı ki teni, öperken kendimden geçiyor, bir yandan da elime neresi gelirse avuçluyorum..
lan yazarken utanıyorum resmen ama hadi neyse..
o şekilde devam ederken bu ellerini aşağı indirdi yine, üzerinde kalan son kıyafet parçasını da sıyırıyor..
biraz şaşırdım, çünkü ben bu gece gene benim klasik "sürtüşme"lerden biri olacak diye umuyordum.. lakin şimdi bakıyorum, tamamen çıplağız? oha.. yoksa?..
eliyle benimkini de yakalayıp bacaklarının arasına doğru sürünce duraksadım,
"elif?"
"ne?..hadi?"
"emin misin?"
"hıff.. yaptım daha önce.. eminim.."
laaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan
sürtüş değil, sikiş var bu gece lannn
acaba beklentilerim daha ne kadar yükseltilebilir diye düşünmekten kendimi alamadım..vay arkadaş, gecenin başında elife kendimi zorla sardırttım diye küfrediyordum kendime.. şimdiyse...
"dur o zaman" dedim, karanlıkta kısa bir arayıştan sonra kotumu, oradan cüzdanımı, oradan da içindeki şapkayı buldum,
ne demiş mazhar alanson?
"şapkasız çıkmam abi!"
şapkasız çıkmayın beyler..ne olursa olsun..
paketi alelacele, sağlamlığına söverek yırtıp, şapkanın doğru tarafını el yordamıyla bulmam ve juniorun kafasına geçirmem epey zamanımı aldı, umarım soğumamıştır olayımız..
hemen üzerine abandım tekrar.. beni komple sarmalayarak karşılaması, herhangi bir soğumanın olmadığının gösterir nitelikteydi..
junior u sabitledim, kafasını yavaşça şehrin kapılarına doğru ilerlettim.. ufak bir direnişle karşılaştım surlar önünde, ama yenilmez şövalyelerim onları pek çabuk atlattı ve biraz daha zorlamanın ardından şehrin meydanındaydı.. elifden yüksek sesli bir soluma geldi,
"teslim çanı"..
sonrası malum..bir daha teknik ya da cinsel ayrıntılara girmeye gerek var mı bilmiyorum..
ben yukarıdayken deneyebileceğimiz bir kaç şekilde ilişkiye girdik, iki kez fileleri havalandırdım.. serin kasım havasına rağmen kanter içinde kalmıştım..ama ne kadar yorulsanız da, bırakmak, içinizden gelmiyor.. bilhassa partnerinizi dokunuşları, sesi, soluğu, sizi daha da gaza getiriyor.."hadi lan..bi beş dakka daha şunun hatrına" diyorsunuz..o beş dakika on beş dakika oluyor..
ne kadar devam ettik bilmiyorum ama bir noktadan sonra omuzlarıma ve belime ağrılar girmeye başlayıp, yaptığım her hareket, zevkten çok zahmet verir olunca kendimi yavaşça kızın üzerine bıraktım.. bencilce düşünecek olursam, ben zaten iki kere boşalmışım.. onun durumu nedir bilmiyorum ama eminim ki keyif almıştır.. boru mu lan, kaç dakkadır git gel yapıyoruz, toprağa yapsam petrol çıkarmıştım şimdiye..
biraz soluklandık..bu saçımı, yüzümü okşuyor devamlı, ben de karşılık vermeye çalışıyorum ama kollar bile tutmuyor artık..
insanoğlunun azgınlığının, aç gözlülüğünün sınırı yok, derlerdi inanmazdım..
orada bir beş dakika nefeslenip yeniden kamışa su yürür gibi olunca, içten içe yeni bir "power" geliverdi.. tekrar hareketlendim..onu d da hareketlendirdim.. yine üzerinde gelip giderken bu kulağıma "bana bıraksana biraz?" dedi..
olur.. canıma minnet..
hemen pozisyon değişimi oldu, deminden beri rahatı yerinde olan elif hanım için mesai vakti..
yorulmak bilmeden, dakikalarda gidip geldi üzerimde, inip kalktı.. benim tsigalko da hattrick yaptı.. üçüncüler her zaman en kral hissayatlar olmuştu.. daha önce söylemiştim sanırım.. herhalde bu "şeyin hakkı üçtür" lafı da mı ordan geliyor yoksa lan.. neyse çarpılcam şimdi aq..sustum..
sonunda ikimizde bütün barutunu atmış şekilde balık istifi kala kaldık... öyle gevşemişim ki beyler, başlarda bana ağır gelen, kaburgalarımı zorlayan hatun şimdi kuş gibi hafif üzerimde.. ellerimi kalçalarına götürdüm.. insafsızca sıkı, acımasız bir kavise sahip..bu göt denen, kalça denen organ, varlık..her ne ise işte..bu kadar da güzel olur mu yahu?..memeyi, amı filan geçiniz beyler..kgs ile geçiniz..en mühim mesele kalçadır her zaman.. gerisi teferruat..
ellerimle bu kutsal varlığın bütün eğimlerini, tekstürünü hissettim.. sıktım, okşadım..bu nadide sanat eserini bir sanatçı gözüyle yorumlar gibi yorumladım ellerimle..
sonrası karanlık..o huzura ve yorgunluğa dayanamadım.. uyuyakalmışım..
sabah uyandığımda üzerimden kamyon geçmiş gibiydi yine.. uzunca bir aradan sonra halı saha maçı yapınca bütün kaslarınız hamlaşır, bütün eklemleriniz tutulur ya..öyle tatlı bir ağrı, ağırlık var üzerimde.. işte böyle uzun süre antrenmansız kalmanın zararları.. kick boksu bırak, basketi bırak, seksi bırak..eee..ya ne olacaktı?..
yatakta çırılçıplak ve yalnızım..lan saat kaç oldu?..hemen kalktım, komidinin üzerinden bana gülümseyen kapasitesi zorlanmış prezervatife göz kırptım... hemen bokseri, atleti geçirdim üzerime, tam çıkıyordum ki odadan, sonradan evde başka kızların da olduğunu hatırlayıp koray beyin donunu da geçirdim altıma.. kusura bakma kardaş..sen kızdan sebepsiz yere ayrılmışın, o da hıncını benden çıkardı yani.. aslına bakarsan burada hunharca kullanılan ve muhtemelen bu günün sonunda atılacak olan benim yani hehehe..
odadan çıktım, sağa sola bakınıp banyoyu buldum, şöyle bir elimi yüzümü yıkadım, ama kirli hissediyorum tabi.. duş almadan hayatta rahatlamam ben.. şimdi eve kadar gidicez böyle cünup cünup anasına satayım... şu hijyen takıntımı da sikesim var ama neyse..
banyodan çıkınca koridorun diğer ucunda elifi benim tarafa doğru gelirken gördüm, o da beni görünce duraksadı,
"uyandın mı? (:"
"aynen, şimdi kalktım.. öğlen olmuş saat.. okul yalan oldu (:"
"benimde, aman boş ver..gel kahvaltı hazırlıyorum"
"hımm gene o meşhur kahvaltıdan mı?"
güldü..
daha önceki, çok daha masumane geçen gecemiz ve ertesi sabahı aklına gelmiş olmalıydı..
işin tuhafı, o gece, aramızda hiç bir şey yaşanmadığı halde, kızın suratı ertesi sabah beş karıştı.. şimdiyse, sanki önceki gece afedersin çatur çutur sikilen kendisi değilmiş gibi gülümsüyor... bir bok anlamadım bu işten ben..
gittim mutfağa, ufaktan yardımcı olayım diye ama zaten bitirmiş neredeyse masayı hazırlamayı,
"diğer arkadaşların yok galiba?" dedim..
"hı hı.. merve zaten arkadaşındaydı dün gece.. damlanın da dersi vardı sabah, ona gitmiştir.."
masaya geçtik,
bir yandan atıştırıyoruz, bir yandan da tuhaf bakışmalar var..ama ortam pozitif yani.. sanki ikimiz de her an gülecekmiş gibiyiz böyle.. ancak, ikimiz de diğerinden bekliyoruz mevzu açmayı..o yüzden konuşma olmuyor..
en sonunda ben konuştum,
"nabersin?" dedim sırıtarak.. çok salakça bir soru tabi ki ama, zaten amaç o, zaten gevşek olan ortamı iyice yumuşatmak.. işe yaradı, güldü bu,
"iyi.. nasıl olayım? (:"
"iyi ol tabi.. kahvaltı çok güzel, eline sağlık"
"hım sağ ol (: ... senden naber?" deyip gülmeye başladı..ben de gülüyorum.. sinirlerimiz bozulmuş anasını satayım..
"iyi..iyi bende (:... dün gece... "
"aramızda" diye lafımı tamamladı hemen göz kırpıp..
"aramızda tsigalko... güzel geceydi..ama aramızda.."
"bence de..harikaydı.. aramızda tabi canım, bilboardlara reklam verecek değilim (:"
bir süre daha tuhaf gülümsemeler eşliğinde devam etti bakışmalarımız.. kahvaltımızı bitirdik.. hayır, benim hem hoşuma, hem de komiğime giden ne biliyor musunuz, lan daha bir kaç saat önce sevişmişiz sabaha kadar..ama şimdi sanki böyle, yeni tanışan-tanıştırılan utangaç aşıklar gibiyiz.. öyle bir elektrik var ortada..
kahvaltı bitince toplamasına yardım ettim, "bırak bırak valla.. şimdi yıkamıcam zaten (:"
"peki (:..senin, işin filan var mı? gideyim mi ben?"
güldü, "tabi hemen kaç"
"yok cidden.. planın varsa engellemeyeyim dedim"
"saçmalama (: ne planım olacak.. salona ya da benim odama geçebilirsin.. geliyorum ben de şimdi, çay doldurayım birer bardak daha.."
kendi kendime salak salak gülümseyerek salonun yolunu tuttum..iyi kız lan aslında bu elif..ne bileyim, böyle tavırları, sahiplenmesi.. enerjisi..o her zaman üzerinde olan vahşi havası.. baksana kahvaltı filan bile hazırladı bana benden önce kalkıp.. başka karı olsa daha hala üst üste yayılmış yatıyor olurduk manda boku gibi..
gittim salona, geçen sefer uyuyakaldığımız geniş koltuğa oturdum, elinde çay tepsisiyle geldi bu bir iki dakika sonra.. hemen yanıma geçti..
"oturmuşsun malum yere hemen (:"
güldüm.. onun da aklındakiler, benimkiyle aynı demek ki..
"elif.. şey sorucam ben sana... geçen sefer, yani burada beraber sabahlsdığımızda.. sonradan bana, herhangi bir ee..hani, atraksiyon içine girmediğim için teşekkür etmiş ve işte, delikanlıymışsın filan demiştin.. acaba, dün geceden sonra, yine böyle mi düşünüyorsun yoksa artık farklı, kötü bir karakter mi oldum?"
"hımm öyle demiştim değil mi? hatırlıyorsun haa (:"
"elbette hatırlıyorum (:"
bir iki saniye sessizlik-gülümseme-bakışma...
"o zamanki şartlar farklıydı ama..sen, daha mineden yeni ayrılmıştın..ben de senin ruhsal durumunu check etmek için buluşmuştum senle.. yani eğer bir pişmanlık ya da yeniden bir araya gelme isteği görseydim sende, sizi yeniden birleştirmeye çalışacaktım.. gerçi ben yine içtim, sapıttım biraz ama sen çok harbi davrandın..o durum farklı, bu durum farklı yani, düşüncelerimde bir değişme yok.. hala çok iyisin benim için, çok tatlısın.."
deyip yanağıma dokundu.. elini yakalayıp öptüm..
"belki de bu sefer benim seni teselli etmem gerekirdi?" deyip biraz daha zorladım..
"ya tsigalko, ben pişman değilim..sen de değilsen, önemli olan da bu..hatta, keşke diyorum.. başka bir zamanda, başka bir yerde tanışsaydık.. başka şartlar altında.."
yine sessizlik oldu..
"kısmet" dedim sonunda gülümseyerek..
"o zaman da belki seni üzen ben olacaktım? ya da sen beni üzecektin?" diye devam ettim,
"eh..tabi bilemeyiz.. şimdiyse, kimse üzülmedi bence.. üzüldün mü? :p"
"eee, omzum tutulduğu için üzülüyorum biraz evet :}"
"haha.. öpeyim, geçsin.."
yeniden birbirimize sokulduk.. kısa bir öpüşmenin ardından ellerimiz birbirimizin yanaklarında, göz göze kaldık biraz daha..
...
akşama doğru ayrıldım elifin evinden..
kendi evime doğru, şöyle sıcak bir duş alıp, geceye kadar şekerleme yapmak için yürümeye başladım.. yolum uzun, ama canım yürümek istiyor.. tıpkı zamanında yurda yürürken olduğu gibi, bu kez de eve yürürken düşünceler, muhakemelere daldım.. zaten galiba adam akıllı düşündüğüm tek zaman dilimi, bu "icraat sonrası yürüyüş"lerden ibaret (:
güzel bir geceydi.. nerden baksan 1.5-2 aydır sevişmemiştim..iyi geldi.. alışmış kudurmuştan beterdir derler ya, hani o ilk mührü kırıp, bir kere sevişince, bir daha rahat edeceğim sanarsın, ama tam tersi, daha da fazlasını ister canın..bir nevi uyuşturucu gibi seks de..bir çeşit bağımlılık..
ertesi sabah da en az gecesi kadar güzeldi.. güzel uyandık, güzel ayrıldık... ama asıl soru şu, "bundan sonra ne olacağız?"...
sevgili olabilir miyiz? olamayız... çünkü bu kız hala minenin en yakın arkadaşı.. arkadaş kalabilir miyiz? o da zor, öküz olmamız lazım yani öyle bir şey için...
e bakıyorum, fak badi de olmaz bizden, çünkü birbirimize saygı duyuyoruz.. hatta hoşlanıyor, beğeniyoruz birbirimizi.. öyle kullan at süngerler gibi birbirimizi ovalayıp ovalayıp sonrasında umursamazlıktan gelemeyiz..
valla ne olacağız, ne bok yiyeceğiz ben de bilmiyorum ama,
bildiği tek şey, dün gece hayatımın en güzel ve zevkli gecelerinden birini yaşadığım..
"o zaman fazla kurcalama, bozarsın" dedi beynimin içinden gelen tanıdık ses..
"eyvallah, öyle olsun (:"
"oo sende gelişme var tsigalko? ilk defa bir önerimi sorgulamadan kabul ettin, nihayet bazı şeyleri aşabiliyoruz ha?"
"öyle (: ... hatta sana bir teşekkür bile borçluyum"
"kendine de bir aferin borçlusun (:"
"ben bir şey yaptım sayılmaz aslında, kız beni eve attı resmen.."
"yapmaz olur musun?..üzerinde konuştuğumuz bütün küçük detayların üst üste konması sayesinde yaşayabildin dün geceyi.. eski sen olsaydın, en az 10 farklı yerde işi berbat eder ve yine avcun boş dönerdin evine.."
"öyle mi dersin?"
"öyle öyle... ve yine diyeceğim o ki tsigalko, filmin henüz saaadece yazıları yazıyor... daha beraberce yapacak çok işimiz var.. cevizler..kestaneler.. şeftaliler..senin uzmanlık alanın, daha iyi bilirsin ;)"
güldüm kendi kendime..
tabi.. uzmanlık alanım...
kendi kendimi sikmekte, bambaşka birine, bir zamanlar nefret ettiğim birine dönüştürmekte üstüme yok...
ama ne demişler.."aşta ve savaşta her yol mübahtır"... bense, "aştan bir savaş" içinde olmam dolasıyla, sanırım ne bok yersem yiyeyim, biraz da mefistomun yardımıyla, hep bir kılıf, bahane bulmayı başaracağım...
dikkat etmem gereken pek çok hassas denge var
bir zamanlar, bir şekilde münasebetimin bulunduğu hatunları söylemiyorum bile (ebru,mine,çiğdem vb.),
sonra sınıfımın genel ortamın, o ortamın içindeki neco-nilay-ben üçgeni, nilay ve necoyla birebir durumum,
sınıfta bir zamanlar çok yakın olduğum ama şimdilerde biraz mesafe koyduğum tuğçe filan..
begüm ile olan ikili ilişklerim ve onun seksi arkadaşları (eşofman fetişi olacağım bunların yüzünde, o dolunay gibi yusyuvarlak arkaleri, izi belli yarım tangalarınızı yerim ulan!!11bir)..o akşam gelenlerden iki tanesi fena değildi..onları gene getirse keşke..
bu arada begümü evime davet ettim, bir ara onu da ağırlayacağız bakalım, ama mümkün mertebe insan gibi..öyle divan mivan işlerine girmeden..
tabi bir de alt sınıf var, ulan onları da alttan bir iki tane dersim sayesinde tanıdım, ama resmen hayatımın baş aktörü oldu bazıları, misal alper, en kral, adamın hası panpalardan, nuriş, kemik gözlüğüne kurban olduğum kıvırcık..ceyda..biliyorsunuz..ayşegül, ilayda..ve diğerleri..
düşünüyorum da, eğer o derslerden ilk sene ayşen, yalnızlık vb. takuna kalmasaydım, belki de şu an çok daha farklı yerde, çok daha farklı bir hayatı yaşıyor olacaktım..o dersler sayesinde alper ve nurettin gibi iki kral adam tanıdım, ki şu an da ev arkadaşım sayılırlar..ceyda gibi bir ruh hastasında hayatımın dersini aldım..
her işte bir hayır be beyler..ben baya kaderci bir adamımdır zaten, hamdolsun, bu yaşadıklarımdan sonra iyice inşallaha, maşallaha başladım yani (:
..
ve işte, tsigalkonun hayatı, çevresi ve denklemleri genel olarak böyle..eh, 7000 bine yakın entry olmuş, buna kıyasla, pek de karışık sayılmaz ha? öyle mi dersiniz (:
kaderimin yazgısı da öyle düşünmüş olmalı ki, pek de karışık olmayan(?) işleri daha da karıştırmak adına, kepçesinin hızını iki misli arttırıverdi bir anda..ne olduğunu, neler olduğunu şaşırdım, ama ona da alıştım sonra..
perşembe gecesi gene sahneyi ayarlamak ve şöyle bir mekana ısınmak için yarım saat erken geldim,sonra diğer çocuklarla beraber yavaş yavaş yerimizi hazırlamaya, kontrollere başladık..işte o ara gözüm, sahneye yakın masalardan birinde, ve bu kez "tek başına" oturan burçin e takıldı..işte o an yine göğüs kafesimin içindeki kuşlar çırpınmaya başladılar heyecanla..artık nasıl gülümsediyse kıza, o da sırıttı karşıdan..
yanına gittim hemen,
naber, iyidir..
ben bir şey demeden (ki demeyecektim zaten) , "bu gece yalnız kaldım :/" yaptı yalandan üzülmüş bir ses tonuyla sonra ekledi, "neyse artık sen gelirsin belki sahnen bitince :p"
"gelirim (:" dedim "hay hay" çeken bir ses tonuyla, "yalnız kalmadın, baş başa kaldık diyelim (:" diye devam ettim sonra..
gülümseyerek baktık birbirimize..bir..iki..üç..beş saniye..sessizliği o bozdu,
"neyse..sen şey yap..hadi, arkadaşlarınla" gibisinden kegib kegib, anlamsız cümleler kurdu durumdan kaçabilmek için, ben bu başarısız denemesinin farkında olduğumu fazla belli edince de beyaz yanakların pembeleşmesi fazla sürmedi,
"e peki madem, gideyim ben :}" dedim imalı şekilde,
"git bakalım (:" dedi bilmiş bilmiş..
her zamanki standart base heyecana (ne kadar alışırsan alış geçmeyen heyecan katsayısı) ek bonus olarak, bu gece başka bir heyecan duyma sebebim daha vardı..
bu gece, ilk kez şarkılarımı birisinin gözlerine bakarak, konsantrem bozulur mu diye düşünmeden söyleyecek, söyleyebilecektim..
http://fizy.com/#s/1252qe ile girdik...nerede kalmıştık..
görünürde tüm kafeye, ama aslında sadece burçin e şarkı söylediğim o gecede evet hatırladım..
her şarkının başlangıcı onun gözlerine bakarak açıyor, sonunu onun gözlerine bakarak kapıyorum..o da sigarasını tüttürüyor, gözlerini bir saniye olsun ayırmadan, tıpkı bunda önceki on küsür gecede olduğu gibi.
molada bizim çocukları (müzisyen arkadaşlarımı yani), tanıdıkları filan pas geçip direkt yanına gidiyorum..
"..çok slow takıldın bu akşam hayırdır?" deyip sanki nedenini bilmezmiş gibi gülümsüyor..
"öyle oldu biraz, romantik bir gece olsun diye düşündük"
"istek parça filan alıyor musunuz ;)"
"neyi istediğine bağlı, repertuvarımızda varsa neden olmasın? peçeteye yaz yolla :p"
" http://fizy.com/#s/1aiom3 diyerek direkt söylesem (:"
"hımm..bilmem ki valla sözlerini biliyorum ama, hiç çalışmadık bu güne kadar, belki sadece gitar ritmiyle söyleyebilirim gece sonunda ne dersin?"
"fark etmez canım..öyle istedim sadece :}"
yerim senin isteğini ben..yerim..
dur bakalım ayarlıcaz bişeyler..
gittim bi işedim hemen, artık sahneye dönmemiz lazım, 7-8 tane daha (ve tabi burçinnin isteğini de) çalarak bitireceğiz, çocuklarla konuştum, hemen taşaklarını geçmekle beraber (ooo adam özel istek almalara da başlamış bak hele bak x) ) nurişle ikimiz halledebiliriz diye düşünüyorum..o da öyle gecenin sonuna bir şekil olur işte bea..
tam yerime geçerken, tanıdık bir sima daha gördüm, baktım elif var, yine en ön saflardan birinde, ama biraz tuhaf bir hali var, sanki bedenen burada ama ruhen değil gibi, sigarasını resmen sömürerek içiyor, gözleri kısık.. uçmuş yani biraz biraz.. benim onu görüp görmediğimi anladı mı, anlamadı mı bilemediğim için ona da bir selam atayım dedim hemen ayak üstü, ayıp olur..
"elif naber?"
"iyi değil ya.." deyip tip tip gülümsedi, güya bir keder efekti- ambiansı verdi o ara..
"hayırdır?"
sigarasını yüzüme püfleyip (aq senin) "uzun hikaye.. konuşuruz inince" dedi yine aynı yarı kederli yarı boş vermiş gülümsemesiyle..
iyi konuşalım konuşalım da..ben burçinle takılıcaktım abi bu gece?
hay sikicem bee nerden gidip selam verdim ki sanki bende.. neyse..neyse sakin... işine odaklan.. bunları düşünme şimdi.. önce bir çık şarkılarını söyle..
kafam biraz bulanmış şekilde yeniden geçtim yerime, "keeşşkee oyunlarrr oynamasaaaak" ı da akustik şekilde icra ettikten sonra sahnemizi bitirdik.
"nuriş, napıcan abi sen?"
"bilmem bi işim yok..eve de gidebilirim? noldu ki?"
"ya olm ben bu akşam kıza söz verdim ama.. ayıp olur mu sana?"
"ha, yok bee yok aga ne sorun olcak la (:"
"iyi aga eyvallah, içim rahat etmez valla bak yoksa"
"yok kardeşim takıl sen, kim bu, hani o akşam masalarına gitmiştin?"
"aynen aynen (: olm sen de gelcektin işte, arkadaşını da sana ayarlamıştık şimdi ne güzel"
"agaa.. oyar beni beril aman diyim (:"
"haa doğru lan.. senin de olayı unuttum ben..:p nasıl durum, artık iyice ciddi mi?"
"öyle ya, hani, kimse kimseye teklif etmedi de, anlaştık sözsüz şekilde, sözlere gerek kalmadı (:"
"biz sustuk gözlerimiz konuştu diyorsun ha (: adam amerikan ya, öyle "senden hoşlanıyorumlar filan yok, direkt olaya geçiyor :p"
"yok la bişeye geçmedik daha x) ama oldu o iş yani, neyse aga, konuşuruz daha benim mevzuları da, sen kızı bekletme ;)"
"eyvallah aga, kibarca siktir git diyorsun thenkss x)"
"ehehe, hadi görüşürüz gece..ya da görüşmeyiz, bilemicem artık x)"
"sie (:"
diğer arkadaşlarla da vedalaştıktan sonra burçinin masasına gittim, ama baktım elif de gözleriyle takipte, gözler de iyice şişmiş, durumu ilk geldiğinden bile kötü, yoksa içtiği sigara değil mi amk? tövbe estağfurullah lan... aq ona da kuyruğu kaptırdık bir kere.. neyse..derdi neymiş, dinler geliriz gene ya nolcak..
burçine hemen durumu izah ettim, işte böyle böyle, benim eski arkadaşım, biraz morali bozuk, onun derdi neymiş bir dinleyip dönücem sana ;)
kız tabi ki itiraz etmedi, ne diyebilir ki zaten, yine de hafif ayarlı bir şekilde, "iyi bakalım, git teselli et, iyi arkadaş ;)" diyerekten laf sokar gibi de oldu..
napim lan.. napayım?..tam dedik ne güzel baş başa bir gece geçiricez, önce kafede, sonra belki barda, evde devam edecek bir gece... şansımı sikeyim, amk faydasızının birine taktım kendimi zorla..
http://fizy.com/#s/3dpiqj
geçtim elifin karşısına oturdum..bu gözlerini ovuşturuyor..kızarmış gözleri..saçı başı incin..yüzünde özensiz bir makyaj..bildiğin dağılmış durumda kız..sanki duvara toslamış kedi gibi..ama kedi yani..hala o vahşiliği üzerinde..hala güzel..ne de olsa siyah saç, beyaz ten..
"anlat bakalım elif hanım..nedir seni böyle dağıtan?"
"dağılmış görünüyorum değil mi? sağ ol, en azından açık sözlüsün..er zamanki gibi..o yüzden belki de senle konuşmak en iyisi olacak benim için.."
"merak ettim valla elif..cidden..ailevi bir durum filan mı var?" dedim kaygıyla..kaygım sahiciydi, çünkü eğer ailevi bir durumsa gerçekten üzülürüm..zira burada da defalarca hem kendi ailemi ne kadar çok sevdiğimden hem de ailenin öneminden bahsettim..aile önemlidir beyler..canımızın yarısıdır onlar..onlar içinse, biz canlarının tamamıyız neredeyse..ailenizin kıymetini bilin..sımsıkı sarılın onlara..çünkü bu dünyada sizi karşılıksız sevebilecek tek varlık onlar..gerisi el oğlu..el kızı..ağlarsa analarımız ağlar..gerisi yalan..
"yok ailevi değil" dedi..elini sigara paketine attı, tam bir tane çıkarırken engelledim kolundan tutup..
"daha fazla içme elif, lütfen..salma kendini, anlat, dinleyeyim.."
çekti elini paketten..
güldü gene, ağlamak üzere olan birininki gibi hafif yanık, isli bir gülüş..
"klasik hikaye ya aslında.." deyip boyun büktü.."belki gülersin bile bana, bu muydu yani dersin.."
hay amk..söyle işte neyse, güler miyim ağlar mıyım orasına ben bakarım artık..
soran gözlerle bekledim..
"sevgilimden ayrıldım" dedi..parmağını masaya tıklattı.."bir senelik ilişki on dakikada bitti..hem de telefondan, öyle yüz yüze de değil haa... " yeniden tıklattı parmağını masaya..sonra elini yumruk yaptı...
"üzüldüm.." dedim, "bunda gülünecek bir şey yok ki elif... yok mu hiç..kurtarma şansınız?"
bu kez yumruğunu tıklattı hafifçe.."yok..adam beni resmen fırlattı gitti.." deyip gülümsedi..yine aynı gülümseme..amına koyayım birazdan gene göz yaşları sel olacak, silmesi bana düşecek..yani şu omzuma elime düşen göz yaşı miktarı, rizeye düşen yıllık yağış miktarıyla aynı aq..
"ne zaman oldu son konuşmanız?" dedim..sanki ne faydası olacaksa bu bilginin..maksat laf olsun işte..teselli ediyoruz ya..
"dün sabah dedi" burnunu çekip..
"peki sebep ne yani..birden bire..bunca zamanın emeği..sevgisi..neden?"
yine gülümsedi ama bu sonuncusu oldu..sonra yüzü buruştu aniden..göz yaşlarının göz pınarlarına hücumunu işledim..kırmızı gözler bu cam gibi parıldadı..kafasını sağa sola çevirdi..yukarı çevirdi hafifçe..derin nefes aldı... ne kadar zor karşınızda bir insanın bu amansız duyguya karşı direnişini izlemek..bir bilseniz..kimisi bundan sadistçe bir zevk alır..bile bile ağlatır kadınları..bense, tam tersine, nefret ederim insanların karşımda ağlamasından, duygusuz olduğumdan değil..aksine, fazla duygulu olduğumdan sanırım..beni de etkiler o düşen damlalar..benim gözlerimden de öyle düşmek isterler..imrendirirler..özendirirler gözlerimi.."karşındakine katıl sen de" derler..
http://fizy.com/#s/1aj87a
"bir nedeni olmasına gerek var mı ki?" dedi çatlak bir sesle.."insan sevmedikten sonra..sevemedikten sonra..bahane çok tsigalko..sen de bilirsin.."
yine lafı yedik..lan kendi terkedişlerimden yediğim ayarlar yetmiyor gibi, şimdi bir de başka hemcinslerimin de suçlarına kalkan yapılıyorum..iyice şamar oğlanı olduk..
"kavga filan etmişmiydiniz yani daha önce..o açıdan sordum..birden bire mi oldu..beklemiyor muydun.."
"biraz limoniydi son zamanlarda aramız ama..beklemiyordum tabi ki..ne olursa olsun, ben bile gitsem, o peşimden gelir bırakmaz diyordum..tam tersine..o gitti..resmen..yok yürütemiyoruz..zarar vermeye başladık birbirimize..bu kadar basit mi? cidden bu kadar mı değersiz? savaşmaya değmez mi?..ne olursa olsun..insan neleri aşıyor ki... bizim ki öyle çok da büyük bir şey değildi..aşılmaz değildi.."
bir şey demedim..bıraktım içini boşaltsın..zaten artık konuşmaya başladıktan sonra daha benim diyeceklerimi de duymaz olacak biliyorum...
bu anlattı..anlattı... eski anılarını, neler yaptıklarını..ne kadar sevdiğini..onun ne kadar sevdiğini sandığını..her cümlesinin sonu, "hak etmedim bunu" oldu, "değer miydi?" oldu, "bu kadar kolay yani onun için" oldu...
sitemler..sitemler..öfke... ağlayışlar..durgunlaşmalar..coşmalar..
anlattı..
on..on beş..yirmi beş... kırk beş dakika..
arada elime koluma sarıldı..arada o anki moda öyle kaptırdı ki kendini, hıncını sıka sıka kangren etmeye namzet bıraktığı kolumdan çıkardı..
ben hep olumlu şeyler söylemeye, onun söylediği sitemlere hak vermeye çalışarak geçirdim zamanı..sanki o hep servis atıyor, ben de karşılıyorum gibi..
arada bir burçine bakıyorum..bir kere sigarasının dumanının arasında bana öyle bir bakışını gördüm ki, "aha" dedim, "tamam..sıçtık..bu kız bir daha yüzüme bile bakmaz.."
ulan kalkıp da gidemiyorum..kız karşımda perişan..ben anlattıkça açılır dedim ama, tersine, anlattıkça çöktü..zaten baştan savma sürülmüş bütün rimeller filan ne varsa aktı..sanki dövülüp sokağa atılmış pavyon karısı gibi..ben arada gözlerini siliyorum, teskin etmeye çalışıyorum ama nafile..bir de bir şey değil, benim üstüme kalacak aq..millet bu hale ben soktum sanacak..
iyiden iyiye sıkıntı bastı bana artık..kalkıp gitmeyi düşünüyorum bir yandan... bir yandan da acıma duygusu var..sonra utanıyorum bir de tabi..orada ağlayan kızı bırak, git yan tarafta başka masada, başka hatunla gülüş... olur mu? olmaz..
bizden sonra çıkan grup da indi..bu demek oluyordu ki, iki saat civarı kızın masasındayım... ve burçin..hala bekliyor masada..tek başına..o da sigara üzerine sigara yakıyor..bok için aq be..ama artık ne bana, ne de benden tarafa bakmıyor... hatta resmen kitlenmiş gibi, kafasını sahneye dönük, ben profilden görüyorum..gözünü bile kırpmıyor neredeyse..
iki ucu boklu değneğe denk geldim..ve ben..salak ben..yine yanlış ucu seçtim..lan, bari boka bulanacaksın, bir amaç uğruna bulan..pişman olma en azından..
diyorum ya..artık burçinle aramızda bir şeyler olabilme ihtimali hayal her halde..tabi ben gene özürümü filan dileyeceğim de..hikaye yani..hala beklemesine gelirsek..o da sırf inat uğruna bence..ya da ayarı verebilmek, son son lafı koyabilmek, hıncını çıkarabilmek için...
nihayetinde elifin pili biter gibi oldu..masaya kapandı bir ara..ben dürttüm, iyi misin bilmem ne diye, yüzünü yıkayalım bir istersen gel? filan dedim..
kaldırdı bu kafasını,
"beni eve götürür müsün tsigalko?" dedi miyavlar gibi..
deminden beri kasmaktan çatlama noktasına gelen bedenimi bırakıverdim sandalyeye.. neredeyse ben de yığılacaktım masaya... o derece sıkıntı yapmışım düşün... göz göze göre kızı kaybediyorum her saniye.. hatta çoktan kaybettim bence de, işte.. işkence bitmedi.. ulan öldüm, ölümü sikiyorlar daha..
ayağa kalktım.."götüreyim elif" dedim sitemli bir ses tonuyla.. götüreyim aq..gerçi o, o haldeyken sitem, ima filan anlamaz da işte..
"geliyorum şimdi" dedim, masadan ayrıldım, burçinin heykel gibi oturduğu masaya gittim..
benden tarafa dönmediği için önüne dikildim, yüzümde pişmanlık ve özür dileyen, "benim elimde değil" diyen bir ifadeyle ellerimi dayadım masaya, eğildim..
öylece baktım bir kaç saniye..o da baktı cam gibi gözlerle..
"kusura bakma burçin.. çok ayıp oldu sana bu gece" dedim mümkün olduğunca acılı bir ses tonuyla..
o meşhur, "siktir et" dercesine kafa sallamasını yaptı..o ara eli de oynuyor tabi.. savruluyor sigarasının dumanları..
biraz daha eğildim masaya..
"evine bırakmam lazım.. kendi..gidecek durumda değil.." dedim acıma ve mecburiyet yüklü bir şekilde..
daha yarısında olan sigarasını söndürdü..eli çantasına gitti.. kalkıp gidecek.. hemen elini yakaladım.. iyice yaklaşıp,
"bunu telafi edicez bir akşam, söz?" dedim gülümsemeye çalışarak.. sanki çocuk eğlendiriyorum aq..yer mi?..
"sorun değil" dedi, "arkadaşın sonuçta.. görevin" dedi, soğuk bir gülümsemeyi de nokta niyetine kullanıp sıyrıldı yanımdan, kasaya gitti, hesabını ödedi.. sonra da tekrar yanımdan geçip gitti ufak bir göz selamı vererek..
evet.. sıçtık..kesinlikle sıçtık ve sıvadık..
ya ben..bir şey demiyorum neyse..
elifin yanına gittim tekrar, fişini aldım, hesabını ödemeye çalıştım almadı çocuklar, zaten bir çay bir meyve suyu içmiş..
masasına gittim tekrar koluna girip kaldırayım dedim ama kendi kalktı, sonra da yine aynı acılı gülümseme ve bu kez ek olarak parlayan gözlerle, "daha ölmedim" dedi.. elini belime attı, destek oldum biraz, çıktık kafeden...,
http://fizy.com/#s/3xvl9n
yüz metre filan yürüdük-yürümedik, taksi çevirdim bir tane..sayemde zengin oldu amklar zaten iki senedir..
geçtik arkaya, elif adresi verdi sonra da omzuma yıkıldı..ben de piş pişliyorum usulca..
daha önce bir gecemi (ki o da yine oldukça tuhaf bir geceydi..bu amk elifinin normal işi yok zaten..ayaklı dinamit..) geçirdiğim tanıdık apartmanın önüne geldik..
ben yardım ettim inmesine, tamam, evine getirdik demi sonuçta? eh ben de gecenin körü ta burdan benimkine yürümeyeyim yani, saçlar filan da uzun, sikerler maazallah..taksiyle dönücem..
bu bir duraksadı, ben arabadan tam çıkmayınca, sonra,
"gelsene sen de yukarı?" dedi şaşkın şaşkın..
geliyim mi?..ni..niye..neden?..
"sence gerizekalı?" dedi kulağımın içinden gevrek bir ses..
"sus şimdi sırası değil.."
"onca şey görüp geçirdikten sonra hala bu kadar kalın kafalı nasıl olabiliyorsun hayret! hayret..hamuru tuzsuz..in şu arabadan..kız seni yukarıya çağırıyor..gecen, tahmin edebileceğinden bile daha iyi bir yere doğru gidiyor..sakın bunu berbat edeyim deme!"
beynimde şimşek çakmıştı adeta..kısa tereddütümün ardından "e geleyim?" deyip indim taksiden..
"kızlar uyumuş olabilir" dedi, anahtarla açtı dış kapıyı..
konuşmadan katlarına çıktık..
evinin kapısına geldik..çık çıkmıyor ikimizden de..valla ne yalan söyleyeyim, ben biraz heyecanlandım beyler, tsigalko jr. hareketlenir gibi oldu yalan yok..e o gecenin karanlığında, ananız bacınız olmadıkça, hangi kızla sessiz sessiz bir eve girseniz olur böyle şeyler..doğal..diye düşünüyorum (umuyorum) (hayır sapık değilim ben!).
içeri geçtik, bu koridorun ışığını yakmadı, dışardan gelen ışıklar var, sokak lambası vb..zifiri değil içersi, ama siluet görüyoruz yani..
içimden bir "sonumuz hayrolsun" çekerek koridorda peşine takıldım..
bu gitti kapılardan birini açtı..ben evde kaldım ama, içersini bilmiyorum yani, salonla mutfağı biliyorum bir, zaten karanlık aq bilsen de bilemezsin..
neyse o arkadaşının odasıymış, ışık kapalı ama kız yatakta telefonla mesajlaşıyormuş sanırım.. bunlar bir fısıldaştılar,
öbürü ne o kız hırsız gibi geliyon diye espri yaptı.. bunlar üç kız kalıyordu sanırım.. biri merve, ben de tanıyorum, minenin arkadaşı işte.. diğerini hiç görmedim bu o olabilir..
neyse beni koridorda hıyar gibi bırakıp içeri girdi bu, kapıyı kapadı..bir dakika sonra geri çıktı..
"merve yokmuş..bu damla.. diğer kız işte.. neyse uyuyan eden yok, ışık açabiliriz" dedi, gitti koridoru yaktı,
ben hala şaşkınım.. yani, ne yapıcam ki ben burda şimdi? hani öyle sevişerek filan da girmedik ki içeri? o zaman ne yapacağın belli oluyor yani..ya da, bu öyle sıradan bir ev gezmesi de değil.. gecenin köründe beni eve getirdin, ama kendinin de kafa bir milyon... bu kafayla sen bana nasıl ağırlayacaksın? bir şeyler yiyip içicez desek, hazırlamaya halin yok, e zaten benim de canım istemiyor.. film milm izleyelim desen.. kafan götürmez..ilk on dakikasında uyursun..
gene kanepede uyuyakalmak için mi getirdin beni aq..
yoo..yo..
bu sefer öyle iyimserlik, poliyannacılık, saf çocuğu oynamak yok..
ben biliyorum bu gece ne olacağını..her şey bahane, her şey teferruat.. zaten olmayacaksa bile ben olduracağım.. geçen sefer yırttığınla kalmalıydın elif.. ikinci de affetmem..ben affetsem, sen affetmezsin zaten..
bu tuvalete girdi, elini yüzünü yıkamış, biraz daha iyi gördüm, ama hala perişan yani.. yazık aq aslında bir yandan da..analar babalar çocuğunu, kızını okusun diye yolluyorlar, onları şu geldikleri, kendilerini getirdikleri hale bak..pff..lan.. siktirme şimdi yufka yürekliliğini.. bırak vicdan muhasebesini..
ben de bir elimi yüzümü yıkadım.. sonra bunun odasına geçtik..
laf olsun diye konuştum,
"senin odanı görmemiştim geçen sefer (: güzelmiş"
"teşekkür ederim (: ..ee..ne yapalım.. uykun var mı? film izleyebiliriz beraber daha saat iki filan?"
"yoo benim uykum yok.. fark etmez de, senin, uykun yok mu? biraz yorgun görünüyorsun malum"
"yok ya..ben ayıldım şimdi yüzüme filan su çarptım..sen geç otur.. yatağa oturcan mecbur evet (: ben geliyorum bir şeyler ayarlıyim mutfaktan"
geçtim yatağa yanlamasına oturdum.. sırtımı duvara verdim, nilayla closer i izlediğimiz pozisyonun aynısı..bu gitti, iki üç dakika sonra geldi mutfaktan tepsiyle..
"onlar ne kız?"
"mezelerr.. portakal suyuu ve, yarım 50 lik votka (: içer misin? ben içicem.."
"oo..bilsem ben seni eve değil bara götürürdüm ya (:"
"boş ver.. böyle daha iyi.. gürültüsüz..sakin.. ikimiz.." dedi, yanıma oturdu, tepsiyi, ayarladık..
"daha önce hiç votka-film yapmamıştım yalnız, enteresan olacak" deyip sırıttım.. biraz gevşemiştim niyeyse.. elif de kafedekinden daha enerjik ve pozitif görünüyordu..
"ya aslında.. filmi boş versek? içelim.. konuşalım... "
arkamıza yastık dayadık, tek yastık olduğu için mecbur göt göte sıkıştık,
"daha derdimi anlatmayı bitirmedim diyorsun yani? (:"
"yoo.. illa ondan konuşacak değiliz.. sıktım mı seni?"
(iç ses: "amıma bile koydun amıma")
"yok canım, ben severim dinlemeyi biliyorsun ;)"
"aa dur ya..ben sana rahat bir şeyler vereyim? cık cık..en başta akıl etmem gereken şeyi... kusuruma bakma
"ha? yok ya gerek yok..iyi böyle..hem bana olacak nen var bilemiyorum.. şalvar filan varsa belki şansımız olabilir (:"
"dur dur" dedi.. portatif dolabını açtı, biraz karıştırdıktan sonra pijama-eşofman benzeri bir şeyler çıkardı,
"korayın bunlar.. yeni yıkamıştım.. sana da olur muhtemelen.."
dedi yarı buruk şekilde..
koray ın kim olduğunu açıklamama gerek yok sanırım..
aslında pek niyetim yoktu ama kot da sıkıyor be arkadaş cidden.. biraz nazlanarak da olsa kabul ettim teklifini,
"ben.. çıkayım sen şey yap.."
bir şey demedim..bu çıkmaya yelten.. sonra,
"ya da arkamı döneyim ya?" dedi gülümsemesini bastırıp..
"fark etmez ya nolcak" dedim ben de hıyar hıyar.. neyse çıkardım kotla gömleği, hani bol filan değil, en azından normal olmasını umarak giydim eşofmanları.. fena olmadı, çok az sıkıyor.. kottan iyidir..
döndü, "bakayım?..oldu ya? demi?"
"oldu oldu.. sağ ol (:"
yeniden yatağa geçtik.. film izlemeyeceğimize göre o sabit pozisyonda göt göte oturmamıza gerek yoktu, ben yatağın ayak ucuna doğru kaydım, yan döndüm tekrar, bu gene duvara sırtı verik şekilde..
"ee içiyor muyuz?" deyip gülümsedi.. yüzünde gölgeler... gözleri anlaşılmaz biçimde bir parlayıp bir sönüyor.. zaten elif, bu güne kadar tanıyıp da aklının içindekileri tam olarak okuyamadığım az sayıda insandan biri benim için.. belki de biraz benim gibi olduğu için.. benim gibi dengesiz.. duyguları aşırı uçlarda.. karşı cinsi için stabil olmayan, duygusal bağlamda tehlike yaratabilen..
"içeyim bari..ama pek çıkmaz ordan, en fazla üç bardak.."
"ne çıkarsa artık (: hızlı içelim de çarpsın (:"
"zorla kendime eziyet edeceğim diyorsun yani bu gece?"
"niye?"
"öyle değil mi elif? şu an..benim tanıdığım, bildiğim eliften farklısın.. kendini bu kadar dağıtma.. kendi kendine acı çektirince düzeliyor mu bir şeyler.. kimden intikam alabilirsin ki bu şekilde?"
hem alttan alta mevzuyu kapayalım deyip, hem de lafı oraya getirecek kadar yavşağım... aslında, yavşak olan ben değilim.. çünkü şu an direksiyon tamamen benim küçük şeytanımda..ben sadece muavin koltuğundan izlemekle yetiniyorum.. umarım kaza yapmaz hızlı gideceğim diye..
"tipim kaymış değil mi? kısaca bunu demek istiyorsun ama doğru..son iki gündür aynaya bile bakmadım desem yeridir... "
"hayır öyle demiyorum..bir kere, hala güzelsin (: hatta kafedeyken bile..o halde dahi farklı bir havan vardı.. ikincisi, benim için senin görünüşün değil, düşüncelerin, duyguların önemli.. onların olumsuz olup seni daha fazla yıpratmasını istemiyorum"
bir kaç saniye sessizlik oldu..
sonra ani kesik bir gülüş koyverdi bu.."sağ ol ya (:" deyip bardakları doldurmaya başladı.. ardından kadeh kaldırmaya davet ettim bardağımı ona doğru uzatarak,
"kimsenin seni üzmesine izin verme.. belki de senin için daha hayırlısı olacak olan yeni hayatının şerefine?"
kafasını sallayıp eyvallah çekti.. bardaklar tokuştu..biz iki gerizekalı bir bardak votka-portakalı fondip yaptık..
http://fizy.com/#s/1agwcj
ağzım yüzüm yanıyor aq..
derin bir nefes verip kendimi yanlamasına duvara yasladım..elif tamamını dikemedi, dibinde biraz kalmış..bu da yandı, elleriyle kendini yelleyip komiklik yapıyor, gözlerini irileştirdi..
"of bu çok..fenaydı be"
yaslandığım yerden fazla kıpırdamadan "dur sen bekle bir kaç dakika sonra asıl olay..tekilanın uzun metrajlısı bu (:"
yanlamasına gelip kucağıma uzandı..
"başım döndü valla"
"amacına ulaştın o zaman, gene kendine zarar vermeyi başardın"
"ama sen de içtin?"
"e işte zararı bölüşelim diye, belki sarhoşluğumuzda indirip yaparlar :p"
kesik kesik güldü, "iğrençti bu (:"
"evet ben de ağzımdan çıktıktan sonra fark ettim :}"
gene gülüştük..sonra bir sessizlik..yattığı yerden (dizim) dik dik bakmaya başladı bana..ben de gözlerimin dalmaya bıraktım..saniyeler geçti..beş... altı..sekiz..on..
derler ki, "bir insan, diğerine, 1-2 saniyeliğine bakıyorsa, bu sıradan, hemen her nesneye ya ya da canlıya atılabilecek türden özelliksiz bir bakıştır..eğer 3 saniyeden fazla bakıyorsa..bu, "senin farkındayım, benim için farklısın" bakışıdır... eğer sekiz saniyeden fazla bir bakışma söz konusuysa..işte o zaman o işin sonu ya savaşmaya ya da sevişmeye gider.."
ben, kronometre tutmadım beyler..ki zaten, hem ortamın koşulları hem de kanıma balıklama dalış yapmış olan votkanın etkisinden mütevelli, zaman kavramım kaybolmuştu..ta ki bir el enseme dolanıp beni aşağı çekene kadar..
elif, önce bir elini, sonra diğerini boynuma sarmış, biraz beni aşağı çekerek, biraz da kendisini yükselterek aniden birleştirivermişti dudaklarımızı..
sorgulamadım..
düşünmedim bile..
harika öpüşüyor..
kaydım olduğum yerde biraz daha, o da üzerime doğru yükseldi, bir eli boynumdan yağıma indi..benim ellerim onun belinde..
pişmanlık duymadım..
kaçmaya çalışmadım..
yatakta yanlamasına dönüp yatakla paralel hale geldi, kendimi güç bela baş ucuna doğru ilerlettim, bacaklarından birini sağıma atıp tamamen üzerime yerleşirken saçlarımız karıştı..ellerimden biri yukarıya, narin boynuna, diğer, aşağıya, düzgün bacaklarına doğru hareket etti..soluğum kesilirken,
inat etmedim..
zorlamadım...
bir an için burçinin, minenin, ebrunun hayalleri geldiyse de gözlerimin önüne,
umursamadım..
diyorum ya,
ben bu gece muavin koltuğundayım..
vay be..
"kime niyet, kime kısmet" dedikleri bu olsa gerek..
o gece oraya, hangi hayallerle, kimi düşünerek gidiyorum, şimdi, şu anda, nerede, kiminle ne yapıyorum..
ama artık alıştım hayatımdaki böyle tuhaflıklara, neyim normaldi ki zaten.. neyi normal yaşamıştım?
elifle geçirdiğimiz geceyi, bu kez biraz daha özet halinde paylaşacağım sizlerle, diğerlerine nazaran. çünkü uzun tuttuğum yazılar genelde benim belli bir kategoriye ait ilklerimi anlatıyorlardı (ilk öpüşmem, ilk sevişmem, ilk sikişmem), artık aynı özeni beklemeyin derim,
aslında ondan da ziyade, biraz toplumsal sorumluluk kaygısı oluştu üzerimde, burada biz bize takılmadığımızı öğrendiğimden beridir biraz daha soft yazmaya çalışıyorum her anlamda, çünkü çoluk çocuk da okuyor, onların zihinlerini bulandırmak istemem, adım p0rnocu tsigalkoya çıkacak aq..
neyse.. gelelim o geceye..
dedim ya, düşünmeyi, karşı koymayı filan bıraktım, aklımdan en ufak bir yabancı düşünce geçirmiyorum, tek amacım yaşadığım saniyelerden zevk almak..
pozisyon da müsait olunca, müthiş bir güçle üzerime abandı, ingiliz takımlarının kendi evindeki maçlarda rakibine ilk 15-20 dakika nefes aldırmayan presine benzer bir abluka altındayım..bir süre öpüştük, elif bu güne kadar ayşen2 den sonra münasebette bulunduğum kızlardan en irisi diyebilirim, endam yerinde maşallah ama tabi bunun dezavantajı üzerimdeki ağırlığının nefesimi kesmeye başlaması oldu.. düşünün üzerimde 65-70 kilo var, bir yandan da ağzımı kapatıyorlar, devamlı bir presleme, ileri geri sürünceme hali..
biraz sonra dudaklarımdan boynuma indi, ben de devamlı bunun yüzünü, sırtını okşuyor, omuzlarını sıvazlıyorum..en sonunda tutup yan çevirdim yoksa kaburgalarım kırılacak..
o ara biraz sakinleşti bu, hah şöyle be..bir yere kaçtığımız yok, aceleye ne gerek var? belki de yorulmuştur bilemiyorum.. ardından kontrolü ben ele alacaktım ki bu dikildi yatakta..
aha dedim, bitti galiba.. şimdi, "özür dilerim tsigalko, aniden, istemeden oldu, yanlış yaptık bla bla bla" diyecek ve ben de yeni bir taşak ağrısı sendromuna kurban gideceğim..
ama öyle demedi.. beni yeniden düz durmaya zorladı.. göz göze geldik, konuşmuyoruz, gözleri alev saçıyor, burnundan soluyor kız resmen,
"ışığı söndürsem olur mu?"
dedi nefes nefese,
"olur?" dedim..
uzandı hemen oda lambasını kapattı..
karanlıkta baş başa kaldık..
yeniden yanıma sokuldu..az önceki aceleciliği yok bu sefer.. sakin sakin öpüşmeye başladık..tek tek öpücükler, çarpışıyor birbiriyle, dudak, yanak, çene, neresi denk gelirse.. böyle vur kaç yapa yapa yeniden devrildik yatağa..
ışıklar da sönünce, duyma duyuları iyice keskinleşti.. aldığı her soluğu, kalbinin gümbürtüsünü, kıpraşmamızın yatağın çarşafında ve üzerimizdeki kıyafetlerde çıkardığı hışırtıları, hepsini beynimin içinde duyuyorum resmen..
tam iyice alev almış neredeyse birbirimize kaynamışken, bu yeniden biraz çekildi üzerimden..az önce elleriyle verdiği ve ben giyerken güya arkasını dönüp bakmadığı pijamanın üstünü alttan yakalayıp sıyırmaya başladı, hemen yardımcı oldum, giyeli yarım saat bile olmayan, korayın pijama üstünü çıkarıp fırlatttık..o uçuşu benim atlet izledi,
elleri, yüzü, nefesi çıplak kalan göğsüme deyince bir tuhaf oldum, zaten muhalif tavırlarda olan tsigalko jr., iyice anarşist bir hale bürünüp "hacı, sıkıyorum bak! sıkarım haa!" diye tehdit etmeye başladı beni alttan alttan..
elleri göğsümde, omuzlarımda, sırtımda dolaştıkça ürperiyorum.. ensem yanıyor resmen.. dudakları oraya da ulaştı..
yanlış-yasak bir ilişkinin verdiği gerilim ve adrenalinden olsa gerek, sanki daha bir hoşuma gidiyor elifle olan münasebetimiz.. aşırı heyecanlıyım mesela.. neredeyse kalbim fırlayacak göğsümün içinde, pazularım zangırdıyor, eklem yerlerim uyuşuyor.. oyşş ulan çok fena oldum haa x)
neyse.. neyse sakin..
bir süre daha böyle kör dövüşü şeklinde devam ettik, sonra benim aklıma şartları eşitlemek geldi, bunun pijama üstünü yakaladım alttan, yukarı doğru çekiştirdim biraz.. sağ olsun o da bunu bekliyormuş zaten, benim elimi atmamla çıkarmamız 2-3 saniye sürdü, o ara saçı başı hep ağzıma girdi, gülebildim, o da kesik bir gülüşle karşılık verdi, yine gömüldük birbirimize..
bu sefer sütyenle filan uğraşmayacağıma sevindim elim atletinin üzerinden göğüslerinin yumuşaklığını hissedince..o atlet de biraz sonra çıkp gitti zaten..biz de öyle güreşçiler gibi belden yukarımız çıplak, güreşiyoruz..ama tabi bizim klasman ve stil biraz farklı.. anlarsınız ya (:
bundan sonrası biraz sansürlü..
bir kadının belden yukarısını çıplak bıraktıktan sonra ne yapılması gerekiyorsa, neresine dokunulması, neresinin öpülmesi gerekiyorsa onu yaptım..
ben sevişmeyi severim biliyorsunuz.. kızlar da sever..o yüzden benim bu acele etmeyen tavrım hoşuna gitmiş olmalıydı ki soyunma aşamalarında ilk adımları hep o attı.. nihayetinde ben çırılçıplak o da sadece donuyla kalınca, aşağıya eğildi, tsigalko jr. ı daha önce tanışmadığı, yabancı bir ortamla tanıştırdı ("ağzına aldı" nın kibarcası la işte..) o bir kaç saniyelik hissiyat çılgınlar gibi hoşuma gitse de, hemen yanaklarından yakalayıp ayırdım yüzünü, hayır.. hayır..sakso filan istemiyorum lan..
"gel" diye fısıldadım, yeniden yukarı çektim yavaşça, sonra yan çevirdim ve nihayet tamamen sırt üstü pozisyona getirip sonunda üste çıkmayı başardım.. yöh arkadaş.. resmen taktik-strateji kastım ha..nerede o çıtı pıtı hatunlar, atıp atıp tuttuğun, havada çevirdiğin, duvardan duvara vurduğun..
yine devam ediyoruz okşama ve öpücük bombardımanına.. vücudunda dudaklarımın değmediği yer kalmadı her halde..o kadar tatlı ki teni, öperken kendimden geçiyor, bir yandan da elime neresi gelirse avuçluyorum..
lan yazarken utanıyorum resmen ama hadi neyse..
o şekilde devam ederken bu ellerini aşağı indirdi yine, üzerinde kalan son kıyafet parçasını da sıyırıyor..
biraz şaşırdım, çünkü ben bu gece gene benim klasik "sürtüşme"lerden biri olacak diye umuyordum.. lakin şimdi bakıyorum, tamamen çıplağız? oha.. yoksa?..
eliyle benimkini de yakalayıp bacaklarının arasına doğru sürünce duraksadım,
"elif?"
"ne?..hadi?"
"emin misin?"
"hıff.. yaptım daha önce.. eminim.."
laaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan
sürtüş değil, sikiş var bu gece lannn
acaba beklentilerim daha ne kadar yükseltilebilir diye düşünmekten kendimi alamadım..vay arkadaş, gecenin başında elife kendimi zorla sardırttım diye küfrediyordum kendime.. şimdiyse...
"dur o zaman" dedim, karanlıkta kısa bir arayıştan sonra kotumu, oradan cüzdanımı, oradan da içindeki şapkayı buldum,
ne demiş mazhar alanson?
"şapkasız çıkmam abi!"
şapkasız çıkmayın beyler..ne olursa olsun..
paketi alelacele, sağlamlığına söverek yırtıp, şapkanın doğru tarafını el yordamıyla bulmam ve juniorun kafasına geçirmem epey zamanımı aldı, umarım soğumamıştır olayımız..
hemen üzerine abandım tekrar.. beni komple sarmalayarak karşılaması, herhangi bir soğumanın olmadığının gösterir nitelikteydi..
junior u sabitledim, kafasını yavaşça şehrin kapılarına doğru ilerlettim.. ufak bir direnişle karşılaştım surlar önünde, ama yenilmez şövalyelerim onları pek çabuk atlattı ve biraz daha zorlamanın ardından şehrin meydanındaydı.. elifden yüksek sesli bir soluma geldi,
"teslim çanı"..
sonrası malum..bir daha teknik ya da cinsel ayrıntılara girmeye gerek var mı bilmiyorum..
ben yukarıdayken deneyebileceğimiz bir kaç şekilde ilişkiye girdik, iki kez fileleri havalandırdım.. serin kasım havasına rağmen kanter içinde kalmıştım..ama ne kadar yorulsanız da, bırakmak, içinizden gelmiyor.. bilhassa partnerinizi dokunuşları, sesi, soluğu, sizi daha da gaza getiriyor.."hadi lan..bi beş dakka daha şunun hatrına" diyorsunuz..o beş dakika on beş dakika oluyor..
ne kadar devam ettik bilmiyorum ama bir noktadan sonra omuzlarıma ve belime ağrılar girmeye başlayıp, yaptığım her hareket, zevkten çok zahmet verir olunca kendimi yavaşça kızın üzerine bıraktım.. bencilce düşünecek olursam, ben zaten iki kere boşalmışım.. onun durumu nedir bilmiyorum ama eminim ki keyif almıştır.. boru mu lan, kaç dakkadır git gel yapıyoruz, toprağa yapsam petrol çıkarmıştım şimdiye..
biraz soluklandık..bu saçımı, yüzümü okşuyor devamlı, ben de karşılık vermeye çalışıyorum ama kollar bile tutmuyor artık..
insanoğlunun azgınlığının, aç gözlülüğünün sınırı yok, derlerdi inanmazdım..
orada bir beş dakika nefeslenip yeniden kamışa su yürür gibi olunca, içten içe yeni bir "power" geliverdi.. tekrar hareketlendim..onu d da hareketlendirdim.. yine üzerinde gelip giderken bu kulağıma "bana bıraksana biraz?" dedi..
olur.. canıma minnet..
hemen pozisyon değişimi oldu, deminden beri rahatı yerinde olan elif hanım için mesai vakti..
yorulmak bilmeden, dakikalarda gidip geldi üzerimde, inip kalktı.. benim tsigalko da hattrick yaptı.. üçüncüler her zaman en kral hissayatlar olmuştu.. daha önce söylemiştim sanırım.. herhalde bu "şeyin hakkı üçtür" lafı da mı ordan geliyor yoksa lan.. neyse çarpılcam şimdi aq..sustum..
sonunda ikimizde bütün barutunu atmış şekilde balık istifi kala kaldık... öyle gevşemişim ki beyler, başlarda bana ağır gelen, kaburgalarımı zorlayan hatun şimdi kuş gibi hafif üzerimde.. ellerimi kalçalarına götürdüm.. insafsızca sıkı, acımasız bir kavise sahip..bu göt denen, kalça denen organ, varlık..her ne ise işte..bu kadar da güzel olur mu yahu?..memeyi, amı filan geçiniz beyler..kgs ile geçiniz..en mühim mesele kalçadır her zaman.. gerisi teferruat..
ellerimle bu kutsal varlığın bütün eğimlerini, tekstürünü hissettim.. sıktım, okşadım..bu nadide sanat eserini bir sanatçı gözüyle yorumlar gibi yorumladım ellerimle..
sonrası karanlık..o huzura ve yorgunluğa dayanamadım.. uyuyakalmışım..
sabah uyandığımda üzerimden kamyon geçmiş gibiydi yine.. uzunca bir aradan sonra halı saha maçı yapınca bütün kaslarınız hamlaşır, bütün eklemleriniz tutulur ya..öyle tatlı bir ağrı, ağırlık var üzerimde.. işte böyle uzun süre antrenmansız kalmanın zararları.. kick boksu bırak, basketi bırak, seksi bırak..eee..ya ne olacaktı?..
yatakta çırılçıplak ve yalnızım..lan saat kaç oldu?..hemen kalktım, komidinin üzerinden bana gülümseyen kapasitesi zorlanmış prezervatife göz kırptım... hemen bokseri, atleti geçirdim üzerime, tam çıkıyordum ki odadan, sonradan evde başka kızların da olduğunu hatırlayıp koray beyin donunu da geçirdim altıma.. kusura bakma kardaş..sen kızdan sebepsiz yere ayrılmışın, o da hıncını benden çıkardı yani.. aslına bakarsan burada hunharca kullanılan ve muhtemelen bu günün sonunda atılacak olan benim yani hehehe..
odadan çıktım, sağa sola bakınıp banyoyu buldum, şöyle bir elimi yüzümü yıkadım, ama kirli hissediyorum tabi.. duş almadan hayatta rahatlamam ben.. şimdi eve kadar gidicez böyle cünup cünup anasına satayım... şu hijyen takıntımı da sikesim var ama neyse..
banyodan çıkınca koridorun diğer ucunda elifi benim tarafa doğru gelirken gördüm, o da beni görünce duraksadı,
"uyandın mı? (:"
"aynen, şimdi kalktım.. öğlen olmuş saat.. okul yalan oldu (:"
"benimde, aman boş ver..gel kahvaltı hazırlıyorum"
"hımm gene o meşhur kahvaltıdan mı?"
güldü..
daha önceki, çok daha masumane geçen gecemiz ve ertesi sabahı aklına gelmiş olmalıydı..
işin tuhafı, o gece, aramızda hiç bir şey yaşanmadığı halde, kızın suratı ertesi sabah beş karıştı.. şimdiyse, sanki önceki gece afedersin çatur çutur sikilen kendisi değilmiş gibi gülümsüyor... bir bok anlamadım bu işten ben..
gittim mutfağa, ufaktan yardımcı olayım diye ama zaten bitirmiş neredeyse masayı hazırlamayı,
"diğer arkadaşların yok galiba?" dedim..
"hı hı.. merve zaten arkadaşındaydı dün gece.. damlanın da dersi vardı sabah, ona gitmiştir.."
masaya geçtik,
bir yandan atıştırıyoruz, bir yandan da tuhaf bakışmalar var..ama ortam pozitif yani.. sanki ikimiz de her an gülecekmiş gibiyiz böyle.. ancak, ikimiz de diğerinden bekliyoruz mevzu açmayı..o yüzden konuşma olmuyor..
en sonunda ben konuştum,
"nabersin?" dedim sırıtarak.. çok salakça bir soru tabi ki ama, zaten amaç o, zaten gevşek olan ortamı iyice yumuşatmak.. işe yaradı, güldü bu,
"iyi.. nasıl olayım? (:"
"iyi ol tabi.. kahvaltı çok güzel, eline sağlık"
"hım sağ ol (: ... senden naber?" deyip gülmeye başladı..ben de gülüyorum.. sinirlerimiz bozulmuş anasını satayım..
"iyi..iyi bende (:... dün gece... "
"aramızda" diye lafımı tamamladı hemen göz kırpıp..
"aramızda tsigalko... güzel geceydi..ama aramızda.."
"bence de..harikaydı.. aramızda tabi canım, bilboardlara reklam verecek değilim (:"
bir süre daha tuhaf gülümsemeler eşliğinde devam etti bakışmalarımız.. kahvaltımızı bitirdik.. hayır, benim hem hoşuma, hem de komiğime giden ne biliyor musunuz, lan daha bir kaç saat önce sevişmişiz sabaha kadar..ama şimdi sanki böyle, yeni tanışan-tanıştırılan utangaç aşıklar gibiyiz.. öyle bir elektrik var ortada..
kahvaltı bitince toplamasına yardım ettim, "bırak bırak valla.. şimdi yıkamıcam zaten (:"
"peki (:..senin, işin filan var mı? gideyim mi ben?"
güldü, "tabi hemen kaç"
"yok cidden.. planın varsa engellemeyeyim dedim"
"saçmalama (: ne planım olacak.. salona ya da benim odama geçebilirsin.. geliyorum ben de şimdi, çay doldurayım birer bardak daha.."
kendi kendime salak salak gülümseyerek salonun yolunu tuttum..iyi kız lan aslında bu elif..ne bileyim, böyle tavırları, sahiplenmesi.. enerjisi..o her zaman üzerinde olan vahşi havası.. baksana kahvaltı filan bile hazırladı bana benden önce kalkıp.. başka karı olsa daha hala üst üste yayılmış yatıyor olurduk manda boku gibi..
gittim salona, geçen sefer uyuyakaldığımız geniş koltuğa oturdum, elinde çay tepsisiyle geldi bu bir iki dakika sonra.. hemen yanıma geçti..
"oturmuşsun malum yere hemen (:"
güldüm.. onun da aklındakiler, benimkiyle aynı demek ki..
"elif.. şey sorucam ben sana... geçen sefer, yani burada beraber sabahlsdığımızda.. sonradan bana, herhangi bir ee..hani, atraksiyon içine girmediğim için teşekkür etmiş ve işte, delikanlıymışsın filan demiştin.. acaba, dün geceden sonra, yine böyle mi düşünüyorsun yoksa artık farklı, kötü bir karakter mi oldum?"
"hımm öyle demiştim değil mi? hatırlıyorsun haa (:"
"elbette hatırlıyorum (:"
bir iki saniye sessizlik-gülümseme-bakışma...
"o zamanki şartlar farklıydı ama..sen, daha mineden yeni ayrılmıştın..ben de senin ruhsal durumunu check etmek için buluşmuştum senle.. yani eğer bir pişmanlık ya da yeniden bir araya gelme isteği görseydim sende, sizi yeniden birleştirmeye çalışacaktım.. gerçi ben yine içtim, sapıttım biraz ama sen çok harbi davrandın..o durum farklı, bu durum farklı yani, düşüncelerimde bir değişme yok.. hala çok iyisin benim için, çok tatlısın.."
deyip yanağıma dokundu.. elini yakalayıp öptüm..
"belki de bu sefer benim seni teselli etmem gerekirdi?" deyip biraz daha zorladım..
"ya tsigalko, ben pişman değilim..sen de değilsen, önemli olan da bu..hatta, keşke diyorum.. başka bir zamanda, başka bir yerde tanışsaydık.. başka şartlar altında.."
yine sessizlik oldu..
"kısmet" dedim sonunda gülümseyerek..
"o zaman da belki seni üzen ben olacaktım? ya da sen beni üzecektin?" diye devam ettim,
"eh..tabi bilemeyiz.. şimdiyse, kimse üzülmedi bence.. üzüldün mü? :p"
"eee, omzum tutulduğu için üzülüyorum biraz evet :}"
"haha.. öpeyim, geçsin.."
yeniden birbirimize sokulduk.. kısa bir öpüşmenin ardından ellerimiz birbirimizin yanaklarında, göz göze kaldık biraz daha..
...
akşama doğru ayrıldım elifin evinden..
kendi evime doğru, şöyle sıcak bir duş alıp, geceye kadar şekerleme yapmak için yürümeye başladım.. yolum uzun, ama canım yürümek istiyor.. tıpkı zamanında yurda yürürken olduğu gibi, bu kez de eve yürürken düşünceler, muhakemelere daldım.. zaten galiba adam akıllı düşündüğüm tek zaman dilimi, bu "icraat sonrası yürüyüş"lerden ibaret (:
güzel bir geceydi.. nerden baksan 1.5-2 aydır sevişmemiştim..iyi geldi.. alışmış kudurmuştan beterdir derler ya, hani o ilk mührü kırıp, bir kere sevişince, bir daha rahat edeceğim sanarsın, ama tam tersi, daha da fazlasını ister canın..bir nevi uyuşturucu gibi seks de..bir çeşit bağımlılık..
ertesi sabah da en az gecesi kadar güzeldi.. güzel uyandık, güzel ayrıldık... ama asıl soru şu, "bundan sonra ne olacağız?"...
sevgili olabilir miyiz? olamayız... çünkü bu kız hala minenin en yakın arkadaşı.. arkadaş kalabilir miyiz? o da zor, öküz olmamız lazım yani öyle bir şey için...
e bakıyorum, fak badi de olmaz bizden, çünkü birbirimize saygı duyuyoruz.. hatta hoşlanıyor, beğeniyoruz birbirimizi.. öyle kullan at süngerler gibi birbirimizi ovalayıp ovalayıp sonrasında umursamazlıktan gelemeyiz..
valla ne olacağız, ne bok yiyeceğiz ben de bilmiyorum ama,
bildiği tek şey, dün gece hayatımın en güzel ve zevkli gecelerinden birini yaşadığım..
"o zaman fazla kurcalama, bozarsın" dedi beynimin içinden gelen tanıdık ses..
"eyvallah, öyle olsun (:"
"oo sende gelişme var tsigalko? ilk defa bir önerimi sorgulamadan kabul ettin, nihayet bazı şeyleri aşabiliyoruz ha?"
"öyle (: ... hatta sana bir teşekkür bile borçluyum"
"kendine de bir aferin borçlusun (:"
"ben bir şey yaptım sayılmaz aslında, kız beni eve attı resmen.."
"yapmaz olur musun?..üzerinde konuştuğumuz bütün küçük detayların üst üste konması sayesinde yaşayabildin dün geceyi.. eski sen olsaydın, en az 10 farklı yerde işi berbat eder ve yine avcun boş dönerdin evine.."
"öyle mi dersin?"
"öyle öyle... ve yine diyeceğim o ki tsigalko, filmin henüz saaadece yazıları yazıyor... daha beraberce yapacak çok işimiz var.. cevizler..kestaneler.. şeftaliler..senin uzmanlık alanın, daha iyi bilirsin ;)"
güldüm kendi kendime..
tabi.. uzmanlık alanım...
kendi kendimi sikmekte, bambaşka birine, bir zamanlar nefret ettiğim birine dönüştürmekte üstüme yok...
ama ne demişler.."aşta ve savaşta her yol mübahtır"... bense, "aştan bir savaş" içinde olmam dolasıyla, sanırım ne bok yersem yiyeyim, biraz da mefistomun yardımıyla, hep bir kılıf, bahane bulmayı başaracağım...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)